ÖRNEK ALMAK İLE TAKLİT ETMEK ARASINDAKİ FARK

ÖRNEK ALMAK İLE TAKLİT ETMEK ARASINDAKİ FARK

BAK:  https://www.youtube.com/watch?v=CrC_Ku6IKvs   

Örnek almak ile taklit etmek arasındaki farkı örnekleriyle anlatılır mısın

Hendekler sonra ikindi namazını beni Kureyza yurdunda kılmalarını söyledi. İki kısma ayrıldılar bir kısmı yolda kıldı, diğeri namazın geçme tehlikesine karşı yolda kılmadı.
Peygamberimize sorulduğunda ikisine de bir şey dememiş, onaylamıştır.
Ancak burada taklit ile şuurlu bir uygulama olması lazım, Allah’ın emri namaz ve peygamberin sözü.

@@@@@@@
-Son zamanlarda kendisini dini araştırmalara veren Avustralyalı müzisyen Lily Jay, yapay zeka botu ChatGPT’den Kur’an-ı Kerim ayetlerine benzer bir ayet oluşturmasını istedi. ChatGPT, “Kur’an Allah’ın kelamıdır ve eşsiz, insanüstü bir dile sahiptir. Bu nedenle taklit edilmesi imkansızdır” cevabını vererek Jay’in isteğini yerine getiremedi. Aynı soru İncil için sorulunca, yapay zekâ ‘ChatGPT İncili’ adında yeni bir İncil oluşturarak kendi kelimeleriyle bir ayet yazdı.

-Örnek almak ile taklit etmek arasında derin bir fark vardır. Örnek almak, bir kişinin davranışlarını veya hayat tarzını temel alarak kendi yaşamına uygun bir şekilde uyarlamaktır. Bu, kişinin kendi karakterine ve özgünlüğüne zarar vermeden gerçekleşir. Taklit etmek ise bir kişiyi olduğu gibi kopyalamak, sorgulamadan ve kendine özgü bir katkı sağlamadan birebir benzemeye çalışmaktır.

Farkları ve Örnekler

1. Örnek Almak

Özellikleri:

Kişi, bir başkasının davranışlarını, ahlakını, çalışma yöntemlerini anlamaya çalışır ve bunları kendi koşullarına uygun hale getirir.

Yaratıcılık ve bireysellik korunur.

Bir gelişim ve öğrenme sürecidir.

Örnek:

Bir öğrenci, başarılı bir arkadaşının ders çalışma yöntemlerini gözlemleyip kendi programını oluşturur. O kişinin sabah erken kalkıp ders çalıştığını görür ve kendisi de erken kalkmaya başlar, ancak çalışma tarzını kendi ihtiyaçlarına göre düzenler.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) hayatındaki güzel ahlakı örnek almak: Onun hoşgörüsünü, dürüstlüğünü kendi yaşamımızda uygulamak ama bunu yaparken bireyselliğimizi korumak.

2. Taklit Etmek

Özellikleri:

Kişi, bir başkasını sorgulamadan ve olduğu gibi kopyalamaya çalışır.

Kendine özgü düşünce ve davranış biçimi geliştirmez.

Genellikle yüzeysel ve geçici bir çabadır.

Örnek:

Aynı öğrencinin, başarılı arkadaşının yaptığı her şeyi sorgulamadan birebir yapmaya çalışması: Aynı saatlerde aynı kitaplara çalışması, ancak kendi öğrenme tarzını hiç dikkate almaması. Bu durum onun için etkisiz olabilir çünkü herkesin öğrenme tarzı farklıdır.

Birinin modadaki her yeni trendi sorgulamadan birebir uygulaması, bu kıyafetlerin ona uygun olup olmadığını düşünmeden aynı görünümü kopyalaması.

Başka Alanlardan Örnekler

1. Mesleki Hayat:

Örnek almak: Bir iş insanı, başarılı bir girişimcinin stratejilerini öğrenip kendi işine uygun bir şekilde uyarlayabilir. Örneğin, müşteri memnuniyetine önem veren bir girişimciyi gözlemleyip, kendi iş modelinde de müşteri odaklı bir yaklaşım benimseyebilir.

Taklit etmek: Aynı girişimcinin yaptığı her şeyi birebir kopyalamaya çalışmak (örneğin, aynı reklam sloganlarını kullanmak) genellikle başarısızlıkla sonuçlanır çünkü her işletmenin farklı koşulları vardır.

2. Sanat ve Üreticilik:

Örnek almak: Bir ressam, ünlü bir sanatçının tekniklerini inceleyip, bu teknikleri kendi tarzına uygun bir şekilde uygulayabilir.

