İBRET VE DERS

İBRET VE DERS

11 deprem bölgesinde nice imrenilen binalar yerle bir oldu.

Nice gıpta ile bakılan zenginler fakir oldu.
Nice gök delenler toprakla bir oldu.
Nice hakikat zannedilenler hayal oldu.
Altın ve para toprağa karışıp, kıymetsiz ve sahipsiz oldu.
Nice güzelim yüzler ve bedenler toprak oldu.
Her şey ve herkes bir oldu.
İnsanlık için ibret ve ders oldu.
Güller soldu, tazeler bayat oldu.
Kimileri ölürken, kimileri de doğdu.
Beşer zulmetti, kader hükmetti.
Binlerce hikmetle, kader adalet etti.
Masum, mazlum ve şehitler mükafatı hak etti.
Kimi kaldı, kimi göç etti.
Hakkına hayırlı olanı seçti.
Hakkın tarafını seçti.
Yardan, yarandan, Her şeyden geçti.
Kimi dünyadan, kimi memleketinden göçtü.
Kolay değil elbet çok güçtü.

Zira;6 Şubat 2023 depreminde 850 bin hane yıkıldı.

Devlete maliyeti 104 milyar dolar.

Vefat eden sayısı resmi olarak 50 binin üzerinde.

Allah merhum ve merhumelere rahmet eylesin.

 

***********

 

Her bir açılım ve rahatlama ayrı bir dalga, ayrı bir imtihanı beraberinde getirmektedir.

1970 yıllarının maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulan insanlar, 1980 yıllarının rehavetiyle iyice gevşediler.
Öyle ki, mücahit olanlar müteahhit, fakirlik edebiyatı yapan solcu sosyalistler bir anda trilyoner, para babaları haline geldiler.
Bir yandan da bir çok alanda kemiyet artarken, keyfiyeti kaybolmaya başladı.
Medeniyet denilen canavar insanları canavar haline getirip, kullan at politikasıyla, israf rafa kalktı.
Buna benzer her alanda boşluklar oluştu.
Nitekim yoklukta eksikliği ve kıymeti bilinip aranan şeylerin, varlıkta ve bollukta pek de kıymeti bilinmedi.
Olumlu gelişmeler yerini olumlu ve dengeli büyümeye bırakmadı.
Bütün bütün olmasa da, olumlu gelişim ve gelişmeler yerini olumsuz gelişmelere de bıraktı.
Birbirine mütenasip olarak gelişip büyümedi.
İhtiyaç duyulmayan şeyler, kıymetini yitirdi.
Bu maddi manevi her alanda kendini gösterdi.

 

************

 

İbn Arabi İbni Rüşd’ün cenaze törenini ibretlik bir kıssa olarak anlatır: “Naaşı Kurtuba’ya nakledildi. Mezarı oradadır. Cesedinin bulunduğu tabut bir yük hayvanının bir yanına yüklenince, denge sağlansın diye kitapları da öbür yanına kondu…

(Yüklenen kitaplar İbni Rüşd’ün bizatihi yazdığı kitaplarıdır. Onun için demiştir ki, ‘bir tarafta kendisi diğer tarafta amelleri.’

Bu durumu İbni Cübeyr şöylece şiirselleştirmiş:

“Bir yanda üstadın kendi, öte yandı amelleri,

Bir bilebilseydim ah, gerçekleşti mi emelleri.”[1]

 

************

“Allah celle celalühü H.z.İbrahim peygambere

– Ey İbrahim, Kazma küreğini al, falanca dağa çık,orada büyük bir kabir var, onu kaz, içinde ne varsa bak!” buyurdu.

İbrahimAleyhisselam) o dağa çıktı kabri buldu.

ALLAH’U TEÂLÂ ‘nın emrine uyarak, mezarı kazmaya başladı, kazınca bide baktı ki!

Mezar içinde muazzam büyüklükte bir insan cesedi ile, başında yazılı koca bir levha gördü..

Bu levhada şunlar yazıyordu:

– Ben Ad kavminin Padişahıyım, Tam

bin sene yaşadım. Bin orduyla savaştım, hepsini yendim.

– Bin defa evlendim, ve bin çocuğum oldu. Servetimin sayısını ve sınırını ölçemez oldum.

Ama bir gün, devası olmayan bir hastalığa yakalandım.

Beni bu dertten kurtarın, ne isterseniz vereceğim dedim. Hatta bütün servetimi vermeyi vadettim ettim.

Yetmiş yedi düvelden doktorlar hekimler getirttim..

Bütün hekim ve doktorlar aciz kaldılar.

Bu hastalığa hiçbir çare bulamadılar.

Artık ölmek üzereyim.

Onun için bu levhayı yazdırdım.

Ve son sözüm şudur:

Bu dünya beni kandırdı, sizi de kandırmasın. Ben kuvvetime kudretime servetime güvendim,bana bişey olmaz dedim.

Ama gördüm ki ben çok acizmişim. Bütün servetim, her şeyim hastalığıma ilaç olmadı.

