ASHAB-I SEBT VE ASHAB-I UHDUT

ASHAB-I SEBT VE ASHAB-I UHDUT

Ashab-ı Sebt


Ashab-ı Sebt, Kur’an’da da geçen, cumartesi günü avlanmayı yasaklayan Allah’ın emrine karşı gelen ve sonunda maymuna dönüştürülen bir grup Yahudi kavimdir.

Ashab-ı Sebt, Hz. Davut (a.s) zamanında yaşamış ve deniz kıyısında bir sahilde yerleşmişlerdir. Cumartesi günü balıkların çok geldiği bir yerde yaşadıkları için, Allah onlara cumartesi günü av yapmamalarını emretmiştir. Ancak Ashab-ı Sebt, Allah’ın emrini çiğneyerek cumartesi günü balık tutmaya devam etmişlerdir. Bazıları da bu yasağı dolanmak için cumartesi günü tuzak kurup pazar günü balık toplamışlardır.

Allah, bu kimseleri cezalandırmak için onları maymuna dönüştürmüştür. Bazı rivayetlere göre, bu maymunlar üç gün sonra ölmüştür. Ashab-ı Sebt’ten sadece kötülükten sakınanlar ve onlara engel olmaya çalışanlar kurtulmuştur.

Ashab-ı Sebt’in hikayesi, Allah’ın emirlerine karşı gelenlere ve sınırlarını aşanlara verilen bir ibret örneğidir.

@@@@@@@@@@

Ashab-ı Sebt hakkında Kuranı Kerimdeki ayetler hangileridir?

Ashab-ı Sebt, Kur’an-ı Kerim’de A’raf, Bakara ve Nisa surelerinde geçen bir kavimdir. Bu kavim, Allah’ın kendilerine cumartesi günü avlanmayı yasakladığı, ancak onların bu yasağı çeşitli hilelerle çiğnedikleri için Allah’ın onları maymunlara çevirdiği bir topluluktur.

Ashab-ı Sebt ile ilgili ayetler şunlardır:

A’raf Suresi, 163. ayet: Onlara deniz kenarında bulunan bir kavimden de sor. Onlar cumartesi günü avlanmayı yasaklanmıştı. Cumartesi günü balıklar onlara akın akın gelirken, cumartesi günü olmayan diğer günlerde gelmezdi. İşte biz onları, yaptıkları kötülükler yüzünden böyle imtihan ettik.
Bakara Suresi, 65. ayet: Andolsun, sizden öncekilerden cumartesi günü yasağını çiğneyenlere: “Siz, mutlaka aşağılık maymunlar olun!” demiştik.
Nisa Suresi, 47. ayet: Ey kendilerine kitap verilenler! Bizim indirdiğimiz Kur’an’a iman edin. O, sizin kitabınızı doğrulamaktadır. Yoksa biz, yüzlerinizi öyle değiştiririz ki, onları tanıyamazsınız. Veya onları, cumartesi günü yasağını çiğneyenler gibi lanetleriz. Allah’ın emri gerçekleşmiştir.
Ashab-ı Sebt’in kıssası, bize Allah’ın emirlerine karşı gelmenin, hile yapmanın ve yasakları ihlal etmenin büyük bir günah olduğunu ve bunun da acı bir sonuç doğuracağını öğretir. Allah, bu kıssayı bize ibret alalım diye anlatmıştır.

@@@@@@@@@@@

Cumartesi günü Yahudiler için neden önemlidir?

Cumartesi günü Yahudiler için önemlidir, çünkü bu gün onlar için kutsal bir gündür. Yahudilikte Şabat, Tanrı’nın evreni altı günde yarattığı ve yedinci gün dinlendiği inancına dayanır. Bu nedenle Yahudiler, cumartesi günü herhangi bir iş yapmazlar, sadece ibadet ederler, aileleriyle vakit geçirirler ve Tora’yı (Tevrat) okurlar. Şabat, Yahudilerin Tanrı’ya yakınlaştıkları, ruhsal olarak yenilendikleri ve hayatın anlamını hatırladıkları bir gündür.

@@@@@@@@#

Şabat’ın Yahudi takvimindeki yeri nedir?

Şabat’ın Yahudi takvimindeki yeri, Gregoryen takviminde cumartesi gününe denk gelir. Yahudi takvimi, ay ve güneş hareketlerine dayalı bir takvimdir. Bir yıl 12 veya 13 aydan, bir ay ise 29 veya 30 günden oluşur. Yahudi takviminde her ayın ilk günü yeni aydır. Şabat ise her haftanın yedinci günüdür. Bu nedenle Şabat, Yahudi takviminde her ayın 8, 15, 22 ve 29. günlerine denk gelir.

@@@@@@@@@

Ashab-ı Uhdut

Ashab-ı Uhdut, Kur’an’da da geçen, Allah’a inananları ateş dolu hendeklere atarak işkence eden bir grup zalim kavimdir.

Ashab-ı Uhdut, Hz. İsa’dan sonra Yemen’de yaşamış ve Yahudi bir hükümdar olan Zûnüvâs tarafından yönetilmiştir. Zûnüvâs, Yahudiliği kabul ettikten sonra, Necran bölgesindeki Hristiyanlara Yahudiliğe geçmelerini istemiş, reddedenleri uzun ve derin hendekler kazdırıp içine ateş yakarak yakmıştır. Bu olayda yaklaşık 20.000 Hristiyan şehit olmuştur.

Ashab-ı Uhdut’un hikayesi, Allah’a inananlara zulmedenlerin mutlaka cezalandırılacağını, Allah’a inananların ise sabır ve sebatla imanlarını koruyacaklarını gösteren bir ibret örneğidir.

@@@@@@@@@

Ashab-ı Uhdut hakkında Kuranı Kerimdeki ayetler hangileridir?

Ashab-ı Uhdut hakkında Kur’an-ı Kerim’deki ayetler, Bürûc Suresi’nin 4-8. ayetleridir. Bu ayetler, Ashab-ı Uhdut’un Allah’a inananları ateş dolu hendeklere atarak işkence ettiklerini, Allah’ın da onları cezalandırdığını anlatır. Bu ayetlerin mealleri şöyledir:

Bürûc Suresi 4. Ayet: Kahrolsun mü’minleri yakmak için o hendekleri kazanlar
5. Ayet: Alev alev tutuşturulmuş ateşle dolu hendekleri!
6. Ayet: Onlar o ateşin başına oturmuş,
7. Ayet: Mü’minlere yaptıkları işkenceyi keyifle seyrediyorlardı.
8. Ayet: O mü’minlerden, başka bir sebeple değil, sadece karşı konulmaz kudret sahibi ve her türlü övgüye lâyık olan Allah’a iman etmelerinden ötürü nefret edip, intikam alıyorlardı.

@@@@@@@@

Kuranda anlatılan Ashâb-ı Uhdut kıssasında ateşe atılmak üzere olan anne ve çocuğunun kıssası.

Ashâb-ı Uhdut kıssası, Kur’an-ı Kerim’in Buruc suresinde geçen bir kıssadır. Bu kıssada, Allah’a inanan müminlere zulmeden zalim bir kavim anlatılır. Bu kavim, müminleri dinlerinden döndürmek için ateş dolu hendeklere atarak işkence ederler. Bu kıssanın geçtiği zaman ve yer hakkında kesin bir bilgi yoktur, ancak bazı rivayetlere göre, bu olay Yemen’de, Yahudi hükümdar Zûnüvâs’ın Hristiyanlara yaptığı zulümle ilgilidir.

Kıssada, ateşe atılmak üzere olan anne ve çocuğunun durumu da anlatılır. Bu konuda, Suheyb b. Sinan (r.a.) tarafından rivayet edilen bir hadis vardır. Bu hadise göre, anne ve çocuğu hendeğin başına getirilirler. Anne, çocuğunu ateşe atmak istemez, ancak çocuk annesine şöyle der: “Ey anneciğim! Sabret, sen doğru yoldasın.” Böylece anne ve çocuk, Allah’a inandıkları için ateşe atılırlar.

Bu kıssa, Allah yolunda sabreden, şehit olan ve zalimlere boyun eğmeyen müminlerin örnekliğini gösterir. Aynı zamanda, Allah’ın zalimlere vereceği azabı da haber verir. Bu kıssa, bize iman, sabır, tevekkül, dua, tebliğ gibi konularda dersler verir. Allah, bu kıssayı bize ibret alalım diye anlatmıştır.

@@@@@@@@@@

 




KRİPTO YAHUDİLER VE SABETAİSTLER

KRİPTO YAHUDİLER VE SABETAİSTLER

Türkiye’de bulunan kripto Yahudiler.

Kripto Yahudiler, gizlice Yahudiliği uygulayan fakat topluma karşı farklı bir dini uyguluyormuş gibi görünen Yahudilerdir. Türkiye’de çeşitli kripto Yahudi grupları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Sabataycılar: 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda ortaya çıkan ve Sabatay Sevi’yi Mesih olarak kabul eden bir Yahudi mezhebidir. Sabatay Sevi, 1666’da zorla Müslüman olmuş, ancak bazı takipçileri onun gizli bir Yahudi olduğuna inanmıştır. Sabataycılar, dıştan Müslüman, içten Yahudi olarak yaşamış ve bazı Yahudi geleneklerini sürdürmüştür. Sabataycılar, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle de İzmir, Manisa, Aydın, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Adapazarı, Ankara, Antalya, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adana, Mersin, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Denizli, Muğla, Çanakkale, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, İstanbul ve Çankırı’da yaşamış veya yaşamaktadır.


Saferad Yahudileri: 15. yüzyılda İspanya ve Portekiz’den kovulan veya zorla Hristiyanlaştırılan Yahudilerdir. Bazıları Osmanlı topraklarına gelerek Yahudiliğe devam etmiş, bazıları ise Hristiyan kimliğini koruyarak gizli Yahudi olarak yaşamıştır. Saferad Yahudileri, Türkiye’nin batı ve güney kıyılarında, özellikle de İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, Çankırı, Ankara, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gümüşhane, Bayburt, Aksaray, Karaman, Burdur, Isparta ve Çankırı’da yaşamış veya yaşamaktadır.


Eşkenaz Yahudileri: Orta ve Doğu Avrupa kökenli Yahudilerdir. 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı ve Türkiye’ye göç etmişlerdir. Eşkenaz Yahudileri, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle de İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, Çankırı, Ankara, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gümüşhane, Bayburt, Aksaray, Karaman, Burdur, Isparta ve Çankırı’da yaşamış veya yaşamaktadır.
Alevî Yahudiler: Alevîlik ile Yahudilik arasında bir bağlantı olduğuna inanan Yahudilerdir. Bazıları, Alevîliğin Yahudilikten türediğini veya Yahudilik ile ortak kökenlere sahip olduğunu savunur. Alevî Yahudiler, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle de İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, Çankırı, Ankara, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gümüşhane, Bayburt, Aksaray, Karaman, Burdur, Isparta ve Çankırı’da yaşamış veya yaşamaktadır.
Kürt Yahudiler: Kürtçe konuşan Yahudilerdir. Kürt Yahudileri, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde, özellikle de Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kars, Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, Mersin, Hatay, Antalya, Muğla, VS..

@@@@@@@@@@

Türkiye’de Musevîler hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum.

Türkiye’de Musevîler, Yahudilik dinine mensup olan veya Yahudi kökenli olan kişilerdir. Türkiye’de Musevîlerin tarihi, kültürü, eğitimi, dini yaşamı ve toplumsal konumu hakkında çeşitli kaynaklar bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Türkiye Hahambaşılığı: Türkiye sınırları içinde yaşayan Sefarad ve Aşkenaz Musevîlerinin dinî önderi Hahambaşı’nın yönettiği kurumdur. Merkezi Beyoğlu, İstanbul’da bulunmaktadır. Türkiye Hahambaşılığı’nın resmî sitesinde Türkiye’deki Musevî cemaatinin tarihçesi, kurumları, sinagogları, eğitim kurumları, sosyal faaliyetleri, yayınları ve haberleri hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Türkiye’deki Musevîler: Bu makalede, Türkiye’deki Musevîlerin tarihi, dini, kültürel ve toplumsal durumu hakkında genel bir bakış sunulmaktadır. Makalede, Musevîlerin Filistin’den göç etmeleri, İslam devletlerinde yaşamaları, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde karşılaştıkları sorunlar ve çözümler, Musevîlerin katkıları ve Türkiye’deki Musevî cemaatinin bugünkü durumu anlatılmaktadır.

Türkiye’de kaç adet azınlık lisesi var? Ermeniler, Musevîler ve diğerleri: Bu haberde, Türkiye’de Ermeni, Rum ve Musevî azınlıklara ait liselerin sayısı, konumu, öğrenci sayısı, eğitim dili, mezunları ve sorunları hakkında bilgi verilmektedir. Haberde, Türkiye’de Musevîlerin bir adet lisesi olduğu, bu lisenin İstanbul’da bulunduğu, öğrenci sayısının 400 civarında olduğu, eğitim dilinin Türkçe ve İbranice olduğu, mezunlarının çoğunun yurt dışında üniversite okuduğu ve lisenin maddi sıkıntılar yaşadığı belirtilmektedir.
https://www.gazeteilksayfa.com/turkiyede-kac-adet-azinlik-lise-bulunuyor-iste-o-liseler-186015h.htm

@@@@@@@@@@@

Türkiye’deki Musevîlerin sayısı nedir?

Türkiye’deki Musevîlerin sayısı hakkında kesin bir bilgi yoktur, ancak çeşitli kaynaklara göre 20 bin ila 25 bin arasında olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye’deki Musevîlerin büyük çoğunluğu İstanbul’da yaşamaktadır

-Dışişleri: Azınlık sayısı 89 bin – Güncel Haberler – Milliyet :

@@@@@@@@@@@

Türkiye’de Yahudilik nasıl yayıldı?

Türkiye’de Yahudilik, Anadolu’da en az MÖ beşinci yüzyıldan beri var olan bir dindir. Yahudilik, tarihte çeşitli dönemlerde farklı bölgelerden gelen Yahudi göçmenler tarafından Anadolu’ya taşınmıştır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

İspanya ve Portekiz Yahudileri: 15. yüzyılın sonunda, İspanya ve Portekiz’de Yahudilere karşı yapılan zulüm ve kovulma nedeniyle, yaklaşık 150 bin Yahudi Osmanlı İmparatorluğu’na sığınmıştır. Osmanlı padişahı II. Bayezid, Yahudilere hoşgörü ve koruma sağlamıştır. Yahudiler, Osmanlı topraklarında özellikle İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Manisa, Aydın, Denizli, Antalya, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Erzurum, Van, Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Siirt gibi şehirlerde yaşamış ve ticaret, tıp, sanat, eğitim gibi alanlarda katkıda bulunmuşlardır. Yahudiler, kendi dilleri olan Yahudi İspanyolcasını (Ladino) konuşmuş ve kendi kültürlerini korumuşlardır. Bu Yahudiler, Sefarad Yahudileri olarak bilinirler.
Orta ve Doğu Avrupa Yahudileri: 19. ve 20. yüzyıllarda, Orta ve Doğu Avrupa’da yaşayan Yahudiler, çeşitli nedenlerle (savaş, yoksulluk, antisemitizm, siyonizm) Osmanlı ve Türkiye’ye göç etmişlerdir. Bu Yahudiler, Almanca, Lehçe, Rusça, Macarca gibi dilleri konuşmuş ve Aşkenaz Yahudileri olarak adlandırılmışlardır. Aşkenaz Yahudileri, Türkiye’de özellikle İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Ankara, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, Çankırı gibi şehirlerde yaşamış ve çeşitli mesleklerde çalışmışlardır.
Kürt Yahudileri: Kürt Yahudileri, Kürtçe konuşan ve Kürt kültürüne sahip olan Yahudilerdir. Kürt Yahudileri, tarihte çeşitli zamanlarda Anadolu’ya gelmişlerdir. Bazıları, MÖ 8. yüzyılda Asur kralı II. Tiglat-Pileser tarafından İsrail Krallığı’ndan sürülen Yahudilerin soyundan geldiklerine inanırlar. Bazıları ise, 16. yüzyılda Safevi hükümdarı I. Abbas tarafından İran’dan sürülen Yahudilerin torunlarıdırlar. Kürt Yahudileri, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde, özellikle Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kars, Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, Mersin, Hatay, Antalya, Muğla, Denizli, Aydın, Manisa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Edirne, İstanbul gibi şehirlerde yaşamışlardır. 1948-1951 yılları arasında, çoğu İsrail’e göç etmiştir.
Umarım bu bilgiler, Türkiye’de Yahudilik nasıl yayıldı sorusuna cevap vermenize yardımcı olmuştur. Başka bir sorunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bana bildirin.
?

: Türkiye’de Yahudilik – : Yahudi tarihi: Nereden geldiler nasıl yayıldılar? – Memleket 2: Türkiye’de Yahudilik –

@@@@@@@@@@@@

Türkiye’de Musevî cemaati nasıl örgütlenmiştir?

Türkiye’de Musevî cemaati, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Musevîlik dinine mensup olan yaklaşık 20 bin ila 25 bin kişiden oluşmaktadır. Türkiye’de Musevî cemaatinin resmî temsilcisi Türkiye Hahambaşılığı’dır. Türkiye Hahambaşılığı, Türkiye sınırları içinde yaşayan Sefarad ve Aşkenaz Musevîlerinin dinî önderi Hahambaşı’nın yönettiği bir kurumdur. Türkiye Hahambaşılığı, Musevî cemaatinin tarihî, kültürel, eğitim, sosyal ve dini faaliyetlerini yürütmektedir. Türkiye Hahambaşılığı’nın merkezi Beyoğlu, İstanbul’da bulunmaktadır.

Türkiye’de Musevî cemaati, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Lozan Antlaşması’na göre azınlık statüsüne sahiptir. Türkiye’de Musevî cemaati, kendi dini kurumlarını, eğitim kurumlarını, vakıflarını, derneklerini, gazetelerini, radyolarını, müzelerini ve sinagoglarını kurma ve işletme hakkına sahiptir. Türkiye’de Musevî cemaati, kendi dini bayramlarını, geleneklerini, kültürlerini ve dillerini yaşatmaktadır. Türkiye’de Musevî cemaati, Türk toplumuyla uyumlu ve barışçıl bir şekilde yaşamaktadır.

Türkiye’de Musevî cemaati, çeşitli alt gruplara ayrılmaktadır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

Sefarad Yahudileri: 15. yüzyılda İspanya ve Portekiz’den kovulan veya zorla Hristiyanlaştırılan Yahudilerdir. Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan bu Yahudiler, Türkiye’de en kalabalık Musevî grubunu oluşturmaktadır. Sefarad Yahudileri, kendi dilleri olan Yahudi İspanyolcasını (Ladino) konuşmaktadır.
Aşkenaz Yahudileri: Orta ve Doğu Avrupa kökenli Yahudilerdir. 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı ve Türkiye’ye göç etmişlerdir. Aşkenaz Yahudileri, Almanca, Lehçe, Rusça, Macarca gibi dilleri konuşmaktadır.

@@@@@@@@@@

Türkiye’de bulunan Kripto sabataistler?

Kripto sabataistler, gizlice Sabataycılık uygulayan fakat topluma karşı farklı bir dini uyguluyormuş gibi görünen Yahudilerdir. Sabataycılık, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda ortaya çıkan ve Sabatay Sevi’yi Mesih olarak kabul eden bir Yahudi mezhebidir. Sabatay Sevi, 1666’da zorla Müslüman olmuş, ancak bazı takipçileri onun gizli bir Yahudi olduğuna inanmıştır. Sabataycılar, dıştan Müslüman, içten Yahudi olarak yaşamış ve bazı Yahudi geleneklerini sürdürmüştür.

@@@@@@@@@

Sabataycılığın tarihi nedir?

Sabataycılığın tarihi, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda başlayan ve günümüze kadar devam eden bir dini harekettir. Sabataycılığın kurucusu, İzmirli Yahudi haham ve kabbalist Sabatay Sevi’dir. Sabatay Sevi, 1648 yılında Yahudi Mesih olduğunu ilan etmiş ve dünyadaki tüm Yahudiler arasında büyük bir yankı uyandırmıştır. Ancak 1666 yılında, Sultan IV. Mehmed tarafından ölüm cezasına çarptırılınca, zorla Müslüman olmuştur. Bu olay, Sabataycılık hareketinde bir bölünmeye yol açmıştır. Bazı takipçileri, Sabatay Sevi’nin gizli bir Yahudi olduğuna ve dönüşümünün kabbalistik bir anlamı olduğuna inanmıştır. Bu takipçiler, dıştan Müslüman, içten Yahudi olarak yaşamaya başlamış ve kripto Yahudiler veya dönmeler olarak adlandırılmıştır. Bazı takipçileri ise, Sabatay Sevi’nin sahte bir Mesih olduğunu kabul etmiş ve Yahudiliğe geri dönmüştür.

Sabataycılık hareketi, tarihte çeşitli kollara ayrılmıştır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

İzmirli: Sabatay Sevi’nin orijinal öğretilerine bağlı kalan ve onun ölümünden sonra liderliği devralan Nathan of Gaza’nın takipçileridir. İzmirli kolunun diğer kollarından ayrıldığı ilk bölünmedir.
Jakubi: Sabatay Sevi’nin son karısının erkek kardeşi Jacob Querido’nun kurduğu koldur. Querido, Sabatay Sevi’nin reenkarne olduğunu ve başlı başına bir Mesih olduğunu iddia etmiştir. Jakubi kolunun İzmirli’den ayrıldığı ikinci bölünmedir.
Karakashi/Konioso: Berekiah Russo’nun kurduğu koldur. Russo, Sabatay Sevi’nin ruhunu miras aldığını ve bir sonraki gerçek Mesih olduğunu iddia etmiştir. Russo’nun iddiaları sonradan kabul görmüş ve Sabataycılığın en kalabalık ve en katı kolu olan Karakashi (Türk) veya Konioso (Ladino) kolu doğmuştur. Karakashi/Konioso kolunun İzmirli’den ayrıldığı üçüncü bölünmedir.
Frankist: Jacob Frank’ın kurduğu koldur. Frank, Karakashi/Konioso misyonerleri tarafından öğretilen Sabataycılığı benimsemiş ve Russo’nun ruhunu miras aldığını iddia etmiştir. Frank, Doğu Avrupa’da dönmelerden farklı bir Sabataycı grup olan Frankist kolu yaratmıştır. Frankist kolunun Karakashi/Konioso’dan ayrıldığı dördüncü bölünmedir.
Lechli: Polonya kökenli Sabataycılardır. Selanik ve İstanbul’da sürgünde yaşamışlardır. Lechli kolunun Frankist’ten ayrıldığı beşinci bölünmedir.

@@@@@@@@@@

Sabetayistlerin Türkiye’deki etkisi nedir?

Sabetayistlerin Türkiye’deki etkisi, tarihsel, siyasi, ekonomik, kültürel ve medyatik açılardan değerlendirilebilir. Sabetayistler, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve gelişiminde önemli roller oynamış, çeşitli alanlarda katkıda bulunmuş, ancak aynı zamanda çeşitli komplolara ve suikastlara da karışmışlardır. Sabetayistlerin Türkiye’deki etkisi hakkında şu bilgiler verilebilir:

Tarihsel etki: Sabetayistler, 17. yüzyılda Sabatay Sevi’nin mesihliğine inanan ve zorla Müslüman olan Yahudilerin torunlarıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda dışarıdan Müslüman, içeriden Yahudi olarak yaşamış ve gizli bir cemaat oluşturmuşlardır. Sabetayistler, Osmanlı toplumunda çeşitli mesleklerde çalışmış, ticaret, tıp, sanat, eğitim gibi alanlarda başarı göstermiş, Osmanlı modernleşmesine ve Batılılaşmasına katkıda bulunmuşlardır. Sabetayistler, aynı zamanda Jön Türk hareketinin, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, Türk Kurtuluş Savaşı’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun önde gelen aktörleri arasında yer almışlardır.
Siyasi etki: Sabetayistler, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi hayatında da etkili olmuşlardır. Sabetayistler, hem Cumhuriyet Halk Partisi’nde hem de Demokrat Parti’de önemli mevkiler işgal etmiş, Atatürk’ün yakın çevresinde ve İnönü’nün kabinesinde yer almışlardır. Sabetayistler, ayrıca 1926’da İzmir Suikasti’ne, 1955’te 6-7 Eylül Olayları’na, 1960’ta 27 Mayıs Darbesi’ne, 1971’de 12 Mart Muhtırası’na, 1980’de 12 Eylül Darbesi’ne ve 1997’de 28 Şubat Süreci’ne karıştığı iddia edilmiştir. Sabetayistler, Türkiye’nin NATO’ya girmesini, Kıbrıs Barış Harekatı’nı, Avrupa Birliği’ne yakınlaşmayı ve Kürt sorununun çözümünü desteklemiştir. Sabetayistler, Türkiye’nin siyasi tarihinde hem reformcu hem de darbeci olarak rol oynamışlardır.
Ekonomik etki: Sabetayistler, Türkiye’nin ekonomik hayatında da etkili olmuşlardır. Sabetayistler, Osmanlı İmparatorluğu’nda ticaretle uğraşmış, bankacılık, sigortacılık, sanayi, madencilik, inşaat, ulaşım, turizm, medya gibi sektörlerde yatırım yapmış, holdingler, şirketler, vakıflar kurmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına, sanayileşmesine, ihracatına, dış ticaretine, serbest piyasa ekonomisine katkıda bulunmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin en zengin ve en güçlü iş adamları, sanayicileri, bankacıları, patronları arasında yer almışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin ekonomik tarihinde hem girişimci hem de sömürücü olarak rol oynamışlardır.
Kültürel etki: Sabetayistler, Türkiye’nin kültürel hayatında da etkili olmuşlardır. Sabetayistler, Osmanlı İmparatorluğu’nda eğitim, sanat, edebiyat, müzik, tiyatro, sinema, resim, heykel, mimari gibi alanlarda faaliyet göstermiş, eserler vermiş, ödüller kazanmışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin kültürel gelişmesine, sanatsal yaratıcılığına, entelektüel zenginliğine katkıda bulunmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin en ünlü ve en başarılı yazarları, şairleri, sanatçıları, akademisyenleri, bilim insanları, gazetecileri, yorumcuları, eleştirmenleri arasında yer almışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin kültürel tarihinde hem aydınlatıcı hem de yozlaştırıcı olarak rol oynamışlardır.
Medyatik etki: Sabetayistler, Türkiye’nin medyatik hayatında da etkili olmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’de gazete, dergi, radyo, televizyon, internet gibi medya organlarını kurmuş, yönetmiş, çalışmış, yatırım yapmışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin medya sektörüne, haber akışına, kamuoyu oluşumuna, gündem belirlemeye, siyasi ve sosyal meselelere yön vermeye katkıda bulunmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin en tanınmış ve en etkili medya patronları, yöneticileri, editörleri, muhabirleri, yazarları, sunucuları, spikerleri, oyuncuları, yönetmenleri, yapımcıları arasında yer almışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin medyatik tarihinde hem bilgilendirici hem de manipülatif olarak rol oynamışlardır.

@@@@@@@@@

 

Kripto Yahudiler.

https://www.facebook.com/100001837561240/posts/pfbid02HHiEc9p6hBkgH2AWJEwugzDs8i4HkQEtcfYvRqmo5Uk8BQsVmPYLPQMWYFvegwdxl/

http://kriptoyahudiler.blogspot.com.tr/?fbclid=IwAR2DZN-pu6qu6hER351HXB3EJ6dYyfS1WAd3HoJ7DOTbGjglUh9MkTBbiBo




BATI VE İSLAM MEDENİYETİ 

BATI VE İSLAM MEDENİYETİ 

Batıda ve Avrupa da görülen medeniyet dışı davranışlar.


Batıda ve Avrupa’da görülen medeniyet dışı davranışlar, farklı kültürler, değerler ve inançlar arasında çatışma, anlaşmazlık ve önyargı kaynağı olabilir. Medeniyet, bir toplumun şehir hayatında geliştirdiği sosyal, siyasal, entelektüel, kurumsal, teknik ve ekonomik birikim, düzey ve fırsatları ifade eder. Ancak medeniyetin sadece maddi ve teknik yönleriyle ölçülmesi, onun manevi ve ahlaki boyutlarını ihmal etmek anlamına gelir. Batı medeniyeti, Avrupa ve Kuzey Amerika’da ortaya çıkan ve Hristiyanlık, Antik Yunan ve Roma kültürleri, Rönesans, Aydınlanma, Sanayi Devrimi ve Demokrasi gibi etkenlerle şekillenen bir medeniyettir. Batı medeniyeti, diğer medeniyetlere göre bilim, teknoloji, sanat, hukuk, ekonomi ve siyaset alanlarında büyük bir ilerleme kaydetmiştir. Ancak bu ilerlemenin yanında, Batı medeniyeti de bazı sorunlarla karşı karşıyadır. Örneğin, Batı medeniyeti, ahlaki değerlerin erozyonu, bireyselcilik, tüketimcilik, çevre kirliliği, eşitsizlik, adaletsizlik, yabancılaşma, şiddet, ırkçılık, ayrımcılık, terörizm, savaş, göç, kültürel çeşitlilik, kimlik bunalımı, sekülerizm, laiklik, din ve devlet ilişkisi, insan hakları, demokrasi, insanlık onuru, özgürlük, sorumluluk, mutluluk gibi konularda çeşitli tartışma ve çatışmalar yaşamaktadır. Bu konular, Batı medeniyetinin kendi içinde ve diğer medeniyetlerle ilişkilerinde önemli zorluklar ve fırsatlar doğurmaktadır. Batı medeniyetinin medeniyet dışı davranışlar sergilemesinin nedenleri arasında, Batı’nın kendi medeniyetini evrensel ve üstün görme eğilimi, diğer medeniyetleri tanıma ve anlama çabasından yoksun olması, medeniyetler arası diyalog ve işbirliğine kapalı olması, medeniyetlerin çatışması tezini benimsemesi, küreselleşme sürecinde diğer medeniyetleri asimile etmeye çalışması, medeniyetlerin ortak değerlerini ve çıkarlarını göz ardı etmesi, medeniyetlerin farklılıklarını tehdit olarak algılaması, medeniyetlerin ortak sorunlarına çözüm üretmekte yetersiz kalması sayılabilir. Batı medeniyetinin medeniyet dışı davranışlarını önlemek ve medeniyetler arasında barış, uyum ve işbirliği sağlamak için, Batı’nın kendi medeniyetini eleştirel bir bakışla değerlendirmesi, diğer medeniyetlere saygı duyması, medeniyetler arası diyalog ve işbirliğine açık olması, medeniyetlerin çatışması tezini reddederek medeniyetlerin işbirliği tezini benimsemesi, küreselleşme sürecinde diğer medeniyetlerin kültürel çeşitliliğini koruması, medeniyetlerin ortak değerlerini ve çıkarlarını gözetmesi, medeniyetlerin farklılıklarını zenginlik olarak kabul etmesi, medeniyetlerin ortak sorunlarına çözüm üretmekte etkin rol oynaması gerekmektedir.

@@@@@@@@@

Akifin şiirlerinde batı medeniyeti.

Akif’in şiirlerinde Batı medeniyetine yönelik eleştirilerini görebiliriz. Örneğin:

İstiklal Marşı: Akif’in en meşhur şiiri olan İstiklal Marşı, Batı’nın Osmanlı’ya karşı yürüttüğü işgal ve bölme planlarına karşı bir başkaldırıdır. Akif, Batı’nın medeniyet maskesinin altında yatan vahşetini şu mısra ile ifade etmiştir: “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”.
Bülbül: Akif’in Safahat’ın ilk kitabında yer alan bu şiirinde, Batı’nın Doğu’yu sömürmek için kullandığı misyonerlik faaliyetlerine dikkat çekmiştir. Akif, Batı’nın Doğu’yu kendi kültürüne uydurmak istediğini şu mısralarla anlatmıştır: “Bir de şu var: Hıristiyanlık, Müslümanlığı boğacak / Bütün Doğu’yu Hıristiyan yapacakmış, öyle mi? / Bu da güzel!.. Bu da güzel!.. Bu da güzel!..”.
Süleymaniye Kürsüsünde: Akif’in Safahat’ın ikinci kitabında yer alan bu şiirinde, Batı’nın ilim ve teknikteki ilerlemesinin arkasında yatan sebepleri sorgulamıştır. Akif, Batı’nın ilim ve teknikteki ilerlemesinin, İslam’ın kaynaklarından aldığı ilhamla gerçekleştiğini şu mısralarla belirtmiştir: “Eyvah, eyvah, eyvah!.. Bu ilim, bu fen nereden çıktı? / Bu da mı sizin, bu da mı sizin, bu da mı sizin? /

@@@@@@@##

Bediüzzamanın Batı medeniyetine bakışı nedir?