Taklit etmek: Aynı ressam, o sanatçının eserlerini birebir kopyalamaya çalışırsa, bu sadece kopyacılık olur ve yaratıcılık barındırmaz.

3. Ahlak ve Davranışlar:

Örnek almak: Bir kişi, dürüst bir liderin prensiplerini hayatına uyarlayabilir (dürüstlük, adalet, hoşgörü gibi).

Taklit etmek: Aynı liderin konuşma tarzını, jest ve mimiklerini birebir kopyalamaya çalışırsa, bu yapmacık bir davranış olur.

Sonuç

Örnek almak, öğrenme ve gelişme sürecine katkı sağlar. Taklit etmek ise bireyselliği zayıflatır ve kişiyi yüzeyselliğe iter. Örnek alırken kişinin kendi koşullarını, yeteneklerini ve sınırlarını göz önünde bulundurması gerekir. Özgünlük, başarıya ve kişisel gelişime giden yolda en önemli unsurdur.

 




PEYGAMBERİMİZ RABBİMİZİ NASIL TANITIYOR

PEYGAMBERİMİZ RABBİMİZİ NASIL TANITIYOR

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=iphW8h34CN8

Peygamber Efendimiz Rabbimizi nasıl bildirmekte ve anlatmaktadır?
– Maide.116. Allah, kıyamet günü şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara, Allah’ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?” İsa da şöyle diyecek: “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem, benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım, elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin.”

-Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem), Allah’ı (Celle Celaluhu) tanıtma ve anlatma konusunda en güzel örnek ve rehberdir. Onun Allah’ı anlatışı hem Kur’an-ı Kerim’e dayanmakta hem de kendi sünnetinde görülen derin hikmet ve samimiyetle şekillenmiştir. Peygamber Efendimiz, Allah’ın zatını, sıfatlarını ve insanlarla olan ilişkisini çeşitli şekillerde öğretmiştir. İşte bu konudaki bazı temel başlıklar:

1. Allah’ı Kur’an Ayetleriyle Tanıtması

Peygamber Efendimiz, Allah’ı anlatırken Kur’an-ı Kerim’i rehber edinmiş ve Allah’ın kendi zatını nasıl tanıttığını tebliğ etmiştir. Özellikle Allah’ın birliğini ve eşsizliğini şu ayetlerle öğretmiştir:

Allah’ın birliği:

“De ki: O Allah birdir. Allah Samed’dir (her şey O’na muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir).” (İhlas, 112:1-2)

Allah’ın benzersizliği:

“O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işitendir, görendir.” (Şura, 42:11)

Peygamberimiz, bu ayetleri açıklayarak Allah’ın yalnızca tapılmaya layık bir Rab olduğunu, hiçbir ortağı bulunmadığını ve O’nun her şeyi kuşatan bir ilme sahip olduğunu insanlara anlatmıştır.

2. Allah’ın Güzel İsimlerini (Esmaü’l-Hüsna) Öğretmesi

Peygamber Efendimiz, Allah’ın Esmaü’l-Hüsna’sını insanlara tanıtmış ve bu isimlerin O’nun sıfatlarını ve özelliklerini ifade ettiğini vurgulamıştır. Hadislerinde şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın 99 ismi vardır. Kim onları ezberler, anlar ve yaşarsa cennete girer.” (Buhari, Tevhid 12)

Bu isimler arasında Rahman, Rahim, Alim, Hâkim gibi isimler Allah’ın rahmetini, adaletini ve hikmetini anlamayı kolaylaştırmıştır. Peygamberimiz, Allah’ın isimleri üzerinde tefekkür etmeyi ve bu isimlerin anlamını idrak etmeyi tavsiye etmiştir.

3. Allah’ın Rahmet ve Merhametini Vurgulaması

Peygamber Efendimiz, Allah’ın rahmetinin ve merhametinin sınırsız olduğunu özellikle vurgulamıştır. İnsanları Allah’ın affediciliğine, bağışlayıcılığına ve şefkatine yönlendirmiştir:

“Allah, kullarına karşı annelerinden daha merhametlidir.” (Buhari, Edeb 18)

“Allah, rahmetini yüz parçaya ayırdı. Bunlardan birini dünya için indirdi. Bu bir parça ile insanlar, cinler, hayvanlar birbirine şefkat gösterir. Geri kalan 99’u ise ahiret için sakladı.” (Müslim, Tevbe 21)

4. Allah ile Kulluğun İlişkisini Anlatması

Peygamber Efendimiz, insanın Allah ile olan ilişkisinin sevgi, saygı ve kulluk üzerine kurulu olması gerektiğini öğretmiştir. Bu bağlamda:

Allah’a dua ve ibadetin önemi:

“Dua ibadetin özüdür.” (Tirmizi, Deavat 1)
Peygamberimiz, Allah’a yönelmenin ve O’ndan istemenin insanın kulluk görevi olduğunu öğretmiştir.

