İSRAİL’İN 15 TEMMUZ RÖVANŞI

İSRAİL’İN 15 TEMMUZ RÖVANŞI

İsrail yol haritasını başlangıç ve bitiş noktasına pergel koyarak çizmişti.

Bu da Nil ve Fırat uzantısı idi. Yani İsrail ve Türkiye.
Arzı Mev’ud.
Allah tarafından vadedilmiş topraklar.
Türkiye uzantısını içten ve uzun yıllar bunu dokuyup hatta yüz küsur yıla uzanan süreçte yaptı.
Hat yavaşta olsa istediği gibi gidiyordu.
Ancak 15 Temmuz 2016 yılındaki işgalin akamete uğramasıyla bağlantı koptu ve hattın bitiş noktası şimdilik açıldı gibi.
Bir düğüm imkanı yakalarlarsa kopan hattı tekrar harekete geçirirler.
Bunu hızlandırmak ve de bitiş hattın bağlantısını sağlamak üzere IŞİD, PKK hattı faaliyeti sürdürülürken, Hamas, Lübnan, Suriye, İran ve Irak hatları hareketlendirilmeye başlandı.
Başta ABD ve ortaklarının desteğiyle.
Ancak ilahi hesabı ve tehdidi ve de Peygamberimizin haber ve uyarısını hesaba katmadı.[1]
Kısaca sonucu görmedi.
Hırsı ve saldırganlığı onu kör etti.

 

*************

 

15 Temmuz’un rövanşı İsrail eliyle alınmaya ve aynı zamanda İsrail’in arzı Mev’udu gerçekleştirilmeye çalışılıyor.

Gazze bahaneydi. Kısa sürede geçileceği ve biteceği düşünüldü.

Uzun sürünce İsrail bahane ile Lübnan’a saldırdı.

Amaç Suriye.

Oradan Irak’a vararak Talabani ortaklığında Türkiye olacak.

Bu Şanlıurfa, Diyarbakır, Adıyaman ve Kayseri sınırına kadar uzanacak.

Bu oyunu görmememiz için iç kavga ve ekonomi ile uğraştırılıyoruz.

Bunun önünde de Sayın Erdoğan engel olduğu için, başta birinci muhalefet partisi eliyle saldırıya geçiliyor.

Tüm muhalefetin projesi Erdoğan düşmanlığı üzerine oturuyor.

Diğer yavru muhalefetler de nisbeten bilinçli bilinçsiz buna ortak oluyorlar.

****************  

Aslında bugün Gazze’nin akabinde Lübnan’ın düşmüş olduğu bu durum onların dışarıdan işgal edilmeye çalışılmasının bir göstergesidir Aslında biz de 100 yıldır onlardan hiç de geri değildik.

Darbelerle biz içten vurulmuş ve işgal edilmiş, işgale maruz kalmıştık. Hala o tehlike de bitmiş değildir.

Eller, kollar, diller, düşünceler, kalpler tamamen bağlı, bin yıllık bir birikim adeta yıkılmış ve onları yaşamak yasaklanmıştı.

İslam dünyasının zincirleri kırılmadı

Biz yeni yeni hala tamamen kıramamış olmakla beraber bazı zincirler kalsa da düne kadar Ayasofya yeni açılmış, ezan 18 yıl boyunca yasak edilmişti.

İttihat ve Terakkiden beri 150 yıldır savaşlarla kuşatılmışız, Kanuniden itibaren inişe geçerek çöküş yaşamış bir milletiz.

Biz daha yeni yeni kendimize gelip maddi ve manevi ayağa kalkabilmeye çalışmaktayız, bir çocuk gibi, bir bebek gibi.

Bugün İslam dünyası aynı vaziyette. Kimisi içeriden işgal edilmiş, kimisi Gazze ise ölümüne dışarıdan işgal edilmeye çalışılmaktadır.

***************

Bir insanın bir hususta aciz kalıp bir şey yapamaması, elinden bir şey gelmemesi, bir derece normal görülebilir. En azından birilerinden umut bekler. Ümit bekler hatta kanser hastası olan bir insana bile; Doktor yapılacak bir şey yok, alın götürün dese bile ondan bir ümit beklenilebilir, bir hayat alameti beklenilebilir.

Onun için dua olsun, her türlü yöntem ilaç olsun teşebbüs edilebilir.

Ama bir dünya düşündünüz ki; sadece bir kişi değil 8 milyar insan aciz kalıyor, hiçbir şey yapamıyor, elinden bir şey gelmiyor adeta diğer bir ifadeyle, akan kanı, öldürülen çocukların, masumların kanını durduramıyor, bir şey yapamıyor.

Tam bir çaresizlik içerisinde, çaresizliğin doruk noktasında, bunun ötesi yok.

Irak-Suriye-Gazze’de Filistin göçü derken, şimdi sırada Lübnan’ın göçü var.

Dünyada BM verilerine göre, 300 milyon insan göçmen durumunda.

***************   

Dünya ilahi gazabı çekecek bir vaziyete gitmektedir.

Ayetlerde geçen ilahi ğadab.

-Kur’an’da “ilahi gazap” kavramı, Allah’ın adaletsizliği, kötülüğü veya nankörlüğü cezalandırdığı anlarda sıkça geçer. İlahi gazap, genellikle insanların haksızlık, isyan, küfür ve zulüm gibi eylemleri sonucunda Allah’ın rahmetinden uzaklaşması anlamında kullanılır. Allah’ın gazabı hem bireysel düzeyde hem de toplumsal düzeyde ortaya çıkabilir ve bir uyarı niteliği taşır.

Kur’an’da bu kavramla ilgili çeşitli ayetler bulunmaktadır. Örnek olarak:
1. Bakara Suresi, 90. Ayet: Yahudilerin Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri ve peygamberlerini öldürmeleri sebebiyle ilahi gazaba uğradıkları anlatılır:
“Onlar Allah’ın indirdiğini inkâr ederek nefislerine ne kötü bir şey sattılar ki, Allah dilediğine lütfundan vahiy indirsin diye kıskançlık beslediler. Bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.”

2. Maide Suresi, 60. Ayet: Allah’ın gazabına uğrayan bazı toplumların maymunlara ve domuzlara çevrildiği anlatılır:
“De ki: Allah katında ceza bakımından bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah kime lanet etmiş ve kime gazap etmişse, kimin içinden maymunlar, domuzlar ve tâğûta tapanlar yapmışsa işte onlar makam bakımından daha kötü, doğru yoldan daha fazla sapmışlardır.”