Bediüzzamanın Batı medeniyetine bakışı, onun eserlerinde ve hayatında görülebilecek bir konudur. Bediüzzaman, Batı medeniyetini hem takdir etmiş hem de tenkit etmiştir. Ona göre, Batı medeniyetinin iki yönü vardır: Bir yönü bilim, teknoloji, sanat, hukuk, ekonomi ve siyaset alanlarında ilerlemiş olan medeni yüzü; diğer yönü ise emperyalist, ahlaksız ve erdemden yoksun olan vahşi yüzü. Bediüzzaman, Batı’nın medeni yüzünü takdir etmiş, ancak Batı’nın vahşi yüzünü de şiddetle reddetmiştir. Bediüzzaman, Batı medeniyetinin menşeini Eski Roma ve Yunan olarak iki deha olarak görmüş, ancak bu iki dehanın birbirleriyle uyum sağlayamadığını, Batı’nın kendi medeniyetini evrensel ve üstün görme eğiliminde olduğunu, diğer medeniyetleri tanıma ve anlama çabasından yoksun olduğunu, medeniyetler arası diyalog ve işbirliğine kapalı olduğunu, medeniyetlerin çatışması tezini benimsediğini, küreselleşme sürecinde diğer medeniyetleri asimile etmeye çalıştığını, medeniyetlerin ortak değerlerini ve çıkarlarını göz ardı ettiğini, medeniyetlerin farklılıklarını tehdit olarak algıladığını, medeniyetlerin ortak sorunlarına çözüm üretmekte yetersiz kaldığını belirtmiştir. Bediüzzaman, Batı medeniyetinin olumsuz yönlerini ve kültürel sapmalarını açıklayarak esaslarını ve usullerini tahlil etmeye, felsefi ve fikri dayanaklarını tenkit etmeye özen gösterir. Bediüzzaman, Batı medeniyetinin medeniyet dışı davranışlarını önlemek ve medeniyetler arasında barış, uyum ve işbirliği sağlamak için, Batı’nın kendi medeniyetini eleştirel bir bakışla değerlendirmesi, diğer medeniyetlere saygı duyması, medeniyetler arası diyalog ve işbirliğine açık olması, medeniyetlerin çatışması tezini reddederek medeniyetlerin işbirliği tezini benimsemesi, küreselleşme sürecinde diğer medeniyetlerin kültürel çeşitliliğini koruması, medeniyetlerin ortak değerlerini ve çıkarlarını gözetmesi, medeniyetlerin farklılıklarını zenginlik olarak kabul etmesi, medeniyetlerin ortak sorunlarına çözüm üretmekte etkin rol oynaması gerektiğini söylemiştir. Bediüzzaman, Batı medeniyetine bakışını, kendi eserlerinde ve hayatında göstermiştir. Örneğin, İstiklal Marşı’nda, Batı’nın medeniyet maskesinin altında yatan vahşetini “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” mısrasıyla ifade etmiştir. Bülbül şiirinde, Batı’nın Doğu’yu sömürmek için kullandığı misyonerlik faaliyetlerine dikkat çekmiştir. Süleymaniye Kürsüsünde şiirinde, Batı’nın ilim ve teknikteki ilerlemesinin, İslam’ın kaynaklarından aldığı ilhamla gerçekleştiğini belirtmiştir. Ayrıca, Batı medeniyetinin mehasinlerini de takdir etmiş, özellikle Japonya’nın Batı’nın ilim ve sanatını alırken, kendi milli ve İslami değerlerini korumasını örnek göstermiştir. Bediüzzaman, Batı medeniyetine bakışını, hem adaletli hem de eleştirel bir şekilde ortaya koymuştur.

@@@@@@@@

Batı medeniyeti İslam medeniyetinden ne kadar etkilenmiştir?

Batı medeniyeti ve İslam medeniyeti arasında tarihsel, kültürel, dini, siyasi ve bilimsel olarak çok sayıda etkileşim ve alışveriş olmuştur. Bu etkileşimlerin boyutu, niteliği, zamanı ve sonuçları konusunda farklı görüşler ve değerlendirmeler mevcuttur. Bu nedenle, bu soruya verilecek bir cevap, hem objektif verilere hem de subjektif yorumlara dayanacaktır.

Genel olarak, Batı medeniyeti İslam medeniyetinden özellikle Orta Çağ’da ve Rönesans’tan sonra bilim, felsefe, edebiyat, sanat, mimari, tıp, matematik, astronomi, coğrafya, kimya, fizik, müzik gibi alanlarda önemli ölçüde etkilenmiştir. İslam medeniyeti, Antik Yunan, Roma, Hint ve Çin medeniyetlerinden aldığı bilgi ve kültürü geliştirerek, kendi özgün eserlerini ortaya koymuş ve bunları hem kendi içinde hem de komşu medeniyetlerle paylaşmıştır. İslam medeniyeti, aynı zamanda, Avrupa’nın karanlık çağlar olarak adlandırılan döneminde, bilimsel ve kültürel bir aydınlanma sağlamış ve Avrupa’nın yeniden doğuşuna zemin hazırlamıştır.

Batı medeniyeti İslam medeniyetinden etkilenirken, aynı zamanda ona karşı da bir takım tutum ve davranışlar geliştirmiştir. Batı medeniyeti, İslam medeniyetinin siyasi ve askeri gücünden, geniş coğrafyasından, zengin kaynaklarından, dinamik ve çeşitli nüfusundan, kültürel ve dini kimliğinden hem hayranlık duymuş hem de korkmuş ve çekinmiştir. Batı medeniyeti, İslam medeniyetini hem örnek almak hem de onunla rekabet etmek istemiştir. Batı medeniyeti, İslam medeniyetini hem tanımak hem de onu değiştirmek veya yok etmek istemiştir. Batı medeniyeti, İslam medeniyetini hem kendine yakın hem de kendinden uzak görmüştür.

Bu çelişkili tutum ve davranışlar, Batı medeniyeti ile İslam medeniyeti arasındaki ilişkilerin zaman zaman iş birliği, diyalog, hoşgörü, saygı, barış ve uyum; zaman zaman da çatışma, düşmanlık, şiddet, savaş ve kutuplaşma şeklinde seyretmesine neden olmuştur. Bu ilişkilerin günümüzde de devam ettiği ve gelecekte de etkileyeceği söylenebilir. Bu nedenle, Batı medeniyeti ile İslam medeniyeti arasındaki etkileşimin ne kadar olduğu sorusundan ziyade, bu etkileşimin nasıl olduğu ve nasıl olması gerektiği sorularının daha önemli olduğu düşünülebilir.

@@@@@@@@@

Endülüs Emevî devletinin maddi ve manevi gelişimi ve dünyaya etkisi ne olmuştur?

Endülüs Emevî devleti, İslam medeniyetinin en parlak dönemlerinden birini yaşamış ve dünyaya maddi ve manevi açıdan büyük katkılarda bulunmuştur. Endülüs Emevî devletinin maddi ve manevi gelişimi ve dünyaya etkisi şöyle özetlenebilir:

Endülüs Emevî devleti, 756 yılında Abdurrahman tarafından kurulmuş ve yaklaşık 300 yıl boyunca hüküm sürmüştür. 1 Devletin merkezi Kurtuba olmuş ve bu şehir, İslam ve Batı medeniyetlerinin buluşma noktası haline gelmiştir.
Endülüs Emevî devleti, ilim, felsefe, edebiyat, sanat, mimari, tıp, matematik, astronomi, coğrafya, kimya, fizik, müzik gibi alanlarda önemli gelişmeler ve katkılar sağlamıştır. Endülüs’te eğitime büyük önem verilmiş, okuma yazma bilmeyen çok az olmuş, cami, medrese ve küttaplar eğitim kurumları olarak kullanılmıştır. Endülüs’te kurulan kütüphaneler, dünyanın en zengin kütüphaneleri arasında yer almıştır.
Endülüs Emevi devleti, ilim ve kültür alanındaki başarılarını mimari eserlerine de yansıtmıştır. Kurtuba Ulu Cami, Medinetü’z-Zehra Camii, Caferiye (Saragossa) ve el-Hamra Sarayı gibi yapılar, Endülüs Emevî devletinin mimari anlayışını ve zevkini göstermektedir.
Endülüs Emevî devleti, İslam medeniyetinin diğer devletleriyle de etkileşim içinde olmuş, bilgi ve kültür alışverişinde bulunmuştur. Endülüs Emevî devleti, aynı zamanda Batı medeniyetine de büyük etki etmiştir. Avrupa’nın karanlık çağlar olarak adlandırılan döneminde, Endülüs Emevî devleti, Avrupa’ya bilimsel ve kültürel bir aydınlanma sağlamış ve Avrupa’nın yeniden doğuşuna zemin hazırlamıştır. Batılılar, ilk defa Aristoteles ve Platon gibi filozofları Müslüman bilginlerden öğrenmişlerdir.
Endülüs Emevî devleti, farklı dil, din ve ırkların mevcut olduğu yarımadada hoşgörüyü hâkim kılmaya özen göstermiş, bunun yanında şehirler inşa ederek medeniyetin maddi yüzünü insanlığa en güzel şekilde sunmaya çalışmıştır.

@@@@@@@@@

Müslüman bilim öncüleri kimlerdir ve bilime katkıları nelerdir?

Müslüman bilim öncüleri ve bilime katkıları hakkında size biraz bilgi vermek isterim. Müslümanlar, İslam’ın ilk yüzyıllarından itibaren ilim ve medeniyet alanında büyük bir gelişme göstermişlerdir. Hem İslam’ın kendine özgü ilim dallarında hem de evrensel bilim dallarında birçok eser ortaya koymuşlardır. İşte bunlardan bazıları:

Cabir b. Hayyan: Kimya ilminin kurucusu olarak kabul edilen Cabir b. Hayyan, 8. yüzyılda yaşamış bir Müslüman âlimdir. Kimyasal reaksiyonlar, asitler, bazlar, tuzlar, damıtma, kristalleştirme, süblimleşme, renk değişimi, metalürji, eczacılık gibi konularda birçok kitap yazmıştır. Ayrıca simya ile uğraşmış ve altın yapma denemeleri yapmıştır.
Ebû Bekir er-Razi: Tıp ilminin öncülerinden olan Ebû Bekir er-Razi, 9. ve 10. yüzyılda yaşamış bir Müslüman hekimdir. Tıbbın ilk ansiklopedisi sayılan el-Hâvî adlı eseri yazmıştır. Ayrıca çiçek ve suçiçeği hastalıklarını ilk kez tanımlamış, cerrahi müdahalelerde antiseptik yöntemler kullanmış, kimya ve felsefe alanında da çalışmalar yapmıştır.
Harezmi: Matematik, astronomi ve coğrafya ilimlerinde önemli katkıları olan Harezmi, 9. yüzyılda yaşamış bir Müslüman âlimdir. Cebir ilminin kurucusu olarak bilinir. Cebir ve denklem çözümü konusunda el-Kitâbü’l-muhtasar fî hesâbi’l-cebr ve’l-mukâbele adlı eseri yazmıştır. Ayrıca Hint-Arap sayı sisteminin yayılmasında rol oynamış, sıfırın kullanımını geliştirmiş, trigonometri ve geometri alanlarında çalışmalar yapmıştır.
İbn Heysem: Fizik, optik, astronomi ve matematik ilimlerinde çalışmalar yapan İbn Heysem, 10. ve 11. yüzyılda yaşamış bir Müslüman âlimdir. Optik ilminin babası olarak anılır. Işık, görme, yansıma, kırılma, mercek, ayna, gökkuşağı, kamera obskura gibi konularda birçok kitap yazmıştır. Ayrıca bilimsel yöntemin ilk savunucularından biri olarak kabul edilir.
Uluğ Bey: Astronomi, matematik ve coğrafya ilimlerinde çalışmalar yapan Uluğ Bey, 15. yüzyılda yaşamış bir Müslüman hükümdar ve âlimdir. Semerkant’ta büyük bir rasathane kurmuş ve burada yaptığı gözlemlerle bir yıldız kataloğu hazırlamıştır. Ayrıca trigonometrik fonksiyonların değerlerini hesaplamış, dünyanın çapını ve yörünge eğikliğini belirlemiş, takvim sistemini düzeltmiştir5.
Piri Reis: Coğrafya, haritacılık ve denizcilik ilimlerinde çalışmalar yapan Piri Reis, 15. ve 16. yüzyılda yaşamış bir Müslüman denizci ve âlimdir. Dünyanın en eski haritalarından biri olan Piri Reis Haritası’nı çizmiştir. Bu harita, Amerika kıtasının keşfinden kısa bir süre sonra yapılmış olması, Atlas Okyanusu’nu ve kıyı şeridini oldukça doğru bir şekilde göstermesi, Antarktika kıtasının varlığına işaret etmesi gibi özellikleriyle dikkat çekmektedir. Ayrıca Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik eseri yazmıştır.
Bu isimler, Müslüman bilim öncülerinin sadece birkaçıdır. Daha birçok Müslüman âlim, bilim ve medeniyetin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Onların eserleri, hem İslam dünyasında hem de Batı dünyasında ilim ve kültürün yayılmasına vesile olmuştur. Onlara minnettarız ve saygı duyuyoruz.

@@@@@@@@@

Hangi diğer Müslüman bilim adamları var?

Müslüman bilim adamları arasında başka birçok isim vardır. Örneğin:

İbn Haldun

İbn Haldun: 14. yüzyılda yaşamış bir Müslüman tarihçi, sosyolog ve filozoftur. Tarih, toplum ve medeniyet kuramları geliştirmiş, tarihsel olayları sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel faktörlerle açıklamaya çalışmıştır. Mukaddime adlı eseri, sosyolojinin ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir.

İbn Nefis

İbn Nefis: 13. yüzyılda yaşamış bir Müslüman hekim ve anatomisttir. Kalp ve dolaşım sistemi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Küçük kan dolaşımını ilk kez tanımlamış, akciğerlerin yapısı ve işlevi hakkında bilgiler vermiştir. Şifa’ül-Kulûb adlı eseri, kardiyolojinin ilk kitabı olarak kabul edilir.

İbn Battuta

İbn Battuta: 14. yüzyılda yaşamış bir Müslüman gezgin ve yazardır. Hayatı boyunca üç kıtada 120.000 km’yi aşkın bir mesafe kat etmiş, birçok ülke ve şehri ziyaret etmiştir. Seyahatleri sırasında gördüğü yerler, insanlar, kültürler, dinler, siyasetler hakkında ayrıntılı notlar almıştır. Rihletü İbn Battuta adlı eseri, dünya tarihinin en önemli seyahatnamelerinden biridir.

@@@@@@@@@

İslama büyük hizmet etmiş din adamları kimlerdir ve ne gibi katkıları olmuştur?

İslama büyük hizmet etmiş din adamları ve ne gibi katkıları olmuştur sorunuza cevap vermek için size birkaç örnek verebilirim. Bu örnekler, İslam alimlerinin sayısız ve değerli hizmetlerinin sadece bir kısmını yansıtmaktadır.

İmam-ı Azam Ebu Hanife: 80/699-150/767 yılları arasında yaşamış, Hanefi mezhebinin kurucusu ve fıkıh ilminin öncüsü olan büyük bir İslam âlimidir. Fıkıh usulü, akaid, kelam, tefsir, hadis, siyer, nahiv gibi ilim dallarında eserler vermiştir. İslam hukukunun temel kaynaklarını ve metodolojisini belirlemiş, fıkıh ilminin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Ayrıca İslam ahlakı ve tasavvufu konusunda da örnek bir şahsiyete sahip olmuştur.
İmam-ı Şafii: 150/767-204/820 yılları arasında yaşamış, Şafii mezhebinin kurucusu ve fıkıh ilminin büyük ustalarından biri olan İslam âlimidir. Fıkıh usulü, akaid, kelam, tefsir, hadis, siyer, nahiv, edebiyat gibi ilim dallarında eserler vermiştir. Fıkıh ilminin sistemleştirilmesinde ve usulünün belirlenmesinde önemli rol oynamış, fıkıh mezhepleri arasında birlik ve uyum sağlamaya çalışmıştır. Ayrıca İslam ahlakı ve tasavvufu konusunda da örnek bir şahsiyete sahip olmuştur.
İmam-ı Gazali: 450/1058-505/1111 yılları arasında yaşamış, İslam düşünce tarihinin en büyük isimlerinden biri olan İslam âlimidir. Fıkıh, kelam, tefsir, hadis, mantık, felsefe, ahlak, tasavvuf gibi ilim dallarında eserler vermiştir. İslam düşüncesinin yenilenmesinde ve felsefi akımlarla mücadele edilmesinde büyük katkıları olmuştur. İslam ahlakı ve tasavvufunun en önemli eserlerinden biri olan İhya-u Ulumiddin’i yazmıştır.
İbn-i Sina: 370/980-428/1037 yılları arasında yaşamış, İslam medeniyetinin en büyük bilginlerinden biri olan İslam âlimidir. Tıp, felsefe, mantık, matematik, astronomi, fizik, kimya, metafizik, psikoloji, siyaset, edebiyat gibi ilim dallarında eserler vermiştir. Tıp ilminin babası olarak anılmış, tıp tarihinin en önemli eserlerinden biri olan el-Kanun fi’t-Tıb’ı yazmıştır. Felsefe ilminde de büyük katkıları olmuş, Aristoteles’in eserlerini yorumlamış ve geliştirmiştir.

@@@@@@@@@@@

Başka hangi İslam alimleri var?

İslam alimleri çok sayıda ve çeşitlidir. İslam dünyasında ilim ve medeniyetin gelişmesine katkıda bulunan birçok isim vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

İbn Hacer el-Askalani: 15. yüzyılda yaşamış bir Müslüman hadis âlimidir. Hadis ilminin en büyük eserlerinden biri olan Fethu’l-Bari bi Şerhi Sahihi’l-Buhari’yi yazmıştır. Bu eser, Buhari’nin hadis kitabının en kapsamlı ve en güvenilir şerhidir. Ayrıca hadis usulü, tarih, biyografi, kelam, fıkıh gibi ilim dallarında da çalışmalar yapmıştır.
İbn Hümam: 15. yüzyılda yaşamış bir Müslüman fıkıh âlimidir. Hanefi mezhebinin en büyük fıkıh kitaplarından biri olan Fethu’l-Kadir’i yazmıştır. Bu eser, Kâsânî’nin Bedâiu’s-Sanâi’ adlı kitabının şerhi olup, Hanefi fıkhının bütün konularını detaylı bir şekilde ele almaktadır. Ayrıca usul-i fıkıh, kelam, mantık, tefsir, hadis gibi ilim dallarında da eserler vermiştir.
İbn Kesir: 14. yüzyılda yaşamış bir Müslüman tefsir ve tarih âlimidir. Kur’an’ın en meşhur tefsirlerinden biri olan Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim’i yazmıştır. Bu eser, Kur’an ayetlerini hadis, siyer, tabiin, sahabe ve selef sözleriyle açıklamaktadır. Ayrıca İslam tarihinin en önemli kaynaklarından biri olan el-Bidaye ve’n-Nihaye adlı tarih kitabını yazmıştır.

İbn Haldun: 14. yüzyılda yaşamış bir Müslüman tarihçi, sosyolog ve filozoftur. Tarih, toplum ve medeniyet kuramları geliştirmiş, tarihsel olayları sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel faktörlerle açıklamaya çalışmıştır. Mukaddime adlı eseri, sosyolojinin ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir.

@@@@@@@@@

İbni Teymiyyenin ehli sünnet akidesinden ayrılan yönleri nelerdir?

İbni Teymiyye, Allah Teala’nın zatı, sıfatları ve fiilleri hakkında selef-i salihin görüşlerine uyduğunu iddia ederek, ayet ve hadisleri zahir anlamlarında anlamış ve te’vil etmemiştir. Bu yüzden Allah Teala’ya cisim, şekil, yön, yer, zaman gibi maddi ve mekansal nitelikler atfetmiş, onu insan suretinde tasavvur etmiştir. Bu da onu müşebbihe denilen bidat fırkasına yaklaştırmıştır.
İbni Teymiyye, Ehl-i sünnetin itikadi mezheplerine, özellikle de Eş’ariyye ve Maturidiyye’ye sert eleştiriler yönelterek, onları bidat ve dalalete düşmekle suçlamıştır. Ehl-i sünnet âlimlerinin, Kur’an ve Sünnet’i yanlış anladıklarını, akıl ve kıyas gibi delillere dayanarak nakli tahrif ettiklerini, Ashab-ı kiramın bile bazı konularda yanıldıklarını iddia etmiştir. Böylece Ehl-i sünnetin itikadî icmasını reddetmiş ve kendi görüşlerini hakikat olarak sunmuştur.
İbni Teymiyye, tasavvufu ve tasavvuf büyüklerini inkar etmiş, onlara kâfir, müşrik, zındık gibi iftiralar atmıştır. Özellikle Muhyiddin-i Arabi, Sadreddin-i Konevi, Ömer bin Farid gibi İslam’ın göz bebeklerine dil uzatmış, onların eserlerini yırtıp yakmış, takipçilerini tekfir etmiştir. Tasavvufun asli kaynaklara dayandığını, İslam ahlakı ve maneviyatının temelini oluşturduğunu kabul etmemiş, tasavvufi terim ve kavramları yanlış yorumlamıştır.
Bu bilgiler, İbni Teymiyye’nin ehli sünnet akidesinden ayrılan yönlerinin sadece bir kısmını yansıtmaktadır. İbni Teymiyye’nin çalışmaları hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, size şu kaynakları tavsiye edebilirim:

İbn Teymiyye’nin İtikadî Görüşleri – İhsan Şenocak: Bu makale, İbn Teymiyye’nin itikadi görüşlerini tarihi ve ilmi bir perspektiften analiz eden akademik bir çalışmadır. İbn Teymiyye’nin Allah Teala’nın zatı, sıfatları ve fiilleri, peygamberlik, iman, küfür, bidat, taklit, icma, kader, meşreb, tasavvuf gibi konulardaki görüşlerini ele almaktadır. Bu makaleyi okuyarak İbn Teymiyye’nin itikadi görüşlerinin temelini ve kaynaklarını daha iyi anlayabilirsiniz.
İbni Teymiyye Ehli Sünnet Midir? – Dini Sualler: Bu yazı, İbn Teymiyye’nin ehli sünnet akidesinden sapmış olduğunu ortaya koyan dini bir metindir. İbn Teymiyye’nin Ehl-i sünnet âlimlerine, mezheplere, tasavvufa, Allah Teala’ya ve peygamberlere karşı tutumunu eleştirmektedir. Bu yazıyı okuyarak İbn Teymiyye’nin ehli sünnete karşı yaptığı haksızlıkları ve iftiraları daha iyi görebilirsiniz.
İBN TEYMİYYE, Takıyyüddin – TDV İslâm Ansiklopedisi: Bu madde, İbn Teymiyye’nin hayatı, eserleri, görüşleri ve etkileri hakkında genel bir bilgi veren ansiklopedik bir kaynaktır. İbn Teymiyye’nin ilmi ve fikri kişiliğini, yaşadığı dönemin siyasi ve sosyal şartlarını, karşılaştığı sorunları ve tartışmaları, yazdığı kitapları ve makaleleri, etkilendiği ve etkilediği düşünürleri öğrenmek için bu maddeyi okuyabilirsiniz.

@@@@@@@@@

Şimdiye kadar kimler ibni Teymiyyenin takipçisi olmuş ve onun görüşlerini sürdürmektedir?

İbni Teymiyye’nin takipçileri arasında en önemli isim, onun fıkıh, akaid ve siyaset görüşlerini yaymaya çalışan ve Vehhabilik olarak bilinen akımın kurucusu olan Muhammed bin Abdülvehhâb ‘dır. Muhammed bin Abdülvehhâb, 18. yüzyılda Arabistan’da yaşamış bir Müslüman âlimdir. İbni Teymiyye’nin eserlerini okuyarak onun görüşlerinden etkilenmiş, tevhid, şirk, bidat, taklit, cihad, hilafet gibi konularda onun izinden gitmiştir. Ayrıca Suudi Arabistan’ın kurucusu olan Muhammed bin Suud ile ittifak kurarak siyasi bir güç haline gelmiştir.
İbni Teymiyye’nin takipçileri arasında bir diğer önemli isim, onun selefi akidesini benimseyen ve Selefiliği savunan Muhammed bin Salih el-Useymin ‘dir. Muhammed bin Salih el-Useymin, 20. yüzyılda Suudi Arabistan’da yaşamış bir Müslüman âlimdir. İbni Teymiyye’nin eserlerini okuyarak onun akide görüşlerine bağlı kalmış, Allah’ın zatı, sıfatları, fiilleri, isimleri, kader, iman, küfür, bidat, taklit, icma, mezhep, tasavvuf gibi konularda onun görüşlerini savunmuştur. Ayrıca çağdaş İslam düşüncesine ve siyasetine yönelik eleştiriler getirmiştir .
İbni Teymiyye’nin takipçileri arasında bir başka önemli isim, onun siyasi düşüncesini ve cihad anlayışını benimseyen ve radikal İslamcılığın öncülerinden olan Seyyid Kutub ‘dur. Seyyid Kutub, 20. yüzyılda Mısır’da yaşamış bir Müslüman yazar ve aktivisttir. İbni Teymiyye’nin eserlerini okuyarak onun siyasi görüşlerinden etkilenmiş, İslam devleti, hilafet, cihad, şeriat, tekfir, hakimiyet, nizam, tagut, cahiliye gibi konularda onun görüşlerini geliştirmiş ve yaymıştır. Ayrıca İslam dünyasındaki batılılaşma, laiklik, demokrasi, sosyalizm, kapitalizm gibi akımlara karşı çıkmış, İslam devrimi çağrısı yapmıştır .
Bu bilgiler, İbni Teymiyye’nin takipçilerinin sadece bir kısmını yansıtmaktadır. İbni Teymiyye’nin çalışmaları hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, size şu kaynakları tavsiye edebilirim:

İbn Teymiyye’nin İtikadî Görüşleri – İhsan Şenocak: Bu makale, İbni Teymiyye’nin itikadi görüşlerini tarihi ve ilmi bir perspektiften analiz eden akademik bir çalışmadır. İbni Teymiyye’nin Allah Teala’nın zatı, sıfatları ve fiilleri, peygamberlik, iman, küfür, bidat, taklit, icma, kader, meşreb, tasavvuf gibi konulardaki görüşlerini ele almaktadır. Bu makaleyi okuyarak İbni Teymiyye’nin itikadi görüşlerinin temelini ve kaynaklarını daha iyi anlayabilirsiniz.
İbni Teymiyye Ehli Sünnet Midir? – Dini Sualler: Bu yazı, İbni Teymiyye’nin ehli sünnet akidesinden sapmış olduğunu ortaya koyan dini bir metindir. İbni Teymiyye’nin Ehl-i sünnet âlimlerine, mezheplere, tasavvufa, Allah Teala’ya ve peygamberlere karşı tutumunu eleştirmektedir. Bu yazıyı okuyarak İbni Teymiyye’nin ehli sünnete karşı yaptığı haksızlıkları ve iftiraları daha iyi görebilirsiniz.
İBN TEYMİYYE, Takıyyüddin – TDV İslâm Ansiklopedisi: Bu madde, İbni Teymiyye’nin hayatı, eserleri, görüşleri ve etkileri hakkında genel bir bilgi veren ansiklopedik bir kaynaktır. İbni Teymiyye’nin ilmi ve fikri kişiliğini, yaşadığı dönemin siyasi ve sosyal şartlarını, karşılaştığı sorunları ve tartışmaları, yazdığı kitapları ve makaleleri, etkilendiği ve etkilediği düşünürleri öğrenmek için bu maddeyi okuyabilirsiniz.

@@@@@@@@

Günümüzde İbni Teymiyyenin takipçileri arasında kimler vardır ve görüşleri nelerdir?

İbni Teymiyye’nin takipçileri arasında en tanınmış ve etkili olan grup, Vehhabilik olarak da bilinen Selefilik akımıdır. Selefiler, İbni Teymiyye’nin selef-i salihin görüşlerine uyduğunu iddia ederek, Kur’an ve Sünnet’i zahir anlamlarında anlamaya ve yaşamaya çalışırlar. Allah’ın zatı, sıfatları ve fiilleri, iman, küfür, bidat, taklit, icma, kader, mezhep, tasavvuf gibi konularda İbni Teymiyye’nin görüşlerini benimserler. Ayrıca İslam dünyasındaki batılılaşma, laiklik, demokrasi, sosyalizm, kapitalizm gibi akımlara karşı çıkarlar. Selefiler, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Cezayir, Fas, Pakistan, Hindistan, Malezya, Endonezya gibi ülkelerde yaygındır.
İbni Teymiyye’nin takipçileri arasında bir diğer önemli grup, radikal İslamcılık olarak da bilinen cihatçı akımıdır. Cihatçılar, İbni Teymiyye’nin siyasi düşüncesini ve cihad anlayışını benimseyerek, İslam devleti, hilafet, cihad, şeriat, tekfir, hakimiyet, nizam, tagut, cahiliye gibi konularda onun görüşlerini savunurlar. Ayrıca İslam dünyasındaki batılı müdahale, işgal, sömürü, baskı, zulüm gibi sorunlara karşı silahlı mücadele verirler. Cihatçılar, El-Kaide, Taliban, IŞİD, Boko Haram, El-Şebab, Ebu Seyyaf gibi örgütlerde örgütlenirler .
İbni Teymiyye’nin takipçileri arasında bir başka önemli grup, modernist İslamcılık olarak da bilinen reformist akımıdır. Reformistler, İbni Teymiyye’nin yenilikçi ve eleştirel yönünü öne çıkararak, İslam düşüncesinin yenilenmesine ve çağa uyum sağlamasına çalışırlar. Allah’ın zatı, sıfatları ve fiilleri, iman, küfür, bidat, taklit, icma, kader, mezhep, tasavvuf gibi konularda İbni Teymiyye’nin görüşlerini yorumlarlar. Ayrıca İslam dünyasındaki geri kalmışlık, cehalet, yozlaşma, bölünme gibi sorunlara karşı ilmi, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik reformlar önerirler. Reformistler, Türkiye, Mısır, Tunus, Fas, Malezya, Endonezya gibi ülkelerde etkilidir .

@@@@@@@@@

Dinde reform olmasını düşünen reformistler örnek olarak hangi konularda değişim iddiasında bulunurlar?

Dinde reform olmasını düşünen reformistler örnek olarak hangi konularda değişim iddiasında bulunurlar sorunuza cevap vermek için size şu bilgileri sunabilirim:

Dinde reform, bir şeye yeniden şekil vermek, yeni bir biçim vermek demektir. Bu ise, İslâm için söz konusu olamaz. İslâm’da reform isteyen bazı çevreler açıkça bu taleplerini belirttikleri halde, bazı İlahiyat Fakülteleri’nde müçtehid geçinen birtakım hocalar tecdid mefhumunun arkasına sığınmakta, fakat aslında reform yapmaya çalışmaktadırlar.
Dinde reform isteyenler, genellikle şu konularda değişim iddiasında bulunurlar:
Kur’an ve Sünnet’in çağa göre yorumlanması, tarihsel ve kültürel bağlamına göre anlaşılması, bazı ayet ve hadislerin neshedilmesi veya yeniden değerlendirilmesi.
İslam hukukunun kaynaklarının, usulünün, mezheplerinin ve uygulamalarının gözden geçirilmesi, kıyas, istihsan, icma, maslahat gibi delillerin reddedilmesi veya sınırlanması, fıkıh usulünün mantık ve felsefeye dayandırılması, fıkıh mezheplerinin birleştirilmesi veya terk edilmesi, fıkıh ilminin modern hukuk sistemleriyle uyumlu hale getirilmesi.
İslam akaidinin, kelamının ve tasavvufunun eleştirilmesi, akıl ve bilime dayalı bir akide anlayışı geliştirilmesi, Allah’ın zatı, sıfatları ve fiilleri, peygamberlik, iman, küfür, kader, melek, cin, şeytan, ahiret, mucize, keramet, şefaat gibi konularda farklı görüşler ileri sürülmesi, tasavvufun ve tasavvuf büyüklerinin inkar edilmesi veya reddedilmesi.
İslam ahlakı, siyaseti ve medeniyetinin yeniden tanımlanması, İslam’ın evrensel ve insani değerlerle uyumlu hale getirilmesi, İslam’ın modern dünyaya uyum sağlaması, İslam’ın batılılaşma, laiklik, demokrasi, sosyalizm, kapitalizm, feminizm, insan hakları, özgürlük, eşitlik, adalet, barış, çevre, bilim, teknoloji gibi akımlar ve sorunlar karşısındaki tutumunun belirlenmesi.
Bu bilgiler, dinde reform isteyenlerin değişim iddiasında bulundukları konuların sadece bir kısmını yansıtmaktadır. Dinde reform isteyenlerin görüşleri hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, size şu kaynakları tavsiye edebilirim:

Reform (tarih) – : Bu madde, reform hareketinin tarihçesi, nedenleri, sonuçları ve etkileri hakkında genel bir bilgi veren ansiklopedik bir kaynaktır. Reform hareketinin Hristiyanlıkta nasıl başladığını, hangi ülkelerde ve nasıl yayıldığını, Katolik Kilisesi’ne karşı nasıl bir tepki oluşturduğunu, Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm gibi yeni mezheplerin nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için bu maddeyi okuyabilirsiniz.
Dinde Reformcu Yaklaşımlar Veya Dinî Modernizmin Yükselişi -I- Abdulkadir Coşkun: Bu makale, dinde reformcu yaklaşımların veya dinî modernizmin yükselişi hakkında akademik bir çalışmadır. Dinde reformcu yaklaşımların ne anlama geldiğini, hangi konularda değişim iddiasında bulunduğunu, hangi kaynaklardan beslendiğini, hangi yöntemleri kullandığını, hangi hedeflere ulaşmak istediğini, hangi sorunlara yol açtığını, hangi eleştirilere maruz kaldığını incelemek için bu makaleyi okuyabilirsiniz.
Dinde reform ne demek? – Dinimiz İslam: Bu yazı, dinde reform ne demek sorusuna dini bir cevap veren bir metindir. Dinde reformun İslâm için söz konusu olamayacağını, İslâm’ın değişmez ve mükemmel bir din olduğunu, reform isteyenlerin bidat ehli olduğunu, reform hareketlerinin İslâm’a zarar verdiğini, İslâm’ın tecdid ve ıslah gibi kavramlarla yenilendiğini, tecdid ve ıslahın reformdan farklı olduğunu anlatmak için bu yazıyı okuyabilirsiniz.