Allah’a teslimiyetin gerekliliği:
Peygamber Efendimiz, Allah’ın her şeyin sahibi ve yöneticisi olduğunu, bu nedenle O’na teslim olmanın huzura ve kurtuluşa vesile olduğunu öğretmiştir.

5. Allah’ın Adaletini ve Kudretini Vurgulaması

Peygamberimiz, Allah’ın mutlak adalet sahibi olduğunu ve her şeyin O’nun ilmi ve takdiri altında gerçekleştiğini ifade etmiştir:

“Allah zulmetmez, kullarına da zulmetmeyi yasaklamıştır.” (Müslim, Birr 55)

“Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. O, her şeye gücü yetendir.” (Hadid, 57:2)

Allah’ın her şeyi gören, bilen ve hükmeden bir Rab olduğunu sık sık dile getirerek, insanların adaletli olmaya ve sorumluluklarının farkında olmaya yönelmesini istemiştir.

6. Allah ile İnsanın Yakınlığına Dikkat Çekmesi

Peygamber Efendimiz, Allah’ın insanlara çok yakın olduğunu ve kullarının ihtiyaçlarını, dualarını işittiğini öğretmiştir:

“Allah, bir kulunun kendisine bir karış yaklaştığını görürse ona bir arşın yaklaşır. Kul ona bir arşın yaklaşırsa Allah ona daha fazla yaklaşır.” (Buhari, Tevhid 15)

“Allah size şah damarınızdan daha yakındır.” (Kaf, 50:16)

Bu ifadelerle Allah’ın uzak bir varlık olmadığını, kullarına her an yakın olduğunu ve dualarını kabul ettiğini vurgulamıştır.

7. Tefekkür ve Allah’ın Ayetleriyle Anlatması

Peygamberimiz, Allah’ın varlığını ve büyüklüğünü anlamak için insanları kainat üzerinde düşünmeye davet etmiştir.

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, akıl sahipleri için deliller vardır.” (Ali İmran, 3:190)

Peygamberimiz bu ayeti sık sık okuyarak insanları Allah’ın yarattığı mucizeler üzerinde tefekkür etmeye çağırmıştır.

8. Allah Korkusu ve Ümit Dengesi

Peygamber Efendimiz, Allah’a karşı sevgi, korku ve ümit arasında bir denge kurmayı öğütlemiştir. İnsanları hem Allah’tan korkmaya hem de O’nun rahmetinden ümit kesmemeye yönlendirmiştir:

“Akıllı kişi, nefsini kontrol altına alan ve ölümden sonrası için çalışan kişidir.” (Tirmizi, Kıyamet 25)

“Allah, kulunun tövbesine, çorak bir çölde kaybettiği devesini bulan birinden daha çok sevinir.” (Buhari, Tevbe 1)

9. Allah’ın Affediciliğini ve Tövbe Kapısını Hatırlatması

Peygamber Efendimiz, Allah’ın sonsuz bağışlayıcılığını sürekli vurgulamış ve insanları tövbe etmeye teşvik etmiştir:

“Kul günah işlediği zaman, Rabbine dönüp tövbe ederse Allah, o günahı hiç işlememiş gibi affeder.” (Müslim, Tevbe 29)

Sonuç

Peygamber Efendimiz, Allah’ı hem Kur’an ayetleriyle hem de kendi söz ve davranışlarıyla insanlara tanıtmış ve öğretmiştir. Allah’ın birliği, kudreti, rahmeti, adaleti ve kullarıyla olan yakınlığını vurgulamış; insanları hem sevgiyle O’na yönelmeye hem de saygıyla kulluk etmeye davet etmiştir. Peygamberimizin Allah’ı anlatışı, insanları O’na yakınlaştırmayı ve O’nun huzurunda bilinçli bir kul olmayı hedeflemiştir.

 




4 AYETLE İNSAN ÖZELLİĞİ

4 AYETLE İNSAN ÖZELLİĞİ

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=wzrJYZAR5Ms 
Asr Suresi.2-” İnsan mutlaka ziyandadır.”
Ayeti ve hac.66. “İnsan gerçekten çok nankördür.”
Adiyat.6.”Kuşkusuz o insan Rabb’ine karşı çok nankördür.”
Alak.(6-7) Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.”
Ayetlerinin ifade ettiği ve tefsirlerdeki izahı ve ayetlerin iniş sebebi nedir?

