İMAN EMN-U EMAN VE GÜVENDİR

İMAN
EMN-U EMAN VE GÜVENDİR

İman
nedir? Emandır- Güvendir- İtimattır- Dayanmaktır- Nisbet ve İntisabtır.

İnsanlar
o imanla ancak hayatta kalıp, ona güvenle varlığını devam ettirebilir.

O’na
güven olmadığı takdirde insan neye güvenecek? Nasıl güvenecek? Nasıl
yaşayacaktır?

Kâfir
bile olsa, şüphede olsa, şek halinde bile olsa; O güvenle Yaşar.

O
Güven olmadıktan sonra gelişinin başlangıcından öncesi olmayan gitti.

Sonrası
kendisi için olmayan bir insan bu hayatta hangi güven ile, Neye dayanarak
varlığını devam ettirecek ve Neye dayanaraktan varlığının devam etmesini,
sonradan var olmasını sürdürebilmesini, ebediyete kadar nasıl uzanabilecek?

Neye
tutunacak? Neye dayanacak? Neye güvenecek? Kimden istimdat edecek ve kimden
Medet alacak?

Tutunacak
bir dalı olmayan bir insan, varlıklar içerisinde neye tutunacak? Neye sarılacak,
ne ile varlığını sürdürebilecek? Güvenci nedir? Neye güveniyor? Kendine mi
güveniyor? Enaniyetine mi güveniyor? Nefsine mi güveniyor? Heva ve hevesine mi
güveniyor?

Yoksa
bunların ötesinde bütün bu sahibi alemin, sahibi kainatın sahibi olan Allah’a mı
güveniyor?

O
Allah’a güven olmazsa hangi Güven o insanı güvende tutar, ayakta tutar, var
eder? İman hayata bir nurdur hem kuvvettir.

Evet
hakiki imanı elde eden adam kâinatın fevkinde bir güç ve kuvvet elde eder. Kâinata
meydan okuyabilir.

O
iman ve güvenini kaybetmiş olan aslında güven demek olan iman, insanın
hayatının devamında da, var olmasında da, Rabb’i ile irtibatını sağlamasında da
esas olan bir unsurdur.

O
iman olmadığı zaman o insan küfrün karanlıklarında güvensiz, her şey vahşi ve
vahşet içerisinde kalır. Hayatın her anı Onun için yaşanmaz hale gelir. Öyle ki
cehennemin fevkinde bir cehennem olaraktan o insanı yakar. Yaşantısını öldürücü
bir zehir hükmüne getirir.

Ondandır
ki Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi; âsi bir müminin cehennemdeki maddi
azabından, cehennemin yakıcılığından daha şiddetli olarak, kâfirin bu dünyadaki
manevi Cehennemi, küfrü Cehennem olaraktan onu Yakar, mahveder ve bitirir.

Ehli
imanın bu dünyada dahi Allaha olan güveninden dolayı bir cennet hayatını
yaşamış olması, Hayatından lezzet almış olması, bir güvencesinin, bir Sigorta
ve garantisinin olmasından, Ezel ve ebed sultanı olan Allah’a dayanmasından,
güvenmesinden kaynaklanır. O güven olmazsa hayat zehir olur, hayat hakikaten
çekilmez olur, ölümden beter olur. Ancak o güvendir ki mümini yaşatır, o iman
ile o mümin yaşamış olur.

Allah’a
iman edip güvenen ve ona İtimat edip dayanan insanla, ona inanmayan ve o güvenci
kaybetmiş olan insanın arasındaki fark; adeta cennet ve cehennem arasındaki
fark kadardır.

O
halde gerçek Kurtuluş imandadır. İmanla kurtulabilir. Çünkü iman da o güç var.
O güven var.

Küfür
ise o garantiyi kestiği, o mensubiyeti ortadan kaldırdığı içindir ki, hiçbir
dayanağı olmamaktadır.

Gerçek
sahibi ile olan güvenini kaybettiği gibi O’na mensup olan, onun yarattığı
varlıklar ile de güveni yıkılmış ve sarsılmış olur. Allah’a dayanmayan onun
yarattığı varlıklara hangi suretle dayanacaktır?

Çünkü
mülk onundur. O Malik-el Mülktür, her şeyin sahibidir. Her şeyi var eden,
yaratan ve Her şeyi elinde tutandır.

O
halde güvende O’nadır, imanda O’na bağlılıktadır.

******************  

Beni
ben yapan imanımdır.

Beni
ben yapan ve beni unutmayan Bir Rabbim var.

Zaten
kendisi için yokluk olmayan rabbim, beni karanlıktan aydınlığa çıkardı.

 “lâ te’huzühu sinetün velâ nevm. “-“O’nu ne
gaflet basar, ne de uyku.” (Bakara.255.)

3. Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.

6. Seni yetim bulup da
barındırmadı mı?

7. Seni yolunu kaybetmiş olarak
bulup da yola iletmedi mi?

8. Seni ihtiyaç içinde bulup da
zengin etmedi mi?” (Dua suresi.)

“İmanın şuuruyla
ve iman rabıtasıyla, Arz ve Semâvât
San’atkârına intisap noktasında gökleri yıldızlarla, zemini
çiçekler ve güzel mahlûklarla yapan, süslendiren ve böyle herbir san’atta
yüzer mu’cize gösteren bir san’atkârın eser-i san’atı ve
böyle hadsiz harikalı bir ustanın yapılışı olmak, ne kadar antika
ve kıymettar ve şuuru varsa ne kadar iftihar eder ve
şereflenir…” (Bediüzzaman. Şualar. 107.)

“Hayat, Zât-ı
Bâki-i Hayy-ı Kayyûma baktıkça ve iman dahi hayata hayat ve ruh oldukça,
hem bekà bulur, hem bâki meyveler verir. Hem öyle
yükseklenir ki, sermediyet cilvesini alır; daha ömrün kısa ve uzunluğuna
bakmaz . (Bediüzzaman. Şualar. 111.)

Allah
bes gayrı heves.

MEHMET
ÖZÇELİK

14-12-2019