 

@@@@@@@




ABD’deki Evanjelistler 

ABD’deki Evanjelistler 

ABD’deki Evanjelistler kimlerdir ve bunların hedefleri nerelerdir?


Evanjelistler, ABD’deki Hristiyanların bir kısmını oluşturan ve İncil’e tam olarak inanan bir gruptur. Evanjelistlerin hedefleri arasında, Hz. İsa’nın yeryüzüne dönmesini ve İsrail’in Nil-Fırat arasındaki topraklara sahip olmasını sağlamak vardır. Evanjelistler, bu amaçla Siyonistlerle işbirliği yapar ve Orta Doğu’da savaş ve çatışma çıkarmaya çalışırlar. Evanjelistler, aynı zamanda ABD siyasetinde etkili bir rol oynar ve Cumhuriyetçi Parti’yi desteklerler. Evanjelistlerin kim oldukları, inançları ve faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki web arama sonuçlarına bakabilirsiniz:

Evanjelizm nedir, Evanjelikler kimlerdir, Türkiye’deki Evanjelikler kimlerdir?
Siyonizim ve Evanjelizm kardeşliği! Kim bu Evanjelistler?
ABD seçimleri: Evanjelistler Tanrı’yı mı yoksa Trump’ı mı seçecek?
Amerikalı Evanjelistler neden İsrail’i destekliyorlar?

@@@@@@@@@

Evanjelistlerin siyasi görüşleri nelerdir?

Evanjelistlerin siyasi görüşleri, genellikle muhafazakâr, milliyetçi ve siyonisttir. Evanjelistler, ABD’nin dünyadaki liderliğini, demokrasiyi, insan haklarını ve Hristiyan değerlerini savunur ve desteklerler. Evanjelistler, aynı zamanda İsrail’in güvenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için ABD’nin İsrail ile iş birliği yapmasını isterler. Evanjelistler, İsrail’in Tanrı’nın seçilmiş halkına verdiği kutsal bir toprak olduğuna inanır ve İsrail’in varlığının Hz. İsa’nın yeryüzüne dönmesinin bir işareti olduğunu düşünürler. Evanjelistler, İslam’ı ve Müslümanları bir tehdit olarak görür ve İslam’ın yayılmasını engellemek için çalışırlar. Evanjelistler, ayrıca kürtaj, eşcinsellik, evlilik dışı ilişkiler, kadın hakları, göçmenlik, çevre, silah kontrolü gibi konularda da tutucu ve katı bir tutum sergilerler. Evanjelistlerin siyasi görüşleri hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki web arama sonuçlarına bakabilirsiniz:

Evanjelizm nedir, Evanjelikler kimlerdir, Türkiye’deki Evanjelikler kimlerdir?
Siyonizim ve Evanjelizm kardeşliği! Kim bu Evanjelistler?
ABD seçimleri: Evanjelistler Tanrı’yı mı yoksa Trump’ı mı seçecek?
Amerikalı Evanjelistler neden İsrail’i destekliyorlar?

@@@@@@@@@

Evanjelistlerin siyasi etkisi nedir?

Evanjelistlerin siyasi etkisi hem ABD hem de dünya üzerinde oldukça büyük ve önemlidir. Evanjelistler, ABD’nin en büyük ve en etkili dini gruplarından biridir ve ABD siyasetinde belirleyici bir rol oynamaktadırlar. Evanjelistler, genellikle Cumhuriyetçi Parti’yi destekler ve ABD başkanlarının çoğu Evanjelisttir. Evanjelistler, ABD’nin dış politikasında da etkindir ve özellikle Orta Doğu’da İsrail’in yanında yer alır ve İsrail’in güvenliği ve toprak bütünlüğü için ABD’nin askeri ve ekonomik yardımını sağlarlar. Evanjelistler, aynı zamanda İslam’a ve Müslümanlara karşı düşmanca bir tutum sergiler ve İslam’ın yayılmasını engellemek için çeşitli girişimlerde bulunurlar. Evanjelistler, kendi inançlarına göre, İncil’in mesajını tüm dünyaya yaymaya çalışır ve Hıristiyan olmayanlara misyonerlik yaparlar. Evanjelistlerin siyasi etkisi hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki web arama sonuçlarına bakabilirsiniz:

Evangelistler kimlerdir ? Evanjelizmin 7 aşamalı dini inancı nedir?
Evangelist Ne Demek, Kime Denir? Evanjelistler Neye İnanırlar?
Evangelist nedir, evanjelizm ne demek?
The Effects of Christianity on State Administration
II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

@@@@@@@@@@

ABD’deki Evanjelistlerin sayısı nedir?

ABD’deki evanjelistlerin sayısı tam olarak bilinmemektedir, ancak çeşitli kaynaklara göre 2019 yılında ABD nüfusunun yaklaşık yüzde 25,4’ünü oluşturdukları tahmin edilmektedir1. Bu oran, ABD nüfusunun yaklaşık 64 milyon kişiye denk gelmektedir2. Evanjelistler, ABD’deki Hristiyanların en büyük grubunu oluştururlar ve ABD siyasetinde önemli bir rol oynarlar. Evanjelistlerin sayısı ve etkisi hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki web arama sonuçlarına bakabilirsiniz:

ABD’deki evanjelistler Trump’ın Brunson davasındaki tutumunu nasıl değerlendiriyor?
ABD’de yeni din araştırması: Kendini Hristiyan olarak tanımlayanların sayısı azalıyor
ABD’de Eğitim Gören Türk Öğrencilerin Sayısı Artıyor
ABD eyaletleri hangileri? ABD’de hangi eyaletin kaç delegesi var?

@@@@@@@@@

Evanjelizm ile diğer Hristiyan mezhepleri arasındaki farklar nelerdir?

Evanjelizm ile diğer Hristiyan mezhepleri arasındaki farklar, hem inanç hem de uygulama açısından önemli olabilir. Evanjelizm, Hristiyanlığın Protestanlık mezhebi ile birlikte 16. yüzyılda ortaya çıkan ve İncil’e tam olarak inanan bir doktrindir. Evanjelizm, aynı zamanda Hristiyanlığa Davet anlamında da kullanılır ve İsa üzerinde yoğunlaşan vaazlarla Hristiyan olmayanları bu dine davet etmeyi amaçlar. Evanjelizm, Amerika’daki Hristiyan toplumunun en tutucu ve radikal dinci kanadıdır.

Evanjelizm ile diğer Hristiyan mezhepleri arasındaki bazı farklar şunlardır:

Kutsal Ruh: Katoliklerde Kutsal Ruh hem Baba’dan hem de Oğul’dan çıkar. Ortodokslar ise yalnızca Baba’dan, İsa aracılığıyla çıktığını iddia eder. Evanjelikler ise Kutsal Ruh’un Baba ve Oğul’dan çıktığına ve Hristiyanların hayatında önemli bir rol oynadığına inanır.
Kilise: Katoliklerde kilise, Papa’nın başkanlığında merkezi bir otoriteye sahiptir. Ortodokslarda ise kilise, yerel piskoposların yönetiminde otokratik bir yapıdadır. Evanjeliklerde ise kilise, yerel cemaatlerin özerkliğine dayanır ve her cemaat kendi inanç ve uygulamalarını belirler.
Kutsal Kitap: Katoliklerde Kutsal Kitap, Tanrı’nın sözü olarak kabul edilir, ancak kilisenin yorumuna bağlıdır. Ortodokslarda Kutsal Kitap, Tanrı’nın sözü olarak kabul edilir, ancak gelenek ve akla uygun olmalıdır. Evanjeliklerde ise Kutsal Kitap, Tanrı’nın sözü olarak kabul edilir ve kilise veya gelenekten bağımsız olarak anlaşılmalıdır.
Kıyamet: Katoliklerde kıyamet, Tanrı’nın zamanını bilmediğimiz bir gün geleceğine inanılır. Ortodokslarda kıyamet, Tanrı’nın zamanını bilmediğimiz bir gün geleceğine inanılır, ancak İsa’nın yeryüzüne dönmesi için dua edilir. Evanjeliklerde ise kıyamet, Tanrı’nın zamanını bilmediğimiz bir gün geleceğine inanılır, ancak İsa’nın yeryüzüne dönmesi için bazı şartların oluşması gerektiğine inanılır. Bu şartlar arasında İsrail’in kurulması, Yahudilerin Hristiyan olması, dünyanın kaosa sürüklenmesi ve Antikrist’in ortaya çıkması sayılabilir.
Evanjelizm ile diğer Hristiyan mezhepleri arasındaki farklar hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki web arama sonuçlarına bakabilirsiniz:

Evangelizm nedir? Evangelist ne demek? Evangelizm akımı … – Hürriyet
Koyu bir dindar Hristiyan kitle: Evangelizm – Yeni Şafak
Evangelist nedir? Evanjelizm ne demek? İşte merak edilen kelime…
Ortodoks ve Katolikler arasındaki farklar nedir? | Euronews

@@@@@@@@@@@

Evanjelizm ile İslam arasındaki farklar nelerdir?

Evanjelizm ile İslam arasındaki farklar hem inanç hem de uygulama açısından oldukça büyüktür. Evanjelizm, Hristiyanlığın bir kolu olarak, İncil’e tam olarak inanan ve İsa’nın Tanrı’nın oğlu, ilahi ve teslisin bir parçası olduğunu kabul eden bir doktrindir. İslam ise, İncil’in tahrif edildiğini ve İsa’nın sadece bir peygamber olduğunu, Allah’ın oğlu, ilahi veya teslisin bir parçası olmadığını savunan bir dindir. Evanjelizm ile İslam arasındaki bazı temel farklar şunlardır:

Tanrı: Evanjelizm, Tanrı’nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olmak üzere üç kişilikli olduğunu öğretir. Bu doktrine teslis denir. İslam ise, Allah’ın tek ve eşsiz olduğunu, hiçbir ortağı, oğlu veya eşi olmadığını öğretir. Bu doktrine tevhid denir.
İsa: Evanjelizm, İsa’nın Tanrı’nın oğlu, ilahi ve teslisin bir parçası olduğunu öğretir. İsa’nın çarmıha gerildiğini, öldüğünü ve üçüncü günde yeniden dirildiğini öğretir. İslam ise, İsa’nın sadece bir peygamber olduğunu, Allah’ın oğlu, ilahi veya teslisin bir parçası olmadığını öğretir. İsa’nın çarmıha gerilmediğini, ölmediğini ve Allah tarafından yükseltildiğini öğretir.
Kutsal Kitap: Evanjelizm, Kutsal Kitap’ın Tanrı’nın sözü olduğunu ve kilise veya gelenekten bağımsız olarak anlaşılması gerektiğini öğretir. Kutsal Kitap, Eski Ahit ve Yeni Ahit olmak üzere iki bölümden oluşur. İslam ise, Kutsal Kitap’ın tahrif edildiğini ve Allah’ın son sözünün Kur’an olduğunu öğretir. Kur’an, Allah’ın Muhammed’e vahyettiği 114 sureden oluşur.
Kıyamet: Evanjelizm, kıyametin Tanrı’nın zamanını bilmediğimiz bir gün geleceğine ve İsa’nın yeryüzüne dönmesi için bazı şartların oluşması gerektiğine inanır. Bu şartlar arasında İsrail’in kurulması, Yahudilerin Hristiyan olması, dünyanın kaosa sürüklenmesi ve Antikrist’in ortaya çıkması sayılabilir. İslam ise, kıyametin Allah’ın zamanını bilmediğimiz bir gün geleceğine ve İsa’nın yeryüzüne dönmesi için dua eder. İslam, İsrail’in kurulmasını, Yahudilerin Hristiyan olmasını, dünyanın kaosa sürüklenmesini ve Antikrist’in ortaya çıkmasını kıyametin alametleri olarak görmez.
Evanjelizm ile İslam arasındaki farklar hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki web arama sonuçlarına bakabilirsiniz:

Katolikler ve Protestanlar arasındaki farklılıklar – DW – 31.10.2017
Mümin ile Müslüman / İslam ile iman arasındaki fark nedir? Aralarındaki …
Evangelist nedir? Evanjelizm ne demek? İşte merak edilen kelime…

@@@@@@@@@@@

ABD’deki Evanjelistler hangi partiye oy veriyorlar?

ABD’deki Evanjelistler, genellikle Cumhuriyetçi Parti’ye oy veriyorlar. Evanjelistler, Cumhuriyetçi Parti’nin muhafazakar, milliyetçi ve siyonist siyasi görüşlerini paylaşıyorlar. Evanjelistler, ayrıca Cumhuriyetçi Parti’nin kürtaj, eşcinsellik, göçmenlik, silah kontrolü gibi konularda da tutucu ve katı bir tutum sergilediğini düşünüyorlar. Evanjelistler, ABD başkanlarının çoğunun Cumhuriyetçi Parti’den olduğunu ve ABD’nin dış politikasında İsrail’in yanında yer aldığını görüyorlar. Evanjelistler, 2016 seçimlerinde Donald Trump’ı desteklemişler ve 2020 seçimlerinde de yine Trump’a oy vermişlerdir. Evanjelistlerin siyasi tercihleri hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki web arama sonuçlarına bakabilirsiniz:

ABD seçimleri ne zaman, kimler aday ve seçim süreci nasıl işliyor …
ABD bütçeli muhalefet! Hangi partiye para verdi? A Haber’de flaş …

@@@@@@@@@@@@




İsrail cezaevlerinde yaşananlar ve anlatılanlar.

İsrail cezaevlerinde yaşananlar ve anlatılanlar.


İsrail cezaevlerinde yaşananlar ve anlatılanlar, Filistinli tutukluların maruz kaldığı insan hakları ihlallerini gözler önüne seriyor. İsrail, 2007 yılında Hamas’ın Gazze Şeridi’nin yönetimini ele geçirmesinin ardından bölgeye havadan, karadan ve denizden abluka uygulamaya başladı. Bu abluka, Gazze halkının yaşam koşullarını giderek kötüleştirdi ve bölgede su, enerji, gıda ve tıbbi malzeme sıkıntısı yaşanmasına neden oldu. İsrail, ayrıca Gazze’ye yönelik sık sık askeri operasyonlar düzenledi ve bu operasyonlarda binlerce Filistinli sivil hayatını kaybetti veya yaralandı.

İsrail’in cezaevlerinde tuttuğu Filistinli tutuklular da, şiddet, işkence, ağır darp, aç bırakma, tıbbi ihmal gibi ihlallere maruz kaldı. İsrail, bu tutukluları kasıtlı olarak ölüme terk ettiği ve gerekli tedaviyi sağlamadığı için eleştirildi. Filistinli tutuklular, İsrail’in cezaevlerindeki uygulamalarına karşı açlık grevleri, protestolar ve direniş eylemleri düzenledi. Bu eylemler, cezaevi duvarlarını aştı ve Filistin halkının ve uluslararası toplumun desteğini aldı.

İsrail-Filistin sorunu, yıllardır devam eden bir çatışma ve siyasi krizdir. Bu sorunun çözümü için birçok girişimde bulunuldu, ancak başarılı olunamadı. İsrail, Filistin topraklarını işgal etmeye ve Filistin halkının haklarını ihlal etmeye devam ediyor. Filistin halkı ise, özgürlük, bağımsızlık ve adalet mücadelesini sürdürüyor. Bu mücadele, hem bölgesel hem de küresel bir barış ve güvenlik meselesidir.

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) İsrail-Filistin sorunu: Gazze Şeridi’ne İsrail neden abluka uyguluyor …. 
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57065624.
(2) İsrail cezaevlerindeki Filistinlilere şiddet, işkence, tıbbi ihmal gibi …. https://www.msn.com/tr-tr/haber/dunya/%C4%B0srail-cezaevlerindeki-filistinlilere-%C5%9Fiddet-i%C5%9Fkence-t%C4%B1bbi-ihmal-gibi-ihlaller-7-ekim-sonras%C4%B1-artt%C4%B1/ar-AA1khjI5.
(3) İsrail cezaevlerindeki “tıbbi ihmal” sonucu Filistinli hastalar “ölüme …. https://www.trthaber.com/haber/dunya/israil-cezaevlerindeki-tibbi-ihmal-sonucu-filistinli-hastalar-olume-terk-ediliyor-765167.html.
(4) 5 No’lu’dan ders çıkarmak – Yeni Şafak. https://www.yenisafak.com/yazarlar/aydin-unal/5-noludan-ders-cikarmak-2038314.

@@@@@@@@@

İsrail hapishanelerinde yapılan işkenceler

İsrail hapishanelerinde yapılan işkenceler, Filistinli mahkumların haklarının ve hayatlarının tehlikeye atıldığı bir insanlık dramıdır. İsrail, uluslararası hukuku ve insan hakları sözleşmelerini ihlal ederek, Filistinli mahkumları keyfi olarak tutukluyor, işkenceye maruz bırakıyor, tıbbi ihmal ediyor ve bazen de öldürüyor. İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumların sayısı 8 bin 300’ü aşıyor. Bunların arasında 85 kadın, 350 çocuk ve 3 binin üzerinde idari tutuklu bulunuyor. İsrail, Gazze’ye saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana hapishanelerde hayatını kaybeden Filistinli mahkumların sayısını 6’ya çıkardı. Filistinli mahkumlar, İsrail’in cezaevlerindeki uygulamalarına karşı direniyor, açlık grevleri ve protestolar düzenliyor. Filistin halkı ve uluslararası toplum, Filistinli mahkumların serbest bırakılması ve haklarının korunması için baskı yapıyor. İsrail ile Hamas arasında bir rehine takası anlaşması üzerinde çalışılıyor, ancak bu anlaşmanın kapsamı ve şartları henüz netleşmedi. İsrail hapishanelerinde yaşananlar ve anlatılanlar, İsrail-Filistin sorununun ne kadar derin ve karmaşık olduğunu gösteriyor. Bu sorunun çözümü için siyasi irade, diyalog ve barışçıl yöntemler gerekiyor. Aksi takdirde, bu sorun hem bölgede hem de dünyada daha fazla acı ve şiddete yol açacak. İsrail hapishanelerinde yapılan işkenceler hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki haber ve web sitelerine bakabilirsiniz:

– [İsrail hapishanelerinde işkenceler, cinayetler! Filistinli mahkumlar isyan etti](^1^)
– [Siyonist binaları yıktı umudu yıkamadı](^2^)
– [İsrail’in muhtemel serbest bırakılacaklar listesindeki Filistinli mahkumlar kimler?](^3^)

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) İsrail hapishanelerinde işkenceler, cinayetler! Filistinli mahkumlar …. https://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/israil-hapishanelerinde-iskenceler-cinayetler-filistinli-mahkumlar-isyan-etti-1003380.
(2) Siyonist binaları yıktı umudu yıkamadı. https://www.sabah.com.tr/gundem/2023/11/26/siyonist-binalari-yikti-umudu-yikamadi.
(3) İsrail’in muhtemel serbest bırakılacaklar listesindeki Filistinli …. https://tr.euronews.com/2023/11/23/israilin-muhtemel-serbest-birakilacaklar-listesindeki-filistinli-mahkumlar-kimler.

@@@@@@@@@@@

İsrailin 1948 yılında itibaren işkenceleri maruz kalan Filistin ve gazzeliler.

İsrail’in 1948 yılında itibaren işkenceleri maruz kalan Filistin ve Gazze halkı, yıllardır süren bir zulüm ve adaletsizlikle karşı karşıyadır. İsrail, Filistin topraklarını işgal ederek, Filistinlilerin yaşam hakkını, özgürlük hakkını, yerleşim hakkını, eğitim hakkını, sağlık hakkını, kültürel hakkını ve daha birçok hakkını ihlal etmektedir. İsrail, ayrıca Filistinlilere karşı şiddet, işkence, ağır darp, gözaltı, tutuklama, yargısız infaz, ev yıkma, toprak gaspı, abluka, ambargo, saldırı, bombalama, katliam gibi insanlık dışı uygulamalar yapmaktadır. İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli mahkumlar da, bu uygulamalardan nasibini almaktadır. İsrail, uluslararası hukuku ve insan hakları sözleşmelerini hiçe sayarak, Filistinli mahkumları keyfi olarak tutuklamakta, işkenceye maruz bırakmakta, tıbbi ihmal etmekte ve bazen de öldürmektedir. İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumların sayısı 8 bin 300’ü aşıyor. Bunların arasında 85 kadın, 350 çocuk ve 3 binin üzerinde idari tutuklu bulunuyor.

İsrail-Filistin sorunu, 1948 yılında İsrail devletinin kurulmasıyla başlamıştır. İsrail, Birleşmiş Milletler’in Filistin’i iki devlete ayırma planını kabul etmiş, ancak Arap devletlerinin reddetmesi üzerine savaşa girmiştir. İsrail, bu savaşta ve sonraki savaşlarda Filistin topraklarının büyük bir bölümünü ele geçirmiş, Filistinlileri yerlerinden yurtlarından etmiştir. Filistinliler, İsrail’in işgaline, baskısına ve zulmüne karşı direniş göstermiş, özgürlük, bağımsızlık ve adalet mücadelesi vermiştir. Ancak bu mücadele, İsrail’in güçlü müttefikleri, uluslararası toplumun sessizliği ve Arap dünyasının pasifliği nedeniyle sonuç alamamıştır. İsrail, Filistinlilerin haklarını tanımamakta, barış görüşmelerini sabote etmekte, iki devletli çözümü imkansız kılmaktadır.

İsrail-Filistin sorunu, hem bölgesel hem de küresel bir barış ve güvenlik meselesidir. Bu sorunun çözümü için siyasi irade, diyalog ve barışçıl yöntemler gerekmektedir. Aksi takdirde, bu sorun hem bölgede hem de dünyada daha fazla acı ve şiddete yol açacaktır. İsrail’in 1948 yılında itibaren işkenceleri maruz kalan Filistin ve Gazze halkı hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki haber ve web sitelerine bakabilirsiniz:

– [İsrail-Filistin sorunu ve haritalarla yıllar içinde değişen sınırlar](^1^)
– [1948 Arap İsrail Savaşı sebepleri nedir?](^2^)
– [İsrail-Filistin sorunu nasıl başladı?](^3^)
– [Filistin sorunu ve Türkiye-İsrail ilişkileri](^4^).

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) İsrail-Filistin sorunu ve haritalarla yıllar içinde değişen sınırlar …. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54176065.
(2) 1948 Arap İsrail Savaşı sebepleri nedir? – Molatik Tarih – Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/molatik/tarih/1948-arap-israil-savasi-sebepleri-nedir-77960.
(3) İsrail-Filistin sorunu ve haritalarla yıllar içinde değişen sınırlar …. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54176065.
(4) 1948 Arap İsrail Savaşı sebepleri nedir? – Molatik Tarih – Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/molatik/tarih/1948-arap-israil-savasi-sebepleri-nedir-77960.
(5) İsrail-Filistin sorunu nasıl başladı? – BBC News Türkçe. https://www.bbc.com/turkce/articles/crg3gv17p00o.
(6) Filistin sorunu ve Türkiye-İsrail ilişkileri | Oğuz Çelikkol Köşe …. https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/oguz-celikkol/filistin-sorunu-ve-turkiye-israil-iliskileri-40846459.

@@@@@@@@@@@

İsrailliler ne tür işkenceden bulunuyorlar?

İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında Filistinli sivillere ve mahkumlara çeşitli işkenceler uyguluyor. Bu işkenceler arasında şunlar sayılabilir:

– Sivilleri hedef alan hava saldırıları, tank ateşi, roketler, bombalar ve keskin nişancılar. Bu saldırılar sonucunda binlerce Filistinli hayatını kaybetti veya yaralandı.
– Filistinli mahkumları keyfi olarak tutuklama, işkenceye maruz bırakma, tıbbi ihmal etme ve bazen de öldürme. İsrail hapishanelerinde 8 bin 300’den fazla Filistinli mahkum bulunuyor.
– Filistinli mahkumların sigara yanıkları, dayak, cinsel saldırı girişimi gibi fiziksel ve psikolojik işkencelere tabi tutulması.
– Filistinli mahkumların aç bırakılması, su verilmemesi, uyutulmaması, havasız ve kirli hücrelere kapatılması, sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılması.
– Filistinli mahkumların aileleriyle görüştürülmemesi, avukatlarına erişim hakkının engellenmesi, yargısız infazlara maruz bırakılması.
– Filistinli mahkumların yerleşimci hırsızlar ile İsrail askerleri tarafından dövülmesi, hakaret edilmesi, tehdit edilmesi.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları ve hapishanelerdeki uygulamaları, uluslararası hukuku ve insan haklarını ihlal ediyor. Bu ihlaller, savaş suçu olarak nitelendiriliyor. İsrail, bu suçlardan dolayı uluslararası toplumun ve mahkemelerin baskısı altında. Filistinliler ise, İsrail’in zulmüne karşı direniyor, özgürlük, bağımsızlık ve adalet mücadelesi veriyor.

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) İsrailliler, bombardımanları altındaki Gazze’de “yeniden yerleşme …. https://www.sabah.com.tr/dunya/israilin-alcak-plani-ortaya-cikti-19-yil-once-yaptiklarini-tekrarlayacak-6707242.
(2) İsrail-Filistin sorunu: Hamas ve İsrail’in ‘savaş suçlarını … – BBC. https://www.bbc.com/turkce/articles/cp06j3ynm94o.
(3) GÖRÜŞ-İsrail’in Gazze’ye saldırıları ve uluslararası insancıl hukuk. https://www.aa.com.tr/tr/analiz/gorus-israilin-gazzeye-saldirilari-ve-uluslararasi-insancil-hukuk/3062369.
(4) Siyonistlerin gizlediği video! Savaşa giden İsrailliler birden yere …. https://www.yeniakit.com.tr/haber/siyonistlerin-gizledigi-video-savasa-giden-israilliler-birden-yere-yigildi-1800845.html.

@@@@@@@@@

İsrail hapishanelerinde işkenceye maruz kalanların anıları

İsrail hapishanelerinde işkenceye maruz kalanların anıları, hem acı hem de direnç dolu. Bu anıları, bazı haber ve web sitelerinde okuyabilirsiniz. Örneğin:

– [Suriye’de alıkonulan kadınlar, rejim zindanlarında yaşadıklarını resmetti](^1^) adlı haberde, Esed rejimi hapishanesinde alıkonulan Meryem Ahmed, “Bugün burada bir araya gelerek sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ailemden 13 kişi, 2012’den bu yana rejim hapishanelerinde tutuklu. Hala haber alamıyoruz.” diyor.
– [Suriye’de alıkonulan kadınlar yaşadıkları zulmü resmetti](^2^) adlı haberde, rejim hapishanelerinde yapılan işkenceye maruz kalanların acı çığlıklarının hafızasından silinmediğini belirten Ahmed, “2017’de girdiğim hapishaneden Esed rejimi ve muhalifler arasında yapılan esir takasıyla 15 ay sonra özgür kaldım. 2 çocuğumu savaşta kaybettim. 3 çocuğumla Azez’de yaşıyorum. Eşim rejim zindanlarında halen tutuklu.” diyor.
– [Alıkonulan kadınlar Esed’in zindanlarında yaşadıklarını resmetti](^3^) adlı haberde, rejim zindanlarında yaşadıkları zulmü çizdikleri resimleri sergileyen kadınlar, sorumluların cezalandırılmasını istiyor.
– [İsrail hapishanesinde Filistinlilere işkence!](^4^) adlı haberde, Megiddo Hapishanesi’nden kısa süre önce tahliye olan Filistinli, “İsrail askerleri tutukluyu yerde sürüklüyorlar, işgal (İsrail) bayrağını öpmesini istiyorlar. Eğer tutuklu bunu yapmazsa ağır bir şekilde dövüyorlar” diyor.
– [Filistin’in cesur kızı: Kadınlara sahip çıkın](^5^) adlı haberde, İsrail hapishanesinde 8 ay kalan Ahed Temimi, “İsrail hapishanelerinde birçok Filistinli kadın en asgari tedaviden bile mahrum kalabiliyor. İsra Caabis ya da Nurhan Avvad, Şuruk Duveyyat gibi. Cezaevinde yaralı birçok kadın var. Hiç tedavi edilmiyor veya yeterli tedavi görmüyorlar. Gelip onları bir ağrı kesici hapla susturuyorlar.” diyor.

Bu anılar, İsrail hapishanelerinde yaşanan insan hakları ihlallerinin boyutunu gösteriyor. Bu ihlaller, uluslararası hukuka ve insan hakları sözleşmelerine aykırı. İsrail, bu suçlardan dolayı hesap vermelidir. Filistinliler ise, İsrail’in zulmüne karşı özgürlük, bağımsızlık ve adalet mücadelesi vermektedir.

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) Suriye’de alıkonulan kadınlar, rejim zindanlarında yaşadıklarını resmetti. https://www.haberturk.com/suriye-de-alikonulan-kadinlar-rejim-zindanlarinda-yasadiklarini-resmetti-3522128.
(2) Suriye’de alıkonulan kadınlar, rejim zindanlarında yaşadıklarını resmetti. https://www.haberturk.com/suriye-de-alikonulan-kadinlar-rejim-zindanlarinda-yasadiklarini-resmetti-3522128.
(3) Suriye’de alıkonulan kadınlar yaşadıkları zulmü resmetti. https://www.timeturk.com/yasam/suriye-de-alikonulan-kadinlar-yasadiklari-zulmu-resmetti/haber-1749541.
(4) Suriye’de alıkonulan kadınlar yaşadıkları zulmü resmetti. https://www.timeturk.com/yasam/suriye-de-alikonulan-kadinlar-yasadiklari-zulmu-resmetti/haber-1749541.
(5) Alıkonulan kadınlar Esed’in zindanlarında yaşadıklarını resmetti. https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/alikonulan-kadinlar-esedin-zindanlarinda-yasadiklarini-resmetti-40813.
(6) Alıkonulan kadınlar Esed’in zindanlarında yaşadıklarını resmetti. https://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/alikonulan-kadinlar-esedin-zindanlarinda-yasadiklarini-resmetti-40813.
(7) İsrail hapishanesinde Filistinlilere işkence! – Türkiye Gazetesi. https://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/israil-hapishanesinde-filistinlilere-iskence-1001578.
(8) İsrail hapishanesinde Filistinlilere işkence! – Türkiye Gazetesi. https://www.turkiyegazetesi.com.tr/dunya/israil-hapishanesinde-filistinlilere-iskence-1001578.
(9) Filistin’in cesur kızı: Kadınlara sahip çıkın – En Son Haber. https://www.ensonhaber.com/gundem/filistinin-cesur-kizi-kadinlara-sahip-cikin.
(10) Filistin’in cesur kızı: Kadınlara sahip çıkın – En Son Haber. https://www.ensonhaber.com/gundem/filistinin-cesur-kizi-kadinlara-sahip-cikin.

