GÜNLÜK EVRAD

GÜNLÜK EVRAD:

 

1- 100 Besmele
2- 100 Estağfirullah
3. 100 Ya Selam
4. 33 Ya Fettah
5. 33 Leyse leha min dunillahi kaşifeh. Necm.58. 1153 defa okunacak.
6. 33 İdfa’ billeti hiye ahsen.
7. 33 Ya Cemil, Ya Celil, Ya Latif
8. 33 Ya Hakim, Ya Rahim, Ya Kerim
9. 33 Ya Hannan, Ya Mennan, Ya Deyyan
10. 33 Ya Şafi
11. 33 Ya muhavvilel Havli vel Ahval Havvil halena ila ahsenil hal
12. 33 Ya müfettihal ebvab iftah Lena hayral bab
13. 33 Ya mukallibel kulub sebbit kalbi Ala dinik
14. 33 La ilahe illa ente sübhaneke innî küntü minez zalimin.
15. 33 Rabbi innî messeniyed-durru ve ente erhamür-râhimîn.
16. 33 Hasbunallah ve nimel vekil
17. 33 Hasbiyallahü la ilahe illa hu
18. 33 La havle vela kuvvete illa billah
19. 33 Ya baki entel baki
20. Cuma günleri 100 salavat. 7 Fatiha, Kevserden Nas.a kadar 7 kere okuma.
21. 21 kere “Euzü bi kelimatillahit-tammati min şerri ma haleka ve zerae…”
22. Her türlü ağrı için 4 veya 7 kere el ağrıyan yere konularak,
“Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhâziru min ma zerae”
23. 500 kere,
Hasbunallah ve nimel vekil
24. Korku için Kureyş suresi
25. Nazar için,
Ve in yekadullezîne keferû leyuzlikûneke biebsarihim lemmâ semiu’z-zikre ve yekulûne innehu le mecnûnun ve ma huve illâ zikrun lil âlemîn.”
26. Büyü gibi kötü etkilere karşı 3 veya 100 kere Felak nas suresi.
Veya 11 kere Felak ve Nas suresi.
27. İsteklerin husulü için 41 yasin.
28.Kur’an’da geçen Hz. İbrahim’in “Rabbic’alni mukimessalati,..” duasını çocuklarımızın ıslahı için her namazdan sonraki duada okuyalım.
29..بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرّ ُ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْضِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ

Bismillahillezi Duasının Türkçe Okunuşu
“Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdi ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim.”
Anlamı
İsmi sayesinde yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. … Allah bütün yaratıkların yaratıcısı olandır. O ne isterse o olur.
29.ŞİFA İÇİN OKUNACAK SALAVAT
(TIBBIL KULUBİ DUASI)

Okunuşu: “Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin, tıbbi’l-kulûbi ve devâihâ ve âfiyeti’l-ebdâni ve şifâihâ ve nûri’l-ebsâri ve diyâihâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.”

Anlamı: “Allahım, kalplerin tabibi, devası; bedenlerin afiyeti ve şifası; gözlerin nuru ve ziyası Efendimiz Hz. Muhammed’e; onun ailesine ve ashabına salât ve selâm eyle.”

Akşamla yatsı arasında 7 kere okunursa, her derde devadır, inşaallah.
****”****
HASTALIKLARA MADDİ VE MANEVİ ŞİFALAR
• Dışarıdan gelen vesveselere 11 Felak okunmalı, nefisten gelen vesveselere 11 Nas Suresi okunmalı.
• Cimriliğe karşı 11 defa Maun Suresi okunmalı
• Şirke karşı 11 defa Kafirun Suresi okunmalı.
• Migrene karabaş balı kullanılmalı. Karabaş balı, beyin hastalıklarında damar açıcıdır.
• Kuyruk yağı romatizma, bel ve boyun ağrılarına iyi gelir.
• Kemik erimesine karşı kuyruk haşlanıp aç karnına yenmeli, belden alt kısmına tırnaklara kadar sürülmeli.
• Kalp damar tıkanıklıklarına karşı karabaş balı yenmeli.
• Kudret narı yağı, güzelleştirir, yüzde leke koymaz. İçilir ve hastalıklı yere sürülürse sedef hastalığını ve kaşıntıları yok eder.
• Ardıç yağı, antibiyotik yerine geçer. Ardıç yağına demiri koysan eritir, ama vücuda zarar vermez. Vücuttaki cerahati, iltihabı çıkarır, temizler. Vücut dengesini temin eder.
• Saf zeytinyağı ve kantaron, iç ve dış kanamaları önler, hücreleri yeniler, sinir uçlarını tamir eder. Kantaron yağı kanser ağrısını yok eder.
• Ağrı için ardıç yağı ve kantaron karışımı sürülür.
• Elmayı kabuğuyla yemek yüz güzelliği yapar.
• Çayı limonla içmek, çayın kan yapıcı özelliği yok etme keyfiyetini giderir.
• Saç için, kekik suyu ile saçlar yıkanır, dibine lavanta yağı sürülür. Kantaron yağı sürülür, saç diplerindeki cerahat boşalır, dibinden saç çıkar.
• Günlük 21 tane kuru üzüm hafızayı açar. Her birini besmele çekerek yemeli.
• Çörek otu baş ağrısını keser. Kimyevi ilaçların çare olmadığı pek çok hastalığa deva olur.(Ali İhsan Tola)

