ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA

ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA

Şu üç günlük dünyada ebedi olan sermayesini satan ve bitiren bir insan gerçek ve gerçekten de müflis insandır.

-Her insan en azıyla biraz kirlidir.

Hayatının bir bölümünde kirlenme olmuş, zikzaklar ve gelgitler yaşanmıştır.
Yüzde yüz istikamet ancak peygamberler için düşünülebilir, zelle ile beraber.
Mesele temizlenmekten ziyade kirlenmemiş olsa da, bu imkansızı hiç olmazsa tevbe ve dönüş yaparak temizlenme yoluna girmekle olur.
Böyle kirli bir asırda temiz kalmak ve hele hele kirlenmemiş adeta cehennemde ve cehennemi halet içerisinde hiç yapmamak zor bir durumdur.
Herkes dünyanın geçirdiği bu buhrandan az çok etkileniyor.
Boğulmalar ve kalaklar yaşanıyor.
Zaten namaz ibadetinin günün uçlarına ve ortalarına yayılmasında bir hikmet bu arınmayı sağlamak içindir.

************  

“Sen burada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyleyse, aziz olarak çıkmaya çalış. Vücudunu Mûcidine feda et. Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın. Çünkü, feda etmediğin takdirde, ya bâd-ı hevâ zâil olur, gider, veya Onun malı olduğundan, yine Ona rücû eder.”[1]

-Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksan âkıbet yer, yer seni.
Onun için onun adı yer oldu.
Önce besler sonra kendi yer seni. | İbn-i Kemal Paşa.

-Koyunun en çok korktuğu kurttur. Ancak korkması gereken çobandır.
Zira çoban onu küçük yaşından itibaren büyütür. Ya kendi yer ya da başkasına satarak kestirip yedirir.
Toprakta Allah’ın izniyle bizi besler, sonra da yer.
Allah’ın kudretiyle Topraktan geldik, topraktan beslendik ve yine toprağa döneceğiz.
“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.”
“Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz.” (Bakara Suresi, 156)

Minallah, İlallah. Allahtan, Allaha.

Heme ost değil, heme ezost. Her şey O değil, her şey O’ndandır.

***********  

İnsanın ebede giden yolculuğunda;


İster çakıl taşı kadar olsun ister boyunu aşan bir sıkıntı musibet olsun. Bütün bunların iki diyeti var;

Birincisi bu gibi şeyler nokta kadar da olsa bazen yürüyüşünü engelleyip, durdurup, yavaşlatıp, yolundan onu alıp koyarken, diğer yandan da bedeli ödenmiş, pahalı da olsa bir tecrübeyi oluşturup olgunlaşmasına ve yoluna mükemmel olarak gitmesine sebep olmaktadır.

Tüm mesele o noktada boğulmamak, o çakıl taşı kadar şeylerin kendisine bir duvar olup engel olmaması, O engelleri aşarak ondan elde ettiği tecrübeleri biriktirmek,geleceğe taşımaktır.

Ebet yolunda kendisine sermaye etmesi gerekir.

Nitekim Urfalı Şair Yusuf Nabi’nin İstanbul’da bir evi vardır. Ruhsatsız olduğundan evi Belediye tarafından için yıkılır.

Bunun üzerine öyle bir şiir yazar ki diğer şairler şöyle derler; ya rabbi keşke bunun 100 tane evi olsaydı, yüzü de yıkılsaydı.

Yani Böylece 100 tane şiir yazmış olurdu.

Yine Mehmet Akif’in de tekrar bir İstiklal Marşı yazar mısınız? sözüne karşı; Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın, demesi gibi.

Çünkü İstiklal Marşı’nı yazmak için İstiklal Savaşı’nın olması gerek.

Buna benzer hayatta başa gelen şeyler birer sıkıntıdır. Adeta kabz ve bast hali gibi bir yandan daralıp bir yandan gelişme, bir yandan gerilip diğer yandan atlama gibi hedefe doğru itici güç oluşturur. Giderek mesafeleri kat etmeye de vesile olur.

Ancak insan aciz olduğu için bazen damlada boğulabiliyor?

Bir çakıl taşı yürümesine engel teşkil ediyor. Tabiri caizse tekerinin patlamasına, bindiği atın tökezlemesine, hedefine geç gitmesine de sebep oluyor.