@@@@@@@@@@@

Gazzede Vurulan hastanedeki yaralıların anestezi olmadan ameliyat yapılma halleri

Gazze’de vurulan hastanedeki yaralıların anestezi olmadan ameliyat yapılma halleri, İsrail’in saldırılarına maruz kalan Filistinlilerin yaşadığı insanlık dramının bir yansımasıdır. Gazze’de sağlık altyapısı yetersiz ve yıkımdan nasibini almış durumdadır. Hastanelerde ilaç, malzeme, personel ve elektrik sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu nedenle, yüzlerce ağır yaralı, narkoz ya da ağrı kesici olmaksızın ameliyat edilmek zorunda kalmaktadır. Bu ameliyatlar, hem hastalar hem de doktorlar için büyük bir acı ve stres kaynağıdır. Bazı hastalar, ameliyat sırasında hayatını kaybetmektedir. Bazı doktorlar ise, bu şartlarda çalışmaya dayanamayarak istifa etmektedir.

Gazze’de anestezi olmadan ameliyat yapılma halleri, uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı bir durumdur. İsrail, savaş suçu işlemektedir. Filistinlilerin sağlık hakkı ihlal edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yaptığı konuşmada, Gazze’deki sağlık krizine dikkat çekmiş ve “Sahadaki durumu tarif etmek mümkün değil. Hastane koridorları yaralılar, hastalar ve ölmek üzere olanlarla tıka basa dolu, morglar dolup taşıyor, anestezisiz ameliyatlar, on binlerce yerinden edilmiş insan hastanelere sığınıyor” demiştir. Dr. Tedros, Gazze’de ortalama her 10 dakikada bir çocuğun öldürüldüğünü, 1.5 milyon kişinin yerinden edildiğini, 100’den fazla BM meslektaşının öldürüldüğünü ve 4 hastanenin saldırılar sonucunda hizmet dışı kaldığını belirtmiştir.

Gazze’de anestezi olmadan ameliyat yapılma halleri, İsrail-Filistin sorununun ne kadar derin ve karmaşık olduğunu göstermektedir. Bu sorunun çözümü için siyasi irade, diyalog ve barışçıl yöntemler gerekmektedir. Aksi takdirde, bu sorun hem bölgede hem de dünyada daha fazla acı ve şiddete yol açacaktır. Gazze’de anestezi olmadan ameliyat yapılma halleri hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki haber ve web sitelerine bakabilirsiniz:

– [DSÖ: Gazze’de anestezi olmadan ameliyatlar yapılıyor](^1^)
– [Gazze’de anestezi olmadan ameliyat yapılıyor – DW](^2^)
– [Gazze’de anestezi olmadan ameliyat yapılıyor – Haberdar](^4^)

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) DSÖ: Gazze’de anestezi olmadan ameliyatlar yapılıyor. https://www.dha.com.tr/dunya/dso-gazzede-anestezi-olmadan-ameliyatlar-yapiliyor-2342271.
(2) Gazze’de anestezi olmadan ameliyat yapılıyor – DW – 24.10.2023. https://www.dw.com/tr/gazzede-anestezi-olmadan-ameliyat-yapılıyor/video-67196335.
(3) Gazze’de insanlık dramı: Ameliyatlar anestezi olmadan yapılıyor!. https://www.milligazete.com.tr/haber/17333854/gazzede-insanlik-drami-ameliyatlar-anestezi-olmadan-yapiliyor.
(4) DSÖ: Gazze’de anestezi olmadan ameliyatlar yapılıyor. https://www.dha.com.tr/dunya/dso-gazzede-anestezi-olmadan-ameliyatlar-yapiliyor-2342271.
(5) Gazze’de anestezi olmadan ameliyat yapılıyor – DW – 24.10.2023. https://www.dw.com/tr/gazzede-anestezi-olmadan-ameliyat-yapılıyor/video-67196335.
(6) Gazze’de anestezi olmadan ameliyat yapılıyor – Haberdar. https://haberdar.com/manset/gazzede-anestezi-olmadan-ameliyat-yapiliyor.html.

@@@@@@@@@@@@

Gazzede İsrail tarafından kaç tane muhabir ve haberci, sağlıkçı, çocuk, kadın ve sivil öldürülmüştür?

Gazze’de İsrail tarafından kaç tane muhabir ve haberci, sağlıkçı, çocuk, kadın ve sivil öldürülmüştür? Bu sorunun kesin bir cevabı yoktur, çünkü farklı kaynaklar farklı rakamlar vermektedir. Ancak, web arama sonuçlarına göre, bazı tahmini sayılar şöyledir:
Savaş devam ettiğinden bu sayı sürekli artmaktadır.

– Muhabir ve haberci: Gazze’de İsrail saldırılarında en az 66 muhabir ve habercinin öldürüldüğü bildirildi¹. Bu sayı, Gazze’de çalışan yerel ve uluslararası basın mensuplarını kapsamaktadır. Ölenler arasında, Associated Press (AP) foto muhabiri Anas Baba, Al Jazeera muhabiri Tamer el-Mişal, Filistinli gazeteci Yaser Murteca ve İtalyan fotoğrafçı Simone Camilli bulunmaktadır.
– Sağlıkçı: Gazze’de İsrail saldırılarında en az 195 sağlık personelinin öldürüldüğü açıklandı². Bu sayı, doktor, hemşire, eczacı, ambulans şoförü ve diğer sağlık çalışanlarını içermektedir. Ölenler arasında, Gazze’nin en büyük hastanesi olan Şifa Hastanesi’nin başhekimi Dr. Ayman el-Sahbani, Gazze’nin en tanınmış cerrahlarından Dr. Nabil el-Burini, Gazze’nin tek nörologu Dr. Fadi el-Abid, Gazze’nin tek psikiyatristi Dr. Eyad el-Serrac ve Gazze’nin tek fizik tedavi uzmanı Dr. Hani el-Najjar bulunmaktadır.
– Çocuk: Gazze’de İsrail saldırılarında en az 4 bin 412 çocuğun öldürüldüğü belirtildi³. Bu sayı, 18 yaşın altındaki tüm çocukları kapsamaktadır. Ölenler arasında, 4 kardeşin sahilde oynarken bombalanan İsmail, Ahed, Zekeriya ve Muhammed Bakr, 10 aylıkken evinin yıkılması sonucu hayatını kaybeden İbrahim el-Davudi, 5 yaşındaki kız kardeşiyle birlikte okul bahçesinde vurulan 8 yaşındaki Amani el-Mutavakil, 4 yaşındaki kardeşiyle birlikte evlerinin önünde öldürülen 6 yaşındaki Suhaib Hijazi ve 11 yaşındaki kardeşiyle birlikte evlerinin balkonunda vurulan 14 yaşındaki Sara Bustan bulunmaktadır.
– Kadın: Gazze’de İsrail saldırılarında en az 2 bin 918 kadının öldürüldüğü ifade edildi. Bu sayı, 18 yaşın üzerindeki tüm kadınları içermektedir. Ölenler arasında, 8 aylık hamileyken evinin bombalanması sonucu hayatını kaybeden Şeyma el-Şevavi, 5 çocuğuyla birlikte evinin yıkılması sonucu ölen Dalal Ebu el-Hayca, 4 çocuğuyla birlikte evinin önünde vurulan İman el-Hams, 2 çocuğuyla birlikte evinin balkonunda öldürülen Nevine el-Aydi ve 3 çocuğuyla birlikte evinin çatısında bombalanan İbtisam Breika bulunmaktadır.
– Sivil: Gazze’de İsrail saldırılarında en az 10 bin 812 sivilin öldürüldüğü kaydedildi. Bu sayı, askeri veya silahlı olmayan tüm sivilleri kapsamaktadır. Ölenler arasında, 4 nesilden 26 kişinin öldüğü el-Batş ailesi, 18 kişinin öldüğü el-Hallaq ailesi, 17 kişinin öldüğü el-Kelani ailesi, 16 kişinin öldüğü el-Galud ailesi ve 15 kişinin öldüğü el-Najjar ailesi bulunmaktadır.

Bu sayılar, Gazze’de İsrail tarafından kaç tane muhabir ve haberci, sağlıkçı, çocuk, kadın ve sivil öldürüldüğüne dair bir fikir vermektedir. Ancak, bu sayılar kesin değildir ve farklı kaynaklarda farklılık gösterebilir. Ayrıca, bu sayılar, İsrail’in saldırılarının devam ettiği göz önüne alındığında, her an değişebilir. Gazze’de yaşanan insanlık dramı, uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırıdır. İsrail, savaş suçu işlemektedir. Filistinlilerin yaşam hakkı ihlal edilmektedir. Bu sorunun çözümü için siyasi irade, diyalog ve barışçıl yöntemler gerekmektedir. Aksi takdirde, bu sorun hem bölgede hem de dünyada daha fazla acı ve şiddete yol açacaktır. Gazze’de İsrail tarafından kaç tane muhabir ve haberci, sağlıkçı, çocuk, kadın ve sivil öldürüldüğü hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki haber ve web sitelerine bakabilirsiniz:
Bu sayı sürekli artış göstermektedir.

– [Gazze’de İsrail saldırılarında en az 66 gazeteci öldü](^1^)
– [Gazze’de 195 sağlık personeli öldü](^2^)
– [Gazze’de 4 bin 412 çocuk öldü](^3^)
– [Gazze’de 2 bin 918 kadın öldü](^4^)
– [Gazze’de 10 bin 812 sivil öldü](^5^)

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) Gazze’de 1400’ü çocuk 2 binden fazla kişi enkaz altında. .
(2) Gazze Sağlık Bakanlığı: İsrail’in El Ehli Hastanesine saldırısında en …. https://tr.euronews.com/2023/10/17/gazze-saglik-bakanligi-israilin-hastane-saldirisinda-en-az-500-kisi-oldu.
(3) İsrail’in katliamı savaşın 11’inci gününde devam ediyor. https://www.yenisafak.com/gazze-son-durum-israil-filistin-savasi-son-dakika-haberleri-gazzede-kac-kisi-oldu-h-4568243.
(4) Gazze’de kaç kişi öldü: İsrail-Filistin savaşı son dakika haberleri …. https://www.yenisafak.com/gazzede-kac-kisi-oldu-israil-filistin-savasi-son-dakika-haberleri-h-4572741.
(5) Gazze’de ölenlerin üçte ikisi çocuk ve kadın –
(6) Gazze’de 1400’ü çocuk 2 binden fazla kişi enkaz altında. .
(7) Gazze Sağlık Bakanlığı: İsrail’in El Ehli Hastanesine saldırısında en …. https://tr.euronews.com/2023/10/17/gazze-saglik-bakanligi-israilin-hastane-saldirisinda-en-az-500-kisi-oldu.
(8) İsrail’in katliamı savaşın 11’inci gününde devam ediyor. https://www.yenisafak.com/gazze-son-durum-israil-filistin-savasi-son-dakika-haberleri-gazzede-kac-kisi-oldu-h-4568243.
(9) Gazze’de kaç kişi öldü: İsrail-Filistin savaşı son dakika haberleri …. https://www.yenisafak.com/gazzede-kac-kisi-oldu-israil-filistin-savasi-son-dakika-haberleri-h-4572741.
(10) Gazze’de ölenlerin üçte ikisi çocuk ve kadın –

@@@@@@@@@

Gazze hastanesindeki yaşanan korkunç durumlar ve yaşananlar?

Gazze hastanesindeki yaşanan korkunç durumlar ve yaşananlar, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının sonucudur. İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’yi havadan, karadan ve denizden bombalamakta, binlerce Filistinli sivili öldürmekte ve yaralamaktadır. Gazze’deki sağlık altyapısı yetersiz ve yıkımdan nasibini almış durumdadır. Hastanelerde ilaç, malzeme, personel ve elektrik sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu nedenle, yüzlerce ağır yaralı, narkoz ya da ağrı kesici olmaksızın ameliyat edilmek zorunda kalmaktadır. Bu ameliyatlar, hem hastalar hem de doktorlar için büyük bir acı ve stres kaynağıdır. Bazı hastalar, ameliyat sırasında hayatını kaybetmektedir. Bazı doktorlar ise, bu şartlarda çalışmaya dayanamayarak istifa etmektedir.

Gazze hastanesindeki yaşanan korkunç durumlar, uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı bir durumdur. İsrail, savaş suçu işlemektedir. Filistinlilerin sağlık hakkı ihlal edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yaptığı konuşmada, Gazze’deki sağlık krizine dikkat çekmiş ve “Sahadaki durumu tarif etmek mümkün değil. Hastane koridorları yaralılar, hastalar ve ölmek üzere olanlarla tıka basa dolu, morglar dolup taşıyor, anestezisiz ameliyatlar, on binlerce yerinden edilmiş insan hastanelere sığınıyor” demiştir³. Dr. Tedros, Gazze’de ortalama her 10 dakikada bir çocuğun öldürüldüğünü, 1.5 milyon kişinin yerinden edildiğini, 100’den fazla BM meslektaşının öldürüldüğünü ve 4 hastanenin saldırılar sonucunda hizmet dışı kaldığını belirtmiştir³.

Gazze hastanesindeki yaşanan korkunç durumlar, İsrail-Filistin sorununun ne kadar derin ve karmaşık olduğunu göstermektedir. Bu sorunun çözümü için siyasi irade, diyalog ve barışçıl yöntemler gerekmektedir. Aksi takdirde, bu sorun hem bölgede hem de dünyada daha fazla acı ve şiddete yol açacaktır. Gazze hastanesindeki yaşanan korkunç durumlar ve yaşananlar hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki haber ve web sitelerine bakabilirsiniz:

– [Kahreden görüntü: Hastane saldırısından 20 saat önce çekilen video yayınlandı](^1^)
– [Gazze’deki hastanelerde hastalar ölüme terk ediliyor: Cesetler çürümeye başladı](^2^)
– [DSÖ: Gazze’de anestezi olmadan ameliyatlar yapılıyor](^3^)

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) Kahreden görüntü: Hastane saldırısından 20 saat önce çekilen video …. .
(2) Gazze’deki hastanelerde hastalar ölüme terk ediliyor: Cesetler çürümeye …. https://www.yenisafak.com/dunya/gazzedeki-hastanelerde-hastalar-olume-terk-ediliyor-cesetler-curumeye-basladi-4574256.
(3) Gazze’deki hastanelerde felaket yaşanıyor – Haberler. https://www.haberler.com/saglik/gazze-deki-hastanelerde-felaket-yasaniyor-16526791-haberi/.
(4) Kahreden görüntü: Hastane saldırısından 20 saat önce çekilen video ….
(5) Gazze’deki hastanelerde hastalar ölüme terk ediliyor: Cesetler çürümeye …. https://www.yenisafak.com/dunya/gazzedeki-hastanelerde-hastalar-olume-terk-ediliyor-cesetler-curumeye-basladi-4574256.
(6) Gazze’deki hastanelerde felaket yaşanıyor – Haberler. https://www.haberler.com/saglik/gazze-deki-hastanelerde-felaket-yasaniyor-16526791-haberi/.

@@@@@@@@@@

Abd İsrail ve pkk’ya ne kadar silah yardımı yaptı?

Bu sorunun cevabı için web arama sonuçlarını kullandım. Bu sonuçlara göre, ABD’nin İsrail ve PKK’ya ne kadar silah yardımı yaptığı şöyle özetlenebilir:

– ABD, İsrail’e her yıl ortalama 3.8 milyar dolarlık askeri yardım yapmaktadır¹. Bu yardımın büyük bir kısmı, İsrail’in ABD’den silah ve teçhizat satın almasını sağlayan bir kredi garantisi şeklindedir. ABD, İsrail’e F-35 savaş uçakları, Patriot füze savunma sistemleri, Apache helikopterleri, M-16 tüfekleri gibi çeşitli silahlar sağlamıştır². ABD, ayrıca İsrail’in kendi geliştirdiği Demir Kubbe, Ok ve David’in Sapanı gibi füze savunma sistemlerine de destek vermiştir.
– ABD, PKK’ya doğrudan silah yardımı yapmamaktadır, ancak PKK’nın Suriye kolu olan YPG’ye silah ve lojistik destek sağlamaktadır. ABD, YPG’yi IŞİD’e karşı bir müttefik olarak görmekte ve Suriye’deki çıkarlarını korumak için kullanmaktadır. ABD, YPG’ye son yıllarda binlerce tır dolusu silah, mühimmat ve malzeme göndermiştir. Bu silahlar arasında zırhlı araçlar, roketatarlar, keskin nişancı tüfekleri, el bombaları, mayınlar, gece görüş dürbünleri gibi çeşitli ekipmanlar bulunmaktadır. ABD, ayrıca YPG’ye eğitim, istihbarat, hava desteği ve danışmanlık da vermektedir.

ABD’nin İsrail ve PKK’ya ne kadar silah yardımı yaptığı şöyle özetlenebilir:

– ABD, İsrail’e her yıl ortalama 3.8 milyar dolarlık askeri yardım yapmaktadır. Bu yardımın büyük bir kısmı, İsrail’in ABD’den silah ve teçhizat satın almasını sağlayan bir kredi garantisi şeklindedir. ABD, İsrail’e çeşitli silahlar sağlamıştır. ABD, ayrıca İsrail’in kendi geliştirdiği füze savunma sistemlerine de destek vermiştir.
– ABD, PKK’ya doğrudan silah yardımı yapmamaktadır, ancak PKK’nın Suriye kolu olan YPG’ye silah ve lojistik destek sağlamaktadır. ABD, YPG’yi IŞİD’e karşı bir müttefik olarak görmekte ve Suriye’deki çıkarlarını korumak için kullanmaktadır. ABD, YPG’ye son yıllarda binlerce tır dolusu silah, mühimmat ve malzeme göndermiştir. Bu silahlar arasında çeşitli ekipmanlar bulunmaktadır. ABD, ayrıca YPG’ye eğitim, istihbarat, hava desteği ve danışmanlık da vermektedir.

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) ABD, Ukrayna’ya ne kadar silah yardımı yaptı? – Dünyadan Haberler. https://www.cnnturk.com/dunya/abd-ukraynaya-ne-kadar-silah-yardimi-yapti.
(2) abd’nin pkk’ya silah yardımı yapması –
(3) ABD’den YPG/PKK sahasına bir haftada 300 tırlık sevkiyat. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abdden-ypg-pkk-sahasina-bir-haftada-300-tirlik-sevkiyat/1601970.
(4) ABD’den terör örgütü PKK/YPG’ye yeni destek – TRT Haber. https://www.trthaber.com/haber/gundem/abdden-teror-orgutu-pkkypgye-yeni-destek-703414.html.
(5) ABD, PKK’ya 7 ayda 2 bin 60 TIR dolusu silah-malzeme verdi. .

@@@@@@@@@

Guentemala hapishanelerinde yapılan işkenceler.

Guentemala hapishanelerinde yapılan işkenceler, insan hakları ihlallerinin ve adaletsizliğin bir göstergesidir. Guentemala, 1960-1996 yılları arasında yaşanan iç savaşın ardından, yoksulluk, şiddet, yolsuzluk ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi pek çok sorunla mücadele etmektedir. Bu sorunlar, hapishane sisteminde de yansımaktadır. Guentemala hapishaneleri, aşırı kalabalık, sağlıksız, güvensiz ve insanlık dışı koşullarda tutulan mahkumların maruz kaldığı işkence ve kötü muamelelerle gündeme gelmektedir¹.

Guentemala hapishanelerinde yapılan işkenceler, hem fiziksel hem de psikolojik yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Mahkumlar, dövülme, elektrik verme, boğulma, yanma, kesilme, tecavüz, tehdit, hakaret, aşağılama, izolasyon, aç ve susuz bırakılma, tıbbi ihmal gibi çeşitli işkencelere tabi tutulmaktadır². Bu işkenceler, hem hapishane görevlileri hem de diğer mahkumlar tarafından uygulanmaktadır. Bazı mahkumlar, hapishane içinde oluşturulan çetelerin kontrolü altında yaşamakta, bu çetelerin liderleri ise hapishane yönetimiyle işbirliği yaparak mahkumları istismar etmektedir.

Guentemala hapishanelerinde yapılan işkenceler, uluslararası hukuka ve insan hakları sözleşmelerine aykırıdır. Bu işkenceler, mahkumların onurunu, sağlığını, güvenliğini ve yaşam hakkını ihlal etmektedir. Guentemala hükümeti, hapishane sisteminde reform yapmak, işkenceyi önlemek ve sorumluları cezalandırmak için uluslararası toplumun ve insan hakları örgütlerinin baskısı altındadır. Ancak, bu konuda yeterli adımlar atılmamıştır. Guentemala hapishanelerinde yapılan işkenceler hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki haber ve web siteler

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) İşkencenin ayrıntıları ortaya çıktı! – Habertürk. https://www.haberturk.com/dunya/haber/921602-iskencenin-ayrintilari-ortaya-cikti.
(2) Suriye’de kadın mahkumlara işkence raporu: Sesimi duyan yok mu?. https://www.trthaber.com/haber/dunya/suriyede-kadin-mahkumlara-iskence-raporu-sesimi-duyan-yok-mu-411463.html.

@@@@@@@@

Abd’nin hapishanelerindeki esirlere yaptığı işkenceler .

ABD’nin hapishanelerindeki esirlere yaptığı işkenceler, insan haklarına aykırı ve kınanması gereken bir durumdur. ABD, başka ülkeleri insan haklarını ihlal etmekle suçlarken, kendi hapishanelerinde mahkumları şiddet, işkence, tecavüz, tıbbi ihmal gibi kötü muamelelere maruz bırakmaktadır. ABD hapishaneleri, aşırı kalabalık, sağlıksız, güvensiz ve insanlık dışı koşullarda tutulan mahkumların maruz kaldığı işkence ve kötü muamelelerle gündeme gelmektedir.

ABD hapishanelerinde yapılan işkenceler, hem fiziksel hem de psikolojik yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Mahkumlar, dövülme, elektrik verme, boğulma, yanma, kesilme, tecavüz, tehdit, hakaret, aşağılama, izolasyon, aç ve susuz bırakılma, tıbbi ihmal gibi çeşitli işkencelere tabi tutulmaktadır. Bu işkenceler, hem hapishane görevlileri hem de diğer mahkumlar tarafından uygulanmaktadır. Bazı mahkumlar, hapishane içinde oluşturulan çetelerin kontrolü altında yaşamakta, bu çetelerin liderleri ise hapishane yönetimiyle işbirliği yaparak mahkumları istismar etmektedir.

ABD hapishanelerinde yapılan işkenceler, uluslararası hukuka ve insan hakları sözleşmelerine aykırıdır. Bu işkenceler, mahkumların onurunu, sağlığını, güvenliğini ve yaşam hakkını ihlal etmektedir. ABD hükümeti, hapishane sisteminde reform yapmak, işkenceyi önlemek ve sorumluları cezalandırmak için uluslararası toplumun ve insan hakları örgütlerinin baskısı altındadır. Ancak, bu konuda yeterli adımlar atılmamıştır. ABD hapishanelerinde yapılan işkenceler hakkında daha fazla bilgi için, aşağıdaki haber ve web sitelerine bakabilirsiniz:

– [ABD’nin Utanç Kaynağı Hapishaneleri](^2^)
– [Eski mahkumdan kan donduran ifadeler! ABD’nin Irak’taki işkencelerini anlattı](^1^)

Kaynak: Bing ile konuşma, 27.11.2023
(1) Eski mahkumdan kan donduran ifadeler! ABD’nin Irak’taki … – Sabah. https://www.sabah.com.tr/dunya/eski-mahkumdan-kan-donduran-ifadeler-abdnin-iraktaki-iskencelerini-anlatti-6052495.
(2) ABD’nin Utanç Kaynağı Hapishaneleri – Ufkumuz Haber. https://www.ufkumuzhaber.com/abdnin-utanc-kaynagi-hapishaneleri-74622h.htm.
(3) ABD: İsrail-Hamas anlaşması kesintisiz çabamızın sonucu. https://www.gazeteduvar.com.tr/abd-israil-hamas-anlasmasi-kesintisiz-cabamizin-sonucu-haber-1648461.
(4) ABD’nin Utanç Kaynağı Hapishaneleri – Ufkumuz Haber. https://www.ufkumuzhaber.com/abdnin-utanc-kaynagi-hapishaneleri-74622h.htm.
(5) Eski mahkumdan kan donduran ifadeler! ABD’nin Irak’taki … – Sabah. https://www.sabah.com.tr/dunya/eski-mahkumdan-kan-donduran-ifadeler-abdnin-iraktaki-iskencelerini-anlatti-6052495.

 

 

 




ZAHİRDEN HAKİKATE

ZAHİRDEN HAKİKATE

Allah zahire bakmıyor, batına bakıyor.

Bedeni işlerken, duygular hesabına işliyor.
Bedenin gelişimi ruhun ve duyguların gelişimiyle orantılıdır.
Dış görünüşte uyumlu gelişimin sırrı, içteki duyguların ve o duyguların beslediği ruhun tenasübüyledir.
Zahirde ve dıştaki olumsuzluklar ruhun ve duyguların dışa yansımasıdır.
Allah mana hesabına maddeye değer vermektedir.
Fabrikadaki çarkların ve o çarkların dişlilerinin birbirinin işini tekmil edip bir üst seviyeye çıkardığı gibi, vücut fabrikası da aynı uyum içinde çalışmaktadır.
Saatin çarkları gibi.
Defolu mallar çarklardan birinin uyumsuzluğu neticesinde, tüm çarkların çalışma ve mahsulâtını boşa çıkarmaktadır.
Dünya ahiret hesabına çalışmakta ve dönmektedir.
Esas olan duyguların gelişimidir.
Her şey bu sonuca hizmet etmektedir.

 

-Her şey zahirden hakikate geçiş yapıyor.

Batını zahirle tescil ediyor ve ettiriyor.
Ve de görüyor, gösteriyor.
O gizliyi de, açığı da, zahiri de batını da bilir.
2Ya’lemus sırra ve ahfa’
Ruh mu bedeni taşıyor yoksa beden mi ruhu?
Ulvi Alemlere ruh bedeni taşırken, süfli alemlerde beden ruhu gezdiriyor.
Mikro alemleri ruha beden gösterirken, makro alemleri de ruh bedene göstermektedir.
Birbirinin mütemmimidirler.
İnsanın Cinlerden ve meleklerden farkı beden ile olurken, hayvan ve canlılardan farkı da ruhu iledir.
İnsan iki farklı alemleri içinde derç etmektedir.
Bu iki farklı alem belli bir noktaya gelip tıkanırken, insan her iki farklı alemlerde sonsuza kulaç atmakta ve sonsuzu kucaklama yolunda seyretmektedir.
İnsan sonsuza dek güncellenen son sistem seçkin bir varlıktır.
Bitkilerin en üst seviyesini hurma oluşturur.
Onun üstünü yoktur. O son duraktır.
Hayvanların en üstününü maymun oluşturur.
O hayvanatın son noktasıdır.
İnsanın en üstün seviyesini Hz. Muhammed Aleyhis-Selatu Vesselam oluşturur.
Onun sonlanıp sınırlanmayan sonsuza açılan ucu ise İnsaniyettir.
‘El İnsaniyetü rütbetün la yesilu ileyha Küllül beşer.’
İnsaniyet öyle bir rütbedir ki, bütün insanlar ona ulaşamazlar.
İnsan olmaktan da en yüce makam, insaniyete mensubiyettir.
Tıpkı tüm kâinat Kürsi’nin yanında çöle atılmış bir yüzük gibi iken, Kürsi’de Arşın yanında çöle atılmış bir yüzük gibidir.
Onun üzerinde ise, Allah arşı istiva etti, kuşattı.

Kâinatı ve her şeyi idare edip yönetti.

MEHMET ÖZÇELİK

25-11-2023




İSTİKLAL MAHKEMELERİ

İSTİKLAL MAHKEMELERİ

İstiklal mahkemeleri hakkında genel bilgi veriniz?


İstiklal mahkemeleri, Türk Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde kurulan özel mahkemelerdir. Bu mahkemeler, ülkenin ve ulusun olağanüstü bir tehdit altında bulunduğu bir dönemde, yasama organının (TBMM) kendi içinden seçtiği milletvekillerinden oluşuyordu. Bu mahkemelerin amacı, ayaklanma çıkaran, yağmaya girişen, bozgunculuk yapan, casusluk yapan, asker kaçan, bağımsızlık hareketini engellemeye çalışan, Cumhuriyet’e karşı isyan eden, devrimlere karşı çıkan, bazen hayali suikast girişiminde bulunan, dini siyasete alet eden gibi bazen uydurmaca ve keyfi olarak suçluları yargılamak ve cezalandırmaktı. Bu mahkemeler, Fransız İhtilal Mahkemeleri’nden esinlenerek kurulmuştu. İstiklal mahkemeleri, iki ayrı dönemde faaliyet göstermiştir. Birinci dönem, 1920-1922 yılları arasında 14 İstiklal Mahkemesi kurulmuş ve Kurtuluş Savaşı’nda ülkenin iç ve dış düşmanlarına karşı mücadele etmiştir. İkinci dönem, 1923-1927 yılları arasında 3 İstiklal Mahkemesi kurulmuş ve Cumhuriyet’in ilke ve inkılaplarına karşı girişilen tehditleri bertaraf etmiştir.


@@@@@@@@@

cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemelerinde ne gibi hukuksuzluklar ve zulümler yaşanmıştır?

– İstiklal mahkemeleri, olağanüstü yetkilere sahip olan ve yasama organının kendi içinden seçtiği milletvekillerinden oluşan özel mahkemelerdi.

– İstiklal mahkemelerinin kararları kesin olup, temyiz yahut itiraz yolu kapalıydı. Mahkemeler kararlarından sorumlu değildi. Mahkeme üyeleri hükümlerini vicdani kanaatlerine göre vereceklerdi. Bu durum, mahkemelerin keyfi ve hukuka aykırı kararlar vermesine yol açabiliyordu. Örneğin, bazı mahkeme üyeleri, siyasi rakiplerini, muhalifleri, azınlıkları, gazetecileri, yazarları, aydınları, sanatçıları, din adamlarını, öğrencileri, kadınları, çocukları, hatta hayvanları bile yargılayıp idam etmişlerdir.
– İstiklal mahkemelerinde sanıkların savunma hakları kısıtlanmıştı. Sanıklar mahkemede kendi savunmalarını kendileri yapmak zorundaydı. Avukat tutmak, tanık getirmek, delil sunmak gibi hakları yoktu. Mahkemeler, sanıkların ifadelerini almadan, işkence altında verdikleri itiraflara dayanarak, hatta bazen hiçbir delil olmadan karar verebiliyorlardı. Mahkemeler, sanıkları suçlu bulmak için yeterli kanıt olmadığında bile, sanıkların karakterlerine, geçmişlerine, görüşlerine, inançlarına, davranışlarına, giyimlerine, konuşmalarına, yazılarına, ilişkilerine, bağlantılarına, şüpheli buldukları herhangi bir şeye dayanarak karar verebiliyorlardı.
– İstiklal mahkemelerinde verilen cezalar, orantısız, ağır ve acımasızdı. Mahkemeler, sanıkları idam, sürgün, hapis, para, mal, mülk, hak, rütbe, unvan, madalya, nişan, iş, meslek, eğitim, sağlık, aile, onur, saygınlık gibi her türlü cezaya çarptırabiliyorlardı. Mahkemeler, sanıkların cezalarını infaz etmek için acele ediyor, bazen aynı gün, bazen de birkaç saat içinde idamları gerçekleştiriyorlardı. Mahkemeler, sanıkların idamlarını halka açık yerlerde, kalabalık önünde, alaylı ve küçük düşürücü bir şekilde yaptırıyor, cesetlerini sergiliyor, yakıyor, parçalıyor, gömmüyor, ya da hayvanlara yediriyorlardı.

Bu saydıklarım, cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemelerinde yaşanan hukuksuzluk ve zulümlerin sadece bir kısmıdır. Bu mahkemeler, Türk tarihinde önemli bir rol oynamış ve devrimci bir nitelik taşımış olsalar da aynı zamanda insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, adaletin sağlanmasına aykırı birçok uygulamaya da sahne olmuşlardır. Bu mahkemelerin kuruluş, çalışma ve kapatılma süreçleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve gelişim evrelerini anlamak için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.

@@@@@@@@@@

cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemelerinde ezan okuma, dini kitap okuma ve giyim gibi ne gibi hukuksuzluklar ve zulümler yaşanmıştır?

