KUR’AN’I KERİM’DE TEMEL KAVRAMLAR

KUR’AN’I KERİM’DE TEMEL KAVRAMLAR

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=B-JiEzS7tx8 

Kur’an’ın temel kavramları, İslam’ın ana mesajını ve inanç esaslarını anlamak için çok önemlidir. Bu kavramlar, Kur’an’ın içeriğini ve müslümanların hayatına rehberlik eden temel ilkeleri içerir. İşte Kur’an’da sıkça geçen bazı temel kavramlar:

1. Tevhid (Allah’ın Birliği)

Tevhid, İslam’ın merkezinde yer alan en temel kavramdır ve Allah’ın tek, eşsiz, ortak kabul etmeyen bir varlık olduğunu ifade eder. Kur’an’da Allah’ın birliğine vurgu yapılır ve bu inanç İslam’ın en temel ilkesi olarak kabul edilir.

2. İman (İnanç)

İman, Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kadere ve hayır ile şerrin Allah’tan olduğuna inanmayı içerir. Müslüman olmanın temel koşulu bu inanç esaslarına inanmak olarak kabul edilir.

3. İbadet

İbadet, Allah’a teslim olmayı ve O’na itaat etmeyi ifade eder. Namaz, oruç, zekat ve hac gibi farz ibadetler Kur’an’da emredilmiş ve Allah’a yakınlaşma yolları olarak kabul edilmiştir.

4. Salih Amel (Doğru ve İyi İşler)

Kur’an, imanın yanı sıra iyi ameller yapmayı (salih amel) öğütler. Adalet, yardımlaşma, dürüstlük, sabır ve ahlaki erdemler bu kavram içinde değerlendirilir ve bunlar müslümanın hayatında önemli bir yer tutar.

5. Ahiret

Kur’an’da sıkça yer alan ahiret, ölümden sonra insanların hesap vereceği bir hayatı ifade eder. Müminler için cennet, günahkarlar için cehennem gibi kavramlar ahiret inancının bir parçasıdır.

6. Takva (Allah’a Karşı Bilinçli Olmak)

Takva, Allah’a karşı derin bir saygı ve sorumluluk bilinci taşımak anlamına gelir. Kur’an, Allah’ın emirlerine uymayı ve günahlardan sakınmayı öğütleyen takva sahibi müminlerden bahseder.

7. Adalet

Kur’an, adaleti (adaletle hükmetmeyi) ve insanlara karşı adil olmayı önemle vurgular. Allah adaletli davranmayı emreder ve zulmü yasaklar.

8. Rahmet (Merhamet ve Şefkat)

Rahmet, Allah’ın kullarına karşı sonsuz merhametini ifade eder. Kur’an’da Allah, “Rahman ve Rahim” olarak anılır ve merhameti, şefkati vurgulanır.

9. Şirk (Allah’a Ortak Koşma)

Şirk, Allah’a eş veya ortak koşmak anlamına gelir ve İslam’ın en büyük günahı olarak kabul edilir. Kur’an, yalnızca Allah’a ibadet edilmesini ve şirkten uzak durulmasını emreder.

10. Vahiy

Vahiy, Allah’ın peygamberlere indirdiği ilahi mesajdır. Kur’an, Hz. Muhammed’e indirilen son vahiy olarak kabul edilir ve müslümanların rehberidir.

11. Sabr (Sabır)

Kur’an, sabrı övülen bir erdem olarak kabul eder. Zorluklar karşısında dayanma ve Allah’a güven duyma anlamında önemli bir yere sahiptir.

12. Şükür (Teşekkür ve Minnet)

Şükür, Allah’a olan nimetlerinden dolayı minnet duygusunu ifade eder. Kur’an’da, Allah’a şükredenlerin ödüllendirileceği belirtilir.

13. İslam (Teslimiyet ve Barış)

İslam, Allah’a teslim olmayı ve barış içinde bir hayat sürmeyi ifade eder. Kur’an’da İslam, insanın kendini Allah’a adaması ve O’nun emirlerine boyun eğmesi olarak anlatılır.

14. Nifak ve Münafık (İkiyüzlülük ve İkiyüzlü)

Nifak, inanmadığı halde inandığını söyleyenlerin durumunu ifade eder. Kur’an’da münafıklık, iman etmeyip çıkar amaçlı inanıyor gibi görünmek olarak kınanır.