3. Al-i İmran Suresi, 162. Ayet: Allah’ın gazabı, dünyada kötülük yapanların ve Allah’a isyan edenlerin üzerinde olduğu belirtilir:
“Hiç Allah’ın rızasına uyan kimse, Allah’tan bir gazaba uğramış kimse gibi olur mu? Onun varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir o!”

Bu ayetler, Allah’ın gazabının, insanlara uyarıcı ve cezalandırıcı bir unsur olarak gönderildiğini, Allah’a karşı gelenlerin hem dünyada hem de ahirette bundan etkilenebileceğini vurgular. Gazap, Allah’ın adaletiyle ilişkili olarak anılır; yani insanların kötülüklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkar.

MEHMET ÖZÇELİK

28-09-2024

[1] https://tesbitler.com/2024/09/28/israilin-sonu/




SATILAN ARŞİVLER

 

SATILAN ARŞİVLER[1]

1931 yılında Osmanlı arşivi Bulgaristan’a satıldı.


Evet, 1931 yılında Osmanlı arşivlerinin bir kısmı Bulgaristan’a satıldı. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu’nun maliye arşivine ait belgelerin hurda kağıt olarak satılmasıyla gerçekleşti. Yaklaşık 30 ila 50 ton tutan 120 balya ve 500 sandık belge, okkası 3 kuruş 10 paraya Bulgaristan’a satıldı¹².

Bu belgeler, Bulgaristan’da “Tsarigradski Arhiv” olarak adlandırıldı ve bugün Bulgaristan, İstanbul ve Mısır’dan sonra dünyadaki en büyük üçüncü Osmanlı arşivine sahip³.

Bu olay, Türkiye’de büyük bir tartışma konusu olmuş ve arşivlerin satılmasının milli kültür ve tarih açısından büyük bir kayıp olduğu eleştirileri yapılmıştır.[2]


@@@@@@@

Bulgaristan’da Osmanlı arşivi neleri içeriyor?

Bulgaristan’da bulunan Osmanlı arşivleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli dönemlerine ait önemli belgeleri içermektedir. İşte bazı ana başlıklar:

### 1. **Tahrir Defterleri**
Bu defterler, Osmanlı İmparatorluğu’nun vergi kayıtlarını ve nüfus bilgilerini içerir. Tahrir defterleri, Osmanlı’nın idari ve mali yapısını anlamak için önemli bir kaynaktır³.

### 2. **Kadı Sicilleri**
Kadı sicilleri, Osmanlı mahkemelerinin kayıtlarını içerir. Bu belgeler, hukuki işlemler, davalar ve mahkeme kararları hakkında bilgi sağlar³.

### 3. **El Yazmaları**
Türkçe, Arapça ve Farsça el yazmaları, Osmanlı dönemine ait dini, edebi ve bilimsel eserleri içerir. Bu el yazmaları, dönemin kültürel ve entelektüel hayatını yansıtır³.

### 4. **Matbu Eserler ve Süreli Yayınlar**
Eski harfli Türkçe matbu eserler ve süreli yayınlar, Osmanlı dönemine ait basılı materyalleri kapsar. Bu eserler, dönemin basın ve yayın faaliyetleri hakkında bilgi verir³.

### 5. **Bulgarca Belgeler**
Osmanlı dönemine ait Bulgarca belgeler, özellikle Bulgaristan’daki Osmanlı yönetimi ve toplum yapısı hakkında önemli bilgiler içerir³.

### 6. **Sinop Fonu**
Aziz Kiril ve Methodius Ulusal Kütüphanesi’nde bulunan Sinop Fonu, özellikle 17. ve 19. yüzyıl Sinop’unun siyasi, sosyal ve ekonomik yapısı hakkında önemli belgeler içerir⁴.

Bu arşivler, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihini ve yönetim yapısını anlamak için değerli kaynaklardır. [3]

@@@@@@@@

Bulgaristan’daki diğer tarihî kaynaklar nelerdir?

Bulgaristan, zengin bir tarihî mirasa sahip olup, çeşitli dönemlere ait önemli kaynakları barındırmaktadır. İşte bazı önemli tarihî kaynaklar:

### 1. **Rila Manastırı**
Rila Manastırı, Bulgaristan’ın en büyük ve en ünlü manastırlarından biridir. 10. yüzyılda kurulan bu manastır, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır².

### 2. **Tahrir Defterleri**
Osmanlı İmparatorluğu’nun vergi kayıtlarını ve nüfus bilgilerini içeren tahrir defterleri, Bulgaristan’daki Osmanlı dönemine ait önemli belgeler arasındadır³.

### 3. **Kadı Sicilleri**
Osmanlı mahkemelerinin kayıtlarını içeren kadı sicilleri, hukuki işlemler, davalar ve mahkeme kararları hakkında bilgi sağlar³.

### 4. **El Yazmaları**
Türkçe, Arapça ve Farsça el yazmaları, Osmanlı dönemine ait dini, edebi ve bilimsel eserleri içerir. Bu el yazmaları, dönemin kültürel ve entelektüel hayatını yansıtır³.

### 5. **Matbu Eserler ve Süreli Yayınlar**
Eski harfli Türkçe matbu eserler ve süreli yayınlar, Osmanlı dönemine ait basılı materyalleri kapsar. Bu eserler, dönemin basın ve yayın faaliyetleri hakkında bilgi verir³.

### 6. **Bulgar İmparatorluğu Dönemi Kalıntıları**
Bulgar İmparatorluğu dönemine ait kalıntılar, özellikle Pliska ve Preslav gibi eski başkentlerde bulunmaktadır. Bu kalıntılar, Bulgaristan’ın Orta Çağ’daki siyasi ve kültürel yapısını anlamak için önemlidir¹.

### 7. **Bizans Dönemi Kalıntıları**
Bizans İmparatorluğu dönemine ait kalıntılar, Bulgaristan’ın çeşitli bölgelerinde bulunabilir. Bu kalıntılar, Bizans’ın bölgedeki etkisini ve kültürel mirasını yansıtır¹.

### 8. **Trakya Mezarları**
Trakya dönemine ait mezarlar ve diğer arkeolojik buluntular, Bulgaristan’ın tarih öncesi dönemlerine ışık tutar. Bu mezarlar, Trakya kültürünün zenginliğini ve çeşitliliğini gösterir².