Bu suçlar arasında, ezan okuma, dini kitap okuma ve giyim gibi konular da yer almıştır. Örneğin, 1925 yılında Şeyh Sait İsyanı’nın bastırılmasından sonra, isyana katılan veya destek veren kişiler, Diyarbakır İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmış ve idam edilmiştir. Bu kişilerin bir kısmı, ezanı Türkçe yerine Arapça okudukları, dini kitaplar okudukları, sarık ve cübbe gibi geleneksel kıyafetler giydikleri için suçlanmıştır².
– Cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemeleri, aynı zamanda hilafetin kaldırılması için gerekli zemini hazırlamak ve hilafeti savunan İstanbul basınına gözdağı vermek amacıyla da kullanılmıştır³. 1924 yılında İstanbul’da kurulan bir istiklal mahkemesi, Ağa Han ve Emir Ali’nin mektuplarını yayınlayan gazetelerin sahipleri ve sorumlu müdürlerini gözaltına almış ve yargılamıştır. Bu gazeteler, hilafetin kaldırılmasına karşı çıkan ve halkı ayaklanmaya çağıran yazılar yayınlamışlardır. Bu davada, gazetecilerin dini kitap okudukları, ezanı Arapça okudukları, sarık ve cübbe giydikleri gibi iddialar da gündeme gelmiştir.
– Cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemeleri, bazen de Cumhuriyet’in kurucu kadrosuna karşı bazen hayali ve varsayımsal suikast girişiminde bulunan veya muhalif olan kişileri yargılamış ve idam etmiştir. Örneğin, 1926 yılında İzmir Suikastı davasında, Mustafa Kemal’e suikast planlayan veya destek veren 150 kişi Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmış ve 15’i idam edilmiştir.

Bununla korku vermek ve bazı muhalifleri sindirip göz dağı vermek amacıyla yapılmıştır.

Bu kişilerin bir kısmı, Cumhuriyet’in ilke ve inkılaplarına karşı oldukları, dini siyasete alet ettikleri, ezanı Türkçe okumadıkları, dini kitaplar okudukları, sarık ve cübbe giydikleri için suçlanmıştır⁴.

Bu saydıklarım, cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemelerinde ezan okuma, dini kitap okuma ve giyim gibi konularda yaşanan hukuksuzluk ve zulümlerin sadece bir kısmıdır. Bu mahkemeler, Cumhuriyet’in kuruluş ve gelişim evrelerinde önemli bir rol oynamış olsalar da aynı zamanda insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, adaletin sağlanmasına aykırı birçok uygulamaya da sahne olmuşlardır.

@@@@@@@@@@

Cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemelerinin diğer uygulamaları nelerdir?

– Cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemeleri, Cumhuriyet’in ilke ve inkılaplarına karşı girişilen tehditleri bertaraf etmek için çalışmıştır. Bu mahkemeler, dini siyasete alet etmek, yayın yoluyla Türk Devrimi’ne karşı halkı tahrik etmek, Cumhuriyet’e karşı isyan etmek gibi suçları yargılamış ve cezalandırmıştır. Bu suçlar arasında, ezan okuma, dini kitap okuma ve giyim gibi konular da yer almıştır².
– Cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemeleri, aynı zamanda hilafetin kaldırılması için gerekli zemini hazırlamak ve hilafeti savunan İstanbul basınına gözdağı vermek amacıyla da kullanılmıştır. 1924 yılında İstanbul’da kurulan bir istiklal mahkemesi, Ağa Han ve Emir Ali’nin mektuplarını yayınlayan gazetelerin sahipleri ve sorumlu müdürlerini gözaltına almış ve yargılamıştır. Bu gazeteler, hilafetin kaldırılmasına karşı çıkan ve halkı ayaklanmaya çağıran yazılar yayınlamışlardır.

Bu saydıklarım, cumhuriyet döneminde kurulan istiklal mahkemelerinin diğer uygulamalarının sadece bir kısmıdır. Bu mahkemeler, Cumhuriyet’in kuruluş ve gelişim evrelerinde önemli bir rol oynamış olsalar da, aynı zamanda insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, adaletin sağlanmasına aykırı birçok uygulamaya da sahne olmuşlardır.


@@@@@@@@




FAİLİ MEÇHULLER

FAİLİ MEÇHULLER

Türkiye’de 1988-1992 yıllarında olan faili meçhuller hakkında bilgi veriniz?


Faili meçhul, kim tarafından, neden ve nasıl işlendiği bilinmeyen cinayet anlamına gelir. Türkiye’de 1988-1992 yılları arasında faili meçhul cinayetlerin sayısı ve sebepleri konusunda kesin bir veri bulunmamaktadır. Ancak bu dönemde Türkiye’de terör örgütleri, devlet güçleri, mafya ve siyasi çatışmalar nedeniyle çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Bazı kaynaklara göre, bu dönemde Türkiye’de faili meçhul cinayetlerin sayısı 840 ile 17.000 arasında değişmektedir. Bu cinayetlerin bir kısmı siyasi, bir kısmı ise kişisel veya ekonomik nedenlerle işlenmiştir. Faili meçhul cinayetlerin kurbanları arasında gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler, avukatlar, sendikacılar, insan hakları savunucuları, askerler, polisler, köylüler, işçiler, öğrenciler ve çocuklar bulunmaktadır. Faili meçhul cinayetlerin çoğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde işlenmiştir, ancak diğer bölgelerde de görülmüştür. Faili meçhul cinayetlerin sorumluları arasında PKK, Hizbullah, Dev-Sol, İBDA-C, JİTEM, MİT, Özel Harekat Timleri, MHP, mafya ve çeteler gibi çeşitli örgüt ve gruplar olduğu iddia edilmektedir. Faili meçhul cinayetlerin çözülmesi ve adaletin sağlanması için Türkiye’de ve uluslararası alanda çeşitli girişimler yapılmıştır. Ancak bu girişimlerin çoğu sonuçsuz kalmış veya engellenmiştir. Faili meçhul cinayetler, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir engel olarak görülmektedir.


@@@@@@@@@@@@@

Türkiye’deki faili meçhul olaylar ile ilgili olarak ne gibi bir sonuca varılmıştır?

Türkiye’deki faili meçhul olaylar ile ilgili olarak net bir sonuca varılmıştır diyemeyiz. Bu olayların birçoğu hâlâ aydınlatılmayı beklemektedir. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, 2021 yılında polis sorumluluk bölgesinde işlenen 1468 cinayetten 1467’si çözülmüş, sadece Denizli’de doğal gaz tesisatçısı Burak Durna’nın öldürülmesi faili meçhul kalmıştır. Ancak geçmiş yıllarda işlenen ve arkasında siyasi, ideolojik, mafyatik veya derin devlet bağlantıları olduğu iddia edilen pek çok cinayetin failleri ve azmettiricileri hakkında hâlâ kesin bir bilgi yoktur. Bunlardan bazıları şunlardır:

– Sabahattin Ali: Türk edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Sabahattin Ali, 1948 yılında yurt dışına kaçmaya çalışırken Ali Ertekin adlı bir kaçakçı tarafından öldürüldü. Ancak cinayetin arkasında devletin veya başka bir örgütün olup olmadığı bilinmemektedir.
– Turan Emeksiz: 1960 yılında İstanbul Üniversitesi’nde yapılan bir protesto sırasında polislerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden 20 yaşındaki öğrenci Turan Emeksiz, Türkiye’nin ilk faili meçhul cinayet kurbanı olarak kabul edilmektedir. Olayın sorumluları hakkında hiçbir yargılamaya gidilmemiştir.
– Abdi İpekçi: Milliyet Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni olan Abdi İpekçi, 1979 yılında Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü. Ağca, cinayeti tek başına işlediğini söylese de arkasında başka bir gücün olabileceği şüphesi vardır. Ayrıca Ağca’nın daha sonra Papa II. Jean Paul’e suikast girişiminde bulunması da cinayetin uluslararası bir boyutu olduğunu düşündürmektedir.
– Uğur Mumcu: Cumhuriyet Gazetesi’nin araştırmacı gazetecisi olan Uğur Mumcu, 1993 yılında evinin önüne yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldürüldü. Mumcu’nun yaptığı araştırmalar nedeniyle pek çok düşmanı vardı. Cinayetin arkasında PKK, Hizbullah, İran, Irak, ABD, MİT, JİTEM, Ergenekon gibi çeşitli örgüt ve devletlerin olduğu iddia edilmiştir. Ancak cinayetin failleri ve azmettiricileri hakkında hâlâ net bir bilgi yoktur.
– Hrant Dink: Agos Gazetesi’nin kurucusu ve genel yayın yönetmeni olan Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink, 2007 yılında Ogün Samast adlı bir genç tarafından öldürüldü. Cinayetin arkasında Ergenekon, JİTEM, MİT, polis, jandarma gibi çeşitli kurum ve örgütlerin olduğu iddia edilmiştir. Ancak cinayetin azmettiricileri hakkında hâlâ tam bir yargılama yapılmamıştır.

Bu olayların yanı sıra, Türkiye’de pek çok siyasetçi, gazeteci, akademisyen, insan hakları savunucu, asker, polis, köylü, işçi, öğrenci ve çocuğun faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bilinmektedir. Bu cinayetlerin çözülmesi ve adaletin sağlanması için Türkiye’de ve uluslararası alanda çeşitli girişimler yapılmıştır. Ancak bu girişimlerin çoğu sonuçsuz kalmış veya engellenmiştir. Faili meçhul cinayetler, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir engel olarak görülmektedir. Faili meçhul cinayetler hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki bağlantılara bakabilirsiniz:

– [Türkiye’deki Faili Meçhul Cinayetler – NeOldu.com](^1^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin listesi ve detayları.
– [Kategori:Türkiye’deki faili meçhul cinayetler – Vikipedi](^2^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin listesi ve detayları.
– [2021’in faili meçhul kalan tek cinayeti! – Habertürk](^3^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin 2021 yılı istatistikleri.
– [Abdullah Çatlı: Susurluk skandalı nedir, 3 Kasım 1996’daki trafik kazası nasıl oldu? – BBC News Türkçe](^4^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerle bağlantılı olduğu iddia edilen Susurluk skandalının arka planı ve etkileri.

Kaynak: Bing ile konuşma, 24.11.2023
(1) 2021’in faili meçhul kalan tek cinayeti! – Habertürk. 
https://www.haberturk.com/2021-in-faili-mechul-kalan-tek-cinayeti-3323019.
(2) Türkiye’deki Faili Meçhul Cinayetler – NeOldu.com. https://www.neoldu.com/turkiyedeki-faili-mechul-cinayetler-8192h.htm.
(3) Türkiye’deki Faili Meçhul Cinayetler – NeOldu.com. https://www.neoldu.com/turkiyedeki-faili-mechul-cinayetler-8192h.htm.
(4) Kategori:Türkiye’deki faili meçhul cinayetler – Vikipedi. https://bing.com/search?q=T%c3%bcrkiyedeki+faili+me%c3%a7hul+olaylar+ile+ilgili+sonu%c3%a7.
(5) 2021’in faili meçhul kalan tek cinayeti! – Habertürk. https://www.haberturk.com/2021-in-faili-mechul-kalan-tek-cinayeti-3323019.
(6) Abdullah Çatlı: Susurluk skandalı nedir, 3 Kasım 1996’daki trafik …. https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-57230730.

@@@@@@@@@@@

Hangi faili meçhul cinayetler çözüldü?

Türkiye’de çözülen faili meçhul cinayetler hakkında size bir liste vermek isterim. Bu cinayetler, uzun yıllar sonra yapılan araştırma, tanık ifadeleri, delil bulguları, itiraflar veya yargı kararları ile aydınlatılmıştır. Bazı cinayetler şunlardır:

– Cem Ersever: JİTEM’in kurucusu ve eski binbaşı olan Cem Ersever, 1993 yılında Ankara’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Cinayetin arkasında JİTEM’in içindeki bir grup olduğu iddia edildi. 2012 yılında eski JİTEM’ci Ayhan Çarkın, Ersever’i kendisinin öldürdüğünü itiraf etti. Çarkın, cinayetin emrini dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’ten aldığını söyledi.
– Metin Göktepe: Evrensel Gazetesi’nin muhabiri olan Metin Göktepe, 1996 yılında İstanbul’da bir cenaze törenini takip ederken gözaltına alındı. Göktepe, gözaltında polisler tarafından dövülerek öldürüldü. Cinayetin sorumluları hakkında uzun süren bir yargılama süreci yaşandı. 2001 yılında Yargıtay, 6 polisin Göktepe’yi öldürdüğüne hükmetti ve polisleri 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.
– Musa Anter: Kürt yazar ve gazeteci olan Musa Anter, 1992 yılında Diyarbakır’da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Cinayetin arkasında JİTEM’in olduğu iddia edildi. 2012 yılında eski JİTEM’ci Abdulkadir Aygan, Anter’i kendisinin öldürdüğünü itiraf etti. Aygan, cinayetin emrini dönemin JİTEM Diyarbakır Şube Müdürü Cemal Temizöz’den aldığını söyledi.
– Uğur Mumcu: Cumhuriyet Gazetesi’nin araştırmacı gazetecisi olan Uğur Mumcu, 1993 yılında evinin önüne yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldürüldü. Cinayetin arkasında PKK, Hizbullah, İran, Irak, ABD, MİT, JİTEM, Ergenekon gibi çeşitli örgüt ve devletlerin olduğu iddia edildi. 2011 yılında Ergenekon davası kapsamında tutuklanan eski MİT görevlisi Mehmet Eymür, Mumcu cinayetinin failinin İranlı bir ajan olduğunu söyledi. Eymür, cinayetin emrini dönemin İran İstihbarat Bakanı Ali Fallahian’ın verdiğini iddia etti.
– Hrant Dink: Agos Gazetesi’nin kurucusu ve genel yayın yönetmeni olan Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink, 2007 yılında Ogün Samast adlı bir genç tarafından öldürüldü. Cinayetin arkasında Ergenekon, JİTEM, MİT, polis, jandarma gibi çeşitli kurum ve örgütlerin olduğu iddia edildi. 2012 yılında cinayet davasında karar verildi ve Samast, Dink’i öldürmekten 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak cinayetin azmettiricileri hakkında hâlâ tam bir yargılama yapılmamıştır.

Bu cinayetlerin yanı sıra, Türkiye’de pek çok faili meçhul cinayet çözülmüştür. Ancak hâlâ aydınlatılmayı bekleyen pek çok cinayet de vardır. Faili meçhul cinayetler hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki bağlantılara bakabilirsiniz:

– [Türkiye’deki Faili Meçhul Cinayetler – NeOldu.com](^2^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin listesi ve detayları.
– [Kategori:Türkiye’deki faili meçhul cinayetler – Vikipedi](^1^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin listesi ve detayları.
– [Faili Meçhuller Dosyası – Anasayfa]: Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin veri tabanı ve analizi.

Kaynak: Bing ile konuşma, 24.11.2023
(1) Cumhuriyet tarihinde bir ilk: Faili meçhul cinayet kalmadı. https://bing.com/search?q=T%c3%bcrkiye%27de+%c3%a7%c3%b6z%c3%bclen+faili+me%c3%a7hul+cinayetler.
(2) Türkiye’deki Faili Meçhul Cinayetler – NeOldu.com. https://www.neoldu.com/turkiyedeki-faili-mechul-cinayetler-8192h.htm.
(3) “Faili Meçhul” Siyasi Cinayetler ve Türkiye Gerçeği. https://hukukdefterleri.com/faili-mechul-siyasi-cinayetler-ve-turkiye-gercegi/.
(4) Cumhuriyet tarihinde bir ilk: Faili meçhul cinayet kalmadı. https://www.memurlar.net/haber/1035143/cumhuriyet-tarihinde-bir-ilk-faili-mechul-cinayet-kalmadi.html.
(5) 2021’in ‘faili meçhul’ tek cinayeti de çözüldü – CNN TÜRK. https://www.cnnturk.com/turkiye/2021in-faili-mechul-tek-cinayeti-de-cozuldu.
(6) Türkiye’deki Faili Meçhul Cinayetler – NeOldu.com. https://www.neoldu.com/turkiyedeki-faili-mechul-cinayetler-8192h.htm.
(7) Cumhuriyet tarihinde bir ilk: Faili meçhul cinayet kalmadı. https://bing.com/search?q=T%c3%bcrkiye%27de+%c3%a7%c3%b6z%c3%bclen+faili+me%c3%a7hul+cinayetler.
(8) 2021’in ‘faili meçhul’ tek cinayeti de çözüldü – Son Dakika Türkiye …. https://www.ntv.com.tr/turkiye/2021in-faili-mechul-tek-cinayeti-de-cozuldu,NrnVc81t2UGH4ZDsQLZBGA.
(9) undefined. https://bing.com/search?q=.

@@@@@@@@@@@@

Bu cinayetlerin yargılamaları nasıl sonuçlandı?

Bu cinayetlerin yargılamaları şöyle sonuçlandı:

– Cem Ersever cinayeti: Bu cinayetin faili olan eski JİTEM’ci Ayhan Çarkın, 2012 yılında itirafçı oldu ve cinayeti kendisinin işlediğini söyledi. Çarkın, cinayetin emrini dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’ten aldığını iddia etti. Ancak Çarkın’ın itirafı yargılamaya yansımadı ve cinayet davası zamanaşımına uğradı.
– Metin Göktepe cinayeti: Bu cinayetin failleri olan 6 polis, 2001 yılında Yargıtay tarafından 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak polisler, cezalarını çekmeden tahliye edildi. Cinayetin azmettiricileri ise yargılanmadı.
– Musa Anter cinayeti: Bu cinayetin faili olan eski JİTEM’ci Abdulkadir Aygan, 2012 yılında itirafçı oldu ve cinayeti kendisinin işlediğini söyledi. Aygan, cinayetin emrini dönemin JİTEM Diyarbakır Şube Müdürü Cemal Temizöz’den aldığını iddia etti. Ancak Aygan’ın itirafı yargılamaya yansımadı ve cinayet davası zamanaşımına uğradı.
– Uğur Mumcu cinayeti: Bu cinayetin faili olduğu iddia edilen İranlı bir ajan, 2011 yılında Ergenekon davası kapsamında tutuklanan eski MİT görevlisi Mehmet Eymür tarafından ifşa edildi. Eymür, cinayetin emrini dönemin İran İstihbarat Bakanı Ali Fallahian’ın verdiğini iddia etti. Ancak Eymür’ün ifadesi yargılamaya yansımadı ve cinayet davası zamanaşımına uğradı.
– Hrant Dink cinayeti: Bu cinayetin faili olan Ogün Samast, 2012 yılında 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak cinayetin azmettiricileri hakkında hâlâ tam bir yargılama yapılmadı. Cinayetin arkasında Ergenekon, JİTEM, MİT, polis, jandarma gibi çeşitli kurum ve örgütlerin olduğu iddia edildi.

Bu cinayetlerin yargılamaları hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki bağlantılara bakabilirsiniz:

– [İşte Türkiye’nin cinayet istatistiği – Son Dakika Haberleri](^2^): Türkiye’deki cinayetlerin istatistikleri ve çözüm oranları.
– [Faili meçhul cinayetler davasında heyet değişti – DW – 07.09.2022](^3^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetler davasının son durumu ve heyet değişikliği.
– [2021’in ‘faili meçhul’ tek cinayeti de çözüldü – Son Dakika Türkiye …](^4^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin 2021 yılı istatistikleri ve çözülen tek cinayet.
– [Cumhuriyet tarihinde bir ilk: Faili meçhul cinayet kalmadı](^5^): Türkiye’deki faili meçhul cinayetlerin 2021 yılında çözüldüğüne dair iddia.

Kaynak: Bing ile konuşma, 24.11.2023
(1) Faili belli cinayetlerin faili meçhul dosyaları –
(2) İşte Türkiye’nin cinayet istatistiği – Son Dakika Haberleri. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/iste-turkiyenin-cinayet-istatistigi-40044671.
(3) Faili meçhul cinayetler davasında heyet değişti – DW – 07.09.2022. https://www.dw.com/tr/faili-me%C3%A7hul-cinayetler-davas%C4%B1nda-heyet-de%C4%9Fi%C5%9Fti/a-63044679.
(4) 2021’in ‘faili meçhul’ tek cinayeti de çözüldü – Son Dakika Türkiye …. https://www.ntv.com.tr/turkiye/2021in-faili-mechul-tek-cinayeti-de-cozuldu,NrnVc81t2UGH4ZDsQLZBGA.
(5) Cumhuriyet tarihinde bir ilk: Faili meçhul cinayet kalmadı. https://www.memurlar.net/haber/1035143/cumhuriyet-tarihinde-bir-ilk-faili-mechul-cinayet-kalmadi.html.
(7) İşte Türkiye’nin cinayet istatistiği – Son Dakika Haberleri. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/iste-turkiyenin-cinayet-istatistigi-40044671.
(8) Faili meçhul cinayetler davasında heyet değişti – DW – 07.09.2022. https://www.dw.com/tr/faili-me%C3%A7hul-cinayetler-davas%C4%B1nda-heyet-de%C4%9Fi%C5%9Fti/a-63044679.
(9) 2021’in ‘faili meçhul’ tek cinayeti de çözüldü – Son Dakika Türkiye …. https://www.ntv.com.tr/turkiye/2021in-faili-mechul-tek-cinayeti-de-cozuldu,NrnVc81t2UGH4ZDsQLZBGA.
(10) Cumhuriyet tarihinde bir ilk: Faili meçhul cinayet kalmadı. https://www.memurlar.net/haber/1035143/cumhuriyet-tarihinde-bir-ilk-faili-mechul-cinayet-kalmadi.html.

@@@@@@@@@@@@

Bu cinayetlerin yargılamalarının adil olduğuna inanılıyor mu?

Bu cinayetlerin yargılamalarının adil olduğuna inanılmıyor. Bu cinayetlerin mağdurlarının aileleri, avukatları ve insan hakları savunucuları, yargılamaların etkin, bağımsız ve tarafsız olmadığını, zamanaşımı, tanık koruma, delil toplama, soruşturma kapsamı, tanık baskısı, avukat tehdidi gibi pek çok sorunla karşılaştıklarını, cinayetlerin failleri ve azmettiricileri hakkında net bir bilgi ve yaptırım olmadığını, cinayetlerin arkasındaki devlet politikası ve sorumlularının ortaya çıkarılmadığını, cinayetlerin toplumsal hafızadan silinmeye çalışıldığını iddia etmektedir. Bu cinayetlerin yargılamalarının adil olmadığına dair pek çok rapor, araştırma, eylem ve kampanya düzenlenmiştir. Bu cinayetlerin Avrupa Konseyi’ne ve diğer uluslararası kuruluşlara pek çok tavsiye ve talep sunulmuştur. Bu cinayetlerin yargılamalarının adil olması, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olarak görülmektedir.

Kaynak: Bing ile konuşma, 24.11.2023
(2) Adalet Vakti: Türkiye’de Doksanlarda Gerçekleşen Faili Meçhul …. 
https://www.hrw.org/tr/report/2012/09/03/256357.
(3) Ulusal Tez Merkezi | Anasayfa. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=rAkAHVcj76AJ8htqN2GNjw&no=94qC9HwjeEKVSRIs8Nxxfg.

@@@@@@@




İSLAMDA SAVAŞ HUKUKU

İSLAMDA SAVAŞ HUKUKU

İslamda savaş hukuku nedir?


İslam savaş hukuku, İslam’ın barış, adalet ve insan haklarına dayalı bir din olduğunu gösteren bir hukuk dalıdır. İslam savaş hukuku, savaşın ne zaman, nasıl ve kimlerle yapılacağını belirleyen kurallar ve ilkeler içerir. İslam savaş hukuku, Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas gibi kaynaklara dayanır. İslam savaş hukuku, savaşın ancak meşru bir sebeple, son çare olarak ve ahlaki normlara uygun bir şekilde yapılmasını emreder. İslam savaş hukuku, savaşta masum insanlara, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, din adamlarına, hastalara, esirlere, hayvanlara, bitkilere ve çevreye zarar verilmesini yasaklar. İslam savaş hukuku, savaşta aşırı gitmeyi, hile yapmayı, zulmetmeyi, işkence etmeyi, yalan söylemeyi, hainlik etmeyi, ihanet etmeyi, haksız yere mal yağmalamayı, mabetleri yıkmayı ve barış tekliflerini reddetmeyi haram kılar. İslam savaş hukuku, savaşta adaletli, merhametli, sabırlı, cesur, şefkatli, cömert, dürüst, güvenilir, saygılı ve hoşgörülü olmayı tavsiye eder. İslam savaş hukuku, savaşın sonunda barışın sağlanması, düşmanla uzlaşma, af ve bağışlama, esirleri serbest bırakma, zararları tazmin etme ve insan haklarına saygı gösterme gibi hususları da içerir. İslam savaş hukuku, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in örnek hayatı ve uygulamaları ile şekillenmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), savaşlarda hep meşru savunma yapmış, barışı esas almış, savaşa izin verilen durumlarda bile en yumuşak ve en beliğ ifadeleri kullanmış, savaş esirlerine ve düşmanlara karşı en yüksek ahlakı göstermiştir. İslam savaş hukuku, İslam’ın insanlığa sunduğu en büyük nimetlerden biridir.

@@@@@@@@@

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in savaş uygulamaları nelerdir?

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in savaş uygulamaları, İslam’ın barışçıl, merhametli ve adaletli bir din olduğunu gösteren örneklerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in savaşlarda uyguladığı kurallar şunlardır:

– Savaş, ancak meşru bir sebep, son çare ve Allah’ın izni ile yapılmalıdır. Savaş, zulme karşı durmak, hakkı savunmak, din özgürlüğünü sağlamak, insanları kölelikten kurtarmak gibi amaçlar için yapılabilir. Savaş, kin, intikam, baskı, zorbalık, mal ve toprak elde etmek gibi amaçlar için yapılmamalıdır. (Bkz. Bakara, 2/190-193; Enfal, 8/39-40; Tevbe, 9/12-14; Hac, 22/39-40)
– Savaş, ancak düşmanın saldırısına karşı savunma veya barışı sağlamak için taarruz şeklinde yapılabilir. Savaş, ancak düşmanın savaşa hazır olduğu zaman ve yerde yapılabilir. Savaş, düşmanın barış istemesi, teslim olması veya geri çekilmesi halinde durdurulmalıdır. (Bkz. Bakara, 2/190-191; Enfal, 8/61; Nisa, 4/90-91)
– Savaş, ancak ahlaki kurallara uygun bir şekilde yapılmalıdır. Savaşta, masum insanlara, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, din adamlarına, hastalara, esirlere, hayvanlara, bitkilere ve çevreye zarar verilmemelidir. Savaşta, aşırı gitmek, hile yapmak, zulmetmek, işkence etmek, yalan söylemek, hainlik etmek, ihanet etmek, haksız yere mal yağmalamak, mabetleri yıkmak ve barış tekliflerini reddetmek yasaklanmıştır. Savaşta, adaletli, merhametli, sabırlı, cesur, şefkatli, cömert, dürüst, güvenilir, saygılı ve hoşgörülü olunmalıdır. (Bkz. [Peygamber Efendimizin Savaş Kuralları](^2^); Müslim, Cihâd, 3; Ahmed, V, 352, 358; Buhârî, Cihâd, 148; Müslim, Cihâd, 24, 25)
– Savaşın sonunda, barışın sağlanması, düşmanla uzlaşma, af ve bağışlama, esirleri serbest bırakma, zararları tazmin etme ve insan haklarına saygı gösterme gibi hususlar da gözetilmelidir. Savaşın sonunda, düşmanı küçümsemek, alay etmek, övmek, övünmek, kibirlenmek, gururlanmak, kin tutmak, intikam almak gibi davranışlardan kaçınılmalıdır. Savaşın sonunda, Allah’a şükretmek, O’ndan bağışlanma dilemek, şehitleri anmak, yaralılara yardım etmek, ölülere saygı göstermek gibi davranışlar yapılmalıdır. (Bkz. Enfal, 8/70-71; Muhammed, 47/4; Feth, 48/1-5; Tevbe, 9/100; Nisa, 4/94; Enfal, 8/46-47; Ali İmran, 3/159; Nisa, 4/103; Bakara, 2/286; Tevbe, 9/111; Nisa, 4/74)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in savaş uygulamaları, onun örnek hayatı ve uygulamaları ile şekillenmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), savaşlarda hep meşru savunma yapmış, barışı esas almış, savaşa izin verilen durumlarda bile en yumuşak ve en beliğ ifadeleri kullanmış, savaş esirlerine ve düşmanlara karşı en yüksek ahlakı göstermiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in savaş uygulamaları, İslam’ın insanlığa sunduğu en büyük nimetlerden biridir.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Peygamber Efendimizin Savaş Kuralları | İslam ve İhsan. https://www.islamveihsan.com/peygamber-efendimizin-savas-kurallari.html.
(2) Hz.Muhammed (s.a.v.) Efendimizin savaşları ve nedenleri – Fetvalar. https://www.fetvalar.com/sorularla-cevabi-2642.html.

@@@@@@@@@@@@@

Kuranda savaş hükümleri.

Kuranda savaş hükümleri, İslam’ın barış, adalet ve insan haklarına dayalı bir din olduğunu gösteren bir konudur. Kuranda savaş hükümleri, savaşın ne zaman, nasıl ve kimlerle yapılacağını belirleyen kurallar ve ilkeler içerir. Kuranda savaş hükümleri, Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas gibi kaynaklara dayanır. Kuranda savaş hükümleri, savaşın ancak meşru bir sebeple, son çare olarak ve ahlaki normlara uygun bir şekilde yapılmasını emreder. Kuranda savaş hükümleri, savaşta masum insanlara, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, din adamlarına, hastalara, esirlere, hayvanlara, bitkilere ve çevreye zarar verilmesini yasaklar. Kuranda savaş hükümleri, savaşta aşırı gitmeyi, hile yapmayı, zulmetmeyi, işkence etmeyi, yalan söylemeyi, hainlik etmek, ihanet etmek, haksız yere mal yağmalamayı, mabetleri yıkmayı ve barış tekliflerini reddetmeyi haram kılar. Kuranda savaş hükümleri, savaşta adaletli, merhametli, sabırlı, cesur, şefkatli, cömert, dürüst, güvenilir, saygılı ve hoşgörülü olmayı tavsiye eder. Kuranda savaş hükümleri, savaşın sonunda barışın sağlanması, düşmanla uzlaşma, af ve bağışlama, esirleri serbest bırakma, zararları tazmin etme ve insan haklarına saygı gösterme gibi hususları da içerir. Kuranda savaş hükümleri, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in örnek hayatı ve uygulamaları ile şekillenmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), savaşlarda hep meşru savunma yapmış, barışı esas almış, savaşa izin verilen durumlarda bile en yumuşak ve en beliğ ifadeleri kullanmış, savaş esirlerine ve düşmanlara karşı en yüksek ahlakı göstermiştir. Kuranda savaş hükümleri, İslam’ın insanlığa sunduğu en büyük nimetlerden biridir.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Kur’an’da Özsavunma (Savaş) Ayetleri Haritası – R. İhsan Eliaçık. https://ihsaneliacik.com/kuranda-ozsavunma-savas-ayetleri-haritasi/.
(2) Kur’an’da savaş hukukuyla ilgili ne gibi esaslar vardır?. https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-savas-hukukuyla-ilgili-ne-gibi-esaslar-vardir.
(3) MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi » Makale » Kuran’da … – DergiPark. https://dergipark.org.tr/tr/pub/mjss/issue/40511/485620.
(4) MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi » Makale » Kuran’da … – DergiPark. https://bing.com/search?q=Kuranda+sava%c5%9f+h%c3%bck%c3%bcmleri.

@@@@@@@@@@

İslam savaş hukuku hangi kaynaklara dayanır?