15. Kur’an ve Kitaplar

Kur’an, Allah’ın Hz. Muhammed’e indirdiği son vahiy kitabıdır. Diğer kitaplar da Allah’ın geçmiş peygamberlere indirdiği ilahi rehberlerdir; ancak Kur’an onların tamamlayıcısı olarak kabul edilir.

Bu kavramlar, İslam’ın temel öğretilerini anlamak için önemlidir. Kur’an, insanlara rehberlik etmek ve onları doğru yola yönlendirmek için bu temel kavramları detaylı bir şekilde açıklar.

@@@@@@@@@@

Kur’an-ın temel kavramları ve bunların ayetlerle izahı.

Kur’an’ın Temel Kavramları ve Ayetlerle İzahı
Kur’an-ı Kerim, insanlık için rehber ve ilahi bir kitap olarak kabul edilir. İçerisinde birçok temel kavram yer alır. Bu kavramlar, insanın hayatının her alanına ışık tutar ve doğru yolu bulmasına yardımcı olur. İşte Kur’an’ın bazı temel kavramları ve bu kavramların ayetlerle açıklanması:
1. Allah (Tanrı):
* Tek ve Eşsiz: “De ki: O, Allah birdir. Allahül-Sameddir. Doğmadı ve doğurmadı. Ve O’na denk hiç kimse olmadı.” (İhlas suresi)
* Yaratıcı: “Gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Sonra Arş’a istiva etti. Göklerin ve yerin işlerini bilir. O’ndan başka sizin için hiçbir veli ve şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünmez misiniz?” (Secde suresi, 4-5)
* Rızık Veren: “Gökten su indirdik ve yer yüzünde çeşitli bitkiler bitirdik. Biz onlardan ve zeytundan ve nar ağacından, benzer benzeri ve hurmadan, sıkı ve gevşek üzümden, bahçelerinden ve meyvelerinden birer rızık edinirsiniz. Şüphesiz bunda düşünen bir kavim için ayetler vardır.” (Nahl suresi, 11)
2. İnsan:
* Halife: “Andolsun ki Biz, gökleri ve yeri yarattık ve yeri düzelttik. Ve orada karar kılacak bir nesil bırakmak istedik.” (Hicr suresi, 19)
* Sorumlu Varlık: “Biz insanı çamurdan yarattık. Sonra onu nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi bir alak (alaka) haline getirdik. Sonra o alakayı bir mudğa haline getirdik. Sonra o mudgayı kemiklere çevirdik. Sonra o kemiklere et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık olarak dirilteceğiz. Artık Allah ne kadar üstündür, yaratıcıların en iyisidir.” (Mü’minun suresi, 12-14)
* İbadete Davet: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat suresi, 56)
3. İman:
* Kalple Tasdik, Dil ile İkrar: “İman edenler ancak Allah’a, O’nun peygamberlerine ve kendilerine kitap verilenlere ve meleklere iman edenlerdir. Allah’ın ayetleri arasında hiçbir ayrım yapmazlar. Onlar büyük bir söz olan Allah’ın va’dine inanırlar.” (Bakara suresi, 4)
* Amel ile Tamamlanır: “Ey iman edenler! Niçin Allah yolunda cihad etmiyorsunuz? Oysa zayıf olan erkekler, kadınlar ve çocuklar, ‘Rabbimiz, bizi bu kavmın içinde bırakma, onlar fitneye düşmüş bir kavimdir’ diyerek senden hicret ediyorlar.” (Nisa suresi, 95)
4. İslam:
* Teslim Olmak: “İslam dininde ancak Allah’a kul olmak vardır.” (Ali İmran suresi, 19)
* Beş Şartı: “Din yalnız Allah içindir.” (Zümer suresi, 2)
* Barış Dini: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söyleyin. Allah sizi doğru yola eriştirir ve yaptıklarınızı düzeltir.” (Ahzab suresi, 70)
5. Ahiret:
* Hesap Günü: “O gün insanlar kabirlerinden çıkarılacaklar. Herkes yaptığı her şeyden haberdar edilecektir.” (Casiye suresi, 24)
* Cennet ve Cehennem: “Kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onu görür. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onu görür.” (Zilzal suresi, 7-8)
Bu sadece birkaç örnektir. Kur’an-ı Kerim’de birçok başka temel kavram ve bu kavramlara dair ayetler bulunmaktadır.