Bu kaynaklar, Bulgaristan’ın zengin tarihî mirasını ve kültürel çeşitliliğini anlamak için önemli ipuçları sunar. Başka bir konuda yardımcı olabilir miyim?[4]

[1] https://www.facebook.com/reel/247391351471806?s=yWDuG2&fs=e&mibextid=Nif5oz

https://www.reddiyeler.com/detay.asp?haberID=548 

https://www.reddiyeler.com/haber_ara.asp?kelime=Bardako%F0lu+&kategori=&yer=hepsi&basgun=1&basay=1&basyil=2005&listele=baslik&sirala=artan&bitgun=7&bitay=9&bityil=2023&ara=1 

https://www.reddiyeler.com/detay.asp?haberID=799 

https://www.google.com/search?q=yunus+Apayd%C4%B1n+reddiyeler&oq=yunus+Apayd%C4%B1n+reddiyeler&aqs=chrome..69i57j33i160l3.19759j0j4&client=ms-android-samsung-trvo1&sourceid=chrome-mobile&ie=UTF-8#ip=1 

https://www.yenisafak.com/gundem/yolcu-ucagini-fransa-dusurdu-4557560

[2] ¹: [İnönü Vakfı](https://www.ismetinonu.org.tr/basbakan-ismet-inonu-ve-bulgaristana-satilan-osmanli-evraki-meselesi-1931/)
²: [Mustafa Armağan](http://www.mustafaarmagan.com.tr/genel/osmanli-arsivi-bulgaristana-nasil-satildi/)
³:[Bakış.bg](https://bing.com/search?q=1931+y%c4%b1l%c4%b1nda+Osmanl%c4%b1+ar%c5%9fivi+Bulgaristana+sat%c4%b1ld%c4%b1)
Kaynak: Copilot ile konuşma. 28.09.2024
(1) 1931: Bulgaristan’a Satılan Osmanlı Evrakı Olayı. https://www.ismetinonu.org.tr/basbakan-ismet-inonu-ve-bulgaristana-satilan-osmanli-evraki-meselesi-1931/.
(2) Osmanlı Arşivi, Bulgaristan’a nasıl satıldı? – Mustafa Armağan …. http://www.mustafaarmagan.com.tr/genel/osmanli-arsivi-bulgaristana-nasil-satildi/.
(3) OSMANLI ARŞİVLERİ BULGARİSTAN’A NASIL ULAŞTI? – Bakış.bg. https://bing.com/search?q=1931+y%c4%b1l%c4%b1nda+Osmanl%c4%b1+ar%c5%9fivi+Bulgaristana+sat%c4%b1ld%c4%b1.
(4) osmanlı arşivlerinin satılması – ekşi sözlük. https://eksisozluk.com/osmanli-arsivlerinin-satilmasi–1473685.
(5) Atatürk veya İnönü, Bulgaristan’a evrak sattı mı?. https://turkiyesosyaldemokrat.com/ataturk-veya-inonu-bulgaristana-evrak-satti-mi/.
(6) Osmanlı Arşivi Bulgarlar’a Nasıl Satıldı? – Türkistan Birliği. https://www.turkistanbirligi.com/osmanli-arsivi-bulgarlara-nasil-satildi/.

[3] ³: [Bilimdili](https://bilimdili.com/arkeotarih/tarih-tarih/bulgaristan-milli-kutuphanesinde-osmanli-kaynaklari/)
⁴: [KLU Açık Erişim](http://acikerisim.klu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.11857/195/12.html.pdf?sequence=1)
Kaynak: Copilot ile konuşma. 28.09.2024
(1) Bulgaristan Milli Kütüphanesinde Osmanlı Kaynakları. https://bilimdili.com/arkeotarih/tarih-tarih/bulgaristan-milli-kutuphanesinde-osmanli-kaynaklari/.
(2) BULGARİSTAN AZİZ KİRİL VE METHODİUS ULUSAL KÜTÜPHANESİ’NDE BULUNAN …. http://acikerisim.klu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.11857/195/12.html.pdf?sequence=1.
(3) Bulgaristan’a hurda kağıt olarak satılan Osmanlı arşivleri!. https://www.yeniakit.com.tr/haber/bulgaristana-hurda-kagit-olarak-satilan-osmanli-arsivleri-1878489.html.
(4) 1931: Bulgaristan’a Satılan Osmanlı Evrakı Olayı. https://www.ismetinonu.org.tr/basbakan-ismet-inonu-ve-bulgaristana-satilan-osmanli-evraki-meselesi-1931/.

[4] ¹: [Tarihcesi.net](https://tarihcesi.net/bulgaristanin-tarihi/)
²: [Vikipedi](https://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan_tarihi)
³: [Bilimdili](https://bilimdili.com/arkeotarih/tarih-tarih/bulgaristan-milli-kutuphanesinde-osmanli-kaynaklari/)
Kaynak: Copilot ile konuşma. 28.09.2024
(1) Bulgaristan tarihi – Vikipedi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan_tarihi.
(2) Bulgaristan Milli Kütüphanesinde Osmanlı Kaynakları. https://bilimdili.com/arkeotarih/tarih-tarih/bulgaristan-milli-kutuphanesinde-osmanli-kaynaklari/.
(3) Bulgaristan’ın Tarihi – Tarihcesi.Net. https://tarihcesi.net/bulgaristanin-tarihi/.

 




İRAN LÜBNAN HİZBULLAH’INI YALNIZ MI BIRAKTI?

İRAN LÜBNAN HİZBULLAH’INI YALNIZ MI BIRAKTI?

 

Lübnan Hizbullah’ın başkanı Hasan Nasrallahın İsrail uçakları tarafından karargâhı vurulmadan Sadece İki gün önce El Arabiya tv’ye konuşan Şii din adamı, Nasrallaha sesleniyor;


“Vasiyetini yaz. İran seni, grubunu sattı. Başına karşılık İran’ın ne anlaşma yaptığını bilsen her şey tersine döner. Sana Kudüs’ü gösterenler seni sattı. Umarım çok geçmeden olanları görürsün…”[1]

