TÜRKÇÜLÜK

TÜRKÇÜLÜK

Bütün insanlar Haz. Âdem ve Havvanın çocuklarıdırlar.

Rivayete göre Türkler, 2. Âdem diye nitelendirilen Hz. Nuh- un Yafes adlı oğlunun soyundan geldiği ifade edilir.

Kuranı Kerim’in övgüsüne mazhar olmuş olan Türk milleti elbetteki hizmetleri ile, İslamı yayması ile büyük hizmet vermiştir. Fakat bunu Türkçülük adıyla değil Türklük adıyla ve milliyetçilik adıyla değil İslamiyeti Ruhunda Mezcettirerek İslam’ın potasında  erittirmiştir.

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” [1]

Türkiye’deki milliyetçilik İslami bir milliyetçilik değildir.

Osmanlıda Türk kimliği değil, Osmanlı üst kimliği vardı.

Fransız devriminin 1789 bize mirasıdır Türkçülük…

Emeviler bunu öne çıkarmaya çalıştı, yok oldu.

Araplarda bu milliyetçilik daha güçlü olarak bulunmaktadır.

Türk olmak ayrı, Türkçü olmak ayrıdır.

Türkiye’de Türkçülük öne çıkarılarak bu millete ve devlete hizmet edilmez ve edilemez.

Bugün hem MHP hemde CHP milliyetçiliği savunmaktadır.

Burada Chp milliyetçiliği Atatürke dayandırılırken, Mhp milliyetçiliği de Atatürke dayandırılmaktadır.

Bu durumda Milliyetçiliği nereye otutturacagız? Ya da Atatürkü milliyetçiliğin neresine otutturacağız?

Bizdeki milliyetçilik geçmişten gelen Türk milliyetçiliği mi yoksa Atatürk ile başlayan ve CHP’nin de sürdürdüğü milliyetçilik mi?

Osmanlı’daki milliyetçilik İslam’ın potasında erimiş olan milliyetçiliktir yoksa İslam’ın Türkçülük içerisinde eridiği bir milliyetçilik gerçek bir milliyetçilik değildir. Nerede bir Türk varsa müslümandır. Müslüman olmayan Türk dahi İslamiyetten de çıkmıştır. Macarlar gibi. O halde Osmanlı’nın Türk olarak adlandırmış olduğu hakikat İslam’ın kendisidir. Türkçülüğü İslam’ın önüne geçirmemeli belki arkasında ona güç ve kuvvet ve de destek olmalıdır. Kalkan olmalıdır, siper olmalıdır, onun yerine geçmemelidir.

 

 

Ziya Gökalp, -Türkçülüğün Esasları- adlı kitabını yazdığı Ziya Gökalp’in türkçülüğü müdür, kendisi Kürt olmasına ragmen, Türkçülük nedir?

İslam’ın kendisine ruh olmadığı bir Türkçülük; Türkçülük değildir, ırkçılıktır.

Efendimiz’in Veda Hutbesi’nde dediği gibi; Hepiniz  Âdemdensiniz, Âdem ise topraktandır.

Arabın Arap olmayana üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takvadadır.

Arap ırkçılığı bir üstünlük sebebi değildir. Türk ırkçılığı da bir üstünlük sebebi değildir. Esas olan ırklar ve soylar değil, esas olan onların temsil ettiği kişiliğin bulunmuş olduğu islamiyettir.

İslamiyet evrenseldir, Türkçülük ise bireyseldir, kişiseldir, yöreseldir…

-Çanakkale’yi Başaran sadece Türkler değildi, anıttaki isimleridede gördüğümüz gibi, doğudan batıdan her ırktan müslümandı.

Onu sadece Türk ırkına maletmek, çanakkaleyi kısırlaştırmaktır.

İslam’da bir ırk değildir. Çünkü orada bütün Irklar, bütün isimler vardı. Böylece İslamiyet çatı olup, esas olup, bizim Maya ve harcımız Türk değil islamiyettir.

-Gerçek manada Irklar belli değildir. Anadolu çok muhaceret ve göç almış bir yerdir ancak gayp açılmalıki hangi İnsanın gerçek olduğu bilinebilsin…

-Irkçılığın atası ve babası şeytandır. Kendisinin Âdem’den üstün olduğunu söyleyerek; kendisinin ateşten, Adem’in ise topraktan olduğunu öne sürerek, ilk üstünlük taslama olayı şeytanla başlamış oldu. Şeytan kendi ırkını Adem’in ırkından üstün görmüştür.

Hürriyet bir ırkı diğer ırktan Üstün görme Fikri şeytani bir fikirdir.