 




SAKIN ALLAH’I ZANNETME …

SAKIN ALLAH’I ZANNETME …

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=JKBu4kx9kmA 

“لَا تَحْسَبَنَّ” (La tahsebenne), “sakın zannetme”, “sakın düşünme” anlamına gelir ve Kur’an-ı Kerim’de bu ifade, özellikle Allah’ın adaleti ve hak ile batılın ayrılması konularında uyarı niteliğinde kullanılır. Bu ifade, Allah’ın her şeyi bildiğini, hesap gününde herkesin yaptıklarının karşılığını göreceğini ve zulmedenlerin, kötü işler yapanların cezasız kalmayacağını vurgulamak amacıyla birkaç ayette yer alır. İşte “la tahsebenne” ifadesinin geçtiği bazı ayetler:

1. Ali İmran Suresi, 3:169

> “Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma (la tahsebenne). Bilakis, onlar Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.”

Bu ayet, Allah yolunda canını feda edenlerin aslında ölmediklerini, aksine Allah katında diriliği ve yüksek bir makama eriştiklerini bildirir. Allah yolunda ölenlerin ölmediği, aksine rızıklanmakta ve huzur içinde olduğu ifade edilir.

2. Nahl Suresi, 16:92

> “Ve sakın Allah’a verdikleri sözü bozanların kurtulacaklarını sanma (la tahsebenne). Şüphesiz, onlar için bir azap vardır.”

Bu ayet, Allah’a verilen sözlerin tutulmaması ve yapılan haksızlıklar konusunda insanları uyarır. Allah’a verdikleri sözü bozanların, yapılan haksızlıkların karşılıksız kalmayacağı ve ilahi adaletin mutlaka tecelli edeceği vurgulanır.

3. Nur Suresi, 24:39

> “Kafirlerin amellerini de bir seraba benzetelim. Onlar da serabı su zannederler; ama ona vardıklarında bir şey bulamazlar ve Allah’ı yanında bulurlar. O da onların hesabını tastamam görür.”

Bu ayette de doğrudan “la tahsebenne” ifadesi yer almasa da, kâfirlerin amellerinin bir seraba benzetildiği ve her şeyin sonucunun hakikatte Allah’a varacağı, hesap gününde tüm gerçeklerin açığa çıkacağı anlatılır.

Bu ayetlerde “la tahsebenne” ifadesi, Allah’ın adaleti, şehitlerin durumu, iman edenlerin mükafatı ve kafirlerin hüsranı gibi konuları açıklayan uyarılar içerir. Allah, insanların kötü amellerinin veya zulümlerinin cezasız kalmayacağını ve adaletin tecelli edeceğini ifade etmektedir.

@@@@@@@

Kur’an-ı Kerim’de “la tahsebenne” geçen ayetler
“La tahsebenne” ifadesi, Kur’an-ı Kerim’de birkaç surede geçmekte olup, genel anlamı “Sakın zannetme ki…” şeklindedir. Bu ifade genellikle insanların Allah hakkında yanlış düşüncelerine veya olayların gerçekleşme şekli hakkındaki yanılgılarına karşı bir uyarı niteliğinde kullanılır.
İbrahim Suresi 42. Ayet: Bu ayet, “la tahsebenne” ifadesinin en bilinen geçtiği yerlerden biridir. Ayet, Allah’ın zalimleri cezalandırmayı geciktirdiğini düşünme gafletine düşmemek konusunda uyarıda bulunur.
* Arapça: ولَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلًا عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ ۚ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الْأَبْصَارُ
* Türkçe Meali: “Sakın Allah’ın zalimlerin yaptıklarından gafil olduğunu zannetme. O, onları ancak gözlerin dehşetle dikileceği bir gün için erteler.”
Diğer Ayetler:
“La tahsebenne” ifadesi, Kur’an’ın diğer surelerinde de benzer anlamlarda kullanılabilir. Bu nedenle, daha detaylı bir inceleme için ilgili sure ve ayetlere başvurmanız önerilir.
Bu ifadeyi içeren ayetlerin genel anlamı:
* Allah’ın her şeyi görüp bildiği: İnsanların yaptıklarının Allah katında gizli kalmayacağı ve her birinin yaptıklarının karşılığını göreceği gerçeği vurgulanır.
* Sabır ve tevekkül: İnsanların dünya hayatındaki olaylara sabırla karşılamaları ve her şeyin hayırlısıyla olacağına inanmaları gerektiği belirtilir.
* Adaletin tecelli edeceği gün: Zalimlerin yaptıklarının cezasız kalmayacağı ve Allah’ın adaletinin mutlaka tecelli edeceği gerçeği hatırlatılır.
Neden “la tahsebenne” ifadesi önemlidir?
* İnançta güçlendirme: Bu ifade, insanların imanlarını güçlendirerek Allah’a olan güvenlerini artırır.
* Sabır ve metanet: Zorluklarla karşılaştıklarında insanların sabırlı olmalarına ve umutlarını kesmemelerine yardımcı olur.
* Adalet duygusunu güçlendirme: İnsanların adalet duygusunu geliştirerek haksızlığa karşı durmalarını sağlar.
Sonuç olarak, “la tahsebenne” ifadesi, Kur’an-ı Kerim’de sıkça geçen ve önemli bir anlam taşıyan bir ifadedir. Bu ifade, insanların Allah hakkında yanlış düşüncelere kapılmalarını engeller ve onlara doğru yolu gösterir.

