YOKLUĞUN ÖNÜNDEKİ ENGEL CEHENNEM

YOKLUĞUN ÖNÜNDEKİ ENGEL CEHENNEM

Cehennemin varlığının hikmetini anlayınca iyi ki varmış diyeceksiniz.

Çünkü cehennem kâinatın çöplüğüdür.

Bir evin, sitenin, il, devlet ve dünyanın çöplüğü gibi.

Çöp atılacak yerin olmadığını düşündüğünüzde, bunu daha iyi anlamış olursunuz.
Cehennem ademi yani yokluğu temsil ediyor.
Ademi olan ve ademin önündeki son perdedir cehennem.
Çöplük, kainatın çöplüğü, ademi olup işe yaramayanlar oraya dökülüyor, oraya atılıyor.
“Nasıl ki Cennet, vücut âlemlerinin mahsulâtını taşıyor ve dünyanın yetiştirdiği tohumları bâkiyâne sümbüllendiriyor. Öyle de, Cehennem dahi, hadsiz dehşetli adem ve hiçlik âlemlerinin çok elîm neticelerini göstermek için, o adem mahsulâtlarını kavuruyor. Ve o dehşetli Cehennem fabrikası, sair vazifeleri içinde, âlem-i vücut kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor. Bu dehşetli meselenin şimdilik kapısını açmayacağız; inşâallah sonra izah edilecek.”[1]
Meyvesi zakkum, içeceği ise kaynar sudur.
” Demek bu semâvî lâmbalarda gayet harika bir intizam var. Ve onlara çok dikkatle bakılıyor. Güya o pek büyük ve pek çok kütle-i nâriyelerin ve gayet çok kanâdil-i nuriyelerin buhar kazanı ise, harareti tükenmez bir Cehennemdir ki, onlara nursuz hararet veriyor. Ve o elektrik lâmbalarının makinesi ve merkezî fabrikası daimî bir Cennettir ki, onlara nur ve ışık veriyor; ism-i Hakem ve Hakîmin cilve-i âzamıyla, intizamla yanmakları devam ediyor.”[2]

-Arapça Nurla Narın yazılışı kök itibarıyla aynıdır.
Nur ışık verirken, nar hararet veriyor.
Cehennem küfrün ürünü.
Küfür manevi bir Cehennemi içinde barındırıyor.
Nitekim kafirin bu dünyadaki manevi Cehennemi, asi müminin maddi Cehenneminden daha dehşetlidir.
“Risâle-i Nur, bu dünyada bir mânevî Cehennemi, dalâlette gösterdiği gibi, îmanda dahi bıı düııyada mânevî bir Cennet bulunduğunu ispat ediyor; ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde mânevî elîm elemleri gösterip, hasenât ve güzel hasletlerde ve hakâik-i şeriatın amelinde Cennet lezâiz i gibi mânevî lezzetler bıılunduğunu ispat ediyor.
Sefâhet ehlini ve dalâlete düşenleri o cihetle-aklı başında olanlarını-kurtarıyor.”[3]

-” Gördüm ki: “İmânda mânevî bir Cennet ve dalâlette mânevî bir Cehennem bu dünyâda da vardır” yakînen bildim.”[4]

” Risâle-i Nurda pek çok muvâzenelerle ehl-i sefâhet ve dalâlet, dünyâda dahi bir mânevî Cehennem içinde azap çektiklerini; ve ehl-i îmân ve salâhat, dünyâda dahi bir mânevî Cennet içinde İslâmiyet ve insâniyet mîdesiyle ve îmânın tecelliyâtiyle ve cilveleriyle mânevî Cennet lezzetleri tadabilirler, belki derece-i îmânlarına göre istifâde edebilirler.
Fakat, bu fırtınalı zamânın, hissi iptâl eden ve beşerin nazarını afâka dağıtan ve boğan cereyanlar iptâl-i his nev’inden bir sersemlik vermiş ki, ehl-i dalâlet mânevî azâbını muvakkaten tam hissedemiyor. Ehl-i hidâyete dahi gaflet basıyor, hakikî lezzetini takdir edemiyor.”[5]

-“Hidayetin neticesi, semeresi ve hidayetteki lezzet ve nimet nedir?” diye sual eden saile cevaptır. Yani, hidayette saadet-i dareyn vardır. Hidayetin neticesi, nefs-i hidayettir. Hidayetin semeresi, ayn-ı hidayettir. Zira, hidayet haddizatında büyük bir nimettir ve vicdani bir lezzettir ve ruhun cennetidir. Nasıl ki dalalet ruhun cehennemidir; öyle de, ahiretin felah ve saadetini intaç eder.”[6]

