DENGE

DENGE

İster
insani olsun ister hayvani olsun, insanlar ve hayvanlar bu dünyaya kendilerine
vücut giydirilerek, vücut elbisesi ile donatılıp, Talim ve taallüm amacıyla bu
dünyaya gönderilmiştir.

Bu
dünyada eğitimini yapan insanlar kendi Kemal derecesinde buradan mezun olurlar.
Seviye içerisinde kabiliyetinin standartları çerçevesinde aynen ahirette de
devam edeceklerdir.

Mesela
İnsan Cennet hayatında aynen burada, dünyada sevmiş olduğu işlerini orada
mecburiyet tahtında olmaksızın bir zevk içerisinde, aynı hizmetini, isteğini,
çabasını, mesleğini, gayretini Terakki ederekten sonsuza kadar yükselerek devam
ettirecektir.

-Ahirette
hiçbir şey sıfırdan başlamıyor. Buradaki -Tabiri caizse- mânen emekli olunan
katma değer üzerinden, derece itibarıyla ahirette aynısı, aynı Pergel açısı
içerisinde devam edecektir.

Sonsuza
dek ve iki insan arasındaki bu dünyadan farklı emeklilik, farklı açı ahirette kapanmaksızın,
o açı sürekli bir şekilde açık kalarak sonsuza dek devam edecektir.

****************

Alemdeki
eksiler artışlara ve artıların artmasına vesiledir.

Alemde
eksi olarak, nokta olarak, kusur olarak görülen şey aslında başka artıları,
başka mükemmelliklerin ortaya çıkmasına vesiledir. Böylece alemi ve her şeyi ve
de olayları bir bütün olarak değerlendirmek, bir bütün içerisinde olaylara,
meselelere, varlıklara, hayata, yaşayışa, seyre bakmak lazımdır.

Ceylan’ın
görmedeki kusuru, çıtanın görmedeki üstünlüğünü ortaya çıkarır.

Bazı
hayvanların zafiyet ve acziyeti, onu avlayan diğer avcı hayvanların avcılık karakterinin
gelişiminin önünü açar.

Böylece
umum varlıklar kemal yolunda kabiliyetlerin gelişimine sebeb olurken, alemde sürekli
kabiliyetler üretilmiş olur.

Nebatat
hayvanlara hizmet ederken, hayvanat da insana hizmet etmektedir.

Hepsi
bir bütün olarak kabiliyetlerin gelişimine ve manen şükür mahsulünün devamına
sebeb olur.

İşte
Kader bir bütündür. Kader tüm artıların toplamıdır. Kader olaylara tüm eksi ve
artıları ile, bir bütünlük içerisinde bakmak demektir.

Kader
neticedir. Kader Hülasadır, Kader Tahterevallidir Kader bütün varlıklar
arasındaki denge unsurudur. Nizam, intizam ve ölçüdür. Hakim İsminin tam
tezahürüdür .

Allah’ın
bütün isim ve sıfatlarının ana anahtarı alim ismindedir.

Kader
Allahın ilmidir.

İlim
ise maluma tabidir, malum ilme değil.

Yarıştaki
amaç ve hedef başarılı ve iyi olanı ortaya çıkartmaktır. Bir yandan başarısız
olanlar dökülürken, finale ve hedefe ulaşacak olanı seçmektir. Âlemdeki toplu
yardımlaşmada bu başarıyı elde etmeyi hedefler …

Kemalini
tamamlayan varlığını sürdürürken, tamamlayamayanlar dökülmektedir.

Mesela;
yumurtanın üzerinde 21 gün oturulması halinde hayat devam ediyor.

Oluşumunu
tamamlamayıp erken doğum, harici müdahale buna mani oluyor.

Aleme
her şey kemalini tamamlamak için gönderilmiştir.

MEHMET ÖZÇELİK

18-11-2019




BİR MEMLEKET DÜŞÜNÜN Kİ…

BİR
MEMLEKET DÜŞÜNÜN Kİ…

Bu
memlekette kavgacıların kavgalı konularını çıkaracak olsanız, başta aydınlar
olmak üzere anlatacakları ve üretecekleri bir şeyleri olmayacak ve kalmayacaktır.

Gerek
memleketimiz gerek İslam dünyası ve de batı dünyasından siyasi kavgaları çekip
alsanız, adam gibi hakikatleri anlatacak insan nadir bulunacaktır.

İşte
kavgaların sebebi problemleri çözmek değil, müzminleştirmek amaçlıdır.

Eğer
dünyada siyasi kavgalar bitmiş olsa, birdenbire insanların nazarları
İslamiyet’e dönecektir.

