Hasan Sabbah kimdir?

Hasan Sabbah kimdir?


Hasan Sabbah, İranlı bir liderdir ve Nizari-İsmaili Devleti’nin kurucusudur. 11. yüzyılda doğmuş ve 23 Mayıs 1124’te Alamut Kalesi’nde ölmüştür . İsmaililik mezhebine bağlı olan Sabbah, Haşhaşiler tarikatını kurmuştur ¹. Bu tarikat, tarihteki ilk suikast örgütü olarak bilinir . Sabbah’ın hayatı ve faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz, lütfen ¹ sayfasına göz atabilirsiniz.

@@@@@@@

Nizari-İsmaili Devleti nedir?

Nizari-İsmaili Devleti, İsmaililik mezhebine bağlı olan Hasan Sabbah tarafından kurulan ve 1090-1256/1258 yılları arasında var olan İsmaili-Nizari-Batıni teokratik devlettir . Bu devletin başkenti Alamut Kalesi’dir . Nizari-İsmaili Devleti, İran, Suriye, Lübnan, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’da etkili olmuştur . Nizari-İsmaili Devleti’nin kurucusu Hasan Sabbah, Haşhaşiler tarikatını da kurmuştur . Bu tarikat, tarihteki ilk suikast örgütü olarak bilinir . Daha fazla bilgi için lütfen  sayfasına göz atabilirsiniz.

@@@@@@@@

Alamut Kalesi nerede bulunuyor?

Alamut Kalesi, İran’ın Kazvin şehrinde yer alan bir kaledir. Kuzey İran’da, Elburz Dağları’nın yamaçlarında bulunan Alamut Kalesi, Nizari-İsmaili Devleti’nin başkenti olarak kullanılmıştır. Daha fazla bilgi için lütfen  sayfasına göz atabilirsiniz.

@@@@@

Hasan Sabbah doğuşu, gelişmesi ve yıkılışı.

Hasan Sabbah, 11. yüzyılda İran’da yaşamış ve İsmaililiği yaymak için bir tarikat olan Nizarilerin kurucusu olan bir din adamı ve liderdi. 1050 yılında Horasan’ın Rey şehrinde doğdu. Babası, yerel bir İsmaili lideriydi ve Hasan, genç yaşta İsmaili doktrinlerine aşina oldu.

1071 yılında, Hasan, Selçuklu İmparatorluğu’nun Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından yakalandı ve hapsedildi. Hapishanedeyken, İsmaili öğretilerini derinlemesine inceleme fırsatı buldu. 1081 yılında hapisten kaçmayı başardı ve İsmaililiği yaymak için çalışmaya başladı.

Hasan, 1090 yılında Alamut Kalesi’ni ele geçirdi ve buradan İsmaili Devleti’ni kurdu. Alamut Kalesi, İran’ın kuzeyinde, Elburz Dağları’nda yer alan stratejik bir konumdaydı. Hasan, kaleyi bir eğitim merkezi ve İsmaili propagandasının merkezi haline getirdi.

Hasan, Alamut Kalesi’nden, Selçuklu İmparatorluğu’na ve diğer İslami devletlere karşı bir dizi suikast kampanyası başlattı. Bu suikastlar, Hasan’a ve Nizarilere “Haşhaşinler” lakabını kazandırdı.

Hasan Sabbah, 1124 yılında Alamut Kalesi’nde öldü. Ölümü, Nizarilerin gücünün ve etkisinin azalmasına yol açtı. Ancak, Nizariler, 1256 yılında Moğollar tarafından yok edilene kadar İran’da varlığını sürdürdü.

Hasan Sabbah, İslâm tarihinde önemli bir figürdür. İsmaililiği yaymak için kullandığı yöntemler, hem hayranlık hem de korku uyandırdı. Suikastları, İslâm dünyasında ve Avrupa’da büyük yankı uyandırdı.

@@@@@@@

Neden Haşhaşiler denilmiştir?

Haşhaşiler, 11. yüzyılda İran’da yaşamış ve İsmaililiği yaymak için bir tarikat olan Nizarilerin üyeleriydi. Hasan Sabbah tarafından kurulan Nizariler, Alamut Kalesi’ni ele geçirdikten sonra, Selçuklu İmparatorluğu’na ve diğer İslami devletlere karşı bir dizi suikast kampanyası başlattılar. Bu suikastlar, Hasan’a ve Nizarilere “Haşhaşiler” lakabını kazandırdı.

