KÜLTÜR (MÜ)VE İRFAN (MI) ?
KÜLTÜR (MÜ)VE İRFAN (MI) ?
Hars kelimesi Kur’an-ı Kerim-de Ekin ve Kültür anlamlarına kullanılmıştır.[1]
Hars, bir yeri ekmek, dolayısıyla kendisine aid ekin, sürme, gübre ve sulama işlemleriyle derlemedir.
Özellikle Kur’an-ı Kerim-de Yahudilerin nesilleri ve ekinleri yani kültürleri bozacaklarından bahsedilir.[2]
Bir tarlaki kişinin kendisine aid tohumlarla ekilmemişse, o tarla ne kadar o kişiye aiddir?
Kendi kültürü bir başkalarının kültürü tarafından işgal edilmiş, sürülmüş ve ekilmişse, o kültür o kişi ve topluma aid değildir.
Kültür kişiliktir.
Münafıklar için Kur’an-ı Kerim-de –Huşubun Müsennedeh- yani _ “Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste (Odun-kütük- yontulmamış ağaç)gibidirler.”[3]
Kültür insanın yontulmuş halidir.
Tıpkı dağdaki sobada yakılmak üzere getirilen odun ile, yontulmuş, ustanın elinden geçmiş mobilya farkı gibidir.
Kültür irfanı netice vermelidir.
Ahlak etik olduğu gibi, irfan bozulunca, irfan olmayıp kültürde kalınca o da yozlaştı!, demode! Oldu.
Ahlakın yerini etik alınca, ahlak yitik oldu.
İrfanın yerini kültür alınca, bilinçlik marifet oldu.
Sosyal ve teknolojik değişim, kültürü de değiştirdi.
Kültür değişkendir ve etkileşimlidir.
Yumurta bile kimine allerji yaparken, kimine tam gıdadır.
Kültür kişinin, ail eve toplumun değerleriyle, geçmişiyle, birikimleriyle uyumlu olmalıdır.
-Medeni ve bedevil farkı; dünyalarının farklılığı kadar farklıdır.
Bedevinin dünyasında; deve, kum, çadır, gök yüzü vardır.
Medeni insan ise her yönüyle zengin ve tüm toplumla uyum içerisindedir.
Birinin dünyası beş şeyle idare ederken, diğerinin dünyasında beş yüz şey vardır.
-Arı su içer bal akıtır, yılan su içer zehir akıtır.
Karakter bozukluğu değerleri de bozar.
Kültür yozlaşması ve bozulması, değerleri değersizleştirir.
Aynı su maddesini arı içerken bal akıtır ancak yılan içince o su zehire dönüşür.
Hayvanın ot, samanı, vs. yemesi bir kültür ise, verdiği süt bir irfandır.
Hayatın neticesi irfan, cennetin neticesi ve ücreti marifetullahtır.
Hazmedilmemiş ilim bir yüktür, adına kültür de denilse.
Hayvanın hazmedemeyip bağırsaklarında gübre olarak dışkıyı çıkarması gibidir.
Koyun ot yer, yavrusuna saf süt verir.
Hazmedilmiş kültür, vücudun kabullendiği kültürdür.
Kuş ise kay ve kusmuk verir.
Kültürünü kaybetmiş kişi, kişiliğini başka kişiliklerde arayan kişidir.
Kültür bir araç ise, süt vermek bir amaçtır.
Hayvanın ota bakıp yemesi kültür ise, insanın ve bir bilim adamının oto bakıp tefekkür etmesi bir irfan ve marifettir.
Medeniyet kültürün beşiğidir. Oradan beslenir.
Kültür davranış ise, medeniyet davranış biçimidir.
Allah insanı kültürü için sevdi, irfanı için Kabul etti.
Kabiliyetler kültürle oluşur, irfanla gelişir.
Kültür bir ayrıcalık sebebidir.
Kültür toplumsal ve tarihi bir mirastır.
Sebze ve meyveler yani yiyecekler kültür yapılarının değişmesiyle bozulmaya başlarlar.
Kültürü değişmiş sebze ve meyveler, gdo-lu ürünler gibidir.
Gdo- lu kültür, anormal kültürdür.
İnsanlar da kültür yapılarının dejenere olmasıyla bozulmaya yüz tutarlar.
Bir çiçek kültürü olduğu gibi, çiçeklerin de bir kültürü vardır.
Her biri ayrı bir koku, renk, düşünce ve tat barındırır.
Aşılanıp karpuz olan kabak, kültürü bozuk bir yiyecektir.
Tıpkı dna-sı değiştirilmiş, kimyasallarla korunan yiyecekler gibi.
Kültürsüz gıdalar, toplumların kültürünü değiştirip bozmaktadır.
İnsanlar bozulmaya ağız ve midede başlarlar.
Şuura dönüşmeyen kültür, ham ve pişmemiş bir yiyecek gibidir.
Hayat bir tekamüldür, kültür ise onun önemli bir dişlisidir.
Doğu ile batı kültürü bazı noktalarda yakınlık arzetse de birbirinden farklılık gösterir.
Doğuda din, batıda felsefe hakim olduğundan; doğu insanının kültürü kalp odaklı olurken, batı insanının kültürü akıl ve mantık odaklıdır. Sonuçta kanunlar bu kültürü belirler.
Birinin yüzü ahirete dönükken, diğerinin ki dünya ve dünyevidir.
Birininki menfaat ve nefsani iken, diğerininki diğer-gamlıktır.
Başkasına sağlayacağı yararı göz önünde bulundurmaktır.
Batıdaki bilgi sevgiye ve imana dönüşmemiş robotic bilgidir.