-Bir
memleket düşünün ki; O memlekette kavga edip suç işleyenler polis tarafından bütün
sıkıntılara rağmen toplanıyor. Emniyete götürülüyor, işlemler yapılıyor ve neticede
mahkemeye çıkarılıyor. Mahkemede ise bir sebeple salıveriliyor. O adaletten ne
kadar bir adalet beklenir?

Yıllarca
söyledim ve yazdım, Memleketimizin birinci problemi, hukuktaki çözümsüz ve
yetersiz problemlerdir.

Yıllar
önce şehrin ortasında iki kişi şiddetle kavga ediyorlardı.

Karşı
taraftaki kitapçıda bulunuyordum. Valiliğin önünde vatandaşlar toplanmış, büyük
kalabalık oluşmuştu. Epey sonra polis geldi, olaya el koydu.

Kitapçıda
bulunan bir sivil polis durumunu söyleyince kitapçı neden müdahale etmediğini
söyledi.

O
ise bunun faydasının olmayacağını söylemişti.

Elbette
mecbur değildi ancak karışması halinde sıkıntı yaşayacağını biliyordu.

-Bir
okul düşünün ki öğrenciler keyfi olarak her türlü hareketi yapabiliyor. Fakat
öğretmen neticede arada kalarak o yapılan suçlarda suçlu duruma düşüyor. Suçlu
olan öğrenciler iken, öğretmenden hesap soruluyor.

Öğrencinin
onlarca yumruk atmasının hesabı sorulmazken, mağdur olup zarar gören ve uyarı
amaçlı tokat atan öğretmene hesabı soruluyor.

Öğrenciler
öğütle serbest bırakılırken, öğretmen adeta sorguya çekiliyor.

Adeta
kadın üzerinden erkeğe yüklenildiği gibi, öğrenci üzerinden de öğretmene
yüklenilmektedir.

-Bir
öğrenci düşünün ki; sınıf ortamında öğretmenin üzerine yürürken, sadece bir
kınama ile öğrenci uyarılırken, bir yıl boyunca o sınıfa giren öğretmenin
düştüğü zilleti düşünün!

Öğrencinin
bu rahat ortamına öğretmen sahip değildir.

Bakanlık
acilen öğretmenden önce, öğretmenin izzetini korumalıdır. Yoksa eğitim diye bir
şey kalmaz.

Öğretmen
güçlendirilmeli, öğrencilerden devam mecburiyeti kaldırılmalı, gerçek manada
okuyacak insanlar ciddi eğitime tabi tutulmalı, liyakat ve başarı ön plana
çıkarılmalıdır.

Ödül
ve ceza hakkıyla uygulanmalıdır.

Bu
ikisinde okullarımız yetersizdir.

Yıllar
önce bir müdür arkadaşa; haklı olarak bir öğrenciyi okuldan atmasını, bunun
diğerlerine yüz kere söylemeden daha etkili olacağını söylemiştim.

O
müdür; bunu üç kere yapıp Milli Eğitime gönderdiklerini ve her seferinde; -Bir
daha görüşmek üzere- deyip geri gönderdikleri ızdırabını dile getirmişti.

Şunu
çok rahatlıkla söyleyebilirim; her sınıfı en fazla üç veya beş öğrencinin
bozduğunu, dersi işlenmez hale getirdiğini müşahede etmekteyiz.

Geçmişte
eğitimde ifrat olan davranışlar, bu gün tefrit ile sürdürülmektedir.

Geçmişin
sıkıntılı ve ifrat döneminde öğrenci idik, bu tefrit döneminde öğretmen olduk.

Bunun
vasatı bulunamaz mı?

Eğitimde
hala vasat yakalanamadı, o da her alanda…


Bizler nerelerde yanlış yapıyoruz?

Bir
öğrenci grubuna yiyecek dağıtıldığında kontrolden çıkıyor, kıtlıktan çıkmış
insanlar gibi saldırgan hal alıyorlar.

Bir
otobüse bindirildiğinde, bir yere sevk edildiğinde binerken büyük bir izdiham
yaşanıyor.

Yemekte
kapışma, her şeyde saldırma bir türlü azalmıyor.

Afrikalı
aç toplumlarda bile bu hal görülmez iken, eğitilmiş hayvanlarda bile, hangi
sebeple olursa olsun, böyle bir durum yaşanmazken, neden bu öğrencilerde bu
kontrol mekanizması oluşturulamamaktadır?

Herhalde
bir yerde değil, çok yerde yanlış yapılmaktadır.

Eğitimin
sevdirilmesinden daha öncelikli yapılacak iş, nefret ettirmenin önüne
geçmektir.

Toplumda
okumuş banka soyan insanlar olmaktansa, varsın okumamış saygılı, helal ve
haramdan korkan bir toplum olsun…

MEHMET ÖZÇELİK

18-11-2019