“Haşhaşi” kelimesinin kökeni, Farsça “haşhaş” kelimesinden gelir. Haşhaş, uyuşturucu etkisi olan bir bitkidir. Haşhaşiler, haşhaştan elde edilen bir maddeyi içtiklerine dair söylentiler vardı. Bu söylentilere göre, haşhaşiler, haşhaşı içtikten sonra, korkusuz ve acısız hale geliyorlardı. Bu sayede, suikast görevlerini yerine getirebiliyorlardı.

Ancak, haşhaşilerin haşhaş kullandıkları konusunda kesin bir kanıt yoktur. Bazı tarihçiler, haşhaşilerin haşhaş kullanmadıklarını, sadece suikast görevlerini yerine getirebilmek için çok iyi eğitilmiş profesyoneller olduklarını iddia ederler.

Haşhaşiler, İslâm dünyasında ve Avrupa’da büyük bir korku uyandırdılar. Suikastları, siyasi ve dini istikrara tehdit olarak görüldü. 1256 yılında Moğollar tarafından Alamut Kalesi’nin ele geçirilmesi, Haşhaşilerin gücünün ve etkisinin azalmasına yol açtı. Ancak, Nizariler, 1273 yılına kadar İran’da varlığını sürdürdü.

Haşhaşilerin, tarihte önemli bir yeri vardır. İsmaililiği yaymak için kullandıkları yöntemler, hem hayranlık hem de korku uyandırmıştır. Suikastları, İslâm dünyasında ve Avrupa’da büyük yankı uyandırmıştır.

@@@@@@@@@

Hasan Sabbah ve Haşhaşilerin yıkılışı nasıl olmuştur ve bugünde varlığını sürdürmektemidir?

Hasan Sabbah ve Haşhaşilerin yıkılışı, 1256 yılında Moğollar tarafından Alamut Kalesi’nin ele geçirilmesiyle gerçekleşmiştir. Moğol komutanı Hülagü Han, Alamut Kalesi’ni ele geçirdikten sonra, kalede bulunan neredeyse tüm Haşhaşileri öldürmüştür. Bu olay, Haşhaşilerin gücünün ve etkisinin sonunu getirmiştir.

Haşhaşiler, 1273 yılına kadar İran’da varlığını sürdürmüş, ancak bu tarihten sonra, Nizari İsmaililiği, daha çok dağlık bölgelerde ve uzak köylerde varlığını sürdürmüştür.

Bugün, Nizari İsmaililiği, yaklaşık 200.000 üyesiyle, dünyanın farklı yerlerinde varlığını sürdürmektedir. Nizari İsmaililer, günümüzde, daha çok Hindistan, Pakistan, İran, Afganistan ve Irak’ta yaşamaktadır.

Hasan Sabbah ve Haşhaşiler, İslâm tarihinde önemli bir yere sahiptir. İsmaililiği yaymak için kullandıkları yöntemler, hem hayranlık hem de korku uyandırmıştır. Suikastları, İslâm dünyasında ve Avrupa’da büyük yankı uyandırmıştır.

Haşhaşilerin yıkılışı, İslâm dünyasının siyasi ve dini haritasında önemli bir değişime yol açmıştır. Haşhaşilerin, Selçuklu İmparatorluğu’na ve diğer İslami devletlere karşı düzenledikleri suikastlar, bu devletlerin gücünü ve otoritesini zayıflatmıştır. Bu durum, daha sonra, Moğol istilasına yol açmıştır.

@@@@@@@@

Haşhaşiler ne gibi su-i kastlerde bulunmuş ve Selçukluların yıkılışına ne gibi etkileri olmuştur?

Haşhaşiler, Selçuklu İmparatorluğu’na ve diğer İslami devletlere karşı bir dizi suikast kampanyası düzenlediler. Bu suikastlar, genellikle siyasi ve dini liderlere yönelikti. Haşhaşiler, suikastlarını genellikle kılıç, zehir veya suikast silahları kullanarak gerçekleştiriyorlardı.

Haşhaşilerin düzenlediği en önemli suikastlar şunlardır:

* 1092 yılında, Selçuklu Sultanı Nizamülmülk’ün öldürülmesi.
* 1124 yılında, Selçuklu Sultanı Mahmud’un öldürülmesi.
* 1126 yılında, Bağdat Halifesi Muktedidi’nin öldürülmesi.
* 1131 yılında, İsfahan’daki Büyük Cami’nin imamı Ebu’l-Hasan el-Eşari’nin öldürülmesi.