Analiz ve Değerlendirme:
El Arabiya’da Yapılan Açıklamanın İthamları ve Olası Sonuçları
El Arabiya’da yer alan bu dikkat çekici açıklama, Ortadoğu siyasetinin karmaşık ve hassas yapısını bir kez daha gözler önüne seriyor. Şii din adamının Nasrallah’a yönelttiği suçlamalar, bölgesel güç dengelerini ve ittifakları derinden etkileyebilecek potansiyele sahip.
İthamların Özeti:
* İran’ın ihanetine dair iddia: Din adamı, İran’ın Nasrallah ve grubunu sattığına dair ciddi bir suçlamada bulunuyor. Bu iddia, Şii dünyasındaki en önemli iki aktör arasındaki güven ilişkisini sarsacak nitelikte.
* Kudüs meselesi: Din adamı, Nasrallah’a Kudüs konusunda yanıltıldığını ifade ediyor. Bu, İslam dünyasında büyük bir öneme sahip olan Kudüs meselesinin, bölgesel oyunlarda nasıl bir araç olarak kullanılabileceğini gösteriyor.
* Vasiyet çağrısı: Nasrallah’a vasiyetini yazması yönündeki çağrı, durumun ciddiyetini ve din adamının bu konuda ne kadar emin olduğunu vurguluyor.
Olası Sonuçlar:
* Hizbullah içindeki bölünmeler: Bu açıklamalar, Hizbullah içindeki farklı görüşlü gruplar arasında daha derin çatlaklara yol açabilir.
* İran-Hizbullah ilişkilerinde gerilim: İran ve Hizbullah arasındaki güven sarsılabilir ve bu durum, bölgesel güç dengesini değiştirebilir.
* Sünni-Şii çatışmalarında yeni bir boyut: Bu gelişme, zaten gergin olan Sünni-Şii ilişkilerini daha da karmaşık hale getirebilir.
* Bölgesel güçlerin hesapları: Türkiye, Suudi Arabistan, İsrail gibi bölgesel güçler, bu durumu kendi çıkarları doğrultusunda değerlendirebilir ve yeni ittifaklar kurabilir.
Daha Derin Bir Analiz İçin Gerekli Olanlar:
* Din adamının kimliği ve güvenirliği: Açıklamayı yapan kişinin kimliği, Şii dünyasındaki konumu ve daha önceki söylemleri, iddiaların ağırlığını belirleyecektir.
* Kanıtlar: Din adamının iddialarını destekleyen somut kanıtlar var mı? Bu, iddiaların ne kadar ciddiye alınacağı konusunda önemli bir faktör.
* İran ve Hizbullah’ın tepkileri: İran ve Hizbullah’ın bu açıklamalara nasıl bir tepki vereceği, durumun gelecekteki seyri hakkında önemli ipuçları verecektir.
* Bölgesel güçlerin tutumları: Bölgesel güçlerin bu gelişmeye nasıl tepki vereceği, Ortadoğu’daki güç dengesini yeniden şekillendirebilir.
Sonuç:
El Arabiya’da yapılan bu açıklama, Ortadoğu’da yeni bir dönemin başlangıcı olabileceği gibi, kısa sürede unutulabilecek bir olay da olabilir. Ancak bu açıklamaların, bölgesel siyasette önemli bir dönüm noktası olma potansiyeli olduğu kesin.

@@@@@@@@

Lübnan Hizbullah’ı hakkında…

Lübnan Hizbullah’ı, 1982 yılında İsrail’in Güney Lübnan’ı işgaline karşı direniş amacıyla kurulmuş bir Şii siyasi ve askeri örgüttür⁶. Örgütün tam adı “Allah’ın Partisi” anlamına gelen “Hizbullah”tır. Hizbullah, hem sivil hem de askeri kanatları olan bir yapıya sahiptir ve Lübnan’da önemli bir siyasi güç olarak kabul edilir.

### Temel Bilgiler:
– **Kuruluş Yılı: ** 1982
– **Kurucular:** Abbas Musavi ve diğer Şii liderler
– **Genel Sekreter:** Hasan Nasrallah (1994’ten beri)
– **İdeoloji:** Şii İslamcılık, antiemperyalizm, antisiyonizm
– **Merkez:** Beyrut, Lübnan

### Faaliyetler:
Hizbullah, İsrail’e karşı gerilla savaşı yürütmenin yanı sıra, Lübnan’da sosyal hizmetler de sunmaktadır. Örgüt, hastaneler, okullar ve tarım yardım dernekleri gibi birçok sosyal kurum işletmektedir. Hizbullah, Lübnan’daki Şii topluluğu arasında geniş bir destek tabanına sahiptir.

### Uluslararası Durum:
Hizbullah, ABD, Kanada, İsrail, Avustralya ve Suudi Arabistan tarafından terörist örgüt olarak kabul edilmektedir. Ancak, Arap ve Müslüman dünyasında genellikle yasal bir direniş örgütü olarak görülmektedir.

### Siyasi ve Askeri Güç:
Hizbullah, Lübnan parlamentosunda temsil edilmekte ve güçlü bir askeri kanada sahiptir. Örgüt, İsrail ile olan çatışmalarında etkin bir rol oynamış ve Lübnan’da önemli bir askeri güç olarak tanınmaktadır.

@@@@@@@

Hizbullah ve İran arasındaki ilişki nedir?

Hizbullah ve İran arasındaki ilişki oldukça yakın ve stratejik bir nitelik taşır. İran, Hizbullah’ın en büyük destekçilerinden biridir ve örgüte hem maddi hem de askeri yardım sağlamaktadır.

### Temel Noktalar:
– **Askeri Destek: ** İran, Hizbullah’a silah, eğitim ve finansal destek sağlar. Bu destek, Hizbullah’ın askeri kapasitesini önemli ölçüde artırmıştır.
– **İdeolojik Bağ:** Her iki taraf da Şii İslamcılığı benimser ve bu ideolojik ortaklık, ilişkilerini güçlendiren önemli bir faktördür.
– **Bölgesel Strateji:** İran, Hizbullah’ı Orta Doğu’daki etkisini artırmak ve İsrail’e karşı bir denge unsuru olarak kullanır. Hizbullah, İran’ın bölgedeki çıkarlarını korumak için önemli bir vekil güç olarak hareket eder.

### Tarihsel Arka Plan:
Hizbullah, 1982 yılında İsrail’in Güney Lübnan’ı işgaline karşı direniş amacıyla kurulduğunda, İran İslam Devrimi’nin etkisi altındaydı. İran, Hizbullah’ın kuruluşundan itibaren örgüte destek vermeye başladı ve bu destek günümüze kadar devam etti.

### Güncel Durum:
Hizbullah, Suriye İç Savaşı’nda da İran’ın yanında yer aldı ve Beşar Esad rejimini destekledi. Bu, Hizbullah’ın askeri tecrübesini artırırken, İran ile olan bağlarını daha da güçlendirdi.

@@@@@@@

İran ve Hizbullah arasındaki ideolojik benzerlikler nelerdir?

İran ve Hizbullah arasındaki ideolojik benzerlikler, her iki tarafın da Şii İslamcılığı benimsemesi ve bu ideolojiyi siyasi ve askeri stratejilerinde kullanmalarıyla belirginleşir. İşte bazı temel benzerlikler:

### 1. **Velayet-i Fakih İlkesi**
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in rehberliğinde uygulanan Velayet-i Fakih (İslam Hukuku’nun Koruyucusu) ilkesi, hem İran hem de Hizbullah için merkezi bir ideolojik prensiptir. Bu ilke, dini liderin siyasi ve dini otoriteyi elinde bulundurmasını öngörür.