Kültür geniş manasıyla ilmin sevgi ve marifete dönüşmesiyle kemalini bulur.
Bugün bilgisi ve aklı olan batı barbarlıktan, egoistlikten, materyalist yaşantı içerisinde maddede boğulmaz, manaya ulaşırdı?
Batı çok iyi okyanusda yüzme kültürüne sahip olup kulaç atarken, sahile çıkma becerisini gösteremeyip okyanusta boğulmakta, kendisini boğan bir damla suya mağlup düşmektedir.
Birisi kendi toprağını din eksenli değerlerle sürerken, diğeri tarlasını hissiz ve ruhsuz robotlarla sürer.
Kültürü fikir besler, şuur ve inanç yetiştirir, gürleştirir.
Yeme kültürü bunun en bariz örneğidir. Biri yürüyerek yer iken, diğeri oturarak; zikir-fikir-şükür çerçevesinde götürür.
Giyimde bunu yansıtır.
Tuvalet kültüründe de bunu görebilirsiniz.
Hayatını dinden alan kültür, hayatın her kademesine nüfuz eder.
Doğu din tarlasını ekip, biçip ve ondan beslenirken, batı doğunun üstünden ziyade altındaki madenlerle ilgilenmektedir.
Bu amaçla öldürmeye de kültür demektedir.
Maden kültürü….
Cemil Meriç kültürü tanımlarken onun kaypaklığından şöyle söz eder;
-“Kültürün her zevke uyan bu tariflerden ‘bir örnek verelim:
«Dünyada kültürden daha kaypak mefhum tanımıyorum.
Tahlil edemezsiniz, çünkü unsurları sonsuz. Tasvir edemezsiniz, çünkü bir yerde durmaz. Mânâsını kelimelerle belirtmeğe kalkıştınız mı, elinizle havayı tutmuş gibi
olursunuz, Bakarsınız ki her yerde hava var, ama avuçlarınız bomboş». Gerçekten de, kültür, batının düşünce sefaletini belgeleyen kelimelerden biri: kaypak, karanlık, samimiyetsiz.
Tarımdan idmana, balıkçılıktan medeniyete kadar akla gelen ve gelmeyen düzinelerce mânâ. Kelime değil, bukalemun.”[4]
-“Şehirde yaşamak bir işkence. Önünde iki kaçış var insanın. Biri televizyona kaçış, öteki gençlerin kaçışı:
Terörizm. İnsanın kendi kendine soracağı geliyor: Kültürü kurtarmak için zengin ülkelerin yoksullaşması mı lâzım?
Dileriz ki insanlar «kültür»ü benimsesin ve insan tekrar «insanlaşsın»
-“Kültür, irfana göre, katı, fakir ve tek buudlu.
İrfan, insanı insan yapan vasıfların bütünü. Yani hem ilim, hem iman, hem edeb.”[5]
-“Kültür, çok netameli ve hiç bir zaman berrak bir tarife kavuşturulmamış bir mefhumdur.
…kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen ve edilemeyen bir kelime. Kâh suda, kâh karada yaşan bir hilkat garibesi. Alman için
başkadır, Fransız için başka. Bazen içtimaî hayatın kendisidir, bazen bir alışkanlıklar, bir kazanılmış hünerler mecmuası.-“
-“İnsanlar, kültür sayesinde hayvanlıktan uzaklaşırlar. Kültür, insan kemâlinin ölçüsüdür, insanlığın şanındandır. Fertler ancak eğitim yoluyla kendi milletlerinin
kültürüne sahip olabilirler.”[6]
Ne gariptir ki okumuş, üniversite bitirmiş, akademisyen, vs. iken, banka soyabiliyor, dolandırıcılık vs. bir çok çirkinlikleri yapıyor ve bu kişi aydın veya kültürlü olarak addediliyor.
Kaypak bir kelime. Kirletilen bir kelime. Ayrık otlarıyla ekili tarla kültürü.
Arık kültürü.. aykırılık ve ayrılık güya farklılık kültürü…
Başkaları tarafından tarlaları ekilip sürülen kültür.
Kültürü din ve tarihten gelen değerler Besler ve büyütür.
Bir Kıssa: Bir horoz varmış. Her sabah ezan okuyormuş. Sahibi demiş ki;
-Tekrar tekrar ezan okuma! Yoksa tüylerini yolarım.
Bu tehdit karşısında horoz korkmuş ve kendi kendine demiş ki;
‘Zaruretler mahzurları mübah kılar. Canımı kurtarmak için ezan okumaktan vazgeçmeliyim. Nasıl olsa benden başka horozlar var. Her halükârda onlar ezan okur.’
Horoz ezan okumayı bırakmıştır artık…
Bir hafta sonra sahibi tekrar gelir ve der ki;
-Eğer tavuklar gibi gıdaklamazsan senin tüylerini yolarım…
Horoz bu tehdit üzerine horozluktan da vazgeçer ve tavuklar gibi gıdaklamaya başlar…
Horoz tam bir ay gıdakladıktan sonra sahibi tekrar gelir ve bu kez şöyle der;
-Şimdi de tavuklar gibi yumurtlamazsan eğer yarın seni keserim!!!
Bunun üzerine horoz ağlamaya başlar ve der ki;
-Keşke ezan okurken ölseydim!!!
MEHMET ÖZÇELİK
11-09-2018
[1] Vakıa.63-64,Bakara.205,222-223, Ekin Kelimesi 22 kere geçmektedir. http://www.kurandaara.com/?act=ara&keyword=ekin&meal=1
[2] Bakara.205.
[3] Münafikun.4.
[4] KÜLTÜRDEN İRFAN» A- Cemil Meriç.Sh.2.
[5] Age.3.
[6] Age.14.