 




Batılıların Kuranı kerimde anlamayıp kavrayamadıkları, tenkid ve inkâr ettikleri hususlar nelerdir?

Batılıların Kuranı kerimde anlamayıp kavrayamadıkları, tenkid ve inkâr ettikleri hususlar nelerdir?[1]

Kur’an-ı Kerim, Batılı düşünürler ve oryantalistler tarafından derinlemesine incelenmiş, bazıları tarafından hayranlıkla karşılanmış, bazıları ise eleştirilmiştir. Kur’an’ın içeriği, dili, mesajları ve tarihsel bağlamı konusunda Batı dünyasında bazı eleştiriler ve anlaşılmayan yönler ortaya çıkmıştır. Batılıların Kur’an hakkında kavrayamadıkları, eleştirdikleri ve inkâr ettikleri bazı temel hususlar şunlardır:

1. Vahiy Kavramı

Birçok Batılı düşünür ve araştırmacı, Kur’an’ın vahiy olduğuna dair inancı kavramakta zorlanmıştır. Peygamber Efendimiz’in (sav) doğrudan Allah’tan vahiy aldığı inancı, özellikle materyalist ve seküler düşünceye sahip Batılılar için kabul edilmesi zor bir iddiadır. Onlar, Kur’an’ı genellikle tarihi bir metin veya Hz. Muhammed’in (sav) kendi zamanındaki koşullara göre yazdığı bir kitap olarak değerlendirirler. Bu yüzden vahyin ilahi bir kaynaktan geldiği düşüncesine eleştiriler getirilmiştir.

2. Tarihi ve Bilimsel Eleştiriler

Batılı oryantalistler ve eleştirmenler, bazı ayetlerde geçen tarihsel olayları ve anlatıları kendi tarihsel verileriyle karşılaştırdıklarında uyumsuzluklar gördüklerini ileri sürmüşlerdir. Örneğin, Nuh Tufanı, Musa ve Firavun hikayeleri gibi kıssalar, Batılı tarihsel ve arkeolojik bulgularla örtüşmediği gerekçesiyle eleştirilmiştir. Ayrıca bazı Batılılar, Kur’an’daki bilimsel gerçeklerin çağdaş bilimle uyuşmadığını veya o dönemin bilgisine dayandığını savunmuşlardır. Ancak bu konularda Müslüman alimler ve modern bilim insanları tarafından detaylı yanıtlar verilmiştir.

3. Çok Eşlilik ve Kadın Hakları

Batılıların en çok eleştirdiği konulardan biri, Kur’an’ın çok eşliliğe (poligami) izin vermesidir. Kur’an, şartlar altında erkeğin dörde kadar kadınla evlenmesine izin verir (Nisa Suresi, 3. ayet), ancak bu uygulama Batı’da sık sık kadın haklarına aykırı ve eşitliğe zarar verici olarak yorumlanmıştır. Ayrıca Kur’an’ın kadınlara yönelik hükümleri, Batı’nın modern feminist değerleriyle karşılaştırıldığında eleştirilmiştir. Kadınların şahitliği, miras hakkı ve toplumsal rolleri gibi konularda bazı Batılılar, İslam’ı eleştirmiştir. Ancak İslam alimleri, bu hükümleri İslam’ın genel çerçevesi ve o dönemin sosyokültürel şartları içinde anlamaya çalışmanın önemini vurgulamaktadır.