İşte o durumda O’na iltica etmek, O’na dua edip yalvarmak gerek. O’ndan istemek o gibi sıkıntıları onun vesilesiyle açmak ve aşmak lazım. Çünkü bu durum aynı zamanda O’na duayı, iltica edip yalvarmayı ve istemeyi, O’ndan başka sığınağın olmadığını da göstermiş oluyor.

**************  

KAZA GELİNCE GÖZ BAĞLANIR

 

Süleyman aleyhisselam bir sefere çıkmıştı. Divan çadırı kurulunca, bütün kuşlar huzuruna geldiler. Her biri bütün hünerlerini birer birer sayıp dökmeye başladılar. Sıra Hüdhüd’e gelince:

“Padişahım, ben yükseklerde uçarken yer altındaki suyu görebilirim. Ey büyük padişah! Sefere giderken beni de yanına al. Sana konaklayacağın yerde suyu bulmana faydalı olurum.” dedi.

Hüdhüd’ü duyan hasetçi karga:

“Hüdhüd yükseklerde uçarken yer altındaki suyu görebilirim diyor ama, basit bir tuzağa yakalanıyor. Böyle bir hüneri olsa idi yerdeki tuzağı görüp ona yakalanmazdı” dedi.

Bunun üzerine Süleyman aleyhisselam:

“Ey Hüdhüd, yaptığını beğendin mi? Bizim huzurumuzda yalan söylemek olur mu?” diye Hüdhüd’ü azarladı.

Hüdhüd:

“Ey yüce padişah! Dediklerimin hepsi doğrudur. Fakat benim tuzağı göremeyişimin sebebi, kazâ ve kaderin gözümü kapaması, aklımı bağlamasıdır. Ne yazık ki kazâ gelince bilgi uykuya dalar, el ayak tutulur ve göz bağlanır” dedi.[2]

 

MEHMET ÖZÇELİK

2-9-2023

[1] Bediüzzaman. Habbe. 101, Bak. Zeylul Hubab. 94.

[2] KAYNAK; Feridüddin-i Attar kitabından alınmıştır.

 




ÖNCE NAMUSLARLA OYNANDI

ÖNCE NAMUSLARLA OYNANDI

Önce namuslarla oynandı, sonrasında da lgbt piyasaya sürüldü.[1]

Hz. Âdem ve Havva’yı cennetten çıkartan olay yasak ve haram olan ağaca yaklaşmasıyla avret yerlerinin açılması olmuştur.

Şeytan avret yerlerini açmakla meşgul.

Hayat kaynağını kurutmak için.

Son birkaç yılda bu durum çokça görülmektedir.

-Lgbt’nin artması musibetleri tetikleyen en önemli sebeplerdendir.[2]

-İnsanların cinsiyetleri ile ruh yapıları birbirine uyumlu olarak yaratılmıştır.

Lgbt’lilerin cinsiyet değişikliğini teşvik edip yaptırımların, acaba ruh yapısını da ona uygun uygulayabiliyorlar mı?
Ne mümkün!
Nitekim Batı ülkesindeki bir genç, cinsiyet değiştirdiği için sürekli acı çektiğini hatta ötenazi olmak için hastaneye gittiğinde isteğinin kabul etmediğini söylemektedir.[3]
İnsanlığın ahlakını bozanlar aynı zamanda hem dünyalarını ve hem de ahiretlerini batırıp bitirmektedirler.

İsveç Ordusu LGBT’lilerin sözde ‘onur’ yürüyüşüne destek verdi

Her yıl LGBT’lilerin düzenlediği sözde ‘onur’ yürüyüşünün destekçisi olan İsveç Silahlı Kuvvetleri, özellikle başkent Stockholm ve Göteborg’da ‘EuroPride’ etkinlikleri için yürüyüşlere katılıyor. Yürütüşte LGBT simge ve bayraklarıyla yürüyüş yapan askerlerin dans gösterileri ise dikkat çekti.”

Onurun batsın senin.
Onursuzluk, hayasızlık, ahlaksızlık ne zamandan beri onur oldu.
Belli ki onur ve onurlu gidince ve gönderilince, onursuzluk onun yerini almış oldu.
İçinde yaşadığımız asrın en belirgin özelliği, değerlerin ters yüz edilmesi ve yer değiştirmesi oldu.

*************   

Eskiden keyfiyet vardı, kemiyet yoktu, şimdi kemiyet artış gösterse de keyfiyetin keyfi kaçtı.

