NEDEN OLMASIN

NEDEN OLMASIN

İnsanlık yüz yıl içerisinde sesi, görüntüyü naklederken, koku ve cisimleri nakletme yolunda ilerlemektedir.

Peki, kokuyu naklederken, virüsü nakledemez mi?

Bilgisayar, telefon, internet, 5G yoluyla bu kokuyu ve bununla beraber virüsü nakletmesi elbette mümkündür.

Klavye yoluyla, kamera ile yani parmaklar ve göz yoluyla vücuda aktarımı hiç de zor olmayacaktır.

Bu da hızlı internet ile naklinin mümkün olmasıdır.

Bundan 15 sene önce Microsoft tarafından telefonlara gönderilen teklif mesajlarından biri bana da gelmişti.

Ben de Microsoft’a iki şey teklif etmiştim;

Biri kokuların nakli, diğeri ise cisimlerin nakli.

Bunu daha önceki yazılarımda da dile getirdim ve yıllarca öğrencilerime anlattım, medyada da paylaştım.

-İki örnek vereyim;

Biri, dedemiz Hacca 6 ayda, babamız 6 günde giderken, biz 6 saatte gitmekteyiz.

Neden bizim çocuklarımız bunu 6, 16 veya zaman hızına göre 60 dakikaya indiremesin?

İki bin yıllarında 1 Kb-ı on dakikada indirirken, daha sonra 1 Mb-ı, şimdi ise 1 Gb-ı on dakikada indiriyoruz.

Neden bizden sonrakiler 1 Tb-ı on dakikada indiremesin?

-1950 yıllarında rahmetlik babam ilk defa gördüğü radyonun saat 12-de Ankara’dan verdiği haberi büyük bir buluş olarak kendi babasına söylediğinde kabul görmemiş ve bir de; bir kutu olacak ve onun içinde Ankara’dan haber spikerinin verdiği haberi burada dinleyeceksin, öyle mi? diyerek, kendisini azarlamıştır.

1970 yılında çekilen bir videonun görüntüsü var ancak sesi yoktu.

Yani ses ile görüntü bir araya getirilememişti.

Bugün ise bunlar bir çocuk tarafından gayet basit görülmektedir.

Bununla ilgili bir öğretmen arkadaşın anlattığı şöyle bir hatıra var;

Öğretmen ilk okul sınıfında 1960-70’lerde çektiği sıkıntıları anlatıp elektriğin olmadığını anlatır.

O sırada bir öğrenci öğretmene cevaben;

Hocam siz yalan söylüyorsunuz.

Öğretmen neden olduğunu sorunca öğrenci;

Peki o zaman elektrik yoksa telefonunuzu ne ile şarz ediyordunuz?!

Bu çocuk dünyaya gözünü açtığında akıllı telefonla tanıştı. Elektriği hiç kesilmedi. Ve bu çocuk hepsini bir arada gördü ve buldu.

Onun için elektriğin olmaması söz konusu değildir.

-Dünya maddeler aleminden manalar alemine geçiş yapmaktadır.

Materyallerden ışıklar dünyasının kapısını aralamaktadır.

“Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatta kördür.”

“Elhâsıl: Sâir Enbiya Aleyhimüsselâm’ın mu’cizâtları, birer havârik-ı sanata işaret ediyor ve Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’ın mu’cizesi ise; esâsât-ı sanat ile beraber, ulûm ve fünûnun, havârik ve kemâlâtının fihristesini bir suret-i icmâlîde işaret ediyor ve teşvik ediyor.

“Hem öyle bir tarzda sevkeder, teşvik eder ki; o tarz ile şöyle anlattırıyor: ‘Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı âlâ; tezahür-ü Rububiyete karşı, ubûdiyet-i külliye-i insaniyedir ve insanın gaye-i aksâsı, o ubûdiyete ulûm ve kemâlât ile yetişmektir.

“Hem öyle bir surette ifâde ediyor ki, o ifâde ile şöyle işaret eder ki: ‘Elbette nev-i beşer, âhir vakitte ulûm ve fünûna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir.” Bediüzzaman.

MEHMET ÖZÇELİK

18-04-2020




ÇİLEDEYİZ… İNZİVADAYIZ… İ’TİKAFTAYIZ

ÇİLEDEYİZ… İNZİVADAYIZ… İ’TİKAFTAYIZ

Evde kalın…

Çıkmayın… Gelmeyin…

“Ve Karne Fi Buyutikünne”, “Evlerinizde oturun.”[1] Emri mucibince evdeyiz.

