BİZ İKTİDARA GELİNCE…

BİZ
İKTİDARA GELİNCE…

Biz
iktidara gelince ne ve neler mi yapacağız?

Olmazsa
olmazımız olan Heykelleri dikmeye devam edeceğiz.

Makaryostan
Lenine, Maodan Staline…

Dünyayı
buraya dikeceğiz.

(Eşeğin
aklına karpuz kabuğu düşürmüş gibi olmayayım ama) Her eve bir heykel projesini
devreye koyacağız.

Heykelden
nazarlıklar dağıtacağız millete.

Kafası
rahat olmayan milletimizin kafasını dinlendirmek ve efkâr sahibi yapmak için
içki fabrikalarını 24 saat devriye sistemiyle devreye koyacağız.

Her
mahalleye bir meyhane projesini yönetmek üzere vali ve kaymakamlara proje
şartıyla görevler vereceğiz.

Sınırları
kaldıracak; ayıp ve ahlak gibi kavramları kaldırıp, yerine daha modernist ve
devrimci kavramlar, şey yani sözcükler koyacağız.

Teröristleri
dinleyecek, isteklerini yerine getirip özgürlüklerini sınırlamayacağız.

Apo-nun
heykelini yapmalarına mani olmayacağız, özgürlük için savaşan şehit mezarları
için belediyelere imkânlar tanıyacağız.

Anayasa
mahkemesinin kararlarını değiştirecek, teröre fikir özgürlüğü çerçevesinde
bakacağız, orduyu bu yönde dizayn edeceğiz.

Orduya
katılımlarını sağlayacak, Genel Kurmay Başkanı bile olmasının önünü açacağız.

Mağdur
olan pkk savaşçılarına tazminat ödeyeceğiz.

Şehit
ve gazilerine maaşlar bağlayacağız.

Devlet
dairelerinde görevlendirip, mağdur oldukları ve dağda geçirdikleri günleri
pirimden sayacağız.

Asker
ve polisi dinlendirmek için dağdan çekecek, islami terörü ve din simsarcılarını
Mit ortaklığında takibe alacağız.

Modern
giyimi teşvik edecek ve onu gölgeleyen Avrupalı kardeşlerimize mahcup edecek
giyimlere son vereceğiz.

Meclise
tesettürle girenleri çıkaracak, o kutsal yere herkesi almayacağız.

Meclise
tesettürlü girenlere Çık Çık demeyecek, girmesini engelleyerek Girme Girme,
Giremezsin Giremezsin diyeceğiz.

Israr
edenleri ikna odalarında dengeye koyacağız.

Daha
da ısrar ederlerse bu vatandaşlarımızın yol paralarının yüzde onunu devlet
olarak karşılayıp, bunları Arabistan-a göndereceğiz.

-Herkesi
kucaklayacağız. Hendekçi arkadaşlara kucak açacağız.

-Gençlere
özgürlük verip tüm duvarları yıkacak, yeni modern duvarlar inşa edeceğiz.

-Homoseksüellerin
üzüntülerine çare bulacak, onları da memnun edeceğiz.

Biz
özgürlükçüyüz.

Aslında
zamanla kanunları kaldıracak, hapishanelerin kapılarını açarak herkese tam bir
özgürlük getireceğiz.

-Esed-i
memlekete davet edip, bize gelen Suriyelileri götürmesi için ricada
bulunacağız.

-İsrail
ile yaptığımız anlaşmaları tekrar devreye koyacağız, geçmiş mağduriyetlerini
telafi edeceğiz.

-Köprülerin
yapılmasını durduracak, yapılan köprülerin yıkılmasını acilen devreye koyarak,
düşmanın kolayca memleketimizde at koşturmasının önüne geçeceğiz.

Kanal
İstanbul-a müsaade etmeyeceğiz. Abd-nin memleketimizi işgal etmesinin önünü
açmayacağız.

İkinci
bir Çanakkale zaferine imza atacağız.

Kahrolsun
Amerika.. Kahrolsun… şey…

Neyse
herkesi kızdırmayalım.

-Araba
marabalarla uğraşıp da bu milletin helal parasını çar çur etmeyecek, Avrupalı
dostlarımızı tekrar kazanmak, şey yani kazandırmak için iletişimlerimizi
sıklaştıracağız.

Eşeklerimiz
ne güne duruyor. Bedava saman yiyip, yan gelip yatıyorlar.