-Cennette Cemal ismi, Cehennem de Celal, Kahhar ve Cebbar ismi tecelli ediyor.
” Arkadaş! Cenab-ı Hakkın sıfat-ı ezeliye aleminde biri celali, diğeri cemali, iki türlü tecellisi vardır. Celal ile cemalin sıfat-ı ef’al aleminde tecellisinden lütuf ve kahır, hüsün ve heybet tezahür eder. Ef’al alemine tecelli edince, tahliye ( ) ile tahliye ( ) , tezyin ile tenzih doğar. Asar ve a’mal aleminden alem-i ahirete intıba’ edince, lütuf Cennet ve nur olarak, kahır da Cehennem ve nar olarak tecelli eder. Sonra alem-i zikre in’ikas edince, biri hamd, diğeri tesbih olmak üzere iki kısma ayrılır. Sonra alem-i kelamda tecelli edince, kelamın emir ve nehye taksimine sebep olur. Sonra alem-i irşada intikal edince, irşadı tergib ve terhib, tebşir ve inzara taksim eder.
Sonra vicdana tecelli edince, reca ve havf husule gelir.
Sonra irşadın iktizasındandır ki, havf ile reca arasındaki müvazene devamla muhafaza edilsin ki, reca ile doğru yollara süluk edilsin, havf ile de, eğri yollara gidilmesin; ne Allah’ın rahmetinden me’yus, ne de azabından emin olunsun.
İşte böylece teselsül eden şu hikmetten dolayı, Kur’an-ı Kerim, aleddevam, terğibden sonra terhib; ve ebrarı medhettikten sonra füccarı zemmetmiştir.”[7]

-Kısa zamandaki günaha mukabil ebedi Cehennemin adalet olduğunun izahtan sonra,
” Sual : O ebedi ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma merhamet ve şefkat-i İlahiyeye ne diyorsun?
Cevap : Azizim! O kafir hakkında iki ihtimal var. O kafir, ya ademe gidecektir veya daimi bir azap içinde mevcut kalacaktır. Vücudun-velev Cehennemde olsun-ademden daha hayırlı olduğu vicdani bir hükümdür. Zira adem, şerr-i mahz olduğu gibi, bütün musibet ve masiyetlerin de merciidir. Vücut ise, velev Cehennem de olsa, hayr-ı mahzdır. Maahaza, kafirin meskeni Cehennemdir ve ebedi olarak orada kalacaktır.
Fakat kafir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmişse de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateşle bir nevi ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur. O kafirlerin dünyada yaptıkları a’mal-i hayriyelerine mükafaten, şu merhamet-i İlahiyeye mazhar olduklarına dair işarat-ı hadisiye vardır.
Maahaza, cinayetin lekesini izale veya hacaletini tahfif, veyahut icra-yı adalete iştiyak için cezayı hüsn-ü rıza ile kabul etmek, ruhun fıtri olan şe’nidir.
Evet, dünyada, çok namus sahipleri, cinayetlerinin hicabından kurtulmak için, kendilerine cezanın tatbikini istemişlerdir; ve isteyenler de vardır.”[8]

-” Mazi sigasıyla zikredilen – – hazırlanmıştır.- kelimesi, Cehennemin el’an mahluk ve mevcut olup, Ehl-i İ’tizalin bilahare vücuda geleceğine zehapları gibi olmadığına işarettir.
Ey arkadaş! Ateş unsuru, kainatın bütün kısımlarını istila etmiş pek büyük bir unsurdur. Bir damar gibi kainatın yaratılışından başlayarak her tarafa dal budak salıp gelen şu şecere-i nariyeye nazar-ı hikmetle dikkat edilirse, bu şecerenin başında, yani sonunda büyük bir meyvenin bulunduğu anlaşılır. Evet, toprağın içinde büyük ve uzun bir damarı gören adam, o damarın başında kavun gibi bir meyvenin bulunduğunu zannetmesi gibi, alemin her tarafında damarları bulunan şu şecere-i nariyenin de Cehennem gibi bir meyvesinin bulunduğuna bilhads, yani sür’at-i intikal ile hükmedebilir.”[9]