4. Cihad ve Şiddet Meselesi

Kur’an’da geçen cihad kavramı ve bazı savaşla ilgili ayetler, Batılılar tarafından sıkça yanlış anlaşılmış veya eleştirilmiştir. Özellikle Batı’da cihad, genellikle yalnızca “kutsal savaş” anlamında algılanmış ve İslam’ın şiddeti teşvik ettiği şeklinde yorumlanmıştır. Ancak Kur’an’daki cihad kavramı, sadece savaşla değil, nefisle mücadele ve adaleti sağlama çabasıyla da ilgilidir. Müslüman alimler, cihadın savunma amacıyla ve adaletin tesis edilmesi için gerekli olduğu durumları vurgulamaktadırlar.

5. Mucizeler ve Doğaüstü Olaylar

Batılı rasyonalist ve bilimsel düşünceye sahip kişiler, Kur’an’da geçen mucizevi olayları anlamakta güçlük çekmişlerdir. Hz. Musa’nın asasıyla denizi yarıp İsrailoğullarını kurtarması, Hz. İsa’nın mucizeleri, Nuh’un gemisi gibi olaylar, Batılı düşünürler tarafından sembolik ya da mitolojik olarak değerlendirilmiş ve doğrudan birer tarihi gerçek olarak kabul edilmemiştir.

6. Tevhid (Allah’ın Birliği) ve Hristiyanlık İle Farklılıklar

Kur’an’ın tevhid inancı, yani Allah’ın birliği vurgusu, Hristiyan teolojisindeki teslis (üçleme) inancı ile çelişmektedir. Kur’an, Allah’ın tek olduğunu ve hiçbir ortak veya oğul edinmediğini açıkça belirtir (İhlas Suresi). Bu durum, Hristiyanlık inancı açısından problematik olarak görülmüş ve Hristiyan teologlar tarafından eleştirilmiştir. Özellikle Hz. İsa’nın ilahi bir varlık değil, sadece bir peygamber olduğunun vurgulanması, Hristiyan dünyasında önemli bir tartışma konusu olmuştur.

7. Cezalar ve Hukuki Hükümler

Kur’an’da yer alan cezalar, özellikle hırsızlık için el kesme, zina suçuna karşı ceza ve kısas hükümleri, modern Batı hukuk sistemi ve insan hakları anlayışıyla çelişir. Bu tür cezaların sert ve barbarca olduğunu düşünen Batılılar, İslam hukuku olan şeriatla ilgili olumsuz görüşlere sahiptir. Ancak Müslümanlar, bu cezaların belirli sosyal ve ahlaki düzenin korunması için konulduğunu ve adaleti sağlamak için gerekli olduğunu savunur.

8. Kur’an’ın Dili ve Üslubu

Kur’an’ın dilsel yapısı, bazı Batılı akademisyenler tarafından anlaması zor olarak nitelendirilmiştir. Özellikle Arapça’nın inceliklerine hakim olmayanlar için, Kur’an’daki ayetlerin bazılarının tekrar içerdiği veya birbirleriyle çelişiyor gibi göründüğü iddia edilmiştir. Kur’an’ın anlaşılması için derin bir dil bilgisine ve tefsir çalışmalarına ihtiyaç duyulduğunu anlamakta zorlanmışlardır.

9. Son Peygamber İnancı

Kur’an’ın Hz. Muhammed’i (sav) son peygamber olarak ilan etmesi, Batılıların özellikle Yahudi ve Hristiyan kökenli olanlarının eleştirdiği bir konudur. Yahudiler, peygamberlik geleneğinin İsrailoğulları’ndan geleceğine inanırken, Hristiyanlar da Hz. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğunu savunurlar. Bu nedenle, Hz. Muhammed’in peygamberlik iddiası ve Kur’an’ın peygamberliği sonlandırdığı inancı Batı’da çoğu zaman kabul görmemiştir.

Bu eleştiriler, Batı’daki farklı dünya görüşlerinden, inanç sistemlerinden ve kültürel yaklaşımlardan kaynaklanmaktadır. Ancak Kur’an’a yönelik bu tür eleştiriler, Müslüman alimler ve düşünürler tarafından tarih boyunca kapsamlı bir şekilde yanıtlanmış ve bu eleştirilerin birçoğunun yanlış anlamalardan veya önyargılardan kaynaklandığı ortaya konulmuştur.

