OSMANLIYI YIKAN MASONLARDI

OSMANLIYI YIKAN MASONLARDI 

Şimdiye kadar hakkındaki şaibeli durumlardan en çok bahsedilip yazılan ilklerden birisi de masonluktur.

Bu konuda çok yazıldı, çok anlatıldı, gizli bir örgüt olmasıyla…[1]

Yine belgeler ışığında bir kısım faaliyetleri ile ilgili iktibaslardan özetle;

 

İttihat ve Terakkinin büyük çoğunluğu ve hâkim gücü masonlardı.

Osmanlıyı yıkıp, kuruluşunda rol oynamaması elbette ki düşünülemez.

-Osmanlıyı yıkan masonlar, Hindistan’da da yaptıkları gibi, evvela oranın üst düzey insanlarını ele geçirip, güç elde eder ve istediklerini kolayca yapıp yaptırırlar.

-“Asırlarca Garb’ın karşısında yıkılmaz bir kale halinde duran Türk devletini zaafa düşürmek, parçalamak ve sonra da yutmak için, Garplılar bir taraftan misyonerler vasıtasıyla türlü türlü mektepler açarak Hıristiyan çocuklarına ihtilal fikirlerini aşılarken, diğer taraftan da siyonist Yahudiler vasıtasıyla, kemâle ermiş insanları, açtıkları mason localarında yaldızlı sözlerle modern ve milliyet duygularından, yani Müslümanlık ve Türklük ’ten soyarak kendi emellerine uygun bir hale getiriliyordu. Mason teşekküllerine giren devlet adamları gözü kapalı bu ağ içinde yürüyorlardı. Mason biraderlerden aldıkları ilham ile yanlış düşünceler, yanlış tedbirler hem devleti, hem Müslümanlığı, hem Türklüğü düşürüyordu. Ana unsur olan Türk milletinin ve onun din kardeşleri olan diğer İslâm unsurlarının istikballeri için hiçbir şey düşünülmüyordu. Yabancı kaynaklardan gelen şüpheli ve zararlı birtakım cereyanlar kolaylıkla bir ideal mahiyetini alıyordu.

.. Karabekir Paşa’ya göre Osmanlı İmparatorluğu’nun hızla çözülmesine yol açan süreç tam da Masonların istediği gibi işledi. II. Meşrutiyetin Osmanlı’yı özgürlüğüne kavuşturduğu yolundaki iyimser havayı yansıtan bu resim kısa bir sürede kan, barut ve acıya bulanacaktı.”[2]

-ATATÜRK’ÜN 10 yıl boyunca DEĞİŞMEZ İÇİŞLERİ BAKANI olan ŞÜKRÜ KAYA masonluğu tescilli BİR MASON ÜSTADIYDI.

“Dinler işlerini bitirmiş, vazifeleri tükenmiş, yeniden uzviyet ve hayatiyet bulamayan müesseselerdir.” 3 Aralık 1934 tarihli TBMM tutanağında bulunan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya ait bu pozitivist/ateist ifade, Masonlara ait Tesviye dergisinde yayımlanmış bir belgeyle daha da manidar hale geliyor.

Tam 8 Mason üstadının kaleme aldığı bir başka kaynaktan Şükrü Kaya’nın İçişleri Bakanı iken ve Mason Localarını kapattığı söylenen Gazi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı iken Mart 1930 tarihinde -müstakbel Başbakan Hasan Saka, yine Gazi devrinin değişmez Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü (Aras) “biraderler” ile birlikte- Yüksek Şura tarafından 33. dereceye layık görüldüğünü ve merasim-i lazıme ifa edildiğini (gerekli Mason törenini yaptıklarını) öğreniyoruz.[3]

