ASHAB-I SEBT VE ASHAB-I UHDUT

ASHAB-I SEBT VE ASHAB-I UHDUT

Ashab-ı Sebt


Ashab-ı Sebt, Kur’an’da da geçen, cumartesi günü avlanmayı yasaklayan Allah’ın emrine karşı gelen ve sonunda maymuna dönüştürülen bir grup Yahudi kavimdir.

Ashab-ı Sebt, Hz. Davut (a.s) zamanında yaşamış ve deniz kıyısında bir sahilde yerleşmişlerdir. Cumartesi günü balıkların çok geldiği bir yerde yaşadıkları için, Allah onlara cumartesi günü av yapmamalarını emretmiştir. Ancak Ashab-ı Sebt, Allah’ın emrini çiğneyerek cumartesi günü balık tutmaya devam etmişlerdir. Bazıları da bu yasağı dolanmak için cumartesi günü tuzak kurup pazar günü balık toplamışlardır.

Allah, bu kimseleri cezalandırmak için onları maymuna dönüştürmüştür. Bazı rivayetlere göre, bu maymunlar üç gün sonra ölmüştür. Ashab-ı Sebt’ten sadece kötülükten sakınanlar ve onlara engel olmaya çalışanlar kurtulmuştur.

Ashab-ı Sebt’in hikayesi, Allah’ın emirlerine karşı gelenlere ve sınırlarını aşanlara verilen bir ibret örneğidir.

@@@@@@@@@@

Ashab-ı Sebt hakkında Kuranı Kerimdeki ayetler hangileridir?

Ashab-ı Sebt, Kur’an-ı Kerim’de A’raf, Bakara ve Nisa surelerinde geçen bir kavimdir. Bu kavim, Allah’ın kendilerine cumartesi günü avlanmayı yasakladığı, ancak onların bu yasağı çeşitli hilelerle çiğnedikleri için Allah’ın onları maymunlara çevirdiği bir topluluktur.

Ashab-ı Sebt ile ilgili ayetler şunlardır:

A’raf Suresi, 163. ayet: Onlara deniz kenarında bulunan bir kavimden de sor. Onlar cumartesi günü avlanmayı yasaklanmıştı. Cumartesi günü balıklar onlara akın akın gelirken, cumartesi günü olmayan diğer günlerde gelmezdi. İşte biz onları, yaptıkları kötülükler yüzünden böyle imtihan ettik.
Bakara Suresi, 65. ayet: Andolsun, sizden öncekilerden cumartesi günü yasağını çiğneyenlere: “Siz, mutlaka aşağılık maymunlar olun!” demiştik.
Nisa Suresi, 47. ayet: Ey kendilerine kitap verilenler! Bizim indirdiğimiz Kur’an’a iman edin. O, sizin kitabınızı doğrulamaktadır. Yoksa biz, yüzlerinizi öyle değiştiririz ki, onları tanıyamazsınız. Veya onları, cumartesi günü yasağını çiğneyenler gibi lanetleriz. Allah’ın emri gerçekleşmiştir.
Ashab-ı Sebt’in kıssası, bize Allah’ın emirlerine karşı gelmenin, hile yapmanın ve yasakları ihlal etmenin büyük bir günah olduğunu ve bunun da acı bir sonuç doğuracağını öğretir. Allah, bu kıssayı bize ibret alalım diye anlatmıştır.

@@@@@@@@@@@

Cumartesi günü Yahudiler için neden önemlidir?

Cumartesi günü Yahudiler için önemlidir, çünkü bu gün onlar için kutsal bir gündür. Yahudilikte Şabat, Tanrı’nın evreni altı günde yarattığı ve yedinci gün dinlendiği inancına dayanır. Bu nedenle Yahudiler, cumartesi günü herhangi bir iş yapmazlar, sadece ibadet ederler, aileleriyle vakit geçirirler ve Tora’yı (Tevrat) okurlar. Şabat, Yahudilerin Tanrı’ya yakınlaştıkları, ruhsal olarak yenilendikleri ve hayatın anlamını hatırladıkları bir gündür.

@@@@@@@@#

Şabat’ın Yahudi takvimindeki yeri nedir?