 




HALKIN İRADESİ Mİ DAĞIN İRADESİ Mİ?

HALKIN İRADESİ Mİ DAĞIN İRADESİ Mİ?
Halkın iradesi mi yoksa dağın iradesi mi?
Halkın iradesine ipotek koyup kontrolünde tutan dağ, dağ kanunlarıyla da yönetimini ve yöntemini sürdürmektedir.
Dağa kaçırılan çocuklar ve onlarla tehdit edilen aileler, parayla ve iş vaatleriyle kandırılan cahil halk.
Neden çocukları dağa kaçırılan Diyarbakır annelerine kulak verilmiyor ve görülmüyor?
O acı Türkiye’yi yakarken, daha çok onları yakanları yakar.
PKK ABD ve Batı destekli, İsrail güdümlü bir silahlı terör örgütüdür.
Maalesef, Bediüzzaman hazretlerinin yüz sene önce tesbit ettiği doğunun üç hastalığı ve bunların tedavi çareleri az bir farkla devam etmektedir.
“Bediüzzaman Said Nursi’ye göre doğunun temel hastalıkları cehalet, fakirlik ve ihtilaf (birlik eksikliği) olarak öne çıkar. Bu hastalıkların toplumun genel yapısını bozduğuna ve ilerlemenin önünü kestiğine inanır. Nursi, her bir hastalık için belirli çözüm yolları (tedavi çareleri) sunar:

1. Cehalet:

Hastalığın Tanımı: Cehalet, eğitimsizlik ve bilgi eksikliğidir. Nursi’ye göre doğudaki insanların yeterli bilgi ve kültür seviyesine ulaşamaması, toplumun geri kalmasına ve hakikatleri kavrayamamasına yol açar. Cehalet, aynı zamanda bireylerin dini ve toplumsal konularda doğru bilgilere ulaşmasını da engeller.

Tedavi Çaresi: Bediüzzaman, cehaleti gidermek için eğitim ve öğretim faaliyetlerine ağırlık verilmesi gerektiğini savunur. Hem dini hem de fen bilimlerini içeren, geniş kapsamlı bir eğitim anlayışını önerir. Eğitimin dini ve pozitif bilimleri bir araya getirmesi gerektiğini, böylelikle hem ahlaki hem de teknik bilgiyle donatılmış bireylerin yetişebileceğini ifade eder. Ona göre, eğitimli bireyler topluma fayda sağlayacak, toplumu ileriye taşıyacaktır.

2. Fakirlik:

Hastalığın Tanımı: Fakirlik, toplumun ekonomik olarak geri kalması ve insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamaması durumudur. Bu ekonomik yoksunluk, toplumsal huzursuzluğa ve insanların maneviyatının zayıflamasına yol açar.
Tedavi Çaresi: Bediüzzaman, fakirliğin ortadan kalkması için çalışma ve dayanışmanın gerekliliğine vurgu yapar. Zenginlerin yoksullara yardım etmesini, yardımlaşma ve dayanışmanın toplumda yaygınlaştırılmasını tavsiye eder. Aynı zamanda, üretkenliğe önem verilmesi ve ekonomik kalkınmaya yönelik adımların atılması gerektiğini belirtir. Ekonomik kalkınmanın toplumun genel refahını artıracağına inanır.

