PADİŞAHLAR İÇKİ İÇMEZDİ

PADİŞAHLAR İÇKİ İÇMEZDİ

Bu konuda daha önce de yazmıştım.[1]

Ancak sürekli kızdırılıp kızdırılıp sunulmaya çalışılıyor.

Divan Edebiyatında geçen bade , saki gibi sözler manevi içeceği ve sarhoşluğu ifade edip, kendinden geçmektir.

Padişahların bir çoğu veli ve de şair idiler.[2]

Divan sahibi idiler.

-Padişahlar da birer insandır.

Ancak bizler yetersiz olduğumuz halde içkiden sakınır ve başkasından da sakınırken, dini terbiye almış, Şeyhul İslamın ve toplumun kontrol ve gözetiminde olan bu insanların basit bir işmiş gibi bu içkiyi kullandıklarını söylemek, bir cehaletin ve kinin ifadesidir.

*Cemil Meriç-in ifadesiyle bizdeki tarihçi gibi geçinenler Müstağribler yani garbın yeniçerileridirler.

Padişahların içtiği iddiasında bulunan Halil İnalcık hakkında,Kadir Mısıroğlu-nun İnalcık-ın kendi durumunu ifade eden ifadesiyle şöyle söylediğini aktarır; Amerika-da bir toplantıda namaz için ara verilip bana; Sen Osmanlısın, geç bize namaz kıldır denildi.

Ben namaz kılmasını bilmediğimi söyleyemedim, mazeret beyan edip, arka saflarda yanımdakinin nasıl namaz kıldığına bakarak namazı kıldım, der.

Doğulu olup, batı kafalı bir kimsedir.

Biraz fazla şişirilmiş bir kimsedir.

Osmanlı sultanlarının içki içtiği iddiasında bulunurken, edebiyatta geçen sâki ifadesini içki olarak değerlendirir.

Oysa divan edebiyatında mey ve saki ifadeleri kendinden geçmedir, tekkedir.

Manen mest olmak ve manevi sarhoşluğu ifade eder.

Oysa bu kafaya göre cennette de içkinin olduğunu söylemesi gerekir.

Burada arapça ve edebiyat bilmemenin etkisi büyüktür.

Şürb, meşrubat, şarab, şurub hepsi de içecek manasına olup, içmek demektir.

Bir de dinde şarab, sekr ve hamr demektir ki, oda sarhoş eden ve aklı örten manasınadır.

Kanuninin oğlu Sarı Selim- in içtiği söylenir. [3] Onu da bir Yahudinin alıştırdığı ve sonunda oda terketti.

Hatta doktorlar birden bire bırakmamasını söylemesine rağmen, o devam ettirmez.

Padişahlar içinde içkiden ölen de yoktur.[4]

Osmanlıda içki de kerhanede vardı ancak bunlar gayrı müslimler içindi.

Müslümanlara yasak idi. Mesela bir Müslümanın içki içmesi halinde ona yetmiş sopa vurulurdu.[5]

-İşret meclisi sözü ise, içki manasına olduğu gibi, sohbet meclisi manasına da kullanılmaktadır.

Sakiya mey sun ki bir gün lalezar elden gider
Erişir fasl-ı hazan bağ-u bahar elden gider.

Her nice Zühd-ü salaha mail olur hatırım
Gördüğümce ol nigarı ihtiyar elden gider.

Şöyle hak oldum ki, ah etmeye havf eyler gönül
Lacerem bad-ı saba ile gubar elden gider.

Gırre olma dilbera hüsnü cemale kıl vefa
Baki kalmaz kimseye nakşünigar elden gider.

Yar içün ağyar ile merdane ceng etsem gerek
İt gibi murdar rakib ölmezse yar elden gider. Avnî (Fatih Sultan Mehmet Han)

1-Sonbahar geldiğinde bağ ve bahar mevsimi elden gider. Ey saki Şarap sun çünkü bir gün lale bahçesi elden gider.

2-Gönlüm her ne kadar zühd ve salaha ilgili olsa da, o (resme benzeyen) nigarı gördüğümde iradem elden gider.

3-Hiç şüphe yok ki saba yeli ile toz yok olur ben de öylesine toprağa dönüştüm ki, gönül bu nedenle ah etmeye korkar.

4-Ey sevgili güzelliğin ile gururlanma vefalı ol çünkü kimseye güzellik baki kalmaz, elden gider.

5-Yar için rakiplerle yiğitçe savaşmalıyım (çünkü) köpek gibi pis olan rakip ölmezse yar elden gider.

-Fatih içki içtiğinden mi böyle yazmaktadır?

Ondan mıdır Peygamber müjdesine mazhar olan?

MEHMET ÖZÇELİK

05-01-2015

 

[1] http://www.tesbitler.com/2015/01/02/padisahlar-icki-icer-miydi/

[2] Bak. http://www.frmtr.com/tarih/5404730-osmanli-padisahlari-icki-icer-miydi.html

http://forum.memurlar.net/konu/1325777/

[3] https://www.youtube.com/watch?v=qfV1AjjxpYo

[4] http://www.ekrembugraekinci.com/makale.asp?id=454

[5] http://www.sorularlaislamiyet.com/article/2904/osmanli-padisahlari-icki-icmis-midir.html

http://yandex.com.tr/video/search?text=padi%C5%9Fahlar%20i%C3%A7ki%20i%C3%A7er%20miydi&path=wizard&parent-reqid=1449497427972446-1155801970353029144628082-sas1-5519&filmId=F8MosaLoUXI&redircnt=1449497463.1

http://yandex.com.tr/video/search?text=padi%C5%9Fahlar%20i%C3%A7ki%20i%C3%A7er%20miydi&path=wizard&parent-reqid=1449497427972446-1155801970353029144628082-sas1-5519&filmId=6gG_ulxOUXI&redircnt=1449497454.1

http://gizlenentarihimiz.blogspot.com.tr/2009/07/osmanl-padisahlar-icki-icer-miydi.html

 

 




HAYATA BAĞLILIĞIMIZ

HAYATA BAĞLILIĞIMIZ

Varlıklar Ademden Vücuda çıkışla hayata geçiş yaptı.