Onları
çalıştırıp milletin alın terini eşeklere yükleyeceğiz.

Hiç
kavga etmeyeceğiz.

-Tünellerin
açılmasını yasaklayacak, açılanları tekrar kapatacağız.

Allah-ın
büyük bir nimeti olan dağların estetik yapılarının bozulmasına imkân
vermeyeceğiz.

Birde
bize Allah demiyor, Allah-la kavgalı diyorlar.

İnşaallah-
Maşaallah diyoruz ya…

-Hastane
mastane ve hele hele şehir hastanelerini kaldırıp, milletin gezi parkları
yapacağız.

İlaçlara
verilen boş yere paraları harcatmayıp, yurt dışının en iyi fabrikalarından
hayvan mamaları getireceğiz ve hayvan hastanelerine çevireceğiz.

Hayvan
severlerin sevinmelerini sağlayacağız.

-İki
bayramda yani yılbaşı ve 1 Mayısta vatandaşlarımızın tüm içkileri bizden
olacak.

Vatandaşlarımız
diledikleri gibi eğlenecek, hoplayıp zıplayacak, içlerinde ne kadar mikroplar
varsa dökecekler.

Mikroplu
kimse kalmayacak.

Katılmayıp
kalanlar olursa onları da dezenfekte edeceğiz.

Gerekirse
karantinaya alacağız.

Kimseye
bulaşmasın diye…

Bu
bir devlet aklıdır ve bir devlet güvencesidir.

-Bir
müddettir mağdur olan patatesçi ve soğancı kardeşlerimizin ve de patates ve
soğan yiyemeyen vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerini gidermek ve tekrar
yaşanmasının önüne geçmek için başta Çamlıca ve taksim camilerini ve akabinde
yan yana bulunan, birbirine yakın olan camilerden birilerini som soğuk, buz
gibi soğuk depoları yaparak patates ve soğanları koruma altına alacağız.

Aynı
durum sarımsağında başına gelmemesi için köyleri ve köylüleri harekete geçirip
ihtiyaç halince cami ve köy odalarını kullanıma açacağız.

Biz
üretken bir partiyiz.

-Öğrencilere
bedava soğan vereceğiz, sarımsakta yanında eşantiyon.

Suyu,
elektriği, taşıtları bir zamanlar Rusya-daki gibi bedava yapacağız.

Gerekirse
zenginlerden evlerini alıp, fakirlere bedavaya kırk dokuz yıllığına
kiralayacağız.

Yaşasın
kominizm ve gelsin sosyalizm.

-Hortlattığımız
şey yani hortlayan irtica ve şeriatın ğırtlağına çökeceğiz.

Bu
memlekete hilafet- şeriat ve kominizm gelirse ancak bizim elimizle geleceğini
göstereceğiz.

Batılı
dostlarımız yanlış anlamasın, hilafeti getirecek değiliz, söz gelimi…

Herkesi
kendimize benzeteceğiz.

Böylece
biz herkes, herkeste biz olacak, kavga bitecek. Birlik olacağız.

-Sağılacak
inekler çoğalacak ve sütü yeni doğan çocuklara bedava verip, anneyi süt verme
eziyetinden kurtaracağız.

-Doğumlara
sınır koyacağız. Öyle en az üç çocuk falan yok.

En
fazla iki çocuk olacak. Yiyen ve harcayan az olacağından ekonomi gelişecek.

Bir
yandan da erkek çocukların fazla doğmasının önüne geçerek, kadınların haklarını
korumuş olacağız.

-Memleketimize
yeni yerler açmak için tüm mezarlıkları kaldıracağız. Kemikleri fabrikalarda ve
buharlı trenlerde geri dönüşüme kazandırmak için kullanacağız.

Fazla
söze ne gerek var.

Kısaca
biz eskisi gibi olacağız.

Eskici
pazarlarını aktif hale getireceğiz.

Yaptıklarımız
yapacaklarımızın bir garantisidir.

Söz
veriyoruz.

(Siz
değerli okuyucularımıza verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.)

-Osman
Yüksele sorarlar;

Komünistlerle
aranızda ne fark var ?

Cevap
müthiş..

“Allah
var.”

MEHMET
ÖZÇELİK

29-12-2019




MAN KAFA O KAFA

MAN
KAFA O KAFA

Hangi
kafa?

İstemezük
kafası…

-Denizaltına
ne gerek var?

