ÇEVRE TEMİZLİĞİ

Ç E V R E T E M İ Z L İ Ğ İ

Ö N S Ö Z

İnsanlık gün-be gün bir ilerleme,maddi ve manevi bir olgunluk içerisinde oluşu,çeşitli önemli meselelerin de ortaya çıkmasında zemin hazırlamış oluyor. Bu durum da ferdi değil toplumsal olarak Çevre temizliğinin de bundan payını almış olması ve bu husustaki girişimler geç bile olsa isabetli kararlardır.

Böyle bir çağda dünyanın ve insanın pislik içerisinde yüzmesi,bu medeni seviyede her tarafın kirli,her yerin pislik içerisinde olması elbetteki akıl alacak bir iş değildir.

“Çevre sorunları” olarak literatüre yerleşmiş bulunan ve çevremizdeki her çeşit pislik ve kirliliği içine alan bu problem,yalnız insanlığı tehdit etmekle kalmamakta,çevremizdeki ince,hassa ve planlı sistemin normal çalışmasına da mani olmaktadır.[1]

Kur’an-ı Kerim-in ifadesiyle:”Göklerde ve yerde ne varsa,hepsini size verdi.(Emanet olarak,yerli yerinde kullanmak üzere) Şüphe yok ki,bunda iyi düşünecek kimseler için ibretler vardır.”[2]

Zira tabiatta bir bozukluk olmayıp,bir denge vardır.”İşte çevir gözünü,bir çatlak görebilir misin? Sonra gözünü bir daha bir daha çevir,bak. Nihayet gözün bir kusur bulamayıp yorgun ve çaresiz geri döner.”[3]

Böylece tabiat kusursuz ve intizamlı…İnsan kirletmedikçe…

Özellikle Hava-kara-deniz üçlüsü,insanda korkuya yakın bir hayranlık uyandıracak kadar mükemmel bir denge meydana getirir. Hava-su insan için hayat kaynağı. İnsan hiç hayat kaynağını tahrib eder mi?[4]

Su devamlı atmosfere okyanus sularından taşınıp hidrolojik bir dolaşım içerisinde arıtılarak tatlı suya dönüşür.[5] Böylece gökten bir ölçüye göre indirilir.”[6]

Amerikalı bir bilim adamı olan R.L.Heilbroner 100 kadar ilim adamının çevre ile ilgili yaptıkları araştırmaları şöyle özetler:”Eğer sosyal ve fiziki ilimlerle uğraşan bir grup ilim adamının hesapları doğru ise,nüfus artışı ve ekonomik gelişmenin bugünkü hızlarıyla devam etmesi halinde,hayatı destekleyen çevremizin felce uğrayarak,bazı alanlarda kitle halinde ölümlere,diğerlerinde endüstriyel çöküntüye ve hemen hemen her yerde hayatın büyük ölçüde kısalmasına sebeb olması için sadece 50 yıl yetecektir.[7]

“Allah tevbe eden ve temizlenenleri sever.”[8] ayetiyle günah kirlerinden tevbe ederek temizlenen ve kendisini,hanesini ve çevresini temiz tutanları sever.
* Tabiattaki her şey insan için,ya insan?

Evet,ya insan? Onları elbette ki yersiz kullanmak,tabiatın o güzel ve dengeli düzenini bozmak,tabiat ve çevreyi kirletmek için değildir.

Tabiat kendi fıtri düzeniyle güzeldir.

Tabiat ve çevre dengeli işleyen pilli bir saat gibidir. İnsana düşen,burada o dengenin devamını sağlamak ve imarını yapmaktır.

Tabiat ve çevre insan için var,elbette insan da çevreyi kirletmek için değildir.

* Kirlenmemek için kirletmeyin !

Kirlenmemek istiyorsak –ki en güzel bir arzudur.- kirletmemek gerek. İnsan yaratılıştan güzeldir. Güzele de layık tek varlıktır. Her insan oturduğu,bulunduğu yerin temiz olmasını sever. İşte insan bir haftada kendisini,bir ayda da evini ve çevresini temizlemediğinde kirlenecektir.

· · Temizlikte çare çevre temizliğidir .

İnsan madde ve manadan oluşan bir varlıktır. Ruhunu ihmal edemiyeceği gibi,bedeni ve çevresini de ihmal edemez. Ruhunu temizleyen iman,ibadet ve güzellikler olduğu gibi,bedenini de çeşitli kirlerden temizlemekle ruh-beden bütünlüğü oluşacaktır.

İnsan her zaman yeşil,temiz ve ırmakların aktığı,meyveli ağaçlar ve üzerinde ötüşen kuşların bulunduğu bir mekanı her zaman arzu eder. Boş anlarını böyle yerlerde geçirmeyi arzu eder. Bunların varlığı yeterli çare olmayıp,varlığı kadar devamı da önemlidir. Aksi takdirde orası bir bahçe değil,bir mezbeleye dönecektir.