### 2. **Anti-İsrail ve Anti-Batı Tutumu**
Hem İran hem de Hizbullah, İsrail’e ve Batı’ya karşı güçlü bir duruş sergiler. Bu, özellikle İsrail’e karşı yürütülen direniş hareketlerinde kendini gösterir². Hizbullah, İsrail’e karşı direnişini meşru bir mücadele olarak görür ve bu mücadelede İran’dan büyük destek alır.

### 3. **Şii İslamcılık**
Her iki taraf da Şii İslamcılığı benimser ve bu ideoloji, onların siyasi ve askeri stratejilerini şekillendirir. Şii İslamcılık, Şii mezhebinin öğretilerine dayalı bir siyasi ve toplumsal düzeni savunur.

### 4. **Sosyal Hizmetler ve Toplumsal Destek**
Hem İran hem de Hizbullah, kendi topluluklarına geniş çaplı sosyal hizmetler sunar. Hizbullah, Lübnan’da hastaneler, okullar ve diğer sosyal hizmet kurumları işletir, bu da onun toplumsal desteğini artırır.

### 5. **Bölgesel Etki ve Stratejik Ortaklık**
İran, Hizbullah’ı Orta Doğu’daki etkisini artırmak için stratejik bir ortak olarak görür. Bu ortaklık, Suriye İç Savaşı gibi bölgesel çatışmalarda da kendini göstermiştir.

Bu ideolojik benzerlikler, İran ve Hizbullah arasındaki güçlü bağların temelini oluşturur.

@@@@@@@@

Hizbullah ve Hamas arasındaki farklar nelerdir?

Hizbullah ve Hamas, her ikisi de İsrail’e karşı direniş gösteren ve İran tarafından desteklenen örgütlerdir, ancak aralarında önemli farklar bulunmaktadır:

### 1. **Köken ve Coğrafi Konum**
– **Hizbullah:** 1982 yılında Lübnan’da kurulmuştur ve Lübnan’da faaliyet göstermektedir⁵.
– **Hamas:** 1987 yılında Filistin’de kurulmuştur ve Gazze Şeridi’nde güçlü bir varlığa sahiptir.

### 2. **İdeolojik Temel**
– **Hizbullah:** Şii İslamcılığı benimser ve İran’ın Velayet-i Fakih ilkesine bağlıdır.
– **Hamas:** Sünni İslamcılığı benimser ve Müslüman Kardeşler hareketinden etkilenmiştir.

### 3. **Askeri Kapasite**
– **Hizbullah:** Daha sofistike silah sistemlerine, iyi eğitimli ve savaş tecrübesi olan askerlere sahiptir. Suriye İç Savaşı’nda da aktif rol almıştır.
– **Hamas:** Daha sınırlı askeri kapasiteye sahiptir ve genellikle roket saldırıları ve tünel savaşları gibi asimetrik savaş taktikleri kullanır.

### 4. **Siyasi Rol**
– **Hizbullah:** Lübnan’da önemli bir siyasi güçtür ve parlamentoda temsil edilmektedir.
– **Hamas:** Filistin’de siyasi bir parti olarak faaliyet göstermekte ve Gazze Şeridi’nde yönetimi elinde bulundurmaktadır.

### 5. **Bölgesel Strateji**
– **Hizbullah:** İran’ın Orta Doğu’daki stratejik çıkarlarını korumak için hareket eder ve İsrail’e karşı daha geniş bir bölgesel strateji izler.
– **Hamas:** Filistin davasına odaklanır ve İsrail’e karşı direnişini bu çerçevede sürdürür.

Bu farklar, her iki örgütün de farklı stratejiler ve hedefler doğrultusunda hareket ettiğini göstermektedir.

@@@@@@@

Lübnan’da Hizbullah’ın siyasi etkisi nasıl görülüyor?

Lübnan’da Hizbullah’ın siyasi etkisi oldukça belirgindir ve ülkenin siyasi, askeri ve sosyal yapısında önemli bir rol oynamaktadır. İşte bazı temel noktalar:

### 1. **Siyasi Güç**
Hizbullah, Lübnan parlamentosunda temsil edilen ve hükümette yer alan bir siyasi partidir. Örgüt, özellikle Şii topluluğu arasında geniş bir destek tabanına sahiptir. Hizbullah’ın siyasi müttefikleri arasında Hristiyan partiler de bulunmaktadır, bu da onun Lübnan siyasetindeki etkisini artırmaktadır.

### 2. **Askeri Güç**
Hizbullah’ın askeri kanadı, Lübnan’da önemli bir güç olarak kabul edilir. İsrail’e karşı yürüttüğü direniş ve Suriye İç Savaşı’ndaki rolü, örgütün askeri kapasitesini ve tecrübesini artırmıştır. Lübnan ordusunun zayıf olması, Hizbullah’ın askeri gücünü daha da önemli kılmaktadır.

### 3. **Sosyal Hizmetler**
Hizbullah, Lübnan’da geniş çaplı sosyal hizmetler sunar. Hastaneler, okullar ve diğer sosyal kurumlar işletir, bu da onun toplumsal desteğini artırır¹. Bu hizmetler, özellikle Şii topluluğu arasında Hizbullah’a olan desteği pekiştirir.

### 4. **Bölgesel ve Uluslararası İlişkiler**
Hizbullah, İran’ın Orta Doğu’daki stratejik çıkarlarını korumak için önemli bir vekil güç olarak hareket eder¹. Bu ilişki, Hizbullah’ın bölgesel politikadaki rolünü ve etkisini artırır. Ancak, bu durum Lübnan’da bazı gruplar arasında rahatsızlık yaratmaktadır².

### 5. **Toplumsal Ayrışma**
Lübnan’da Hizbullah’a karşı olan ve destekleyen gruplar arasında derin ayrışmalar bulunmaktadır. Hizbullah’ı destekleyenler, örgütün Lübnan’ı İsrail’e karşı koruduğunu ve sosyal hizmetler sunduğunu savunurken, karşıtları ise Hizbullah’ın ülkenin egemenliğini zayıflattığını ve İran’ın bir uzantısı olduğunu iddia etmektedir.

Bu faktörler, Hizbullah’ın Lübnan’daki siyasi etkisini ve toplum üzerindeki rolünü şekillendirmektedir.

@@@@@@@

Lübnan’da diğer siyasi partilerle ilişkisi nasıl?