Şabat’ın Yahudi takvimindeki yeri, Gregoryen takviminde cumartesi gününe denk gelir. Yahudi takvimi, ay ve güneş hareketlerine dayalı bir takvimdir. Bir yıl 12 veya 13 aydan, bir ay ise 29 veya 30 günden oluşur. Yahudi takviminde her ayın ilk günü yeni aydır. Şabat ise her haftanın yedinci günüdür. Bu nedenle Şabat, Yahudi takviminde her ayın 8, 15, 22 ve 29. günlerine denk gelir.

@@@@@@@@@

Ashab-ı Uhdut

Ashab-ı Uhdut, Kur’an’da da geçen, Allah’a inananları ateş dolu hendeklere atarak işkence eden bir grup zalim kavimdir.

Ashab-ı Uhdut, Hz. İsa’dan sonra Yemen’de yaşamış ve Yahudi bir hükümdar olan Zûnüvâs tarafından yönetilmiştir. Zûnüvâs, Yahudiliği kabul ettikten sonra, Necran bölgesindeki Hristiyanlara Yahudiliğe geçmelerini istemiş, reddedenleri uzun ve derin hendekler kazdırıp içine ateş yakarak yakmıştır. Bu olayda yaklaşık 20.000 Hristiyan şehit olmuştur.

Ashab-ı Uhdut’un hikayesi, Allah’a inananlara zulmedenlerin mutlaka cezalandırılacağını, Allah’a inananların ise sabır ve sebatla imanlarını koruyacaklarını gösteren bir ibret örneğidir.

@@@@@@@@@

Ashab-ı Uhdut hakkında Kuranı Kerimdeki ayetler hangileridir?

Ashab-ı Uhdut hakkında Kur’an-ı Kerim’deki ayetler, Bürûc Suresi’nin 4-8. ayetleridir. Bu ayetler, Ashab-ı Uhdut’un Allah’a inananları ateş dolu hendeklere atarak işkence ettiklerini, Allah’ın da onları cezalandırdığını anlatır. Bu ayetlerin mealleri şöyledir:

Bürûc Suresi 4. Ayet: Kahrolsun mü’minleri yakmak için o hendekleri kazanlar
5. Ayet: Alev alev tutuşturulmuş ateşle dolu hendekleri!
6. Ayet: Onlar o ateşin başına oturmuş,
7. Ayet: Mü’minlere yaptıkları işkenceyi keyifle seyrediyorlardı.
8. Ayet: O mü’minlerden, başka bir sebeple değil, sadece karşı konulmaz kudret sahibi ve her türlü övgüye lâyık olan Allah’a iman etmelerinden ötürü nefret edip, intikam alıyorlardı.

@@@@@@@@

Kuranda anlatılan Ashâb-ı Uhdut kıssasında ateşe atılmak üzere olan anne ve çocuğunun kıssası.

Ashâb-ı Uhdut kıssası, Kur’an-ı Kerim’in Buruc suresinde geçen bir kıssadır. Bu kıssada, Allah’a inanan müminlere zulmeden zalim bir kavim anlatılır. Bu kavim, müminleri dinlerinden döndürmek için ateş dolu hendeklere atarak işkence ederler. Bu kıssanın geçtiği zaman ve yer hakkında kesin bir bilgi yoktur, ancak bazı rivayetlere göre, bu olay Yemen’de, Yahudi hükümdar Zûnüvâs’ın Hristiyanlara yaptığı zulümle ilgilidir.

Kıssada, ateşe atılmak üzere olan anne ve çocuğunun durumu da anlatılır. Bu konuda, Suheyb b. Sinan (r.a.) tarafından rivayet edilen bir hadis vardır. Bu hadise göre, anne ve çocuğu hendeğin başına getirilirler. Anne, çocuğunu ateşe atmak istemez, ancak çocuk annesine şöyle der: “Ey anneciğim! Sabret, sen doğru yoldasın.” Böylece anne ve çocuk, Allah’a inandıkları için ateşe atılırlar.