Bahsettiğiniz ayetler, insanoğlunun genel özelliklerini, zaaflarını ve Allah’a karşı duruşunu ifade eden temel uyarılardır. Her biri, insanın yaratılışı gereği taşıdığı zayıflıkları ve bu zaafların nelere yol açabileceğini bildirerek, bir uyarı ve ibret vesilesi sunar. Aşağıda, her bir ayetin tefsiri ve iniş sebepleriyle ilgili özet bilgiler verilmiştir:

1. Asr Suresi, 2: “İnsan mutlaka ziyandadır.”

Tefsir:

Bu ayetteki “ziyandadır” ifadesi, insanın ömrünü Allah’ın rızasına uygun şekilde değerlendirmediği takdirde zararda olacağını ifade eder. İnsan; zamanı, aklı ve imkânlarını boşa harcayarak ahirette pişmanlık yaşayabilir. Ancak, surenin devamında (Asr, 3), bu zarardan kurtulmanın yolu açıklanır: İman, salih amel, hakkı ve sabrı tavsiye etmek.

İmam Kurtubî, bu ayetin tüm insanlığı kapsadığını, ancak Allah’a ve O’nun emirlerine uyanların bundan istisna tutulduğunu belirtir.

Nüzul Sebebi:

Bu ayet, insanın hayatını Allah’ın belirlediği ölçülere göre yönlendirmediğinde kesin bir kayıpta olacağını vurgulamak için indirilmiştir. Belirli bir nüzul sebebi olmamakla birlikte, genel bir öğüt ve uyarı niteliğindedir.

2. Hac Suresi, 66: “İnsan gerçekten çok nankördür.”

Tefsir:

Bu ayet, Allah’ın insanlara sayısız nimetler verdiğini, ancak çoğunun bu nimetlere karşı şükürsüzlük ettiğini ifade eder. İnsan, dünyadaki nimetleri Allah’tan değil de başka yerlerden geldiğini zannederek nankörlük yapar.

Müfessirler, burada Allah’ın özellikle yaratılış, hayat verme ve ölüm gibi büyük nimetlerini kastettiğini vurgular. İnsan bunları düşünmek yerine geçici dünyevi işlere dalar.

Nüzul Sebebi:

İnsanların Allah’ın nimetlerini görmezden gelip şirk koşmalarına ve nankörlük etmelerine yönelik bir uyarıdır. Belirli bir olayla sınırlı değildir; insanlık geneline hitap eder.

3. Adiyat Suresi, 6: “Kuşkusuz o insan Rabb’ine karşı çok nankördür.”

Tefsir:

“Nankörlük” (küfran), insanın Allah’ın nimetlerini inkâr etmesi, O’na karşı isyan etmesi veya unutarak gaflet içinde yaşaması anlamına gelir.

İbn Kesir, bu ayetteki “insan” kelimesinin genel olarak bütün insanlığı temsil ettiğini, ancak özellikle dünya sevgisine dalıp ahireti unutanları kastettiğini belirtir. İnsan, kendisine verilen nimetlere rağmen Allah’a yönelmekte eksik davranır.

Nüzul Sebebi:

İnsanların mallarına ve dünyevi değerlerine aşırı derecede düşkün olup, Allah’a karşı olan görevlerini unutmalarına dikkat çekmek için indirilmiştir. Surenin genel bağlamı, dünya ve ahiret arasında bir denge kurma gerekliliğine işaret eder.

4. Alak Suresi (6-7): “Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.”

Tefsir:

Bu ayetler, insanın kibirlenme ve kendini yeterli görme eğilimine dikkat çeker. Allah’tan bağımsız olduğunu zanneden insan, sınırları aşarak isyana yönelebilir.

Fahreddin Râzi, bu ayetleri insanın mal ve mevki sahibi olduğunda Allah’a daha az yönelme eğilimine vurgu olarak açıklar. İnsan, aslında Allah’a muhtaç olduğunu unutarak gaflete düşer.

Nüzul Sebebi:

Alak Suresi’nin bu ayetlerinin, Mekke müşriklerinden Ebû Cehil hakkında indiği rivayet edilmiştir. Ebû Cehil, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ibadet ettiği için baskı uygulamış ve azgınlıkta sınır tanımamıştır. Ancak ayet, genel anlamda insanın kibirlenme özelliğini ele alır.

Genel Değerlendirme

Bu ayetlerin ortak noktası, insanın zaaflarına dikkat çekerek onu uyarıp eğitmektir. İnsanın nefsine ve arzularına yenik düşmemesi, nankörlükten uzak durarak Allah’a şükretmesi ve sınırları aşmaması gerektiği vurgulanır. Allah, insana hem zaaflarını hem de bu zaaflardan kurtulma yollarını gösterir. Özellikle iman, şükür ve kulluk bilinci bu ayetlerin temel mesajıdır.