DOLAR SAVAŞI

DOLAR SAVAŞI

Şimdiye kadar ki savaş para savaşı idi.

Parayı eline geçirenin, dünyayı ele geçirme hesabı vardı.

Bu amaçla savaş çıkardı.

Elindeki silah fabrikalarının ürettiği işe yaramayıp bekleyen silahlarını sattı.

Fabrika hızla üretime geçti.

Yetiştiremiyordu.

Uyuşturucu ve tüm kirli işler para üzerine ve para üzerinden sürdürülüyordu.

-3. Dünya savaşı dolar üzerinden yürütülecek olan savaştır.

Ver parayı Pkk-yı da satın al deaşı da.

Veya ihaleye çık, çok daha ucuzlarını bulursun.

Satılık insanlar ve satılık mallar.

-Erdoğan-ın en büyük çıkışı Tl-den 6 sıfırı atmak oldu.

Şimdi sırada atılacak olan dolar olacaktı.

Ancak biz bu sebebe binaen dolarla vurulmaktayız.

Abd de kurtuluşunu dolara bağlamış durumda.
Sıfırı atma değil, boğazına kadar borcundan dolayı doları dünyasından atma düşüncesinde…

Dünyanın masa başında oturarak, savaş meydanına mertçe çıkmadan sürekli kazanan devlet İngiltere-dir.

Bu savaşın kokusunu alan İngiltere Avrupa birliğinden ayrılma kararı aldı.

Euro- yu da tahtından indirmek…

-Bizi bizimle vurdular ve de kazıkladılar.

Avrupa ve Abd İslâm ülkelerinin kendilerine yatırdığı paralar ile, diğer İslâm ülkelerine yüksek faizle geri verdiler.

İslam ülkelerinin sırtından yine İslâm ülkeleri kazıklanmış ve de fakirleştirilmiş oldu.

Suud Kralının Abd- den alacağı 750 milyar buharlaştı.

Abd önce ikiz kulelerin Suud vatandaşları tarafından saldırıya uğradığı gerekçesiyle hukuken 750 milyara el koymayı denedi.

Ancak cesaret edemedi.

Zira eğer kendisinin de saldırdığı devletler kendisine tazminat açacak olsa, çok daha fazlasını kaybedecekti.

Vermemek için her şey göze alınmış gibi…

-Doların tahtı yıkılırsa kimler yıkılır?

Kimler yıkılmaz ki….

Onun için kimse kolay kolay yıkma yoluna gitmiyor.

Bunun içindir ki; Başta Türkiye-deki darbeleri ve özellikle 15 Temmuzun finansörlerinden ve aynı zamanda Azarbeycan gibi dünyanın değişik ülkelerindeki darbeleri para vererek  destekleyen Çekoslovakya Yahudilerinden Soros, bu sefer darbeyi Abd- ye yani Trump-un gelmesinden sonra adam başına 2500 dolar vererek ve de altı protestoya katılma şartıyla halkı Trumpa karşı tahrik etti.

Dünya yı yöneten yahudi aile Rotschıldler  ve  David Rockefeller ailesi.

David Rockefeller bir beyanatında;” 1980 darbesi de bizim isteklerimiz doğrultusunda yapıldı. O zamanlar ülkede bir solcular, bir sağcılar iktidara geliyor ve bizim isteklerimiz doğrultusunda ülke ekonomisini yönlendiriyorlardı. Fakat Amerika ve Avrupa’da gelişmiş ülkelerin piyasaları doyuma ulaşmışlar ve biz yeteri kadar mal satamaz olmuştuk. Bunun üzerine diğer az gelişmiş ülkelere uyguladığımız planı Türkiye’de de uyguladık ve başarılı olduk….” demişti.[1]

Soros- a da;  Azerbeycan daki darbe girişimini sen mi yaptın? diye sorduklarında cevaben;

-Ben sadece para verdim, demiştir.

Dolar sıfırlanırsa, önce bunlar sıfırlanmış olur.

Yoksa Trumptan olumsuz bir kokumu aldılar da ona hücum ediyorlar?

Para babaları ve dolar baronları paralarını dünyanın yanmasında kullanıyorlar.

Eğer onların paraları da yanarsa, dünyanın yangını da bitmiş olur.

Paralarının yanmaması uğruna Abd yi bile yakıyorlar.

Adam başı 2500 dolara…

17-25 Aralık 2013- de bunu Türkiye-de çok ucuza kapatmışlardı, satılık olanları ve satılmışları.

Çok ucuza gittiler.

Yeni anlaşma yapacaklardır.

Bizde 2500 dolar isteriz diye…

Değeri 2500 dolar olmayanlarca…

MEHMET ÖZÇELİK

29-01-2017

 

[1] http://www.ahaber.com.tr/dunya/2015/06/14/david-rockefellerin-hedefi-200-yasini-gormek




MÜFREDAT PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI

BURSA EMİR SULTAN EĞİTİM VE YARDIMLAŞMA VAKFI EĞİTİM KOLUNUN TASLAK MÜFREDAT PROGRAMLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASINA AİT RAPORDUR.

Word indir

Sesli İndir




ŞUURU KAYBETTİRİLEN BİR MİLLET

ŞUURU KAYBETTİRİLEN BİR MİLLET

İttihat ve Terakki ile uyuşturulan bu milletin hafızası, cumhuriyetle birlikte dumura uğratıp törpülendi ve de silindi.

Bu millet hafızası silinmiş bir millettir.

Ancak şok geçirdiğinde bazı şeyleri hatırlamaktadır.

Devler cüce, cüceler dev olarak tanıtıldı.

Bir asırlık eğitimle resmi tarih yalanlarla dolduruldu.

Yalanlar doğru, doğrular ise yalan gösterildi.

Tarih öğretmeninin anlattığı resmi tarihe öğrenci inanmadı, gayr-ı resmi tarihi takip etti.

Hangi evin kütüphanesinde Milli Eğitim Bakanlığının trilyonlar vererek yazdırdığı kitaplar bulunmaktadır?

Kütüphanelerde neden o kadar araştırılarak yazılan tarih kitapları bulunmamaktadır?

Çünkü güvenilmemekte, doğruluğuna inanılmamaktadır da ondan…

Çünkü tarih, geçmişi kötülemeye dönük olarak hazırlanmış bir tarihtir de ondan.

Tarih öğretmenine bakıyorsun, en iyi niyetlisi bile, ne yapayım müfredat böyle deyip geçiştiriyor.

Tarihi şuurunu kaybetmiş bir tarihçiden, tarihini bilen bir nesil yetişir mi?

Onlarca yıldır 23 nisan ve 19 mayıslarda papağan gibi hep aynı şeyler, on yıl önceki kutlamada yazılanlar tekrar edildi ve de osmanlıyı kötüleme amaçlıydı.

Dedesine küfreden  bir millet üredi ve türedi. Dünyada benzeri yoktur. Nerede öğretildi bu? Kimler öğrettti?

Nasıl bir tarih ki, sadece geçmişini inkâr etmekle kalmayıp, küfrediyor da.

Alakalı ve alakasız şeyler öğretildiği için..

Her dersin kitabında atatürkten bahsedilmektedir.

Ne alaka?

Hem atatürkü anlatacaksın her derste ve hem de o atatürkü kanunla koruma yoluna gideceksin!!!

Neyin yutturulması?