Bu kıssa, Allah yolunda sabreden, şehit olan ve zalimlere boyun eğmeyen müminlerin örnekliğini gösterir. Aynı zamanda, Allah’ın zalimlere vereceği azabı da haber verir. Bu kıssa, bize iman, sabır, tevekkül, dua, tebliğ gibi konularda dersler verir. Allah, bu kıssayı bize ibret alalım diye anlatmıştır.

@@@@@@@@@@

 




KRİPTO YAHUDİLER VE SABETAİSTLER

KRİPTO YAHUDİLER VE SABETAİSTLER

Türkiye’de bulunan kripto Yahudiler.

Kripto Yahudiler, gizlice Yahudiliği uygulayan fakat topluma karşı farklı bir dini uyguluyormuş gibi görünen Yahudilerdir. Türkiye’de çeşitli kripto Yahudi grupları vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Sabataycılar: 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda ortaya çıkan ve Sabatay Sevi’yi Mesih olarak kabul eden bir Yahudi mezhebidir. Sabatay Sevi, 1666’da zorla Müslüman olmuş, ancak bazı takipçileri onun gizli bir Yahudi olduğuna inanmıştır. Sabataycılar, dıştan Müslüman, içten Yahudi olarak yaşamış ve bazı Yahudi geleneklerini sürdürmüştür. Sabataycılar, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle de İzmir, Manisa, Aydın, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Adapazarı, Ankara, Antalya, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adana, Mersin, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Denizli, Muğla, Çanakkale, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, İstanbul ve Çankırı’da yaşamış veya yaşamaktadır.


Saferad Yahudileri: 15. yüzyılda İspanya ve Portekiz’den kovulan veya zorla Hristiyanlaştırılan Yahudilerdir. Bazıları Osmanlı topraklarına gelerek Yahudiliğe devam etmiş, bazıları ise Hristiyan kimliğini koruyarak gizli Yahudi olarak yaşamıştır. Saferad Yahudileri, Türkiye’nin batı ve güney kıyılarında, özellikle de İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, Çankırı, Ankara, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gümüşhane, Bayburt, Aksaray, Karaman, Burdur, Isparta ve Çankırı’da yaşamış veya yaşamaktadır.


Eşkenaz Yahudileri: Orta ve Doğu Avrupa kökenli Yahudilerdir. 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı ve Türkiye’ye göç etmişlerdir. Eşkenaz Yahudileri, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle de İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, Çankırı, Ankara, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gümüşhane, Bayburt, Aksaray, Karaman, Burdur, Isparta ve Çankırı’da yaşamış veya yaşamaktadır.
Alevî Yahudiler: Alevîlik ile Yahudilik arasında bir bağlantı olduğuna inanan Yahudilerdir. Bazıları, Alevîliğin Yahudilikten türediğini veya Yahudilik ile ortak kökenlere sahip olduğunu savunur. Alevî Yahudiler, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle de İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Giresun, Ordu, Rize, Artvin, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, Çankırı, Ankara, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gümüşhane, Bayburt, Aksaray, Karaman, Burdur, Isparta ve Çankırı’da yaşamış veya yaşamaktadır.
Kürt Yahudiler: Kürtçe konuşan Yahudilerdir. Kürt Yahudileri, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde, özellikle de Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kars, Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, Mersin, Hatay, Antalya, Muğla, VS..

@@@@@@@@@@

Türkiye’de Musevîler hakkında daha fazla bilgi almak istiyorum.

Türkiye’de Musevîler, Yahudilik dinine mensup olan veya Yahudi kökenli olan kişilerdir. Türkiye’de Musevîlerin tarihi, kültürü, eğitimi, dini yaşamı ve toplumsal konumu hakkında çeşitli kaynaklar bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Türkiye Hahambaşılığı: Türkiye sınırları içinde yaşayan Sefarad ve Aşkenaz Musevîlerinin dinî önderi Hahambaşı’nın yönettiği kurumdur. Merkezi Beyoğlu, İstanbul’da bulunmaktadır. Türkiye Hahambaşılığı’nın resmî sitesinde Türkiye’deki Musevî cemaatinin tarihçesi, kurumları, sinagogları, eğitim kurumları, sosyal faaliyetleri, yayınları ve haberleri hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Türkiye’deki Musevîler: Bu makalede, Türkiye’deki Musevîlerin tarihi, dini, kültürel ve toplumsal durumu hakkında genel bir bakış sunulmaktadır. Makalede, Musevîlerin Filistin’den göç etmeleri, İslam devletlerinde yaşamaları, Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde karşılaştıkları sorunlar ve çözümler, Musevîlerin katkıları ve Türkiye’deki Musevî cemaatinin bugünkü durumu anlatılmaktadır.