O halde çevre temizliği, temizlikte çaredir

* Temizlik İmandandır . Temizlik imanın yarısıdır.[9] Temizlik imanın ana umdesini oluşturur. Temizliğin maddi yönü,görünen kirlerden temizlenmek,manevi yönü ise,görünmeyen kirlerden arınmaktır.

Manevi yönden temiz olmak,iman yönünden olgun olmak olduğundan,o sorumlulukla her fert temizliği kendisi için bir vecibe sayacak ve ona ihtimam gösterecektir.

Allah’a karşı sorumluluğunu idrak eden kişi,kendisine ve çevresine karşı da bunu ifa edecektir.

Temizliğin imandan olduğunu anlayabilmek için her asra ayna olan Asrı Saadet ve öncesi cehalet asrına bakmak kafidir. Zira İslâmın gelmesi ile insanlar hem madde de hem de ahlakta insanca yaşayıp,insanlara rehberlik yapmışlardır.

Kur’an-ı Kerim-in ikinci inen ayetinin kişi ve çevre temizliğiyle ilgili oluşu,[10] İslâmiyetin insan ve çevre temizliğine vermiş olduğu önemi göstermektedir. Nitekim ayette:”Ey örtüye bürünen,kalk da uyar. Rabbinin büyüklüğünü an. Elbiseni temiz tutmaya devam et. Murdar şeyleri de bırakmaya devam göster.”[11]

O halde iç ve dış temizliğine itina göstermek,hem imanın yarısı,hem de büyük sevablardan biridir.

Sokağını,çevresini temiz tutmayan,evindeki kirli sularını sokağa akıtan,yol üzerine,ağaç altlarına küçük ve büyük abdest bozan kimselerin peygamber dili ile lanetlendiğini düşünecek olursak,Rasulullah Efendimizin buna ne kadar önem verdiğini rahatlıkla anlarız.

Kur’an-da iç ve dış temizliği yönünden arınanların Allah tarafından sevildiği ve böyle bir temizliğe devam edilmesi [12],ayrıca Allah’ın bizleri temizlemek,çevre güzellik ve nezafetine kavuşturmak için gökten yağmur indirdiği,[13] gelen ziyaretçilere Kabe’nin tertemiz tutulmasının gereği açıklanmaktadır.

Böylece İslâm dini,abdest ve gusül doğrultusunda temizliği farz kılmış ve ilahi sevginin ancak imanla temizliği kendinde birleştirip Mü’minlere yöneleceğini haber vermiştir.

Temizlik konusunda kırka yakın hadis rivayet edilmiştir. Kur’an-ı Kerim-de ise –Taharet,temizlenmek- kökünden bir çok defa zikredilmiştir.[14]

Bunların içinde Müddessir,A’raf ve Neml surelerindeki âyetler Mekke’de,diğerleri ise Medine’de nazil olmuştur.[15]

Bir ismi de Kuddüs yani kusur ve noksanlıklardan müberra olan en mukaddes,hiç eksiği olmayan,pak,temiz [16] olan Allah,elbette temizdir ve temizlenenleri sever.

Cennet bir setir manasından zemini görülmez,gayet girift ağaçlarla mestûr (örtülmüş) bahçe ve bostan diye isimlendirilmiş.[17] Bundan dolayı Cenab-ı Hak Kur’an-da cenneti tavsif ederken insan fıtratına en güzel gelecek şekilde bir çevreyi cennet ehline şöyle tarif eder:”Orada suları bozulmayan nehirler,tadı değişmeyen süt nehirleri,içenlere lezzet veren şurub nehirleri ve saflaştırılmış bal nehirleri,yine onlar için orada bütün meyvalar ve Rablerinden mağfiret vardır.”[18]

Böylece burada insan için en orijinal taze,öz ve münasib olanın bozulmayan,özelliği değişmeyen,lezzet verip nefret ve acı vermeyen,saflığını koruyup bulanık olmayan,meyvelerin bulunduğu ve netice olarak Allah’ın rızası ile olan bir hayatın gerçek bir hayat olduğu da ifade edilmiş olmaktadır.

Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim-de:”Yer yüzünü biz yapıp döşedik. Ne güzel döşeyiciyiz.”[19]

İnsan evvela evini,sonra da yatacağı yeri temiz tutar. Nitekim atasözünden de anlaşılacağı üzere:”Arslan yattığı yerden belli olur.” Böylece bütün yer yüzü ve çevre insanlar için bir yataktır. İnsan toplumsal bir varlık olduğuna göre kendi yatağını koruduğu gibi,toplumun yatağını da yani çevreyi de kirletmemek ve korumakla mükelleftir.

