DİN ADAMLARI VE İSTİKAMET

DİN ADAMLARI VE İSTİKAMET

Toplumdaki zikzaklar, olumsuz fikir ve davranışlar din adamlarının istikametsiz, ölçüsüz, dengesiz, bulanık, net olmayan, kararsız görüş ve yaşayışlarından kaynaklanmaktadır.

Adeta ne yapacağız, nasıl düşüneceğiz, nasıl hareket deceğiz diyerek bocalama içerisinde kalmaları yani hoca ve din adamları tarafından a’rafta bırakılmalarından kaynaklanmaktadır.

Her meslek ve mensubunda bu durum olabilir ancak dini temsil eden kişideki bozulmalar, bu bozulmalara mesned teşkil etmektedir.

Bu bozulmalarda ya dini temsil edenlerin yetersizliklerinden, dini hakkıyla anlayamamalarından, kendi zamanlarının şartları içerisinde daha sağlıklı değerlendirememelerinden veya toplumda değişim yapmak isteyen veya bozmak için bir araç olarak dini kullanmalarından kaynaklanmaktadır.

Bu durum siyasette de görülmekte ve her türlü maddi manevi iktidar ve güç elde etmeye çalışanlarda görülmektedir.

Gerçek alimler devre dışı bırakılırken, din adamları yıpratılmaya ve yetersizleştirilmeye çalışılmaktadır.

Gerçek İslam alimlerini hedef alıp devre dışı bırakanlar, ulema-is-su’ denilen ehli sünnet dışı tahrib edici kimselerin önünü açmaktadırlar.

Din kisvesi altında çok tahribat yapılmaktadır.

***************   

Yahu Cübbeli Ahmet hocaya saldırıyorlar!.

Atatürk hakkında şöyle şöyle olumlu şeyler söylemiş diye!!!?[1]

Ne var yani!? Yüz sene öncesinde Kutbu Azam bile basiret körelmesiyle davranırken;

“Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri de Yirmi Altıncı Mektub, Dördüncü Mebhas, Dokuzuncu Mes’ele’de “Bir zaman, ben bir kısım ehl-i dalâlete mühim bir vakitte kahr ile duâ ettim”2 der. Bu hadisenin ayrıntısını Üstad’ın talebesi Çaycı Emin Ağabeyden (Emin Çayırlı) dinleyelim:

“Üstad’ın Kutb-u Azamla konuşması’

“Bir gün beraber ikindi namazını kıldık. Namazdan sonra tesbihatta iken: ‘Kambur, ben mi haklıyım, yoksa sen mi haklısın?’ diye birisine hitap ediyordu.

“Ben yine bir çok zamanlar olduğu gibi, hayretler içindeydim. Odasında benimle kendisinden başka kimse yoktu. Benim merakımı görünce, mes’eleyi şu şekilde izâh etti: ‘Onuncu Söz, haşir ve âhiret hakkındadır. Ben o eseri bir vakitler Barla’da yazıyordum. Baktım o günlerde bir İslâm düşmanı, ıslâhı gayr-i kabil… Arefeye bir kaç gün vardı. Ben bedduâ ettim. Benim bedduâma karşılık bütün Hicaz velileri ve Hicaz’daki Kutb-u A’zâm ise, onun ıslâhı için duâ ediyorlardı. Benim bedduâm ferdî kaldığı için iâde edildi. Aradan uzun seneler geçti. Baktım, bu sene (1938-1939 senesi) bana nihayet hak verdiler. Ben hâlbuki bunun ıslahının gayr-i kâbil olduğunu biliyordum. Onlar nihayet bu sene başladılar bedduâ etmeye. Benim konuştuğum Kutb-u A’zam’dır; Mekke-i Mükerreme’dedir. Bütün Hicaz’la birlikte bedduâ etmeye başladı. Bana hak verdi. Ben de ona hitap ettim.”

Cübbeli istikametsiz ve ölçüsüz davranmış çok mu yani!!!?

Demek ki basiret böyle bir şeymiş.

İnsanın aklı açık olabilir, çenesi çok iyi çalışabilir ancak basiret körelmişse onu ya musibetler açar, ya da göz kapanınca açılır.

Allah istikamet versin.

-Dik duramayan ve yamulan alimler veya alim görüntülü kimseler.

İlmi hazmetmeyen alim, toplumca da hazmedilmez.

Cübbelinin ilmi hazmedilmemiş ilimdir.

Mutfaktaki malzemeleri sunarken, ondan yemek yapmakta nakıs kalmaktadır.

-YILDIZ ARAYIP GÖKTE NİCE TURFA MÜNECCİM
GAFLET İLE GÖRMEZ KUYUYU REH-GÜZERİNDE.. ZİYA PAŞA
(Birçok acemi müneccim gökte yıldız ararken gaflete dalarak yollarındaki kuyuyu görmezler.)

*********

” Tarihçi Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu olaya şöyle tanıklık etmiştir:
“Bu olay Arapça ezanın kaldırıldığı zaman olmuştur. Mustafa Kemal İzmirdeydi. Bursa’da Ulucamide bir müezzinin ezanı Türkçe okumayıp Arapça okuduğunu öğrendi. Sofradaydık, derakap hususi trenin hazırlanmasını emretti. Tren öylesine bir şekilde geldi ki, Karaköy’e kadar Mustafa Kemal bağırıyordu ‘Yavaş gidiyor daha süratli’ Karaköy’den otomobille gayet bozuk bir yoldan Bursa’ya varıldı. Paşanın oradan kalkıp Burşa’ya geldiğini haber alınca, Ankara ‘Bu telaşa sebep ne” demiş. Bunu Mustafa Kemal duymuştu. ‘Bir müezzin Arapça ezan okuyor. Ne vali, ne müddeimumi, ne polis hadiseyle ilgileniyor. Biz inkılap yapıyoruz. Bir milletin kaderini elimize aldık, çocuk
oyuncağı mı bu işler? Bu eserin kurucusu benim. Bursa’da devlet makamları inkılapları korumak için alakalanmadıklarında benim ne yapmamı istiyorsunuz? Durmamı mı?’ dedi. Ondan sonra verilen yemekte bu sözleri söyledi. Konuşmanın gazetelerde neşredilmediğini hatırlıyorum.”[2]

****************  

Fetö bunu başından beri yaptı ve her türlü gayrı meşru yolu meşru hedeflerine!? ulaşmak için kullandı.

-“Latif Erdoğan’ın anlattığı bir iddia filmlere konu olacak cinstendi.
Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın rahatsızlanarak ameliyat olduğu gün, ilk olarak cemaat hastanesine götürüldüğünü söyleyen Latif Erdoğan’ın bu sözleri soruşturma dosyasına da girecekti. Erdoğan’ın iddiasına göre, Başbakan rahatsızlandıktan sonra cemaat hastanesine kaldırıldı ve ardından devreye MİT Müsteşarı Hakan Fidan girdi. Başbakan’ın orada tedavi edilmesine engel olan Fidan, bu yüzden cemaat tarafından çizildi. Bir diğer iddia ise, cemaatin MİT Müsteşarlığı’na Ramazan Akyürek’i getirme planı olduğuydu…”[3]

*******************   

Mesela Mehmet Akif şaibeli Cemaleddin-. Efganiyi değerlendirirken;

-”Mehmet Akif ve benzeri birkaç kişi, O’nu hararetle müdafaa etmişler ve Afganî’yi lâyık olduğu mevkiye oturtmaya çalışmışlardır. Sırât-ı Müstakimin 91. sayısında, Akif onun hakkında şunları söylen «Bugün Mısır ülkesinde islam adına mücadele eden ne ka dar insan varsa, bütün bu kıymetli insanlar Cemaleddin Afganî’nin yetiştirdiği kişilerdir…
«Merhumu ne Afganistan’da, ne Hindistan’da, ne Avrupa da ve ne de Osmanlı toprağında rahat bırakmadılar. Hiç bir yerde onu rahat ettirmediler. Cemaleddin, İslâm dininden biraz taviz verse idi, İslâm için mücadele etmekten biraz olsun vazgeçse idi, dünyanın her tarafında itibar ve makam bulurdu. Debdebe ve şatafat içinde yaşardı. Fakat o bütün mansıblara ulaşmak kabiliyetinde olduğu halde, İslâm konusunda tavizsiz olduğu için, bunların hepsinden mahrum bırakılmış bir büyük insandır. Hiç kimsenin dayanamayacağı hakaretlere ve taarruzlara kendi imanı ile karşı koydu. Kâmil, üstün kelimesinin ihtiva ettiği manaya göre o bir yaşayan şehid idi…»[4]

-Diğer taraftan kendi zamanındaki menfi insanların bile ruhaniyetinden meded umdukları Abdulhamid hakkında ise;

-Mehmet Akif, Sultan II. Abdülhamid ile ilgili olarak:

Hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse,
“Bu bir câni!” dedin sürdün, ya mahkum eylendin hapse.
Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdana, her hisse,
Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye’se…
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblis’e

Bu dizeler Mehmet Akif Ersoy’un İstibdad isimli şiirinden alınmıştır. Şiirin ilk dizeleri “Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdad, / Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd”  şeklinde. Buradan da anlıyoruz ki, şiir İstibdad Devri’nden sonra yazılmış.

Şiirde Mehmet Akif dönemin yahut bir önceki dönemin Sultan’ına mel’un yakıştırması yapmış ve İblis’ten daha aşağılık görmüştür.

Akif yine başka bir şiirinde:

-“Ortalık şöyle fena, böyle müzebzeb işler,
Ah o Yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer,
Âkıbet çok kötü…”[5]

Akif Tevfik Fikretin Abdulhamidin ruhaniyetinden istimdat dilediği gibi, Akif de Abdulhamidi arar kişi olmuştur.[6]

Yakın dostlarından Yozgatlı Mehmet Efendi’ye söylediği şu sözler hastalandığı yıllarda II. Abdülhamid hakkındaki görüşünü değiştirmiş olduğuna bir delil olarak kabul edilebilir. “Ölmez de iyileşebilirsem hatıralarımı yazmak istiyorum. Hatıralarımda Sultan II. Abdülhamid’e karşı itizar (özür dileme) ve itiraflarım olacak.” demiştir.

****************  

Ahiret her şeyin faş olup görüleceği yerdir.

-Hallâc-ı Mansur: “Bana açtığın sırları onlara da açsan veya onlardan gizlediğin sırları benden de gizleseydin bu başıma gelmeseydi”

MEHMET ÖZÇELİK

22-06-2019


[1] https://m.youtube.com/watch?v=6YBFJIjWU9Q

https://www.risalehaber.com/cubbeli-ahmet-hocanin-sasirtan-ataturk-yorumu-356017h.htm

[2] Atatürkün Bursa Nutku.Sh.23.

[3] CAN ÖZÇELİK-KÂİNAT İMAMI-FETHULLAH GÜLEN Kitabından.49.

[4] ABDÜLHAMİD’İN HATIRA DEFTERİ-Sh.7.Hazırlayan: İsmet Bozdağ.

[5] https://foyuk.wordpress.com/2014/08/05/yildizdaki-baykus-mehmet-akifin-ii-abdulhamid-hakkinda-gorusleri/

https://listekitap.com/haber/mehmet-akif-ersoyun-sultan-ii-abdulhamidi-baykusa-benzettigi-siir-istibdad/

[6] https://www.youtube.com/watch?v=aCHUQWAyde0

Loading

No ResponsesHaziran 22nd, 2019