Unsuriyet fikri, milliyetçilik fikri bağdaştırıcı ve birleştirici unsur olmayıp, ayrıştırıcı, farklılaştırıcı, yerleştirici bir unsurdur.

Osmanlı milliyetçilik üzerine oturmuş olsaydı 6 asır toplumu idare edemez, dünyanın üçte ikisine hakim olamazdı. Kısır kalır, kısırlaştırır ve kısa sürede yok olur, giderdi.

-Sıdk ile Allâh’a kul ol, mâl ü dünyâ fitnedir.
Bir kefen giyip gidersin servet ü sâman gider.

Uyma gel ehl-i zamâna çokca sohbet eyleme.
Çünkü onlar ehl-i Hakk’a her cihette yan gider.

Cümle halk ehl-i seferdir, devr-i Âdem’den beri.
Pençe-i mevte takılmış, günde bin kervan gider. Kelâmi.

MEHMET ÖZÇELİK

04-11-2018

[1] Maide.54.

 




SİCİLİ KİRLİ VE LEKELİ 10 DEVLET

SİCİLİ KİRLİ VE LEKELİ 10 DEVLET

HOLLANDA- İSPANYA- İSVEÇ- İSVİÇRE- İTALYA- KANADA- NORVEÇ- PORTEKİZ-BELÇİKA VE DANİMARKA

…Hollanda: Gerek insan sağlığı, gerek toplumsal yaşam açısından telâfisi mümkün olmayan zararlar içeren uyuşturucu maddelerin satışı, Hollanda’da 1973’ten bu yana yasal olarak yapılıyor.

…11 Eylül olaylarını takip eden ilk üç aylık dönem içerisinde Hollanda’da Müslümanları hedef alan 190 olay gerçekleşmiştir. Benzer şekilde Theo Van Gogh’un 2 Kasım 2004’te öldürülmesini takip eden bir ay içerisinde de 174 ırkçı saldırı gerçekleşmiş ve bunların üçte ikisi Müslümanları hedef almıştır.

…11 Eylül’den birkaç hafta önce yaptığı açıklamayla siyasete atılan Fortuyn, olayların
ardından Elsevier’de yayımlanan 28 Ekim 2001 tarihli “İslam’la Soğuk Savaş” (Koude Oorlog Met de Islam) başlıklı yazısıyla açık bir İslam karşıtlığına soyunmuştur.
Fortuyn yazısında şu ifadeleri kullanmıştır:
“İslam dünya barışı için büyük bir tehlikedir. İslam’ın önemli rol oynamadığı dünyada hiçbir çatışma alanı yoktur.
İster iç çatışmalar şeklinde olsun, ister ülkeler arasındaki çatışmalarda olsun… Komünizmin rolü (ki þu anda kalmamıştır.) İslam tarafından devr alınmıştır. Hür Batıda komünist partileri ve örgütleri nadiren yasaklama yoluna gittik. Bu kuvvetli olmanın bir işaretidir. Fakat onları iyi takip ediyorduk ve arkadan bakılınca da bunun doğru olduğunu görüyoruz. Şimdi aynı şeyi ülkemizdeki tüm cami ve İslam örgütlerine karşı da yapmalıyız.”

…Gogh’un öldürülmesi ile ilgili görüntüler eşliğinde Kuran’dan savaş hukuku ile ilgili bazı ayetlerin okunmasıyla devam eden filmde Avrupa ve Hollanda’daki “İslam tehlikesi”ne vurgu yapılmakta ve bu tehlikeye karşı toplum mücadeleye davet edilmektedir. “1945’te Nazizm’in üstesinden geldik, 1989’da komünizmi alt ettik. Şimdi de islam’ı üstesinden gelinmeli” gibi kışkırtıcı ifadelerin yer aldığı 16 dakikalık kısa film, Danimarka’da yayımlanan ve Hz. Peygamber’i sarışının üstünde bomba taşıyan biri olarak gösteren karikatür ile sona ermektedir. Wilders’in önce televizyonda yayımlamak istediği, bunu başaramayınca bir salon organizasyonuyla kamuoyuna sunmaya çalıştığı, bunda da başarılı olamayınca internet üzerinden dolaşıma soktuğu “Fitna” isimli film, yayımlandığı ilk gün Hollanda’da 2 milyon, Hollanda dışından da 800 bin kişi tarafından izlenmiştir.

…İslamofobi, Hollanda okullarında da artmaya devam etmektedir. 2004 yılında İslamofobik sözlerle karşılaşan öğretmenlerin oranı %70’ken, bugün bu oran %74’e
yükselmiştir. Yahudi düşmanlığının azaldığının belirlenmesi, hedef tahtasında artık Müslümanların olduðu iddiasını güçlendirmektedir.