Tesettüre karşı saldırılarla mücadelenin samimi halinden, bugün tesettürün adının ve görünümünün zedelendiği noktaya gelindi.

Testereli tesettür halini aldı.

Elinde sigara, Dar elbise, Eziklik duygusu, Keyfiyetsiz, Erkeklere benzeyenler.
Şımarıklık, kalite ve keyfiyet gitti, umuma şamil olmasa da.
Tesettür mücadelesindeki başarının verdiği rehavetle içi boşaltıldı.
Kalite ve seviye düştü.

Peygamberimiz (asm), ashâb-ı kirâmdan birine Mısır’da dokunmuş keten bir kumaş vermiş ve yarısından kendine gömlek diktirmesini, diğer yarısından ise hanımının giysi yapmasını istemiştir. Ancak daha sonra şöyle buyurmuştur:

“Hanımına git ve söyle: Altına bir gömlek diksin. Çünkü vücut şeklinin ortaya çıkmasından korkarım.”[4]

“Ümmetimin son dönemlerinde giyimli, fakat çıplak birtakım kadınlar olacaktır. Bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Ancak onlar cennete giremez, cennetin kokusunu bile alamazlar.”[5]

“Bir kadın koku sürünerek dışarı çıkar ve koku ulaşsın diye bir topluluğun yanına uğrarsa, zinaya bir adım atmış olur.”[6]

“Kadınlardan erkeklere benzeyenlerle; erkeklerden kadınlara benzeyenler bizden değildir.”[7]

İki yıldır aşırı derecede çıplaklık arttı.
Korkuyorduk ki bir musibeti celbetsin.
Bunu dile de getiriyorduk.
Eğer insanları korona, deprem uyandırmamış ve hala çıplaklığı devam ediyor, ailede buna ses çıkarmıyorsa, fırsatçılık yapıp ev kirasını, malın fiyatını keyfi olarak arttırıyorsa, demek ki bu ikaz da uyandırmamışsa, daha ağırı beklenebilir.
Üç günlük dünyada, üç kuruş için beş takla atıyor, yalan söyleyip kiracıyı çıkarmak için evi sattığı veya oğlunun ve annesinin geleceği yalanını söylüyorsa, o adam o parayı yiyemez, bir yerlerden ve bir yerlerinden mutlaka çıkar.
Burnu da sürünür.
Burnu sürünsün fırsatçının.[8]

MEHMET ÖZÇELİK //2-9-2023

 

[1] https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/turkiyede-cocuklarin-cinsiyetinin-degistirildigi-skandala-tibbi-ve-hukuki-bakis-doktorlar-lgbt-vakiflarindan-para-aliyor-4553748

[2] https://www.yenisafak.com/teknoloji/lgbt-uygulamalara-da-bulasti-4552417

https://www.yenisafak.com/ozel/biri-bu-doktorlari-durdursun-15-16-yaslarindaki-cocuklarin-cinsiyetini-degistiriyorlar-4552464

[3] https://m.haber7.com/dunya/haber/3345192-cinsiyet-degistiren-lgbtliler-otenazi-kliniklerine-kosuyor-aci-icindeyim

[4] El Kurtubî, El Cami’, XIV/156.

[5] Ebu Davud Libas 125, Cennet 52.

[6] Tirmizi, Edeb, 35; Nesâî, Zîne, 35.

[7] Buhârî, Libas, 61.

[8] https://tesbitler.com/index.php?s=Tesett%C3%BCr+




MUKADDESATA SALDIRI

MUKADDESATA SALDIRI

Son aylarda Müslümanlara ve İslamiyet’e saldırı hızla arttı.

Kuranı Kerim yakmanın yanında[1] , camileri kundaklama ve nihayetinde sınıfta öğretmenin öğrencilere bir Müslüman çocuğunu tokatlamaya kadar varmıştır.[2]

Cami duvarına bevletmelerin artışı, [3]bazı şeylerin habercisi ve sinyalini vermektedir.

-Asrın Müseylime-i Kezzapları[4], Peygamber Efendimiz zamanındakinden az değildir.

– Ve yine çoktandır yazmayı düşünüp de bu yazıyı yazmama sebep olan İsmet Özel’in müridi İsmail Halis’in Risale-i Nur’un yok edilmesi gerektiğini söylediği hadsiz ve seviyesiz sözü üzerinedir.[5]

-Bediüzzaman’dan en az 200 yıl gerideyiz, [6] O’nu 200 yıl geriden takip ediyoruz, 200 yıl sonra tam manasıyla anlayabilirsek ne a’la.