@@@@@@@

Müsteşriklerden Kuranı kerimi tefsir eden varmı? Bu durum nasıl karşılanmıştır ve ne gibi tenkidde bulunulmuştur?

Evet, bazı müsteşrikler (oryantalistler) Kur’an-ı Kerim’i tefsir etmiş veya Kur’an hakkında kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Ancak bu çalışmalar genellikle Müslümanlar tarafından önyargılı, taraflı ve yanlış anlamalara dayalı olarak eleştirilmiştir. Müsteşriklerin Kur’an’a yaklaşımları, İslam’a ve Kur’an’a karşı olan Batılı perspektiflerden etkilenmiş, bu da onların yaptığı tefsir çalışmalarında önemli eleştirilere neden olmuştur. İşte müsteşriklerden bazıları ve bu çalışmalara yönelik tepkiler:

1. Richard Bell

Çalışmaları: Richard Bell, Kur’an’ın yapısı ve ayetlerin dizilişi üzerine çalışmış ve “The Qur’an: Translated with a Critical Rearrangement of the Surahs” (Kur’an: Surelerin Eleştirel Yeniden Düzenlenmesiyle Birlikte Tercüme Edilmiş) adlı eserini yazmıştır. Bell, Kur’an’ın zamanla Hz. Muhammed (sav) tarafından revize edildiğini öne sürmüş, bazı ayetlerin daha sonra eklendiğini iddia etmiştir.

Eleştiriler: Bell’in Kur’an’ın Peygamber tarafından değiştirildiği iddiası, İslam’ın temel inançlarına aykırı olarak görülmüş ve vahyin ilahi, değişmez yapısına karşı bir saldırı olarak algılanmıştır. Müslüman alimler, bu tür iddiaların tarihi ve teolojik açıdan yanlış olduğunu belirtmiş, Bell’in Kur’an’ın iç bütünlüğünü ve tarihi sürecini anlamadığı konusunda eleştirilerde bulunmuşlardır.

2. Theodor Nöldeke

Çalışmaları: Nöldeke, Kur’an’ın tarihsel bağlamını ve dilini ele alarak “Geschichte des Qorans” (Kur’an’ın Tarihi) adlı önemli bir eser yazmıştır. Kur’an’ın derlenme süreci, ayetlerin sıralanışı ve tarihsel arka planı üzerine yoğunlaşmıştır. O, Kur’an’ın bir tarihsel süreçte şekillendiğini savunarak, Hz. Muhammed’in vahiy aldığı dönemlerin etkisi altında şekillendiğini öne sürmüştür.

Eleştiriler: Nöldeke’nin yaklaşımı, Kur’an’ı salt tarihsel ve edebi bir metin olarak ele alması nedeniyle büyük eleştiriler almıştır. Müslüman alimler, onun vahyin ilahi kaynağını göz ardı ettiğini ve Kur’an’ın ruhani boyutunu anlayamadığını savunmuşlardır. Nöldeke’nin Kur’an’ı tarihsel bir süreç içinde değerlendirmesi, Müslümanlar tarafından Kur’an’ın kutsallığına yönelik bir saldırı olarak görülmüştür.

3. Ignaz Goldziher

Çalışmaları: Goldziher, İslam tarihi ve özellikle hadis bilimi üzerine derinlemesine çalışmalar yapmıştır. Kur’an’ın yanı sıra İslam’ın erken dönemine dair eleştirel bir yaklaşımla çalışmış ve hadislerin tarihsel geçerliliğini sorgulamıştır. Goldziher, Kur’an’ın zaman içinde toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendiğini öne süren bir yaklaşım benimsemiştir.

Eleştiriler: Müslüman alimler, Goldziher’in çalışmalarını, İslam’ın kutsal metinlerine karşı şüpheci ve eleştirel bir yaklaşım olarak değerlendirmiştir. Kur’an’ın değişmezliği ve peygamberlik misyonu üzerindeki vurgusunu göz ardı ettiği için, onun çalışmaları geniş çapta eleştirilmiştir.