…Hollanda için Bazı Olumsuz Göstergeler.
Kadına şiddet.

İntihar Olaylarında Artış.

Genç Nüfusun Azalması.

*******************   

İspanya: Festivaller ülkesi İspanya; dünya tarihinin ilk sömürgecisi olma özeliği taşımaktadır. Temelinde Endülüs gibi köklü bir medeniyet barındıran; ama bu
medeniyeti ve onu oluşturanları vahşice yok eden İspanya, geçmişiyle yüzleşmekte gerekli adımları maalesef atmamaktadır. Amerika kıtasını sömüren ve yerli halkı katleden İspanyollar, Ortaçağ Avrupasının en güçlü devletlerinden biri olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Ancak bu güçlü devlet, Katolik inancın etrafında Tanrı tarafından Papalığa bahşedilen topraklar olarak kabullenilmiş ve sayısız katliama ev sahipliği yapmıştır.

…16. yüzyılın başlarında girdikleri Amerika kıtasında milyonlarca insanı öldüren, hayatta kalanları köleleştiren sömürgeci İspanyollar; işgal ettikleri topraklarda binlerce
yıldır yaşayan medeniyetleri de barbarca yok ederek, insanlık tarihine kara bir leke
düşürdüler.

…Tarihi ile yüzleşmesi ve katliamları kabullenmesi gereken İspanya, bugün Franco rejimine dair basit adımlar atıyor gibi gözükse de sözkonusu girişmiler inandırıcı olmaktan oldukça uzaktır.

************************

İSVEÇ: Alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığının oldukça yaygın olduğu İsveç’te, özellikle gençler, yaşadıkları ruhsal sorunların da etkisiyle bağımlı oluyorlar. İsveç’te bugün yaklaşık 330 bin alkol ve 65 bin uyuşturucu madde bağımlısı olduğu tahmin ediliyor.

************************   

İSVİÇRE: 2003 yılında Ermenilere soykırım uygulandığı iddialarını kabul eden İsviçre,
Ermenilere soykırım uygulanmadığını düşünenlerin bu düşüncelerini dillendirmelerini yasakladı.

…Dünya 2009 yılında ilginç bir referanduma tanıklık etti. Topu topu 4 adet minareli
camiyi barındıran İsviçre, aşırı sağcı partilerin de telkinleriyle, camilerde minare inşaatının yasaklanmasını halk oylamasına sundu.

…İsviçre dünyanın kara parasını aklayan büyük bir dönüşüm merkezi olarak anılmaktan kurtulamazken, kendine seçtiği bu yöntem ile tarafsızlığını dile getirip, aslında dünyayı çıkarları doğrultusunda sömürmeye devam ediyor.

******************************   

İTALYA: Kuzey Afrika coğrafyasında sürdürdüğü işgal hareketleriyle milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur.
İtalya, bu tarihsel rolünü bugün de sürdürmekte, diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, kendi topraklarında yaşayan farklı din ve ırka mensup insanlara karşı son derece acımasız politikalar uygulamaktadır.

…Günümüzde Vatikan, İtalya’nın Katoliklere kutsal sayılan Roma şehrinde bulunmakta ve Katolik mezhebinin yönetimine hâkim olan merkezî bir otorite konumundadır. Vatikan, İtalya Devleti’nin tüm haklarından yararlanabilmekle beraber kendi egemenliğini ve bayrağını elinde bulunduran “devlet içinde bir devlet” yapılanmasına sahiptir.
Oldukça güçlü bir istihbarat ağı olan Vatikan, BM’de, UNESCO’da, FAO’da (Gıda ve Tarım Örgütü), AB’de ve OAS’ de (Amerika Devletleri Örgütü) ‘gözlemci’ statüsündedir.
Vatikan dünyanın yüzölçümü ve nüfus bakımından en küçük ülkelerinden biri olmasına karşın, ekonomik alanda en ileri düzeyde olan ülkelerden biridir.

