RİSALE-İ NURUN KUDSİYETİ – 2 –

RİSALE-İ NURUN KUDSİYETİ – 2 –

Bu esaslar üç ana başlık altında ele alınacaktır:
• Hizmetin Kudsiyeti: İhlas ve Şahs-ı Manevi
• Cazibenin Sırrı: Asrın İdrakine Hitap ve Kapsayıcılık
• Temel Gaye: İmanı Kurtarmak ve Hayata İstikamet Vermek

1. Hizmetin Kudsiyeti: İhlas ve Şahs-ı Manevi
Hizmetin kudsiyetinin “başkalarının bu işe müdahalesini reddettiğini” ve “Üstad bile kendini devre dışı bırakmış” olduğunu ifade ediyor.
Bu tesbit, Risale-i Nur mesleğinin temel taşı olan ihlâs ve bu ihlâstan doğan şahs-ı manevi mefhumları ile doğrudan alakadardır.

İhlâs ve Rıza-yı İlahi:
Hizmetin kudsiyeti, fani şahıslara değil, bizzat Kur’an hakikatlerine ve Cenab-ı Hakk’ın rızasına dayanmasından ileri gelir. Bu hizmette maksat, şahsi kemalat veya dünyevi bir menfaat değil, sadece Allah’ın rızasını kazanmaktır. Bu noktada, “nefsi hesabına hizmette ahkam kesenler” veya “münferid bir hareket sonucu” ortaya çıkan enaniyetli tavırlar, hizmetin bu kudsî yapısıyla taban tabana zıttır.

Risale-i Nur Külliyatı’nda bu mana şöyle teyid edilir:
“Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.”
Bu sırra binaen, hizmette şahsi tasarruflar veya “mıymıntılı haller” ile hizmeti kendi kısır dairesine çekme gayretleri, ihlâsı zedeler.

Şahs-ı Manevi ve Enaniyetin Eriitilmesi:

“Tek yapılacak iş ise; bir buz parçası nevindeki enaniyeti o havuz içerisine atıp eritmektir” teşbihi, Risale-i Nur’daki şahs-ı manevi düsturunun en latif izahlarından biridir. Hizmet, şahısların dehasına değil, talebelerin ihlâs ile tesis ettiği o “havuza”, yani şahs-ı maneviye dayanır.
“Bahtiyar odur ki, kevser-i Kur’ânîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev’indeki şahsiyetini ve enâniyetini o havuz içine atıp eritendir.”
Bu şahs-ı manevi, “Fani olan şahısların maneviyatını ve kemâlatını kendinde cem edip bâkileştiriyor” şeklinde ifade bulmuştur. Hizmetin “istifrağ etmesi” veya “dışarı atması” da, bu kolektif ruha, yani ihlâs düsturuna aykırı hareket eden ferdî enaniyetlerin o havuzda yer bulamamasının bir neticesidir.

Bu birlik ve ihlâsın Kur’an’daki temeli ise şu ayet-i kerimedir:
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz…”
(Âl-i İmrân Sûresi, 3:103)

2. Cazibenin Sırrı: Asrın İdrakine Hitap ve Kapsayıcılık
“Risale-i Nur her fıtrata uygun devayı sunuyor,” “Yüz kapılı bir saray olan insanın mutlaka bir kapısından dünyasına giriyor” ve “Çobanından eğitimcisine… bütün farklı kesimleri bir çatı altında topluyor” diyerek, eserin cihan şümul cazibesine işaret ediyor.

Asrın İdrakine Uygunluk:
Risale-i Nur’un cazibesi, bu asrın temel hastalığı olan tabiat ve tesadüf fikrine dayalı şüpheleri ve imansızlığı, aklı ikna ve kalbi tatmin ederek tedavi etmesidir. Sadece nakle veya hisse değil, aynı zamanda akla ve ilme dayalı deliller (bürhan) sunar. “Ehli bilim onda bilimsel hakikatları bulurken,” “Asrın idrakine söylüyor” ifadeleri bu hakikati tasdik eder.