-” Sual : Bazı hadislerin zahirine göre, Cehennem tahtel-arzdır; yani yerin altındadır. Ve keza, bir hadise nazaran, Cehennem ateşinin dünya ateşinden iki yüz derece fazla harareti vardır. Bu noktaların izahı?
Cevap : Kürenin tahtı, merkezinden ibarettir. Buna binaen, arzın tahtı, merkezidir. Nazariyat-ı hikemiyece sabit olduğu vecihle, arzın merkezinde, harareti iki yüz bin dereceye baliğ bir ateş vardır. Çünkü, her otuz üç zıra’ derinliğinde, tahminen bir derece hararet artar. Buna binaen, merkeze kadar iki yüz bin dereceli bir hararet meydana gelir. İşte bu nazariyeye, mezkur hadisin meali mutabık gelir. Buna binaen, küre-i arzın merkezinde bulunan iki yüz bin derece hararetli bir ateş, Cehenneme bir çekirdek hükmünde olup, kıyamette, kabuğu hükmünde bulunan tabaka-i türabiyeyi çatlatıp, bütün dehşetiyle çıkar, tevessü etmeye başlar ve tam teçhizatıyla Cehennem meydana gelir, denilebilir. Ve keza, bir hadise nazaran, “Zemherir” namında, burudet ile yakan bir ateş vardır. Bu hadis de, o nazariyeye mutabıktır. Zira, merkez-i arzdan sathına kadar derece derece artan veya tenakus eden ateş, Zemherir de dahil olmak üzere, ateşin bütün mertebelerine şamildir. Hikmet-i tabiiyede takarrur ettiği gibi, ateş, bazen öyle bir dereceye gelir ki, yakınında bulunan şeylerden hararetleri tamamen celp ve cezb etmekle, onları bürudet ile yakar ve suyu incimad ettirir.
Sual : Mezkur hadise göre, Cehennem, arzın merkezindedir. Halbuki arz, Cehenneme nisbeten bir yumurta kadardır. O kocaman Cehennem, arzın karnında nasıl yerleşir?
Cevap : Evet, alem-i mülk, yani alem-i şehadet, yani bu görmekte olduğumuz aleme göre, Cehennem, arzın içindedir diye, Cehennemi küçük gösteriyoruz. Amma alem-i ahirete nazaran, Cehennem öyle azamet peyda eder ki, binlerce arzları içine alır, doymaz. Bu alem-i şehadet, bir perde gibi, onun tevessüüne mani olmuştur. Binaenaleyh, arzın içindeki Cehennemden maksat, Cehennemin kalbi ve Cehennemin çekirdeğidir. Ve keza Cehennemin arzın altında bulunması, arzın karnında veya arz ile muttasıl, yapışık olmasını istilzam etmez. Zira şems, kamer, yıldız, arz gibi küreler, hep şecere-i hilkatin meyveleridir. Malumdur ki, meyvenin altı, bütün dalların aralarına şumulü vardır. Binaenaleyh, Allah’ın mülkü pek geniştir. Pecere-i hilkatin dalları da her tarafa uzanıp gitmiştir; Cehennem nereye giderse, yeri vardır. Ve keza, bir hadise göre, Cehennem matvidir, yani bükülmüştür, yani tam açık değildir. Demek Cehennemin, bir yumurta gibi, arzın merkezinde mevcut ve bilahere tezahür edeceği, mümkinattandır.
İhtar : Cehennemin şimdi mevcut olmadığına Mutezileleri sevk eden, bu hadis olsa gerektir.
Arkadaş! Bu ayetin cümlelerini yoklayalım, bakalım, o zarflar nasıl sadeflerdir, içlerinde ne gibi cevherler vardır?”[10]

Yaşasın zalimler için cehennem.
Cennet ucuz değil, Cehennem de lüzumsuz değil.
Cennet adam istediği gibi, Cehennem de adam ister.
Cehennem Mahzendir.
Cehennem Hapishanedir.
Cehennem Azap yeridir.
Cehennem Kâinatın yakıt ve buhar kazanıdır.
Cehennem Memuru ilahidir.
Cehennem yokluğu, Cennet ise vücudu temsil ediyor.[11]

MEHMET ÖZÇELİK

03-01-2024

[1] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/asa-yi-musa/on-birinci-mesele/69

[2] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/asa-yi-musa/besinci-huccet-i-imaniye-otuzuncu-lem-anin-ucuncu-nuktesi/170

[3] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hizmet-rehberi/risale-i-nur-bu-dunyada-dahi-imandaki-lezzeti-imansizliktaki-sikinti/39

[4] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hutbe-i-samiye/arabi-hutbe-i-samiyenin-mukaddimesidir/21

[5] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hutbe-i-samiye/arabi-hutbe-i-samiyenin-mukaddimesidir/22

[6] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-besinci-ayetinin-tefsiri/62

[7] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-altinci-ayetinin-tefsiri/66

[8] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-yedinci-ayetinin-tefsiri/81

[9] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-yirmi-uc-ve-yirmi-dorduncu-ayetlerinin-tefsiri/180

[10] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-yirmi-uc-ve-yirmi-dorduncu-ayetlerinin-tefsiri/181
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/mektubat/birinci-mektub/14
https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/muhakemat/besinci-mesele/62

[11] Daha geniş görüntülü olarak bakınız.  https://www.youtube.com/watch?v=ghG-rWVnc7s&t=4s

https://www.youtube.com/watch?v=01eId2fLAg8

https://www.youtube.com/watch?v=OPErJ9Gw6ms

https://www.youtube.com/watch?v=NuHowrwbzJU




Dünyadaki vekalet savaşları ve tarafları.

