RİSALE-İ NUR’DAN TAHLİL VE HÜLASALAR- 2 –
RİSALE-İ NUR’DAN TAHLİL VE HÜLASALAR- 2 –
1. Tahlil: Şahsiyet-i Bediüzzaman ve Hizmetin Ruhu (İman ve İhlas)
Üstad Hazretleri’nin “çok yönlü külli şahsiyeti” tek bir noktada temerküz etmiştir: İman hizmeti.
Bu, onun hayatının gayesidir. Şahsını nazara vermemesi, dünyayı terk edip (sadece 200-300 liralık bir tereke bırakması) ukbayı hedef alması, onun hizmetindeki ihlâs ve istiğna düsturlarının bir yansımasıdır.
• İhlâs ve İstiğna: Risale-i Nur hizmetinin temel taşı ihlâstır. Üstad’ın hediye, zekât ve sadaka kabul etmemesi, bu ihlâsı korumaya ve hizmet-i Kur’aniyeyi hiçbir şahsi menfaate âlet etmemeye matuftur. Bu tavır, peygamberlerin (Aleyhimüsselâm) tebliğ metodunun bir devamıdır. Onlar da tebliğlerine mukabil bir ücret istememişlerdir.
• Ayet ( Meali): Nitekim Şu’arâ Sûresi’nde birçok peygamberin dilinden şu hakikat beyan edilir:
$ “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.” (Şu’arâ 26:109)$
• Hizmetin Esası (İman): “Hizmetlerin şahı ve padişahı olan bu imanda terakki ile marifetullahda yükselişi sağlamıştır” tespiti, Risale-i Nur’un neden doğrudan imanın rükünlerine (esaslarına) odaklandığını izah eder. Zira iman, bütün amellerin temeli ve kıymetinin menbaıdır.
• Ayet ( Meali): İmanın, amellerin kabulü için bir şart olduğunu Cenâb-ı Hak şöyle beyan eder:
$ “Erkek veya kadın, kim mü’min olarak salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisâ 4:124)$
2. Tahlil: Asrın Fehmine Uygun Bir Metodoloji (İkna, İspat ve Tefekkür)
Üstad’ın “asrın fehmine uygun hakikatlar” sunduğunu, “ikna edici, isbat edici, temsillerle en zor meseleleri kolayca akla yaklaştırıcı beyanlarda” bulunduğunu vurguluyorsunuz. Bu, Risale-i Nur’un en mühim metodolojik hususiyetidir.
• Akıl ve Kalb İttifakı: Sizin de belirttiğiniz gibi, “asırlardır birbirleriyle neredeyse kavgalı olan akılla kalbi barıştırmıştır.” Bu, felsefenin ve modern ilimlerin akla verdiği öneme mukabil, imanı aklî delillerle (bürhanlarla) ispat ederek kalbi tatmin etme yoludur. Bu, Kur’an’ın “hikmet” ile davet metodudur.
• Ayet ( Meali): Cenâb-ı Hak, davet usulünü şöyle öğretir:
$ “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir şekilde mücadele et! Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl 16:125)$
• Manevî Cihad: “Bu zamandaki harici cihad; Kur’anın bürhanlarıyla cihad olarak belirler” tespiti, hizmetin “manevî cihad” (cihad-ı manevî) olduğunu gösterir. Düşman olarak “Cehalet, Zaruret, İhtilaf”ı; silâh olarak da “Sanat, Marifet, İttifak”ı göstermesi, mücadelenin ilim ve tefekkür zemininde olduğunu ispat eder.
• Ayet ( Meali): Kur’an, tefekküre ve ilme büyük ehemmiyet verir:
$ “De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Şüphesiz, ancak akıl sahipleri düşünüp öğüt alırlar.” (Zümer 39:9)$
3. Tahlil: Hitap Şekli ve Şirket-i Manevî
Tahlili “ÜSTADIN TALEBELERİNE HİTABI” ve “NUR TALEBELERİNİN HİTAB ŞEKLİ” bölümleri, bu hizmetin sadece teorik bir düşünce faaliyeti olmadığını, aynı zamanda derûnî (iç) bir bağ, bir uhuvvet (kardeşlik) ve şirket-i manevî (manevi ortaklık) tesisi olduğunu göstermektedir.
• Hitabın Muhtevası: “Aziz, Sıddık Kardeşlerim” gibi ifadeler, birer iltifat olmanın ötesinde, hizmetin temel direkleri olan sadakat, ihlâs ve uhuvveti pekiştiren manevî birer ahiddir (sözleşmedir). Talebelerin Üstadlarına hitaplarındaki “Aziz Üstadım”, “Müşfik Üstadım” gibi tabirler ise, ilim ve hizmet bağının muhabbet ve şefkat üzerine bina edildiğini gösterir.
• Şirket-i Manevî: Mektupların hizmetin devamı için “elzem” (çok gerekli) olduğu tespitiniz, bu manevî şirketin nasıl işlediğini ortaya koyar. Herkesin kazancı, ortak havuza (şirket-i manevî) dâhil olmaktadır. Bu, Kur’an’ın emrettiği “kardeşlik” ruhunun ameli bir tezahürüdür.
