KAYBOLAN VE KAYBEDİLEN ÇOCUKLAR

KAYBOLAN VE KAYBEDİLEN ÇOCUKLAR

  1. ve 21. Asır bütün asırların pisliğini bir kere de kustu.

Her kesimden insan mağdur ve mazlum durumuna düştü.

Ancak bunun en çok bedelini de çocuklar ödemiştir.

Bu çocuklar Bosna da olduğu gibi ya savaş bahanesiyle kaçırılmış, köle olarak kullanılmış, büyütülerek yine kaçırılan ülkelere düşman olarak gönderilmiştir.

Açlıktan ölenler, hastalık sebebiyle kırılanlar, organ mafyası tarafından çalınanlar yine bunlar olmuşlardır.

Daha büyümeden hayatın acısını çekmiş ve dünyadan masum ve mazlum olarak gitmişlerdir.

Nüfus planlaması uygulaması ile de daha bunların dünyaya gelmeden önce önleri kapatılmaya çalışılmıştır.

-Rahmi Koç “Nüfus 80 milyon kişiye doğru gidiyor. Bu bize büyük bir ayak bağı oluyor. 50-60 milyonda kalsaydık çok daha zengin olurdu bu ülke. Kimse Amerika’yı kolay kolay yakalayamaz, çok ileri onlar. İyi eğitilmiş insan gücü bu işin en büyük varlığı ve sermayesidir. Türkiye’yi ABD ile kıyaslamayın. Türkiye’de birikim yok…” dedi. Bu şok sözlere “Bu neyin kafası” denilerek büyük tepki geldi.[1]

*UNICEF- in raporuna göre;

Bugün dünyada hemen hemen 50 milyon çocuk köklerinden koparılmış durumdadır. Bu çocukların 28 milyonu hiçbir paylarının olmadığı çatışmalar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalmış ve daha milyonlarcası da daha iyi, daha güvenli bir yaşam için yollara düşmüştür. Kaçtıkları çatışmaların ve şiddetin travmasını yaşayan çocuklar göç yollarında geçişleri sırasında denizde boğulma, kötü beslenme, aşırı su kaybı, insan tacirlerinin eline düşme, kaçırılma, tecavüz ve hatta cinayet gibi çeşitli tehlikelerle karşılaşmaktadır. Çocuklar, geçiş yaptıkları ve sonunda ulaştıkları ülkelerde de çoğu kez yabancı düşmanlığının ve ayrımcılığın hedefi olmaktadır.[2]

Bizler Bodrum- da sahile vuran Aylan çocukla hislenmeye başladık, Suriye-de toprak altından çıkarılan veya Filistin-de sahilde İsrail tarafından bombalarla vurulan çocuklarla hatırlamaya ve geçici bir süreyle hüzünlenmeye başladık.

Çocuklar evlenince değil, doğmadan öncesi ve sonrasında da hatırlanmalıdır.

MEHMET ÖZÇELİK

09-10-2016

[1] http://www.ahaber.com.tr/ekonomi/2015/06/21/rahmi-koctan-sok-sozler

https://www.google.com.tr/webhp?sourceid=chrome-instant&ion=1&espv=2&ie=UTF-8#q=ko%C3%A7un%20t%C3%BCrkiye%20n%C3%BCfusunun%20azl%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20ileilgili%20s%C3%B6zleri

[2] http://www.yenisafak.com/dunya/50-milyon-cocuk-2525700

 




BEN SENDEMİYİM

BEN SENDEMİYİM

Ben beni arıyorum.

Sende mi?

Kime gittimse kendimi onda bulamadım.

Bazısında kendimin bazısını buldum.

Tamamını hiç kimsede bulamadım.

Bulan var mı?

Bilen var mı?

Bulduğumuzu zannettiğimiz benler hep yalan ve yalancı çıktı.

Çok sürmeyip benden gitti.

Bir ben bile kendimi bulsam da, bu kadar insan nasıl o ben-i bulacak ki?

Yoksa ben, bizde mi?

Biz nerde?

Sizde mi?

Yoksa ben sizde mi?

Yoksa boşuna mı ve de boş yer demi beni arıyorum.

Aradığım ben mi yoksa benim beni-mmi?

Yoksa ben bende miyim?

Sende miyim?

Onda mıyım?

Bir ben var ben de, benden içeru.

Yoksa ben, O’nda mıyım?

O ben de mi?

Ne ben O, ne de O benim.

Ben O’ndanım.

Ben Heme ost değilim.

Heme Ezostum.

Allah kendinden olan beni helak eder mi?

Yoksa onu ebediyyen muhafaza mı eder?

Ben O’nunla varım.

O benimle var değil ancak beni varlığına ayna kılmıştır.

Ben yanayım O’na…

MEHMET ÖZÇELİK

17-09-2016

 




KOKMUŞ VE KOKUŞMUŞ DÜŞÜNCELER

KOKMUŞ VE KOKUŞMUŞ DÜŞÜNCELER

Maymundan gelmeyi daha iyi bulan kokuşmuş bir zihniyet.

Hz. Âdem kökünü kabul etmeyen İslamoğlu, ondan önceki köksüz bir noktada, kök aramaktadır.

Ve bu sözünü Mehmet Aydın la da teyid ettirir.

Mehmet Aydın-a bu konuda izah etmek düşer. Aksi takdirde İslamoğluyla aynı kefede değerlendirilmiş olur.[1]

Kur’an konuştuğunu ve de Kur’an-dan konuştuğunu söyleyen bu insan, ayeti anlamayacak kadar cehaletini izhar etmektedir.

“Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hülasadan yarattık. Sonra onu (Hz. Âdem’in nesli olan) insanı sarp ve metin bir karargahta (rahimde) bir nutfe (zigot) yaptık. Sonra o nutfeyi alaka (yapışan şey) hâline getirdik, derken o alakayı mudga (bir çiğnem et) yaptık, o bir çiğnem eti kemik(lere) çevirdik (ve) o kemiklere de et (kaslar) giydirdik. Sonra onu başka yaratılışla inşa ettik (can verdik, konuşma verdik)…” [2]

Patlıcan ve hıyarda çamurdan ve topraktan oluşmaktadır.

Aslında toprağın hülasasından…

Patlıcanı ve hıyarı yiyenler, çamuru ve toprağı yemiş olmuyorlar.

-Allah herkesi Adem ve Havva gibi yaratabilirken, neden insanı aracı kıldı?

Onu ana rahminde yarattı.

Rahmetinin tecelli ettiği mekân…

Tıpkı İradesinin tecelli ettiği mekân olan alem gibi…

*M. İslamoğlu – SALAVAT GETİRMEK YAĞCILIKTIR!

Ula bire nâdan, Allaha karşı ne yapılırsa yeri değil midir?

Çektiğimiz tesbihler ve de tüm ibadetler de bir yağcılık mıdır?

Kurban kesmek yağcılık mıdır?

Hacca gitmek O’na yağcılık yapmak mıdır?

Her halde yağcılık olmayan bir şey de yoktur!!

Amaç insanları O’ndan bu bahane ile uzaklaştırmaktır.

Bu seviyesizlik değil, hainlik ve dini tahriftir.

 Asıl budur yağcılık…

-İnsanda ilahi zattan bir nefes ve bir esinti vardır.

Ondandır ki; insan ezeli olmamasına rağmen, o esinti sebebiyle ebedidir.

Allah kendisine aid bir şeyi ve özelliği yani o ses ve nefesi zayi etmez, insanda devam ettirir.

****************

Allahı ve O’nun Kitabını tartışmaya açanlar, kendi tartışmazlıklarını ve doğru olduklarını nazara verirler.

Eğer seviyelilerse Allahı ve Kitabını tartışmaya açmadan, kendini ve seviyesini veya seviyesizliğini tartışsınlar.

Problem aslında ehil olmayanlardan seviye beklemektedir.*Ateistten din öğretmeni olur mu?

Aslen branşı tarih olup atanamadığı için ilahiyatı bitirerek Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak atanan ateist öğretmen “Ateist olmak din derslerini vermek için bir engel değilmiş” dedi.

Ve bu öğretmen zaten ne verdiğini de kendisi söylüyor; ” ‘Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi’ dersleri verirken öğrencilerine şarkılar söylediğini, öğrencilerin derste gitar çalmasına izin verdiğini ve aynı zamanda Din Kültürü dersleriyle birlikte felsefe ve tarih de okuttuğunu belirten öğretmen, öğrencilerin de bu durumdan memnun olduğunu söylüyor: “Belki de bu yüzden öğrencilerim bana ‘sen ermişsin’ diyor. Nedendir bilemiyorum ama bu benim hoşuma çok gidiyor.[3]

Teşbihte hata olmaz, Öküzde hayvan bülbülde hayvan, ne fark eder, ikisi de aynıdır, denilenebilir mi?

Veya gübre kokanla misk kokan aynı olur mu?

Zehir satıp saçanla, ilaç yapıp satan bir olur mu?

Maalesef 1984 yılında bizim sınıfta da bir ateist öğrenci bulunmaktaydı.

Bu kişi de ilahiyatı bitirmiş, nasıl bir meslek olarak devam ettirebilecektir.

İnanmadığını inandığı gibi aktarması, öğrencileri de o yönde bilgilendirip yönlendirmesi de mümkün değildir.

-Böylece bir asırdır gençliğin bocalaması ve dağa çıkması, hapishaneleri doldurmasının bir sebebi de böylece anlaşılmış olmaktadır.

Uzun bir müddet dini terbiye ve bilgiyi almayı engelleyen devlet ve rejim, bir müddet sonra da onu bozmakta, sulandırmakta, ehil olmayanlarında bulandırmasına sebeb olmaktadır.

Bu milletin yine de ayakta durması hakikaten tam bir mucizedir.

MEHMET ÖZÇELİK

02-10-2016

 

[1] https://www.facebook.com/582107028631557/videos/723757547799837/

[2] Mü’minun, 23/12-14.

[3] http://www.habervaktim.com/haber/484674/ateistten-din-ogretmeni-olur-mu.html

 




İŞGAL BİTMEDİ

İŞGAL BİTMEDİ

İşgaller kesinlikle dışımızda değil bilakis içimizdedir.

Biz içten işgal edilmişiz.

Bir asırdır iç işgalden kurtulmuş değiliz.

İçteki işgalciler, dıştaki işgalcilerden daha muzır, daha tehlikeli ve daha dehşetli çıktı.

İç işgalden kurtulduğumuz gün, gerçek kurtulduğumuz gündür.

Düşmanı Maraş-tan kovmuşuz, kahraman olmuşuz. Urfa-dan sürmüşüz, Şanlı olmuşuz. Antep-den süpürmüşüz, Gazi olmuşuz. İzmir-de denize dökmüşüz fakat bire soysuz bitmemiş ki…

Hala kurtulamamışız.

Düşmanı bir asırdır kovmamıza rağmen; 18 yıl ezanımız susmuş, örtümüzü örtememişiz. Düşman Kahramanmaraş-ta bir kere saldırdı, cevabını aldı.

Bir asırdır milyonlarca saldırı olmuştur.

Düşman bir kere, bir kişiye saldırmış, iç işgalciler ise saldırmaktan hiç geri kalmamış.

Düşünceye, yaşantıya, inanmaya aşılması zor sedler kurulmuş.

Ne kadar özgürüz?

Allah demenin suç olduğu, Kur’an-ı Kerim-i okumanın yasaklandığı, dini eserler bulundurmanın büyük bir cürüm olduğu, şimdi gülünç olsa ve de hazmı zor olup inanması güç olsa da, düşmanın yapmadığı ve de yapamadığı zulümleri yaşamış bir milletiz.

O da bir asırdır süren ve en az üç neslin kaybedildiği bir asırdır bu asır.

Evet biz içimizdeki bizden görünen yabancıların işgali altındayız.

Hala da kurtulmuş değiliz.

Kurtulmamız bizdekiler gibi, dışımızdakileri de çokça korkutmaktadır.

Lozanın hezimet olduğunu Cumhurbaşkanının söylemesi üzerine, ne İngiltere-den ne de Abd-den cevab gelmeden, hemen bizdeki düdüklerden ses çıkıyor.

Çünkü Lozan buranın kurgusu ve kabulüdür.

Olayı takip etmek üzere gönderilen Mısır Hahambaşısı Haim Naum bizdekileri daha istekli ve iştahlı görerek, sevinerek geri dönmüştür.

Hatta lozanda verilenleri bile almamış, peşine düşmemişiz.

İşgalciler içimizdedir.

********************

Şimdilerde psikolojik bir savaş başlatıldı. Bu savaş;

-!5 Temmuz darbe girişimi unutturulmaya çalışılıyor.

-Gülen unutturularak, verilmemeye çalışılıyor.

-Şehid ve gazilerin üzeri örtülmeye ve gösterilmemeye çalışılarak, güya mağdur olanlar nazara veriliyor.

-Mağduriyet edebiyatı yapılıyor.

-Barışma uydurmaları yapılıyor.

-Nabız yoklamaları yapılıyor.

-Korku toplumu oluşturmak amacıyla, daha korkunç bir saldırının olacağı korkusu yaygınlaştırılıyor.

-Bir yandan gevşeme, diğer yandan çekilme politikası işleniyor.

-Hem 15 Temmuz neden bir senaryo ve oyun olsun ki?

Burada oyuna atfedilen kişi Erdoğan-dır.

Neden oyun olsun ki?

Kaybetmiş, yenik durumda veya muhalefette değil ki..

Zaten devlet kendisi..

Geleceği son noktaya gelmiş.

Bu yarım asırdır bir türlü iktidara gelemeyenler için düşünülsün!!!

Onlar da zaten düşünüyorlar ancak bir türlü netice alamıyorlar.

17-25 Aralık 2013 bir nabız yoklaması idi.

Darbe ile hayal kırıklığı yaşandı.

Artık bir başka bahara kaldı.

Allah darbe niyetlilerin ve darbecilerin soyunu kessin ve kurutsun…

MEHMET ÖZÇELİK

03-10-2016

 




SENARYOLAR

SENARYOLAR

Kâinat imamlığından dünya maskaralığına düşen Fetö, zaten hırslı iken bunu nasıl hazmedecektir?

O halde neler yapmaya çalışır?

Her türlü kirli ittifaka girişebilir.

Nitekim şimdiye kadar yaptığı gibi…

Geride kalan hücrelerini harekete geçirebilir.

Solun yaptığı fakirlik edebiyatı gibi, masumiyet edebiyatı ile görevden alınanları tahrik edebilir.

En çok da dış destekle, iç unsurları içten harekete geçirme yolunu deneyecektir.

Önce toplumun birliğini bozmaya yönelik hareketler, ondan sonra da ifsada yönelik çabalardır.

*********************

Abd- deki başkanlığa getirilecek kişi ile yapılanlar tıpkı Türkiye-deki yapılanmalara ve uygulamalara benziyor.

Türkiye-de Müslümanlar idareye geldiğinde sol kesim çok rahat işlerini yaptırırken, sol kesim geldiğinde de biraz zorda olsa sağ kesim işlerini daha hırslı sürdürmektedirler.

Abd- de de güya babası Müslüman ve kendisinin adı Hüseyin olan Obama döneminde Türkiye-de Fetö darbesi oldu, Ortadoğu-da İşid kuruldu.

-Rusya Liberal Demokrat Partisi Lideri Vladimir Jirinovski, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğunu ileri sürdü.

Rusya Liberal Demokrat Partisi lideri Vladimir Jirinovksi, 15 Temmuz darbe girişimi ve Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. 15 Temmuz’un ABD’nin işi olduğunu söyleyen Jirinovksi, “Amerikalılar bir kez daha Türkiye’yi kendi çizgisine çekmeye çalıştı. Amerikalılar, Türk halkının çıkarları doğrultusunda kendi bağımsız politik çizgisine sahip olduğu için küstah bir darbeyle Erdoğan’ı devirmeye çalıştı. Onlar, Türkiye’nin Amerikancı bir çizgide olmasını istiyor” ifadelerini kullandı.[1]

Suriye bitirildi.

Pkk desteklendi.

Niye?

Lozana giderken 12 milyon km2 toprağımız vardı. Dönerken 783 bin km2 kaldı.

Terör destekçisi belediyelere sahip çıkan ABD Büyükelçisi Bass’e ABD’den destek geldi.[2]

-Acaba sakın pkk-nın bizimle çarpıştığı yerlerde -kandil gibi- maden ve petrol gibi şeyler çıkarılıyor olmasın!!

İşid de aynı şekilde…

İslâm dünyası en büyük darbeyi ve kaosu Barak Obama döneminde yaşamış oldu.

Yumuşak diken…

-Darbenin B planı atılan ergenekoncuların geri yerlerine gelmesi olmasın?

Ergenekonun yerine geçen Fetö, işleri zora girince ihaleyi ergenekona devredebilir.

-Bir tarihçinin şu sözleri Moğol istilasını özetlemektedir; “Geldiler, yaktılar, yıktılar, katliam yaptılar, yağmaladılar ve çekip gittiler”..

15 Temmuz ikinci bir moğol işgali teşebbüsüdür.

Yarım asırdır Pkk-nın yapamadığını yapma çabası ve girişimidir.

Bunun belgeleri ise binlercedir.[3]

**************************

Eğer 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı, Türkiye-de maddi-manevi ne değişecekti?

Darbeciler kendileri için elde edecekleri maddi ve makam menfaatının dışında Türkiye-ye ne katacaklardı?

Ekonomi daha mı ileriye gidecekti?

İslamiyet daha iyi mi yaşanacaktı?

Yoksa hilafet gelecek, Fetö de halife mi olacaktı?

Sizce elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin; darbe başarılı olsaydı, her şey daha iyi olacaktı, diyebilir misiniz?

Getirisi olmadığına göre, demek ki ortada bir puştluk var…

O zaman ipin ucu da puştun elindeymiş…

Puşta alet olanlar ve puştluğu hala sürdürenlere ne dersiniz?

-İsrail’de faaliyet yürüten Türk işadamı, İsrail’in Türkiye’ye ödeyeceği tazminatı kendilerinden çıkartmak istediğini söyledi.[4]

****************

Asrın son kalıntı ve döküntüleri…

Asrın fir’avun ve lanetlikleri;

O kadar çok ki!

Evvelden bir tane çıkıyordu. Şimdi binlercesi….

-Emin Çölaşan’dan askerlerin namaz kıldığı fotoğrafa tepki.

Mehmetçik, 11 şehit verilen ve 188 PKK’lı teröristin öldürüldüğü Kaletepe’de bayram namazı kıldı, Emin Çölaşan çok bozuldu.[5]

İşte babalarının ve dedelerinin yaptıklarından bir kesit;

-Şevki Yılmaz bir hatırasında; Çorum Alaca’ya gitmiştik 80’li yıllarda. Bir zatı ziyaret edeyim dedim. 100 yaşında elini öptüm. Oğlum Şevki çok dolaşıyorsun benim hatıratımı anlat dedi. 30’lu yıllarda Ankara’da asker idim. Tren istasyonuna hayvan vagonu geldi, hayvan treni geldi. Komutan dedi ki bu vagonlara nöbet tutacaksınız. İneklere öküzlere neden nöbet tutacağız diye sorunca Komutan imanlıymış ağlamaya başladı. Hıçkırdı. Oğlum tövbe de burada inek, hayvan yok. Konya’dan getirtilen 400 alim var. Yarın sabah Ulus meydanında idam edilecekler. İşte  CHP bu.” [6]

MEHMET ÖZÇELİK/02-10-2016

[1] http://www.yenisafak.com/dunya/erdogani-devirmeye-calisan-amerikaydi-2532720

http://www.haber7.com/dunya/haber/2126147-abd-erdogani-devirmeye-calisti

[2] http://www.haber7.com/dis-politika/haber/2126098-abdden-buyukelci-john-bass-aciklamasi

[3] Darbe Haberleri-37-.rar                       http://www.dosyaupload.com/2EWp

Darbe Haberleri-38-.rar                      http://www.dosyaupload.com/2EYl

Darbe Haberleri-39-.rar                      http://www.dosyaupload.com/2F05

Darbe Haberleri-40-.rar                     http://www.dosyaupload.com/Z18

Darbe Haberleri-41-.rar                     http://www.dosyaupload.com/Z49

Darbe Haberleri-42-.rar                     http://www.dosyaupload.com/Z6h

Darbe Haberleri-43-.rar                    http://www.dosyaupload.com/1PoM

Darbe Haberleri-44-.rar                    http://www.dosyaupload.com/1PoK

Darbe Haberleri-45-.rar                    http://www.dosyaupload.com/Zuv

Darbe Haberleri-46-.rar                    http://www.dosyaupload.com/1Pwq

Darbe Haberleri-47-.rar                    http://www.dosyaupload.com/Zxa

Darbe Haberleri-48-.rar                    http://www.dosyaupload.com/35Jw

BELGELER-8-.rar                             http://www.dosyaupload.com/35Ju

Darbe Haberleri-49-.rar               http://www.dosyaupload.com/2FLp

Darbe Haberleri-50-.rar               http://www.dosyaupload.com/35Qx

Darbe Haberleri-51-.rar                    http://www.dosyaupload.com/2FRl

Darbe Haberleri-52-.rar              http://www.dosyaupload.com/35Zx

Darbe Haberleri-53-.rar              http://www.dosyaupload.com/2G2t

Darbe Haberleri-54-.rar              http://www.dosyaupload.com/10dk

Darbe Haberleri-55-.rar             http://www.dosyaupload.com/1qkv

Darbe Haberleri-56-.rar             http://www.dosyaupload.com/10qy

Darbe Haberleri-57-.rar             http://www.dosyaupload.com/Azv

[4] http://www.habervaktim.com/haber/484681/yahudinin-tazminat-oyunu.html

[5] http://www.ensonhaber.com/emin-colasandan-askerlerin-namaz-kildigi-fotografa-tepki-2016-09-14.html

[6] http://www.olay53.com/haber/sevki-yilmaz-chpnin-6-oku-imanin-sartlarini-yikmak-icindir-197274.htm

 




PEYGAMBERLERİN BİRBİRİNDEN ÜSTÜNLÜK FARKI

PEYGAMBERLERİN BİRBİRİNDEN ÜSTÜNLÜK FARKI

Bakara suresinin 285.ayetini izah sadedinde, Bakara 253. Ayetin izahıyla ilgili olarak tefsirlerde;

-Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”

-Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği bir diğer hadiste şöyle deniyor: “Birçok hususta diğer peygamberlerden üstün kılındım: İlahi mesajların tümünü içeren bir kitap bana verildi. Heybetim düşmanlarım üzerinde etkili kılındı. Savaşta ganimet almam helal kılındı. Yeryüzü benim için temiz bir mescid kılındı. Bütün alemlere elçi olarak gönderildim. Benimle birlikte peygamberlik son buldu.”

-Ve ; “Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, biz peygamberlerin bir kısmım bir kısmına üs­tün kıldık ve Davud’a da Zebur verdik.”[1]

-Zaten Bakara 253.ayetin içerisinde yoruma gerek kalmadan izah mevcuttur.

“İşte peygamberler! Biz, onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya ise açık deliller verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkâr edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah dilediğini yapar.”

-Nisa suresinin 164. ayetinde: “Yüce Allah Musa ile direkt ola­rak konuştu” denilmektedir.

-Zaten peygamberler belirlenirken; Kendisine kitap verilen resuller ve kitap verilmeyen nebiler olarak zikredilir.

Tüm peygamberler peygamberlik ücretini tam olarak alacaklardır.

İsterse hiçbir ümmeti olmasın.

Tıpkı milletvekilleri seçilirken kimisi yüz bin oy alırken, diğeri beş bin oy almaktadır.

Maaşları ödenirken aldıkları oya göre değerlendirilmezler.

Ancak başbakan ve bakanlar milletvekillerinden çıkarlar.

Burada bir başbakanlık ve bakanlık ücret farkı devreye girmektedir.

Tıpkı bunun gibi, Kur’an-ı Kerim-de adı zikredilenle zikredilmeyen, kendilerine kitap verilenle verilmeyen, Allahın kendisiyle konuşup Beyyinelerle destekleyip ve miraç ile huzuruna aldıklarının elbetteki bir farkı olacaklar.

Yoksa hepsine iman etmek farzdır, bu noktada ayrım söz konusu değildir.

Veya bunu kavga ve ihtilaf sebebi yaparak üstünlüğü ortaya atmak elbette tasvib edilecek bir durum değildir.

Ne yazık ki, ihtilafı körükleyerek üstünlüğü gündeme getirenlerin bu ifrat hareketinin verdiği zarar gibi, bu farkı görmeyip inkâr ederek tefrit edenler de en az onlar kadar zarar vermektedirler.

-Ümmet, peygamberlerin bazısının diğer bazılarından üstün olduğu ve Hz. Muhammed (s.a.s)’in de, bunların   hepsinden   üstün  olduğu   hususunda  ittifak  Hz. Muhammed etmiştir.

İşte o üstünlük farkının Kur’an-ı Kerim-den misalleri;

-“Biz seni ancak, âlemler için bir rahmet olarak yolladık”[2] âyetidir.

-“Ve senin zikrini yücelttik”[3]

-“Kim Resule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur”[4]. O’na yapılan bia­tin (bey’a) kendisine yapılmış olacağını beyan ederek,”Sana beyât edenler (bilsinler ki), Allah’a beyât etmektedirler. Allah’ın eli onların eli üzerindedir”[5]; Hz. Peygamber (s.a.s)’in şerefinin, kendi şerefi olduğunu söyleyerek,: “Halbuki şerefve kuvvet Allah’ın ve peygamberinindir”[6]; Peygamberin rızasının, kendi rızası demek olduğunu ilân ederek,  “Allah’ı ve Resulünü razı etmeleri daha doğru­dur”[7] ve O’na uymanın, kendisine uyma olduğunu bildirerek de,”Ey imân edenler, Allah’a ve Resulüne uyun..”[8] buyurmuştur.

-Allah Teâlâ, Kur’an’m herhangi bir sûresi ile meydan okumasını emrederek, Hz. Muhammed (s.a.s)’e  “O’nun sûreleri gibi bir sûre getirin”[9] buyurmuştur.

Allah Teâlâ, Hz. Musa’yı dokuz mucize ile şereflendirdiğini beyân buyurmuştur. Binaenaleyh bunca sa­yısız mucize ile Hz. Muhammed (s.a.s)’ı şereflendirmiş olması elbette pek mü­nasiptir.

-Hz. Peygamber (s.a.s)’in mucizesi, diğer bütün peygam­berlerin mucizelerinden daha üstündür.

Hz. Peygamber (s.a.s)’in mu­cizeleri üç binden fazladır.

-Hz. Peygamber (s.a.s)’in en büyük mucizesi Kur’an’dır.

-“Biz seni, ancak insanların tamamı için peygam­ber olarak gönderdik”[10] âyeti delâlet eder.

-Hz. Muhammed (s.a.s)’in dini, dinlerin en üstünü­dür. Binaenaleyh Hz. Peygamber (s.a.s)’in de, peygamberlerin en efdali ol­ması gerekir.

-Muhammed ümmeti, ümmetlerin en üstünüdür. Bun­dan dolayı, Hz. Peygamber (s.a.s)’in de, peygamberlerin en üstünü olması gerekir.

Birinci cümlemizin delili, “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz”[11] âyetidir.

İkinci cümlemizin delili ise şudur: Bu ümmet Hz. Muhammed (s.a.s)’e ta­bî oldukları için bu dereceye ulaşmıştır. Nitekim Cenâb-ı Allah,”De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin”[12] buyurmuştur. Tabî olanların üs­tünlüğü, tabî olunanın da üstün olmasını gerektirir.

Yine Hz. Muhammed (s.a.s)’in sevabı daha çoktur. Çünkü o hem cinle­rin, hem de insanların peygamberidir. Bundan dolayı sevabının da çok olması gerekir. Çünkü uyanlarının çokluğunun, uyulan kimsenin yüceliğinde bir tesi­ri vardır.

-Hz. Peygamber (s.a.s)’in, Hz. Adem ve diğer  peygamberler kıya­met günü benim sancağım altında olurlar” hadisidir. Bu da, O’nun Hz. Âdem ve bütün ademoğullarından daha üstün olduğunu gösterir.

Yine Hz. Peygamber (s.a.s), “Ben, âdemoğullarının efendisiyim fakat bunda övünülecek bir şey yok” ve, ”Ben girmedikçe cennete hiçbir peygamber giremez ve benim ümmetim girmeden de hiçbir ümmet giremeyecektir” buyurmuştur. Enes (r.a), Hz. Peygamber (s.a.s)’in şöyle dediğini rivayet etmiştir:

“İnsanlar diriltildiği zaman, kabirden ilk çıkacak benim. İnsanlar mah­şerde toplandıklarında, onların hatibi benim. Ümitsizliğe düştüklerinde, ben onların müjdecisi olacağım. Liva ‘ül hamd benim elimdedir. Ben Rabbimin ya­nında âdemoğullarının en kıymetlisiyim. Ama övünmüyorum’

İbn Abbas’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Sahabeden bir grup otur­muş, karşılıklı konuşuyorlardı. Hz. Peygamberi (s.a.s) de onları duyuyordu. Birisi, “Ne güzel, Allah, Hz. İbrahim’i dostu saymış” dedi. Bir başkası, “Bu, Cenâb-ı Allah’ın Hz. Musa ile bizzat konuşmasından daha şaşırtıcı bir şey değil” dedi. Bir diğeri, “Hz. İsâ, Allah’ın kelimesi ve ruhudur”; bir diğeri de, “Allah, Hz. Adem’i seçmiştir” dedi. O sırada, Hz. Peygamber yanlarına çıkarak: “Söz­lerinizi ve delillerinizi duydum. Hz. İbrahim Allah’ın halilidir, doğru. Hz. Mu­sa, Allah’ın konuştuğu kimsedir, doğru. İsâ (a.s), rûhullahdır, doğrudur. Allah, Hz. Adem  seçmiştir, doğrudur. Ben de Allahın sevgili kulum, (Habibullah ‘ım) fakat övünmüyorum. Ben kıyamette Liva-ul -hamdin taşıyıcısıyım, fakat Övünmüyorum. Ben kıyamet günü İlk şefaat edecek ve şefaati ilk kabul edile­cek olanım, fakat övünmüyorum. Cennet kapısını ilk ben çalacağım, o bana açılacak ve fakir mü’minler yanımda olarak oraya gireceğim, fakat Övünmü­yorum. Ben gelmiş geçmiş insanların en şereflisiyim, fakat övünmüyorum” buyurmuştur.

-Mücahid, İbn Abbas’tan, Hz. Peygamber (s.a.s)’in şöyle dediğini rivayet etmiştir:

“Bana, benden önce hiç kimseye verilmemiş olan beş şey verildi: Bunda övünülecek bir durum yok: Ben, hem beyaza (kırmızı derili), hem de siyah derili insanlara peygamber olarak gönderildim; halbuki benden önceki peygam­berler, sadece kendi kavimlerine gönderilmişlerdi. Yeryüzü benim için bir mescid ve tertemiz kılınmıştır. Bir aylık mesafeden, önümdeki düşmanlara korku salmamla yardım olundum. Benden önce hiç kimseye olmadığı halde, gani­metler bana helâl kılınmıştır. Bana şefaat etme izni verildi, ben de bu hakkımı ümmetim için kıyamet gününe erteledim. Binaenaleyh bu şefaâtım, inşaallah, Allah’a hiçbir surette şirk koşmamış olan kimselere ulaşacaktır”

-Allah’u Teâlâ Kur’an’da, peygamberlerine her hitab ettiğinde onlara isimleriyle seslenmiştir. Meselâ  “Ey Adem, otur…”[13] “Ona, ey İbrahim diye nida ettik”[14] “Ey  Musa, benim ben, senin Rabbin..”[15]  buyurmuştur.

Ama, Hz. Peygamber (s.a.s)’e  nida ettiğindeyse, “Ey Nebî”[16] ve, “Ey Resul…” (Maide, 67)diye hitâb etmiştir. Ki bu da, Hz. Peygamber’in üstünlüğünü gösterir.

-Hadiste, “Adem su ile top­rak arası bir sey iken ben peygamber  idim”

-Mevlana Mesnevi’sinde peygamberler arasındaki üstünlükleri anlatır­ken; “Peygamberler aynı kaynaktan gelen sular gibidirler sular aynı ama kaplar değişik.

MEHMET ÖZÇELİK

02-09-2016

[1] İsra, 55.

[2] Enbiya, 107.

[3] İnşirah, 4.

[4] Nisa, 80.

[5] Fetih, 10.

[6] Münafıkün.8.

[7] Tevbe.62.

[8] Enfal, 24.

[9] Bakara. 23.

[10] Sebe, 28.

[11] Âl-i-lmran, 110.

[12] Al-i imran, 31.

[13] Bakara, 35.

[14] Saffat, 104.

[15] Taha, 11-12.

[16] Ahzab, 1.