İslam savaş hukuku, Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas gibi kaynaklara dayanır. Kur’an, Allah’ın insanlara indirdiği son ve en doğru kitaptır. Kur’an, savaşın ne zaman, nasıl ve kimlerle yapılacağını belirleyen pek çok ayet içerir. Kur’an, savaşın ancak meşru bir sebeple, son çare olarak ve ahlaki normlara uygun bir şekilde yapılmasını emreder. Kur’an, savaşta masum insanlara, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, din adamlarına, hastalara, esirlere, hayvanlara, bitkilere ve çevreye zarar verilmesini yasaklar. Kur’an, savaşta aşırı gitmeyi, hile yapmayı, zulmetmeyi, işkence etmeyi, yalan söylemeyi, hainlik etmek, ihanet etmek, haksız yere mal yağmalamayı, mabetleri yıkmayı ve barış tekliflerini reddetmeyi haram kılar. Kur’an, savaşta adaletli, merhametli, sabırlı, cesur, şefkatli, cömert, dürüst, güvenilir, saygılı ve hoşgörülü olmayı tavsiye eder. Kur’an, savaşın sonunda barışın sağlanması, düşmanla uzlaşma, af ve bağışlama, esirleri serbest bırakma, zararları tazmin etme ve insan haklarına saygı gösterme gibi hususları da içerir. (Bkz. Bakara, 2/190-193; Enfal, 8/39-40; Tevbe, 9/12-14; Hac, 22/39-40; Enfal, 8/61; Nisa, 4/90-91; Bakara, 2/190-191; Enfal, 8/70-71; Muhammed, 47/4; Feth, 48/1-5; Tevbe, 9/100; Nisa, 4/94; Enfal, 8/46-47; Ali İmran, 3/159; Nisa, 4/103; Bakara, 2/286; Tevbe, 9/111; Nisa, 4/74)

Sünnet, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in söz, fiil ve takrirleridir. Sünnet, Kur’an’ın açıklaması, yorumu ve uygulamasıdır. Sünnet, savaşın ne zaman, nasıl ve kimlerle yapılacağını belirleyen pek çok hadis içerir. Sünnet, Kur’an’ın savaş hükümlerini detaylandırır, örneklendirir ve açıklar. Sünnet, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in savaşlarda uyguladığı kuralları ve ilkeleri gösterir. Sünnet, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in savaşlarda hep meşru savunma yaptığını, barışı esas aldığını, savaşa izin verilen durumlarda bile en yumuşak ve en beliğ ifadeleri kullandığını, savaş esirlerine ve düşmanlara karşı en yüksek ahlakı gösterdiğini anlatır. (Bkz. [Peygamber Efendimizin Savaş Kuralları]; Müslim, Cihâd, 3; Ahmed, V, 352, 358; Buhârî, Cihâd, 148; Müslim, Cihâd, 24, 25)

İcma, İslam alimlerinin bir konuda görüş birliği etmesidir. İcma, Kur’an ve Sünnet’in açık olmayan veya yeni ortaya çıkan konularda yorumlanmasıdır. İcma, savaşın ne zaman, nasıl ve kimlerle yapılacağını belirleyen pek çok görüş birliği içerir. İcma, Kur’an ve Sünnet’in savaş hükümlerini açıklar, günceller ve genişletir. İcma, İslam alimlerinin savaşlarda uyguladıkları kuralları ve ilkeleri gösterir. İcma, İslam alimlerinin savaşlarda hep meşru savunma yaptıklarını, barışı esas aldıklarını, savaşa izin verilen durumlarda bile en yumuşak ve en beliğ ifadeleri kullandıklarını, savaş esirlerine ve düşmanlara karşı en yüksek ahlakı gösterdiklerini anlatır. (Bkz. [İslam Alimlerinin Savaş Hükümleri]; [İslam Alimlerinin Savaş Uygulamaları])

Kıyas, bir konuda Kur’an, Sünnet ve İcma’da açık bir hüküm olmadığında, benzer bir konuda var olan hükmün delil olarak kullanılmasıdır. Kıyas, Kur’an, Sünnet ve İcma’nın açık olmayan veya yeni ortaya çıkan konularda yorumlanmasıdır. Kıyas, savaşın ne zaman, nasıl ve kimlerle yapılacağını belirleyen pek çok hüküm içerir. Kıyas, Kur’an, Sünnet ve İcma’nın savaş hükümlerini açıklar, günceller ve genişletir. Kıyas, İslam alimlerinin savaşlarda uyguladıkları kuralları ve ilkeleri gösterir. Kıyas, İslam alimlerinin savaşlarda hep meşru savunma yaptıklarını, barışı esas aldıklarını, savaşa izin verilen durumlarda bile en yumuşak ve en beliğ ifadeleri kullandıklarını, savaş esirlerine ve düşmanlara karşı en yüksek ahlakı gösterdiklerini anlatır. (Bkz. [İslam Alimlerinin Savaş Hükümleri]; [İslam Alimlerinin Savaş Uygulamaları])

İslam savaş hukuku, Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas gibi kaynaklara dayanarak, savaşın ne zaman, nasıl ve kimlerle yapılacağını belirleyen kurallar ve ilkeler içerir. İslam savaş hukuku, savaşın ancak meşru bir sebeple, son çare olarak ve ahlaki normlara uygun bir şekilde yapılmasını emreder. İslam savaş hukuku, savaşta masum insanlara, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, din adamlarına, hastalara, esirlere, hayvanlara, bitkilere ve çevreye zarar verilmesini yasaklar. İslam savaş hukuku, savaşta aşırı gitmeyi, hile yapmayı, zulmetmeyi, işkence etmeyi, yalan söylemeyi, hainlik etmek, ihanet etmek, haksız yere mal yağmalamayı, mabetleri yıkmayı ve barış tekliflerini reddetmeyi haram kılar. İslam savaş hukuku, savaşta adaletli, merhametli, sabırlı, cesur, şefkatli, cömert, dürüst, güvenilir, saygılı ve hoşgörülü olmayı tavsiye eder. İslam savaş hukuku, savaşın sonunda barışın sağlanması, düşmanla uzlaşma, af ve bağışlama, esirleri serbest bırakma, zararları tazmin etme ve insan haklarına saygı gösterme gibi hususları da içerir.

@@@@@@@@@@

Savaşın ne zaman meşru olduğu hakkında bilgi alabilir miyim?

Savaşın ne zaman meşru olduğu, yani haklı ve dinen uygun olduğu, İslam savaş hukukunun belirlediği kurallar ve ilkelerle anlaşılabilir. İslam savaş hukuku, Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas gibi kaynaklara dayanır. Bu kaynaklar, savaşın ancak meşru bir sebeple, son çare olarak ve ahlaki normlara uygun bir şekilde yapılmasını emreder. Meşru sebepler arasında, zulme karşı durmak, hakkı savunmak, din özgürlüğünü sağlamak, insanları kölelikten kurtarmak gibi amaçlar sayılabilir. Savaş, kin, intikam, baskı, zorbalık, mal ve toprak elde etmek gibi amaçlar için yapılmamalıdır. Savaş, ancak düşmanın saldırısına karşı savunma veya barışı sağlamak için taarruz şeklinde yapılabilir. Savaş, ancak düşmanın savaşa hazır olduğu zaman ve yerde yapılabilir. Savaş, düşmanın barış istemesi, teslim olması veya geri çekilmesi halinde durdurulmalıdır. Savaş, ancak ahlaki kurallara uygun bir şekilde yapılmalıdır. Savaşta, masum insanlara, kadınlara, çocuklara, yaşlılara, din adamlarına, hastalara, esirlere, hayvanlara, bitkilere ve çevreye zarar verilmemelidir. Savaşta, aşırı gitmek, hile yapmak, zulmetmek, işkence etmek, yalan söylemek, hainlik etmek, ihanet etmek, haksız yere mal yağmalamak, mabetleri yıkmak ve barış tekliflerini reddetmek yasaklanmıştır. Savaşta, adaletli, merhametli, sabırlı, cesur, şefkatli, cömert, dürüst, güvenilir, saygılı ve hoşgörülü olunmalıdır. Savaşın sonunda, barışın sağlanması, düşmanla uzlaşma, af ve bağışlama, esirleri serbest bırakma, zararları tazmin etme ve insan haklarına saygı gösterme gibi hususlar da gözetilmelidir.

@@@@@@@@@@

Savaşın sonunda barış nasıl sağlanır?

Savaşın sonunda barış nasıl sağlanır, çok önemli ve karmaşık bir sorudur. Savaş, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biridir. Savaş, milyonlarca insanın ölümüne, yaralanmasına, göç etmesine, açlık ve sefalet çekmesine, kültürel ve tarihi mirasların yok olmasına, ekonomik ve sosyal krizlere, çevre kirliliğine ve insan haklarının ihlaline neden olur. Savaş, aynı zamanda, uluslararası ilişkilerde güven, işbirliği ve diyalogun kaybolmasına, düşmanlık, kin ve intikam duygularının artmasına, bölgesel ve küresel istikrarsızlığa yol açar. Bu nedenle, savaşın sonunda barışın sağlanması, hem savaşan taraflar hem de dünya için hayati bir önem taşır.

Savaşın sonunda barışın sağlanması için, savaşın nedenlerinin, sonuçlarının ve etkilerinin iyi analiz edilmesi, savaşın kaybeden ve kazanan taraflarının belirlenmesi, savaşın sona ermesi için ateşkes ve barış antlaşmalarının imzalanması, savaşın yarattığı zararların tazmin edilmesi, savaşın mağdurlarının haklarının korunması, savaşın sorumlularının yargılanması, savaşın travmalarının tedavi edilmesi, savaşın yıkımlarının onarılması, savaşın bölgesel ve küresel etkilerinin giderilmesi, savaşın tekrarlanmasını önlemek için önleyici ve çözücü mekanizmaların kurulması, savaşın tarafları arasında uzlaşma, af ve bağışlama süreçlerinin başlatılması, savaşın tarafları arasında güven, işbirliği ve diyalogun yeniden kurulması gibi pek çok adım atılması gerekir.

Savaşın sonunda barışın sağlanması, kolay ve hızlı bir süreç değildir. Savaşın sonunda barışın sağlanması, uzun, zorlu ve sabır gerektiren bir süreçtir. Savaşın sonunda barışın sağlanması, savaşın taraflarının yanı sıra, uluslararası toplumun da katkısı ve desteği ile mümkün olabilir. Savaşın sonunda barışın sağlanması, sadece savaşın bitirilmesi değil, aynı zamanda savaşın nedenlerinin ortadan kaldırılması, savaşın sonuçlarının telafi edilmesi, savaşın etkilerinin iyileştirilmesi ve savaşın tekrarlanmasının engellenmesi anlamına gelir.

Savaşın sonunda barışın sağlanması, insanlık için en büyük hedeflerden biridir. Savaşın sonunda barışın sağlanması, insanlığın ortak değerleri, çıkarları ve sorumlulukları gereğidir. Savaşın sonunda barışın sağlanması, insanlığın geleceği, refahı ve mutluluğu için şarttır. Savaşın sonunda barışın sağlanması, insanlığın en büyük umudu, dileği ve duasıdır.

@@@@@@@@@@

 




KURANI KERİMDE PEYGAMBERLER

KURANI KERİMDE PEYGAMBERLER

Kuranı kerimde peygamberler.


Kur’an-ı Kerim’de peygamberler, Allah’ın insanlara gönderdiği elçilerdir. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerin sayısı 25’tir. Bunlar şunlardır:

– Âdem: İnsanlığın ilk babası ve ilk peygamberdir. Allah onu topraktan yarattı ve cennete yerleştirdi. Ancak şeytanın kışkırtmasıyla cennetteki yasak ağacın meyvesinden yedi ve cennetten çıkarıldı. Sonra Allah’tan bağışlanma diledi ve affedildi. Dünyada eşi Havva ile birlikte yaşadı ve çocukları oldu. Kur’an-ı Kerim’de Âdem’in adı 25 kez geçer¹.
– İdris: Nuh’un büyük babasıdır. Allah ona kitap ve hikmet verdi. Kur’an-ı Kerim’de onun yüce bir makama yükseltildiği bildirilir. Bazı yorumculara göre bu, onun diri olarak göğe çıkarılması anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de İdris’in adı 2 kez geçer¹.
– Nuh: Tufan peygamberidir. Allah ona gemi yapmasını ve inananları ve hayvanları gemiye almasını emretti. Çünkü Allah, yeryüzündeki kâfirleri sularla helak edecekti. Nuh, gemiye binenlerle birlikte kurtuldu. Kur’an-ı Kerim’de Nuh’un adı 43 kez geçer¹.
– Hud: Ad kavminin peygamberidir. Ad kavmi, Yemen’de yaşayan ve çok güçlü olan bir kavimdi. Allah onlara bol nimetler vermişti. Ancak onlar Allah’a şükretmediler ve putlara taptılar. Hud, onları tevhide çağırdı, ancak onlar onu yalanladılar ve azgınlıklarına devam ettiler. Bunun üzerine Allah, onları şiddetli bir rüzgarla helak etti. Kur’an-ı Kerim’de Hud’un adı 7 kez geçer¹.
– Salih: Semud kavminin peygamberidir. Semud kavmi, Arabistan’da yaşayan ve kayalara evler yapan bir kavimdi. Allah onlara da bol nimetler vermişti. Ancak onlar da Allah’a şükretmediler ve putlara taptılar. Salih, onları tevhide çağırdı ve onlara bir mucize olarak dişi bir deve gösterdi. Ancak onlar, deveyi kesip Salih’i öldürmeye kalktılar. Bunun üzerine Allah, onları depremle helak etti. Kur’an-ı Kerim’de Salih’in adı 9 kez geçer¹.
– Lut: İbrahim’in yeğeni ve peygamber arkadaşıdır. Allah onu, Şam bölgesindeki Lut kavmine gönderdi. Lut kavmi, eşcinsellik gibi büyük bir günah işliyorlardı. Lut, onları bu kötü davranıştan vazgeçirmeye çalıştı, ancak onlar onu dinlemediler ve ona eziyet ettiler. Bunun üzerine Allah, onları taş yağmuruyla helak etti. Lut, ailesiyle birlikte kurtuldu, ancak karısı geride kaldı ve helak olanlarla birlikte oldu. Kur’an-ı Kerim’de Lut’un adı 27 kez geçer¹.
– İbrahim: Halilullah, yani Allah’ın dostu unvanına sahip peygamberdir. Allah ona kitap, hikmet ve peygamberlik verdi. O, babası ve kavmi tarafından putlara tapmaya zorlandı, ancak o bunu reddetti ve Allah’a iman etti. Allah onu ateşten kurtardı ve ona çeşitli mucizeler verdi. O, Allah’ın emriyle oğlu İsmail’i kurban etmeye niyetlendi, ancak Allah onu imtihan ettiğini bildirdi ve ona bir koç gönderdi. O, Allah’ın evi olan Kâbe’yi oğlu İsmail ile birlikte inşa etti. Kur’an-ı Kerim’de İbrahim’in adı 69 kez geçer¹.
– İsmail: İbrahim’in oğlu ve peygamberdir. Allah ona sabrı ve sadakati öğretti. O, babasıyla birlikte Kâbe’yi inşa etti ve Allah’a kurban olmaya razı oldu. Allah onu kurtardı ve onun soyundan pek çok peygamber çıkardı. Kur’an-ı Kerim’de İsmail’in adı 12 kez geçer¹.
– İshak: İbrahim’in oğlu ve peygamberdir. Allah onu İbrahim’e bir müjde olarak verdi. O, babasının dinine uydu ve Allah’a itaat etti. Allah onun soyundan da pek çok peygamber çıkardı. Kur’an-ı Kerim’de İshak’ın adı 17 kez geçer¹.
– Yakub: İshak’ın oğlu ve peygamberdir. Allah ona kitap, hikmet ve peygamberlik verdi. O, Allah’a güvenen ve sabreden bir kuldu. Onun on iki oğlu oldu ve bunlardan biri olan Yusuf da peygamber oldu. Kur’an-ı Kerim’de Yakub’un adı 16 kez geçer¹.
– Yusuf: Yakub’un oğlu ve peygamberdir. Allah ona güzel bir yüz, güzel bir ahlak ve güzel bir rüya yorumu verdi. Kardeşleri onu kıskandılar ve onu bir kuyuya attılar. Sonra onu Mısır’da bir vezirin yanına sattılar. Orada bir kadın ona iftira etti ve onu zindana attırdı. Ancak Allah onu zindandan çıkardı ve onu Mısır’ın hazinelerine bakıcı yaptı. Sonra kardeşleri onun yanına geldiler ve onu tanımadılar. Ama o onları tanıdı ve onlara iyilik yaptı. Sonra babası ve annesi de onun yanına geldiler ve ona secde ettiler. Böylece rüyası gerçekleşti. Kur’an-ı Kerim’de Yusuf’un adı 27 kez geçer¹.
– Eyyub: Zülkifl’in babası ve peygamberdir. Allah ona çok mal, mülk ve çocuk vermişti. Ancak şeytan onun sabrını denemek istedi ve onun malını, mülkünü ve çocuklarını elinden aldı. Sonra onun vücuduna da hastalık verdi. Ancak Eyyub, Allah’a şükretti ve sabretti. Allah da onu imtihanından kurtardı ve ona daha fazla mal, mülk ve çocuk verdi. Kur’an-ı Kerim’de Eyyub’un adı 4 kez geçer¹.
– Şuayb: Medyen kavminin peygamberidir. Medyen kavmi, ticaret yapan ve ölçüyü tartıyı doğru yapmayan bir kavimdi. Şuayb, onları bu haksızlıktan vazgeçirmeye çalıştı, ancak onlar onu yalanladılar ve ona zarar vermeye kalktılar. Bunun üzerine Allah, onları depremle helak etti. Şuayb, inananlarla birlikte kurtuldu. Kur’an-ı Kerim’de Şuayb’ın adı 11 kez geçer¹.
– Harun: Musa’nın kardeşi ve yardımcısı olan peygamberdir. Allah onu Musa’ya bir destek olarak verdi. O, Musa ile birlikte Firavun’a gidip onu tevhide çağırdı.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Kur’an’da adı geçen peygamberler – Fikriyat Gazetesi. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+peygamberler.
(2) Kur’an’da adı geçen 25 peygamber’in isimleri, özellikleri. https://www.yenisafak.com/kuranda-adi-gecen-25-peygamber-kuran-i-kerimde-adi-gecen-peygamberler-hangileridir-h-3706943.
(3) Sırasıyla Kur’an’da adı geçen peygamberler hangileridir?. https://sorularlaislamiyet.com/sirasiyla-kuranda-adi-gecen-peygamberler-hangileridir.
(4) Kur’an’da adı geçen peygamberler – Fikriyat Gazetesi. https://www.fikriyat.com/ilahiyat/islam-ilmihali/2019/01/16/kuranda-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-kuranda-adi-gecen-nebi-ve-resuller.
(5) Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen peygamberlerin kabirleri. https://www.fikriyat.com/galeri/islam/kuran-i-kerimde-ismi-gecen-peygamberlerin-kabirleri.

#@@@@@@@@@@@@

Hangi ayetlerde peygamberlere atfedilen sözleri bulabilirim?

Peygamberlere atfedilen sözleri bulabileceğiniz ayetlerden bazıları şunlardır:

– Hz. Musa’nın Firavun’a söylediği sözler: “Ey Firavun! Ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim. Bana düşen, Allah’a karşı hak olandan başka bir şey söylemememdir. Gerçekten ben size Rabbinizden bir mucize getirdim, artık İsrailoğulları’nı benimle gönder.” (Araf, 7/105-106) ¹
– Hz. İbrahim’in babasına söylediği sözler: “Babacığım! Bilmediğin bir şeye niçin tapıyorsun? Babacığım! Doğrusu sana ve kavmine apaçık bir azap geliyor.” (Meryem, 19/42-43) ²
– Hz. İsa’nın havarilere söylediği sözler: “Ey havariler! Allah’ın yolunda yardımcılarım olun. Allah’a hamdolsun, dedi ki: Beni öldürmediler, çarmıha da germediler. Fakat onlara (benim) benzerim gösterildi. Gerçekten onların ayrılığa düştükleri hususda şüphe içindedirler. Onun hakkında hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uymaktadırlar. Onu kesin olarak öldürmediler. Hayır, Allah onu kendi katına yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa, 4/157-158) ³
– Hz. Muhammed’in müşriklere söylediği sözler: “De ki: Ey insanlar! Ben, hepinize gönderilmiş olan Allah’ın elçisiyim. O, göklerin ve yerin mülküdür. O’ndan başka ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve O’nun, sizin içinizden, O’nun elçisi olarak gelen peygambere iman edin. Allah’a ve O’nun sözlerine iman edin. O’na iman edin ki doğru yolu bulasınız.” (Araf, 7/158) ¹

Bu ayetler dışında, peygamberlere atfedilen daha birçok sözü Kur’an-ı Kerim’de bulabilirsiniz. Kur’an-ı Kerim, peygamberlerin hayatlarını, davetlerini, mücadelelerini ve örnek ahlaklarını anlatan bir kitaptır. Peygamberlerin sözleri, Allah’ın vahyine uygun olarak söylenmiş ve bize öğüt olarak sunulmuştur. Kur’an-ı Kerim’i okuyarak, peygamberlerin sözlerinden ve sünnetlerinden istifade edebiliriz.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Kur’an-ı Kerim’de geçen peygamber sözleri, birebir onların sözleri …. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-gecen-peygamber-sozleri-birebir-onlarin-sozleri-midir.
(2) Peygamberimizin (asm) Kuran-ı Kerim’de Bahsedilen Mucizeleri. https://sorularlaislamiyet.com/blog/peygamberimizin-sav-kuran-i-kerimde-bahsedilen-mucizeleri.
(3) Peygamberler İle İlgili Ayetler Nelerdir? – Habertürk. https://www.haberturk.com/kuran-fihristi/peygamberler-ile-ilgili-ayetler.
(4) Peygamberlere İnanmanın Gerekliliğini İfade Eden Bir Ayet. https://tercihrehberin.com/peygamberlere-inanmanin-gerekliligini-ifade-eden-bir-ayet/.
(5) Kur’ân-ı Kerîm’de peygamberler için kullanılan ifadelerin analizi. http://abakus.inonu.edu.tr/xmlui/handle/11616/11318.

@@@@@@@@@@

Kur’an-ı Kerim’de hangi peygamberlere özel bir sure ayrılmıştır?

Kur’an-ı Kerim’de yedi peygamberin adına özel bir sure ayrılmıştır. Bu peygamberler ve sureleri şöyle sıralanabilir:

– Yunus (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 10. sure olan Yunus Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 109 ayetten oluşur. Yunus (a.s.), azap gelmeden önce iman eden bir kavmin peygamberidir. Adına sure nazil olan ilk peygamberdir³.
– Hud (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 11. sure olan Hud Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 123 ayetten oluşur. Hud (a.s.), Âd kavminin peygamberidir. Bu kavim, Allah’ın emirlerine karşı gelmiş ve helak olmuştur².
– Yusuf (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 12. sure olan Yusuf Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 111 ayetten oluşur. Yusuf (a.s.), Yakub (a.s.)’un oğludur. Kardeşleri tarafından kuyuya atılmış, Mısır’a satılmış ve pek çok imtihanla karşılaşmıştır. Sonunda Mısır’ın hazinesine sahip olmuştur².
– İbrahim (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 14. sure olan İbrahim Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 52 ayetten oluşur. İbrahim (a.s.), Allah’ın dostu ve peygamberlerin babasıdır. Putperest bir toplumda doğmuş, Allah’ın birliğini savunmuş ve ateşe atılmıştır. Allah onu ateşten kurtarmış ve ona İsmail (a.s.) ve İshak (a.s.) gibi peygamber oğullar vermiştir².
– Nuh (a.s.): Kur’an-ı Kerim’deki 71. sure olan Nuh Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 28 ayetten oluşur. Nuh (a.s.), tufanın peygamberidir. Kavmine 950 yıl boyunca tebliğ yapmış, ancak çok azı iman etmiştir. Allah ona gemi yapmasını emretmiş ve gemiye binen mü’minlerle birlikte onu tufandan kurtarmıştır².
– Muhammed (s.a.v.): Kur’an-ı Kerim’deki 47. sure olan Muhammed Sûresi, Medine’de nazil olmuştur. 38 ayetten oluşur. Muhammed (s.a.v.), Allah’ın son peygamberidir. İlk vahiy Hira Mağarası’nda gelmiştir. Mekke ve Medine’de pek çok mucize göstermiş, insanları İslam’a davet etmiştir. Kur’an-ı Kerim onun vasıtasıyla indirilmiştir⁴.
– Meryem (r.a.): Kur’an-ı Kerim’deki 19. sure olan Meryem Sûresi, Mekke’de nazil olmuştur. 98 ayetten oluşur. Meryem (r.a.), İsa (a.s.)’ın annesidir. Bakire bir kadın olarak Allah’ın izniyle İsa (a.s.)’ı doğurmuştur. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen tek kadındır²..

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Yedi Peygamber e 7 özel sure – Son Dakika Haberler. https://www.milligazete.com.tr/haber/1204734/yedi-peygamber-e-7-ozel-sure.
(2) Kuran Sureleri Listesi [Anlamları ve Sırasıyla Kuran Sureleri ]. https://www.diyadinnet.com/kuran-sureleri-b88.
(3) Kur’an’ı Kerim’de Adı Geçen Peygamberler Kimlerdir … – Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/ramazan/dini-bilgiler/kurani-kerimde-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-sirasiyla-peygamberler-6411447.
(4) Kur’an-ı Kerim’in surelerinin dizilişi nasıl olmuştur? Bu sıralamayı …. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimin-surelerinin-dizilisi-nasil-olmustur-bu-siralamayi-bizzat-peygamberimiz-mi.
(5) Kur’an’ın En Kısa Suresi Hangisidir? | İslam ve İhsan. https://www.islamveihsan.com/kuranin-en-kisa-suresi-hangisidir.html.

@@@@@@@@@@

Hangi surelerde peygamberlerden bahsedilir?

Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerden bahsedilen birçok sure vardır. Ancak sadece yedi peygamberin adına özel bir sure ayrılmıştır. Bunlar Yunus, Hud, Yusuf, İbrahim, Nuh, Muhammed ve Meryem’dir.

@#@##”@@@@@@

Kuranı kerimde Hz. Davud peygamber.

Hz. Davud (a.s.) Kur’an-ı Kerim’de 16 ayette ismi geçen bir peygamberdir. Allah ona hem hükümdarlık hem de peygamberlik vermiştir. Ayrıca ona Zebur adlı bir kitap indirmiştir. Hz. Davud (a.s.) aynı zamanda çok güzel sesli bir zattır. Allah onun sesine ve duasına icabet etmiştir.

Hz. Davud (a.s.)’ın en meşhur kıssası, Câlût adlı devle savaşıdır. Bu kıssa, Bakara Sûresi’nin 249-251. ayetlerinde anlatılmaktadır. Buna göre, Hz. Davud (a.s.) henüz genç bir delikanlıyken, İsrailoğulları ile Filistinliler arasında bir savaş çıkmıştır. Filistinlilerin başında Câlût adında dev gibi bir adam vardır. Kimse onunla savaşmaya cesaret edemez. Hz. Davud (a.s.) ise Allah’a güvenerek onunla karşılaşmaya gönüllü olur. Elinde bir sapan ve birkaç taşla Câlût’a yaklaşır. Bir taşı Câlût’un alnına fırlatır ve onu öldürür. Böylece Allah’ın izniyle büyük bir zafer kazanır. Allah ona bu başarısından dolayı hükümdarlık ve peygamberlik verir²³.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz. Davut Kimdir? Hazreti Davut (A.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği …. https://www.hurriyet.com.tr/ramazan-ozel/hz-davut-kimdir-hazreti-davut-a-s-hayati-kissasi-meslegi-mucizeleri-ve-ilgili-ayetler-41509505.
(2) Davud (AS) ile ilgili ayetler ve mealleri | Kuran ve Meali. https://www.kuranvemeali.com/davud-as-ile-ilgili-ayetler.
(3) Sırasıyla Kur’an’da adı geçen peygamberler hangileridir?. https://sorularlaislamiyet.com/sirasiyla-kuranda-adi-gecen-peygamberler-hangileridir.
(4) Hz. Davut Kimdir? Hazreti Davut (A.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği …. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Davud+peygamber..
(5) Kur’an’da adı geçen peygamberler – Fikriyat Gazetesi. https://www.fikriyat.com/ilahiyat/islam-ilmihali/2019/01/16/kuranda-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-kuranda-adi-gecen-nebi-ve-resuller.
(6) Kur’an-ı kerim’de kaç tane peygamber adı geçer | MANEVİ HAYAT. https://www.manevihayat.com/konu/kuran-i-kerimde-kac-tane-peygamber-adi-gecer.17753/.
(7) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Davud+peygamber.

@@@@@@@@@@@

Zebur nedir ve Hz. Davud’a nasıl indirildi?

Zebur, Allah tarafından Hz. Davud’a indirilen kutsal kitaplardan biridir. Zebur, kelime anlamı olarak yazılı şey veya kitap demektir. Zebur, Kur’an-ı Kerim’de 16 ayette ismi geçen ve Hz. Davud’un ilahi sesine uygun olarak nazil olan bir kitaptır¹². Zebur, diğer kutsal kitaplar gibi yeni dini hükümler getirmemiş, sadece var olan hükümleri teyit etmiş ve Hz. Davud’un Allah’a övgü, yakarış ve nasihatlerini içermiştir³⁴. Zebur, günümüzde Mezmurlar Kitabı olarak bilinen ve Yahudi ve Hristiyan kutsal kitaplarında yer alan bir eserdir. Ancak bu eser, orijinal Zebur’un tahrif edilmiş ve değiştirilmiş bir şeklidir. Orijinal Zebur, Allah’ın koruması altında olan ve hiçbir değişikliğe uğramayan Kur’an-ı Kerim’de tasdik edilmiştir⁵.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Zebur Nedir Ve Hangi Peygambere İndirilmiştir? Hangi … – Hürriyet. https://www.hurriyet.com.tr/ramazan-ozel/dini-bilgiler/zebur-nedir-ve-hangi-peygambere-indirilmistir-hangi-dinin-kitabidir-41867663.
(2) Zebur – Vikipedi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Zebur.
(3) İlahi Kitaplar, ilahi kitap nedir? Hangi peygamberlere gönderilmiştir …. https://www.namazsitesi.com/ilahi-kitaplar.html.
(4) Zebur hangi peygambere indirilmiştir – Nedir.Org. https://www.nedir.org/soru/zebur-hangi-peygambere-indirilmistir.
(5) Soru Zebur Nedir? Hangi Peygambere İndirilmiştir? – MANEVİ HAYAT. https://www.manevihayat.com/konu/zebur-nedir-hangi-peygambere-indirilmistir.19939/.

@@@@@@@@

 

Kuranı kerimde Hz. Süleyman peygamber.


Kur’an-ı Kerim’de Hz. Süleyman peygamber hakkında bilgi istediniz. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Süleyman, Allah’ın seçkin kullarından biri olarak anlatılır. Hz. Süleyman, Hz. Davud’un oğlu ve devamıdır. Allah, Hz. Süleyman’a peygamberlik, hükümdarlık, ilim, hikmet, zenginlik ve mucizeler vermiştir. Hz. Süleyman, insanlar, cinler, hayvanlar, kuşlar, rüzgarlar ve cinnetlerle konuşabilirdi. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle demir, bakır, kurşun gibi madenleri eritebilir, altın ve gümüş gibi değerli madenleri işleyebilir, büyük binalar, mabetler, havuzlar, bahçeler yapabilirdi. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle hastalıkları tedavi edebilir, ölüleri diriltebilirdi. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle büyük ordulara, güçlü askerlere, hızlı at ve arabalara sahipti. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle büyük bir adaletle hüküm verir, insanları ve cinleri doğru yola çağırırdı. Hz. Süleyman, Allah’ın izniyle büyük bir sabır ve şükürle yaşar, Allah’tan başka hiçbir şeye tapmazdı.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Süleyman peygamber ile ilgili ayetler, [Neml Suresi](^2^), [Sebe Suresi](^3^), [Enbiya Suresi](^4^), [Sad Suresi](^5^) ve [Bakara Suresi](^6^)’nde bulunabilir. Bu surelerde Hz. Süleyman’ın hayatı, mucizeleri, hükümdarlığı, imtihanları, ibadetleri ve duaları anlatılır.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz. Süleyman Kimdir? Hazreti Süleyman (A.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği …. 
https://www.hurriyet.com.tr/ramazan-ozel/hz-suleyman-kimdir-hazreti-suleyman-a-s-hayati-kissasi-meslegi-mucizeleri-ve-ilgili-ayetler-41509550.
(2) Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Duaları – Diyanet Haber. https://www.diyanethaber.com.tr/kuran-i-kerimde-peygamber-dualari.
(3) Süleyman (AS) ile ilgili ayetler ve mealleri | Kuran ve Meali. https://www.kuranvemeali.com/suleyman-as-ile-ilgili-ayetler.
(4) KİTAB I MUKADDES VE KUR’AN I KERİM’DE HZ. SÜLEYMAN’IN HÜKÜMDARLIĞI. https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/68752/504751.pdf?sequence=1.
(5) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+S%c3%bcleyman+peygamber.
(6) Hz. Süleyman Kimdir? Hazreti Süleyman (A.s) Hayatı (Kıssası), Mesleği …. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+S%c3%bcleyman+peygamber..

@@@@@@@@

 

Başka hangi peygamberlerin ismi Kur’an-ı Kerim’de geçiyor?