Türkiye’de kaç adet azınlık lisesi var? Ermeniler, Musevîler ve diğerleri: Bu haberde, Türkiye’de Ermeni, Rum ve Musevî azınlıklara ait liselerin sayısı, konumu, öğrenci sayısı, eğitim dili, mezunları ve sorunları hakkında bilgi verilmektedir. Haberde, Türkiye’de Musevîlerin bir adet lisesi olduğu, bu lisenin İstanbul’da bulunduğu, öğrenci sayısının 400 civarında olduğu, eğitim dilinin Türkçe ve İbranice olduğu, mezunlarının çoğunun yurt dışında üniversite okuduğu ve lisenin maddi sıkıntılar yaşadığı belirtilmektedir.
https://www.gazeteilksayfa.com/turkiyede-kac-adet-azinlik-lise-bulunuyor-iste-o-liseler-186015h.htm

@@@@@@@@@@@

Türkiye’deki Musevîlerin sayısı nedir?

Türkiye’deki Musevîlerin sayısı hakkında kesin bir bilgi yoktur, ancak çeşitli kaynaklara göre 20 bin ila 25 bin arasında olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye’deki Musevîlerin büyük çoğunluğu İstanbul’da yaşamaktadır

-Dışişleri: Azınlık sayısı 89 bin – Güncel Haberler – Milliyet :

@@@@@@@@@@@

Türkiye’de Yahudilik nasıl yayıldı?

Türkiye’de Yahudilik, Anadolu’da en az MÖ beşinci yüzyıldan beri var olan bir dindir. Yahudilik, tarihte çeşitli dönemlerde farklı bölgelerden gelen Yahudi göçmenler tarafından Anadolu’ya taşınmıştır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

İspanya ve Portekiz Yahudileri: 15. yüzyılın sonunda, İspanya ve Portekiz’de Yahudilere karşı yapılan zulüm ve kovulma nedeniyle, yaklaşık 150 bin Yahudi Osmanlı İmparatorluğu’na sığınmıştır. Osmanlı padişahı II. Bayezid, Yahudilere hoşgörü ve koruma sağlamıştır. Yahudiler, Osmanlı topraklarında özellikle İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Manisa, Aydın, Denizli, Antalya, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun, Trabzon, Erzurum, Van, Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Siirt gibi şehirlerde yaşamış ve ticaret, tıp, sanat, eğitim gibi alanlarda katkıda bulunmuşlardır. Yahudiler, kendi dilleri olan Yahudi İspanyolcasını (Ladino) konuşmuş ve kendi kültürlerini korumuşlardır. Bu Yahudiler, Sefarad Yahudileri olarak bilinirler.
Orta ve Doğu Avrupa Yahudileri: 19. ve 20. yüzyıllarda, Orta ve Doğu Avrupa’da yaşayan Yahudiler, çeşitli nedenlerle (savaş, yoksulluk, antisemitizm, siyonizm) Osmanlı ve Türkiye’ye göç etmişlerdir. Bu Yahudiler, Almanca, Lehçe, Rusça, Macarca gibi dilleri konuşmuş ve Aşkenaz Yahudileri olarak adlandırılmışlardır. Aşkenaz Yahudileri, Türkiye’de özellikle İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Ankara, Konya, Sivas, Malatya, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Erzurum, Erzincan, Kars, Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Kırşehir, Kırıkkale, Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Karabük, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Bilecik, Yalova, Çankırı gibi şehirlerde yaşamış ve çeşitli mesleklerde çalışmışlardır.
Kürt Yahudileri: Kürt Yahudileri, Kürtçe konuşan ve Kürt kültürüne sahip olan Yahudilerdir. Kürt Yahudileri, tarihte çeşitli zamanlarda Anadolu’ya gelmişlerdir. Bazıları, MÖ 8. yüzyılda Asur kralı II. Tiglat-Pileser tarafından İsrail Krallığı’ndan sürülen Yahudilerin soyundan geldiklerine inanırlar. Bazıları ise, 16. yüzyılda Safevi hükümdarı I. Abbas tarafından İran’dan sürülen Yahudilerin torunlarıdırlar. Kürt Yahudileri, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde, özellikle Van, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Tunceli, Elazığ, Bingöl, Kars, Erzurum, Erzincan, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Adıyaman, Maraş, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, Mersin, Hatay, Antalya, Muğla, Denizli, Aydın, Manisa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Edirne, İstanbul gibi şehirlerde yaşamışlardır. 1948-1951 yılları arasında, çoğu İsrail’e göç etmiştir.
Umarım bu bilgiler, Türkiye’de Yahudilik nasıl yayıldı sorusuna cevap vermenize yardımcı olmuştur. Başka bir sorunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bana bildirin.
?