Hizbullah’ın Lübnan’daki diğer siyasi partilerle ilişkisi karmaşık ve çok katmanlıdır. İşte bazı önemli noktalar:

### 1. **Müttefikler**
Hizbullah, Lübnan’da bazı önemli siyasi müttefiklere sahiptir:
– **Amal Hareketi:** Şii bir parti olan Amal Hareketi, Hizbullah’ın en yakın müttefiklerinden biridir. İki parti, Şii topluluğunun çıkarlarını korumak için birlikte hareket eder.
– **Özgür Yurtsever Hareketi (FPM):** Hristiyan bir parti olan FPM, Hizbullah ile uzun süreli bir ittifak içindeydi. Bu ittifak, Lübnan’daki mezhepsel dengeyi korumak için stratejik bir öneme sahiptir.

### 2. **Rakipler ve Karşıtlar**
Hizbullah’ın Lübnan’da birçok siyasi rakibi ve karşıtı da bulunmaktadır:
– **Gelecek Hareketi:** Sünni bir parti olan Gelecek Hareketi, Hizbullah’a karşı en güçlü muhalefeti temsil eder. Bu parti, Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını ve İran’ın etkisinin azaltılmasını savunur.
– **Lübnan Kuvvetleri:** Hristiyan bir parti olan Lübnan Kuvvetleri, Hizbullah’ın askeri gücüne ve İran ile olan bağlarına karşı çıkar.

### 3. **Mezhepsel ve İdeolojik Ayrışmalar**
Lübnan’da mezhepsel ve ideolojik ayrışmalar, Hizbullah’ın diğer siyasi partilerle olan ilişkilerini şekillendirir. Şii topluluğu arasında geniş bir destek bulan Hizbullah, Sünni ve Hristiyan topluluklar arasında daha fazla muhalefetle karşılaşır.

### 4. **Pragmatik İttifaklar**
Hizbullah, zaman zaman pragmatik ittifaklar kurarak siyasi gücünü artırır. Örneğin, FPM ile olan ittifakı, her iki tarafın da siyasi çıkarlarını korumak için stratejik bir adımdı⁴. Ancak, bu tür ittifaklar zamanla değişebilir ve bozulabilir.

### 5. **Siyasi ve Askeri Güç Dengesi**
Hizbullah’ın askeri gücü, Lübnan’daki siyasi dengeleri de etkiler. Bazı gruplar, Hizbullah’ın askeri kapasitesini bir güvenlik unsuru olarak görürken, diğerleri bu gücün ülkenin egemenliğini zayıflattığını düşünür.

Bu ilişkiler, Lübnan’daki siyasi dinamiklerin karmaşıklığını ve Hizbullah’ın rolünü anlamak için önemlidir.

@@@@@@@

Terör devleti İsrail, Lübnan’ın başkenti Beyrut’un Dahiye semtine yönelik ağır bombardıman saldırısı gerçekleştirdi. İsrail medyası, saldırıda Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın öldüğünü iddia etti. Söylentiler sonrası Suriye’nin kuzeyinde halk, Nasrallah’ın ölümünü müzikler ve tatlı eşliğinde kutladı. Bu kutlamanın sebebi ise, Nasrallah’ın 2013 yılında “Suriye’deki terörist kafirleri öldüreceğiz!” açıklamasının hemen ardından Esed karşıtı muhaliflere savaş açması. Şii liderin Beşşar Esed’le bir olup gerçekleştirdiği bu katliamlar, çoluk çocuk birçok masumun şehit edilmesiyle sonuçlanmıştı.[2]

@@@@@@@@

Azerbaycan’ın İsrail ile ilişkisi ve iş birliği ne durumdadır?

Azerbaycan ve İsrail arasındaki ilişkiler, son yıllarda önemli bir ivme kazanmış durumda. İki ülke arasındaki iş birliği, siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda geniş bir yelpazede devam ediyor.
İlişkilerin Temel Nedenleri:
* Stratejik Çıkarlar: Her iki ülke de bölgesel güç dengelerinde önemli bir role sahip olmak istemekte ve bu amaçla birbirlerini desteklemektedir.
* Ekonomik İş Birliği: Özellikle enerji alanında önemli iş birlikleri bulunmaktadır. Azerbaycan’ın doğalgaz ve petrol kaynakları, İsrail’in enerji ihtiyacı için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.
* Askeri İş Birliği: İsrail, Azerbaycan’a askeri teçhizat ve eğitim konusunda destek vermektedir. Bu durum, özellikle Dağlık Karabağ çatışması gibi bölgelerdeki güvenlik endişeleri nedeniyle önem taşımaktadır.
* Tarihsel ve Kültürel Bağlar: Bölgede yaşayan Yahudi toplulukları ile Azerbaycan arasındaki tarihsel bağlar, iki ülke arasındaki ilişkileri olumlu yönde etkilemektedir.
İş Birliğinin Alanları:
* Enerji: Azerbaycan’ın doğalgazı, İsrail’e Avrupa üzerinden boru hatlarıyla ulaştırılmaktadır. Bu durum, hem Azerbaycan’ın ekonomisine katkı sağlamakta hem de İsrail’in enerji güvenliğini artırmaktadır.
* Askeri: İsrail, Azerbaycan’a insansız hava araçları, füze sistemleri ve diğer askeri teçhizat satmaktadır. Ayrıca, Azerbaycanlı askerlere eğitim verilmektedir.
* Tarım: Sulama sistemleri ve tarım teknolojileri konusunda iş birlikleri bulunmaktadır.
* Teknoloji: Siber güvenlik ve diğer teknolojik alanlarda ortak projeler yürütülmektedir.
Sonuç olarak, Azerbaycan ve İsrail arasındaki ilişkiler, karşılıklı çıkarlara dayalı olarak gelişmekte ve gelecekte daha da güçlenmesi beklenmektedir. İki ülke arasındaki iş birliği, bölgesel istikrar ve enerji güvenliği açısından önemli bir rol oynamaktadır.