Bediüzzaman asrın ve asırların adamı.
Asırlık.
Asırlara meydan okuyan asırlık çınar gibi.
Kayıp yılların telafisi onda ve ancak onunla olur.
Bediüzzaman kayıp yıllarımızın kazanımıdır.
Bizim için bir kazançtır.
Faydalanmayan içinde bir kayıptır.
O yoklukta varlığı bulandır.
Asırlara varlık kazandırandır.
Bizler ise varlıkta fakir yaşayan, hazinenin üstünde oturup yokluk çekiyoruz.
Bizler Allah muhafaza, ahireti verip dünyayı almaya ve elde etmeye çalışırken, o dünyayı verip ahireti alan bahtiyarlardan oldu.
“Allah, kendi yolunda çarpışırken öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında cennet vermek üzere satın almıştır.”[7]

-Aslında İsmail Halis çömezi sakın Bediüzzaman’a saldırmakla Haim Naum’a hizmet etmiş olmasın![8]

Zira;

Haim Nahum, bu görüşlerini daha sonra “7 maddelik bir doktrin” haline getirir. 7 maddelik bu meşhur doktrinde;


“Türkleri savaşla asla yıkamazsınız. Öyleyse Anadolu insanını şu yedi ana maddeyle yıkmak mümkündür.

1-Türk milletini işsiz bırakacaksınız.
2-Türk milletini sefalet içinde, aç bırakacaksınız.
3-Türk milletine borç vererek esaret altına alacaksınız.
4-Türk Milletini İslam dininden ve manevi değerlerinden uzaklaştıracaksınız.
5-Türk Milletini böleceksiniz.
6-Türk Milletini birbirleriyle çarpıştıracaksınız.
7-Tüm bu politikaların uygulamasından sonra Türk Milletini yumuşak lokma haline getirip yutacaksınız. İsrail’in bir eyaleti yapacaksınız.”[9]

– Özetle;
– Aç bırakacaksın.
– İşsiz bırakacaksın.
– Borca esir edeceksin.
– Dininden uzaklaştıracaksın.
– Böleceksin.
– Böldüklerini birbiri ile çarpıştıracaksın.
– Yumuşak lokma haline getirip yutacaksın.

%%%%%%

Geçmişten günümüze iki insan portresine ihtiyatlı, mesafeli ve şüpheli yaklaşmışımdır.
1.Soldan sağa geçtiğini söyleyen İsmet Özel.
2. Radikal görüşleri olup, bir dönem İslamcılığıyla öne çıkan, farklı görüşler sergileyen Ali Bulaç.
Siyasette de sağdan ve soldan silkelendiklerinde çok meçhullerin malum olacağı diğer iki şahsiyet ise;
1. Solda Doğu Perinçek
2. Sağda Mehmet Ağar.

İsmet Özel ve Ali Bulaç’ı Chatgpt’ ye sorduk. İşte cevabı;

@@@@@

İsmet Özel’in solculuğu.

İsmet Özel, Türk şair, yazar ve düşünürdür. Solcu ideolojilere yakınlığı ile bilinir. Sol düşünceleri ve toplumcu söylemleri eserlerine yansımıştır.

Özel, ilk olarak 1970’lerde solcu düşüncelerle tanışmıştır. Bu dönemde Marksizm ve sosyalizm gibi düşünce akımlarına ilgi duymaya başlamıştır. Sol hareketlerin ideolojisi ve eşitlikçi fikirleri, onun şiirlerine, denemelerine ve diğer yazılarına yansımıştır.

İsmet Özel, toplumsal adaletsizliği, sömürüyü ve ezilmişlikleri eleştiren şiirler kaleme almıştır. İşçi sınıfının sorunlarına dikkat çeken ve onların yanında olduğunu gösteren şiirler yazmıştır. Sosyal adalet, özgürlük, demokrasi gibi sol değerlere vurgu yapmıştır.

Özel’in sol düşünceleri sadece şiirlerinde değil, aynı zamanda politik yazılarında da kendini gösterir. Solcu dergilerde ve gazetelerde yazılar yazmış, solcu akımlara destek vermiştir. Toplumun sorunlarına duyarlı bir şekilde yazılar kaleme alarak, solculuk bilincini ve düşünce sistemini topluma yaymaya çalışmıştır.