Kur’an-ı Kerim’de 25 peygamberin ismi geçmektedir. Bunlar sırasıyla: Âdem, İdris, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Lut, İsmail, İshak, Yakub, Yusuf, Şuayb, Musa, Harun, Davud, Süleyman, Eyyub, Zülkifl, Yunus, İlyas, Elyesa, Zekeriya, Yahya, İsa ve Muhammed (s.a.v.)’dir¹.

Kur’an-ı Kerim’de adı geçen diğer peygamberler ise şunlardır: Şit, İlyasa, Uzeyr, Lokman, Zülkarneyn, Luqman, Zülkarneyn. Bu peygamberlerin bir kısmının isimleri Kur’an’da doğrudan zikredilmemiş, ancak bazı ayetlerde veya hadislerde işaret edilmiştir²³.
Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Kur’an’ı Kerim’de Adı Geçen Peygamberler Kimlerdir … – Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/ramazan/dini-bilgiler/kurani-kerimde-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-sirasiyla-peygamberler-6411447.
(2) Kur’an’ı Kerim’de Adı Geçen Peygamberler Kimlerdir … – Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/ramazan/dini-bilgiler/kurani-kerimde-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-sirasiyla-peygamberler-6411447.
(3) Kur’an’da en çok ismi geçen peygamber kimdir, kaç defa geçmektedir?. https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-en-cok-ismi-gecen-peygamber-kimdir-kac-defa-gecmektedir.
(4) Kuran’ı Kerim’de geçen 25 Peygamberin isimleri nelerdir? Tüm …. https://www.haberler.com/haberler/haberler-kuran-i-kerim-de-gecen-25-peygamberin-isimleri-14453461-haberi/.
(5) Kur’an’da en çok ismi geçen peygamber kimdir, kaç defa geçmektedir?. https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-en-cok-ismi-gecen-peygamber-kimdir-kac-defa-gecmektedir.
(6) Kur’an’da hangi peygamberlerin isimleri geçmektedir? – bilgioloji. http://bilgioloji.com/pages/din/islam/kuran/nebi/kuranda-hangi-peygamberlerin-isimleri-gecmektedir/.

@@@@@@@@

Kuranı kerimde Hz. Adem Peygamber.

Hz. Adem, Kur’an-ı Kerim’de adı geçen ilk peygamberdir. Allah onu yeryüzünde bir halife olarak yaratmış ve ona tüm isimleri öğretmiştir. Allah, meleklerden ve cinlerden Hz. Adem’e secde etmelerini istemiş, ancak İblis buna karşı gelmiştir. Hz. Adem, eşi Havva ile birlikte cennette yaşamış, ancak şeytanın vesvesesiyle yasak ağacın meyvesinden yemiştir. Bunun üzerine Allah onları cennetten çıkarmış, ancak tevbe ve bağışlanma kapısını da açmıştır. Hz. Adem, insanlığın atası ve ilk peygamber olarak Allah’ın emirlerini tebliğ etmiştir¹²³.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Peygamber İsimleri – Kur’an-I Kerim’de Geçen Peygamber İsimleri Ve …. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Adem.+Peygamber..
(2) Adem (AS) ile ilgili ayetler ve mealleri | Kuran ve Meali. https://www.kuranvemeali.com/adem-as-ile-ilgili-ayetler.
(3) Sırasıyla Kur’an’da adı geçen peygamberler hangileridir?. https://sorularlaislamiyet.com/sirasiyla-kuranda-adi-gecen-peygamberler-hangileridir.
(4) Kur’an’da adı geçen peygamberler – Fikriyat Gazetesi. https://www.fikriyat.com/ilahiyat/islam-ilmihali/2019/01/16/kuranda-adi-gecen-peygamberler-kimlerdir-kuranda-adi-gecen-nebi-ve-resuller.
(5) Peygamber İsimleri – Kur’an-I Kerim’de Geçen Peygamber İsimleri Ve …. https://www.cnnturk.com/yasam/peygamber-isimleri-kuran-i-kerimde-gecen-peygamber-isimleri-ve-ozellikleri.
(6) Kur’an-ı kerim’de kaç tane peygamber adı geçer | MANEVİ HAYAT. https://www.manevihayat.com/konu/kuran-i-kerimde-kac-tane-peygamber-adi-gecer.17753/.
(7) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Adem.+Peygamber.

@@@@@@@@@@@

Kuranı kerimde Hz. Musa Peygamber.

Hz. Musa (a.s.), Kur’an-ı Kerim’de en çok zikredilen peygamberlerden biridir. Allah onu İsrailoğullarının peygamberi ve lideri olarak seçmiş, ona Tevrat’ı indirmiş ve ona pek çok mucize vermiştir. Hz. Musa (a.s.), Firavun’un zulmüne karşı Allah’ın emirlerini tebliğ etmiş, kavmini Mısır’dan çıkararak Kızıldeniz’i yarmış, Sina Dağı’nda Allah’la konuşmuş, asasını yılana dönüştürmüş, elini parlak bir şekilde çıkarmış, taştan su çıkarmış, manna ve bıldırcın indirmiş, altın buzağıya tapanlara karşı mücadele etmiş ve daha birçok olaya şahit olmuştur¹²³.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musa (a.s.)’dan bahsedilen sureler şunlardır: Bakara, Al-i İmran, Nisa, Maide, En’am, A’raf, Taha, Enbiya, Şuara, Neml, Kasas, Ankebut, Rum, Lokman, Sebe, Yasin, Sad, Zuhruf, Duhan, Casiye, Ahkaf, Kehf, Meryem, Mü’minun, Şura, Duhân, Kaf, Kamer, Kalem, Ha Mim, Mü’min, Zuhruf, Duhan, Casiye, Ahkaf, Fecr, Tin, A’la, İnşikak, Beled, Leyl, Duha, İnşirah, Tin, Alak, Kadir, Beyyine, Zilzal, Adiyat, Karia, Tekasür, Asr, Hümeze, Fil, Kureyş, Maun, Kevser, Kafirun, Nasr, Tebbet, İhlas, Felak, Nas⁴.

https://www.bing.com/search?q=Kuran%C4%B1%20kerimde%20Hz.%20Musa%20Peygamber&ssp=1&safesearch=moderate&setlang=tr&cc=TR&PC=SANSAAND&toWww=1&redig=BC81E799E2384B9DB757B4DF21216298

https://www.fikriyat.com/galeri/islam/hz-musanin-hayati-ve-kuran-i-kerimde-zikredilen-ozellikleri
Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz. Musa’nın hayatı ve Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Musa+Peygamber..
(2) Hz. Musa’nın hayatı ve Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri. https://www.fikriyat.com/galeri/islam/hz-musanin-hayati-ve-kuran-i-kerimde-zikredilen-ozellikleri.
(3) Kur’an-ı Kerim’de Hz. Musa’dan çok … – Sorularla İslamiyet. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-hz-musadan-cok-bahsedilmesinin-hikmeti-nedir-hz-musanin-medyende-karsilastigi.
(4) Kur’an-ı Kerim’de peygamber kıssalarını tekrar edilmesi ve Hz. Musa’nın …. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-peygamber-kissalarini-tekrar-edilmesi-ve-hz-musanin-cok-zikredilmesinin-hikmeti.
(5) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+kerimde+Hz.+Musa+Peygamber.
(6) Hz. Musa’nın hayatı ve Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri. https://www.fikriyat.com/galeri/islam/hz-musanin-hayati-ve-kuran-i-kerimde-zikredilen-ozellikleri.

@@@@@@@@@@

Kuranı Kerimde Hz. Muhammed.

Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur’an-ı Kerim’de adı geçen son ve en büyük peygamberdir. Allah onu bütün insanlara ve âlemlere rahmet olarak göndermiş, ona Kur’an-ı Kerim’i indirmiş ve ona pek çok mucize vermiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.), yüce ahlak sahibi, güzel örnek, doğru yol gösterici, müjdeci ve uyarıcı bir elçidir. Kur’an-ı Kerim’de onun peygamberliği, özellikleri, hayatı, sünneti, ailesi, ashabı ve ümmeti hakkında birçok ayet vardır. Bu ayetlerden bazıları şunlardır:

– “Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkârcılara karşı sert, birbirlerine ise merhametlidirler.” (Fetih, 48/29) ¹
– “Muhammed, içinizden hiçbir erkeğin babası değildir. O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.” (Ahzab, 33/40) ²
– “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir; fakat insanların çoğu bilmez.” (Sebe, 34/28) ³
– “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 21/107) ⁴
– “Andolsun ki, sizin için Allah’ın elçisinde güzel bir örnek vardır. O, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çok zikredenler içindir.” (Ahzab, 33/21) ²
– “Sen yüce bir ahlak üzeresin.” (Kalem, 68/4) ⁵
– “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Al-i İmran, 3/31) ⁶

Bu ayetlerden anlaşıldığı gibi, Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın sevgili kulu, dostu, habibi ve şahidi olarak nitelendirilmektedir. Onun peygamberliğine inanmak ve ona itaat etmek, imanın şartlarından biridir. Onun hayatını, sözlerini, davranışlarını ve tavsiyelerini öğrenmek ve uygulamak, müminlerin görevidir. Onun ümmetine dahil olmak, büyük bir şereftir. Onun için dua etmek, salat ve selam getirmek, sevgi ve saygı göstermek, müminlerin vazifesidir. Onun yolundan gitmek, cennete ulaşmanın yoludur. Onun şefaatine nail olmak, büyük bir lütuftur. Onu görmek, en büyük mutluluktur. Onunla beraber olmak, en büyük arzudur. Allah, bizleri onun ümmetinden, dostlarından, şefaatçilerinden, görücülerinden, beraberlerinden ve arzulayanlarından eylesin. Amin.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Kuranı Kerimdeki Özellikleri – Dersimiz. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+Kerimde+Hz.+Muhammed..
(2) Kur’an-ı Kerim’de sadece Peygamberimiz Hz. Muhammed ile ilgili olan …. https://sorularlaislamiyet.com/kuran-i-kerimde-sadece-peygamberimiz-hz-muhammed-asv-ile-ilgili-olan-ayetler-hangileridir.
(3) Hz. Muhammed (s.a.) ile ilgili ayetler ve mealleri | Kuran ve Meali. https://www.kuranvemeali.com/hz-muhammed-sa-ile-ilgili-ayetler.
(4) Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Kuranı Kerimdeki Özellikleri – Dersimiz. https://www.dersimiz.com/belirli-gun-ve-haftalar/peygamberimiz-hz-muhammedin-kurani-kerimdeki-ozellikleri-750.
(5) Kuran-ı Kerim’de Hz. Muhammed (S.A.V)’i anlatan 40 ayet. https://www.haber7.com/foto-galeri/61506-kuran-i-kerimde-hz-muhammed-savi-anlatan-40-ayet.
(6) undefined. https://bing.com/search?q=Kuran%c4%b1+Kerimde+Hz.+Muhammed.

@@@@@@@@”

Hz. Muhammed’in hayatı hakkında daha fazla bilgi verir misiniz?

Hz. Muhammed (s.a.v.), Mekke’nin saygın bir ailesi olan Haşimoğulları’ndan doğdu. Babası Abdullah, annesi Âmine idi. Babası doğumundan önce, annesi ise altı yaşındayken vefat etti. Dedesi Abdulmuttalib ve amcası Ebû Talib tarafından büyütüldü. Küçük yaşlardan itibaren ticarete başladı ve dürüstlüğü ile tanındı. 25 yaşında, kendisinden 15 yaş büyük olan zengin ve dul bir kadın olan Hatice ile evlendi. Bu evlilikten altı çocuğu oldu, ancak sadece dört kızı hayatta kaldı. 40 yaşında, Hira Mağarası’nda inzivaya çekildiği sırada Cebrail adlı melek kendisine ilk vahyi getirdi ve ona peygamberlik görevi verildi. İlk olarak eşi Hatice, sonra amcasının oğlu Ali, sonra da arkadaşı Ebubekir İslam’a girdi. Daha sonra diğer insanlara da tebliğ etmeye başladı. Ancak Mekkeli müşrikler, onun getirdiği yeni dine karşı çıktılar ve ona ve müslümanlara işkence ettiler. Hz. Muhammed (s.a.v.), müslümanları önce Habeşistan’a, sonra da Medine’ye hicret etmeye teşvik etti. Kendisi de 622 yılında Medine’ye hicret etti. Burada ilk İslam devletini kurdu ve Mekkelilerle savaştı. 630 yılında Mekke’yi fethetti ve Kâbe’yi putlardan temizledi. 632 yılında veda haccını yaptı ve aynı yıl Medine’de vefat etti. Kabri, Mescid-i Nebevî’nin içinde Yeşil Kubbe adı verilen yerdedir.

Hz. Muhammed (s.a.v.), İslam’ın kurucusu, önderi ve örneği olarak müslümanlar tarafından sevgi, saygı ve bağlılıkla anılır. Onun hayatı, sözleri, davranışları ve tavsiyeleri, müslümanların inanç ve ibadetlerinin kaynağıdır. Onun peygamberliğine inanmak, İslam’ın şartlarından biridir. Onun için dua etmek, salat ve selam getirmek, müslümanların vazifesidir. Onun yolundan gitmek, cennete ulaşmanın yoludur. Onun şefaatine nail olmak, büyük bir lütuftur. Onu görmek, en büyük mutluluktur. Onunla beraber olmak, en büyük arzudur.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir? – Hz Muhammed hayatı uzun kısaca. https://www.islamveihsan.com/hz-muhammed-s-a-v-kimdir.html.
(2) Muhammed – Vikipedi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed.
(3) Hz. Muhammed (SAV) hayatı nasıl geçmiştir? Kısaca Hz. Muhammed’in …. https://www.sabah.com.tr/yasam/hz-muhammed-sav-hayati-nasil-gecmistir-kisaca-hz-muhammedin-hayati-d1-4944306.
(4) Hz. Muhammed (Sav) Kimdir? Hz. Muhammed’in Hayatı Ve Mucizeleri …. https://www.cnnturk.com/yasam/hz-muhammed-sav-kimdir-hz-muhammedin-hayati-ve-mucizeleri-nelerdir.

https://www.islamveihsan.com/hz-muhammed-s-a-v-kimdir.html

@@@@@@@@

Hz. Muhammed’in ailesi hakkında daha fazla bilgi verir misiniz?

Hz. Muhammed, Mekke’nin saygın bir ailesi olan Haşimoğulları’ndan doğdu. Babası Abdullah, annesi Âmine idi. Babası doğumundan önce, annesi ise altı yaşındayken vefat etti. Dedesi Abdulmuttalib ve amcası Ebû Talib tarafından büyütüldü. Dedesi Abdulmuttalib, Kâbe’nin anahtarını elinde tutan ve Mekke’nin lideri olan bir kişiydi. Amcası Ebû Talib ise Hz. Muhammed’i koruyan ve destekleyen bir yakınıydı¹.

Hz. Muhammed, 25 yaşında, kendisinden 15 yaş büyük olan zengin ve dul bir kadın olan Hatice ile evlendi. Bu evlilikten altı çocuğu oldu, ancak sadece dört kızı hayatta kaldı. Kızlarının isimleri Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma’dır. Fatıma, amcası Ebu Talib’in oğlu Hz. Ali ile evlenmiştir ve bu evlilikten torunları Muhsin, Ümmü Gülsüm, Zeynep, Hasan ve Hüseyin olmuştur. Hasan ve Hüseyin, Hz. Muhammed’in sevgili torunları ve Ehl-i Beyt’in önemli üyeleridir².

Hz. Muhammed’in 10 amcası ve 6 halası vardı. Amcalarının isimleri Zübeyr, Ebû Talib, Abbas, Dırar, Hamza, Mukavvim, Hacl, Haris, Ebû Leheb ve Gaydak’tır. Halalarının isimleri Ümmü Hakim, Atike, Ümeyme, Erva, Berre ve Safiyye’dir. Ebû Talib, Hz. Muhammed’in peygamberliğini kabul etmese de ona yardım etti. Abbas, Hz. Muhammed’in en yakın amcası ve sahabisiydi. Hamza, Hz. Muhammed’in süt kardeşi ve aslanıydı. Ebû Leheb ise Hz. Muhammed’in en büyük düşmanlarından biriydi³.

Hz. Muhammed’in ebesinin adı Şifa, dadısının adı Ümmü Eymen, süt annelerinin adı Süveybe ve Halime’dir. Şifa, Hz. Muhammed’e okuma yazma öğreten ilk kişiydi. Ümmü Eymen, Hz. Muhammed’in annesinin vefatından sonra ona bakan ve onunla hicret eden bir câriyeydi. Süveybe, Ebû Leheb’in câriyesi olmasına rağmen Hz. Muhammed’i emziren ve ona süt kardeşlik bağı kuran bir kadındı. Halime, Hz. Muhammed’i çocukluğunda kendi çocuklarıyla birlikte büyüten ve ona Arapça öğreten bir süt anneydi⁴.

Kaynak: Bing ile konuşma, 23.11.2023
(1) Hz.Muhammedin Ailesi – İslami Siteniz. https://www.islamekseni.com/id709.html.
(2) Peygamberimizin Annesi, Babası ve Ailesi’nin İsimleri. https://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-annesi-babasi-ve-ailesinin-isimleri.html.
(3) Peygamberimizin Ailesi – Peygamberimizin aile bireyleri kimlerdir?. https://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-ailesi.html.
(4) Hz. Muhammed’in Aile Büyükleri – NeOldu.com. https://www.neoldu.com/hz-muhammed-ailesi-34862h.htm.
(5) Hz.Muhammedin Ailesi – İslami Siteniz. https://www.islamekseni.com/id709.html.
(6) Peygamberimizin Annesi, Babası ve Ailesi’nin İsimleri. https://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-annesi-babasi-ve-ailesinin-isimleri.html.
(7) Peygamberimizin Ailesi – Peygamberimizin aile bireyleri kimlerdir?. https://www.islamveihsan.com/peygamberimizin-ailesi.html.

 




YA VAR OLMASAYDIK-YA BİLİNMESEYDİ

YA VAR OLMASAYDIK-YA BİLİNMESEYDİ

 

Biz var olmadan önce ne biz ne anne babamız ne melekler benden ve bizlerden haberdar değildi.

Bizi bir bilen Sendin.
Yaratmakla hem bizi bizden, yarattıklarından ve de en önemlisi bizleri Kendinden haberdar ettin.
Sadece kendimizi, anne ve babamızı, evlatlarımızı, dost ve akrabalarımızı kısaca bütün varlıkları bilmekle kalmadık, en büyük hakikat olan Senin hakikatinden haberdar olup, Ebediyyen bilmeye vesile olmuş olduk.
Bunu bilmek büyük hakikat olmakla beraber, bilmemenin ne büyük kayıp olacağı, o da ezeli ve ebedi bir kayıp olacağı zahirdir.
Bundan dolayı ne kadar hamd etsek o kadar az kalır.

– Olaylara bir de tersinden bakalım;

Mefhumu muhalif yani tersten okuma, tersinden okuma.
Sırf hakikati anlamak için fikir eksersizi yapmak için.
Ya olmasaydı Allah, ateistlerin iddia ettiği gibi,
Oysa kainatta imkansızın üzerinde bir imkansızı kabul etmek olur.
Küfürde gitmek, buzlar üzerinde yürümek gibidir.
Tıpkı ya olmasaydı Peygamberlerimiz, kaybedeceklerimizin haddi hesabı olmazdı.
Ve ya bizler olmasaydık?
Neler bilinmez ve anlaşılmazdı, işte bunu anlamaya çalışacağız.

-Herkes bu dünyada fiiliyle ve fiiliyatıyla kendi kitabını yazıyor ve oluşturuyor.

Ahirette okuyacak ve kendisine okunacak.
Ve,
Utıye kitabehu Bi Şimalihi.[1]
Ve,

‘‘Utıye kitabehu Bi yeminihi’Hamukreu kitabiyeh’[2]
Diyerek başkalarına da okutturacak
Tıpkı dünyada kitap yazanın kendi iç dünyasını ve kabiliyetini kalem vasıtasıyla deftere döktüğü gibi, yazılı olarak, birde fiilî yazdıklarını, niyet ve kalbinden, aklından dökülenler okuyacak ve de okunacaktır.
Bir yanda o onun karnesidir.
Başarılarla dolu olanın her önüne gelene okuturken, başarısızın mahcubiyet yaşayıp kaçınması gibi.
Ve de Müddessir suresindeki, ‘Ma selekeküm fi sakar’ da olduğu gibi.

-Her insan yaptıklarından sorumlu tutulur.
Rehin alınır. Ödül ve ceza için.
Bağlanır, tutuklanır.
Saadet veya felaketi kazancına bağlıdır. Zira her gün sermaye olarak 24 altın verilmiştir.

-İnsanoğlu bir şeyler arıyor.

O bir şeyler içerisinde aslında kendisini kendisinde olanı arıyor.

Kendisindeki derinlik derinleştikçe, kendisini çözdükçe kendisine ait olan şeylerle iletişimini sağladıkça aslında bu durum kendisinin Rabbi’sini bilmeye, Rabbi’sini anlamaya, Rabbi’sini tanımaya kadar gider ve de tanıdıkça da sevmeye kadar götürür.

-Fatiha Kur’an’a, insan kâinata fihristedir; namaz da hasenata fihristedir.

-Ahir zamanda her şey ilme dökülecektir. İlmi olanlar kazanacaktır. Her şey ilim zinciri içerisinde hakikate varacak, insanı hakikate ulaştıran en kısa yol olacaktır. 

Marifet ilimden geçer.

Münafık ise yanlış yerde arıyor, araması gerekeni.

-İnsan sistemi sistematik bir şekilde hareket etmekte ve onda birileri hatta çokları faaliyet göstermektedir.

Bende belki de benim haberim olmadan bir şeyler dönmekte ve de döndürülmektedir.

MEHMET ÖZÇELİK

22-11-2023

[1] Hakka.25.

[2] Hâkka suresi 19.

Hâkka suresi 19.

Hakka.19,İnşikak.7,10.




MESELE HAÇLI- HİLAL MESELESİ

MESELE HAÇLI- HİLAL MESELESİ

“Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haçlı-Hilâl meselesi bitmiş değil. İsrail vahşice öldürüyorsa sebebi İslam aleminin dağınıklığıdır.” dedi.

Bütün Batı dünyası, haçlı emperyalist yapı bir arada. Dün akşamki (Almanya) ziyaretimde de ne yazık ki bunları gördüm. Cumhurbaşkanında da bunu gördüm. İsrail 13 bin kişiyi öldürdü, bunu niye konuşmuyorsunuz? Batı ölen Müslümanları görmüyor.

‘Haçlı-Hilâl meselesi bitmiş değil. Ateş çemberini körükleyenlerin amacı Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önüne geçmek, buna izin vermeyeceğiz.”

İçteki kırılan Ayasofya zincirinin kırılmasından sonra, Kudüs’ün zinciri olan İsrail zinciri de kırılmış oldu.

İsrail’in kof ve yalan yapısının çökmesi, boyunduruğuna aldığı batının bağının zayıflaması, İslam dünyasının uyuduğu uykudan tamamen uyanmasa da Beyti Makdis’in bağlarının çözülmesine bir adım olmuş oldu.

-Batı medeniyeti yalan üzerine kurulu medeniyettir. 

Bir yalanla Irak’ta 1,5 milyon insan öldürüldü.

Bir yalanla Afganistan’da 20 yılda milyonlar öldürüldü.

-Kahramanları zalimler çıkarıyor. 

Zalimler kahramanlara gübre oluyor. 

Biraz yakıcıda olsa. 

Haçlılar Selahaddin’i kahraman yaptı. 

Onun içindeki kahramanlık duygusunu tahrik etti. 

Hafi iken zahir etti. 

Firavun olmasaydı, Musa olur muydu? 

Nemrut olmasaydı, İbrahim bulunur muydu? 

Ebu Leheb olmasaydı, Tebbet iner miydi? 

As bin Vail, Übey bin Halef, Ebu Cehil gibiler olmasaydı, asırlara ışık tutacak birçok ayet iner miydi? 

Yaşanır mıydı? 

-Asrın firavuncuklarından biri de Netanyahudur. 

O Firavun çocukları öldürmüştü, bu da. 

Aynı maya ve aynı kan. 

-Bundan sonra dünyada İsraillilere rahat yok.

Kirli olan sivillere hiç temizlenme imkânı olmaksızın lekelendi, kanlandı.

-Gazze’deki çığlık, Dünyaya da çığlık oldu.

1000 tekneyle mazlumların çığlığının yankısı dünyaya yayıldı.[1] 

-Kişinin sevdiği neredeyse elbette oda oradadır.

Herkes kimi seviyorsa, o da ondandır, onunladır.

– Deniz Kuvvetleri Komutanı :Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Karadeniz’de NATO’yu veya Amerika’yı istemiyoruz.
“Bildiğiniz gibi NATO Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor” diyen Tatlıoğlu, “Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz kendimiz alacağımızı ifade edip NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz” şeklinde konuştu.
En üst ağızdan dile getirilmektedir.
Tıpkı yine bir komutanın Suriye’ye kükremesiyle, Öcalan’ın Suriye’den önce kaçıp sonrada yakalanıp getirilmesini netice vermişti.

Problem NATO’dadır.[2]

Nitekim ABD’de 11 Eylül Saldırılarında Derin Devlet İzi ortaya çıkmıştır.[3]

Tıpkı içimizdeki Kirli ilişkiler gibi.[4]

Oyun çok yönlüdür.[5]

Dün ecdat da bu zulme göğüs germiş, yapması gerekeni yapmıştı.[6]

MEHMET ÖZÇELİK

22-11-2023

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3368854-vira-gazze-israili-durdurmak-icin-yola-cikiyorlar-binlercesi-demir-aldi

[2] https://tesbitler.com/index.php?s=Nato

[3] https://www.youtube.com/watch?v=2frslbPuCaU

[4] https://www.yenisafak.com/yazarlar/tamer-korkmaz/derin-itiraf-aksener-kimin-talebesiymis-4576315

https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/aksener-kimi-tehdit-ediyor-4576320

https://www.yenisafak.com/gundem/iyi-partide-kriz-derinlesiyor-dikbayir-rezil-rusva-edecegim-diyerek-aksenere-resmen-savas-acti-4576417

https://www.haber7.com/yazarlar/zekeriya-say/3365409-chpde-bir-kotu-gitti-daha-kotusu-geldi

https://www.risalehaber.com/said-nursi-akildaki-7-silsileyi-acikliyor-436519h.htm 

https://www.facebook.com/1273037395/posts/pfbid0fQ9WLV95MAdQLtLW1SVbnBUpFGqinFRphs78x9YjCFMTe66yZtDDQ4ygbEAmccTDl/?mibextid=Nif5oz

[5] https://www.haber7.com/dunya/haber/3366259-filistinden-sonra-kibrista-israil-oyunu-dikkat-ceken-gercekler

[6] https://www.haber7.com/guncel/haber/3365064-israilin-basina-bela-olan-tunelleri-osmanli-yapmisti




MESELE HAÇLI- HİLAL MESELESİ

MESELE HAÇLI- HİLAL MESELESİ

“Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haçlı-Hilâl meselesi bitmiş değil. İsrail vahşice öldürüyorsa sebebi İslam aleminin dağınıklığıdır.” dedi.

Bütün Batı dünyası, haçlı emperyalist yapı bir arada. Dün akşamki (Almanya) ziyaretimde de ne yazık ki bunları gördüm. Cumhurbaşkanında da bunu gördüm. İsrail 13 bin kişiyi öldürdü, bunu niye konuşmuyorsunuz? Batı ölen Müslümanları görmüyor.

‘Haçlı-Hilâl meselesi bitmiş değil. Ateş çemberini körükleyenlerin amacı Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önüne geçmek, buna izin vermeyeceğiz.”

İçteki kırılan Ayasofya zincirinin kırılmasından sonra, Kudüs’ün zinciri olan İsrail zinciri de kırılmış oldu.

İsrail’in kof ve yalan yapısının çökmesi, boyunduruğuna aldığı batının bağının zayıflaması, İslam dünyasının uyuduğu uykudan tamamen uyanmasa da Beyti Makdis’in bağlarının çözülmesine bir adım olmuş oldu.

-Batı medeniyeti yalan üzerine kurulu medeniyettir. 

Bir yalanla Irak’ta 1,5 milyon insan öldürüldü.

Bir yalanla Afganistan’da 20 yılda milyonlar öldürüldü.

-Kahramanları zalimler çıkarıyor. 

Zalimler kahramanlara gübre oluyor. 

Biraz yakıcıda olsa. 

Haçlılar Selahaddin’i kahraman yaptı. 

Onun içindeki kahramanlık duygusunu tahrik etti. 

Hafi iken zahir etti. 

Firavun olmasaydı, Musa olur muydu? 

Nemrut olmasaydı, İbrahim bulunur muydu? 

Ebu Leheb olmasaydı, Tebbet iner miydi? 

As bin Vail, Übey bin Halef, Ebu Cehil gibiler olmasaydı, asırlara ışık tutacak birçok ayet iner miydi? 

Yaşanır mıydı? 

-Asrın firavuncuklarından biri de Netanyahudur. 

O Firavun çocukları öldürmüştü, bu da. 

Aynı maya ve aynı kan. 

-Bundan sonra dünyada İsraillilere rahat yok.

Kirli olan sivillere hiç temizlenme imkânı olmaksızın lekelendi, kanlandı.

-Gazze’deki çığlık, Dünyaya da çığlık oldu.

1000 tekneyle mazlumların çığlığının yankısı dünyaya yayıldı.[1] 

-Kişinin sevdiği neredeyse elbette oda oradadır.

Herkes kimi seviyorsa, o da ondandır, onunladır.

– Deniz Kuvvetleri Komutanı :Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, Karadeniz’de NATO’yu veya Amerika’yı istemiyoruz.
“Bildiğiniz gibi NATO Karadeniz’de bazı tedbirler almaya çalışıyor” diyen Tatlıoğlu, “Ancak Karadeniz’de bu tedbirleri biz kendimiz alacağımızı ifade edip NATO’yu veya Amerika’yı Karadeniz’de istemediğimizi beyan ediyoruz” şeklinde konuştu.
En üst ağızdan dile getirilmektedir.
Tıpkı yine bir komutanın Suriye’ye kükremesiyle, Öcalan’ın Suriye’den önce kaçıp sonrada yakalanıp getirilmesini netice vermişti.

Problem NATO’dadır.[2]

Nitekim ABD’de 11 Eylül Saldırılarında Derin Devlet İzi ortaya çıkmıştır.[3]

Tıpkı içimizdeki Kirli ilişkiler gibi.[4]

Oyun çok yönlüdür.[5]

Dün ecdat da bu zulme göğüs germiş, yapması gerekeni yapmıştı.[6]

MEHMET ÖZÇELİK

22-11-2023

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3368854-vira-gazze-israili-durdurmak-icin-yola-cikiyorlar-binlercesi-demir-aldi

[2] https://tesbitler.com/index.php?s=Nato

[3] https://www.youtube.com/watch?v=2frslbPuCaU

[4] https://www.yenisafak.com/yazarlar/tamer-korkmaz/derin-itiraf-aksener-kimin-talebesiymis-4576315

https://www.yenisafak.com/yazarlar/huseyin-likoglu/aksener-kimi-tehdit-ediyor-4576320

https://www.yenisafak.com/gundem/iyi-partide-kriz-derinlesiyor-dikbayir-rezil-rusva-edecegim-diyerek-aksenere-resmen-savas-acti-4576417

[5] https://www.haber7.com/dunya/haber/3366259-filistinden-sonra-kibrista-israil-oyunu-dikkat-ceken-gercekler

[6] https://www.haber7.com/guncel/haber/3365064-israilin-basina-bela-olan-tunelleri-osmanli-yapmisti




KURULUŞUNDAN YIKILIŞINA OSMANLI

KURULUŞUNDAN YIKILIŞINA OSMANLI

Osmanlının kuruluşundan yıkılışını kadar ne gibi bir gelişme göstermiştir?


Osmanlı İmparatorluğu, 1299 yılında Osman Gazi tarafından kurulan bir beylikten, 1922 yılında yıkılan bir imparatorluğa kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Osmanlı tarihi, beş döneme ayrılabilir: Kuruluş, Yükselme, Duraklama, Gerileme ve Dağılma. Bu dönemlerde Osmanlı, hem siyasi hem de kültürel olarak çeşitli gelişmeler göstermiştir. Aşağıda bu dönemlerin kısaca özetini veriyorum:

Kuruluş dönemi (1299-1453): Bu dönemde Osmanlılar, Anadolu’da Bizans İmparatorluğu’na karşı mücadele ederek topraklarını genişlettiler. Bursa, Edirne ve İznik gibi önemli şehirleri fethettiler. Balkanlara geçerek Rumeli’de hakimiyet kurdular. 1402 yılında Timur’a yenilerek Fetret Devri’ne girdiler, ancak 1413 yılında Çelebi Mehmed’in tahta çıkmasıyla birlikte toparlandılar. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğu’na son verdi ve Osmanlı Devleti’ni imparatorluk haline getirdi.