Haşhaşilerin düzenlediği suikastlar, Selçuklu İmparatorluğu’nun gücünü ve otoritesini zayıflattı. Bu suikastlar, Selçukluların halk nezdinde itibarını düşürdü ve halkın güvenini kaybettirdi.

Haşhaşilerin suikastları, Selçuklu İmparatorluğu’nun yıkılışında önemli bir etken oldu. Haşhaşilerin suikastları, Selçukluların askeri ve siyasi gücünü zayıflattı. Bu durum, Selçukluların Moğol istilasına karşı koymasını zorlaştırdı.

Haşhaşilerin suikastları, İslâm dünyasında ve Avrupa’da büyük bir korku uyandırdı. Suikastları, siyasi ve dini istikrara tehdit olarak görüldü. Haşhaşiler, İslâm dünyasının siyasi ve dini haritasında önemli bir değişime yol açtılar.




GÖKYÜZÜNÜN KALELERİ BURÇLAR

GÖKYÜZÜNÜN KALELERİ

BURÇLAR

Tanımı itibarıyla; Burçlar, gökyüzündeki belirli bir bölgede yer alan yıldız gruplarını ifade eder.

 Bu gruplar, 12 farklı zodiac yani yıldız grubunu, burcunu oluşturur.

Gelecek ve kader bununla belirlenemez. Etkileri vardır. Tıpkı ayın halinden dolayı gelgit olayları ve mevsimler gibi.

Burçların insan kaderi ve tabiatı üzerindeki etkilerine gelince, Kur’an’da böyle bir durumdan söz edilmez. Yıldızlardan ve burçlardan falcılık yoluyla hükümler çıkarmak ise Hz. Muhammed (a.s.m.) tarafından şiddetle reddedilmiştir.Elbette gökte olan olaylardan yerde bulunanlar etkilenir.Yıldızlarla insanlar yol bulur ancak onlarla kehanette bulunamaz.Başlı başına ilmi nücum adıyla bir ilim vardır.

Asırlarca ilgilenilmiş gök ve faaliyetleriyle.Gökle ilgili yüzlerce ayet mevcuttur.[1]
Kuranda 4 yerde geçer buruc ve bir surenin adı da Buruc suresidir.

– “Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.

Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur.

Ne güneşin aya yetişip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider.”[2]

Kahinlik ve kehanet İslam’dan önce vardı. Vahiyle o kapıda kapandı.

Şeytanlar meleklerin mancınıklarıyla defedildi.

-Kuran’da yıldızların akışını ifade eden birçok ayet vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

-Yıldızlar:

“Göklerde burçlar ve yıldızlar yaratanı tesbih eder.”[3]

“Akıntı halinde: O, yıldızları akıtıyor.”[4]

“Sıralanmış: Gökleri birbiri üzerine yedi kat inşa eden O’dur.”[5]

Düzenli olarak:” Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruk altına alan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.”[6]

-Bu ayetler, yıldızların bir düzen içinde, belirli bir rota ve hızda hareket ettiğini göstermektedir. Yıldızların bu akışı, Allah’ın yaratıcılığını ve kudretini gösteren bir delildir.

-İşte yıldızların akışını daha ayrıntılı olarak anlatan bir ayet:

“Yıldızlar, O’nun emrine boyun eğmiş bir ordudur.”[7]

-Bu ayette, yıldızların Allah’ın emrine boyun eğmiş bir ordu olarak tasvir edilmesi dikkat çekicidir. Bu tasvir, yıldızların Allah’ın hakimiyetinde olduğunu ve onun iradesine göre hareket ettiğini göstermektedir.

*****************   

  1. Peygamberimizin doğumunda bir Yahudi’nin parlak bir yıldızı göstererek, bu

Muhammed’in yıldızı, demesi.

  1. Peygamberimizin doğumundaki mucizeler;

-Kisra’nın sarayının 14 şerefesinin yıkılması.

-Sava gölünün batması.

-Mecusilerin bin yıllık ateşinin sönmesi.

3.Liderlerin yüz yılda bir çıkması.

  1. Burçla amel edilmez ancak göz ardı da edilmez.

Tıpkı istişare ve istihare bağlantısı gibi

Hava tahmin raporlarından istifade edildiği gibi, yararlanılabilinir.

