HASTA ASRIN HASTA VE HASTALIKLI İNSANLARI

HASTA ASRIN HASTA VE HASTALIKLI İNSANLARI

Türkiye’nin problemi son üç yüz yıllık problem olup, son yüz yılda kangrenleşip, kanser haline dönüşmüştür.
Her yerde yapılan iyileştirilme faaliyetleri, yüz yıllık birikmiş, gittikçe de büyüyen problemlerdir.
Bir harf devrimiyle 1300 yıllık birikim büyük bir deprem etkisi yapmış, sadece insanlar değil, inanç, kültür, örf, adet, kitap gibi eserler enkazın altında kalmıştır.

– İnkılaplarla başlayan süreçte geçmişe ait tüm değerler kaldırılmış ve engellenmiş. Bu da toplumda bataklığın ürettiği ve üreteceği ortamları oluşturmuştur.

Bu bataklığın ürettikleri aparatlar sadece Kemalizm de değil, sol, sağ, gibi birçok alanlarda gizlide olsa kendisine yer bulmuştur.

Kendi ecdadının kitabını okuyamayan, kabir taşındaki kimliğini bilmeyen, dilinden anlamayan, inancına yabancı, örf ve adetine uzak bir toplum türedi.
Dahada kötüsü tüm bunlara düşman kesildi.
Sorgulamakla kalmadı, yasaklamalarla toplumunda uzaklaşmasına sebep oldu.
Ezan kulağını tırmaladı. Tesettür gözüne battı. Kuranı Kerime yabancıdan daha çok yabancılaştı, yabanileşti.
Düşmanlaştı.
Elin gavuruna ihtiyaç bırakmadı, gavurlaştı.

******************  

FRENK İLLETİ

-“Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Avrupa’nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır. “[1]

-“Ey mülhid! Senin gibi ahmaklar lâzım ki, Macar kâfirleri veyahut dinsiz olmuş ve frenkleşmiş birkaç Türkleri muvakkaten, dünyaca dahi faydasız uhuvvetini kazanmak için, üç yüz elli milyon hakikî, nuranî menfaattar bir cemaatin bâki uhuvvetlerini terk etsin. 

…Senden soruyorum: Birinci kısım olan ehl-i iman ve ehl-i takvânın en büyük menfaati, frenkmeşrebâne bir medeniyette midir? Yoksa hakaik-i imaniyenin nurlarıyla saadet-i ebediyeyi düşünüp, müştak ve âşık oldukları tarik-i hakta sülûk etmek ve hakikî teselli bulmakta mıdır?”[2]

-“Hasmınız ve İslâmiyet düşmanı olan frenkler, dindeki lâkaytlığınızdan pek fazla istifade ettiler ve ediyorlar. Hattâ diyebilirim ki, hasmınız kadar İslâma zarar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insanlardır. Maslahat-ı İslâmiye ve selâmet-i millet namına, bu ihmali a’mâle tebdil etmeniz gerektir. Görülmüyor mu ki, İttihatçılar o kadar harika azim ve sebat ve fedakârlıklarıyla, hattâ İslâmın şu intibâhına da bir sebep oldukları halde, bir derece dinde lâübâlilik tavrını gösterdikleri için, dahildeki milletten nefret ve tezyif gördüler. Hariçteki İslâmlar dindeki ihmallerini görmedikleri için hürmeti verdiler.

….İslâmiyetten tecerrüt eden, bedbaht, milliyetsiz, Avrupa meftunu frenk mukallitleri avâm-ı Müslimîne tercih etmek maslahat-ı İslâma münâfi olduğundan, âlem-i İslâm nazarını başka tarafa çevirecek ve başkasından istimdat edecek.”[3]

***************

Evvelden bir Gladiston vardı, şimdi ise onun türemiş türevleri üredi. 

Güneşe havlayanlar gibi, peygambere, kitaba, namaza, hutbeye, ezana, dine saldıranlar üredi, türedi. 

Yüz yıl önce Kuranı kaldırmaya ve toplumu ondan uzaklaştırmaya çalışan bir İngiliz kölelik Bakanı Gladistona bedel, içimizden nice Gladistonlar üreyip türedi.
Bir ur gibi.
Tam bir zül ve zillet.
Tefessüh etmiş, kokmuş ve kokuşmuş insanlar ortaya çıktı.
Bu kendisini hem itikatta hem de yaşantıda gösterdi.
Teşhircilik arttı, ar kalktı.
Arsız insanlar ortaya saçıldı.
Hırçın ve pervasız.
Ahiretini bilmediği gibi, dünyasını da bilmedi ve bilemedi.
Kendini yaftalar ve yaftalamalarla savundu.
Etikette kaldı.
Kalitesini değil, etiketini yükseltmeye çalıştı.

-Bu millet bir asırdır münafık bir yapının içine çekildi, itildi, dinden uzaklaştırıldı.