: Türkiye’de Yahudilik – : Yahudi tarihi: Nereden geldiler nasıl yayıldılar? – Memleket 2: Türkiye’de Yahudilik –

@@@@@@@@@@@@

Türkiye’de Musevî cemaati nasıl örgütlenmiştir?

Türkiye’de Musevî cemaati, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Musevîlik dinine mensup olan yaklaşık 20 bin ila 25 bin kişiden oluşmaktadır. Türkiye’de Musevî cemaatinin resmî temsilcisi Türkiye Hahambaşılığı’dır. Türkiye Hahambaşılığı, Türkiye sınırları içinde yaşayan Sefarad ve Aşkenaz Musevîlerinin dinî önderi Hahambaşı’nın yönettiği bir kurumdur. Türkiye Hahambaşılığı, Musevî cemaatinin tarihî, kültürel, eğitim, sosyal ve dini faaliyetlerini yürütmektedir. Türkiye Hahambaşılığı’nın merkezi Beyoğlu, İstanbul’da bulunmaktadır.

Türkiye’de Musevî cemaati, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Lozan Antlaşması’na göre azınlık statüsüne sahiptir. Türkiye’de Musevî cemaati, kendi dini kurumlarını, eğitim kurumlarını, vakıflarını, derneklerini, gazetelerini, radyolarını, müzelerini ve sinagoglarını kurma ve işletme hakkına sahiptir. Türkiye’de Musevî cemaati, kendi dini bayramlarını, geleneklerini, kültürlerini ve dillerini yaşatmaktadır. Türkiye’de Musevî cemaati, Türk toplumuyla uyumlu ve barışçıl bir şekilde yaşamaktadır.

Türkiye’de Musevî cemaati, çeşitli alt gruplara ayrılmaktadır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

Sefarad Yahudileri: 15. yüzyılda İspanya ve Portekiz’den kovulan veya zorla Hristiyanlaştırılan Yahudilerdir. Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan bu Yahudiler, Türkiye’de en kalabalık Musevî grubunu oluşturmaktadır. Sefarad Yahudileri, kendi dilleri olan Yahudi İspanyolcasını (Ladino) konuşmaktadır.
Aşkenaz Yahudileri: Orta ve Doğu Avrupa kökenli Yahudilerdir. 19. ve 20. yüzyıllarda Osmanlı ve Türkiye’ye göç etmişlerdir. Aşkenaz Yahudileri, Almanca, Lehçe, Rusça, Macarca gibi dilleri konuşmaktadır.

@@@@@@@@@@

Türkiye’de bulunan Kripto sabataistler?

Kripto sabataistler, gizlice Sabataycılık uygulayan fakat topluma karşı farklı bir dini uyguluyormuş gibi görünen Yahudilerdir. Sabataycılık, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda ortaya çıkan ve Sabatay Sevi’yi Mesih olarak kabul eden bir Yahudi mezhebidir. Sabatay Sevi, 1666’da zorla Müslüman olmuş, ancak bazı takipçileri onun gizli bir Yahudi olduğuna inanmıştır. Sabataycılar, dıştan Müslüman, içten Yahudi olarak yaşamış ve bazı Yahudi geleneklerini sürdürmüştür.