@@@@@@#

[1] https://www.facebook.com/share/v/78VstJQBKix2xTn1/?mibextid=D5vuiz

[2] https://www.yenisafak.com/video-galeri/dunya/nasrallahin-israil-saldirisinda-oldugu-iddialari-suriyede-neden-sevincle-karsilandi-4647387




İSRAİLİN SONU

İSRAİLİN SONU

Melun ve mağdub bir kavmin helaki çok yakındır.[1]

-“Biz, Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğullarına, “Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz” diye hükmettik.”[2]
“Yukarıda Hz. Musa’ya kitabın gönderilmesi ve onun İsrâiloğulları’na rehber kılınması ilâhî bir lutuf olarak zikredilmişti. Hz. Musa, Mısır’da yüzlerce yıl aşağılayıcı bir muameleye mâruz kalan İsrâiloğulları’nı Firavun’un hegemonyasından kurtarıp özgürlüklerine kavuşturmuş, ana yurtlarına götürmüş, onlara Tevrat’ı tebliğ etmişti. Fakat gerek Kur’an’da gerekse Kitâb-ı Mukaddes’te bildirildiği üzere onlar sık sık Allah’a olan ahidlerini bozup günaha sapmışlar, bu yüzden de ilâhî cezaya mâruz kalmışlardı.[3]

-Âyetteki “fesad” dan maksat, İsrâiloğulları’nın genel olarak Allah’ın Tevrat’ta koyduğu hükümleri çiğnemeleridir. Tefsirlerde iki fesaddan biri peygamber Eş’iya’yı (İşaya) öldürmeleri veya Ermiya’yı (Yeremya) hapsetmeleri; ikincisi ise Hz. Yahyâ’yı öldürmeleri, Roma yöneticileriyle iş birliği yaparak Hz. İsa’yı öldürmeye kalkışmaları şeklinde açıklanmaktadır.”[4]

” Nihayet bu iki bozgunculuktan birincisinin vakti gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan bazı kullarımızdan gönderdik. Onlar (sizi yakalamak için) evlerinizin arasına kadar sokuldular. (Bu,) yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.”[5]
-” Güçlü olan bazı kullarımız” ifadesi, M.Ö. 7. yüzyılda Filistin’i istila eden Asurlular veya onlardan yüz yıl kadar sonra Tevrat’ı ve Mescid-i Aksâ’yı yakıp İsrailoğullarının âlimlerini öldüren ve on binlerce insanı da tutsak alarak yurtlarından çıkaran Babilliler ile ilgili olabilir.”[6]

-Ve yine” Tefsirlerde, bu güçlü kuvvetli kulların, Nînevâlı Sencârib, Babilli Buhtünnasr veya Câlût’un orduları olduğu, bunların, Tevrat’ı ve Mescid-i Aksâ’yı yaktıkları, İsrailoğularının âlimlerini öldürdükleri ve 70.000 kadar esir aldıkları rivayet edilmekte, bütün bu musibetlere sebep teşkil etmiş olan İsrailoğullarının ilk fesadının ise Zekeriyya’yı öldürmeleri ve Ermiyâ’yı hapsetmeleri olduğu belirtilmektedir.”[7]

-“Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık.”[8]

-“Ayette sözü edilen ikinci fırsatla, M.Ö. 6. yüzyılın son çeyreğinde Bâbil esaretinden veya sürgününden dönüp ulusal örgütlenmelerini kısmen yeniden gerçekleştirdikleri ve yıkılan mabetlerinin yerine yenisini inşa ettikleri kastediliyor olabilir.”[9]

-” Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid’e (Süleyman Mâbedi’ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık). “[10]

 

-“Tefsirlerde, İsrailoğullarının ikinci musibete uğramalarının sebebi olan diğer fesat hareketlerinin, Hz. Yahya’yı öldürmeleri ve Hz. İsa’yı öldürmeye teşebbüs etmeleri olduğu belirtiliyor.”[11]

-” Ayette geçen “ikinci sefer”, M.Ö. 168 yılında Beyt-i Makdis’in (Süleyman Mabedi’nin) Romalılar tarafından ya da M.S. 70’li yılında Titus tarafından yakılıp yıkılmasını ima etmektedir. Zira Titus katliamında mabed yerle bir edilmiş, geriye bugün “ağlama duvarı” diye anılan yarım bir duvar kalmıştı. Kudüs, M.S. 638 yılında Hz. Ömer tarafından fethedilmiştir. Kudüs, II. İslam Halifesi Hz. Ömer tarafından fethedildiğinde Bizans hâkimiyeti altında bulunuyordu.”[12]

-“Ayetten anlaşıldığına göre, İsrailoğulları M.Ö.6. yüzyılın sonlarına doğru Babil esaretinden kurtulup, özgürlüklerine yeniden kavuşmuşlar ve kendi devletlerini kurmuşlardır.”[13]

“Hz. Musa’nın vefatından sonra İsrâiloğulları’nın Filistin’deki çeşitli putperest toplulukların tesirinde kalarak bir yandan tevhide dayalı inançlarını bozarken bir yandan da Tevrat’ın ilkelerinden sapıp kötülüklere bulaşıyorlardı (bk. Hâkimler, 2/11-13). Azgınlıklarını peygamberlerini öldürmeye kadar götürmeleri neticesinde “ilk vaad” gerçekleşmiştir. Tefsirlerde bu ilk vaad hakkında, Bâbil esaretinin de dâhil olduğu farklı olaylardan söz edilmiştir (bk. Şevkânî, III, 237). Tarihî bilgilere göre ise bu ilk vaad, milâttan önce VI. yüzyılda Bâbilliler’in Kudüs’ü işgal etmeleri ve Süleyman Mâbedi’ni (Birinci Mâbed) yıkmalarıyla başlayan sürgün ve esaret sürecini ifade etmektedir. 6. âyette, zamanın Pers Kralı Kyros’un milâttan önce 539’da Bâbil’i ele geçirdikten sonra İsrâiloğulları’nın ülkelerine dönmelerine izin vermesiyle başlayan ve milattan önce 63 yılına kadar süren millî birliğin yeniden kurulması, İkinci Mâbed’in inşası, Kudüs’ün imarı, dinî ve kültürel hayatın yeniden canlanması gibi olumlu gelişmelerin yaşandığı döneme işaret edildiği anlaşılmaktadır. 7. âyette ise bu parlak dönemin ardından girilen yeni bir dinî, kültürel, siyasî kriz ve yıkım dönemine atıfta bulunulduğu görülmektedir. Bu dönemde önce yahudiler arasında çeşitli fikrî ve siyasî ihtilâflar ve iç karışıklıklar başlamış; ardından iktidar mücadelesi veren bir yahudi grubunun iş birliği yaptığı Romalılar Kudüs’ü ele geçirerek şehri tahrip etmiş, yahudilerin bağımsızlığına son vermişler (m.ö. 63); bu arada on binlerce yahudi öldürülmüş ve nihayet 70 yılında İkinci Mâbed de Romalılar tarafından yıkılmıştır (konuyla ilgili tarihî bilgiler için bk. Moshe Sevilla-Sharon, s. 29-76). Tefsirlerde yahudilerin ikinci bozgunculuklarıyla ilgili olarak zikrettikleri Hz. Yahyâ’yı öldürmeleri olayı da bu dönemde vuku bulmuştur. Ondan sonra 1948’e kadar Filistin’de yahudi hâkimiyeti kurulamamıştır.”[14]