• Ayet ( Meali): Bu derûnî bağın temelini şu ayet teşkil eder:
$ “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurât 49:10)$
4. Tahlil: Kerametler ve Hikmet-i İlahi
Çalışmada “KERAMETLER” başlığı altında toplanılan hadiseler (Mardin’de kayıdların açılması, Van Kalesi’nden düşüş, Rus kumandanı ile muhaveresi, hapishanede dışarıda görülmesi vb.), Risale-i Nur hizmetinin hıfz-ı İlahî (İlahi koruma) altında olduğunun ve o hizmetin hâdiminin (Bediüzzaman) şahsında tezahür eden ikram-ı İlahînin (İlahi ikram) delilleridir.
• Kerametin Gayesi: Tahlilde “yazılmasını istememiş ve bahsetmemiştir” notu çok mühimdir. Bu, kerametlerin gayesinin şöhret kazanmak değil, belki en zor anlarda talebelere bir teselli ve davanın hakkaniyetine (doğruluğuna) dair bir işaret olduğunu gösterir. Keramet, Allah’ın (c.c.) sevdiği kullarına (evliya) bir ikramıdır.
• Ayet ( Meali): Allah’ın dostlarına (evliyasına) olan bu hususi muamelesi ve koruması Kur’an’da şöyle müjdelenir:
$ “Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.” (Yûnus 10:62)$
5. Tahlil: Fetvalar ve Asrın Meselelerine Çözümler
“FETVALAR” bölümü, Bediüzzaman Hazretleri’nin sadece bir müfessir (tefsir âlimi) değil, aynı zamanda müceddid (yenileyici) sıfatıyla asrın getirdiği yeni meselelere (umum-ül belvâ) şeriatın mizanlarıyla (ölçüleriyle) nasıl cevap verdiğini ortaya koymaktadır.
• Takva ve Rüçhaniyet (Öncelik): “Bu zamanda tahribat ve menfi cereyan dehşetlendiği için takva, bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzları yapan, kebireleri işlemiyen kurtulur” fetvası, asrın hücumları karşısında müdafaa (savunma) esasını öne çıkarır. Bu, def’-i mefasid (kötülükleri defetme) prensibinin, celb-i menafi (faydaları çekme) prensibine takaddüm etmesi (öncelik kazanması) kaidesine dayanır. Haramın terki vacib olduğu için, bu zamanda takva (sakınma) en büyük salih amel hükmüne geçmektedir.
• Ayet ( Meali): Takvanın ehemmiyeti ve kurtuluşa vesile oluşu şöyle belirtilir:
$ “De ki: ‘Murdar ile temiz bir olmaz, murdarın çokluğu hoşuna gitse de.’ Ey akıl sahipleri, Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Mâide 5:100)$
• Zaruret ve Ruhsat: “Dişlerin kaplanması” hakkındaki izahı, zaruret ve ihtiyaç hallerinde İslam fıkhının (hukukunun) tanıdığı ruhsat (kolaylık) kapısını göstermektedir. “Mütedeyyin bir hekim-i hâzıkın gösterdiği ihtiyaca binaen” kaydını koyması, bu ruhsatın keyfî değil, zarurete bağlı olduğunu gösterir.
• Ayet ( Meali): Dinin temel prensibi kolaylıktır ve zaruretler haramları mübah kılar:
$ “…Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez…” (Bakara 2:185)$
$ “…Kim de şiddetli bir açlık durumunda zorda kalırsa, günaha eğilim göstermeksizin (bu haram etlerden) yiyebilir. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Mâide 5:3)$
• Amel-i Dünyevînin İbadete İnkılabı: Fabrika işçisi, demiryolu çalışanı, tayyareci ve çobanlara “farz namazlarınızı kılsanız, o zaman, fabrikadaki bütün çalışmalarınız ibadet hükmüne geçer” demesi, niyet ile âdetlerin ibadete, dünyevî çalışmaların uhrevî kazanca dönüşmesi kaidesinin bir tatbikidir.
Hülasa (Sonuç)
Bu “Tahlil ve Hülasalar”, Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatını ve Risale-i Nur’un muhtevasını beş temel direk üzerinde hülasa etmektedir:
• Gaye: İhlâs ile iman hizmeti.
• Metod: Akıl ve kalbi birleştiren aklî isbat (bürhan) ve tefekkür.
• Cemaat: Sadakat ve muhabbet temelli bir uhuvvet ve şirket-i manevî.
• Hıfz-ı İlahi: Hizmetin hakkaniyetini isbat eden İlahi ikram ve kerametler.
• Tatbikat: Asrın ihtiyaçlarına ve umum-ül belvâya şeriat dairesinde çözümler (fetvalar) sunan bir tecdid (yenileme) hareketi.
Bakınız:
https://tesbitler.com/2015/01/01/risale-i-nurdan-tahlil-ve-hulasalar/
Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
13/11/2025