Yükselme dönemi (1453-1606): Bu dönemde Osmanlılar, hem Avrupa hem de Asya’da fetihlerine devam ettiler. Anadolu’da diğer Türk beyliklerini ortadan kaldırdılar. Mısır, Suriye, Irak, Arabistan, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa’da geniş topraklar ele geçirdiler. Akdeniz, Karadeniz ve Hint Okyanusu’nda denizcilik faaliyetlerinde bulundular. Macaristan, Polonya, Venedik, Portekiz, Safevi, Memlük ve Babür gibi güçlü devletlerle savaştılar. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğu, en parlak devrini yaşadı. 1520-1566 yılları arasında Osmanlı, dünyanın en güçlü ve en zengin devleti haline geldi.

Duraklama dönemi (1606-1699): Bu dönemde Osmanlılar, hem iç hem de dış sorunlarla karşılaştılar. Devlet yönetiminde bozulmalar, isyanlar, ekonomik sıkıntılar, yolsuzluklar, eğitim ve bilimde gerileme gibi olumsuzluklar yaşandı. Avrupa’da gelişen teknoloji ve siyaset karşısında Osmanlı, geri kalmaya başladı. Avusturya, Rusya, İran, Venedik ve Lehistan gibi devletlerle yapılan savaşlarda toprak kayıpları oldu. 1683 yılında II. Viyana Kuşatması’nda başarısız olundu. 1699 yılında Karlofça Antlaşması ile Osmanlı, ilk defa toprak bırakmak zorunda kaldı.

Gerileme dönemi (1699-1792): Bu dönemde Osmanlılar, daha da zayıfladılar. Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarını paylaşmak için aralarında ittifaklar kurmaya başladılar. Osmanlı, Avusturya, Rusya, İngiltere, Fransa, Prusya, İsveç, İspanya ve Venedik gibi devletlerle savaşmak zorunda kaldı. Bu savaşlarda çok sayıda toprak ve insan kaybı yaşandı. Osmanlı, Avrupa devletlerinin siyasi ve ekonomik baskısı altına girdi. İçeride de isyanlar, taht kavgaları, ıslahat hareketleri, yeniçeri ayaklanmaları gibi olaylar meydana geldi. 1792 yılında Yaş Antlaşması ile Osmanlı, Rusya’ya Kırım’ı bıraktı.

Dağılma dönemi (1792-1922): Bu dönemde Osmanlılar, yıkılmaya doğru gittiler. Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarını işgal etmek için fırsat kolladılar. Osmanlı, Fransız İhtilali, Napolyon Savaşları, Yunan İsyanı, Mısır Sorunu, Kırım Savaşı, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gibi pek çok savaşa katıldı. Bu savaşlarda Osmanlı, hem maddi hem de manevi olarak büyük zararlar gördü. Osmanlı toprakları, Avrupa devletleri ve bağımsızlığını ilan eden yeni devletler tarafından parçalandı. 30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf Devletleri ile Mondros Mütarekesi’ni imzaladı. Çok geçmeden İtilaf Devletleri, Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u işgal ettiler. 1 Kasım 1922 tarihinde Osmanlı Meclisi, saltanatı kaldırdı. 3 Mart 1924 tarihinde ise halifeliğe son verildi. Böylece Osmanlı İmparatorluğu, resmen sona erdi.

Osmanlı İmparatorluğu, kuruluşundan yıkılışına kadar yaklaşık 600 yıl boyunca varlığını sürdürmüş ve dünya tarihine damgasını vurmuş bir devlettir. Osmanlı, hem siyasi hem de kültürel olarak çok sayıda gelişme göstermiş, farklı milletlerden ve dinlerden insanları bir arada yaşatmış, medeniyetin beşiği olmuştur. Osmanlı tarihi, Türk tarihinin önemli bir parçasıdır.

@@@@@@@@@@

Haçlı seferleri hakkında genel bilgi veriniz?

Haçlı seferleri, 11. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar Avrupa’dan Orta Doğu’ya düzenlenen askeri ve dini hareketlerdir. Haçlı seferlerinin amacı, Müslümanların elinde bulunan Kudüs ve Kutsal Topraklar’ı Hristiyanlara geri kazandırmaktı. Papa, bu seferlere katılanlara günahlarının affedileceğini ve cennete gideceklerini vaat etti. Haçlı seferleri, Avrupa ve İslam dünyası arasında siyasi, ekonomik ve kültürel etkileşimlere yol açtı. Haçlı seferleri, toplam sekiz tanedir. Bunlar şöyle sıralanabilir:

Birinci Haçlı Seferi (1096-1099): Papa II. Urbanus’un çağrısıyla başlayan bu seferde, Haçlılar Kudüs’ü fethettiler ve Kudüs Krallığı’nı kurdular.
İkinci Haçlı Seferi (1147-1149): Urfa’nın Selahaddin Eyyubi tarafından alınması üzerine başlayan bu seferde, Haçlılar başarısız oldular ve Kudüs’ü koruyamadılar.
Üçüncü Haçlı Seferi (1189-1192): Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü alması üzerine başlayan bu seferde, Haçlılar Kudüs’ü geri alamadılar, ancak Hristiyanların Kudüs’ü ziyaret etmesine izin veren bir anlaşma yaptılar. Bu sefere İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard, Fransa Kralı Philippe Auguste ve Almanya İmparatoru Friedrich Barbarossa katıldı.
Dördüncü Haçlı Seferi (1202-1204): Papa III. Innocentius’un çağrısıyla başlayan bu seferde, Haçlılar Mısır’a gitmek yerine Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’i yağmaladılar ve Latin İmparatorluğu’nu kurdular. Bu sefer, Hristiyanlar arasındaki bölünmeyi artırdı.
Beşinci Haçlı Seferi (1217-1221): Papa IV. Honorius’un çağrısıyla başlayan bu seferde, Haçlılar Mısır’a saldırdılar, ancak başarılı olamadılar. Bu sefere Macaristan Kralı II. András, Kutsal Roma İmparatoru II. Friedrich ve Kıbrıs Kralı I. Hugh katıldı.
Altıncı Haçlı Seferi (1228-1229): Kutsal Roma İmparatoru II. Friedrich’in başlattığı bu seferde, Haçlılar Kudüs’ü barış yoluyla geri aldılar, ancak kısa süre sonra tekrar kaybettiler. Bu sefer, Papa IV. Gregory ile II. Friedrich arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle sorunlu bir seferdi.
Yedinci Haçlı Seferi (1248-1254): Fransa Kralı IX. Louis’in başlattığı bu seferde, Haçlılar Mısır’a saldırdılar, ancak yenilgiye uğradılar. IX. Louis esir düştü ve fidye ödemek zorunda kaldı. Bu sefer, Moğol istilası nedeniyle zor bir dönemde gerçekleşti.
Sekizinci Haçlı Seferi (1270): Fransa Kralı IX. Louis’in başlattığı bu seferde, Haçlılar Tunus’a saldırdılar, ancak başarılı olamadılar. IX. Louis ve birçok Haçlı, salgın hastalıktan öldü. Bu sefer, Haçlı seferlerinin sonuncusu oldu.
Haçlı seferleri, yaklaşık 200 yıl boyunca devam eden ve tarihin akışını değiştiren önemli olaylardır. Haçlı seferleri, hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için pek çok sonuç doğurmuştur. Haçlı seferlerinin sonuçları şöyle özetlenebilir:

Haçlı seferleri, Avrupa ve İslam dünyası arasında siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Avrupa, İslam dünyasından bilim, sanat, edebiyat, felsefe, tıp, matematik, astronomi, coğrafya gibi alanlarda pek çok eser ve bilgi almıştır. Ayrıca, ticaret yolları açılmış, baharat, ipek, pamuk, şeker, kahve gibi ürünler Avrupa’ya taşınmıştır.
Haçlı seferleri, Avrupa’da feodalizmin zayıflamasına ve merkezi krallıkların güçlenmesine neden olmuştur. Haçlı seferlerine katılan pek çok soylu ve şövalye ölmüş, topraklarını kaybetmiş veya borçlanmıştır. Bu durum, kraliyet otoritesinin artmasına ve burjuva sınıfının yükselmesine yol açmıştır. Ayrıca, Haçlı seferleri, Avrupa’da milliyetçilik duygusunun gelişmesine de katkıda bulunmuştur.
Haçlı seferleri, Hristiyanlık içindeki mezhep ayrılıklarını derinleştirmiştir. Dördüncü Haçlı Seferi’nde Bizans İmparatorluğu’nun yağmalanması, Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasındaki ilişkileri bozmuştur. Ayrıca, Haçlı seferleri, Hristiyanlar ile Yahudiler arasında da düşmanlığa neden olmuştur.
Haçlı seferleri, İslam dünyasında birlik ve dayanışma duygusunu güçlendirmiştir. Müslümanlar, Haçlılara karşı ortak bir mücadele vermiş ve pek çok kahramanlık örneği sergilemişlerdir. Selahaddin Eyyubi, Haçlılara karşı en başarılı mücadeleyi veren ve Kudüs’ü geri alan Müslüman liderdir. Ayrıca, Haçlı seferleri, İslam dünyasında bilim, sanat, edebiyat, felsefe, tıp, matematik, astronomi, coğrafya gibi alanlarda gelişmelerin yaşanmasına da vesile olmuştur.

@@@@@@@@@@@

Hangi ülkeler Haçlı Seferlerine katıldı?

Haçlı seferlerine katılan ülkeler, seferlerin sayısı, zamanı ve katılımcılarına göre değişiklik göstermiştir. Genel olarak, Haçlı seferlerine Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Hristiyan krallar, soylular, şövalyeler ve halk katılmıştır. Haçlı seferlerinin toplam sekiz tanesi olduğu kabul edilir. Bunlardan ilki 1096-1099 yılları arasında, sonuncusu ise 1270 yılında gerçekleşmiştir. Haçlı seferlerine katılan ülkelerin bir listesi şöyle verilebilir:

Birinci Haçlı Seferi

Birinci Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans.

İkinci Haçlı Seferi

İkinci Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans.
Üçüncü Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs.

Dördüncü Haçlı Seferi

Dördüncü Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa.
Beşinci Haçlı Seferi: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa, Avusturya, Saksonya, Brabant, Flandra.
Altıncı Haçlı Seferi: Almanya, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa, Avusturya, Saksonya, Brabant, Flandra.

Yedinci Haçlı Seferi

Yedinci Haçlı Seferi: Fransa, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa, Avusturya, Saksonya, Brabant, Flandra.
Sekizinci Haçlı Seferi: Fransa, İtalya, İngiltere, İskoçya, İrlanda, Macaristan, Polonya, Çekya, Katalonya, Portekiz, Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Rusya, Bizans, Sicilya, Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Pisa, Avusturya, Saksonya, Brabant, Flandra, Tunus.
Haçlı seferlerine katılan ülkeler hakkında genel bilgi vermek istediniz. Umarım bu bilgiler size yardımcı olmuştur. Eğer daha fazla bilgi almak isterseniz, size verdiğim kaynaklara bakabilirsiniz.

@@@@@@@@@@@@

Hangi ülkeler Haçlı Seferlerine katılmadı?

Haçlı seferlerine katılmayan ülkeler, seferlerin zamanına ve coğrafyasına göre değişiklik göstermiştir. Genel olarak, Haçlı seferlerine Avrupa’nın çoğu ülkesi katılmıştır. Ancak, bazı ülkeler Haçlı seferlerine ya hiç katılmamış ya da çok az katılmıştır. Haçlı seferlerine katılmayan veya az katılan ülkelerin bir listesi şöyle verilebilir:

– İspanya: İspanya, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde Müslümanların hakimiyetindeydi. İspanyol Hristiyanlar, kendi topraklarını geri almak için Müslümanlarla savaşıyorlardı. Bu nedenle, İspanya, Haçlı seferlerine çok az katıldı. İspanya’dan sadece Katalonya, Haçlı seferlerine daha fazla ilgi gösterdi.
– İsviçre: İsviçre, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde henüz bir devlet değildi. İsviçre, 1291 yılında kurulan bir konfederasyondu. İsviçre, Haçlı seferlerine hiç katılmadı. İsviçre, tarafsızlık politikası izleyen ve dış müdahalelere karşı direnen bir ülke oldu.
– Hollanda: Hollanda, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde Almanya’nın bir parçasıydı. Hollanda, Haçlı seferlerine çok az katıldı. Hollanda, ticaret ve denizcilikle ilgilenen bir ülke oldu. Hollanda, 16. yüzyılda İspanya’dan bağımsızlığını kazandı.
– İskandinavya: İskandinavya, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde Hristiyanlaşma sürecindeydi. İskandinavya, Haçlı seferlerine çok az katıldı. İskandinavya, kendi bölgelerindeki paganlara karşı savaştı. İskandinavya, 14. yüzyılda Kalmar Birliği’ni kurdu.
– Rusya: Rusya, Haçlı seferlerinin başladığı dönemde Ortodoks Hristiyanlığı benimsemişti. Rusya, Haçlı seferlerine hiç katılmadı. Rusya, Moğol istilasıyla uğraştı. Rusya, 15. yüzyılda Moskova Çarlığı’nı kurdu.

@@@@@@@@@@@@@@

Osmanlının yıkılışını sağlayan sebepler nelerdir?

Osmanlı’nın yıkılışını sağlayan sebepler, hem iç hem de dış faktörlerden kaynaklanmaktadır. İç sebepler arasında şunlar sayılabilir:

Devlet idaresinin ve ordu teşkilatının bozulması: Merkezi otoritenin zayıflaması, padişahların ilgisizliği, sadrazam ve vezirlerin yetkilerinin artması, yolsuzluk ve rüşvetin yaygınlaşması, devlet yönetimindeki ıslahat girişimlerinin yetersiz kalması, yeniçeri ocağının disiplinsizliği ve isyanları, devletin askeri ve siyasi gücünü azaltmıştır.
Osmanlı toprak sisteminin bozulması: Tımar sisteminin işlevsiz hale gelmesi, toprakların mülkiyetinin el değiştirmesi, çiftçilerin vergi yükü altında ezilmesi, tarım üretiminin azalması, ekonomik yapının bozulması, devlet gelirlerinin düşmesine neden olmuştur.
Medrese ve eğitim sisteminin bozulması: Medreselerin bilimsel ve felsefi gelişmelere kapalı olması, eğitim kalitesinin düşmesi, bilim ve teknolojide geri kalınması, batılılaşma hareketlerine karşı çıkılması, devletin ilerlemesini engellemiştir.
Toplum yapısı ve gayrimüslimler: Osmanlı toplumunda farklı milletlerden, dinlerden ve kültürlerden insanlar bir arada yaşamış, ancak Fransız İhtilali ile birlikte başlayan milliyetçilik hareketleri, bu insanların bağımsızlık istemelerine, isyanlar çıkarmalarına, Avrupa devletlerinin desteğini almalarına yol açmıştır. Osmanlı, bu isyanları bastırmakta zorlanmış, toprak kaybetmiş, iç karışıklıklar yaşamıştır.
Dış sebepler arasında ise şunlar sayılabilir:

Coğrafi keşifler: Coğrafi keşifler sonucunda ticaret yolları değişmiş, Osmanlı’nın ticari gelirleri azalmış, Avrupa devletleri zenginleşmiş ve güçlenmiştir. Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarına göz dikmiş, Osmanlı ile rekabet etmeye başlamıştır.
Avrupa devletlerinin siyasi ve ekonomik müdahaleleri: Avrupa devletleri, Osmanlı’nın zayıflamasından yararlanarak, Osmanlı topraklarında hak iddia etmiş, Osmanlı ile savaşmış, Osmanlı’ya kapitülasyonlar vererek ekonomik ve siyasi anlamda Osmanlı’yı bağımlı hale getirmiş, Osmanlı’nın iç işlerine karışmıştır.
I. Dünya Savaşı: Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında girmiş, ancak savaşı kaybetmiştir. Savaş sonucunda Osmanlı Devleti, topraklarının büyük bir kısmını kaybetmiş, Sevr Antlaşması ile parçalanmaya uğramış, devletin varlığı tehlikeye girmiştir.
Bu sebepler, Osmanlı Devleti’nin yıkılışını sağlayan başlıca faktörlerdir. Osmanlı Devleti, 1922 yılında saltanatın kaldırılması ve 1924 yılında halifeliğin ilga edilmesi ile resmen sona ermiştir.

@@@@@@@@@@@@

Hangi devletler Osmanlı’yı parçaladılar?

Osmanlı’yı parçalayan devletler, başta Avrupa devletleri olmak üzere, Osmanlı’nın rakip ve düşman olarak gördüğü birçok devlettir. Bu devletler arasında şunlar sayılabilir:

Avusturya: Osmanlı ile Orta Avrupa ve Balkanlarda hâkimiyet mücadelesi vermiş, Osmanlı’ya karşı Rusya ile işbirliği yapmış, Belgrad ve Bosna’yı almaya çalışmıştır.
Rusya: Osmanlı’nın en büyük rakiplerinden biri olmuş, Karadeniz’e inerek Kırım’ı almış, Boğazları ele geçirerek sıcak denizlere inmeye çalışmış, Slavları birleştirmeyi ve Ortodoksları himaye etmeyi amaçlamıştır.
İngiltere: Güçlü donanması ve sömürgeleri sayesinde büyük bir imparatorluk kurmuş, Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü savunarak Rusya ve Fransa’nın yayılmasını engellemeye çalışmış, ancak Osmanlı’ya kapitülasyonlar vererek ekonomik ve siyasi anlamda bağımlı hale getirmiştir.
Fransa: Avrupa’nın güçlü devletlerinden biri olmuş, Osmanlı ile ticari ilişkiler geliştirmiş, ancak Osmanlı aleyhine Rusya ile antlaşmalar yapmış, Mısır’ı işgal etmiştir.
İtalya: Osmanlı’nın zayıflamasından yararlanarak Libya’yı işgal etmiş, Balkanlarda da Osmanlı’ya karşı savaşmıştır.
Almanya: I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın müttefiki olmuş, ancak savaşı kaybedince Osmanlı’nın da parçalanmasına sebep olmuştur2
Bu devletler, Osmanlı’nın yıkılışını sağlayan başlıca devletlerdir. Osmanlı Devleti, 1922 yılında saltanatın kaldırılması ve 1924 yılında halifeliğin ilga edilmesi ile resmen sona ermiştir.

@@@@@@@@@@@@

Hangi oyunlarla Osmanlı yıkılmıştır?

Osmanlı’yı yıkan oyunlar, hem içeriden hem dışarıdan gelen birçok faktörün birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu oyunlar arasında şunlar sayılabilir:

Misyonerlik faaliyetleri: Avrupa devletleri, Osmanlı topraklarında yaşayan gayrimüslim halkları etkilemek, onları kendi dinlerine ve kültürlerine çekmek, Osmanlı’ya karşı isyan ettirmek için misyonerlik faaliyetleri yürütmüşlerdir. Bu faaliyetler, Osmanlı’nın toplumsal yapısını bozmuş, milliyetçilik akımlarını körüklemiş, Osmanlı’nın iç karışıklıklar yaşamasına neden olmuştur.
Casusluk faaliyetleri: Avrupa devletleri, Osmanlı’nın siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal durumunu öğrenmek, Osmanlı’nın zayıf noktalarını bulmak, Osmanlı’nın iç işlerine karışmak için casusluk faaliyetleri yürütmüşlerdir. Bu faaliyetler, Osmanlı’nın güvenliğini tehlikeye atmış, Osmanlı’nın düşmanlarına avantaj sağlamış, Osmanlı’nın dış baskılara maruz kalmasına neden olmuştur.
Kapitülasyonlar: Avrupa devletleri, Osmanlı ile ticari ilişkiler geliştirmek bahanesiyle Osmanlı’ya kapitülasyonlar vermişlerdir. Kapitülasyonlar, Avrupa devletlerine Osmanlı topraklarında vergisiz ticaret yapma, kendi yasalarına göre yargılanma, konsolosluklar açma gibi ayrıcalıklar tanımıştır. Bu ayrıcalıklar, Osmanlı’nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığını kaybetmesine, Avrupa devletlerinin Osmanlı topraklarında nüfuz sahibi olmasına neden olmuştur.
Sevr Antlaşması: I. Dünya Savaşı’nda yenilen Osmanlı Devleti, 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır. Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’ni parçalamaya yönelik bir antlaşma olmuş, Osmanlı topraklarının büyük bir kısmı Avrupa devletlerine bırakılmış, Osmanlı’nın bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. Bu antlaşma, Osmanlı’nın yıkılışını sağlayan en önemli oyunlardan biri olmuştur. Bu oyunlar, Osmanlı’yı yıkan oyunların başlıcalarıdır. Osmanlı Devleti, bu oyunlara karşı direnmiş, ancak başarılı olamamıştır. Osmanlı Devleti, 1922 yılında saltanatın kaldırılması ve 1924 yılında halifeliğin ilga edilmesi ile resmen sona ermiştir.

@@@@@@@@@@

Hangi diller Osmanlı İmparatorluğu’nda konuşuluyordu?

Osmanlı İmparatorluğu’nda diller
Keşfedin
Osmanlı İmparatorluğu’nda konuşulan diller, imparatorluğun hâkimiyeti altındaki bölgelerin çeşitliliğini yansıtmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nda devlet işlerinde ve sarayda kullanılan dil Osmanlı Türkçesi olmasına karşın, imparatorluğun farklı bölgelerinde farklı diller de konuşulmaktaydı. Osmanlı döneminde nüfuzu yüksek olan üç dil bulunmaktaydı: Anadolu’da ve Balkanlarda halkın çoğunun konuştuğu Türkçe; yalnızca edipler tarafından kullanılan, şiir yazılan Farsça ve asıl olarak Arabistan, Kuzey Afrika, Irak, Kuveyt ve Bilad eş-şâm’da konuşulan Arapça. İçinde Arapça ve Farsçadan hem dil bilgisi kuralları hem de kelimeler içeren Osmanlı Türkçesi ise geniş Osmanlı bürokrasisi içinde resmî dil olarak kullanılmaktaydı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun hiçbir eyaletinde tek bir dil konuşulmamaktaydı. Balkan Yarımadası’nda çoğunlukla Slav dilleri, Yunanca ve Arnavutça konuşulmakta, Türkçe ile Rumence azınlıklar tarafından konuşulmaktaydı. Anadolu’da ortak dil Türkçe idi ancak Rumca, Ermenice, Lazca ve Kürtçe de konuşulmaktaydı. Suriye, Irak, Arabistan, Mısır ve Kuzey Afrika’da ise halkın çoğu Arapça konuşurken elit tabaka Türkçe konuşmaktaydı. İmparatorluğun son iki yüzyılında Fransızca ve İngilizce, özellikle Levant bölgesinde yaşayan Hristiyanlar arasında popülerlik kazanmıştır. Elit tabakanın çocukları okulda Fransızca öğreniyor ve Avrupa’dan gelen ürünler bir moda unsuru olarak kullanılıyordu.

Bu diller, Osmanlı İmparatorluğu’nda konuşulan dillerin başlıcalarıdır. Osmanlı İmparatorluğu, farklı milletlerden, dinlerden ve kültürlerden insanları bir araya getirmiş, zengin bir medeniyet oluşturmuştur.

 




DAHİYA-İSRA-GAZZE

DAHİYA-İSRA-GAZZE

Dahiya doktrini nedir?

Dahiya doktrini, İsrail’in Lübnan ve Gazze’deki direniş gruplarına karşı uyguladığı bir askeri stratejidir. Bu stratejiye göre, İsrail, direniş gruplarının sivil halktan destek aldığı bölgeleri orantısız ve yıkıcı bir güç kullanarak bombalamakta ve sivil halkı cezalandırmakta ve sindirmeye çalışmaktadır. Dahiya doktrininin adı, 2006 yılında İsrail’in Lübnan’daki Hizbullah’ın kalesi olan Dahiya bölgesini yerle bir etmesinden gelmektedir. Bu doktrin, İsrail’in uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırı bir şekilde sivil ve askeri hedefleri ayırt etmeden saldırdığını göstermektedir.

@@@@@@@@@

Hannibal doktrini nedir, örnek verir misin?

Hannibal doktrini, İsrail’in kayıp bir askerinin düşman eline düşmemesi için uyguladığı bir askeri stratejidir. Bu stratejiye göre, İsrail, askerin kaçırılmasını önlemek için gerekli her türlü eylemi yapmayı, hatta askerin hayatını tehlikeye atmayı içerir. Bu strateji, 1970’lerde İsrail’in Lübnan’a müdahalesi sırasında geliştirildi ve 2016 yılında iptal edildiğini açıkladı.

Hannibal doktrininin bir örneği, 2014 yılında Gazze Savaşı sırasında yaşandı. İsrail ordusu, Hamas’ın bir tünelde bir İsrail askerini kaçırdığına inandı. Bunun üzerine, İsrail ordusu, Hannibal Protokolü’nü devreye sokarak, tünelin bulunduğu bölgeye yoğun bir şekilde ateş açtı. Bu saldırıda, 150’den fazla Filistinli sivil hayatını kaybetti. İsrail askerinin ise daha önce öldürüldüğü ve cesedinin Hamas’ın elinde olduğu ortaya çıktı.

@@@@@@@@@

İsrail’in Gazze politikası hakkında bilgi almak istiyorum.

İsrail’in Gazze politikası, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik uyguladığı askeri, siyasi ve ekonomik tedbirler bütünüdür. İsrail’in Gazze politikasının temel özellikleri şunlardır:

İsrail, 2007 yılında Hamas’ın Gazze Şeridi’ni kontrol altına almasından sonra, Gazze’ye karadan, denizden ve havadan abluka uygulamaya başladı. Bu abluka, Gazze’ye giren ve çıkan insan ve mal hareketlerini sınırlamakta, Gazze’nin altyapısını, ekonomisini ve insani durumunu olumsuz etkilemektedir.
İsrail, Gazze Şeridi’nden kendisine yönelik roket ve füze saldırılarına karşılık olarak, Gazze’ye düzenli olarak hava saldırıları ve askeri operasyonlar gerçekleştirmektedir. Bu saldırılar, Gazze’de çok sayıda sivil ölümüne, yaralanmasına ve mülk hasarına neden olmaktadır.
İsrail, Gazze Şeridi’ni Batı Şeria’dan ayırmak için, Gazze Şeridi’nin doğusunda ve kuzeyinde duvarlar, tel örgüler ve kontrol noktaları inşa etmiştir. Bu duvarlar, Gazze Şeridi’nin toprak bütünlüğünü ve Filistinlilerin özgür dolaşım hakkını ihlal etmektedir.
İsrail, Gazze Şeridi’nde Hamas’ın yönetimini tanımamakta, Gazze Şeridi’ni terör örgütü olarak nitelendirmekte ve Gazze Şeridi’ndeki Filistin yönetimi ile herhangi bir siyasi diyalog kurmamaktadır. İsrail, Gazze Şeridi’nde barışçıl bir çözüm için, Hamas’ın şiddeti bırakması, İsrail’in varlığını tanıması ve daha önce imzalanan anlaşmalara uyması şartlarını öne sürmektedir.
İsrail’in Gazze politikası, uluslararası toplum tarafından büyük ölçüde eleştirilmekte, Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilerin insan haklarının, uluslararası hukukun ve BM kararlarının ihlal edildiği belirtilmektedir. İsrail ise Gazze politikasını, kendi güvenliğini sağlamak ve Hamas’ın terör faaliyetlerini engellemek için meşru bir savunma olarak savunmaktadır.

@@@@@@@@@@@@

Gazze Şeridi’ndeki insani durum nedir?

Gazze Şeridi’ndeki insani durum, çok kötü ve acil bir şekildedir. Gazze Şeridi, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırıları nedeniyle büyük bir yıkıma uğramıştır. Gazze Şeridi’nde yaşayan yaklaşık 2 milyon Filistinli, elektrik, su, gıda, ilaç ve yakıt gibi temel ihtiyaçlardan mahrum kalmıştır. Gazze Şeridi’ndeki sağlık sistemi çökmüş, hastaneler ve klinikler hasar görmüş, tıbbi malzeme ve personel eksikliği yaşanmıştır. Gazze Şeridi’ndeki eğitim sistemi de durmuş, okullar ve üniversiteler kapanmış, öğrenciler ve öğretmenler güvenlik riski altında kalmıştır. Gazze Şeridi’ndeki altyapı ve ekonomi de büyük zarar görmüş, evler, iş yerleri, tarlalar, fabrikalar ve yollar tahrip olmuş, binlerce insan evsiz ve işsiz kalmıştır. Gazze Şeridi’ndeki insani durumun en acı tarafı ise, sivil kayıplardır. İsrail’in saldırıları sonucu, Gazze Şeridi’nde 14 binden fazla Filistinli hayatını kaybetmiş, 10 binlerce Filistinli yaralanmıştır. Bu kayıpların büyük bir bölümü kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşmaktadır.

Gazze Şeridi’ndeki insani durum, uluslararası toplum tarafından büyük bir endişe ve tepkiyle karşılanmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM), Gazze Şeridi’nde yaşanan insani krizin, uluslararası hukukun ve insan haklarının ciddi bir ihlali olduğunu belirtmektedir. BM, İsrail’in saldırılarını durdurması, Gazze Şeridi’ne uyguladığı ablukayı kaldırması ve Gazze Şeridi’ne insani yardım ulaştırılmasına izin vermesi çağrısında bulunmaktadır. BM Güvenlik Konseyi, Gazze Şeridi’ndeki insani duruma ilişkin 5. karar tasarısını oylamak üzere toplanmıştır. BM, Gazze Şeridi’nde acil insani ihtiyaçların karşılanması için 367 milyon dolarlık bir yardım planı açıklamıştır. BM’nin yanı sıra, birçok ülke ve kuruluş da Gazze Şeridi’ne insani yardım göndermeye çalışmaktadır. Ancak, Gazze Şeridi’ne ulaştırılan yardımlar, ihtiyacın çok altındadır. Gazze Şeridi’ndeki insani durumun iyileştirilmesi için, İsrail’in saldırılarının durması, Gazze Şeridi’ne uygulanan ablukanın kaldırılması ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşası için uluslararası işbirliği gerekmektedir.

@@@@@@@@@@

Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler ne yapıyor?

Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler, İsrail’in saldırıları ve ablukası altında zorlu bir hayat sürdürüyor. Gazze Şeridi, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olmasına rağmen, elektrik, su, gıda, ilaç ve yakıt gibi temel ihtiyaçlardan yoksun durumda. Gazze Şeridi’nin altyapısı, sağlık sistemi ve ekonomisi de büyük ölçüde tahrip olmuş durumda. Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler, bombalanan evlerin enkazında, hastanelerin dolup taştığı, okulların kapanıp açıldığı, işsizliğin ve yoksulluğun arttığı bir ortamda yaşam mücadelesi veriyor.

Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler, aynı zamanda siyasi olarak da izole edilmiş durumda. Gazze Şeridi, 2007 yılından beri Hamas tarafından yönetiliyor. Hamas, İsrail’in varlığını tanımayan ve terör örgütü olarak nitelendirilen bir İslami direniş hareketi. Hamas, Gazze Şeridi’nden İsrail’e karşı roket ve füze saldırıları düzenliyor. Bu saldırılar, İsrail ile Hamas arasında sık sık şiddetli çatışmalara yol açıyor. Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler, bu çatışmalarda en çok zarar gören taraf oluyor. Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den beri devam eden son çatışmalarda, 14 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti, 10 binlerce Filistinli yaralandı.

Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler, umutsuzluğa kapılmadan yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Gazze Şeridi’nde yaşamın devam ettiğine dair bazı işaretler var. Gazze Şeridi’nde bazı insanlar, enkaz altından kurtardıkları eşyaları satıyor, bazıları ise evlerini onarmaya çalışıyor. Gazze Şeridi’nde bazı okullar, öğrencilerin eğitimlerini aksatmamak için açık tutuluyor, bazıları ise uzaktan eğitime geçiyor.
Ancak okullar da vuruluyor, sığınan lar ölüyor. Okullarda okuyacak çocuk kalmıyor.
Gazze Şeridi’nde bazı insanlar, İsrail’in saldırılarına karşı direniş gösteriyor, bazıları ise barış çağrısı yapıyor. Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler, yaşadıkları acılara rağmen, hayata tutunmaya ve geleceğe umutla bakmaya çalışıyor.

@@@@@@@@@