Her insan kendisine yararı olup,kendisiyle faydalandığı şeyi korumak ihtiyacını hisseder. Madem her vesile ile tabiattan istifade etmekteyiz,o nisbette korumak da bir vecibe olmaktadır.

Tıbbı Nebevi de belirtildiği üzere,bütün hastalıkların ana kaynağı kirlilik ve mikropların çoğalmasıdır. Nitekim Hadis’lerde:”Allah’ın müslüman üzerindeki haklarından biri de,o müslümanın bütün başını ve vücudunu yıkamak suretiyle her yedi günde bir gusül etmesidir.”

“Ellerinde et ve yağ kokusu eseri olduğu halde yatan bir kimse,hastalığa mübtela olur ve hayvanlar ve haşarattan bir zarara uğrarsa,kendinden başkasını kınamasın.”

“Yemeğin hayrı yemekten önce ve sonra elleri yıkamaktır.”

“Uykudan uyandığınızda ellerinizi üç kere yıkamadıkça başka bir kab içine sokmayın. Çünkü ellerinizin nerelerde gecelemiş olduğunu bilemezsiniz.”

“Dişlerinizi misvaklayınız. Zira bu hal temizliktendir. Temizlik ise imana yöneltir. İman da sahibi ile cennettedir.”

“Saçlarınızı,sakallarını parmaklarınızla hilalleyin.(Tarayın) Kılların arasını ve diplerini temiz tutmaya çalışın. Tırnaklarınızı da kesin. Çünkü şeytan her halde etle tırnak arasına girip orada faaliyet gösterir. Burada özellikle tırnakların kesilmesi emredilmekle,mikropların tırnakla et arasında barındığı,bilhassa kolibasilinin orada kümelendiğini öğrenmekteyiz.[20]

Ağız temizliği hem solunum,hem solunum yolu,hem de sindirim sistemi hastalıklarını önler. Bu konuda Peygamber Efendimiz:”Eğer ümmetimi zora koşmayacağımı bilseydim,her abdest aldıklarında dişlerini fırçalamalarını (Misvaklamalarını) emrederdim.”[21] buyurmakla,bu işin devamlı yapılması zor da olsa netice itibariyle kolay ve faydalı olacağı belirtilmektedir.

Akşemseddin de (1389-1459) –Maddetül Hayat- ‘Hayatın Maddesi’ adlı Tıb kitabında:”Hastalıkların insanlarda teker teker ortaya çıktığını sanmak hatalıdır. Hastalık insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma gözle görülemiyecek kadar küçük,lakin canlı tohumlar vasıtasıyla olur.” Böylece hem mikrobun tarifini,hem de her türlü hastalığın,kirliliğin doğurduğu gözle görülemiyecek kadar küçük canlıların yaptığını da keşfetmiş olmaktadır.[22]

Çevre toplumların aynasıdır. Çevre insanların kalb ibresini ayarlar. Çevrenin kirliliği ruhların da kirlenmesine sebebtir. Nasıl olmalı? Çimentolar arasında çimenler fışkırmalı… Ağaç boyları gökdelenleri geçmeli.. gemiler balık bolluğundan karaya oturmuş gibi olmalı deniz ortasında… Ve neticede kan gelecek yüzüne insanların,yanaklar pembe pembe…Her şey ilki gibi olmalı..Bozduklarımız düzelmeli…[23]

o Gök mavi,deniz masmavi,kara yemyeşil olmalı. Özellikle evlerin bazı zamanlarda –sabah gibi- havalandırılması veya kekik gibi kokularla havasının düzeltilmesi,mikroplu havanın teneffüs edilmesini de engellemiş olur. Ancak dezenfeksiyonla beraber itinalı bir temizlik örneğini ecdadın da gösterdiği gibi ve daha da tekniki bir şekilde göstermek icab eder. Şöyle ki;Napolyon 1798’de Akka kalesini muhasara ettiği zaman ordusunda veba zuhur etmiş ve hastalığa karşı çaresiz kalınca düşmanı olan Müslüman-Türklerden yardım dilenmek zorunda kalmıştı. O zamanki bir Fransız,eserinde şöyle yazılmaktadır. Türkler ricamızı kabul ederek hekimlerini yolladılar. Bunlar tertemiz giyinmiş,nur yüzlü kimselerdi. Evvela dua ettiler ve sonra ellerini bol su ve sabun ile uzun uzadıya yıkadılar. Hastalarda zuhur eden hıyarcıkları neşterle yardılar. İçindeki sıvıyı akıttılar ve yaraları tertemiz yıkadılar. Sonra hastaları ayrı ayrı yerlere koydular. Ve sağlamların kabil olduğu kadar onlara yanaşmamasını tenbih ettiler. Hastaların elbiselerini yaktılar ve onlara yeni elbiseler giydirdiler. En nihayet tekrar ellerini yıkadılar.