Çiledeyim… İnzivadayım… İ’tikaftayım.

Çile…

Kırk demektir farsça.

Erbaîn Günleri.

Kırkımızı çıkarıyoruz.

Kırk günde fabrika ayarlarına dönmek.

Fıtrata…

Dünya kırklara karışıyor. Rical-ül Ğayb…

“Bu ümmetin Ebdalleri 30’dur. Hepsi de Halilu’r-Rahman gibidir(yani Allah’a olan sevgi ve dostluğunda çok samimidirler). Her ne zaman onlardan biri ölse, Allah onun yerine bir başkasını getirir.”[2]

“Ebdaller 40 kişi olup Şam’da ikamet ederler. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlar sayesinde düşmana karşı zafer kazanılır ve onlar sayesinde Şam halkından azap uzaklaştırılır”[3]

Şam’daki kırklar harekette. Eksiklerini tamamlıyorlar.

İnsanlardan süzerek…

Süzülerek…

İnsanlar ve insanlık kırkılıyor, kırpılıyor, kırklanıyor.

Bir şeyleri elde etmek ve hedefe ulaşmak için, bazı şeyleri ve bazen çok şeyleri terk etmesi gerekti.

Çile bunları terk etti.. Terkettirdi.

Terkteyiz. Bir ömür elde ettiklerimizi.

“El Fakru Fahri”,”Allah’a karşı fakrını ve fakirliğini, aczini ve acizliğini hissetmek benim için iftihar vesilesidir.” diyor Şanlı Nebi.

O’ndan gelirken çıplak geldik, O’na giderken bir kefenle gidiyoruz.

-Ana karnından geldik Pazara.

Kefen aldık girdik Mezara.

-Eli boş varılmaz varılan yere,
Boş gelmedim ya Rab! ben suç getirdim.
Dağlar çekemezken o ağır yükü
İki kat sırtımda, Pek güç getirdim…” ( Tahir-i Mevlevi’nin mezar taşına yazılmasını istediği dörtlük)

-“Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!…

Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim…”N.F.K.

-İnziva…

İnsan içine çıkacak durumda olmadığı için, o inzivaya çekildi.

Dış dünyadan kopup, Rabbisiyle buluşmaya yöneldi.

İ’tikaf…

Evler mescid oldu.. Herkes i’tikafa çekildi.

İnsanlık nadasta…

Tek başına.. Kendi ve nefsi.. Kendi ve Rabbi.. Kendi ve ailesi..

Dünya çilede…

İ’tikafa çekilmiş…

Ramazandan önce ve erken başlasa da.

Çünkü Ramazanın son on günü onu temizlemeye, arındırmaya, kemale erdirmeye yeterli gelmeyecekti.

Dünya çok yoruldu.

İnzivaya çekildi.

Evvelden veliler çileye girer, çile çıkarır, kırk gün boyunca dağıttığı kendisi, kendine gelirdi.

Bugün eskiden velilerin yaptığını, şimdilerde deliler de ve akıllılarda yapmaktadır.

Müslimi de gayrı müslimi de yapmaktadır.

Doğuda da batıda da bu çile çekilmektedir.

İnziva, itikaf, çile bütün bunlar sadece tüm insanların yabancı olduğu bir şey değil, maalesef Müslümanların bile yabancı ve uzak olduğu kavramlar ve hayatın gerçekleri.

İnsanın gerçeği.

Gerçeğinden uzaklaşan insanlık, virüs ile gerçeği tanımaktadır.

Gerçeği ile yüz yüze gelmektedir.

İnsanlık çilede…

Ramazan’dan önce itikafa girdi.

İnzivaya çekildi.

Herkesi dinler ve sorgularken artık kendisini dinleyip sorgulamaya başladı.

Toplumda menfilikleri üreten faktörler, iyilikleri üreten anti-virüslerden çok daha fazla.

Virüs toplumdaki virüsleri de virüsledi.

Anti-virüsler kendilerini güçlendirmeli.

Güncellemeli, güncellenmelidir.

Haydi fabrika ayarlarına…

MEHMET ÖZÇELİK

19-04-2020


[1] Ahzâb Suresi 33. Ayet.

[2] Mecmau’z-zevaid, 10/62.

[3] Ahmed b. Hanbel, 1/112.