Ancak zamanla İsmet Özel’in düşünce ve yazılarında solculuk kadar milliyetçilik ve İslamcılık da ön plana çıkmıştır. Özel’in solculuğu, milliyetçilik ve dini değerlerle birleşerek kendine özgü bir düşünce sistemine dönüşmüştür. Bu da onun solculuğunun belirli çevrelerde tartışmalı bir konu haline gelmesine yol açmıştır.

@@@@@###

İsmet Özel, Türk şair ve yazar. Yaşamının farklı dönemlerinde farklı dünya görüşlerini benimsemiştir. Kendisi, “Benim masalımda üç önemli kelime var: Şair, Komünist ve Müslüman” ifadesiyle, bu değişimi özetlemiştir1.

Özel, 1960’lı yıllarda solcu bir gençlik hareketinin içinde yer almıştır. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenciyken Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini kurmuş ve yönetmiştir2. Bu dergide yayımladığı şiirleriyle solcu bir şair olarak tanınmıştır.

Özel, 1974 yılında Sezai Karakoç’un çıkardığı Diriliş Dergisi’nde “Amentü” şiirini yayınlamış ve kendi iç dünyasında ruhsal bir değişim yaşayarak yazı hayatına İslami düşünce çerçevesinde devam etmiştir1. Özel, bu değişimi zaruri bir fikirsel zırh olarak görmekte ve o dönemde sosyalist bir alt yapıyla temellendirilmeyen Müslümanlığın, bugün için tahkiki bir Müslümanlık olmadığını savunmaktadır3.

İsmet Özel Biyografi.info
İsmet Özel – Ahmet Yesevi University

@@@@@##

İsmet Özel’in tenkit edilen yönleri nelerdir?

İsmet Özel’in tenkit edilen yönleri, özellikle son dönemlerinde milliyetçilik ve dini değerlere ağırlık vermesidir. Bazı eleştirmenler, Özel’in solculuktan uzaklaşarak milliyetçilik ile İslamcılığı benimsediğini ve bu konuda radikal bir tutum sergilediğini öne sürmektedir.

Özel’in milliyetçi ve İslamcı yaklaşımları, bazı kesimler tarafından ayrıştırıcı ve birleştirici olmaktan uzak bulunmaktadır. Eleştirmenler, bu tutumun toplumda kutuplaşma yaratma ihtimaline dikkat çekmektedir. Ayrıca, bazıları onun milliyetçi ve İslamcı söylemlerinin demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi evrensel değerlerle çeliştiğini ifade etmektedir.

Yine bazıları, Özel’in eleştirel düşünceye ve farklı görüşlere olan tahammülsüzlüğünü eleştirmekte ve onun diğer düşünce akımlarına yeterince saygı göstermediğini iddia etmektedir. Eleştirilere göre, Özel sadece kendi düşünce ve ideolojilerine bağlıdır ve farklı düşünce ve görüşlere kapalıdır.

Bunun yanı sıra, bazı eleştirmenler İsmet Özel’in üslubunu aşırı sert ve kırıcı bulmaktadır. Kullanmış olduğu dilin, kimi zaman hakaretlere varan bir şekilde polemiklere neden olduğu söylenmektedir. Eleştirilere göre, bu durum Özel’in iletişim kurma ve diyalog kurma becerisini zayıflatan bir etken olmuştur.

Bu tenkit edilen yönler, İsmet Özel’in solculukla beraber milliyetçilik ve İslamcılık arasında bir geçiş sürecine girmesi ve farklı görüşlere karşı hoşgörüsüzlük göstermesi üzerine odaklanmaktadır.

@@@@###

Ali Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşleri nelerdir?

Ali Bulaç, İslam’a çeşitli alanlarda farklı bakış açıları getiren bir düşünürdür. İşte bazı alanlarda Ali Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşlerden bazıları:

1. **Demokrasi ve İslam Uyumu**: Ali Bulaç, İslam’ın temel prensiplerinin demokrasi ile uyumlu olduğunu savunmuş ve İslam’ın demokratik değerlerle örtüştüğüne dikkat çekmiştir. Ona göre, İslam’da halkın iradesi ve danışma kültürü önemlidir.