o Hastaların bulunduğu yerlerde öd ağacı yakarak ve tekrar dua ederek ve bizden hiçbir ücret veya hediye kabul etmeden yanımızdan ayrıldılar.”

o Buradan çıkarılacak olan ise;dezenfeksiyon yapmak,mikroplu havayı yok etmek için öd ağacı vs. kullanmak,düşmanına sağlık,şifa ve temizlik konularında yardım etmek,ondan gerekirse ücret taleb etmemek,bulaşıcılık anlayışının çok iyi idrak edilmesi,karantina işlemleri,antibiyotiğin bulunmadığı dönemlerde iyi bir tedavi yapılması,mikroba karşı korunma tedbirleri,hijyenik işlemler ve temizlik anlayışları bu günkü tıbbın takdir edeceği hususlardır.[24]

o Galinos adamlarına şöyle dermiş:Üç şeyden sakının,dört şeye de sıkıca sarılırsanız doktora ihtiyacınız kalmaz:Tozdan,dumandan ve pis kokudan sakınınız. Yağlı ete (iç yağı),güzel kokuya,tatlıya devam ediniz. Ve sık sık hamama gidiniz. Doyduktan sonra daha fazla yemeyiniz.[25]

o Kur’an-ı Kerim-de hıfzıssıhha açısından da önemli olan örtünmeden[26] ,elbise temizliğinden,[27] yeter derecede istirahat etmekten,[28] iyi bir beslenmeden,[29] kötü ve bozulmuş yiyeceklerin yenilmemesinden,[30] bitkisel yiyecekler ve bunların faydalarından,[31] iyi ve kötü içecekle [32] ve mutlak zararından ötürü içkinin kesin olarak yasaklanmasından,[33] beslenme ile tedavi,[34] genel sağlık kurallarından olan ölülerin gömülmesi [35] gibi konularla,[36] leş,kan gibi yasaklananlar,[37] namaz kılınamıyacak haller-sarhoşluk ve cünüblük,[38] bütün organların özellikle insanın en fazla kirlendiği organları olan -el-yüz-ayak gibi- su ile yıkanıp,olmadığında teyemmümün ancak temiz bir toprakla olacağı [39] belirtilmektedir.[40] fuhuş ve zinadan uzaklaşılması ise emredilmektedir.[41]

§ Klikman (1965) deride yaşayan canlıları yer küre üzerinde yaşayan canlılara benzetmiş ve bir insanın vücudundaki mikrobların sayı ve çeşitlilikte dünyanın nüfusundan çok daha fazla olduğunu belirtmiştir. İnsan vücudu bu mikrobların zararından korunmak için yıkanmalı,ağız,vücut,ev ve çevre temizliği,yolların,okul,cami,hastahane gibi yerlerin temizliği,gerekli olmadıkça köpek beslememek,sünnetsiz erkeklerle evlenen kadınlarda rahim kanserinin olmasından sünnete riayet etmek,tırnak kesmek,atıcılık,yüzme ve güreş gibi sporlarla,sağlık ve temizlik uygulamaları ile tıbbın koruyucu üstünlüğü görülmüş olur.[42] Bütün bunlar da Kanuni’nin şu sözünü hatırlatmaktadır:

Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

Peygamber Efendimiz de Allah’dan afiyet dileyip ümmetine de emretmiş,insanların çoğunun da bundan gafil olduğuna dikkat çekmiştir.[43]

İslâmiyetin yasakladığı yasaklara bakıldığında ve de emirlerinde gerek maddi,gerekse manevi olarak insandan başlayıp topluma ve çevreye doğru girift olarak bir temizlik sistemini ortaya koyduğunu görürüz. Bunun da temeli İslâmiyetin Tevhid dini olduğundan insanları iman,ahlak,kültür değerleri bakımından bir birlik içerisinde yetiştirip gerçek yasakçıyı kalbe yerleştirmiştir. Muhitin manevi bakımdan kirlenmesi de böylece engellenmiş olmaktadır.

Mesela ders vermeye gittiğim hapishanede mahpuslardan biri:”Biz artık hırsızlık damgasını yemişiz. Çevremizde hırsız olarak bilinmekteyiz. Onun için yapmasak da yapmış gibi görülürüz.”diye kendisi için meşru bir bahane uydurmaya çalışmıştı. Oysa dünya demek onun memleketi,sadece o kirli muhit ve arkadaş çevresi olmadığı gibi,daha münasib ve temiz,değişik bir çevreye giderek kendisi için bir düzgün hayat seçebilir.