Nasıl ki bir kişi, evlilik gibi ciddi bir meselede burçları esas alsa zarar eder.  Falan benim burcumdan deyip onunla evlenme ifadesi tutarlı olmaz.

5.Rüyalar alemi misalin bir örneğidir.

-Şeyh Üftade Hazretleri tarafından kendisine verilen manevi vazifeyle İstanbul’a gelen Hüdâyi Hazretleri, dönemin Osmanlı padişahı Sultan I. Ahmed’in rüyasını yorumladı ve yorumu gerçek oldu.

-“Nemçe kralı ile güreş tutmuş ve kendisi arka üstü yere düşmüş, kral pâdişahın üstünde kalmıştı.” Zâhiren pek acıklı görünen bu rü’yanın yorumunda zamanın ta’bircileri acz izhar etmişlerdi. Bunun üzerine rü’ya ta’bir edilmek üzere yazılıp Şeyh Mahmûd Hüdâyî’ye gönderildi.”

Oda cevaben, “Cenâb-ı Hakk, insan vücûdunda sırtı, cemâdât arasında da arzı (yeryüzü) en kuvvetli olarak yaratmıştır. İnsanın sırtı ile arzın temas ve ictimâından iki kuvvet cem’ ve hâsıl olur. Binâenaleyh Hz. Pâdişah’ın yere arka üstü temasıyla iki kuvvet birleşmiş oluyor. Bu yüzden a’dâ (düşmanlar)a galebe-i İslâm ve zafer mukarrerdir.”

Hatta hamile olan hanımı, kadılığı bıraktığını, elde avuçta bir şeyleri kalmayıp, doğacak çocuğu sarmalayacak bir hırka bile olmadığını söylerki kapı çalar, padişah hediyeler göndermiştir.

Hz. Hüdâyî: “-Hâtun, istediğin dünyalık geldi, haydi al!” buyurarak hanımının gönlünü de hoş etmişti.

*****************  

-Araf Suresi, 46. ayet: İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A’raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: “Selam size” derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) ‘şiddetle arzu edip umanlardır.”

-Araf Suresi, 48. ayet: Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: “Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı.”

Hicr Suresi, 16. ayet: Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik.”

Furkan Suresi, 61. ayet: Gökte burçlar kılan, onların içinde bir aydınlık ve nurlu bir ay vareden (Allah) ne Yücedir.”

Buruc Suresi, 1. ayet: Burçları olan göğe andolsun.”

 

@@@@@@

 

RİSALE-İ NURDA burçlar:

1.Sevr ve Hut örneği.[8]

  1. Vahiy anında burçlardan nöbet darlık yapan meleklerin şeytanları tart etmesi.

3.Ecramı ulviyedeki burçlardan meleklerin bulunması.[9]

  1. Burçların bir vazifesi var.

Rahmân ismi Rezzak burcunda parlak bir güneş gibi tulû etti. O aç bîçâre zîhayat âlemini rahmet ışığı ile yaldızladı.

Cenâb-ı Hakkın Âdil ismi, Hakîm burcunda; Rahmân ismi, Kerîm burcunda; Rahîm ismi, Gafur burcunda-yâni mânâsında; Bâis ismi, Vâris burcunda; Muhyî ismi, Muhsin burcunda; Rab ismi, Mâlik burcunda birer güneş gibi tulu ettiler. O karanlıklı insan âlemi içinde çok âlemler bulunan umumunu ışıklandırdılar, şenlendirdiler.”[10]

MEHMET ÖZÇELİK

02-01-2024

[1] https://kuranfihristi.net/fihrist/g%C3%B6kler

[2] Yasin.38-40.

[3] Araf Suresi 54. Ayet.

[4] Naziat Suresi 29. Ayet.

[5] Talak Suresi 10. Ayet.

[6] Enbiya Suresi 33. Ayet.

[7] Fatır Suresi 8. Ayet.

[8] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/lemalar/on-dorduncu-lem-a/94

[9] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/lemalar/yirmi-sekizinci-lem-a/281

https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/isaratul-icaz/bakara-suresinin-otuzuncu-ayetinin-tefsiri/245

[10] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/hutbe-i-samiye/arabi-hutbe-i-samiyenin-mukaddimesidir/18

Geniş bilgi için bakınız. https://www.youtube.com/watch?v=vtve7aHqGwE&t=79s