4. Regis Blachère

Çalışmaları: Blachère, Kur’an’ın Fransızca çevirisini yapmış ve Kur’an üzerine detaylı filolojik çalışmalar yürütmüştür. O, Kur’an’ın üslubunu incelemiş, ancak bazı ayetlerin sembolik veya mitolojik öğeler içerdiğini iddia etmiştir. Batılı bilimsel analiz yöntemleriyle Kur’an’ı çözümlemeye çalışmıştır.

Eleştiriler: Blachère’in yaklaşımı, Müslümanlar tarafından Kur’an’ın ilahi mesajını küçümsemek ve onu sadece bir edebi metin gibi görmek olarak eleştirilmiştir. Blachère’in çalışmaları, özellikle Kur’an’daki bazı mucizevi anlatılara getirdiği sembolik yorumlar nedeniyle eleştirilmiştir.

5. Henri Lammens

Çalışmaları: Lammens, özellikle İslam’ın erken tarihi ve Hz. Muhammed’in (sav) hayatı üzerine çalışmalar yapmış, Kur’an ayetlerini tarihsel olaylarla ilişkilendirerek yorumlamıştır. O, Peygamber’in hayatını ele alırken İslam kaynaklarından ziyade Batılı eleştirel metotları kullanmış ve İslam’ın erken dönemlerine dair şüpheci bir yaklaşım sergilemiştir.

Eleştiriler: Lammens’in Kur’an’a ve İslam’ın tarihine dair şüpheci yaklaşımı, Müslümanlar tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmiştir. Onun çalışmaları, Hz. Muhammed’i ve Kur’an’ı eleştirirken önyargılı ve yanlı olarak görülmüştür.

6. Tepkiler ve Tenkidler

Önyargılı Yaklaşımlar: Müsteşriklerin büyük bir kısmı, Kur’an’ı genellikle Batılı, Hristiyan veya seküler perspektiflerden ele almışlardır. Bu durum, İslam’ın kendi iç dinamiklerinden ve inançlarından kopuk yorumlara yol açmıştır. Müslüman alimler, bu çalışmaları genellikle İslam’ı anlamaya yönelik değil, onu eleştirme ve zayıflatma amacı güden çalışmalar olarak görmüştür.

İlahi Mesajın İhmal Edilmesi: Müsteşriklerin tefsir çalışmalarında, Kur’an’ın ilahi bir vahiy olduğu inancı genellikle göz ardı edilmiştir. Bu, Kur’an’ın salt tarihsel bir metin olarak değerlendirilmesine ve vahyin ilahi yönünün inkâr edilmesine yol açmıştır. Müslümanlar, Kur’an’ın ilahi bir kaynak olduğunu ve onu anlamanın sadece dilsel veya tarihsel analizlerle değil, aynı zamanda manevi bir derinlikle mümkün olduğunu savunmuşlardır.

Kültürel ve Tarihsel Anlayış Eksikliği: Müsteşriklerin, Kur’an’ı yorumlarken İslam’ın tarihsel ve kültürel bağlamını tam anlamadığı, bu yüzden bazı ayetleri yanlış yorumladıkları eleştirisi yapılmıştır. Müslüman alimler, İslam’ın bütünsel bir din olduğunu ve Kur’an’ın anlaşılmasının sadece tarihsel bağlamla sınırlı olamayacağını belirtmişlerdir.

Sonuç olarak:

Müsteşriklerin Kur’an’ı tefsir etme girişimleri, genellikle Batılı bakış açılarından kaynaklanan önyargılar, eksik bilgiler ve yanlış anlamalar nedeniyle eleştirilmiştir. Müslümanlar, Kur’an’ın kutsallığı ve ilahi kaynağının göz ardı edilmesinin büyük bir hata olduğunu savunmuşlardır. Bu yüzden, müsteşriklerin Kur’an’a yönelik çalışmalarına genellikle eleştirel ve temkinli yaklaşılmış, Müslüman alimler, bu çalışmaların İslam’ın özünü tam olarak yansıtmadığını ileri sürmüşlerdir.

@@@@@@

 

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=LmV8ISxVimg




Kuranı Kerimin lafzındaki mucizeler nelerdir?