Dünyadaki vekalet savaşları ve tarafları.


**Dünyada devam eden ve vekalet savaşı olarak sınıflandırılabilecek birçok çatışma bulunmaktadır. ** Bu çatışmalar genellikle iki veya daha fazla büyük güç arasında, doğrudan çatışmaya girmemek için üçüncü bir tarafı kullanarak yürütülmektedir.

**En önemli vekalet savaşlarından biri, Ukrayna’da devam eden savaştır.** Bu savaşta, Rusya, Ukrayna’nın Batı yanlısı hükümetini devirmek için Donbas bölgesindeki ayrılıkçıları desteklemektedir. Ukrayna’yı ise ABD, Avrupa Birliği ve NATO ülkeleri desteklemektedir.

**Diğer bir önemli vekalet savaşı ise, Yemen’de devam eden iç savaştır.** Bu savaşta, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon, İran destekli Husileri desteklemektedir. Yemen’i ise İran ve Rusya desteklemektedir.

**Libya’da da 2011’deki devrimin ardından başlayan iç savaş devam etmektedir.** Bu savaşta, Doğu Libya’da Hafter’i destekleyen Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Rusya ile Batı Libya’da Serrac’ı destekleyen Türkiye ve Fransa arasında bir vekalet savaşı yaşanmaktadır.

**Suriyeli iç savaş da bir vekalet savaşı olarak görülmektedir.** Bu savaşta, Batılı ülkeler ve Türkiye, Beşşar Esad’ı devirmek için muhalefeti desteklemektedir. Rusya ve İran ise Esad rejimini desteklemektedir.

**Bu çatışmaların yanı sıra, Irak, Afganistan, Doğu Afrika, Orta Afrika ve Güneydoğu Asya’da da vekalet savaşları yaşanmaktadır.** Bu çatışmalar, küresel güç dengelerini şekillendirmek, bölgesel hegemonya kurmak ve çıkarları korumak için büyük güçler tarafından kullanılmaktadır.

@@@@@@@@

Dünyadaki hibrit savaşlarını en çok hangi devlet kullanıp yönlendirmekte ve bununla ne amaçlamaktadır?

**Dünyadaki hibrit savaşlarını en çok kullanan ve yönlendiren devlet olarak Rusya gösterilmektedir.** Rusya, hibrit savaşın temel unsurlarını, yani geleneksel askeri güç, siber saldırılar, bilgi harekatı ve propagandayı, küresel ve bölgesel çıkarlarını korumak için etkin bir şekilde kullanmaktadır.

**Rusya’nın hibrit savaşta kullandığı başlıca yöntemler şunlardır:**

* **Siber saldırılar:** Rusya, siber saldırıları kullanarak kritik altyapıları bozmak, devlet kurumlarını sızmak ve kamuoyunu manipüle etmek amacıyla kullanmaktadır.
* **Bilgi harekatı:** Rusya, propaganda ve dezenformasyon yoluyla kendi çıkarlarına uygun bir kamuoyu algısı oluşturmak için çalışmaktadır.
* **Propaganda:** Rusya, kendi propagandasını yaymak ve rakiplerinin propagandasını etkisiz hale getirmek için devlet kontrolündeki medya kuruluşlarını ve sosyal medyayı kullanmaktadır.

**Rusya, hibrit savaş yoluyla şu amaçlara ulaşmayı hedeflemektedir:**

* **Küresel ve bölgesel güç dengelerini kendi lehine değiştirmek:** Rusya, hibrit savaş yoluyla NATO’nun genişlemesini engellemek, Avrupa’da nüfuzunu artırmak ve Orta Doğu’da kendi çıkarlarını korumak istemektedir.
* **Bölgesel hegemonya kurmak:** Rusya, Ukrayna, Gürcistan ve Suriye gibi ülkelerde hibrit savaş yoluyla kendi nüfuzunu artırmaya çalışmaktadır.
* **Kendi çıkarlarını korumak:** Rusya, hibrit savaş yoluyla Batı’nın kendi iç işlerine müdahalesini önlemek ve yaptırımlara karşı koymak istemektedir.