…Ekonomik geliri; Kilise vergileri, aidatlar, bağışlar, şirket gelirleri, bankacılık ve faiz gelirlerinden oluşmaktadır. Vatikan’ın diğer bir gelir kaynağı da Hıristiyanlığı temsil eden kişileri, örneğin İsa’yı, Meryem’i, azizleri veya sembolleri pazarlayarak elde ettiği kazançlardır. Vatikan, dünyanın önde gelen birçok şirketine de hissedardır. Ayrıca ilaç sektöründe büyük bir role sahiptir.
Vatikan Papalığı, açıklığa kavuşmamış zengin bir belge arşivine sahiptir. Bu arşivlerin pek de temiz bilgiler içermediği düşünülmektedir. Nitekim Vatikan’da, çözüme kavuşmamış cinayetler, uluslararası skandalların ve birçok olayın vuku bulduğu bilinmektedir. Ayrıca Vatikan’ın, aklayamadığı olaylarda mafyayı taşeron olarak kullandığına dair iddialar bulunmaktadır.

…İtalya, 1911’de işgal ettiği ve topraklarında 30 yıldan fazla kaldığı Libya’da kurulan toplama kampları yüzbinlerce insanın ölümüne yol açarken; Libya halkı dünyanın
gözü önünde açlık, sefalet ve zulme terk edildi

…1934-1935 yıllarında faşist lider Mussolini önderliğinde, Somali kıyılarına asker
çıkarılmıştır. İtalya Hükümeti, Etiyopya’yı teknolojik açıdan geliştirmek için bölgeye asker yolladığını ifade etmiştir. Etiopya’nın güçlü bir orduya sahip olamamasından dolayı askerlerin bölgeyi kuşatmaları zor olmamıştır. İşgal güçleri bölgede katliam yapmaktan geri durmamış ve yaklaşık 200 bin insanı öldürmüşlerdir.

*******************

KANADA: Kanada, ABD’nin Guantanamo’daki uygulamalarına lojistik destek sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda tutuklular arasında bulunan Kanada vatandaşları
için de herhangi bir girişimde bulunmuyor.
Kanada bu yaklaşımı ile Uluslararası Af Örgütü tarafından kınandı.

…2011 yılında fok balığı öldürme sınırını 80 binden 468 bin 200’e yükselterek yoluna devam eden Kanada hükümeti; fokların soyunun tükenme tehlikesinin artık olmadığını
ileri sürerek bu katliamı meşrûlaştırmaya çalışıyor.

…Kafalarına vurularak avlanan ve derileri canlı canlı yüzülen fok balıklarına uygulanan vahşet, her yıl Kanada Hükümeti tarafından desteklenerek devam ediyor.

****************************   

NORVEÇ: İskandinav topraklarındaki Sami ve Taterler üzerinde asimilasyon ve
soykırım politikaları uygulayan Norveç, yüzbinlerce insanın ölümüne sebebiyet verirken, hayatta kalanlar Hıristiyanlaştırma, sürgün edilme ve kısırlaştırmaya maruz bırakıldılar.

…Asya ve Afrika ülkelerinde gerçekleşen tecavüz olaylarını ‘bastırılmış cinsellik’ ve ‘yetersiz eğitim’ ile açıklayan, toplumsal ve ahlâkî değerlerin yitirilmesiyle kuralsız
bir cinsellik anlayışını benimseyen Avrupa ülkeleri, tecavüz olaylarının sıklığı bakımından dünyanın diğer ülkelerini geride bırakıyor. Bu ülkelerden bir; olan Norveç’te de, dünyanın pek çok ülkesinden daha fazla tecavüz olayı gerçekleşiyor.

…Hz. Muhammed’e hakaret içeren karikatürler; 2005 yılının Eylül ayında Danimarka’da yayınlanmasından yaklaşık 3 ay sonra Norveç’te bir yayında tekrar basılmıştı.

Norveç Entegrasyon ve Çok kültürlülük Dairesi (IMDi) tarafından hazırlanan 2009
yılı değerlendirme raporu, Norveç medyasının İslam düşmanlığını körüklediğine işaret ediyor.
Rapora göre 2009 yılında yazılı basında toplam 77 bin kez ‘İslam’ veya ‘Müslüman’ kelimelerinin geçtiği haber yapıldı ve bu haberlerin %82’si olumsuz içeriğe sahipken sadece %18’lik bir kısmı tarafsız veya pozitif olarak konuyu ele aldı.

…5 milyonluk bir nüfusa sahip olan Norveç’te 150 bin Müslüman yaşıyor. İslam, ülkenin 2. büyük dînî konumunda bulunuyor.

…Kesimden önce bayıltılmayan hayvanların kesim sırasında acı duyduğu ve bunun
gaddarca olduğunu öne sürerek ‘helal kesim’e izin vermeyen Norveç, her yıl vahşice avlanan fok balıklarının canlıyken yüzülen derilerini satın almakta bir beis görmüyor.

