PERDELER ALEMİ

PERDELER
ALEMİ

Alemde
her şey perdelerden müteşekkildir.

Settar
isminin tecellisi olarak..

Labirent
gibi…

İç
içe…

“Birinin
suyu tatlı ve kolay içimli, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip
aralarına da, karışmalarına engel olan bir sınır koyan Allah’tır.”
(Furkan.53.)

“(Suları
acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.”
(Rahmân Suresi 19.)

Soğanın
katmanları arasındaki geçişi engelleyen zar gibi.

Ana
rahminden dünyaya geçişteki zar misali.

Bazen
ince, bazen kalın.

Bazen
tül perde gibi, içeriden dışarıyı gösterirken, dışarıdan içeriyi göstermez.

Bazen
kalın perde gibi, ne içeriyi dışarıya, ne de dışarıyı içeriye açmaz.

İnsanlar
ve mahlukat arasındaki her şey perdelerle ayrılmış.

Şiddeti
zuhurundan görünen Allah, perdelerle perdelenmiş.

Bazen
gaflet perdesi gölge olur. Bazen küfür duvar örer. Bazen cehalet göstermez.

Etrafımızı
maddi ve manevi perdeler kuşatmış.

Hukukullah..
Hukuku İbad.. Kanunlar.. Görünmez manevi birer perdedirler.

Emir
ve yasaklar hakların hududunu ve hukukunu çizen manevi sınır perdeleridir.

Helallerle
bazı perdeler kaldırılırken, haramlar ile araya perdeler ve sınırlar konulur.

Mâlikiyyet
o perdelerle perdelenmiş.

Alemde
on sekiz bin alemin ötesinde her bir insan bir alem, her bir nevi ve ferd bir
alem olduğuna göre, kendi alemleri perdelerin pergelleriyle birbirinden
ayrılmış, tasnif ve takdir edilmiş.

Kulaklarımızın
önündeki perdeler tüm sesler dünyasını perdelemekte.

Gözümüzün
önündeki perdeler de görüş açımızı sınırlamaktadır.

Hakeza,
tüm duygular önüne başkasının dünyasına geçmeyi engelleyen perdeler
konulmuştur.

Mesele
perdelere takılmayıp, onları aşmaktır.

Zulmetmeden..

Kemâlat
miracında yükselerek.

Marifette
yol alarak.

Sahibine
intisab edip, O’na dayanarak.

Marifet
ve ilim ziyadeleştikçe bu perdeler açılmaktadır.

Allah
kâinattaki perdelerin anahtarını insanın eline vermiş, aklına ve kalbine koymuştur.

*****************   

Sen
büyük bir sırsın.

Sırrını
damla ve damlalara söyleme.. Boğulurlar.

Nehirlere,
ırmaklara ve çaylara da deme.. Onları sel alır, götürür.

Denize
de deme.. O da taşıyamaz.

Okyanusa
de.. O senin sırrını yüklenir.. Derinliklerinde taşır.

-Kâinatı
bir tohum, yumurta ve çekirdekten yaratan,

İnsanı
bir damla sudan var eden,

Bir
Âdem’den insanlığı vücuda çıkaran,

Kısaca
yokluktan ve bir noktadan koca kâinat kitabını yazan Kudrete,

Bunları
tekrar nasıl yaratıl denilebilir mi?

Ve
o Kudret bütün bunları tekrar bir noktaya sığdıramaz mı?

Bir
tohumdan koca ağacı çıkartan ve o koca ağacı onun neslini devam ettirecek
tohumları yerleştiren Zat, kâinatında sahibi olan Zattır.

MEHMET
ÖZÇELİK

30-03-2020