Balıklar
mı, köpek balığı mı bize saldıracak?

-Köprüye
ne gerek var?

Üzerinden
koyun sürüleri, inekler mi geçecek?

Hele
hele şu son günde çıkan arabaya hiç gerek yok nitekim yıllar önce bizim
sayemizde böyle bir gaileden Türkiye- yi kurtarmış, Avrupa devletlerinin bizi
sevmesi için onları zengin etmiştik.

Canım
bir çiçekle bahar gelmez ki!

Ortada
araba yok ki…

Hem
o kadar masrafa girmek yerine, heykel dikilse memlekete uğur getirmiş olur.

Yüz
yıldır getirdiği gibi.

-Hem
bu kadar cami varken, Çamlıca camiine ne gerek var ki?

Orayı
kim dolduracak ki!!??..

Gerçi
ilk gün 60 binlik olan camiyi 70 bine yakın kişi doldurmuş ama her zaman
dolmuyor, her zaman o kadar kalabalık olmuyor ki…

Stadlar
mı?

Doğru,
orası da bayramdan bayrama, şey yani maçtan maça kullanılıyor.

-Hem
biz niye orantısız olarak Pkk ile savaşıyoruz ki;

Onlar
hele bir ordu kursun, gelen 30 bin tır silah dağıtılsın, devletleri olsun ondan
sonra savaşırsınız.

Hem
onlar sigara izmaritini bile yere atmazlar.

Her
ne kadar devletin asker  ve polisini
öldürse, kürtlerin kız ve erkeklerini dağa kaçırıp savaştırsa da onlar
kendilerini savunuyorlar!

O
bir savunma ve özgürlük savaşçısıdır!

Hem
biz niye İdlibe ve sınır dışına gidiyoruz ki?

Ne
işimiz var oralarda?

Bak
Amerika on bin km. öteden gelip işi hallediyor!

Bırak
halletsin.

Hiçbir
şeye karışma…

Bırak
öyle kalsın.

Ne
suya dokun, ne de sabuna.

Varsın
kirli kalsın.

Zaten
yüz yıldır öyle değil mi?

Ve
öyle kalması için her yolu denemiyor muyuz?

Öyle
bir şeyler yapıp kibirlenmektense; ezik, büzük ve züğürt kalmak daha iyidir.

Zaten
yüz yıldır sürünüyoruz, gururumuz yerlerde sürünüyor.

Alışamıyoruz
biz bu ağırlıklara, taşıyamıyoruz da…

Batsın
bu dünya…

Gururlanmak
iyi bir şey değildir.

-Hem
o kanal İstanbul-a ne gerek var!

Oraya
harcanacak parayı İzmir-e versen, ne çöp tepeleri kalır ve ne de su tankerleri.

Yazık
değil mi?

Niye
İzmir öyle?

Hep
o Kanal İstanbul yüzündendir.

Araba
fabrikası kurma sevdasındandır.

Onun
yerine İzmir-de ve İstanbul-da olduğu gibi heykel dikme gibi bir çaba içine
girilseydi, insanların kafalarını rahatlatmak ve düşünmelerini engellemek için
içki fabrikaları açılsaydı, toplum sıkıntısını unuturdu!!!

Hiçbir
zaman 17/25 Aralık hak arayışları ve de adalet yürüyüşlerine gerek kalmazdı.

Ve
yapacaklarımızı da yapmamış oluruz.

Yapacaklarımız
derken, yıkıma yönelik hareketler.

Suriyelilere
yaptığımız yardımdan daha çok, 17/25 aralık tahriblerine fazlasıyla harcananlardan
daha çok bir kayıp…

Aslınca
açıkçası ve ilk defa doğrusunu söylemem gerekirse;

Bizim
amacımız bir şeyler yapmak değil, yapılanlara muhalefet etmektir!!!

Bize
verilen düdüğü öttürmektir.

-İşte
yüz yıllık o kafa bu kafadır.

Man
kafa.. Kısır kafa.. Hantal kafa.. Gelişmemiş kafa..

Muhalefet
kafası.

İstemezük
kafası.

Azınlık
kafası.

Bin
yılda geçse değişmeyen kafa…

Âhiretten
habersiz, dünyadan da nasibsiz.

“Ne kendi etti rahat, ne âlem buldu huzur,

Yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehli kubur”

MEHMET ÖZÇELİK

29-12-2019