Buda gösteriyor ki;İbni Haldun’un dediği gibi:”İnsan tabiatının ve mizacının değil,kendisini saran muhitin ve bu muhitten kazandığı alışkanlıkların kültürün ve yaşayışın çocuğudur.”

Nitekim geçmiş ümmetlerin içinde yüz kişiyi öldürüp tevbe yolu arayan azgın bir katilin nasihatçı bir alime gelip affedileceği hakkındaki sorusuna alimin verdiği cevabı Peygamber efendimiz şöyle nakleder:”Seninle tevben arasına kim girebilir. Ancak yaşamakta olduğun o kötü köyden çıkacaksın. Falanca köye gideceksin. Orada Allah’a ibadet eden (iyi ve dürüst) insanlar var.Onlarla sen de ibadet et. Artık bir daha kendi beldene dönme,zira orası kötü bir yerdir.”[44]

· Çevre temizliği sadakadır.

· İnsanların çevreyi temiz tutmaları Peygamber Efendimizin ifadesiyle sadaka vermeye denk tutulmuştur. Nitekim:”kim insanlara eziyet (eza) verici bir şeyi yoldan atarsa sadakadır.” Bunun kapsamı ise gayet geniştir. Bunlar:Yoldaki bir dikenden,evdeki bacadan çıkan kirlere,hayvan pisliğinden atılan her türlü çöpe ve onların üzerine konan sineklerin rahatsız ediciliğine,arabanın eksozundan gürültüsüne kadar,bağırtıdan kavgaya,kötü görünümlü olmadan edebe aykırı giyime kadar,tükürmeden yol kazımı,inşaat artıkları,maddi ve manevi hoşa gitmeyip rahatsız eden her şey bu kapsam içerisinde dahildir. Her şeyin bir kapasitesi vardır. Binlerce insanın kirlettiği bir beldeyi birkaç kişiden temizlenmiş beklemek biraz abes ve zor olacaktır. O halde bir yeri nasıl görmek istiyorsak,öyle de bırakmalıyız. her kesin kendi kapısının önünün temizlemesi halinde çöpçülere de ihtiyaç kalmıyacaktır. Pis suların akmış olduğu bir yerde hayatın sürdürülmesi zor olacaktır. Zira bu gibi yerlerde mikrobların büyümeleri sırasında enzim denilen bazı maddeler çıkarırlar. Bunlar sudaki pis ve zararlı maddeleri ayrıştırır. Böylece akarsular ve denizler aşırı derecede kirlenmekten kurtulur. Nehir ve denizlere fabrikadan akıtılan pis sular ve diğer artık maddelerin çoğunluğu ile bu ayrıştırma olmayacak,zehirli maddelerle kirlenecek,kıyı ve körfezler fena kokudan geçilmeyecektir. Neticelerde bu sularda yaşayan balıkların vücutlarında zehirli maddeler birikir ve bir çoğu da ölür. Bu balıkları yiyen insanlar da çeşitli hastalıklar ve zehirlenmeler görülür.Arıtma tesislerinde arıtma ve temizlik ile,pislik içinde boğulma engellenmiş olur.

Temiz ve düzenli okulda,öğrenciler eğitim ve öğrenimi zevkle yaparlar. Okulun ve çevrenin pisliğinden dolayı salgın hastalıklar doğabilir. Bu yüzden başarısızlığa uğrayan öğrencilerde olabilir. Okulun temizliği,öneminin anlatılması,iyi yönde örnek olup,çöp tenekesinin konularak,sınıfın havalandırılması,ekmeklerin yerlere dökülmemesi,yağmurlu havalarda çamurların içerilere taşınmaması daha sağlıklı bir eğitimin bu temizlik çerçevesi içerisinde daha verimli olacağı görülecektir.

Çevre temizliği için en uygun yatırım ağaç dikme ve yeşilliklerdir. Başlangıcından beri dünyadaki varlıklar havanın oksijenini alıp,karbondioksit salarak havayı kirletmiş olsalardı ve bunun dışında bir ameliye olmasaydı,zamanla havanın içindeki oksijen miktarı tükenecek ve yer yüzündeki yaratıklar nefes alamıyacak duruma geleceklerdi. Ama yüce yaratıcı bizi yeryüzüne yerleştirdiği gibi,kloroform adı verilen özümleme ameliyesi ile oksijenin tükenmesini önleyen değişik bir ameliyeyi var ederek,hayatın devamını sağlamıştır. Şöyle ki;bitkiler havadaki karbondioksidi alırlar,güneş ışığının etkisiyle saf oksijeni ayırarak tekrar havaya verirler. İçindeki karbonu da biriktirirler. Bu karbonun bitki kökünün teşekkülünde sakkarizasyon ameliyesinde (işinde),gelişmesinde kullanılır. Şüphesiz ki bu özümleme olayı yaratıcının fevkalade büyük mu’cizelerinden biridir. [45]