@@@@@@@@@

Sabataycılığın tarihi nedir?

Sabataycılığın tarihi, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda başlayan ve günümüze kadar devam eden bir dini harekettir. Sabataycılığın kurucusu, İzmirli Yahudi haham ve kabbalist Sabatay Sevi’dir. Sabatay Sevi, 1648 yılında Yahudi Mesih olduğunu ilan etmiş ve dünyadaki tüm Yahudiler arasında büyük bir yankı uyandırmıştır. Ancak 1666 yılında, Sultan IV. Mehmed tarafından ölüm cezasına çarptırılınca, zorla Müslüman olmuştur. Bu olay, Sabataycılık hareketinde bir bölünmeye yol açmıştır. Bazı takipçileri, Sabatay Sevi’nin gizli bir Yahudi olduğuna ve dönüşümünün kabbalistik bir anlamı olduğuna inanmıştır. Bu takipçiler, dıştan Müslüman, içten Yahudi olarak yaşamaya başlamış ve kripto Yahudiler veya dönmeler olarak adlandırılmıştır. Bazı takipçileri ise, Sabatay Sevi’nin sahte bir Mesih olduğunu kabul etmiş ve Yahudiliğe geri dönmüştür.

Sabataycılık hareketi, tarihte çeşitli kollara ayrılmıştır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

İzmirli: Sabatay Sevi’nin orijinal öğretilerine bağlı kalan ve onun ölümünden sonra liderliği devralan Nathan of Gaza’nın takipçileridir. İzmirli kolunun diğer kollarından ayrıldığı ilk bölünmedir.
Jakubi: Sabatay Sevi’nin son karısının erkek kardeşi Jacob Querido’nun kurduğu koldur. Querido, Sabatay Sevi’nin reenkarne olduğunu ve başlı başına bir Mesih olduğunu iddia etmiştir. Jakubi kolunun İzmirli’den ayrıldığı ikinci bölünmedir.
Karakashi/Konioso: Berekiah Russo’nun kurduğu koldur. Russo, Sabatay Sevi’nin ruhunu miras aldığını ve bir sonraki gerçek Mesih olduğunu iddia etmiştir. Russo’nun iddiaları sonradan kabul görmüş ve Sabataycılığın en kalabalık ve en katı kolu olan Karakashi (Türk) veya Konioso (Ladino) kolu doğmuştur. Karakashi/Konioso kolunun İzmirli’den ayrıldığı üçüncü bölünmedir.
Frankist: Jacob Frank’ın kurduğu koldur. Frank, Karakashi/Konioso misyonerleri tarafından öğretilen Sabataycılığı benimsemiş ve Russo’nun ruhunu miras aldığını iddia etmiştir. Frank, Doğu Avrupa’da dönmelerden farklı bir Sabataycı grup olan Frankist kolu yaratmıştır. Frankist kolunun Karakashi/Konioso’dan ayrıldığı dördüncü bölünmedir.
Lechli: Polonya kökenli Sabataycılardır. Selanik ve İstanbul’da sürgünde yaşamışlardır. Lechli kolunun Frankist’ten ayrıldığı beşinci bölünmedir.

@@@@@@@@@@

Sabetayistlerin Türkiye’deki etkisi nedir?

Sabetayistlerin Türkiye’deki etkisi, tarihsel, siyasi, ekonomik, kültürel ve medyatik açılardan değerlendirilebilir. Sabetayistler, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve gelişiminde önemli roller oynamış, çeşitli alanlarda katkıda bulunmuş, ancak aynı zamanda çeşitli komplolara ve suikastlara da karışmışlardır. Sabetayistlerin Türkiye’deki etkisi hakkında şu bilgiler verilebilir:

Tarihsel etki: Sabetayistler, 17. yüzyılda Sabatay Sevi’nin mesihliğine inanan ve zorla Müslüman olan Yahudilerin torunlarıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda dışarıdan Müslüman, içeriden Yahudi olarak yaşamış ve gizli bir cemaat oluşturmuşlardır. Sabetayistler, Osmanlı toplumunda çeşitli mesleklerde çalışmış, ticaret, tıp, sanat, eğitim gibi alanlarda başarı göstermiş, Osmanlı modernleşmesine ve Batılılaşmasına katkıda bulunmuşlardır. Sabetayistler, aynı zamanda Jön Türk hareketinin, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, Türk Kurtuluş Savaşı’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun önde gelen aktörleri arasında yer almışlardır.
Siyasi etki: Sabetayistler, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi hayatında da etkili olmuşlardır. Sabetayistler, hem Cumhuriyet Halk Partisi’nde hem de Demokrat Parti’de önemli mevkiler işgal etmiş, Atatürk’ün yakın çevresinde ve İnönü’nün kabinesinde yer almışlardır. Sabetayistler, ayrıca 1926’da İzmir Suikasti’ne, 1955’te 6-7 Eylül Olayları’na, 1960’ta 27 Mayıs Darbesi’ne, 1971’de 12 Mart Muhtırası’na, 1980’de 12 Eylül Darbesi’ne ve 1997’de 28 Şubat Süreci’ne karıştığı iddia edilmiştir. Sabetayistler, Türkiye’nin NATO’ya girmesini, Kıbrıs Barış Harekatı’nı, Avrupa Birliği’ne yakınlaşmayı ve Kürt sorununun çözümünü desteklemiştir. Sabetayistler, Türkiye’nin siyasi tarihinde hem reformcu hem de darbeci olarak rol oynamışlardır.
Ekonomik etki: Sabetayistler, Türkiye’nin ekonomik hayatında da etkili olmuşlardır. Sabetayistler, Osmanlı İmparatorluğu’nda ticaretle uğraşmış, bankacılık, sigortacılık, sanayi, madencilik, inşaat, ulaşım, turizm, medya gibi sektörlerde yatırım yapmış, holdingler, şirketler, vakıflar kurmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına, sanayileşmesine, ihracatına, dış ticaretine, serbest piyasa ekonomisine katkıda bulunmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin en zengin ve en güçlü iş adamları, sanayicileri, bankacıları, patronları arasında yer almışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin ekonomik tarihinde hem girişimci hem de sömürücü olarak rol oynamışlardır.
Kültürel etki: Sabetayistler, Türkiye’nin kültürel hayatında da etkili olmuşlardır. Sabetayistler, Osmanlı İmparatorluğu’nda eğitim, sanat, edebiyat, müzik, tiyatro, sinema, resim, heykel, mimari gibi alanlarda faaliyet göstermiş, eserler vermiş, ödüller kazanmışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin kültürel gelişmesine, sanatsal yaratıcılığına, entelektüel zenginliğine katkıda bulunmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin en ünlü ve en başarılı yazarları, şairleri, sanatçıları, akademisyenleri, bilim insanları, gazetecileri, yorumcuları, eleştirmenleri arasında yer almışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin kültürel tarihinde hem aydınlatıcı hem de yozlaştırıcı olarak rol oynamışlardır.
Medyatik etki: Sabetayistler, Türkiye’nin medyatik hayatında da etkili olmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’de gazete, dergi, radyo, televizyon, internet gibi medya organlarını kurmuş, yönetmiş, çalışmış, yatırım yapmışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin medya sektörüne, haber akışına, kamuoyu oluşumuna, gündem belirlemeye, siyasi ve sosyal meselelere yön vermeye katkıda bulunmuşlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin en tanınmış ve en etkili medya patronları, yöneticileri, editörleri, muhabirleri, yazarları, sunucuları, spikerleri, oyuncuları, yönetmenleri, yapımcıları arasında yer almışlardır. Sabetayistler, Türkiye’nin medyatik tarihinde hem bilgilendirici hem de manipülatif olarak rol oynamışlardır.

@@@@@@@@@

 

Kripto Yahudiler.

https://www.facebook.com/100001837561240/posts/pfbid02HHiEc9p6hBkgH2AWJEwugzDs8i4HkQEtcfYvRqmo5Uk8BQsVmPYLPQMWYFvegwdxl/

http://kriptoyahudiler.blogspot.com.tr/?fbclid=IwAR2DZN-pu6qu6hER351HXB3EJ6dYyfS1WAd3HoJ7DOTbGjglUh9MkTBbiBo