KADİR MISIROĞLU-NU RAHMETLE YADEDİYORUM

KADİR MISIROĞLU-NU RAHMETLE YADEDİYORUM

Kadir Mısıroğlu Hak üzere idi ve Hakka yürüdü.

Hak üzere oldu ve hakkı pervasızca savundu.

-Kadir Mısıroğlu ‘nun vasiyeti ;

“Mustafa Kemal’e zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin.”

Atatürkçülüğun karşısında kale gibi durdu. Yıkılışını ve 5816 sayılı Atatürk’ü koruma kanununun kalkmasını ve de Ayasofya’nın açılışını çok arzuluyordu.

Türkiye’nin kangrenleşmis olan atatürkçülüğun karşısında cesurca durdu ve haykırdı.

Türkiye’nin gerçek probleminin karşısında durdu. Belge sundu, belgeyle konuştu.

-Mısıroğlu :” Sultan Abdülhamid Han’ı tahttan indiren ordu, Konya’dan gelmedi, Erzurum’dan gelmedi, Selanik’ten geldi…

Neden?

Selanik, Sultan Bayezid’in İspanya’dan katliamdan kaçan Yahudileri yerleştirdiği yerdir!..

Devlet-i Aliyye’yi batıran İttihat ve Terakki Selanik’te kuruldu !

Niye ?

Çıfıt muhit onun için…

Nerde Emmanuel Karaso ? Nerde İbrahim Temo ?

İttihat ve Terakki’yi kurdum diye övünen adam,

( İbrahim Temo’yu kastediyor ) 1936′ da İstanbul’da Tabipler Kongresine Romanya delegesi olarak geldi.

Ulan sen Türk değilmiydin it oğlu it !

Madem Türkiye’yi kurtarmak için uğraştın, İstibdat’tan, Padişahtan, Hilâfet’ten kurtarmak için.

Aha kurtuldu. ” Niye Bükreş’te yaşıyorsun ” diye bir Türk yakasına yapışmadı…”

-Kadir Mısıroğlu, “Putların devrildiği gün kabrimin taşını kıble istikametinde devirin, şükür secdesine varsın” diye vasiyet etmişti.

-Yalan söyleyen tarihi ve tarihçiyi anlattı, tarihin çöplüğüne süpürttü.

Resmi tarihi değil, bu milletin geçmişteki tarihini anlattı.

Lozanı ve kirli yüzünü ondan öğrendik.

Tarihi sevdirdi. Gerçek tarihi gösterdi.

Tarihi alanda güvenle yeri doldurulamayan bir tarihçiydi.

Aslında o bir avukat iken, tarihçi olarak bilindi.

Tarihi gerçekleri avukat gibi savundu.

Cesur, dik, hakperest, hakkı  haykıran, bir tarihçiydi o.

Yüzlerce videosunu ve cumartesi sohbetlerini izledim, takip ettim.

Artık bundan sonra kimi izleyeceğim?

Zorlukların, zorların ve zor dönemin zorlu insanı idi o.

-“Ben ölünce ”bir OSMANLI öldü” deyin. Vallahi hayatım boyunca böyle yaşadım ve yaşamaya gayret ettim. Mücadelem dinime ve ecdadıma düşman olanlarladır.”

O adeta Osmanlı’nın son temsilcisi ve avukatı idi.

Hayır ve rahmetle yad edilecek bir insan.

-Bazı tashih edilecek noktaları olsa da insanlar hasenat ve seyyiatlarına göre değerlendirilir.

-Bediüzzamanın talebesi olan Hüsrev Altınbaşakla aynı hapishanede kalmış ve onu haklı olarak yere göğe sığdıramamaktadır. Onun üstadı olan Bediüzzaman hakkında ise tashih edilecek hususları vardır.

Onun hasenatı seyyiatından çok biridir.

-KEŞKE YUNAN GALİP GELSEYDİ ne demektir?

Yunan galip gelseydi, senin dilini değiştirebilir miydi ?

Yunan galip gelseydi, senin yazını değiştirebilir miydi ?

Yunan galip gelseydi, halifeliği kaldırabilir miydi ?

Hiç birini yapamazdı… Çünkü halk, Yunan düşmandır diye mukavemet eder, gerekirse Çanakkale ruhu ile tekrar savaşır, karşı koyardı.

Fakat tüm bunları yapan, kendi içerisinden çıkan kurtuluş savaşının kumandanlarından bir Osmanlı askeri (Mustafa Kemal) olunca, aynı tepkiyi gösteremedi.

Keşke Yunan galip gelseydi; o zaman halk direnir ve ne dil ne din değişirdi. halk düşmanla savaşır ve onu kovardı.”

MEHMET ÖZÇELİK

06-05-2019

Loading

No ResponsesMayıs 6th, 2019