**Rusya’nın hibrit savaş taktikleri, Ukrayna’daki savaşta da etkili bir şekilde kullanılmıştır.** Rusya, siber saldırılar, bilgi harekatı ve propaganda yoluyla Ukrayna’yı zayıflatmayı ve işgalini kolaylaştırmayı hedeflemiştir. Bu taktikler, Ukrayna’da ciddi bir kaos ve belirsizlik ortamı yaratarak Rusya’nın işgalini kolaylaştırmıştır.

**Rusya’nın hibrit savaş taktikleri, diğer büyük güçler tarafından da kullanılmaktadır. ** Çin, İran ve Kuzey Kore gibi ülkeler de hibrit savaşın unsurlarını kullanarak küresel ve bölgesel çıkarlarını korumaya çalışmaktadır.

@@@@@@@@@

Merhaba! Hibrit savaşlar, geleneksel askeri güçlerin yanı sıra siber saldırılar, propaganda, ekonomik baskı, casusluk, sabotaj ve diğer taktiklerin bir kombinasyonunu kullanarak düşmanları etkisiz hale getirmeyi amaçlayan bir savaş türüdür. Bu tür savaşlar, birçok devlet tarafından kullanılmaktadır. Ancak, hangi devletin bu tür savaşları en çok kullandığına dair kesin bir bilgi yoktur. Hibrit savaşların amacı, düşmanı etkisiz hale getirmek, kamuoyunu manipüle etmek, düşmanın itibarını zedelemek, düşmanın ekonomisini zayıflatmak ve diğer çıkarları elde etmektir. Hibrit savaşların kullanımı, son yıllarda artmıştır ve bu tür savaşların kullanımı, gelecekte de artmaya devam edecektir. Hibrit savaşların kullanımı, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemi işaret etmektedir.

@@@@@@@@

İsrail’in yaptığı su-i kastlar.

**İsrail’in yaptığı su-i kastlar, İsrail hükümetinin kendi vatandaşlarına veya diğer ülkelere karşı gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini ifade eder.** Bu ihlalleri, İsrailli yetkililer tarafından kasıtlı olarak veya ihmal yoluyla gerçekleştirilmesi ayırt eder.

**İsrail’in yaptığı bazı su-i kastlar şunlardır:**

* **İnsan hakları ihlalleri:** İsrail, Filistinlilere karşı sistematik insan hakları ihlalleri gerçekleştirmektedir. Bu ihlallerin arasında, keyfi tutuklamalar, işkence, toplu cezalandırmalar ve zorla yerinden etme yer almaktadır.

* **Coğrafi su-i kastleri:** İsrail, Filistin topraklarını işgal ederek ve Filistinlilerin yaşam alanlarını kısıtlamak suretiyle su-i kast etmektedir. Bu su-i kastlerin arasında, İsrail yerleşimlerinin Filistin topraklarına genişlemesi, Filistinlilerin suya erişimini kısıtlamak için su kaynakları üzerinde kontrol kurulması ve Filistinlilerin arazilerine erişimlerini engellemek için duvar ve güvenlik bariyerleri inşa edilmesi yer almaktadır.

* **Dış politika su-i kastleri:** İsrail, diğer ülkelere yönelik de su-i kastlerde bulunmuştur. Bu su-i kastlerin arasında, Lübnan’a karşı 1982 yılındaki işgal, Gazze’ye yönelik 2008-2009 ve 2014-2015 arasındaki saldırılar ve Suriye’de Beşşar Esad rejimini desteklemek için yapılan askeri müdahale yer almaktadır.

**İsrail’in yaptığı su-i kastler, uluslararası hukuku ihlal etmektedir.** Bu ihlallerin sorumluları, insanlığa karşı suçlardan dolayı yargılanabilir.

@@@@@@@@

Pentagonun Ortadoğu ve İran üzerine 2001 yılında hazırlanan belge.

**Pentagon’un Ortadoğu ve İran Üzerine 2001 Yılı Raporu**

**Giriş**

Bu rapor, Pentagon’un 2001 yılında hazırladığı, Ortadoğu ve İran’ın jeopolitik önemini ve ABD’nin bu bölgedeki çıkarlarını değerlendiren bir belgedir. Rapor, Ortadoğu’yu “ABD’nin ulusal güvenliği için en önemli bölge” olarak tanımlamakta ve İran’ı bölgedeki en büyük tehdit olarak görmektedir.

**Ortadoğu’nun Jeopolitik Önemi**

Rapor, Ortadoğu’nun jeopolitik önemini şu şekilde vurgulamaktadır:

* **Petrol ve doğalgaz: ** Ortadoğu, dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz rezervlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu kaynaklar, küresel enerji güvenliği için kritik öneme sahiptir.
* **Küresel ticaret:** Ortadoğu, Akdeniz, Hint Okyanusu ve Basra Körfezi’ni birbirine bağlayan bir kavşak noktasıdır. Bu durum, bölgedeki istikrar ve güvenliğin küresel ticaret için önemli olduğu anlamına gelmektedir.
* **Terörizm:** Ortadoğu, küresel terörizmin önemli bir kaynağıdır. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığın ABD ve diğer ülkeler için bir güvenlik tehdidi oluşturması anlamına gelmektedir.