Yutturulmak istenen nedir?

Oysa bir insan kahramansa, neden koruma kanunuyla korunmaya çalışılır ki?

Yoksa bilinmeyen şeyler mi var?

Hakikatların huyudur gizli kalmamak. Merakı celbedip daha çok öğrenilmesine çalışılmaktadır, bazı bedeller ödense de…

Öğretilen tarih, bu milletin gerçek tarihi değildir.

-Tarih böyle de, diğer derslerde çok mu masumiyet var?

Elbette hayır.

Ben Türkçe kitaplarındaki bazı cümleleri anlamakta zorluk çekiyorum çünkü uydurukça, uydurmaca kelimeler…

Yeni müfredatla ilgili bazı tekliflerde bulundum. Burada kısaca sıralayayım;

-Müfredat için 10 günde 112 bin müracaat ve teklif olmuş. Bu alanın boşluğunu ve bir asırlık ihtiyacı gösteriyor.

-İnkılap dersi kalkmalı.

-Fıkıh dersinde güncel konular işlenmeli.

-Hadis dersinde Mucizeler işlenmeli.

-Âdâb-ı Muâşeret dersi konulmalı.

-Türkçedeki özellikle uydurukça kelimeler çıkarılmalı.

-Lisans sınıfları oluşturulmalıdır. İngilizce Arapça, ihtiyaç halinde diğer dillerde.  Bu öğrenciler en az 20 saat ders görmeli, pratik yapılmalı, sınıf veya seçilen bir kaç öğrenci yurt dışına gönderilmeli, herkes ingilizce dersi görmemeli. Öğrenciler idare, öğretmen, veli, öğrenci ortaklığıyla seçilmelidir. Bunlar okulu bitirince üniversiteye direk girmeli veya hiç olmazsa 2 yıllığa direk geçip, yatay geçiş yaptırmalıdır.

-Meslek liselerinde aynı branştan 10 kişi varsa birisi koordinatör ve danışman seçilsin. Yazılı hazırlama, ders notları gibi her alanda öğretmenlerle irtibatlı çalışıp, destek olsun.

-Felsefe dersi gerçekten kaldırılmalı, yerine hikmet, mantık ve sosyoloji dersleri konulmalıdır. Bende bu derse girdim, beş para etmez insanlara epey yer verilmiş. Ben es geçip, hikmeti anlatıyordum. Özel ilgi duyanlar başka yönden öğrenmeli.

MEHMET ÖZÇELİK

28-01-2017

 




KİRLİ İTTİFAK

KİRLİ İTTİFAK
“Gülen 1970’lerde ise Yaşar Tunagür, dönemin MİT Müsteşarı Fuat Doğu ile yakın temasta. Bu şahısların karanlık ilişkileri, bir evde gerçekleştirilen toplantıda Gülen’e özel bir vazife tevdi edildiği şüphesini güçlendirmektedir. Fuat Doğu’nun CIA ile yakın teması kendisinin de hayattayken teyit ettiği bir gerçektir. Gülen’in bütün ününü borçlu olduğu Kestane Pazarı sohbetlerine başlaması da yine bu tarihlere denk düşmektedir. Özetle, bu çalışmanın en temel çıkarımı Gülen’in 1965’te ilk irşat çalışmalarına başladığı günden bu yana, cemaat görüntüsü altında planladığı çalışmaların aslında planlı, programlı, sistematik ve stratejik hedefleri olan, istihbarat uzantılı örgütsel faaliyetler olduğu gerçeğidir.
-Petek, “Almanya’da yayınlanan İmralı Notları kitabında, HDP’nin terör tutuklusu Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın devreye girerek Abdullah Öcalan’a ‘Fethullah Gülen bizi ABD’ye davet ediyor’ dediği Öcalan’ın da Fethullah Gülen için onlar bizim Ortadoğu’da stratejik ortağımız şeklinde bir ifadeyle cevap veriyor.” dedi.
-FETÖ’nün Trump’a gönderdiği mektup!
“Türkiye ve tüm dünyada ABD ile birlikte çalıştık. Hiçbir tarafta değilim. Ama hakkımdaki iddialar beni konuşturmak için ele geçirmek isteyenler tarafından ortaya atılıyor” sözlerinde saklı.
Yani “Beni teslim ederseniz konuşurum” mesajı vermekte.
TRUMP’A BİZE SAHİP ÇIKIN MESAJI.
Terör elebaşı mektubunun sonunda kendisine sahip çıkılmasını istiyor ve “Eğer bize sahip çıkılırsa sizinle daha aktif bir şekilde çalışırız. Dünyanın dört bir yanındaki yetişmiş elemanlarımız da bu konuda hizmet sunmaya hazırdır” diyor.
-CIA’nın internet üzerinden erişime açtığı belgelerde, Suriye ve Yunanistan’ın terör örgütlerine destek verdiği, bunun istihbarat raporlarına girdiği göze çarptı.
-Yunanistan darbecileri koruyor.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra helikopterle Yunanistan’a kaçan 8 subaya Atina yönetimi kol kanat geriyor. Daha önce hainleri iade edeceğini açıklayan Yunanistan, adli işlemlerini bahane ederek, teröristleri Türkiye’ye vermiyor. Türkiye’ye karşı cephe alan Yunanistan, uyarılara rağmen DHKP-C’li teröristlere de göz yumuyor.
-Fetö-ye Topkapı sarayında bulunan Yavuz Sultan Selimin cübbesi götürülürken yakalandığı haberde şöyle verildi:” “FETÖ’cüler Yavuz Sultan Selim’in kaftanını çalmak istedi. Havaalanında yakalandılar.”
Fetö-nün darbe sırasında yeşil bir cübbe giymesi de düşündürücüdür.
Yavuzun kaftanının giyemeyen, bunu yeşil cübbeyle değiştirmiş oldu.
-15 Temmuz başarılı olsaydı Fetö tıpkı Humeyni gibi Türkiye-ye ya cübbesiyle veya tekrar aldıracağı Yavuzun kaftanıyla giriş yapacaktı.
Ancak başarısız olunca gemiyi ilk terk edenler fareler oldu.
Bu insanlarda zerre kadar şahsiyet, seviye ve inanç olsaydı, kaçmaz, severek inandığı davaları için yatmayı göze alırlardı.
Ancak en büyük körlük bununda ötesinde, hala bunların ne mal olduğunu göremeyen mallardadır.
– ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) 30 Mayıs 1960 yılında gönderdiği brifinginde yer alan bilgilerde, Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki bazı üst düzey yöneticilerin darbenin sürecini bildikleri vurgulandı. Belgede “Cumhuriyet Halk Partisi’nin önde gelen liderleri, darbenin gelişini farkındaydı ancak görünüşte eylem ve planlama safhasına katılmadılar” ifadelerine yer verildi.
– Memleketin meseleleri görüşülürken, bu iş kansız olmaz demek ancak kanı bozukların işi olur.
-“CUMAYA GİTMEMELERİ HUSUSUNDA UYARILMIŞLAR”
FETÖ’nün örgüt üyesi hakim ve savcılara namaz konusunda da uyarılarda bulunduğunu anlatan H.I, şunları kaydetti:
“Akademi döneminde hakim ve savcılar adliyede namaz kılmamaları, cumaya gitmemeleri hususunda uyarılmışlar. Bu nedenle namaz kılmazlar. H.B. isimli şahıs bana geldi, ‘abi adliyede bir tek ben cumaya gitmiyorum ve benle dalga geçiyorlar.’ dedi. Ben de kendisine, ‘Orada bir kere cumaya git dedim.”
-900 sene önce Hasan Sabbah yani Haşhaşiler haçlılarla ittifak yaptığı gibi, bu gün Fetö de haçlı başı olan Abd ile ittifak etmiştir.
Haşhaşi; Dai-Fedai-Casus üçlüsüyle çalışıyor.
Fetö de aynı sistemi sürdürmektedir.
Ondandır ki her konuda haşhaşi ile tıpa tıp benzerlik arzeden Fetö, bir farkı öne çıkar. O da çok geniş ve organizelidir.
Fetö böylece haşhaşi ile her noktada benzerlik arzetmektedir.
-15 Temmuzun başarısızlığı başta Abd-Nato ve Avrupanın Ortadoğu üzerinde oynayacağı yüz yıllık planları boşa çıktı.
Yüz yıllık hesapları suya düştü.
Ondandır ki bu kadar açıkça her imkanlarıyla bizleri tehdit etmeye devam ediyorlar.
B planı var mı?
Olmaması mümkün değil ancak biraz ümitsiz ve de huysuzca.
O da Türkiye-yi de işin içerisine alarak ona verecekleri kedi hissesi farkıyla memnun etmeye çalışırken, kendileri de aslan payını almaya çalışacaklardır.
-Türkiye-de istihbaratla derine inen Fetö, derinde gördüğü derin güçlerle derinlerde ortaklığa girdi.
Derin ortaklık.. Derinlerdeki ortaklık, tüm devletlerin derinlerdekilerin toplandığı derin toplantıda…
Netice; Kirli İttifak…
MEHMET ÖZÇELİK
26-01-2017