“Gülen, talimatlarında şunları söyledi: “Dünyada satın alınmayacak adam yoktur. Sadece fiyatları farklıdır. Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın. Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden, sistemin ana damarlarında ilerleyin. Türkiye’deki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım, erken sayılır. Her şey bir oyundur. Kungfu, tekvando, judo gibi bir oyun… Her zaman insanın hasmını yenmesi öyle yumruk vurup yere sermesi gibi bir şey değildir, Bazen hasımdan kaçmak, bile çok önemli bir manevradır.”[4]

******************   

“Bediüzzaman tesettür taraftarıdır. Kadınların yarı çıplak, açık dolaşmalarına, İslâmiyete karşı muharebede şeytan kumandasına verilen fırkalar olarak tasvir etmekte, kadınların bugünkü içtimaî hayatta açık bacak ve yarım çıplak giyinmelerini günah saymakta, Bediüzzaman halihazır bu açık, yarım çıplak giyinişleri evlenmelere mâni olup fuhşa teşvik edici mahiyetinde görmektedir. Ve yine Bediüzzaman’a göre, kadını güzelleştiren şey ve kadının hakikî ve daimî güzelliği içtimaî hayatta yer alan süslenmek, vücutlarını teşhir etmek olmayıp, terbiye-i İslâmiye dairesinde âdâb-ı Kur’âniye ziynetidir. Bediüzzaman dinî tedrisat taraftarıdır. Risale-i Nur adı verdiği dinî tedrisat sayesinde mahkûmların on beş haftada ıslah olacaklarını-ki, Denizli ve Afyon hapishaneleri, adliyenin, gardiyan ve müdürlerin şehadetiyle sabittir-söylemektedir. Bediüzzaman, câzibedar bir fitneye esir olan gençlerin din hakikatleriyle ve Nurun imanî dersleriyle kurtulacaklarına kanidir.”[5]

-“Eğer istersen hayâlinle Nurşin kaıyesindeki Seydânın meclisine git, bak. Orada fukarâ kıyâfetinde melikler, padişahlar ve insan elbisesinde melâikeleri bir sohbet-i kudsiyede göreceksin. Sonra Paris’e git ve en büyük localanna gir. Göreceksin ki, akrepler insan libâsı giymişler ve ifritler adam sûretini almışlar, ilâ âhir…”[6]

“Eskiden büyük şehirlerde açık saçık, çıplaklık derecesinde, hususan yarım çıplak Hıristiyan kızları, şeytan kumandasında ahlâk-ı İslâmiyeye zarar veriyorlar.”[7]


MEHMET ÖZÇELİK
26.07.2024

[1] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/lemalar/on-yedinci-lem-a/124

http://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/arama/Frenk

[2] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mektubat/yirmi-dokuzuncu-mektub/408

[3] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mesnevi-i-nuriye/meclis-i-mebusana-hitaben-yazilan-bir-hutbe/86

[4] https://www.sozcu.com.tr/satin-alinmayacak-adam-yoktur-fiyatlari-farklidir-wp1365745#:~:text=G%C3%BClen%2C%20talimatlar%C4%B1nda%20%C5%9Funlar%C4%B1,%C3%B6nemli%20bir%20manevrad%C4%B1r.%E2%80%9D

[5] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/emirdag-lahikasi/birinci-agir-ceza-mahkemesine/364

[6] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mesnevi-i-nuriye/fihrist/221

[7] http://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/emirdag-lahikasi/ustadin-ziyaretcilere-dair-bir-mektubu/411




İslam Hukukunda Cezanın Uygulamama Halleri ve Sedd-i Zerâi Nedir?

## İslam Hukukunda Cezanın Uygulamama Halleri ve Sedd-i Zerâi Nedir?


İslam hukukunda genel olarak cezaların caydırıcılık ve adaleti sağlama amacıyla uygulanması esastır.

Ancak, bazı durumlarda cezanın uygulanmaması da mümkündür. Bu durumlar genel olarak şu şekilde sıralanabilir:

**1. Pişmanlık ve Tövbe: ** Suçlu, işlediği suçtan pişmanlık duyduğunu ve tövbe ettiğini samimi bir şekilde ifade ederse, cezası affedilebilir. Bu durum, özellikle hafif suçlar için geçerlidir.

**2. Zorunluluk: ** Suçlu, zorunluluk altında kalarak suç işlemişse cezası affedilebilir. Örneğin, açlıktan ölmek üzere olan birinin hırsızlık yapması gibi.

**3. Hata: ** Suçlu, hatayla suç işlemişse, cezası affedilebilir. Hata, kasıtlı olarak değil, bilgisizlik veya dikkatsizlik sonucu meydana gelen bir suçtur.

**4. Cüret: ** Suçlu, cüretle suç işlemişse, cezası hafifletilebilir. Cüret, cesaret ve gözü peklik göstererek suç işlemeyi ifade eder.

**5. Af: ** Suçlu, mağdur tarafından affedilirse, cezası düşürülebilir veya tamamen affedilebilir. Af, mağdurun suçu affetmesi ve cezalandırılmasını istememesi anlamına gelir.