**ABD’nin Ortadoğu’daki Çıkarları**

Rapor, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını şu şekilde sıralamaktadır:

* **Petrol ve doğalgaz güvenliği:** ABD, enerji güvenliğini sağlamak için Ortadoğu’dan gelen petrol ve doğalgaza bağımlılığını azaltmaya çalışmaktadır.
* **Küresel ticaret güvenliği:** ABD, küresel ticareti korumak için Ortadoğu’daki istikrarı ve güvenliği sağlamaya çalışmaktadır.
* **Terörizmle mücadele:** ABD, küresel terörizmle mücadele etmek için Ortadoğu’daki terörist gruplara karşı mücadele etmektedir.

**İran’ın Tehditi**

Rapor, İran’ı bölgedeki en büyük tehdit olarak görmektedir. İran’ın tehditlerini şu şekilde sıralamaktadır:

* **Nükleer silahlanma:** İran, nükleer silah geliştirmeye çalışmaktadır. Bu durum, bölgedeki güç dengelerini değiştirebilecek ve ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit edebilecek bir gelişmedir.
* **Terörizm:** İran, terörist grupları desteklemektedir. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığı artırmakta ve ABD’nin terörle mücadele çabalarını zorlaştırmaktadır.
* **İsrail ile çatışma:** İran, İsrail’e karşı askeri güç kullanma tehdidinde bulunmaktadır. Bu durum, bölgesel bir savaşa yol açabilecek bir gelişmedir.

**Raporun Önerileri**

Rapor, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını korumak için şu önerilerde bulunmaktadır:

* **İran’ın nükleer silahlanma girişimlerini durdurmak için diplomatik ve askeri baskıyı artırmak.**
* **İran’ın terörist grupları desteklemesini engellemek için diplomatik ve askeri çabaları artırmak.**
* **İsrail ile İran arasındaki gerilimi azaltmak için diplomatik çabaları artırmak.**

**Sonuç**

Pentagon’un 2001 yılı raporu, Ortadoğu ve İran’ın ABD için kritik öneme sahip olduğunu ve bu bölgedeki istikrarın ABD’nin ulusal güvenliği için önemli olduğunu vurgulamaktadır. Rapor, İran’ı bölgedeki en büyük tehdit olarak görmektedir ve ABD’nin bu tehdide karşı diplomatik ve askeri çabalarını artırması gerektiğini öngörmektedir.




Kuranda peygamberler nasıl bir kul olarak öne çıkmaktadır?

Kuranda peygamberler nasıl bir kul olarak öne çıkmaktadır?


Kuran’da peygamberler, Allah’a en yakın kullar olarak tasvir edilir. Onlar, Allah’ın emirlerine itaat eden, yasaklarından sakınan, O’na gönülden bağlı olan ve O’nun sevgisini kazanmaya çalışan kimselerdir.

Kuran’da peygamberlerin kulluk yönüne dair birçok ayet bulunmaktadır. Örneğin, **”İşte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerdir. Onlardan peygamberlik, kitap ve hikmet verdik. Eğer onlar küfretselerdi, onların küfrü kendi aleyhlerine olurdu.” (Âl-i İmrân, 3/164)** ayetinde, peygamberlerin Allah’ın kendilerine verdiği nimetler arasında kulluk özelliklerinin de bulunduğu ifade edilmektedir.

Peygamberlerin kulluk yönünü gösteren bazı örnekler şunlardır:

* **Onlar, Allah’a karşı son derece saygılı ve hürmetkardırlar.** Örneğin, **”Ey Muhammed! Rabbine alçak gönüllü bir şekilde ve gizlice dua et. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.” (A’râf, 7/55)** ayetinde, peygamberlerin dualarında bile Allah’a karşı saygılı olmalarının önemi vurgulanmaktadır.
* **Onlar, Allah’a her şeyden çok bağlıdırlar.** Örneğin, **”Ey iman edenler! Allah’a gönülden bağlı kimseler olun.” (Âl-i İmrân, 3/102)** ayetinde, peygamberlerin Allah’a gönülden bağlı olmalarının önemi belirtilmektedir.
* **Onlar, Allah’ın emirlerine itaat etmekten asla geri durmazlar.** Örneğin, **”Ey peygamber! Allah’ın emrine uy ve kâfirlerden ve münafıklardan sakın.” (Enfâl, 8/20)** ayetinde, peygamberlerin Allah’ın emirlerine uymalarının önemi vurgulanmaktadır.
* **Onlar, Allah’ın yasaklarından sakınırlar.** Örneğin, **”Ey peygamber! Müminlere söyle: Allah’ın size helal kıldığı şeyleri kendi nefislerine haram etmesinler. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.” (Mâide, 5/87)** ayetinde, peygamberlerin Allah’ın yasaklarından sakınmalarının önemi belirtilmektedir.