Kuranı Kerimin lafzındaki mucizeler nelerdir?[1]


Kur’an-ı Kerim’in lafzındaki mucizeler, onun dilsel yapısı, üslubu ve kelimelerin seçimiyle ortaya çıkan olağanüstü özellikleridir. Bunlar, Arap dili ve edebiyatı açısından incelendiğinde hem içerik hem de biçim açısından mucizevi olarak değerlendirilir. İşte bu mucizelerden bazıları:

1. Dil ve Üslup Mucizesi: Kur’an, Arapça’nın en üst düzeyinde, benzersiz ve taklit edilemez bir üslupla indirilmiştir. Kur’an’ın nazmı (dizilişi), secili (ahenkli) ve ritmik yapısı, ayetlerin derin anlamları ile uyum içindedir. Arap edebiyatının zirve noktası olan dönemde bile, kimse bu üsluba benzer bir eser ortaya koyamamıştır.

2. Fesahat ve Belağat Mucizesi: Kur’an’ın fesahati (açık ve kusursuz dili) ve belağatı (anlam derinliği) olağanüstü seviyededir. Sözün açık, kısa ve öz olması; aynı zamanda derin anlamlar içermesi, edebi bir mucize olarak kabul edilir. Her bir kelime, en uygun ve anlamlı şekilde seçilmiştir.

3. Nazım (Ayet Dizilimi) Mucizesi: Kur’an’daki ayetler, mantıksal bir akış içinde, anlam bakımından birbiriyle uyumlu bir şekilde dizilmiştir. Ayetlerin ve surelerin dizilişi, hem anlam hem de üslup bakımından büyük bir uyum içerisindedir.

4. Muhatabın Düzeyine Göre Konuşma: Kur’an-ı Kerim, muhatap kitlesinin her bir seviyesine hitap eder. Eğitimli ve cahil, yaşlı ve genç, Arap veya Arap olmayan herkes Kur’an’ın dilinden etkilenir. Üslubu her seviyede insana hitap ederken, anlam derinliği alimlerin bile sürekli keşfettiği boyutlara sahiptir.

5. Kur’an’ın Meydan Okuması (Tantana Mucizesi): Kur’an, insanların benzerini getirememesiyle de mucizedir. Kur’an’ın birçok ayeti, insanlara veya cinlere, bir sure veya on sure kadar bir metin getirmeleri için meydan okumuş, ancak hiç kimse bunu başaramamıştır (Bakara Suresi 23. ayet, Yunus Suresi 38. ayet).

6. Ahenk ve Musiki Mucizesi: Kur’an’ın lafzı, okunduğunda ahenkli bir ses oluşturur. Kur’an tilaveti sırasında, kelimeler ve cümleler arasında mükemmel bir ahenk vardır. Bu ahenk, insanlar üzerinde derin bir manevi etki bırakır ve Kur’an’ı anlamayan kişiler bile bu etkileyici ahenkten etkilenirler.

Bu mucizeler, Kur’an’ın hem içerik hem de üslup olarak eşsiz ve taklit edilemez bir eser olduğunu gösterir. Arap dilinin en usta şair ve hatipleri bile bu özelliklere karşı hayranlıklarını gizleyememişlerdir.

@@@@@@@

Kur’an-ı Kerim, tarih boyunca Batılı düşünürler, oryantalistler ve bilim insanları tarafından da derinlemesine incelenmiş, bazıları tarafından hayranlıkla karşılanmış ve üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar, Kur’an’ın içeriği, üslubu ve mesajları üzerine çeşitli yorumlar ve analizler içerse de, bazı Batılı entelektüeller özellikle Kur’an’ın dilsel mucizeleri, ahlaki öğretileri ve insanlığa sunduğu evrensel ilkeler karşısında şaşkınlık ve hayranlıklarını dile getirmiştir. İşte bazı Batılı düşünürlerin Kur’an hakkındaki düşünceleri:

1. Thomas Carlyle (1795-1881)

İskoç yazar ve düşünür Carlyle, İslam ve Kur’an hakkında olumlu düşünceler dile getiren Batılı entelektüellerden biridir. Carlyle, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) hayatını ve Kur’an’ı derin bir saygıyla ele almıştır. Kur’an’ın, insanlık için bir rehber olduğuna inanır ve Hz. Muhammed’i dürüst ve bilge bir lider olarak tanımlar. Carlyle, “Kahramanlar” adlı eserinde Hz. Muhammed’i büyük bir lider olarak tasvir ederken, Kur’an’ı da insanları harekete geçiren güçlü bir metin olarak görür.

