MAN KAFA O KAFA

MAN
KAFA O KAFA

Hangi
kafa?

İstemezük
kafası…

-Denizaltına
ne gerek var?

Balıklar
mı, köpek balığı mı bize saldıracak?

-Köprüye
ne gerek var?

Üzerinden
koyun sürüleri, inekler mi geçecek?

Hele
hele şu son günde çıkan arabaya hiç gerek yok nitekim yıllar önce bizim
sayemizde böyle bir gaileden Türkiye- yi kurtarmış, Avrupa devletlerinin bizi
sevmesi için onları zengin etmiştik.

Canım
bir çiçekle bahar gelmez ki!

Ortada
araba yok ki…

Hem
o kadar masrafa girmek yerine, heykel dikilse memlekete uğur getirmiş olur.

Yüz
yıldır getirdiği gibi.

-Hem
bu kadar cami varken, Çamlıca camiine ne gerek var ki?

Orayı
kim dolduracak ki!!??..

Gerçi
ilk gün 60 binlik olan camiyi 70 bine yakın kişi doldurmuş ama her zaman
dolmuyor, her zaman o kadar kalabalık olmuyor ki…

Stadlar
mı?

Doğru,
orası da bayramdan bayrama, şey yani maçtan maça kullanılıyor.

-Hem
biz niye orantısız olarak Pkk ile savaşıyoruz ki;

Onlar
hele bir ordu kursun, gelen 30 bin tır silah dağıtılsın, devletleri olsun ondan
sonra savaşırsınız.

Hem
onlar sigara izmaritini bile yere atmazlar.

Her
ne kadar devletin asker  ve polisini
öldürse, kürtlerin kız ve erkeklerini dağa kaçırıp savaştırsa da onlar
kendilerini savunuyorlar!

O
bir savunma ve özgürlük savaşçısıdır!

Hem
biz niye İdlibe ve sınır dışına gidiyoruz ki?

Ne
işimiz var oralarda?

Bak
Amerika on bin km. öteden gelip işi hallediyor!

Bırak
halletsin.

Hiçbir
şeye karışma…

Bırak
öyle kalsın.

Ne
suya dokun, ne de sabuna.

Varsın
kirli kalsın.

Zaten
yüz yıldır öyle değil mi?

Ve
öyle kalması için her yolu denemiyor muyuz?

Öyle
bir şeyler yapıp kibirlenmektense; ezik, büzük ve züğürt kalmak daha iyidir.

Zaten
yüz yıldır sürünüyoruz, gururumuz yerlerde sürünüyor.

Alışamıyoruz
biz bu ağırlıklara, taşıyamıyoruz da…

Batsın
bu dünya…

Gururlanmak
iyi bir şey değildir.

-Hem
o kanal İstanbul-a ne gerek var!

Oraya
harcanacak parayı İzmir-e versen, ne çöp tepeleri kalır ve ne de su tankerleri.

Yazık
değil mi?

Niye
İzmir öyle?

Hep
o Kanal İstanbul yüzündendir.

Araba
fabrikası kurma sevdasındandır.

Onun
yerine İzmir-de ve İstanbul-da olduğu gibi heykel dikme gibi bir çaba içine
girilseydi, insanların kafalarını rahatlatmak ve düşünmelerini engellemek için
içki fabrikaları açılsaydı, toplum sıkıntısını unuturdu!!!

Hiçbir
zaman 17/25 Aralık hak arayışları ve de adalet yürüyüşlerine gerek kalmazdı.

Ve
yapacaklarımızı da yapmamış oluruz.

Yapacaklarımız
derken, yıkıma yönelik hareketler.

Suriyelilere
yaptığımız yardımdan daha çok, 17/25 aralık tahriblerine fazlasıyla harcananlardan
daha çok bir kayıp…

Aslınca
açıkçası ve ilk defa doğrusunu söylemem gerekirse;

Bizim
amacımız bir şeyler yapmak değil, yapılanlara muhalefet etmektir!!!

Bize
verilen düdüğü öttürmektir.

-İşte
yüz yıllık o kafa bu kafadır.

Man
kafa.. Kısır kafa.. Hantal kafa.. Gelişmemiş kafa..

Muhalefet
kafası.

İstemezük
kafası.

Azınlık
kafası.

Bin
yılda geçse değişmeyen kafa…

Âhiretten
habersiz, dünyadan da nasibsiz.

“Ne kendi etti rahat, ne âlem buldu huzur,

Yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehli kubur”

MEHMET ÖZÇELİK

29-12-2019