ERZEL-İL UMUR

ERZEL-İL
UMUR

Evet.
Erzel-il Umur.. İnsan ömrünün en düşkün çağı.

Ömrün
en rezil, en düşkün dönemi, denmektedir. İnsan için ölmek, çok yaşayıp böyle
bir hale düşmekten daha hayırlı olabilir.

-Erzelil-‘umur”
ifadesi; ömrün en kötüsü, en düşüğü anlamındadır. Nitekim Arapçada değersizliği
ifade için “Rezule’ş-şey’u yerzulu – rezâleten – erzelehû gayruhu” (birisi
falanı rezil kıldı) denilir. Demek ki erzelil ‘umur biyolojik
yapının, bedenin ihtiyarlaması sebebiyle ruhun görevini tam olarak yerine
getirememesi neticesinde beynin tam anlamı ile çalışmaması, yeteneklerini
kaybetmesi, yaşadığı halde beynin görevlerini yerine getirememesi halidir;
psikolojik güçlerini kaybetmesi veya o güçlerin çok azalmasıdır. Günlük
dilimizde buna bunama safhası diyoruz.

-İçinizden
kimi, ömrünün en kötü zamanına kadar geri götürülür.” Kurtubi-den..

Yani,
en geri ve en aşağı haline kadar geri götürülür. Şöyle de
açıklanmıştır: Yani, gücünün azaldığı, aklının azaldığı bir hale gelir;
bunaklık ve benzeri hallere kadar düşer. İbn Abbâs der ki: Bundan
maksat, ömrün en aşağı derecesidir. Yani, aklı ermeyen küçük çocuk gibi
olur. Anlamlar birbirlerine yakındır.

Buhârî’nin
Sahih’inde Enes b. Malik’in şöyle dediği kaydedilmektedir;  

-Resûlüllah (sallallahü
aleyhi ve sellem) Allah’a sığınır ve şöyle derdi:

“Allah’ım,
tembellikten sana sığınırım, korkaklıktan sana sığınırım, yaşlanıp kocamaktan
sana sığınırım, cimrilikten sana sığınırım,”[1] 

-Peygamberimiz
duasında:

Allah’ım!
Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılıktan, katı
kalplilikten, gafletten, düşkünlükten, zilletten ve meskenetten kuşkusuz sana
sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fasıklıktan, ayrılık ve ihtilaftan, nifaktan,
gösterişten ve riyadan sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten,
cüzamdan, alaca hastalığından ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.”

-Sa’d
b. Ebi Vakkas’ın rivâyet ettiği hadiste de Hazret-i Peygamber şöyle buyurmuştur:
“Ömrün en kötü zamanına geri döndürülmekten de sana sığınırım.”[2]

-“Bildikten
sonra hiçbir şeyi bilmez, olsun diye.” Yani, tekrar çocukluk haline
dönüp bundan önce bitmiş olduğu şeyleri, aşın yaşlılıktan dolayı bilmez hale
gelsin diye. Mü’min hakkında böyle bir durumun sözkonusu olmayacağı
söylenmiştir. Çünkü mü’minden bilgisi çekilip alınmaz. Manası: ilim sahibi
iken, hiçbir şey ile amel edemesin şeklinde olduğu da söylenmiştir. Burada
amelden ilim diye sözedilmiştir. Çünkü amelin ilme ihtiyacı vardır. Diğer
taraftan, yaşlılığın, kişinin ameline etkisi, ilmindeki etkisinden daha ileri
derecededir.

-Âyette,
anlatılmak istenen ise, öldükten sonra dirilişi inkâr edenlere karşı delil
getirmektir. Yani kişiyi bu hale geri döndüren, onu öldürmeye, sonra
da tekrar diriltmeye de kadirdir.

“Sizi
Allah yarattı; sonra sizi vefat ettirecek. Daha önce bilgili iken hiçbir şeyi
bilmez hale gelsin diye sizden bazı kimseler ömrün en kötü çağına kadar
yaşatılacak Şüphesiz ki Allah bilgilidir, kudretlidir.”
[3]

Yaşlılığın
bunalım ve bunamalarını yaşamak.. Alzheimer Hastalığı… Her şeyi bilirken, hiç
bir şeyi bilmez hale gelmek tıpkı ne anne karnındaki hayatımızı, ne ruhlar
alemindeki ve öncesindeki yaşantımızı anlamadığımız gibi…

Bu
zamanın başta haram ve günahın artmasından dolayı unutkanlık hastalığının
yaygınlaşması…

Bünye,
mizaç ve sağlık problemlerinin devreye girmesi.

-“
Zekeriyya: Rabbim! dedi, bana ihtiyarlık gelip çattığına, üstelik karım da
kısır olduğuna göre benim nasıl oğlum olabilir? Allah şöyle buyurdu: İşte
böyledir; Allah dilediğini yapar.”
[4]

Artık
verimliliğin kaybolduğu, üretimin bittiği çağ.

-Eskiler
dualarında devamlı en önemli dua olarak tekrarlardı;

-Allah
akibetimizi Hayretsin… Allah pis etmesin… Allah Hüsnü hatime versin… Hitamuhu
misk olsun.

-“
Amma ömr-ü saadetinin altmış üç olması
ise, çok hikmetlerinden birisi şudur ki:

Şer’an
ehl-i iman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı gayet derecede sevmek ve
hürmet etmek ve hiçbir şeyinden nefret etmemek ve her halini güzel görmekle
mükellef olduğundan, altmıştan sonraki meşakkatli ve musibetli olan ihtiyarlık
zamanında, Habib-i Ekremini bırakmıyor; belki imam olduğu ümmetin ömr-ü galibi
olan altmış üçte Mele-i Âlâya gönderiyor, yanına alıyor, her cihette imam
olduğunu gösteriyor.”[5]

MEHMET
ÖZÇELİK

24-03-2019


[1] Buhârî, Tefsir 16. süre 1, Deavat
42: Müslim, Zikr,2: Ebû Dâvûd, Vitr 32; Nesâî, İstıfze
6; Müsned, m. III 113 117.

[2] Buhârî, Cihad 25, Deavat 41,
44; Nesâî, İstiaze 5, 6, 27:Müsned, I. 183. 186. Bu hadisi
de Buhârî rivâyet etmiştir.

[3]
Nahl Suresinin 70. Ayeti.

[4]
Allah.imran.40, Meryem.8.

[5]
Bediüzzaman. 23. Mektub. Sh.398.