EN’AM-108-110




OSMANLIYLA KIYAS KIYAS-I MAAL FARIKTIR

OSMANLIYLA KIYAS KIYAS-I MAAL FARIKTIR

Yüz yıldır Osmanlıya cephe alarak, düşmanlığını açık açık dile Getiren Chp- nin bu günkü genel başkanı Kılıçdaroğlu, kendisine ve geçmişine bakmadan Osmanlıya laf atmaya, onunla kendisini veya mensublarını, aynı kendi yolundan gidenleri kıyaslamaya çalışmaktadır.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz gün Uşak’ta yaptığı konuşmada “Koca Osmanlı diyorlar. Bir kilo şeker üretemeyen Osmanlı ile övünüyorlar. ” dedi. Şekerin Cumhuriyet’in ilanından sonra 1926’da Uşak’ta üretildiğini söyledi..[1]

Bu adam birde bu milleti idare etmeye hevesli.

Bu milletten kopuk birisi, hiçbir zaman bu milletin iradesiyle bu milleti idareye layık da değildir, idare etmesi hayal olur.

Zaten bundandır ki, meşru yolla gelemeyeceğini bilenler, gayrı meşru darbe yollarıyla bunu 1920- lerden itibaren tek şef dönemiyle ve 1960- dan beri de darbelerle yönetmişlerdir.

Bunlar bu milletin yöneticileri değil, İngilizin, Abd- nin, Almanyanın yönetici temsilcileridirler.

Buna cevap tarihçilerden hemen geldi. Anladıysa ağzının payını almış oldu.

Tarihçiler, şeker üretiminin Osmanlı’da ilk defa 1. Murat zamanında 1382 yılında Bursa’da yapıldığını söylediler.[2]

Zira Osmanlı şekeri de üretti, satışını da yaptı.

Buna kısaca kıyas-ı maal-farık denir.

Yani kıyasa bile girmez. Arasında kıyasa girecek bir benzerlik bile yokken, hakikat dışı bir haldir.

Arapça tabirle; İ’rabdan mahalli bile yoktur.

Yani gramerin içerisine bile giremez ki, mukayese edilebilsin!

O halde biz kıyas yapalım mı?

Kim kiminle mukayeseye giriyormuş;

Aslında böyle kıyas için insanın; Tuzluyayım da goğmayasın, bire goğmuş, diyesi geliyor.

Cumhuriyetin ilanından beri, milletin istekleri doğrultusunda gayret gösterip birisi idamla, diğeri zehirlenerek, diğeri de bir çok darbelerle ortadan kaldırılmaya çalışılan Menderes-Özal-Erdoğan-ı hariç edersek, ne yapıldıklara şöyle bir mukayeseyle göz gezdirelim;

Osmanlının asırlardır yaptığını yıllarca yazmakla tarihçilerimiz bitirememiştir.

Sadece Osmanlının yaptıklarını değil, sadece onun yerine ikame ettirilen cumhuriyetin yıktıklarını söylesek karanlıkta kalırsınız.. Tüm lambalar söner.

624 yıl boyunca 24 milyon m2 alana küçük söğüt gibi bir kasabadan çıkarak adaleti tesis etmesi düşmanı bile takdire sevkedecek bir harekettir.

O halde  1920 de İstanbulu işgal edip tek kurşun sıkılmadan orayı terkederek yerine oturtturduğu Kemalizm ve onun partisi olan Chp ile bir asırdır kavga, kıtlık, köksüzlük, bereketsizlik, dini, Kur’an-ı yasaklama, 18 yıl boyunca 1400 yıl süreyle devam eden ezanı asliyetinden uydurma sözlere çevirmesi, onlarca yıl bir başörtüsü savaşı ile fransızın bile yapmadığını yapması, bir gecede harf inkılabı ile 17 milyon insanı cahil ve okumaz yapmasıyla beraber, islam dünyasından koparması, müflis bir tüccar gibi veya babasının biriktirdiği malı çar-çur eden vefasız ve haylaz çocuk gibi 24 milyon m2-yi 5 milyona ve oradan da cumhuriyetle beraber 780 m2- kareye düşürmesi, küçük bir devleti bile idareden aciz kalarak çoğunluğu azınlığa feda ettirip, azınlığı dahi memnun etmeyen bir yönetimin neyiyle gurur duyulabilir.

Bu gün asırların dahi yazmakla bitiremeyeceği olumsuzlukları basit sloganlarla kapamak mümkün değildir.

Veya bir Osmanlının yetiştirdiklerine bakın, bir de cumhuriyetin yetiştirdiklerine.

90 yılda 65 hükümet kurmuş bir devlet, hangi Osmanlı devletine benzer ve onu idare edenler hangi Osmanlı padişahının haşmetindedirler.

Geçmişine küfredenler, geçmişi olmayan, geçmişinden kopuk kimselerdir.

Küfrü kendileri hak ederler.

Geleceğe ancak geçmişteki değerlere sahip çıkılarak gidilebilir ve varılabilir.

Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz ve de olamaz.

Kısır zihniyetin kısır insanları, geçmişi olman kimselerdir.

MEHMET ÖZÇELİK

22-01-2017

 

[1] http://www.ahaber.com.tr/webtv/gundem/kilicdaroglunun-bir-kilo-seker-uretemeyen-osmanli-sozune-seker-gibi-yanit

[2] http://www.yeniakit.com.tr/haber/beylikler-doneminde-bile-seker-uretiliyordu-249332.html




AHMAK DOST

AHMAK DOST

Eskilerin tabiriyle Sadik-i Ahmak…

İyilik zannıyla kötülük yapar.

Kaş yapayım derken, göz çıkarır.

Ahmak dost, akıllı düşmandan daha çok zarar verir.

Bu günlerde Bülent Arınç- ın Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğana bir özür mektubu gönderdiği konuşulmakta ve bir çok yazarda Arınç-a sitemle beraber eski defterleri karıştırıp üzerine yüklenmektedir.

Haklıdırlar da…

Ancak ben eski kirli ve borç defterlerini çıkarmaktan ziyade birkaç noktaya izah getireceğim.

Çünkü herkesin o defterde az çok borcu vardır.

Yoksa Arınç kendisi için; “”Silahlı terör örgütünün Fethullahçı olduğunu o gece öğrendim, bana ahmak diyebilirsiniz” dedi.[1]

Arınç aslında yarım asırlık inançlı bir siyasetin falsolarını ortaya koymada da güzel bir şablondur.

Salahat var ancak aynı derecede maharet yok.

İyi niyetle yola çıkıp, kendisine verilen bir çok imkana karşı patavatsız çıkışlar yapmış, Erdoğana uygunsuz çıkışlarda bulunmuş, kendi üzerinden kozmik odaya girilerek bir çok gizli bilgi Fetönün ve pkk-nın eline geçmiş, Trt-ye bir çok Fetö mensubunu koymuş, onca Fetönün kirli daha ötesi lekeli çamaşırlarının ortaya çıkmasına rağmen, şimdiye kadar neredeydin dedirtecek ihmallerde bulunmuş, Fetöye karşı yapılan çıkışlarda tekrar avukatlık cübbesini alarak savunmaya geçeceğinden bahsetmiş bir dost! tur o.

Her şeyden önce gerçekten herkes sokakta iken Arınç 15 Temmuzda neredeydi?

Neticeyi mi bekliyordu?

Netice netleşmesine rağmen net tavır içerisine girmemesi onun iyi bir dost ve vefalı bir insan olmadığını göstermektedir.

Arınç ilk çıkışında seviliyor veya sevilmeye çalışılıyordu.

İyi bir insandı.

Ancak bugün inançlı insanların % 95-i ,Türkiye-nin % 50- si onu Erdoğan affetse de affetmeyecek, tarih hayırla yâd etmeyecek, akibeti hayırlı olmayacaktır.

Zira  %50- nin onun için söyleyeceği çok sitemler, kırgınlıklar, tenkidler vardır.

Başta milletten özür dilemelidir.

O belki 700 bin insanı öldüren Esed-i alkışlayanlar gibi ihanet içerisine girmese de, hayırlı bir dost olmadığını çıkışlarıyla veya çıkış yapması gerekirken yapmamasıyla anılacaktır.

Varsa samimiyet ve mertliği milletin önüne çıkmalı, tarih huzurunda başta milletten ve Erdoğan-dan özür dilemeli ve özellikle Fetö ile ilgili bildiklerini anlatmalıdır.

Hiç şimdiye kadar Fetö ile ilgili olumsuz bir söz söylemiş midir?

Neyi bekliyor?

İkinci bir darbeyi mi?

O aslında Türkiye siyasetindeki Erdoğanın çıkardığı gömlek farkını ortaya koymuştur.

Arınç gömleğini çıkarmayanlardandır.

Erdoğan farkı, gömlek farkıdır.

Tıpkı bir dindar partinin yeni çiçeği burnunda parti başkanı olan Temel Karamollaoğlu gibi.

O da gelir gelmez solcuların, Hdp-nin, Erdoğana cephe alan herkesin anayasaya hayır sözüne ortak olarak, Hayır diyeceklerini ifade etmiş, o da nasıl bir dost olduğunu üzerindeki çıkaramadığı gömleğiyle yani isabetli olmayan sözleriyle ifade etmiştir.

Elbette yeni anayasa en mükemmel anayasa değildir ancak bu bir aşamadır.

Şu bir kuraldır; Tümü elde edilmeyen bir şeyin, tümü de reddedilmez.

Hiç olmazsa neden % -1 lerde kaldıklarını, milletten makes bulmadıklarını, yerine oturduğu Kamalak- ıda neden kimsenin aramadığını da bir düşünsün…

Temel Karamollaoğlu Temel-lik yapmıştır.

Şöyle ki; Dursun ve Temel idamla yargılanmaktadır.

Dursun-a son arzusu sorulur. O da;

-Annemi görmek istiyorum, der.

Kabul edilir.

Temele de son arzusu sorulur. Oda Dursun-un annesini görmesine müsaade edilmesin, der.

Arınç ve Temel; unutmayın ki, Salahat ayrıdır, maharet ayrıdır.

Maharet ve salahat akibettedir.

Kimlerin ekmeğine yağ sürdüğünüzü iyi düşünün.

Baba katiliyle kim aynı safta!!!

Sizler için acı söyleyen dostlarınıza kulak verin.

Zindan iki hece, Mehmed’im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta…
Halimi düşünüp yanma Mehmed’im!
Kavuşmak mı? .. Belki… Daha ölmedim! 

******  

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil… 

*****   

Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! (Necip Fazıl Kısakürek)

MEHMET ÖZÇELİK

23-01-2017

[1] http://www.cnnturk.com/turkiye/bulent-arinctan-feto-cikisi-bana-ahmak-diyebilirsiniz




TERÖRİST AVUKATLARI

TERÖRİST AVUKATLARI

Türkiye-de son günlerde Reina teröristinin yakalandıktan sonra yüzündeki darbe izlerinden dolayı –belirli zamanlarda yapıldığı gibi- bir kesim ve bir kısım hemen terörist avukatı kesilmeye başladı.

Eğitim camiasından tut, dindar kesime kadar terörist haklarından, esir hukukundan dem vurmaya –maşaallah- hepsi bir anda islam hukukçusu kesilmeye başladı.

Kör olup olayı tek yönüyle değerlendiren bu insanlar, Hak olan sözlerini, batıl yolla dillendirmeye başladılar.

Elbette teslim olan suçlunun bir hukuku vardır, suçu ortaya tam çıkıncaya kadar masumdur, suçluyu cezalandırmada amaç ceza vermek olmayıp masumun ve suçsuzun hakkını korumak olduğu bir hakikattır.

Ancak dile getirilen katilin savunulmasında hiçbir şey yapmamış gibi, suçunu itiraf ettiği halde, kendisini teslim almaya gelen polislere saldırdığı, belki de imkânı olsaydı öldürmeye teşebbüs edeceği halde ve yine özel harekat polislerinin içerisinde reina da vurulan bir polisin abisi de bulunduğu göz önüne alınıp, olayı tek bir yönüyle, at gözlüğü ile bakarak, neredeyse bir de katile niye kebap ısmarlanmadı ve de üstüne niye tatlı verilmedi dercesine terörist tarafında durup olayı değerlendirmek, kişilik eksikliğinin, basiret körlüğünün, memleketin gerçeklerini görmemenin, bilinçli veya bilinçsiz terör ve teröriste hizmet edildiğinin farkına varılmamaktadır.

Türkiye-nin yarım asırdır aslında terörü bitirememesinin en önemli sebebi, işte bu içteki terör sevicilerinin ve de terörist avukatlarının desteklerinden ve de terörin ve teröristin kendisine yer bulmasının sebeblerindendir.

Koca bir partinin başkanı Kılıçdaroğlu bile Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi katleden pkk-lılar için çok rahatlıkla; -Arkadaşlar – ifadesini söylemiştir.

Acaba onlar nereden onun arkadaşı oluyorlar?

Diğer bir parti pkk- nın zaten açıktan avukatlığını yapmakta, kandilin belirlediği kimseler milletvekili ve belediye başkanı adayı olmakta, milletvekili bozuntusu olan birisi de- Pkk sizi tükürüğünde boğar- alçaklığını söyleyebilmektedir.

Olaya öldürülenler açısından bakılmayıp, katil açısından bakıp değerlendirilince, sapık bir mana çıkmaktadır.

Oysa aç olan canavara merhamet etmek, mazluma zulmetmek ve zulme ortak olmak demektir.

Reina katili sorgusunda hiç çekinmeden, -Yine olsa yine de yaparım- demiştir.

Reina katili yakalanır yakalanmaz öldürdüğü 39 kişiyi ve yaraladığı yüz kadar kişiyi düşünmeden bir kesim olan sol kesim, bazı gazeteler katil için olumsuz değerlendirmelerde bulunmadan, onu yakalayan polisi tenkid etmeye başladılar.

O da öyle abartılı bir şekilde katil savunuldu ki, insanın neredeyse o katili bırakıp, onu yakalayan polisleri cezalandırması!!! gerektiğini düşünesi geliyor.

Bu durum ne ilktir ve ne de bir daha olmayacak değildir.

Ortada bir kişilik kaybı vardır.

Bu başarı Türk polisinin görülmemiş büyük bir başarısıdır.

Bu başarı içini temizleyen emniyet teşkilatının güven tazelemesidir.

Hiç unutulmamalıdır ki, bu millet bir ve beraber olduğu sürece yedi düvel değil, yetmiş yedi düvelde gelse bu milleti çökertemez.

Millet içten kemirilmektedir.

Terör içte himaye görmekte ve dıştan desteklenmektedir.

Böyle hassas bir dönemde terör sevici ve avukatları da içlerindeki kusmuğu kusarak, toplumu kokutmaktadırlar.

Bir asırlık kokmuş ve kokuşmuş zihniyetin ürünleri gerçek yüzlerini de göstermektedirler.

Tükürün zalimlerin o hayasız yüzlerine, tükürün…

Biz dahi tükürüyoruz…

MEHMET ÖZÇELİK

20-01-2017




EN’AM.103-107




ABD ÇÖKÜŞTE

ABD ÇÖKÜŞTE

1970 lerde solu kurup karşısına sağı getirerek çarpıştırarak  kaos oluşturan Abd, 1980 de Kenan Evrene darbe yaptırarak; -Bizim oğlanlar başardı.- dedi.

Aynı uygulamayı İşidi kurarak karşısına Kürtler adıyla Pkk yı çıkartıp, ölürken diriltme yoluna gitti ve onu destekledi.

Nato demek Abd demektir. Natoya girmemizi oluşturmak amacıyla oluşturulan Rus tehdidi ile Türkiye Natonun kucağına itilerek kontrol altına alınmış oldu.

Her on yılda bir darbe ile; öldüğünde sulandı, büyüdüğünde ise budandı.

-Yapılan anketlerde dörtte üç vatandaş, abd.nin terörü desteklediği kabul edilmektedir.

Abd şimdiye kadar gizli sürdürdüğü ve israile destek olarak terörün arkasında gizli olduğu halde, bunu bugün açıktan açığa sürdürmektedir.

“TSK, Suriye ve Irak’ta PKK’ya darbe vururken, Türkiye ile müttefik olan Amerika’nın terör örgütlerini eğittiğine dair yeni görüntüler ortaya çıktı.”[1]

-CIA ajanı Robert David Steele, Türkiye’deki bir çok terör saldırı ve suikastın arkasında ABD ve NATO olabilir mi? sorusu üzerine, Bunun mümkün olduğunun altını çizerek, “Bir CIA ajanı olarak, CIA’in bu tür işler yaptığını söyleyebilirim. CIA para ve teknoloji sağlar ve sonrasında kirli işleri yapacak Suudi Arabistanlı, İsrailli, Belçikalı, Alman ve diğer ülkelerden insanlar var.” dedi.

“ABD Hükümeti ve ABD Büyükelçiliği düzenli şekilde yalan söyler. Bir ABD vatandaşı olarak bu durumdan büyük bir utanç duyuyorum. Ben bir savaşın ortasındayım burada ABD istihbaratının başındaki kişi ABD Başkanına Rusya’ın ABD seçimlerini Hacklediği yönünde yalan söyledi. Amerika çok yalan söyler. Şunu anlamalısınız ki Kürtler bazıları tarafından terörist olarak değil özgürlük savaşçıları olarak görülmektedir.”[2]

-Abd neden Türk Rus işbirliğini engellemek için her türlü terörü estiriyor?

Cevabı bu olsa gerek; “ABD Başkanı Barack Obama’nın terörle mücadele konusunda danışmanı Bruce Riedel, Türkiye ve Rusya arasında artan işbirliğinden ötürü DAEŞ’in üzerindeki baskının arttığını söyledi.”[3]

Orta doğudaki terörü engelleyenlerin karşısına Abd çıkıyor.

Ve o teröristleri de eğitiyor.[4]

Genel kanaatte bu yöndedir.[5]

Abd-nin ve de onun uzantısı olan Fetö-nün Türkiye-ye ve islam ülkelerine terör gruplarıyla açtığı savaş; islam savaşı ve islama karşı yapılan savaştır.

Dolayısıyla Müslümanı yok etme savaşıdır.

Abd halkının Obama ve onun desteklediği Cleantiana verdiği tepki, büyük bir nefretin ve ileride oluşacak büyük bir patlamanın ifadesi ve habercisidir.

-100 yıl önce ittihat ve terakki ile yıkılan Osmanlı bu gün ise ya gafletten veya ihanetten dolayı çok kolay satın alınan kimselerle de Türkiye cumhuriyeti yıkılmaya çalışılıyor.

Bu gün Türkiye-nin veya hükümetin meselesi Abd veya Fetö meselesi değildir, belki onların arkasındaki İslamiyet ve Hristiyanlık inancı meselesidir.

Tarihten dersler çıkarmalıyız.

Tarihten ders almayanlar, tarihe ders olurlar.

MEHMET ÖZÇELİK

15-1-2017

 

[1] http://www.haber7.com/guncel/haber/2242362-abdli-askerlerin-teroristleri-egittigi-goruntuler

[2] http://www.tgrthaber.com.tr/dunya/cia-ajanindan-carpici-turkiye-aciklamasi-158594

[3] http://www.haber7.com/dunya/haber/2242360-turk-rus-isbirligi-deasi-sikistirdi

[4] http://www.habervaktim.com/foto-galeri/abd-buna-ne-diyecek-skandalin-fotograflari-cikti-14592.htm

[5] http://www.haber7.com/guncel/haber/2242253-halka-gore-terorun-arkasinda-abd-var

 




GENÇLİK VE KARDEŞLİK

GENÇLİK VE KARDEŞLİK

Hepimiz kardeşiz..

Bizleri birbirimize bağlayan sebebler ise gayet çoktur.

Bizi birbirimizden ayıran sebebler ise, his ve hevesin dışında hiç durumundadır.

-Ebu Hureyre Hazretleri, Resul-i Ekrem (S.A.S.) den rivayet ediyor:

Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Mü’min mü’minin aynasıdır; mü’min mü’minin kardaşıdır: Onun geçimini

emniyet altına alır, onu arkasından korur.”

Bir Osmanlı şairi de şöyle der:

Zen merde, civan pîre, kemân tîrine muhtaç,
Ebnâ-yı beşer hâsılı birbirine muhtaç.

“Kadın erkeğe, genç yaşlıya, yay oka; hâsılı bütün insanlar birbirine muhtaç.”

-Gençlik akıldan ziyade hissi dinler.

Özellikle gençlik bu kardeşliği perçinlemelidir.

-Gençliğin tehlikesi ise sefahettir.

-Zina etmek isteyen gençle Peygamberimiz arasında geçen bir olay.

Peygamberimiz (a.s.m) Ashabıyla beraber bulunuyordu. Bir genç çıkageldi ve çok saygısızca:

  “Ya Resulallah! Ben falanca kadın ile arkadaş olmak istiyorum, onunla zina yapmak istiyorum.” dedi. Ashab-ı Kiram, bu durumdan çok öfkelendiler. İçlerinden gazaba gelerek genci dövmek ve huzuru Rasulullah (asv)’dan çıkarmak isteyenler oldu. Bazıları bağırıştılar. Çünkü genç çok hayasız konuşmuştu.

 Sevgili Peygamberimiz (a.s.m) “Bırakın o genci.” buyurdu. Rasulullah (asv), genci yanına çağırdı, dizinin dibine oturttu. Gencin dizlerini kendi mübarek dizine değdirecek bir şekilde oturttu ve:

  “Ey genç, birinin annenle bu kötü işi yapmasını ister misin? Bu çirkin hareket hoşuna gider mi?” diye sordu. Genç hiddetle:

 “Hayır Ya Rasulallah.” diye cevab verdi. Rasulallah (asv):

 “Öyle ise o çirkin işi yapacağın kimsenin evlatları da bundan hoşlanmazlar.” Sonra:

 “Peki, bu çirkin işi senin kız kardeşinle yapmak isteseler, sever misin?” diye sorduklarında genç :

 “Hayır, asla!” diyerek hiddetleniyordu.

 “Şu halde insanlardan hiç kimse bu işi sevmez.” buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (a.s.m) mübarek elini bu gencin göğsüne koyarak şöyle dua etti:

 “Allah’ım! Sen bu gencin kalbini temiz kıl. Namusu ve şerefini muhafaza eyle ve günahlarını da bağışla.” buyurdu.

 Genç, Rasulullah (asv)’ın huzurundan ayrıldı. Bir daha günah işlemediği gibi böyle bir kötü düşünce aklından bile geçmeden yaşadı!”[1]

**********************   

-Duyguları söndüren günahlardır.

İnsan bu dünyaya duygularını açmak ve de geliştirmek için gönderilmiştir.

Yani bir tarla mesabesinde olan bu dünyada insan, hem ekmek ve de hem de ekilmek için gönderilmiştir.

Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar. Nasıl küçük bir cam parçasında gök, yıldızlarıyla beraber içine girip gark oluyor. Hardal gibi küçük kuvve-i hafızanda, senin sahife-i a’mâlin ekseri ve sahaif-i ömrün ağlebi içine girdiği gibi, çok cüz’î küçük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, istiab eder.”[2]

-Bazen büyük ve güzel bir proğram bir dosyanın eksikliğinden dolayı çalışmaz.

İslamın namaz ve tesettür üzerinde durması, açılmayan veya açılmayacak olan duyguların açılımını sağlamak amaçlıdır.

-İğneyi kendimize batırmalıdır.

Çocukların suçları anne babadan kaynaklanmaktadır.

Gençlik istikametini korumalıdır.

İstikamet ferdi bazda olduğu gibi, devlet çapında da söz konusudur.

-Peygamberimizin ümmetinin uzamasına sebeb, Osmanlının istikametini korumasıdır.

Bu ümmete ihsan edilen beş yüz yıllık bir süredir.

MEHMET ÖZÇELİK

24-12-2016

[1] Müsned, 5/257.

[2] Bk. Lem’alar, On Yedinci Lem’a, On Dördüncü Nota

 




HÜSN-Ü ZAN ADEM-İ İTİMAD

HÜSN-Ü ZAN ADEM-İ İTİMAD

Hastalıklarımızın içinde en büyük olan altı tanesi ancak bunlar içerisinden en ağır olanı ve de bir asırdır farkına varmadığımız hastalığımız ise, Bize yapılan onca düşmanlığa karşı muhabbet ve sevgi gösterisinde bulunmamızdır.

Hüsn-ü zan esası gereği hep iyi niyette bulunduk ancak ikinci kural olan adem-i itimad yani itimad etmeme, tam güvenmeme özelliğini kaybettik.

Bedelini de bir asırdır ağır ödedik.

Fetö ve benzerleri bunlardandır. Bu konuda Bediüzzaman;

“Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebîler, Avrupalılar terakkide istikbale uçmalarıyla beraber; bizi maddî cihette kurun-u vustâda durduran ve tevkif eden, altı tane hastalıktır. O hastalıklar da bunlardır: 

Birincisi: Ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi.
İkincisi: Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.
Üçüncüsü: Adâvete muhabbet.
Dördüncüsü: Ehl-i imanı birbirine bağlayan nuranî rabıtaları bilmemek.
Beşincisi: Çeşit çeşit sarî hastalıklar gibi intişar eden istibdat.
Altıncısı: Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek. “[1]

******************   

Türkiye-nin bir asırdan sonra artık düze çıktığının en büyük alameti; şimdiye kadar içten bünyeyi kemiren gizli nifak ve şer hücrelerinin artık bunu gizlememeleri açıktan açığa hücuma geçmeleridir.

Çuvala sığmayan mızrak ve yalanlar deşifre olmuştur.

İçte Chp, Paralel yapı ve sol kesim gibi, dışta Abd, İngiltere, Almanya ve Avrupa gibi ülkeler…

Bizdekilerin ağzı, batının ağzıdır. Batının ağzı ise, haçlı ağzıdır.

-Uzun süredir işlenen faili meçhuller bugün göstermiştir ki; Fetö-nün gizli gladyo ve tetikçileri de iş başındadır.

-Öcalanın demode olmasıyla onu bize teslim eden Abd, kendisine uygun bir başı pkk- nın başına getirdi.

Fetöyü alan Abd böylece tüm islam ve Türk dünyasını kontrol etmek için de oralara yerleştirdiği kripto elemanlarıyla en az bir elli yıl daha ihanetini bu yapı ile sürdürecektir.

-Unutturulmaya çalışılıyor 15 Temmuz.

Fetö beklemede.

Etrafın sakinleşmesini kollayıp, akabinde işi laf gevelemeleriyle unutturma yoluna gitmektedir.

Daha sonra ise işi basitleştirerek sulandıracaktır.

-Türkiye-nin cumhuriyet tarihi darbelerle, kaoslarla, baskı ve tehditlerle doludur.

Türkiye bir asırdır manevi bir işgal yaşadı.

Şimdi ise maddi işgal saldırısı altındadır.

Hiç Osmanlıyla kıyasa girer mi?

Bir Osmanlının yetiştirdiklerine bakın, bir de cumhuriyet Türkiye-sinin yetiştirdiklerine!!??

*********************    

Abd büyük elçisi Coni giderayak Başbakanın ifadesiyle zevzeklik yapan elçi, onunla da kalmamış kişiliksizliğini ve seviyesizliğini Twittere atmış olduğu solcular tarafından öldürülen Nihat Erim- in fotoğrafını koymasıyla; hem 15 Temmuzdaki kirli oyunlarını ve hem de bundan sonra yapacakları kirli oyunlarını kusmuştur.

-Neden kazanması zor olan Trump seçildi?

Yoksa Obama o kadar başarısızlığı, İşidi bizzat kurmuş olması ve en önemlisi de Fetö-yü destekleyip sahip çıkmasıyla, Türkiye-nin verdiği dosyaları sümen altı etmesiyle ve pkk-ya silah yardımında bulunmasına rağmen, İrana saldırmadığı için mi?

-Daha önceki darbeler gibi, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde de Kemalist ve sol kesimde yer almıştır.

“Darbeci teröristler, geniş güvenlik önlemleri altında adliyeden çıkarılırken Jandarma Binbaşı Osman Tunahan Berk’in kendilerini görüntüleyen basın mensuplarına “Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demesi dikkati çekti.”[2]

-Darbeye giren darbeciler kesinlikle bu milletin kanını taşımamaktadırlar.

*ABD’NİN DEVİRİLECEK HÜKÜMETLERİN LİSTESİ

Wesley Clark ABD’nin devirilecek hükümetler için de bir liste yaptığını belirtip şunları anlattı;

-“Bu arada biz Afganistan’ı hala bombalıyorduk. Birkaç hafta sonra tekrar karşılaştığımızda Savunma Bakanı’na tekrar sordum. Oradan bir kağıt aldı ve bana dedi ki; ‘Bu kağıtta 7 yıl içinde devireceğimiz hükümetler var. Bunlar sırasıyla Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve son olarak da İran’dır.’

SUUDİLERDEN PARA KOPARMAK İÇİN DEAŞ’I…

-‘DEAŞ ve El Kaide gibi örgütleri Afganistan’da ve dünyanın diğer yerlerinde Sovyetler Birliği’ne karşı kullanmaya alıştık. Suudi Arabistan’dan para koparmak için de bu örgütlerle anlaştık. Bu örgütler sadece bu işe yarar.’[3]

-Washington Post gazetesinden tarihi YPG itirafı!

Amerikan Washington Post gazetesinin Beyrut Büro Şefi Liz Sly, ABD’nin terör örgütü YPG/PYD’ye sağladığı askeri yardımın, bölgeyle ilgili yanlış sonuçlar doğurduğunu belirten analiz kaleme aldı.[4]

-Bunu Tramp da başkan seçilmeden önce söylemiş ve bunu Obama-nın kurduğundan bahsetmişti.

Küfür devam eder ancak zulüm devam etmez…

MEHMET ÖZÇELİK

8-1-2017

 

 

 

 

[1] Bediüzzaman.Hutbe-i Şamiye.26-27.

[2] http://www.ensonhaber.com/darbeci-binbasi-mustafa-kemalin-askerleriyiz-2016-07-18.html

[3] http://www.habervaktim.com/haber/496394/abdli-generalden-sok-itiraf.html

[4] http://www.ulke.com.tr/dunya/haber/727138-washington-post-gazetesinden-tarihi-ypg-itirafi

 




BÜNYEDEKİ VİRÜSLER

BÜNYEDEKİ VİRÜSLER

Terör örgütleri finanse ediliyor.

Artık terör ihaleleri yapılmaktadır.

Irak ve suriye bataklığı terörün beslendiği, terör sineklerinin çoğaldığı yerlerdir.

Terör abd ve batı tarafından beslenmektedir..

Kullanılmaktadır.

Kaos oluşturularak hedef  iranın yıkılması üzerine, daha doğrusu alevin yüksekliği ve uzun süreli olması için iran hedeflenmektedir.

Türkiye-nin de burada elinin ve kolunun bağlanması ve de sahadan çekilmesini sağlamak amacıyla mevzii terör ve nefret rüzgarları estirilmeye çalışılmaktadır.

************************

Türkiye de son dönemlerde türeyen ilahiyat camiasındaki kişiler aslında görüşlerini bir varlık üzerine değil, bir yokluk ve red üzerine bina etmektedirler.

Hadislerin reddi veya onlar üzerinde bir şaibenin oluşturulması bazı menfi insanlara kapı açmaktadır.

Müsbet insanlarda tahrik edilerek, -din elden gidiyor- cephesi oluşturulmaya çalışılmaktadır.

İşte sadece Türkiye değil, islam dünyasında da cepheler oluşturuluyor, çözüm aramadan ziyade uzun süren tartışma ve kavga ortamları oluşturuluyor.

Din anlaşılmaya değil, anlaşılmama ortamına itiliyor.

Sağlıklı dini öğrenemeyenler, sağlıklı düşünemiyorlar.

Bir asırdır dini anlamaya engel olan zihniyetler, bugün dini yanlış anlamaya ve anlatmaya yönlendiriyorlar.

-İran İslam Cumhuriyeti mi?

Nasıl bir islam cumhuriyetidir ki; aynı mezhepten olmayan Müslümanların öldürülmesine cevaz veriyor, teşvik ediyor?

İran islamı sadece yanlış anlamıyor, aynı zamanda yanlış da anlatıyor.

Ve bunu islam dünyasına ihraç etmeye çalışıyor.

İsrail hedefini iran yoluyla gerçekleştiriyor.

-Bizdeki sol kısır zihniyet yıllarca islam düşmanlığını –Kahrolsun şeriat- diyerek dine cephe almayı ideolojisi olarak sürdürdü.

Bu gün ise bilmediği o islama karşı terörün ve terörizmin yanında olarak sürdürmeye başlamıştır.

Bizdeki solcular nerede acaba?

Dinin neresindedir?

Toplumun neresindedir?

Kimlerin peşine takılmış, kimlerin borazanlığını yapmaktadır?

Dün kominizmle rusyaya yönelen solcular, bu gün Abd- ye yüzünü çevirmiştir.

İmanla küfür mücadelesi elbette devam edecektir ancak en hazin olanı ise, bizdeki kütüklerin batının baltasına sap olmasıdır.

Bir asırdır bünyeye sahiplenen virüsler, bu gün bünyeyi işgal etmeye çalışmaktadır.

Bu uğurda şeytanlarla ortaklık yapılmaktadır.

Türkiye-de bir asırdır içerisinde oluşup biriken virüsler bugün harekete geçmiştir.

Dünyada bizdeki kadar memleketinin aleyhine çalışıp ihanet eden haini bir arada görmek mümkün değildir.

-Her insanın içerisinde melek de var şeytanda…

Meydana gelen olaylar bu doğuştan gelen duyguları gün yüzüne çıkarmaktadır.

MEHMET ÖZÇELİK

1-1-2017

 




KORU

KORU

Fehmi Koru gündemi değerlendirmesiyle ortaya çıkan bir yazar olmaktan çok, gündemde kalmaya çalışan bir yazar olmayı tercih eden bir kimsedir.

İstikametini korumaktan ziyade, genel okuyucularını korumaya çalışan bir yazar olmayı tercih etmektedir.

Bulunduğu yere uymakta pek de zorlanmayan bir yazardır o.

Hem kendisini ve hem de Taha Kıvanç-ı okumaya çalıştım.

İlgi çekici noktalara parmak basıyordu.

Ancak başlangıcıyla sonucu aynı istikamette giden bir yazar olduğunu söylemek zordur.

Kimliği şudur denilebilecek tam bir kişilik sergilemesi sergilemiş değildir.

Dindarlarda onu okur. Ve;

Bilderberg Grubu, siyonizmle bağlantılı bir teşkilat olan Dış İlişkiler Komitesi (CFR)’nin Avrupa ayağını oluşturmak amacıyla 1954 yılında Hollandanın Oosterbeek şehrinde bir gurup mason tarafından kurulmuş teşkilatı da okur.

Ve o teşkilatın toplantısına da katılmıştır.

Ve de israildeki toplantıya da Hikmet Çetin-le beraber katılmıştır.

Erdoğan da okur, Gülen de…

Bu genişlikten değil, netsizliktendir.

Google- de onun ile ilgili görüşlere baktığınız da, hiç de olumlu bir netlikte görüşte bulunulduğunu göremezsiniz.

Zikzak çizmesinden dolayı…

Bî-tarafane hareket, tarafı muhalifi iltizamdır, hükmünce, tarafsız gibi görünmek, zıt tarafı kabul etmektir.

Bî taraf olan, ber taraf olur…

Aslında kendisi de söyleyebilir; on-on beş sene öncekiyle bugünü aynı değerde değerlendirebilir mi?

Koru sitesindeki bir yazısında; “ Diktatörlük görüntüsü var; 28 şubatta olduğu gibi bugünde yazamaz hale geldik.”[1]

Acaba bunu kimin ağzıyla konuşmaktadır?

Acaba yazamadığı nedir?

Şimdiye kadar yazdıklarının dışında şu an acaba neyi yazamamaktadır?

Yazamadığı şeyi söylese de bizde kendisine bir hak versek.

Yoksa aksi takdirde; başkalarının borazanlığını yapmış olduğu düşünülecektir…

A.Gül ise Koru için; 18-12-2016 tarihli twitterdeki mesajında; Onun yazılarının ufuk açıcı olduğunu söylemektedir.

Nasıl bir ufuksa!…[2]

Bir takipçi ise bu muhabbetin sebebini şöyle izah eder; “Abdullah Gül ve Fehmi Koru’nun ortak noktası: İngiltere’nin Exeter Üniversitesi’nden eğitim almış olmaları.”[3]

“Muhafazakar gazeteciler içerisinde Hükümet muhalifi isimlerin başında gelen Fehmi Koru, son dönemde Türkiye’de yaşanan terör olaylarını değerlendirdiği yazısında “Pakistan Türkiye olsun derken… Türkiye Pakistan mı olacak…” sorusunu gündeme getirdi.

Çıkmaz bir yola girildiği izlenimi bir karabasan gibi üzerime abanıyor…’Türkiye, bildiğimiz, her şeyiyle sevdiğimiz, üzerine titizlendiğimiz Türkiye olmaktan çıkıyor’ hissine kapılmamak elde değil…”[4]

Çizilen bu tablo kirli ve karanlıklı bir tablodur…

Hele hele böyle bir hassas dönemde…

Ateşe benzin döken insan samimi, yeterli ve istikametli bir insan değildir.

Maalesef, Toplumu diriltmede görev  alanlar,  Bülent Arınç, Fehmi Koru gibiler, şimdiler de iyilikleri öldürmeye ve de ölüleri diriltmeye çalışıyorlar!!!

MEHMET ÖZÇELİK

3-1-2017

[1] https://pbs.twimg.com/media/Cz-lsQbXEAAH88K.jpg

[2] https://pbs.twimg.com/media/Cz-lsMsWEAAqvd7.jpg

[3] https://pbs.twimg.com/media/Cq0EcF6WgAEBniU.jpg

[4] http://www.habervaktim.com/haber/496174/fehmi-korudan-kizdiracak-soru-turkiye-pakistan-mi-olacak.html




ABD VE BATI DEVŞİRMELERİ

ABD VE BATI DEVŞİRMELERİ

Devşirme…

Osmanlının dün adaletle yaptığını Avrupa bugün hile ve zulüm ile yapıyor, sömürme uğruna.

Dün Bosna-da çalınan çocuklar, bugün Irak ve Suriye de de devam etmiştir.

Çalınan bu çocuklar organ mafyası tarafından kullanıldığı gibi, yetiştirilerek islam ülkelerine saldırı amaçlı olarak da kullanılmaktadır.

Bunlar bedenen yapıldığı gibi, fikren de ülkelerin içerisinden devşirilen insanlar da o ülkelerin avukatlığını yapmaktadırlar.

-Bir asırdır içte savunmada olan ancak yeni yeni zincirlerini kıran Türkiye, bu sefer de bir asır önce bizi bağlayan düşman devletlerin saldırılarına karşı dışa karşı savunma içerisine girmiş bulunmaktayız.

-Türkiye-ye karşı savaş açmaya cesaret edemeyen batı haçlı ordusu, içimizden oluşturduğu, zahirde bizden görünen ancak başkası ve Avrupa ve papalık için çalışan bir ordu kurup, onları üzerimize saldırttılar.

Yarım asırdan fazla bu durum böyle devam etti.

Öncesi zaten malumdu.

*********************  

Terör Türkiye-nin doğusundan batısına kaydırılıyor.

Doğuda mesken tutamayan ve ininde boğulan ve inine girilen terör örgütü pkk ve örgütler, olayı bireysel destekli olarak batıda uygulayarak ses getirmeye, mensuplarına moral vermeye ve moral bozma yöntemi içerisine gidiliyor.

Ankara, Kayseri, İstanbul terörleri bu amaçlıdır. Aslında bitmişliğin ayakta kalma zorunluluğudur.

Dış destekli olmaması mümkün değildir.

Artık terör devleti olduğunu gizlemeyen ve de gizleme ihtiyacı duymayan abd veya abd-nin ergenekonu ve de avrupa bu işi yetişmiş piyonlarıyla gerçekleştirmeye çalışıyor.

Önemli sebeb ise, Türkiye-nin rusya ile olan bağlantısı ve yakınlaşmasını engellemektir.

-“Kampta İngilizce konuşan silahlı kişiler vardı”

Irak’ın kuzeyindeki kamplara yönelik hava harekatında teröristlerin gelen uçaklardan çok korktuğuna işaret eden K.Y, “Uçaklar geldiğinde çok korkuyorlar, yerlerinden dahi kıpırdamıyor, susuyorlar. Keşif gidene kadar susuyorlar. Bir gece onlar uyuduğu sırada tek başıma kaçıp buraya geldim. Kaçarken korkmadım. Suriye’de kalmadım sadece. Hakurk ve Kandil’de kaldım. Kampta İngilizce konuşan silahlı kişiler vardı.” diye konuştu.[1]

MEHMET ÖZÇELİK

1-1-2017

[1] http://www.haber7.com/guncel/haber/2239190-pkknin-kacirdigi-kiz-cocugu-yasadiklarini-anlatti