3. İhtilaf (Birlik Eksikliği):

Hastalığın Tanımı: İhtilaf, toplum içindeki ayrışma, uyumsuzluk ve bölünmüşlüktür. Nursi, ihtilafın Müslüman toplumları zayıflattığını, bu durumun doğuyu dış etkenlere karşı savunmasız hale getirdiğini düşünür. Birlik ve beraberlik eksikliği, toplumun ortak hedeflere ulaşmasını engeller.

Tedavi Çaresi: Nursi, birlik ve beraberliğin sağlanması için kardeşlik ve hoşgörü anlayışının benimsenmesi gerektiğini savunur. İslam dünyasında dayanışmanın ve ortak bir ruhun inşa edilmesi gerektiğini ifade eder. Fikir ayrılıklarının saygı çerçevesinde ele alınmasını ve toplumsal uzlaşı sağlanmasını önerir. Bu birlik ruhunun, toplumların kalkınmasına ve bağımsızlığını korumasına katkı sağlayacağına inanır.
Bu üç hastalığın tedavi edilmesiyle, Nursi’nin hedeflediği toplumsal iyileşmenin ve doğunun kalkınmasının gerçekleşeceğini öngörür.
***************
NEDEN Mİ?
İPİ İSRALİN ELİNDE OLAN PKK
PKK elebaşı Duran Kalkan terör devleti İsrail üzerinden küresel kapitalist sistemin kurmak istediği düzenin karşısında buna kafa tutan sadece Türkiye olduğunu ifade ederek “Dananın kuyruğu Kıbrıs’ta kopacak. Bu savaşın merkezi Türkiye’dir.” dedi.
AK Parti, MHP, milliyetçilik ve dincilik yıkılmadan Türkiye bu felaketten kurtulamaz.”
Ne yapacak T.C. devleti; ya tümüyle uşak olacak, teslim olacak, uydu haline gelecek, her şeyini kaybedecek ya da kafa tutmaya kalkarsa parçalayacaklar. Bugünkü küresel sistem içinde T.C. devletine yer yoktur.
Küstah ifadede bulundu.
Devlet bir yandan bağırsaklarını temizlerken, diğer yandan da virüs üreticilerin üretimi devam ediyor.
MEHMET ÖZÇELİK
05-10-2024




KURANI KERİMDE AHİRZAMAN-DÜNYA VE KâİNATIN SON BULMASI

KURANI KERİMDE AHİRZAMAN-DÜNYA VE KâİNATIN SON BULMASI

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=tsTfdgkNSZ0 

Kur’an-ı Kerim’de ahir zaman, dünya hayatının sonu ve kâinatın sona ermesi konuları, çeşitli ayetlerde ele alınarak, insanların bu dünyadaki geçici yaşamlarının ardından gelecekte yaşanacak olayları ve ahiret hayatını vurgular. Bu konular, müminlerin dikkatini ahiret hayatına yönlendirmeyi amaçlar.

Ahir Zaman

1. İşaretler: Ahir zaman, genel olarak kıyamet öncesi dönemi ifade eder. Bu dönemde meydana gelecek bazı olaylar, toplumların bozulması, ahlaki çöküş ve çeşitli felaketler gibi belirtilerle tasvir edilir. “Onların kıyamet saatini beklemedikleri bir anda gelir.” (Muhammed, 18) ayeti, bu durumu ifade eder.

2. Peygamberlerin Gönderilmesi: Ahir zamanda, insanların doğru yolda kalmaları için Allah tarafından peygamberler gönderilmiştir. Hz. Muhammed, bu son peygamber olarak, insanlara hidayet ve rehberlik etmiştir. “Muhammed, Allah’ın elçisidir.” (Fetih, 29) ayeti, bu durumu belirtir.

 

Dünya ve Kâinatın Sonu

1. Dünya Hayatının Geçiciliği: Kur’an, dünya hayatının geçici olduğunu ve gerçek yaşamın ahirette olduğunu vurgular. “Bu dünya hayatı, bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.” (Ankebut, 64) ayeti, dünya hayatının geçici doğasına dikkat çeker.

2. Kıyamet Günü: Kur’an, kıyamet gününde tüm insanların yeniden dirileceğini ve yaptıklarının karşılığını göreceğini bildirir. “O gün, insanlar, yaptıkları amellere göre en iyi sonuçları alacaklardır.” (Zilzal, 6-8) ayetleri, kıyamet gününün önemini belirtir.