Ben yandım bari siz yanmayın,

dünyaya ben aldandım, bari siz aldanmayın..

“ALLAH’U TEÂLÂ

“Kur’an-ı Kerim (Fussilet,15) ayetinde

فَاَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ اَشَدُّ مِنَّا قُوَّةًۜ اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ الَّذ۪ي خَلَقَهُمْ هُوَ اَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةًۜ وَكَانُوا بِاٰيَاتِنَا يَجْحَدُونَ

“Åd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve Onlar, bizim ayetlerimizi inkar ediyorlardı. Onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi?”

 

MEHMET ÖZÇELİK

1-1-2-2023

[1] Roger Garaudy, Endülüs’te İslam, s.202-203.




Dünden Bugüne Bir Yahudi, Henry Kissinger

Dünden Bugüne Bir Yahudi, Henry Kissinger


Henry Kissinger’ın yaptığı darbeler ve akıttığı kanlar?

ABD diplomasi tarihinin en tartışmalı isimlerinden biri olan eski Dışişleri Bakanı Kissinger’ın yakın tarihte oynadığı rolü ve etkisini anlamak için önemli bir araştırma alanıdır. Kissinger, 1969-1977 yılları arasında ABD’nin dış politikasını şekillendiren ve pek çok önemli dış politika olayında kilit rol oynayan bir devlet adamı olarak tanınır. Ancak Kissinger’ın politikaları ve eylemleri, aynı zamanda pek çok eleştiriye ve suçlamaya da maruz kalmıştır. Kissinger’ın yaptığı darbeler ve akıttığı kanlar, onun baskıcı rejimlere destek vermesi, savaş suçlarına göz yummakla veya katkıda bulunmakla suçlanması ve insan hakları ihlallerine karışması ile ilgilidir.

Kissinger’ın yaptığı darbeler ve akıttığı kanlar ile ilgili bazı örnekler şunlardır:

Kissinger, 1973 yılında Şili’de demokratik seçilmiş sosyalist lider Salvador Allende’yi devirmek için CIA ile işbirliği yapmış ve darbe sonucunda askeri diktatör Augusto Pinochet iktidara gelmiştir. Pinochet rejimi, binlerce muhalifi öldürmüş, işkence etmiş ve kaybetmiştir. Kissinger, Şili’deki darbeyi desteklemesini, “Meseleler, Şilili seçmenlerin kararına bırakılamayacak kadar önemlidir” diyerek savunmuştur.
Kissinger, 1975 yılında Endonezya’nın Doğu Timor’u işgal etmesine ve burada soykırım niteliğinde bir katliam yapmasına yeşil ışık yakmıştır. Kissinger, Endonezya Devlet Başkanı Suharto’ya, ABD’nin silah yardımını kesmeyeceğini ve işgalin uluslararası toplum tarafından görmezden gelineceğini söylemiştir. Endonezya’nın Doğu Timor’daki işgali, 200 bin kişinin ölümüne neden olmuştur.
Kissinger, 1971 yılında Pakistan’ın Bangladeş’i (o zaman Doğu Pakistan) bastırmasına ve burada 3 milyon kişinin ölümüne yol açan bir soykırım gerçekleştirmesine destek vermiştir. Kissinger, Pakistan’ın Çin ile ilişkilerini geliştirmesini ve ABD’nin Çin ile yakınlaşmasını sağlamasını istemiştir. Kissinger, Bangladeş’teki katliamı görmezden gelmiş ve Pakistan’ın yanında yer almıştır3.
Kissinger’ın yaptığı darbeler ve akıttığı kanlar, onun Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmesini de ironik bir şekilde göstermektedir. Kissinger, Vietnam Savaşı’nın sonlandırılmasına yönelik müzakerelerde Vietnamlı diplomat Le Duc Tho ile birlikte 1973 yılında bu ödülü kazanmıştır. Ancak Kissinger, savaşın Laos ve Kamboçya’ya yayılması ve yaklaşık 2 milyon Kamboçyalı’nın katledilmesiyle sonuçlanan Kızıl Kmer rejiminin yükselişine olanak tanımakla suçlanmıştır. Le Duc Tho ise, Vietnam’da barışın sağlanmadığını gerekçe göstererek ödülü reddetmiştir.

Kissinger’ın yaptığı darbeler ve akıttığı kanlar, onun tarihteki rolünü ve mirasını değerlendirmeyi zorlaştıran bir konudur. Bazıları onu ödüllü ve başarılı bir diplomat, bazıları ise savaş suçlusu ve katliam iş birlikçisi olarak görür.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/henry-kissinger-kapitalist-kuresel-sistemin-tilkisi-4578437

@@@@@@@@@

Hangi ülkelerde darbe yaptı?