-” Her ne kadar Mevdûdî ve benzerleri bu olayları kitab-ı mukaddes olduğu varsayılan kitaptaki rivâyetlerle fazlasıyla abartmışlarsa da âyetin metnine göre bu ikinci helâkin İsrâil oğullarına daha gelmediği anlaşılabilir. Bu son bölüm, aslında tüm Müslümanlara bir emirdir. Eğer Müslümanlar bu emri yerine getirmezlerse; Allah bunu önceki gibi başka kulları vasıtasıyla da olsa mutlaka yapacaktır. Ama Müslümanlar, bu şerefi kaçırmış olacaklardır.”[15]

-” (Bundan sonra) elbette Rabbiniz size merhamet eder, ama siz (bozgunculuk yapmaya) dönerseniz, biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Ve (bilin ki ahirette ise) cehennemi, inkârcılar için kuşatıcı (bir zindan) kılmış (olacağ)ız!”[16]

-“Allah tarafından (عَسَى) edatı bir vaad olup gerekli, yani kesinlik ifade eder. Umulur veya belki anlamında değildir. Aşağıdaki tefsir metinlerine bakılabilir. Not: Bundan önceki âyetlerde İslâm öncesi yahudilerinden söz edilmişti. Burada ise Hicaz’daki yahudilerin uyarıldığı anlaşılmakta; eğer tekrar bozgunculuk yaparlarsa Allah’ın da onları tekrar cezalandıracağı bildirilmekte, en son ceza yerinin ise cehennem olacağı hatırlatılmakta; kendilerinden, Hz. Mûsâ ve Hz. Îsâ’nın ilâhî hakikatlere davetlerini tekrar eden Hz. Muhammed’e kulak vermeleri, eski hatalarını tekrarlamayıp onu tasdik etmeleri istenmektedir. Fakat Medine’deki Yahudiler bu çağrıya olumsuz cevap vermişler; hatta Hz. Peygamber’le yaptıkları anlaşma hükümlerine rağmen Mekkeli putperestlerle Müslümanlara karşı iş birliği yapmışlardır. Onların bu ihaneti yüzünden Allah da o zaman onları Müslümanlara karşı mağlup etmişti.”[17]

-” Ve onun ardından İsrailoğullarına (şunları) söyledik: “Haydi, (şimdilik) bu arz’a (yeryüzünün farklı coğrafyalarına) yerleşin (Hakk dinin gereklerini ve insani görevlerinizi yerine getirin. Çünkü) ahiret va’adi geldiği vakit ise hepinizi derleyip-toplayıp bir araya getireceğiz!”[18]

-“Bu surede, Yahudilerin iki kere bozgunculuk yapacaklarına, iki kere üstünlük sağlayacaklarına, yeryüzünde sürgünlere maruz kalacaklarına, nihayet hepsinin bir yerde toplanacaklarına işaret vardır.”[19]

-Bediüzzaman Yahudilerin devlet kurma haberinin verilmesi üzerine,
Yahudiler için: “Elleme! Toplansınlar, imhaları kolay olur!” dedi.[20]

MEHMET ÖZÇELİK

28-09-2024

[1] https://youtu.be/uP6kUbOPwu8
https://youtu.be/RwuzOyle-oo
https://youtu.be/qI5GstUM_5w
https://youtu.be/KL6a6-l3HIk
https://youtu.be/FiIaQOSsTUw
https://youtu.be/u2gj93Hbgbw
https://youtu.be/hVO9FrbkLyI
https://youtu.be/-hhcyQAXhuM
https://youtu.be/I8PY4gTkuQQ
https://tesbitler.com/index.php?s=Yahudi
https://tesbitler.com/index.php?s=Musa
https://tesbitler.com/index.php?s=Firavun
https://tesbitler.com/index.php?s=%C4%B0srail+
https://tesbitler.com/index.php?s=Gazze
https://tesbitler.com/index.php?s=Filistin
https://youtu.be/z5d3bzQxC90
https://youtu.be/pi6z2mZJXag
https://youtu.be/puzHk3c9bDU
https://youtu.be/5lguQOr_VKU

1900 yıllık Tevrat

https://www.facebook.com/100033804990399/posts/pfbid02UvZeSyiJSNywSjX6kKn2MFr4QBvNp1dTQfTCTSJYijXe2J1528XYjLWzb9fnJYQnl/

Ahit sandığı

https://www.facebook.com/100013006568356/posts/pfbid0zWuMgL9nrSsvjJQmRDVmKwtvCkZNLgytZC7qEDCQSxmYKYsDogSTQTDWB8z5BFXWl/

[2] İsra. 4.

[3] (bu konuda ayrıntılı bilgi ve Kitâb-ı Mukaddes’teki açıklamalar için bk. Bakara 2/74, 100-101)

[4] Şevkânî, III, 327) (Kur’an Yolu Tefsiri) Ayrıca ayette geçen (قضينا bildirmek ve vahyetmek anlamındadır.”
https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=ihsanaktas&sureno=17&ayet=4

[5] İsra. 5.

[6] https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=cemalkulunkoglu&sureno=17&ayet=5

[7] https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=diyanetvakfi&sureno=17&ayet=5

[8] İsra. 6.

[9] Esed,[Kur’an Mesajı],s 650)”
https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=ihsanaktas&sureno=17&ayet=6

[10] İsra. 7.

[11] https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=diyanetvakfi&sureno=17&ayet=7

[12] https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=cemalkulunkoglu&sureno=17&ayet=7

[13] https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=cemalkulunkoglu&sureno=17&ayet=6

[14] Kaynak: (Kur’an Yolu Tefsiri)”
https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=ihsanaktas&sureno=17&ayet=7

[15] https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=mehmetturk&sureno=17&ayet=7

[16] İsra. 8.

[17] Râzî, XX, 160; Şevkânî, III,138). Kaynak: (Kur’an Yolu Tefsiri)”
https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=ihsanaktas&sureno=17&ayet=8

[18] [Not: Bu Ayet-i Kerime binlerce yıl sonra, yeryüzündeki dağınık Yahudilerin Filistin’e gelip İsrail’i kuracaklarına ama şımarıp-azgınlaşıp helak olacaklarına açıkça işaret eden bir mucizedir.]
https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=aakgul&sureno=17&ayet=104

[19] https://www.kuranmeali.com/Aciklama.php?meal=bahaeddinsaglam&sureno=17&ayet=104

[20] https://sakev.org/bayram-yukselrh-agabeyimizden-muhim-hatiralar-tr-200.html