* İnsan ve Temizlik Peygamber Efendimiz:”Kim ki evinde Allah’ın bereketini artırmasını istiyorsa,yemek hazırlandığı ve kaldırıldığı zaman abdest alsın,(ellerini yıkasın)”[46] Derinin temizliği de çok mühimdir. Çünkü insan vücudu mikroplara karşı öldürücüdür. Fakat pis deride bu güç azaldığı gibi,ölüde 15 dakika sonra kaybolur.[47] Bundan dolayı Hz. Peygamber en az haftada bir defa yıkanmayı lüzumlu görmüştür. Bütün bu temizlikler arasında diş temizliği de önemli bir yer tutar. Zira kirli,çürük ve eksik dişler neticesinde insanda bademcik,nezle,mide ve barsak hastalıklarının sebebi olabilir.[48] Dişlerin temizlenmesi için misvak,fırça veya parmak ile ovalamak faydadan hali değildir. Misvak kullanan şahsın tükürüğü ile,fırça ve macun kullanan şahsın tükrüğünün mikroskobik muayenesini yapan diş tabibi Beşir Akınal şöyle diyor:”Diş tababeti okulunda asistanlığım zamanında merhum hocam Prof. Ziya Cemal beyle yaptığımız incelemede,misvağın diş etlerini katılaştırmada ve beslenmede fırçadan çok üstün olduğu,hatta mikroplar üzerinde etkisi dolayısıyla da ağız sıhhati bakımından çok faydalı olduğu anlaşılmıştır.”

Hadis alimlerinden İmam-ı Nevevi (V.1277):Misvaktan başka şeylerle dişi temizlemek de,misvaklamanın yerini tutabilir.[49] Zira burada önemli olanın temizleme işleminin yapılmış olmasıdır. Bir İslam alimi olan İbni Kayyım,vebanın belirtisi olarak koltuk altının temizlenmemesi,kulak arkası ve yumuşak etlerde siyahlık veya solgunluktur,der. [50] Çevre Kirliliği ve Kanser.

Çevre kirliliğinin açtığı bir çok zararlardan ve hastalıklardan biri de kanserdir. Özellikle teknoloji bazı problemlerimizi hallederken,yeni ve ciddi problemlerde doğurmaktadır. İşte böylece kansere yataklık eden amillerin arasında yer alan kirli hava bu problemlerden birini oluşturmaktadır.

Kirli havanın doğrudan kanser hücresi doğurma ihtimali azdır. ancak kirli hava kemik iliği için bir zehir teşkil eder ve kansere yataklık yapan tesir de bu noktada gizlidir.[51]

Böyle bir durum da alınacak bir tedbir de,bahçemizde,evimizde,balkonumuzda hatta yatak odamızda,büyük yapraklı bitki ve çiçekler bulundurmak,istirahat,günlük gezi ve yıllık seyahatlerimde daima en iyi havalı yerleri seçmek. Günlük hayatımızdan basit bir örnek;Kapalı havalı bir kahvede oturmak yerine,bir parkta yahut bahçede oturmayı tercih etmek.[52] Tabiatın temizlikçileri.

Tabiata baktığımızda Cenab-ı Hakkın koymuş olduğu sistem içerisinde devamlı bir temizlenme işleminin olduğunu görürüz. Bunlar: Rüzgarların esmesiyle toz toprağın ortadan kalkıp,arkasından yağmur yağmasıyla etrafın yatışarak temizlendiğini görürüz. Bir yandan gübre böcekleri gübre yiyerek yer yüzünü temiz tutmak için çalıştırılıyorlar.[53] Sanki tabiattaki hayvanların hepsi doğuştan vücut bakımı temizlik bilgileri ile proğramlanmıştır.

Kedi vücudunu,tüylerini yalamakla temizler.

Pis sayılan porsuk bile ininde sık sık temizlik yapar,aynı yeri tuvalet olarak kullanmaz.

Tilki temizlenmek için ağzına aldığı bir dal ile yavaş yavaş suya girer. Neticede postundaki pireler boğulmamak için dalın üzerine sıçrar ve tilki bunu ağzından atarak temizlenmiş olur.

Filler hortumlarını temizlenmek,duş yapmak için kullanırlar.

Hemen hemen bütün kuşlar suya girerek yıkanır ve kuyruk çevresinde olan yağ guddeleri ile yağlanır. Yuvaları da böyle temizdir. Yavru kuş yapmasa bile anne gagasıyla bunları toplar ve temizler.