3. Evrenin Yok Olması: Kur’an, kıyamet günü evrenin büyük bir sarsıntıyla yok olacağını ifade eder. “Gökler ve yer, birbiriyle kaynaşacak; sonra, birbiriyle çatışacak.” (İnfitar, 1-2) ayetleri, kâinatın son bulma sürecini anlatır.

 

Kıyamet ve Ahiret Hayatı

1. Hesap Günü: Kur’an, herkesin kıyamet günü yaptıklarından hesaba çekileceğini belirtir. “O gün, hiçbir canın, diğerinin lehine bir şey yapması mümkün olmayacak.” (Müminun, 101) ayeti, bu durumu açıklar.

2. Cennet ve Cehennem: Kıyamet günü, müminler cennetle, inkâr edenler ise cehennemle karşılaşacaklardır. “Kim ahiret yurdunu isterse, ona gerekli çabayı gösterir.” (İsra, 19) ayeti, insanların tercihlerinin sonuçlarını vurgular.

 

Sonuç

Kur’an-ı Kerim’de ahir zaman, dünya hayatının sonu ve kâinatın sona ermesi, insanlara geçici dünya hayatının ardında ahiret hayatının gerçek olduğunu hatırlatmayı amaçlar. Bu konular, insanların davranışlarını ve inançlarını şekillendirmek için birer uyarı niteliğindedir. Müminler, bu dünyada geçici olan yaşamlarının ardından gelecek olan ebedi hayata hazırlık yapmalı ve doğru yolda kalmalıdırlar.

@@@@@@@

Kur’an-ı Kerim’de Ahiret Zamanı, Dünya ve Kâinatın Sonu
Kur’an-ı Kerim, insanlığın varoluş amacı, dünya hayatının anlamı ve ahiret hayatının önemi gibi temel konuların yanı sıra, dünya ve kâinatın sonu hakkında da önemli bilgiler vermektedir.
Ahiret Zamanı ve Kıyamet
* Ahiret: Dünya hayatından sonra gelecek olan ebedi hayata verilen isimdir. İnsanların yaptıklarının karşılığını alacağı, iyilerin cennete, kötülerin ise cehenneme gideceği bir dönemdir.
* Kıyamet: Dünyanın sonu ve ahiret hayatının başlangıcı olarak kabul edilen büyük bir olaydır. Kur’an’da kıyametin belirtileri, işareti ve nasıl olacağı hakkında birçok ayet bulunmaktadır.
Kıyametin Belirtileri
Kur’an’da kıyametin yaklaştığını gösteren birçok işaretten bahsedilmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
* Zemin sarsıntıları, depremler: Dünya üzerindeki büyük depremler ve doğal afetler kıyametin yaklaştığının işaretlerindendir.
* İnsanların ahlaki bozulması: Adaletsizlik, zulüm, yalan söyleme gibi kötü davranışların artması kıyametin alametlerindendir.
* İnsanların mal sevgisine düşkün olması: Dünya malına aşırı düşkünlük ve ahiret hayatını unutmak kıyametin yaklaştığının bir göstergesidir.
* İlim adamlarının azalması: İlim öğrenmeye ve öğretmeye önem vermeyen, cahiliye dönemine dönüş gibi bir durumun yaşanması.
* Dinin zayıflaması: İnsanların dinlerinden uzaklaşması, ibadetleri terk etmesi ve dinin sadece şekle indirgenmesi.
Dünya ve Kâinatın Sonu
Kıyamet günü, gökler yarılacak, dağlar yerinden oynayacak, denizler kaynayacak gibi büyük değişimler yaşanacaktır. Güneş söner, yıldızlar kayar ve dünya tamamen farklı bir hal alacaktır. Bu süreçte insanlar diriltilecek ve yaptıklarının karşılığını göreceklerdir.
Ahiret Hayatında İnsanların Durumu
Kıyamet günü, insanların yaptıklarının karşılığını alacağı bir gün olacaktır. İyilik yapanlar cennete, kötülük yapanlar ise cehenneme gidecektir. Cennet, nimetlerin sonsuz olduğu, her türlü isteğin karşılandığı bir yer olarak tasvir edilirken, cehennem ise azabın sürekli olduğu, acıların hiç dinmediği bir yer olarak anlatılır.
Neden Ahiret Hayatına İnanmalıyız?
* Adaletin gerçekleşmesi: Dünya hayatında her zaman adaletin tesis edilmesi mümkün olmayabilir. Ancak ahirette herkes yaptığının karşılığını görecektir.
* Hayatın anlamı: Ahiret inancı, insan hayatına bir anlam ve amaç verir. Dünya hayatının geçici olduğunu ve asıl hayatın ahirette olduğunu hatırlatır.
* İyilik yapmaya teşvik: Ahiret inancı, insanları iyi ameller yapmaya, kötülüklerden kaçınmaya teşvik eder.
Sonuç olarak, Kur’an-ı Kerim, dünya hayatının geçici olduğunu ve asıl hayatın ahirette olduğunu vurgular. Kıyamet günü, insanların yaptıklarının karşılığını alacağı büyük bir değişimdir. Bu nedenle, Müslümanlar dünya hayatını ahiret hayatına hazırlık olarak görmeli ve iyi ameller yapmaya özen göstermelidirler.