2. **Modern Dünya ve Yeniden Yorumlama**: Bulaç, modern dünyanın getirdiği sorunlar karşısında İslam’ın yeniden yorumlanması gerektiğini vurgulamış ve İslam’ın evrensel değerleri ile çağın gereksinimlerinin denge içinde ele alınması gerektiğini savunmuştur.

3. **Kadın Hakları ve Eşitlik**: Ali Bulaç, kadınların toplum içinde daha aktif ve eşit bir şekilde yer alması gerektiğini savunmuş, İslam’ın kadın haklarına ve eşitliğe vurgu yaptığını ifade etmiştir.

4. **Kültürel Çeşitlilik ve Hoşgörü**: Ali Bulaç, İslam’ın farklı kültürleri ve inançları hoşgörüyle karşılaması gerektiğini ve İslam’ın evrensel mesajının herkes için olduğunu vurgulamıştır.

5. **Eğitim ve İlim Anlayışı**: Bulaç, İslam’ın ilime ve eğitime verdiği önemi vurgulayarak, modern bilim ve teknolojinin İslam’ın temel değerleriyle uyumlu olduğunu belirtmiştir.

6. **Din ve Devlet Ayrımı**: Ali Bulaç, din ile devlet işlerinin ayrılmasını desteklemiş ve dini otoritenin siyasi iktidardan ayrılması gerektiğini savunmuştur.

Bu noktalar, Ali Bulaç’ın İslam’a getirdiği bazı farklı görüşleri yansıtmaktadır. Ancak unutmamanız önemlidir ki, fikirlerini tam olarak anlamak için onun eserlerine daha detaylı bir göz atmanız gerekebilir.

@@@@@#

Ali Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşleri hakkında size biraz bilgi verebilirim. Ali Bulaç, sosyolog, ilahiyatçı, gazeteci ve yazar. İslamcılık akımının önemli temsilcilerinden biri olarak tanınır. Bulaç, İslam’ı hem tarihsel hem de çağdaş bir perspektiften ele alır ve İslam’ın modern dünyada nasıl yaşanabileceğini sorgular. Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşler şunlardır:

Bulaç, İslam’ın evrensel bir mesaj taşıdığını, ancak bu mesajın tarihsel ve kültürel bağlamlara göre farklı şekillerde anlaşıldığını ve yorumlandığını savunur. Bulaç, İslam’ın özünü ve ruhunu korurken, biçimini ve şeklini değiştirebileceğini iddia eder1.
Bulaç, İslam’ın modern dünyada yaşanabilmesi için iki temel şart olduğunu belirtir: Birincisi, İslam’ın kendi içinde bir eleştiri ve yenilenme sürecine girmesi; ikincisi, İslam’ın modern dünyanın sorunlarına cevap verebilecek bir bilgi üretmesi2.
Bulaç, İslam’ın siyasetle ilişkisini tartışırken, İslam’ın siyasi bir ideoloji olmadığını, ancak siyasetin de İslam’ın ilgi alanına girdiğini söyler. Bulaç, İslam’ın siyasetteki amacının adaleti sağlamak olduğunu, ancak bunun nasıl yapılacağının farklı yolları olabileceğini ifade eder3.
Bulaç, İslam’ın medeniyet tasavvurunu ortaya koyarken, İslam’ın kendi medeniyetini inşa etmesi gerektiğini, ancak bunun Batı medeniyetiyle karşıtlık üzerinden değil, diyalog ve etkileşim üzerinden olması gerektiğini vurgular. Bulaç, İslam medeniyetinin hem kendi değerlerine hem de evrensel değerlere sahip çıkması gerektiğini savunur.
Bulaç’ın İslam’a getirdiği farklı görüşleri hakkında daha fazla bilgi için aşağıdaki bağlantılara bakabilirsiniz:

Ali Bulaç’tan doz ayarı: ‘Kötü islamcılık yoktur, az islamcılık vardır …
Ali Bulaç: İktidar yüzyıllık mirası heba etti, İslamcı … – T24

@@@@@@

Ali Bulaç fikir hayatında ne gibi gelgitler yaşamıştır?

Ali Bulaç’ın fikir hayatında belirli dönemlerde farklı eğilimler yaşadığı gözlemlenmiştir. Özellikle siyasi ve dini konulardaki düşüncelerinde zaman içinde değişiklikler olmuştur. İşte bazı dönemlerdeki gelgitlere örnekler:

1. **İslamcılık Dönemi**: Ali Bulaç’ın kariyerine İslami çevrelerde gazetecilik ve yazarlık yaparak başlamıştır. Bu dönemde İslamcı düşünceye yakın durmuş ve dini konularda yoğun bir şekilde yazılar yazmıştır.

2. **Dini ve Siyasi Eğilimlerde Değişiklikler**: Zamanla Ali Bulaç’ın fikirleri evrilmiş ve daha liberal ve demokratik görüşlere doğru kaymıştır. Özellikle İslam’ın demokrasi ile uyumlu olduğu görüşünü savunmuş ve dini ve siyasi alandaki ilişkilerde ayrım yapılması gerektiğini vurgulamıştır.

3. **Hoşgörü ve Çokkültürlülük Yaklaşımı**: Ali Bulaç, zamanla daha hoşgörülü ve çokkültürlü bir yaklaşım benimsemiştir. İslam’ın diğer inançları hoşgörüyle karşılaması gerektiğini ve farklı kültürlerin bir arada yaşayabileceğini savunmuştur.

4. **Eleştiriler ve Değişen Algı**: Özellikle farklı görüşlere sahip olan bazı kesimlerden gelen eleştirilere maruz kalmış ve zaman zaman dini ve siyasi görüşlerine yönelik tartışmalara neden olmuştur.

Bu gelgitler, Ali Bulaç’ın fikir hayatının evrildiğini göstermektedir. Ancak her fikir insanın yaşamı boyunca gelişebilir ve değişebilir. Bu nedenle onun eserlerini ve yazılarını inceleyerek, fikir evrimini daha iyi anlayabilirsiniz.

***************  

Kokmuş ve kokuşmuş insanlar her zaman ve zeminde dünyayı pis kokularıyla telvis etmişlerdir.

Cami duvarına bevleden kişilerde bu etrafa saçtığı pis kokuyla anılacaktır.

Ancak mesele sinekler değil, sinekleri üreten bataklıklardır.

Aynı hezeyanı mazisi komünizm lekesiyle kirli olanlardan da duyduk.

Dinime dahleden bari müsülman olsa.

Sonradan görme ve duyma birisinin anlama fukaralığından dolayı anlamadığı ve tadamadığından, üzüme ekşi demek kolaylığına gidildiğine şahit olduk.[10]

****************

Millet olarak garip bir halimiz var.

Sonradan görme, önceden komünist, sosyalist, belki de her haltı yemiş ancak daha sonra bunlardan vaz geçip dönmüş.

Nasıl mı?

Yaralı ve kirlenmiş olarak.

Dönemez mı?

Elbet dönebilir. Tevbe kapısı her zaman, herkese açıktır. 

Buna mâni yok.

Ancak kirlenmemiş, zengin birikim ve istikameti olan insanları bunlara takdim eder, ölçü alırız.

Bizde ise maalesef hep tersi oldu. Revaç buldu. Öne çıktı ve çıkarıldı.

Kendisi muhtacı himmet bir dede/ Nerde kaldı gayre himmet ede.

 

Kendisi yaralı bereli olan bir insan, bırakınız hastaları tedavi etmeyi, sağlıklı insanları hasta etmesin yeter.

 

– Bir gün bir müftü dağda bir Çobanın Risale-i Nur okuduğunu görüyor ve küçümseyerek diyor ki;

Ben dahi okuduğumda anlamıyorum sen nasıl anlıyorsun bunları?

Çobanın verdiği cevap ise muhteşemdir;

Efendim diyor, şu kuzuları görüyor musunuz?

İşte o yavrular acıktığı vakit gidiyor annelerini emiyorlar, bazen ise annelerini karıştırıyorlar, başka bir koyunun memesini emiyorlar ama koyun kendi yavrusu olmadığını bildiği için sütünü tutuyor ve o kuzuya vermiyor.

Ne vakit kendi yavrusu gelir işte o zaman sütünü salar yavrusunu doyurur.

Bu kitaplar da öyledir, tanır kendi müşterisini, talibini ve o zaman kendisini açar ve feyiz verir…

 

-Türkiye’de solun ve Marksist ve materyalistleşen sol zihniyetin saltanatının sarsılması birilerini tedirgin etmektedir.

Feryatları ve saldırganlıkları buradan kaynaklanmaktadır.
Bu sadece maddi alanda değil, kültürel alanda da gelişime ve geçmişe bağlılıktaki hazımsızlıkları saldırganlıklarını arttırmaktadır.
1970’ lerde Rusya’nın ajanlığını ve borazanlığını yapanlar, şimdilerde de Batı’nın temsilciliğini sürdürmektedirler.
İki arada bir derede bocalayan, gel- gitli kopuk bir nesil.
Bir türlü kendi öz benliğine yanaşamama yabaniliğini ve yabancılığını yaşamaktadır.

1970’lerin bozuk ve hastalıklı ürünü olan sosyalist zihniyetin maşa takımı dağlarda, kaymağı yiyen fakir edebiyatçılığı yapan takımı ise zevki sefa içinde hatta mecliste.

Ele başları ise toprağın altında hesap vermeyle meşgul.
Hem saptığı ve hem de saptırdığı için.

*************  

Hz. Mevlânâ’nın kızı Kimya Hâtun;

“Babama neden ‘Hamuş’ diyorsun?”

Hz. Şemsi Tebrizi ;

“Hamuş; Susan, susmasını bilen demektir.”

“Bu susma, küsmeye dayalı bir susma mıdır?”

“Hayır. Küsmekle alâkası yoktur.

Susmak da üç türlüdür;

  1. Allah’a karşı susmak, ilâhi takdirin cilvesine râzı olmaktır…
  2. Mânevi büyüklere karşı susmak, bu da merâk ettiğin şeyin âkıbetinin zâhiren ve bâtinen açılmasıdır…
  3. Âvâma karşı susmaktır.

Körler çarşısında ayna satılmaz.

Sen onlara hakîkati söylemene rağmen onlar anlamamak için direnirler.

Gösterirsin hakîkati, görmezden gelirler.

Ne kadar konuşursan konuş nâfiledir.

Kulaklar çiğdir. Yürekler çoraktır. Tıpkı kızgın yağa su dökmek gibidir. Susmak gerekir…

Gönlüne sâdık olanlar gönlü okumayanların meclisinde susarlar…

Hakîkatini hayal görenlere karşı susmayı tercih et. Hakîkatin de bir nâmusu vardır.

O nâmus da her sözü her yerde ve herkese karşı ifşâ etmemektir…

 

Şimdi gelelim babanın ‘Hamuş’luğuna.

O, Allah’a karşı Hamuş’tu. Allah dostlarına karşı ‘Hamuş’tu ve yeri geldi şehrin insanlarına da ‘Hamuş’tu…

 

MEHMET ÖZÇELİK

2-9-2023

[1] https://www.haber7.com/dunya/haber/3349050-kuran-i-kerim-yakan-provokator-momikanin-baglantilari-ortaya-cikti

[2] https://www.yenisafak.com/dunya/bu-tokatlar-insanliga-4555746 

https://www.yenisafak.com/gundem/kktcden-kibris-rum-kesimindeki-camiye-molotofkokteyli-ile-alcak-saldiriya-kinama-turk-islam-dusmanliginin-gostergesi-4555700

[3] https://www.yenisafak.com/video-galeri/dunya/hindu-liderden-skandal-cagri-mekkeyi-isgal-etmeliyiz-4556490

[4] https://video.haber7.com/video-galeri/247848-skandal-unlu-oyuncu-ailesiyle-birlikte-subhaneke-duasiyla-dalga-gecip-bunu-da-yayinladi

[5] https://www.risalehaber.com/ismail-halis-risale-i-nurun-yok-edilmesi-gerektigini-soyledi-435627h.htm

[6] https://tesbitler.com/index.php?s=bedi%C3%BCzzaman

[7] Tevbe. 111.

[8] https://akademidergisi.blogspot.com/2013/05/lozanda-turkiyeyi-neden-yahudi-din-adam.html?m=1

[9] https://yalantarih.com/yahudi-hahambasi-haim-naum-turklere-hangi-dusmanliklari-yapti/#:~:text=Haim%20Nahum%20Dokrin%E2%80%99in,getirip%20yutun.%E2%80%9D%20demi%C5%9Ftir

[10]  https://www.risalehaber.com/ismet-ozel-risale-i-nurun-dili-cok-kotu-demis-18208yy.htm?fbclid=IwAR2_1UAZjpyzhoWQL5q5Y8VWBX9sQzGRmQQe4vZEJSWPZiof6U06T_5b8i4