Bazı balıklar ağzını ve dişlerini temizletmek üzere diğer balıkların ağızlarının içine kadar girmesine müsaade ederler.[54] 1 hektarlık alanı kontrol eden 300 bin karınca yaklaşık 93,6 ton besin tüketip,bunların 56,2 tonunun zararlı böcekler oluşturmaktadır. Ve bir kısım karıncalar da 3 milyon yengeci öldürüp yedikleri,böylece ormanların doğal koruyucuları olduklarını da göstermiş olmaktadırlar.[55]

O halde insan da tabiatı,çevresini ve kendisini çirkin etmemeli,çirkin yapmamalı ve çirkin olmamalıdır. Tabiat devamlı işleyen bir fabrika gibidir. Pisliklerle,süprüntülerle kirleniyorlar ve kokuşmuş maddeler her tarafında birikiyorlar. Eğer pek çok dikkatle bakılıp temizlenmezse içinde durulmaz,insan onda boğulur. Ve yine,eğer o temizlik işlemi olmasaydı hayvanların yüz bin çeşitleri yer yüzünde boğulacaklardı. Yer yüzündeki bütün hayvanların cenazeleri ve bitkilerin döküntüleri kara ve denizleri öyle kirleteceklerdi ki,belki bir kuş bile kolaylıkla kanadını oynatamıyacaktı. Cenâb-ı Hak tarafından öyle temizlenmektedir ki,kirlilikten sevimsiz gibi olan dünya,temizliğinden sevimli hal alıyor. Bütün bunlar denizlerin temizlikçileriyle temizlenmekte, çünkü bir balığın bir milyon yumurta yapması çoklukla olup,denizin yüzünü kaplayarak temizlenmemesi halinde sevimsiz olacaktı.

Yine temizlikçi kartallar kilometrelerce mesafeden leşlerin kokusunu alır ve temizler.

Karıncalar geride kalan ufak tefek artıkları toplamakla temizlik işlemine katkıda bulunur. Mesela arslan, yabani atları kovalarken ve onları kasıtlı olarak koştururken geride kalan ve hastalıklı olan avını yakalayarak yemekle,o hayvanın temizlenmesini ve onda bulunan hastalığın diğerlerine geçmesini de önlemiş olur.

Bir yandan kanadını temizleyip,bir tarafında zehir,diğer tarafında ise panzehir bulunan sineklerin dünyayı devamlı surette temizlemeleri,temiz tutmaları…

İşte dünyada görülen denge ve dengeli temizlenme…

Kaşlar bir an boş durmadan gözleri temizlemekte…

Bedendeki alyuvarlar,bedenin hücrelerini temizledikleri gibi,nefes dahi o kanı temizler. İşte temiz olup temizliği ve temizlenenleri seven Allah’ın insandaki harika temizlik işlemi… Bir yandan maddi olarak temizlerken,diğer yandan gönderdiği kitaplarıyla onu kin,düşmanlık,kötü düşünce,topluma zarar verme gibi,kötü duygu ve ahlaklardan temizler…

O halde insanların sevgisini kazanmak isteyen kendisini ve çevresini temiz tutsun. Allah’ın sevgi ve rızasını dahi kazanmak isteyen yine kendisini ve çevresini temiz tutsun. Maddi-manevi,görünen-görünmeyen kirlerden kendisini arındırsın..

İşte gerçek ve olgun insan,ancak temiz insandır.

S o n S ö z :

ABD’de uzman Henry Still şöyle der:”Kara,su ve havayı kirletmek ve başka yollardan tahrib etmekle böcekten balığa kadar binlerce cinsin hayat zincirine müdahale ediyoruz. Topraktaki küçücük bir ağaç veya bir hektar ot,yüzlerce değişik hayvan ve bitkiye gıda ve barınak ve tekrar mahsul verebilecek bir çevre temin edebilir. Bunlar ot yiyen hayvanlardan kuşlara,böceklere ve nihayet ölü madde ile beslenip bunun esas hayat zincirine tekrar dönmesi için kimyevi madde olarak icad eden bakterilere kadar uzanır.[56]

Böylece zincirin halkalarında sadece biz bulunup fayda ve zarar gören biz değiliz.

Peygamber Efendimizin:”Kıyamet kopacağında elinizde bir fidan varsa onu dikin.”sözü,aynı zamanda ormanların da,tabii çevrenin korunmasında,atmosfer ile toprak arasındaki münasebetlerin düzenlenmesinde önemli rolün olduğunu ifade eder.[57]

İsmail Hami Danişmend’in 1961 yılında yayınlanan –Garb menbalarına göre eski Türk seciyye ve ahlakı-adlı eserinde,ellinin üzerinde batı kaynağına dayanarak incelediğine göre,eskiden atalarımızın çevre temizliğine ne kadar ehemmiyet verdiklerini şöyle sıralar: -Eski Türk hayatında hayır işleri yalnız insanları değil,hayvanları ve bitkileri de içine alır. Bunun içindir ki,hayvan hastaneleri ve ağaçlara su vermek için vakıflar kurulmuştur.

