AĞIR BİR İMTİHAN

AĞIR
BİR İMTİHAN

Evet
gerçekten ağır bir imtihan fetö mağduru olmak.

Hadi
insanın onlarla bir bağlantısı olsa neyse.. Haydi bütün bu kirlilikler ortaya
çıkmış olmasına rağmen hala ona sahiplenmiş olduğundan dolayı ceza almış ve
hapiste kalmış olsa, birçok mağduriyet yaşamış olsa neyse…

Ama
onunla hiçbir bağlantısı olmadığı, maddi ve manevi destekçisi bulunmadığı halde,
bununla beraber fetöcü olarak yaftalanmak belki de en az 2 yıl boyunca
ölümlerden dönmek, görevinden alınarak 2 yıl mağdur olmak, atlet satıp onun
bunun bahçesinde çalışmaya kadar giden mağduriyetler.

Bu
da yetmiyormuş gibi hastalıkların depreşmesi, kalp hastalığından dolayı ölümcül
hali yaşamış olması, hakikaten zor bir imtihan…

İşin
en kötü tarafı da hain olarak yaftalanmak, öyle görülmek, en yakın dostu tarafından
terk edilmek, daha önce evinin gölgesinde durup da sigara içen öğretmenlerin,
sonrasında onun evinin gölgesine bile yanaşmayarak, evinin önünde sigarasını
bile içmeden onu terketmek, o kişinin onlarla irtibatı olmadığını bildiği halde
yine ondan uzak durmak,- ola ki ben de onun gibi bir mağduriyet yaşar mıyım
diye- böyle bir tehlike düşüncesi içerisinde en sevdiği insanlardan uzak olmak,
ömür boyu yaftalanmak ve torunları, çocukları, çevresi, yakınları, akrabaları,
tanıyanları tarafından farklı bir gözle görülmekten daha büyük bir imtihan
varmıdır?

Bir
de bunu düşünün ki; kendi çocuğunun da içeriye girmiş olması, bununla beraber
düşünün ki; torunun da babasını aramış olması, ne kadar hazin bir hal,
gerçekten kendi sıkıntısı bir yana, çocuğun sıkıntısı, torunun sıkıntısı ve
aile çevrelerinin hepsinin sıkıntısı, maddi sıkıntı başlı başına bir sıkıntı
ama manevi sıkıntı altında bir eziklik hissederekten sıkılmak hakikaten acı bir
durumdur.

Her
ne kadar vicdanı rahat olsa da onlarla ilgisi olmadığını bilse de böyle bir
ağır imtihanın altında dayanabilmek hakikaten güç bir imtihan.

Bir
de kendisinin yüzünden yiğeninin kazandığı imtihanda kendisinin bu sorgusunun bitmemesinden
dolayı, yiğeninin göreve alınmaması…

Bunlar
yetmiyormuş gibi bir de Adalet mekanizmasında bulunan insanların, hakimlerin,
savcıların adeta karşısındakini cürmü-meşhut gibi gayet suçlu görmesi, hepsini
aynı kefeye koyarak aynı şekilde değerlendirmiş olması, belki de dinleme durumuna
dahi gitmemesi ve hepsini içeriye atmış olmanın vermiş olduğu gururu ile; -ben buraya
gelen herkesi içeriye attım, hiç kimse kalmadı-, demesi …

Bunlar
da hakikaten taşınılması güç bir imtihan, ağır bir imtihan.

Kişi
kendisinin bu duruma düştüğünü bir düşünsün!

Buna
rağmen emekliliği dolmuş olmasına rağmen ancak mağdur olmanın vermiş olduğu
acıyı her şeyin üzerinde bir acı olduğu için bundan Berat etmek istemesi,
kendisini temize çıkartmaya çalışması, Tabiri caizse emekli olup o yaftayı
üzerinde taşımak istememesi, -Bak gördün mü, demek ki onlarla irtibatı varmış
ki, hemen emekliye ayrıldı- gibi çeşitli isnadlardan korunmak için 2 yıl maddi
sıkıntı çekmesi. Ancak o manevi sıkıntının ağırlığı o maddi sıkıntıyı da
unutturduğu içindir ki, kendisini temize çıkartmak için çaba gösterip, her
türlü sıkıntıya göğüs germesi…

-Kendi
kendine;Hain miyim gerçekten, ben eğer hain olmuş olsa idim; 15 Temmuz’da
dışarıya ilk çıkanlardan olmazdım.

