ANNEEEEEEE DİYECEKSİN
TETİKLEYİCİ
TETİKLEYİCİ
“Gidince Allah’a her şeyi anlatacağım!!!”
“Sizi Allah’a Şikayet
Edeceğim.”, diyordu Suriyeli mazlum çocuk.
2014 yılında Katil
Esed’in attığı bombalarla yaralanan 3 yaşındaki Suriyeli çocuğun ölmeden önceki
son sözleri, ‘Gidince Allah’a her şeyi anlatacağım’ demişti.
Belli ki dilekçe
yerine ulaşmış.
Dilekçe taa arşa
kadar çıkmış.
Karar da çıkmış.
Uygulamaya çoktan
geçmiş.
Bu zulümde herkesin
az çok payı vardı.
Adrese teslim
ediliyor.
Mazlum ve masum ise
zaten o şehitlik gibi büyük sevabını alır.
Korkup telaş etmesine
bir sebep yoktur.
-Dünyaya gelecek
olanı unutmayan Allah, gelmiş olanın feryadını hiç evet hiç unutur mu?

Kocaeli’nin Kartepe
ilçesinde yaşayan ve kocası ile birlikte koronavirüs nedeniyle tedavi altına
alınan 8 aylık hamile kadın hayatını kaybetti. Bebeği ameliyatla kurtarılarak
kuvöze alınan kadının kronik bronşit hastası olduğu öğrenildi.[1]
-Şam ile alakalı 1741-1762 yılları arasında geçen olayları
kaydettiği günlüğünde Berber Bediri 1160 (1747) senesinde şöyle yazmıştır:
“Bugünlerde çekirgeler arttı. Halka büyük
hasar verdiler… bütün bu olanlar zinanın, fasıklığın, kibirin, pahalılığın ve
belalı insanların artmasından kaynaklanıyordu..
Askerler fahişelerle, fasıklarla beraber sokaklarda ve caddelerde
gece gündüz açıktan dolaşmaktadırlar. Bir tek kişi bunlar hakkında bir tek şey
söylemiyor. Doğruyu tavsiye eden de kötülükleri yasaklayan da yok.[2]
KISSADAN
HİSSE:
Serçe Allah’a küsmüştü.
Günler
geçiyordu ve serçe hiçbir şey söylemiyordu.
İçine
kapanmış derin bir hüzne boğulmuştu.
Artık
Rabbine bir şey demiyor ve onunla konuşmuyordu!
Melekler
merakla Allah’a serçeyi soruyorlardı ve her defasında Allah, meleklere “o
gelecek” diye cevap veriyordu.
“Çünkü onun sesini duyacak tek kulak benim ve onun minik kalbindeki derdini
anlayacak olan da tek benim” diyordu.
Bir zaman sonra serçe, kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde bir ağacın dalına
kondu. Hiçbir şey söylemiyordu öyle sessiz sessiz bekliyordu.
Allah,
serçeye seslendi.
Söyle
bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir senin?
Melekler
serçe ne söyleyecek diye ona bakıyordu.
Serçe
mahzun biraz da sitemli ses tonuyla;
“Küçük
bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi
rahatsız etmiyordum ve kocaman Dünya’da ufacık bir yerdi kimsenin yerini dar
etmiyordu. Sen onu da bana çok gördün neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı
yuvamı ve beni yuvasız bıraktı.”
Artık
konuşamadı serçe sözleri boğazında düğümlendi. Sessizlik Arş-ı rahmanda
yankılanıyordu ve melekler başlarını eğmiş Allah’ın vereceği cevabı bekliyordu.
Allah;
“ sen, o yuvanda dinlenirken seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru
geliyordu, seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim yuvanı yıksın diye
böylece sen oradan uzaklaşarak yılandan kurtuldun.
Nice
belalar var ki muhabbetimle senden uzaklaştırdım ve sen kuşatıcı muhabbetimi
görmüyor geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun. “ Serçenin gözleri
doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı ve onu çok seven Allah’ın şefkat ve merhametine
hayran kaldı.
Utangaç
bir sesle “ affet Allah’ım “ diyebildi sadece.
Ve gönül sözü Arş-ı İlahi’de
yankılandı “Affet Allahım”
**************
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, deniz
kenarında, elinde bol miktarda yem olan bir Mecusi’yi, balıklara yem atarken
görüp, ona sorar:
– Ne yapıyorsun böyle?
– Balıklara yem atıyorum, sevab kazanacağım.
– İyi ama senin sevab kazanman için, önce kelime-i şehadet getirip Müslüman
olman, Allah’a ve Resulüne iman etmen lazım. Müslüman olmayan, iyilik etmekle
sevab kazanamaz.
– Benim bu balıklara yem verdiğimi o bahsettiğin Allah görüyor mu?
– Elbette görüyor, Onun bilmediği, görmediği bir şey yoktur.
– Öyleyse, bu da bana yeter.
Birkaç yıl sonra, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gider. Balıklara yem atan
zatı tavaf ederken görür. Ona, (Burada ne işin var?) diye sorunca, o zat
gülerek, (Gördü gördü yâ Cüneyd, O beni gördü) der. (Nasıl gördü?) diye sorunca
şöyle der:
– Sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıkların hepsi kelime-i
şehadet getiriyor, ağaçlara baktım, kelime-i şehadet getiriyor, ben de kelime-i
şehadet getirmeye başladım. Rabbimiz beni gördü, O gördüğü için de buraya
geldim. Sana bir de nasihatim var: Yâ Cüneyd, iyilik et, at denize, balık
görmese de, Hâlık görür.
MEHMET
ÖZÇELİK
01-04-2020
[1] https://www.yenisafak.com/gundem/8-aylik-hamile-kadin-koronaviruse-yenik-dustu-bebegi-ameliyatla-kurtarildi-3532192
[2] Sadullah
Efendi’nin İlm- i Nücûm Kaynaklarından Tanzimat Ankarasına Bir Katkı. Gülçin Koç. Sh.5-6.