**6. Delinin Suçu: ** Akıl hastası bir kişi suç işlemişse, cezası affedilebilir. Akıl hastalığı, kişinin iradesini kontrol etme yeteneğini ortadan kaldırdığı için, bu tür kişiler sorumlu tutulamazlar.

**7. Küçük Çocuk Suçu: ** Reşit olmayan bir çocuk suç işlemişse, cezası hafifletilebilir veya tamamen affedilebilir. Küçük çocuklar, eylemlerinin sonuçlarını tam olarak kavrayamayabilirler ve bu nedenle yetişkinlere göre daha az sorumlu tutulurlar.

**8. Islah Olan Suçlu: ** Suçlu, cezaevinde veya başka bir şekilde ıslah olmuşsa, cezası hafifletilebilir veya tamamen affedilebilir. Islah olma, kişinin suç işlemeye meyilli olmaktan vazgeçmesi ve tekrar suç işlemeyeceğini göstermesi anlamına gelir.

**9. Devlet Menfaati: ** Cezanın infazı, devletin menfaatlerine aykırıysa, ceza affedilebilir. Örneğin, savaş zamanında, bir askerin işlediği suçun cezası, savaşın kazanılması için gerekliyse affedilebilir.

**10. Şüphe: ** Suçlunun suçlu olduğuna dair kesin bir delil yoksa, ceza affedilebilir. Ceza hukukunda, kişinin masumiyeti ispat edilene kadar suçlu olduğu kabul edilir (suçsuzluk karinesi).

**Not: ** Bu bilgiler genel bir çerçeve sunmaktadır ve her bir durum özel olarak değerlendirilmelidir. Cezanın affedilip affedilmeyeceğine dair karar, yetkili makam tarafından verilir.

***************  

**Sedd-i Zerâi Nedir? **


Sedd-i zerâi, fıkıh usulünde **”zararlı ve haram bir sonuca yol açması muhtemel olan mubah bir fiilin yasaklanması”** anlamına gelen bir terimdir.

Başka bir deyişle, **yasak olmayan bir şeyin, o şeyin zararlı bir sonuca yol açma ihtimalinden dolayı yasaklanması** sedd-i zerâi olarak adlandırılır.

**Sedd-i Zerâi’nin Gerekçesi:**

Sedd-i zerâi’nin uygulanmasının temel gerekçesi, **müslümanları günaha ve zarara düşmekten korumak** ve **İslam’ın genel ahlakını korumak** amacıyla şer’î hükümlerin belirlenmesinde bir araç olarak kullanılmasıdır.

**Sedd-i Zerâi’ye Örnekler:**

* **Kumar oynamak:** Kumar oynamak haramdır. Kumar oynamaya teşvik eden veya kumar oynamayı kolaylaştıran fiiller de sedd-i zerâi kapsamında yasaklanabilir. Örneğin, kumarhanelere gitmek, kumar oynamak için para vermek veya kumar oynayanlara yardım etmek yasaklanabilir.
* **Alkol içmek:** Alkol içmek haramdır. Alkol içmeyi teşvik eden veya alkol içmeyi kolaylaştıran fiiller de sedd-i zerâi kapsamında yasaklanabilir. Örneğin, alkollü içki satan yerlere gitmek, alkollü içki satın almak veya alkollü içki içenlere yardım etmek yasaklanabilir.
* **Zina:** Zina haramdır. Zinaya teşvik eden veya zinayı kolaylaştıran fiiller de sedd-i zerâi kapsamında yasaklanabilir. Örneğin, zina yapılabilecek ortamlar oluşturmak, zinaya teşvik eden konuşmalar yapmak veya zina yapanlara yardım etmek yasaklanabilir.

**Sedd-i Zerâi’nin Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:**

* Sedd-i zerâi, ancak **zararlı sonucun kesin veya kuvvetle muhtemel olması** durumunda uygulanabilir.
* Sedd-i zerâi uygulaması, **zararın önlenmesine yönelik en son çare** olmalıdır.
* Sedd-i zerâi uygulaması, **şer’i delillere ve genel ahlaka uygun** bir şekilde yapılmalıdır.
* Sedd-i zerâi uygulaması, **toplumda genel bir zarara yol açmamalıdır.**

**Sedd-i Zerâi’nin Fıkıh Mezheplerindeki Yeri:**

Sedd-i zerâi, fıkıh mezheplerinin çoğunda kabul görmüş bir usul kaidesidir. Ancak, sedd-i zerâi’nin uygulama alanının genişliği ve hangi fiillerin sedd-i zerâi kapsamında yasaklanacağına dair mezhepler arasında farklı görüşler bulunmaktadır.

**Sedd-i Zerâi’nin Günümüzdeki Önemi:**

Sedd-i zerâi, günümüzde de geçerliliğini korumakta ve **toplumda yaygınlaşan zararlı davranışlarla mücadelede** önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Özellikle **uyuşturucu kullanımı, fuhuş, kumar ve internet üzerinden işlenen suçlar** gibi konularda sedd-i zerâi ilkesi rehber olarak kabul edilebilir.