…Norveç dünyanın en büyük silah üreticileri arasında bulunuyor. Dünya silah sanayinde ABD’yi Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya, İsveç ve Norveç takip ediyor. İsrail’in silah aldığı ülkelerin başında da ABD’den sonra da İsveç ve Norveç geliyor.

**************************  

PORTEKİZ: Asya Afrika ve Amerika’da işgal ettiği topraklarda milyonlarca insanı vahşice öldüren, hayatta kalanları da köle olarak kullanan Portekiz, özellikle 15. ve 16.
yüzyılda büyük bir sömürge imparatorluğu kurdu.

…Güneybatı Afrika’daki Angola, yaklaşık 500 yıl boyunca Portekiz’in sömürgesi olarak
kaldı. Sahip olduğu zengin petrol, elmas, altın, demir, fosfat, bakır, boksit ve uranyum rezervleri ile sömürgeci Portekiz’in en gözde kolonilerinden biri oldu. Angola halkı yüzyıllar boyunca kendi vatanlarında en acımasız uygulamalara maruz bırakılarak
köleleştirilirken, limanları da köle ticareti ve taşımacılığının önemli merkezlerinden biri oldu.

…Güneydoğu Afrika’da yeralan Mozambik de yüzyıllar boyunca Portekiz tarafından
sömürüldü. Yerli halkı misyonerler tarafından önemli ölçüde Hıristiyanlaştırılan
Mozambik halkı, yine de köle olmaktan kurtulamadılar.

****************** 

Belçika: Afrika’nın zengin yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip olan ülkelerinden biri
olan Kongo, 1885 yılında Belçika tarafından işgal edilerek sömürgeleştirildi, toprakları Belçika Kralı Leopold’un özel mülkü haline getirildi ve halkı köleleştirildi.

…Pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, Belçika’da da, ülkede yaşayan azınlıklara
karşı ayrımcı politikalar izleniyor. Belçika’nın aşırı sağcı partilerinden Flaman Menfaati Partisi’nden Filip Dewinter; “Muhammet ve Fatma belki şu an ucuz işgücü anlamına geliyor olabilir; ama yakında onların istekleri kanun haline dönüşecek!’’ iddiası ile Müslümanların Belçika’da yerlerinin olmadığını ve gerekirse devletin
göçmenleri ülkelerine dönmeleri için teşvik primi vermesini istedi.

*****************   

…Danimarka: Danimarka’da yayın yapan Jyllands Posten isimli gazetenin 2005 yılında yayımladığı Hz. Muhammed’i terörist olarak gösteren karikatürler, İslam dünyasında büyük tepkiyle karşılandı. Büyük bir saygısızlık ifadesi olan sözkonusu karikatürleri ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında değerlendiren gazete, ‘Danimarka hukukuna aykırı bir şey yapmadığını’ savundu. Gazeteye destek veren Fransa, Almanya, Hollanda, Norveç,
İtalya ve İspanya’da yayın yapan bazı gazeteler de karikatürleri yayımlayarak bu saygısızlığa ortak oldular.

…Faroe Adaları sahillerinde geleneksel olarak düzenlenen bir organizasyonla, her yıl
onlarca yunus balığı vahşice öldürülüyor.
Bu kanlı eğlence, ülkedeki gençlerin erişkinliklerini ispatlayacağı bir platform olarak algılanıyor.

…2. Dünya Savaşı sonunda Sovyet ordusundan kaçan 80 bini 15 yaşının altındaki
250 bin Alman, Danimarka’ya sığındı.
Ağır şartlar altındaki 142 adet toplama kampında ikamete tabi tutulan sığınmacılar çeşitli şiddet olaylarıyla karşılaştı.
Danimarkalı doktorların müdahale etmediği salgın hastalıklar neticesinde, 6 ay içerisinde 8 bini çocuk yaklaşık 15 bin kişi yaşamını yitirdi.

MEHMET ÖZÇELİK

30-08-2018

 

Kaynak: TARİHTEN BUGÜNE ÜLKE İHLAL KARNELERİ-

  1. Yüzyılda Soykırım ve Katliamlar.

AMERİKAN MÜDAHALECİLİĞİ- NOAM CHOMSKY

Tarihten bugüne Rusya ihlal karnesi raporu.

Tarihten bugüne ülke ihlal karneleri-Almanya.

Tarihten bugüne ülke ihlal karneleri-Hollanda.

Tarihten bugüne ülke ihlal karneleri-İsrail.

Yirminci yüzyılda soykırım ve katliamlar.

Soykırımları unutma!

Sömürgeden soykırıma-Arakan!

 

https://www.facebook.com/yasamvesanat/photos/a.276003019103533.59492.229449740425528/1327039483999876/?type=3