Mutlak yokluk yoktur. Zira her şeyi ihata edip kuşatan ezeli ve ebedi bir ilahi ilim vardır.

Allah-ın varlığının ve de ilminin dışı yoktur ki, varlıklar onun dışına çıkmış, O’nun varlığının dışında bir varlık ve oluşum olsun…

-Hayat varlıkların gözünü açtı.

Bir şeyi her şeyle ve de her şeyi de bir şeyle bağladı.

Bu bağ koparsa, her şey de ve her şeyle olan ilişki de kopmuş olur.    

-Hayata pamuk ipliği ile bağlıyız. Her an her şey olabilir.

Zira bir çok şey hayata hizmet ederken, aynı zamanda hayatı tehdit etmektedir.

Hayatta olan olumsuzluklar, hakikatte hayatı beslemek için vardırlar.

Veya hayatlar arasında bir değişim ve dönüşümün olmasını sağlamak amaçlıdır.

Bizi ancak Allah’ın hıfzı ve inayeti, varsa samimiyetimiz, iyiliklerimiz bizleri ayakta tutmakta, hayattan kopmamızı engellemektedir.

**********************  

Ömrün hedefi muammerliktir.

Ömür ebedi ömrü netice vermesi amacıyla var olmuştur.

Yok edilen ve bozuk para gibi harcanan bir ömür, kısa zamanda telafisi mümkün değildir.

-Boşa geçen bir ömür, ebedi yolculuğun önünde en büyük seddir ve kayıptır.

-Allah kendisine aid bir sıfatı zayi etmez, karşılıksız bırakmaz.

Hayata mazhar olan her şey kıymetli ve kıymettardır.

İsterse bu sıfat kâfirde olmuş olsun.

Ancak kâfir bu hayatın nurunu, ışığını, santral gibi her şey ile olan bağlantısını koparmaktadır.

Kâfir ana şarteli kapamıştır küfrüyle…

-İmanındaki nurunun özelliğiyle öne çıkan mümini ebediyyen, ebedi hayatta lütfuna mazhar kılarken, kâfiri de bu dünyada memnun edecek, zahiren cennet gibi bir hayatı ona verecektir.

Mü’min kendisine aid bir sıfatı üzerinde taşımış olmasından dolayı kıymet kazanmaktadır.

***********************  

Herkes ruhun ve ruhunun yüceliğini taşıyamıyor.

Taşıyamayanlar onlarla beraber çöküyor, sönüyor ve de yok oluyorlar.

Muhafaza edemediklerinden, muhafaza olunamıyorlar.

İnsana verilen ruh ve ruhun askerleri durumundaki emanetlerini muhafaza edemeyenler, Kur’an-ı Kerim-in hükmüyle zalim ve cahiller derekesine düşüyorlar.

Kendilerine verilen fırsatı, tanınan imkânı değerlendiremiyorlar.

*************************  

Herkes âhirete hazır ol vaziyetinde gidiyor.

Önceden, dünya hayatında iken – Hazır olması – söylenmiş iken;

Ancak Hazır mı?

Hazır mıyız?

O tabut kişi için ebede kendisini uçuran bir binek mi yoksa bir hapis yeri mi?

-Sizler değersiz, kıymetsiz, beş para etmeyen bir şeye yatırım yapar mısınız?

O halde elbetteki Allah da kendisini bilmeyen, zulmedip küfreden, kıymetsiz bir insana ebedi kalacağı bir hayatta neden varlığına müsaade etsin?

Neden onu ödüllendirip, ebedi lütfuna mazhar etsin?

-“İnkârcılar, ateşten hiç çıkmayacaklardır.” [1]

Hadiste; “Ey cehennem ehli! Burada kalıcılığınız devamlıdır. Ölüm yoktur.”[2]

-Cehennem temizlemek ve dünyada iman ve ibadetle pişmeyenleri, ateşle pişirmek içindir.

Varlıkları yokluğa atılmaktan koruyan Rahmetin ve Celalin tecelli mahalli.

-Allah ölümü öldürecek, Peygamber Efendimizin ifadesiyle bir koç gibi getirilecek olan ölüm, kendisi de ölecek ve öldürülecektir.

Zira ölüm son bulana kadar, hayata geçişin adıdır.

Hayatın basamakları ölümle aşılır ve çıkılır.

Ölüm bu terfi işini yaptıktan sonra, o da öldürülür.

Vazifesi bitmiştir onun artık.

Kâinatta esas hayattır.

Her şey hayatı üretmekte ve hayatı doğurup netice vermektedir.

Allah-ın Hayy ismi ebediyyen tecelli edecektir.

Diğer isimleri de hayatla tezahür etmekte, hayatla tecelli edip vazifesini yapmaktadır.

MEHMET ÖZÇELİK

03-01-2016

[1] Bakara, 2/167.

[2] Beyhakî, Şu’abü’lîmân, I, 305.