HİÇ…
HİÇ


-Nihilizm, hiçlik, hiççilik, her şeyin boş olduğu
düşüncesi.
-Materyalizmin zıddı.
-İsrafı teşvik eden medeniyet, israfla iflas edince hiçliği
öne sürmeye başladı.
-İbrâhim Edhem, Şakîk’e soruyor: “Siz şükrü nasıl
anlarsınız?” Şakîk de: “Allah verince şükrederiz, vermeyince
sabrederiz: diyor. İbrâhim Edhem: “Bu senin dediğini Horasan’ın köpekleri
de yapıyor. Onlar da verilince şükrediyor, verilmeyince sabrediyorlar”
diyor. “Peki o zaman size göre şükür nasıldır?” diye sorulunca şu
karşılığı veriyor: “Biz verilince infâk ederiz, verilmeyince
şükrederiz.”
-Bizde yüz sene önceki Tevfik Fikret iç dünyasını dışa
kusar;
Her şeref yapma, her saadet piç.
Her şeyin ibtidası ahiri hiç.
Din şehid ister, asüman kurban,
Her zaman her tarafta kan, kan, kan!
…………………..
Kahramanlık, esası kan vahşet,
Beldeler çiğne, ordular mahvet.
Kes, kopar, kır, sürükle, ez, yak, yık,
Ne “aman” bil, ne “ah” işit, ne “yazık”
…………………..
İşte hürriyet-i hakikiyye:
Ne muharip, ne harb-u istila,
Ne tasallut, ne saltanat, ne şeka
Ne şikayet, ne zulm-ü istibdad
Ben benim, sen de sen, ne Rab, ne ibad. (Tevfik Fikret’in ‘Eski Tarih’ adlı
manzumesinden.)
-M. Akif onu tanımlıyor;
Serseri: Hiçbirinin mesleği yok, meşrebi yok;
Filozof hepsi; fakat pek çoğunun mektebi yok.
Şimdi Allah’a söver… Sonra biraz bol para ver;
Hiç utanmaz, Protestanlara zangoçluk eder!
-Haramın azabı var, helalın hesabı var.
-İNSAN dünyayı öylesine sever ki, MEZAR
kazan bile birgün ÖLECEĞİNE inanmaz..İmam Gazali.
-Nasrettin
Hoca’ya sormuşlar:
-Kimsin?
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.” Dudak büküp önemsemediklerini görünce, bu
defa Hoca sormuş:
– Sen kimsin?
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş gene Nasrettin Hoca.
– Herhalde vali olurum.
– Daha sonra?
– Vezir
– Daha daha sonra ne olacaksın?
– Bir ihtimal sadrazam olabilirim.
– Peki, ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.”
– Daha niye kabarıyorsun be adam! Ben şimdiden, senin yıllar sonra
gelebileceğin makamdayım: “Hiçlik makamında!”
-İnsan
suresi-1-:”İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir
süre geçmedi mi?”
-Bir
Hiç uğruna bu kadar kavga gerekir mi?
Ne
gerek var?
-Hz.
Ebu Bekir (R.a),Birgün Bir Ceviz İçin Kavga Eden Çocukların Arasına Girer..
Durun İkinizede Ben Pay Edeyim Der ;
Cevizi Kırar Ve İçi “BOŞ” Çıkar, Çocuklara Döner ;
Biliyormusunuz Der, Uğruna Dövüştüğünüz “DÜNYA” Bu İşte…!!!
-Devrin
valisi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde girer şehre…
-Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe divan selamlar valiyi…
Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında valinin gözleri, bir sokağın köşesinde yere çökmüş olan ve etrafındaki hiçbirşey ile ilgilenmeyen bir adama takılır…
Perişan
kılıklı, saçı sakalına karışmış bu adamın olduğu yere sürer atını vali…
Atının üstünden inmeden,vakur ve sert bir ses tonu ile bağırır adama,
– “Behey adam, herkes benim şehre gelisimi el
pençe karşılarken sen kimsin ki yerinden bile kıpırdamıyorsun? “
Perişan
kılıklı adam istifini hiç bozmadan,sakallarının ve uzun saçlarının arasından
belli belirsiz gözüken gözlerini valiye çevirerek :
– “Ben
hiçim” der…
Vali daha
da hiddetlenir,
– “Ne
demek hiç, senin bir adın, şanın ünvanın yok mu bre adam” der…
– “Senin
var mı? ” der bu kez adam…
Vali iyice
şaşırır ama cevaplar, ”Gafil adam, nasıl tanımazsın, ben valiyim” der.
Adam aynı
ses tonu ile sorar yine…
– “Peki
daha sonra ne olacaksın?”
–
“Sadrazam olacağım.” der vali…
– “Peki
daha sonra?”
– “Padişah
olacağım…”
– “Peki ya
daha sonra?”
Kısa bir
an duraksar vali ve;
– “Hiç”
der…
Sadece
gülümser perişan kılıklı adam…
-Ben
senin ulaşacağın o son noktadayım, der.
-“Bu
dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen bir HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun.
İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil
içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik
bilincidir.” Hz. Mevlana.
MEHMET
ÖZÇELİK
15-03-2019