Peygamberlerin kulluk yönleri, Müslümanlar için örnek teşkil etmektedir. Müslümanlar, peygamberlerin kulluk özelliklerini kendi hayatlarında uygulamaya çalışarak Allah’a yakınlaşabilirler.

@@@@@@@@

Peygamberlerin Kuranda anlatılan özellikleri.

Kuran’da peygamberlerin özellikleri, onların Allah tarafından seçilmiş elçiler olarak sahip oldukları nitelikler olarak ele alınmaktadır. Bu özellikler, peygamberlerin tebliğ görevlerini yerine getirirken karşılaşacakları zorluklara karşı dayanıklı olmalarını ve insanların güvenini kazanabilmelerini sağlamaktadır.

Kuran’da peygamberlerin anlatılan başlıca özellikleri şunlardır:

* **Doğruluk ve güvenilirlik: ** Peygamberler, Allah’ın emirlerini insanlara doğru bir şekilde iletmek ve onların güvenini kazanmak için doğru sözlü ve güvenilir kimseler olmalıdırlar. Kuran’da peygamberlerin bu özelliğine sıklıkla vurgu yapılmaktadır. Örneğin, **”Şüphesiz Allah’ın peygamberleri doğru sözlülerdir.” (Ahzab, 33/7)** ayetinde, peygamberlerin doğru sözlü oldukları ifade edilmektedir.
* **İffet ve temizlik:** Peygamberler, Allah’ın emirlerine karşı sorumlu kimselerdir. Bu nedenle, iffetli ve temiz bir yaşam sürmeleri gerekmektedir. Kuran’da peygamberlerin iffetli ve temiz olduklarına dair birçok ayet bulunmaktadır. Örneğin, **”Gerçekten de Allah, temiz olanları sever.” (Tevbe, 9/41)** ayetinde, peygamberlerin temiz oldukları ifade edilmektedir.
* **Sabır ve azim:** Peygamberlerin tebliğ görevleri, zorluklar ve engeller ile doludur. Bu nedenle, sabrı ve azmi olan kimseler olmalıdırlar. Kuran’da peygamberlerin bu özelliğine de sıklıkla vurgu yapılmaktadır. Örneğin, **”Ey peygamber! Sabret ve Allah’a güven.” (A’raf, 7/126)** ayetinde, peygamberlerin sabrı ve azmi ile mücadele etmeleri gerektiği ifade edilmektedir.

Peygamberlerin bu özellikleri, onları diğer insanlardan ayıran ve onlara özel bir konum kazandıran özelliklerdir. Bu özellikler, peygamberlerin Allah’ın emirleri doğrultusunda insanlara doğru yolu göstermelerini ve onları hidayete erdirmelerini sağlamaktadır.

Peygamberlerin Kuran’da anlatılan özellikleri, Müslümanlar için de örnek teşkil etmektedir. Müslümanlar, peygamberlerin bu özelliklerini kendi hayatlarında uygulamaya çalışarak Allah’ın rızasını kazanabilirler.

@@@@@@@

Her bir peygamber hangi özelliğiyle öne çıkmaktadır?

Kuran’da adı geçen her bir peygamber, kendine özgü bir özellik ile öne çıkmaktadır. Bu özellikler, peygamberlerin yaşadığı dönemin ihtiyaçlarına ve toplumların özelliklerine göre şekillenmiştir.

**Hz. Âdem, insanlığın ilk peygamberidir. ** O, Allah’ın yarattığı ilk insan ve ilk peygamberdir. Hz. Âdem’in öne çıkan özelliği, Allah’ın emirlerine itaat etmesi ve yasaklarından sakınmasıdır.

**Hz. Nuh, Allah’ın tufanı ile yok olan kavmine gönderilen peygamberdir. ** Hz. Nuh’un öne çıkan özelliği, sabrı ve azmidir. O, kavmine uzun yıllar boyunca tebliğ görevini yerine getirmiştir.

**Hz. İbrahim, Allah’a olan bağlılığı ile bilinen bir peygamberdir. ** Hz. İbrahim’in öne çıkan özelliği, Allah’a olan teslimiyetidir. O, Allah’ın emirlerine her koşulda uymuş ve O’na olan inancını hiç kaybetmemiştir.