2. Mahatma Gandhi (1869-1948)

Hintli lider Gandhi, Kur’an’ı inceledikten sonra, onun ruhani mesajlarından ve içerdiği ahlaki değerlerden derin bir şekilde etkilendiğini dile getirmiştir. Kur’an’ın adalet, merhamet ve eşitlik gibi temel insani değerleri vurgulamasını övmüş ve bu ilkelerin tüm insanlığa hitap ettiğini belirtmiştir.

3. Goethe (1749-1832)

Alman şair ve düşünür Johann Wolfgang von Goethe, Kur’an’dan büyük bir etki alan Batılı entelektüellerden biridir. Goethe, İslam’ı ve Kur’an’ı inceleyerek, onun insanlığa sunduğu derin mesajlardan etkilenmiştir. Goethe, “Doğu-Batı Divanı” adlı eserinde Kur’an’a olan hayranlığını dile getirmiş ve Kur’an’daki derin anlamları keşfetmekten zevk aldığını belirtmiştir. Goethe, Kur’an’ı “sonsuz gerçeklerin yansıdığı bir kitap” olarak tanımlamıştır.

4. Edward Montet (1856-1934)

Fransız oryantalist Edward Montet, Kur’an’ın içerdiği evrensel ahlaki ilkelerden, özellikle de tevhid inancının sade ve açık bir şekilde ifade edilmesinden etkilenmiştir. Montet, Kur’an’ın dilsel yapısına hayran kalmış ve onun içerdiği ahenk ve estetiğin başka hiçbir metinde bulunamayacağını söylemiştir.

5. Maurice Bucaille (1920-1998)

Fransız doktor ve bilim insanı Bucaille, Kur’an’ı bilimsel bakış açısıyla incelemiş ve Kur’an’daki bilimsel gerçeklerin, modern bilimle uyum içinde olduğunu iddia etmiştir. Bucaille, “Kur’an ve Modern Bilim” adlı eserinde, Kur’an’da yer alan bilimsel açıklamaların, 7. yüzyılda yaşayan bir insanın bilgi düzeyini aşan bir doğrulukla sunulduğunu dile getirmiştir. Bu durum Bucaille’ı şaşkına çevirmiş ve Kur’an’ın ilahi bir kaynaktan gelmiş olabileceğini düşünmüştür.

6. Henry Stubbe (1632-1676)

İngiliz filozof ve tarihçi Stubbe, “An Account of the Rise and Progress of Mahometanism” adlı eserinde, İslam’ın yükselişi ve Kur’an’ın etkileyici yapısı hakkında olumlu görüşler dile getirmiştir. Kur’an’ın ahlaki öğretileri ve toplumları yönlendirme gücüne dikkat çekmiş, Hz. Muhammed’i (sav) büyük bir lider olarak tanımlamıştır.

7. Alphonse de Lamartine (1790-1869)

Fransız yazar ve devlet adamı Lamartine, İslam peygamberi Hz. Muhammed ve Kur’an hakkında saygı dolu ifadeler kullanmıştır. Hz. Muhammed’in peygamberlik görevini başarıyla yerine getirdiğini ve Kur’an’ın eşsiz bir eser olduğunu dile getirmiştir. Lamartine, Peygamber’in ortaya koyduğu medeniyetin insanlık tarihindeki büyük dönüşümlerden biri olduğunu belirtmiştir.

8. Sir William Muir (1819-1905)

İskoç tarihçi ve oryantalist Muir, İslam’ın ve Kur’an’ın insanlar üzerinde yarattığı etkiden etkilenmiş, Kur’an’ın insanları derinden etkileyen bir metin olduğunu dile getirmiştir. Muir, İslam’ı tenkit eden oryantalistlerden biri olsa da, Kur’an’ın dilsel mükemmelliğini kabul etmiştir.

Bu örnekler, Batılı düşünürlerin Kur’an’a olan ilgisinin ve saygısının göstergeleridir. Kur’an, sadece Müslümanları değil, farklı dinlerden insanları da derin düşüncelere sevk etmiş ve onun eşsizliği üzerine çeşitli yorumlar yapılmıştır.

@@@@@@@

 

[1] https://www.youtube.com/watch?v=fuqK7HXEmEk