Kissinger’ın darbe yaptığı veya desteklediği ülkeler şunlardır:

Şili: Kissinger, 1973 yılında CIA ile işbirliği yaparak demokratik seçilmiş sosyalist lider Salvador Allende’yi devirmiş ve askeri diktatör Augusto Pinochet’i iktidara getirmiştir1.
Doğu Timor: Kissinger, 1975 yılında Endonezya’nın Doğu Timor’u işgal etmesine ve burada soykırım niteliğinde bir katliam yapmasına yeşil ışık yakmıştır.
Bangladeş: Kissinger, 1971 yılında Pakistan’ın Bangladeş’i (o zaman Doğu Pakistan) bastırmasına ve burada 3 milyon kişinin ölümüne yol açan bir soykırım gerçekleştirmesine destek vermiştir.
Kamboçya: Kissinger, Amerika Birleşik Devletleri’nin 1969-1970 yıllarında Kamboçya’yı bombalamasını desteklemiş ve bu da Kızıl Kmer rejiminin yükselişine ve yaklaşık 2 milyon Kamboçyalı’nın katledilmesine neden olmuştur.
Yunanistan: Kissinger, 1967 yılında Yunanistan’da askeri cuntanın iktidara gelmesine sessiz kalmış ve 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türkiye’ye silah yardımı yapmıştır.

@@@@@@@@@@

Henry Kissinger kimdir?

Henry Kissinger, 20. yüzyılın en etkili ve tartışmalı Amerikalı diplomatlarından biridir. Almanya’da Yahudi bir ailede doğan Kissinger, Nazi zulmünden kaçarak ABD’ye göç etmiş ve burada Harvard Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler eğitimi almıştır. 1969-1977 yılları arasında ABD başkanlarının ulusal güvenlik danışmanı ve dışişleri bakanı olarak görev yapmıştır. Kissinger, ABD’nin dış politikasını şekillendiren pek çok önemli olayda kilit rol oynamıştır. Bunlar arasında şunlar sayılabilir:

ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki yumuşama politikasını geliştirmiş ve SALT I antlaşmasını imzalamıştır.
ABD ve Çin arasında ilk resmi ilişkileri kurmuş ve Nixon’un Çin ziyaretini gerçekleştirmiştir.
Vietnam Savaşı’nın sonlandırılmasına yönelik müzakerelerde Vietnamlı diplomat Le Duc Tho ile birlikte Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüştür.
Arap-İsrail savaşları sırasında mekik diplomasisi yapmış ve İsrail ile Mısır arasında barış anlaşması imzalanmasına katkıda bulunmuştur.
Kissinger, aynı zamanda pek çok eleştiriye ve suçlamaya da maruz kalmıştır. Kissinger’ın politikaları ve eylemleri, baskıcı rejimlere destek vermesi, savaş suçlarına göz yummakla veya katkıda bulunmakla suçlanması ve insan hakları ihlallerine karışması ile ilgilidir. Kissinger’ın yaptığı darbeler ve akıttığı kanlar, onun tarihteki rolünü ve mirasını değerlendirmeyi zorlaştıran bir konudur. Bazıları onu ödüllü ve başarılı bir diplomat, bazıları ise savaş suçlusu ve katliam iş birlikçisi olarak görür.

@@@@@@

 

Alem-i manada Hz. Peygamber (a.s.m)’den hadis rivayet etmekle de bilinen ve Şeyh-i Ekber olarak şöhret bulan Muhyiddin İbn Arabî bu konuda şunları yazmıştır:

“Resulullah (a.s.m)’dan yaptığım rivayetlerin en acaibi şudur ki; Resulullah (a.s.m) sahabeleriyle birlikte mescitte oturduğu bir sırada derin bir gürültü işittiler ve (sahabeler) irkildiler. Bunun üzerine Resulullah (a.s.m) ‘Bu gürültünün ne olduğunu bilir misiniz?’ diye sordu. Onlar ‘Allah ve resulü bilir” dediler. Bunun üzerine ferman etti ki: “Yetmiş senedir yuvarlanıp, bu dakikada Cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür.” Sözünü daha yeni bitirmişti ki, münafıklardan birinin evinden çığlık sesleri duyuldu. ‘Yetmiş yaşındaki meşhur münafık ölmüştü.’ (Bu haberi aldıklarında), Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ‘Allahu ekber’ dedi. Böylece sahabelerden alim olanlar, ‘söz konusu taşın o münafık olduğunu’ anladılar. ‘Allah kendisini yarattığı günden beri cehennem ateşine (cehennem ateşinin çukuruna) doğru yuvarlanıyordu, nihayet yetmiş yıllık ömrü tamamlanınca cehennemin dibine ulaşmıştı.’ Nitekim, Kur’an’da “Şüphesiz münafıklar cehennemin en aşağı derekesindedir” buyurulmuştur. Allah o gürültüyü/düşme sesini onlara işittirdi ki ibret alsınlar.”

Şimdi bakın, nebevî sözler ne harikadır, tarifleri ne kadar da incedir, işaretleri ne kadar da güzeldir; Resulullah (a.s.m)’ın  sözleri ne kadar da tatlıdır!”

 

https://sorularlarisale.com/cehennemin-dibine-dusen-tas-konusundaki-rivayet-nur-risalelerinde-hadis-olarak-yer-almaktadir-ancak-asagida-yer-alan