**Hz. Musa, Firavun’a karşı mücadele eden bir peygamberdir. ** Hz. Musa’nın öne çıkan özelliği, cesareti ve liderliğidir. O, Firavun’un baskılarına karşı direnmiş ve halkı kurtarmak için mücadele etmiştir.

**Hz. İsa, mucizeleri ile tanınan bir peygamberdir. ** Hz. İsa’nın öne çıkan özelliği, şefkati ve merhametidir. O, insanları sevgi ve hoşgörü ile kucaklamış ve onlara şifa vermiştir.

**Hz. Muhammed, son peygamber ve İslam’ın kurucusudur. ** Hz. Muhammed’in öne çıkan özelliği, hikmeti ve sabrıdır. O, insanlara doğru yolu göstermiş ve onlara sabrı ve azmi öğretmiştir.

Kuran’da adı geçen diğer peygamberler de kendilerine özgü özellikler ile öne çıkmaktadır. Örneğin, Hz. Yusuf’un öne çıkan özelliği, rüya yorumlama yeteneğidir; Hz. Davut’un öne çıkan özelliği, cesareti ve gücüdür; Hz. Süleyman’ın öne çıkan özelliği, bilgeliği ve adaletidir.

Peygamberlerin bu özellikleri, Müslümanlar için örnek teşkil etmektedir. Müslümanlar, peygamberlerin bu özelliklerini kendi hayatlarında uygulamaya çalışarak Allah’ın rızasını kazanabilirler.

@@@@@@@@@

 

Kuranı kerimde hangi peygamber hangi vasıflarıyla tavsif edilmiştir?


Kur’an-ı Kerim’de adı geçen 25 peygamberin her birinin kendine özgü vasıfları vardır. Ancak, peygamberlerin sahip olduğu bazı ortak vasıflar da vardır. Bu vasıflar şunlardır:

* **Seçilmişlik: ** Peygamberler, Allah tarafından seçilmiş kimselerdir. Onlar, Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanmış kimselerdir.
* **İman: ** Peygamberler, Allah’a ve O’nun emirlerine iman eden kimselerdir. Onlar, Allah’a karşı son derece bağlı ve itaatkardırlar.
* **Salihlik:** Peygamberler, salih ve erdemli kimselerdir. Onlar, ahlaken kusursuz kimselerdir.
* **Sabır:** Peygamberler, Allah’ın mesajını tebliğ ederken karşılaştıkları zorluklara karşı sabırlı ve kararlı kimselerdir.
* **Hikmet:** Peygamberler, hikmet sahibi kimselerdir. Onlar, her şeyin hikmetini bilen kimselerdir.
* **Tebliğ:** Peygamberler, Allah’ın mesajını tebliğ etmekle görevli kimselerdir. Onlar, insanları doğru yola davet etmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.

Bu ortak vasıflara ek olarak, bazı peygamberler kendilerine özgü vasıflarla da tavsif edilirler. Örneğin:

* **Hz. Âdem:** İlk insan ve ilk peygamber olarak, Hz. Âdem’in vasıfları arasında akıl, zeka, hikmet ve güzellik gibi özellikler öne çıkar.
* **Hz. Nuh:** Tufan ile imtihan edilen Hz. Nuh, sabrı ve kararlılığı ile bilinir.
* **Hz. İbrahim:** Allah’a olan bağlılığı ile bilinen Hz. İbrahim, “halilullah” olarak da anılır.
* **Hz. Musa:** Mısır’daki zulme karşı çıkan Hz. Musa, cesareti ve liderliği ile öne çıkar.
* **Hz. İsa:** Mucizeleriyle tanınan Hz. İsa, sevgi ve şefkatiyle bilinir.
* **Hz. Muhammed:** Son peygamber olarak, Hz. Muhammed’in vasıfları arasında peygamberlik, risalet, nübüvvet, vahye mazhar olma, mucizeler gösterme, şefaat etme gibi özellikler öne çıkar.

Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin hayatlarından birçok kıssa anlatılır. Bu kıssalar, peygamberlerin sahip oldukları vasıfları ve karşılaştıkları zorlukları gözler önüne serer. Bu kıssalar, Müslümanlara peygamberlerin yolundan gitmeyi ve Allah’ın emirlerine uymayı öğütler.

Kur’an-ı Kerim’de, peygamberlerin sahip olduğu bazı vasıflar özellikle vurgulanır. Örneğin, Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed peygamberler, “ulu’l-azm” olarak adlandırılır. Bu peygamberler, Allah’ın emirlerini tebliğ etme ve insanları doğru yola davet etme konusunda büyük bir çaba göstermişlerdir.