KURANI KERİMDE AKIL VE İLİM BAĞLANTISI

KURANI KERİMDE AKIL VE İLİM BAĞLANTISI

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=naD0HM1xJ4I 

Kur’an-ı Kerim’de akıl ve ilim, insanların Allah’ın yaratılışını anlamaları ve doğru yolda ilerlemeleri için temel kavramlar olarak öne çıkar. Kur’an, insanları düşünmeye, sorgulamaya ve öğrenmeye teşvik ederken, akıl ve ilmin önemini vurgular. İşte bu konudaki bazı önemli noktalar:

1. Akıl ve Sorumluluk

Akıl Verilmesi: Kur’an, insanın akıl ile donatıldığını ve bu aklın sorumluluk getirdiğini belirtir. “Aklınızı kullanmaz mısınız?” (Bakara, 44) Bu ayet, aklın kullanılmasını ve insanın sorumluluğunu hatırlatır.

2. Bilgi ve İlim

İlmin Değeri: Kur’an, ilmin önemini sıkça vurgular. “İlim sahipleri, Allah’tan daha çok korkar.” (Fatır, 28) Bu, ilmin insanın Allah’a olan bağlılığını artıran bir faktör olduğunu gösterir.

Okuma Emri: Kur’an’ın ilk ayetleri arasında yer alan “Oku!” emri, bilginin ve öğrenmenin ne kadar değerli olduğunu ortaya koyar. (Alak, 1)

3. Düşünme ve Tefekkür

Tefekkür Etmek: Kur’an, düşünmeyi teşvik eder. “Onlar, göklerin ve yerin yaratılışında elbette ibretler vardır.” (Ali İmran, 190) Bu ayet, evrendeki düzenin ve yaratılışın üzerinde düşünmeyi teşvik eder.

Kainatın Ayetleri: Kur’an, insanlara doğa olayları ve yaratılış üzerinden ibret almayı önerir. “Gerçekten, göklerde ve yerde birçok ayetler vardır.” (Casiye, 13) Bu, insanların Allah’ın varlığını ve kudretini anlamaları için bir çağrıdır.

4. Akıl ve İman

İman ile Akıl İlişkisi: Akıl, imanın temel taşlarından biridir. Kur’an, akıl sahiplerini müjdeleyerek, onların Allah’ın varlığına ve birliğine ulaşabileceklerini belirtir. “İnkar edenlerin akılları mühürlenmiştir.” (Bakara, 7) Bu, aklın doğru kullanılması gerektiğini vurgular.

5. İlim ve Farkındalık

Kendini Tanıma: Kur’an, insanın kendini tanıması ve anlaması için ilim sahibi olmasını teşvik eder. “Bilmeyenlerle, bilenler bir olur mu?” (Zümer, 9) Bu, bilgi edinmenin ve öğrenmenin önemini ön plana çıkarır.

6. İlim ve Amel

İlim ve Amelin Birlikteliği: Kur’an, ilmin amelle birleşmesi gerektiğini belirtir. “Onlar, kendilerine verilen ilmi gizleyenler, Allah’ın lanetini üzerlerine çeker.” (Bakara, 159) Bu, ilmin yalnızca bilgi olarak kalmaması, aynı zamanda pratikte de uygulanması gerektiğini ifade eder.

Sonuç

Kur’an-ı Kerim, akıl ve ilim arasında sıkı bir bağ kurar. İnsanların akıllarını kullanmaları, ilim edinmeleri ve bu bilgileri hayatta uygulamaları gerektiğini vurgular. Akıl, insanı doğru yola yönlendiren bir rehber olarak görülürken, ilim ise bu yolda ilerlemek için gereken bilgi ve donanımı sağlar. Kur’an, düşünmeye, sorgulamaya ve öğrenmeye teşvik ederek, insanın Allah’a ve evrene karşı sorumluluklarını anlamasına yardımcı olur. Bu bağlamda, akıl ve ilim, inanç ve eylem bütünlüğünü sağlamak için kritik öneme sahiptir.