Hain
olsaydım her şeyimi feda ederek, o zorluklar içerisinde niye dışarıya çıkaydım?
Hain olmuş olsaydım o kendisine darbe yapılan Erdoğan’ı desteklemek amacıyla,
neden seçimlerde ona oy verdim? Eğer hain olmuş olsam, her gittiğim yerde onun
aleyhinde propaganda yapar, onu kötüler ve herkesi ona düşman olarak yönlendirirdim!
Sırf vatanıma, milletime, inancıma zarar gelmesin diye, geçici de olsa,
olmadığı halde bu ağır ithamları adeta kabul eder hale gelir oldum.

-İndirilen
ezan uygulaması, müzik uygulaması, araba uygulamaları ile adeta hiç alakası
olmadığı, bir dakika dahi, bir saniye dahi konuşmadığı halde ancak 45 defa
sinyal vermiş olması, bir kelimelik mesaj gitmemiş olmasına rağmen hakim
rahatlıkla ihanet kategorisine koyabiliyor, suçlu olarak değerlendirebiliyor. Devlet
bu konuda tedbir alması gerekmez miydi? Yani bu ulaşımlarını, bu tehlikelerin
önüne bir güvenlik uygulaması olaraktan buna önlem alınamaz mıydı?

Devlet
bugün gerçekten bu gibi insanların, mağdur olanların hakikaten korunması diğer
mağduriyetlerin önüne geçmesi için ve yine fetö’ye koz vermemek için ne yapıyor?
Hukuku hızlandırıyor mu?

By
Lock kullanan insanları gizlemek için adeta 500000 insanı da içerisine çeken,
kendisini onlar içerisinde gizleyen fetö’nün bu oyununu boşa çıkartmak gerekmez
mi? Mağdur olanların elinden tutulması gerekmez mi? Alt tabaka olan ibadet
tabakasına biraz daha yanaşıp, içerisinde samimi olanlar kazanılamaz mı?

-Fetö’den
uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmadığı herkesce malumdu. Kendisine kefil olunan
arkadaşlardan birisi esnaflığı bildiği için esnaflık yaparken, diğeri ise böyle
bir imkana sahip olmadığından mağduriyetler yaşadı. İç çamaşırı sattı,
başkasının bahçesinde çalıştı.

Her
yere sızmış olan fetö’nün, balla beslenen Feto’nün ekmeğine yağ sürmemek
amacıyla devlet hassas davranmalı, mağdur olanlara yaklaşmalı, onları himaye
etmelidir.

Eğer
devlet köklü çözümler almazsa, kendisini ileride bekleyen büyük tehlikeler var.
Zira by Lock ile büyük bir imkanı yakalayan, Litvanya’dan gidip servırdan
listeleri alan devletin ancak hassas davranarak içerisinden gerçek suçluları
ayırması lazım. Zira fetö gerçek suçluların içerisine katmış olduğu yüzbinlerce
insan ile gerçek darbe yapanları gizlemeye çalışmıştır.

-Onlarca
defa idamla yargılanan insanlar bugün dışarıda gezmektedirler. CHP’nin de
girişimi ile fetö’nün elebaşları olan insanların da affedilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne
başvurulmuş, onlar da aynı Ergenekon sanıkları gibi aynı akibete uğrayacakları
şimdiden görülmektedir.

Geçici
tedbirler, pansuman tedbirleri değil, köklü tedbirler alınmalıdır. Mesela darbe
yapanların yapmalarının önüne geçmek için idam tekrar getirilmeli, darbeye
teşebbüs edenler idam edilmelidir. Başörtüsü serbestliğine yönetmeliklerle
değil, devletin garantisi altında, Kanun ile garanti altına alınmalıdır.

Mağdur
olan ve edilenler, fetönun kıskacından kurtarılmalıdır.

Hain
olarak ölen ve öleceklerle, ihanetten uzak kalanlar aynı kefeye konulmamalıdır.

Adalet
zedelenmemelidir…

MEHMET
ÖZÇELİK

21-03-2019