DÜNYADA HERKES ÇOCUK MU OLSAYDI?
DÜNYADA HERKES ÇOCUK MU OLSAYDI?
Veya çocuk olarak mı kalsaydı?
Nasıl olurdu?
En azından kan dökülmez, aldatma olmaz, kavga olmaz,olsa bile çabuk unutulur, kin bağlanmaz, düşmanlık devam etmezdi.
Çocukların dünyası saf ve masum.
Daha bulanmamış.
Adeta büyüdükçe bulanıklık artıyor.
Neden çocuk kalınsaydı?
Yükselme ve büyüme olmasamıydı?
Elbette hayır.
Büyüdükçe risk ve sorumlulukta aynı oranda büyüyor.
Yük ağırlaşıyor.
Kar ve zarar da o nisbette artıyor.
Tıpkı on milyonu kaybeden veya kazanan çocukla, trilyonları kazanan ve kaybeden büyüğün bir olmadığı gibi.
Evet, büyüdükçe kar ve kazanç ve de sahip olduğu şeyler artıyor ancak bir o kadarda kaybetme durumu söz konusu oluyor.
Ticaret risk alma ve cesaret ister.
İşte bizlerde dünyaya bu riskleri alarak ve yüklenerek geldik.
Dağların ve göklerin taşımaktan kaçındığı ve titrediği emaneti yüklendik.
Ezilenleri görüyor, onun ezikliğini, korku ve üzüntüsünü yaşıyoruz.
Sonbahar yaprakları gibi dökülenleri görüyor, dökülmekten korkuyoruz.
En büyük korkumuz, ebedi kaybımızdır.
Müflis olup, sermayeyi de tüketmemizdir.
Geç kalınmış ve geçersiz olan pişmanlıktır.
Daha da acısı sorumlu olduğumuz kimselere kaybettirdiklerimizdir.
Birde onların günahlarını yüklenmemizdir.
Yük üzerine yük.
Yükümlülük.
Eziklik.
Gene de;
Hayat devreleriyle güzeldir.
Her devre ayrı bir güzeldir. Bozmadıkça…
Bozulmadıkça…
Bozgunluk ve bozgunculuk yapmadıkça…
Küçüklerden büyüklere selam.
Büyüklerden küçüklere kelam.
Vesselam…
Mehmet Özçelik/ 22.11.2022