Daha neler ve neler…

Mesela yine Gazi Cumhurbaşkanı, İsmet Paşa Başbakanken, devrin TBMM Başkanı Kâzım Paşa’ya (Özalp) 1930 Haziran’ında İstanbul’da toplanan Yüksek Şura tarafından 33. derece verilmiş ve aynı merasim-i lazıme ona da yapılmış (ve bu paşamız da Selanik’te iken 3. dereceyi almış)! O kadar ki, Masonluğa düşman sanılan Mahmut Esat Bozkurt’un hıncı- nın Mason olmak için başvurduğu locadan red cevabı alması olduğunu aynı kitabın 124. sayfasının 1 nolu dipnotundan öğreniyor ve doğrusu laik(!) devletlularımızın tarikatlara kan ağlatırken bir başka tarikat olan Masonluğa bu candan teveccühleri karşısında gözlerimiz yaşarıyor! Me- ğer biz Cumhuriyeti ne sanmışız!

….“Bir zamanlar ben de Mason olmuştum” demişti Mustafa Kemal. Peki Kemalist propagandanın maharetiyle neden ‘Mason düşmanı’ gibi gösterildi? Masonların Ankara’daki lokaline her yıl ne kadar yardımda bulunuyordu? Nutuk’ta sarf ettiği hangi sözler Mason Akaidinin esaslarındandı?

…M. Kemal’in Masonluğun aleyhinde olduğu iddiası, 1940’larda, maksadlı olarak Masonluk aleyhdarları tarafından ortaya atılmış ve bu uydurmayı, -milliyetçi ve dine hürmetkâr görünmek isteyen- Millet Partisi Lideri Yusuf Hikmet Bayur dahi desteklemişti.  

…..M. Kemal’in Masonluk aleyhinde mevsûk hiçbir ifadesi, hatta imâsı bile gösterilemez. Bilakis!

Mesela Nutuk’unda sarf etmiş olduğu aşağıdaki sözler, Mason Akaidinin başlıca eseslarındandır ve Anderson Nizâmatı’nın bilhassa Allah ve dinle alakalı 1. mükellefiyeti ile Michel André (Chevalier de) Ramsay’nin 1737

Nutku’ndaki fikirlere tekabül etmektedir:

“Efendiler, bütün beşeriyetin tecrübe, mâlumat ve tefekkürde teâlî ve tekemmülü[yle], Hıristiyanlıktan, Müslümanlıktan, Budizmden sarf-ı nazar ederek basitleştirilmiş ve herkes için anlaşılacak hâle konulmuş “ÂLEMŞÜMÛL SÂF VE LEKESİZ BİR DÎN”in teessüsü ve insanların şimdiye kadar kavgalar, levsiyat, kaba arzu ve iştahlar arasında bir sefâlethânede yaşamakta olduklarını kabul ederek bütün vücudları ve zekâları zehirleyen ufûnet tohumları- na galebe etmeye karar vermesi gibi şerâitin husûlünü müstelzim olan bir “CİHÂNŞÜMÛL İTTİHÂDÎ HÜKÛMET” tahayyülünün tatlı olduğunu inkâr edecek değiliz.”[4]

-Dün devletleri değiştirmek için darbe yapanlar, bugün kişiler üzerinde darbe yapmaktadırlar.

Dün vermeden elindekini sömürdüğü insanlara, bugün verip besleyerek sömürmektedir.

Masonluğun hedefinde küresel tek bir devletin yönetimi vardır.

Bu aynı zamanda Yahudi hayalidir.

Tahrif edilmiş Tevrattaki ifadeyle; Allah insan olarak sadece yahudileri yaratmıştır. Onun dışındakileri öldürecek, sürecek ve kolunu kıracaksın.

MEHMET ÖZÇELİK

19-03-2023

 

 

 

 

[1] Tesbitler – islam bilgi arşivi » Arama sonuçları » mason

[2] Derin tarih.Haziran.2015.sh.60.

[3] Türkiye’de Hür Masonluk Tarihi, İst. 1951, Tan Matbaası, s. 117.

[4] Nutuk, MEB: 1981, 1/713.)   (Sayı: 11, Nisan 1994).Agd.sh.61 ve devamı.

 

Loading

No ResponsesMart 19th, 2023