TÜRKİYE’NİN DAMARLARI TIKALI

TÜRKİYE’NİN DAMARLARI TIKALI

 

Türkiye’nin problemi damar tıkanıklığıdır.
Damar, kanal ve yol açıcılara acilen ihtiyaç var.
Vücut kanının sağlıklı akmasını engelliyor.
Bir de kan cıvıtıcılar kanı fazla cıvıldaştırıyor, cıvıtıyor.
Birde farklı kan gruplarının vücuda enjekte edilmesiyle kan yapısı bozulduğundan, vücudu da bozuyor, dengesiz beslenmeye ve büyümeye neden oluyor.
Kandaki bu bozukluk insanın suyunu da südünü de bozuyor.
Vücuda enjekte edilen genetiği bozuk ve değiştirilmiş tohumlar, vücudun genetik yapısını da bozuyor.
Kültürü değiştirilmiş gıdalar, insan vücut genetiğini bozup tahrip ederken, manevi kültür yapısını da değiştirmektedir.
Kültürsüz nesillerin üremesine ve türemesine neden olmaktadır.
İnsanlığın harem dairesine girilmiş, mahkemeleri deşifre olmuş, DNA ve RNA’sı tahrip edilmiştir.
Virüs program files’da cirit atmaktadır.
Dosyalar tahrip olmuştur.
Güçlü antivirüslere ihtiyaç var.
Vücut yabancı ve yalancı virüslerden bir an önce temizlenmeli, kan değişimine ve yenilenip arındırılmasına gidilmelidir.
Vücutta yabancı, yabani ve yalancı ajanlar dolaşmaktadır.

 

KISSADAN HİSSE:

“Abdestsiz emzirilen süt.

İki kardeşten biri olan Ahmed-i Bîcan, bir gün bir camide vaaz etmekte iken ağabeyi Muhammed Yazıcıoğlu camiden içeriye girer ve küçük kardeşinin sohbetini dinlemeye başlar. Kardeşi ağabeyinin camiye geldiğinin farkındadır. Fakat bir de bakar ki, ağabeyi biraz sonra camiyi gülerek terk eder.

Kürsüde nasihat etmekte olan Ahmed-i Bîcan hazretleri, ağabeyinin bu halinden bir şey anlayamaz ve akşam eve geldiği zaman olayı annesine anlatıp durumu öğrenmesini ister. Anne, büyük oğlu Muhammed eve geldiği zaman, (Oğlum, kardeşin camiden niçin gülerek çıktığını soruyor, bir hata mı işledim diyor. Kardeşinin dersinden niçin gülerek çıktın) diye sorduğunda şöyle cevap verir:

“Anneciğim, ben kardeşimin vaazına gülmedim. Ben bir insanoğlunun sohbetini dinlemeye ne kadar melek gelmiş, oturacak yer bulamıyorlar da birbirlerinin üzerine oturuyorlar, onların hâli çok hoşuma gitti de ona tebessüm ettim. Ben de meleklerden camide oturacak yer kalmadığı için çıkıp gittim.”

Annesi, ağabeyinin bu sözlerini anlattığında Ahmed-i Bîcan çok müteessir olup dedi ki:
“Anneciğim, ağabeyim melekleri görebiliyor da, ben niye göremiyorum. Bunu ondan bir sorar mısın?”

O güzide anne büyük oğluna bunu sorduğunda aldığı cevap şöyle oldu:
“Anneciğim, bu noksanlığı sen kendinde araman lazım, sen benden daha iyi bilirsin.”

O vakit düşünme sırası anneye geldi. Uzun müddet tefekküre daldıktan sonra bunun sebebini şöyle açıkladı:
“Oğlum sana hiç abdestsiz süt emzirmedim. Ahmed’e ise henüz kundakta iken, ben namaza durmuştum, Ahmed de şiddetle ağlamaya başlamıştı. Bu sırada evimizde bir komşu kadın vardı. O, çocuk ağlamasın diye Ahmed’i aldı emzirmeye başladı. Ben hemen namazı kılıp elinden aldım ama, biraz emmişti. Sonra o kadına abdestli olup olmadığını sordum, bana abdestinin olmadığını söylemişti. Onun melekleri görmemesine sebep olsa olsa bu olmalı.”

MEHMET ÖZÇELİK

29-04-2023

 

 

Loading

No ResponsesNisan 29th, 2023