“Risale-i Nur, sair telifat gibi, ulûm ve fünundan ve başka kitaplardan alınmamış. Kur’ân’dan başka me’hazı yok, Kur’ân’dan başka üstadı yok, Kur’ân’dan başka merciî yoktur.”

Bu eser, doğrudan Kur’an’dan beslendiği için, her fıtrata hitap eder. O, bir “manevi eczahane”dir. Kur’an-ı Kerim’in bu vasfı, onun tefsiri olan Risale-i Nur’da da tezahür eder:
“Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.”
(İsrâ Sûresi, 17:82)

Telfik ve Tevhid:
“14 asırdır süre gelen velayet yollarını ve ilim zincirlerini tek bir halkada ve havuzda bir araya getirip telfik ediyor”.
Risale-i Nur’un velayet-i kübra (büyük velayet) mesleği olduğunu gösterir. Bu meslek, tarikat gibi derûnî (iç) yolculuktan ziyade, doğrudan Kur’an hakikatlerine dayanarak imanı tahkik etme yoludur. Bu sebeple “ehli tasavvuf ve tarikat da onda zikri, ezkâr ve evradını buluyor” ancak asıl gaye, imandaki tevhidi hayata ve amele de yansıtmaktır.

3. Temel Gaye: İmanı Kurtarmak ve Hayata İstikamet Vermek

Risale-i Nur’un fonksiyonlarını ve nihai gayesini özetlemektedir: “Risale-i Nur problemlere çözüm üretiyor,” “Zulmetten nura çıkarıyor,” “İnsanı insan yapacak esasları gösteriyor” ve “Dinde ve de düşünce ve konuşmayı kısırlaştıran dilde tamirat yapıyor.”

Zulmetten Nura Çıkarmak:

Risale-i Nur’un temel vazifesi, bu asrın en büyük meselesi olan imanı kurtarmaktır. Diğer bütün vazifeler (ahlak, içtimai hayat, fikir istikameti) bu temel üzerine bina edilir. “Küfürde cehennemi, imanda cenneti gösteriyor” ifadesi, bu gayenin bir tezahürüdür.

“Bir adamın imanını kurtarmak ise, on mü’mini velâyet derecesine çıkarmaktan daha mühim ve daha sevaplıdır. Çünkü, iman saadet-i ebediyeyi kazandırdığı için…”

Bu vazife, Kur’an’ın “insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarma” gayesinin bu asırdaki bir tecellisidir:
“Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise tâğûttur. Onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.”
(Bakara Sûresi, 2:257)

Müsbet Hareket ve Uhuvvet:

“Risale-i Nur kavgayı kaldırıyor,” “İnsanları kardeş yapıyor, dost yapıyor” .
Hizmetin “müsbet hareket” metodunu gösterir. Hizmetin esası tenkit veya tahrip değil, tamir ve imardır. Bu da ancak Müslümanlar arasındaki kardeşlik (uhuvvet) ruhunun tesisi ile mümkündür.
“Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır.”
Bu müsbet hareketin Kur’an’daki emri açıktır:
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”
(Hucurât Sûresi, 49:10)

Netice

Risale-i Nur’un kudsiyeti; şahıslardan, makamlardan veya dünyevi alkışlardan değil, doğrudan doğruya Kur’an’a ve ihlâs ile rıza-yı İlahi’ye hizmet etmesinden kaynaklanır. Bu hizmet, ferdî enaniyetleri “şahs-ı manevi havuzunda” eritmeyi, asrın idrakine iman hakikatlerini sunmayı ve insanlığı “zulmetten nura” çıkarmayı gaye edinmiş cihan şümul bir Kur’an tefsiridir.

Bak:

https://tesbitler.com/2017/06/01/risale-i-nurun-kudsiyeti/

Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
11/11/2025