@@@@@@@

Kur’an-ı Kerim’de Akıl ve İlim Bağlantısı
Kur’an-ı Kerim, insanlara akıllarını kullanarak düşünmelerini ve bilgi edinmelerini emreder. Akıl ve ilim, Kur’an’da sıkça birlikte anılan ve birbirini tamamlayan iki önemli kavramdır.
Akıl ve İmanın İlişkisi
Kur’an’a göre, iman sadece kalple kabul etmek değil, aynı zamanda akılla düşünmek ve delilleri değerlendirmektir. Allah, insanlara akıl vermiş ve bu aklı kullanarak O’nun varlığını, birliğini ve kudretini anlamalarını istemiştir. İman eden bir insan, aklını kullanarak dinin gerekçelerini ve delillerini araştırır ve bu sayede inancını daha da güçlendirir.
İlim Talebinin Önemi
Kur’an, ilim öğrenmenin önemini vurgulayarak, müminleri sürekli olarak bilgi edinmeye teşvik eder. İlim, insanı cehaletten kurtarır, doğru yola ulaştırır ve Allah’a daha yakın kılar. Peygamber Efendimiz (sav) de, “İlim öğrenmek her mümine farzdır” hadisiyle ilimin önemini belirtmiştir.
Akıl ve İlimin Birlikte Kullanılması
Kur’an, akıl ve ilimi birbirinden ayrı görmez, aksine bu ikisinin birlikte kullanılması gerektiğini vurgular. Akıl, elde edilen bilgilerin doğru olup olmadığını değerlendirmek için kullanılırken, ilim ise akla gerekli bilgiyi sağlar.
* Akıl, İmanın Temeli: İman, akıl yoluyla elde edilen bir sonuçtur. Akıl sayesinde insanlar, Allah’ın varlığını ve birliğini anlarlar.
* İlim, İmanı Güçlendirir: İlim, insanın imanını daha da güçlendirir ve derinleştirir. İlim sahibi olan bir kişi, dinin gerekçelerini daha iyi anlar ve inancını daha sağlam temeller üzerine oturtur.
* Akıl, Şüphelerden Korur: Akıl, insanı hurafelerden ve batıl inançlardan korur. Akıl sahibi bir insan, her şeyi sorgular ve doğruyu yanlıştan ayırt eder.
Kur’an Ayetlerinde Akıl ve İlime Verilen Önem
* “De ki: Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Sizin saklı tuttuklarınız da, açığa vurduklarınız da O’nundur. Allah, göğüslerin (iç dünyalarının) gizlediği şeyleri bilir.” (En’am Suresi, 67. ayet)
* “Onlara de ki: Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Sizin kendiniz için erkek çocuk edinmeniz, O’nun için kız çocuk edinmesi misali midir? İşte siz batıl bir varsayımda bulunuyorsunuz.” (Nahl Suresi, 81. ayet)
* “O, size ayetlerini gösteriyor ki, belki aklınızı kullanırsınız.” (Yunus Suresi, 101. ayet)
Sonuç olarak, Kur’an-ı Kerim, akıl ve ilimi birbirinden ayrı görmez, aksine bu ikisinin birlikte kullanılması gerektiğini vurgular. Akıl, imanın temeli ve imanın güçlenmesinde önemli bir rol oynar. İlim ise akla gerekli bilgiyi sağlar ve insanı doğru yola ulaştırır.
***********
*”Hem öyle bir surette ifade ediyor ki, o ifade ile şöyle işaret eder ki: ‘Elbette nev-i beşer, ahir vakitte ulûm ve fünûna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir.’ “

“Hem o Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan, cezâlet ve belâgat-ı Kur’âniyeyi mükerreren ileri sürdüğünden remzen anlattırıyor ki: ‘Ulum ve fünûnun en parlağı olan belagat ve cezâlet, bütün envâıyla ahir zamanda en merğub bir suret alacaktır. Hatta insanlar, kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icra ettirmek için, en keskin silahını cezâlet-i beyandan ve en mukavemet-suz kuvvetini belâgat-ı edadan alacaktır.”
bk. Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam