OKULLARDA DİSİPLİN KURULU ÇIKMAZI

OKULLARDA DİSİPLİN KURULU ÇIKMAZI

Türkiye-de okullardaki problemlerin önemli bir kısmı Disiplin Kurullarının ya işletilmemesi, ya sağlıklı sürdürülmemesi veyahut da neticelendirilmemesinden kaynaklanmaktadır.

Bu da öğretmendeki çalışma şevkini kırdığından; ya bu olumsuzluğu içine akıtıp psikolojikmen etkilenmeye veyahut da meseleyi disiplin kuruluna göndermeden –çünkü sonuç alınmayacağını görüp bildiğinden- bizzat kendisi çözmeye veya halletme yoluna gitmektedir.

Elbette bu da farklı sıkıntıları beraberinde getiriyor.

Peki neden işletilmiyor veya sonuca ulaştırmıyor disiplin kurulları?

Evvela iyi niyetimizden dolayı, iyi niyet kuruntusu.. cılkı çıkmış insancıllık.. iyi görünüp, kötü görünmeme korku ve sıkıntısı…

Ve maalesef o sıkıntıyı çekenin yerine kendisini koymadan gerekli sorumluluğu göstermemeden kaynaklanmaktadır.

Özellikle büyük şehirlerdeki ta ilkokullara kadar varan uyuşturucu mübtelalığının gittikçe artması veya liselerde sigara içen öğrencilerin gün be gün artması disiplin kurullarının yetersizliğinden veya gerektiği gibi işletilmediğinden kaynaklanmaktadır.

O halde ya bu disiplin kurulları kaldırılmalı veya verilen cezaların affı Öğretmenler kuruluna gelmemelidir.

Öğretmenler Kurulu Kara Para Aklama yeri haline getirilmemelidir.

Şu bilinmelidir ki, bir öğretmen iş olsun diye veya rastgele ve başına iş açmak için disiplin kuruluna gitmemektedir.

Belki onlarca defa düşünülmüş, sabredilmiş, artık son raddeye geldikten sonra son çare olarak hatta isteksizce, disiplin kuruluna gitmektedir.

Sene sonlarında bu öğrencilerin affedileceği öğrenciler tarafından çok rahat bilinmekte, geçici bir süre suskun kalırsa affedileceğini bilmektedir.

Böylece yara tedavi edilmemekte, geçici pansumanlarla üstü kapatılmaktadır.

Oysa öğrenci hissetmeli veya ona hissettirilmelidir. Bu durum her sene için suçların azalmasına sebeb olacaktır.

Fakat her sene suçlar artıyor ve suç işleniyorsa, bu durum Disiplin kurullarının yetersizliğinden ve gerektiği gibi işletilmediğindendir.

-Bir öğretmen otuz yıldan fazla kaç kere disiplin kuruluna şikayette bulunmuştur?

Üç, bilemedin beş.

Bu öğretmen yaptığı şikayetten de bir sonuç alamıyor, daha da ötesi görüşülme yoluna bile gidilmiyorsa, işin fecaatı ortadadır.

Suçlu öğretmen mi, idare mi, milli eğitim mi?

Bu kişiler acaba aynı duruma kendileri maruz kalsalardı, aynı ilgisiz ve ihmalliği gösterecekler miydi?

Ortada bir çürüme olduğu gerçek.

İyi öğretmen kötü öğretmen olarak değil, bu çökmüşlüğü iyileştirmeli, hiç olmazsa çöküşü geciktirmelidir.

Bakanlık bu konuda ciddi adımlar atmalı, girişimde bulunmalıdır.

-Nasıl mı?

En azından ciddi anlamda okuma isteği olanları okutmalı, mecburi eğitimi kaldırmalı, olumsuz insanları koruyalım derken, bir okul, milyonlarca öğrenci kaybetmektedir.

-Her sınıfta en fazla üç veya beş olumsuz öğrenci bulunmaktadır. Tüm sınıfı bitiren bu öğrencilerdir.

Bunları koruma uğruna sınıf kaybedilmektedir.

Milli eğitim üç- beş kişiyi kazanmayı değil, otuz-kırk kişiyi kaybetmemeyi düşünmelidir.

Milli eğitimin uygulamaları kazanmaya değil, kaybetmeye yöneliktir.

-Sele kapılmış bir eğitim ordusu var. Öğretmen bunlardan kaç tane kurtarabilirsem telaşı içerisindedir.

-Eskiden öğrenciye talebe deniliyordu. Hiç olmazsa arayan ve araştıran. Şimdilerde o da yok.

Öğrenme değil, Geçim telaşı, bir yerlere girme çabası.

Girsin de nasıl girerse girsin.

Veli bile aynı durumda.

Hocam sonra öğreniyor, diyor.

-Milli Eğitim hangi birine baksın ki, denilebilir.

Ancak disiplin başta gelir.

Günü ve resmiyeti kurtarmaya yönelik bir eğitim değil veya bana eğitim problem çıkarmasın da düşüncesinden hareket edilmemeli, tamamen samimiyet ve sorumluluk içerisinde sürdürülmelidir.

Mesele öğrenciye ceza vermek olarak düşünmemeli, iyi ve başarılı öğrencilerin korunması ve savunması olarak düşünülmelidir.

-İslam hukukunda da ceza asıl değil, suçsuzun hakkını koruma esastır.

Okumak isteyen öğrencilerin hakkı, engelleyenlerden korunmalıdır.

Sorumsuz ve de düşünmeden hareket eden insanın bu halini görmez, değerlendirmez, en önemlisi de bunu kendisine hissettirmezseniz, onun sorumsuzluğunu arttırmış olursunuz.

Öğrencinin hakkının korunmaya çalışıldığı kadar, öğretmenin hakkı da korunmamaktadır.

Başarılı öğrenci ödüllendirilmeli, sorumsuz olan öğrenciler ise yıl kaybı yaşamamak üzere, açık öğretimle topluma kazandırılmalı, eğitime kaybettirilmemelidir.

Öğrenciyi kazanmaya yönelik tavırlar aldığını söyleyen Milli Eğitim, aslında eğitimi ve öğretmeni kaybetmektedir.

Eğiten bir eğitim değil, üğüten bir eğitim durumuna düşmektedir.

Sözün özü, Disiplin Kurullarının Disipline ihtiyacı var.

MEHMET ÖZÇELİK

20-06-2016

 

Loading

No ResponsesHaziran 20th, 2016