-Eski Türk temizliğinin temeli,İslâmın temizliği imandan saymasındandır.

-Eski Türklerin inanışına göre maddi temizlik aynı zamanda,manevi temizlik demektir. -Günde beş vakit abdest almak suretiyle yüz,eller,ayaklar ve ağız devamlı olarak temizlenir.

-Haftada üç-dört defa hamama gidilerek yıkanılır.

-Tırnaklar,kıllar,saçlar muntazaman kesilir.

-Yemeklerden önce ve sonra ağız ve eller yıkanır. Gül suyu gibi kokular sürülür.

-Bütün Türk evleri çok temizdir. Evlere ayakkabı ile girilmez. Hayvan ve kuş sokulmaz. -Köylerde bile hamam vardır.

-Avrupa’da sokaklar umumi hela olarak kullanılırken,Türkiye’de ayrıca umumi helalar yaptırılmıştır. -Evlere sokulmayan sokak köpeklerini beslemek için vasiyetnamelere maddeler konduktan başka,vakfiyeler de yapılmıştır. Fırıncılarla kasaplara her hafta veya her ay,köpekler için muayyen bir para verip et ve ekmek dağıttırmak adeti de vardı.

-Yavrulayan köpekler için sokaklara küçük kulübeler yaptırılırdı.

-Leyleklerle kırlangıçların yuvalarına hürmet edilir ve evlerin damlarında barınmaları hayra alamet sayılırdı. -Büyük binalar yapılırken kuşlar için de yuva inşa edilirdi.

-Hububat nakledilirken üstüne üşüşüp yiyen kuş sürülerine dokunulmazdı.

-Eski Türkler avcılıktan nefret ederlerdi.

-Hayvanları korumak için kanunlar çıkarılmıştır.

-Ağaçların hatta verimsiz ağaçların bile sulanması için vakıflar kurulmuştur.

-Ev yapılan arsalarda ağaçlar varsa,onlar için damlarda açıklık bırakılır,böylece kesilmeleri önlenmiş olurdu. -Netice olarak:Avrupa yazarları,Türk’lerdeki yüksek ahlak ve karakterin sebebi olarak Kur’an-ı Kerim-i göstermişlerdir.[58] Osmanlı devleti 1539’da temizlikle görevli,çöplük subaşılarına temizlik nizamnamesi doğrultusunda temizlik uygulamasını 11 madde sıralamaktadır.[59]

Çevre ile ilgi li olarak Fatih Sultan Mehmed vasiyetnamesinde:”Ben ki İstanbul Fatihi Abdu-aciz Fatih Sultan Mehmet bizatihi alun terimle kazanmış olduğum akçelerimle satun aldığım İstanbulun taşlık mevkiinde kain ve malumul hudut olan beş dükkanımı,aşağıdaki şartlar muvacehesinde vakfı sahih eylerim. Şöyle ki:Bu gayrı menkulatımdan elde olunacak nemalarla,İstanbulun her sokağında ikişer kişi tayin eyledim. Bunlar ki ellerindeki bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu halde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler,bu sokaklara tükürenlerin tükrükleri üzerine bu tozu dökeler ki,yevmiye 20-şer akçe alsunlar. Ayrıca 10 cerrah,10 tabib ve 3’de yara sarıcı tayin ve nasb eyledim. Bunlar ki ayın belli günlerinde İstanbula çıkalar,bila-istisna her kapuyu vuralar ve o evde hasta olup olmadığını soralar. Var ise ve şifası orada mümkün ise,şifayab olalar,değil ise kendilerinden hiçbir karşılık beklemeksizin,darul acezeye kaldırılarak orada salah buldurulalar.

Maazallah her hangi bir gıda maddesi buhranı da vaki olabilir. Böyle bir hal karşısında bırakmış olduğum 100 silah ehli erbaba verile,bunlar ki hayvanat-ı vahşiyelerin yumurtada veya yavruda olmadığı sıralarda Balkonlara çıkıp avlanalar ki zinhar hastalarımızı gıdasız bırakmayalar.”[60] 10-10-1991 / MEHMET ÖZÇELİK

[1] Çevre Kirliliği.Taşkın Tuna.sh.13.

[2] Casiye.13.

[3] Mülk.3-4.

[4] Etrafımızdaki Hava.T.Tuna.sh.30.

[5] Age.sh.30.

[6] Zuhruf.11.

[7] Çevre Kirliliği.age.sh.21.

[8] Bakara.222.

[9] Müslim Taharet. I.(1-203-223.

[10] Müddessir.4.

[11] Müddessir.1-5.

[12] Bakara.222.

[13] Enfal.11.

[14] Ayetler:Bakara.22,125,222,232,Al-i İmran.15,42,55,Tevbe.103-104,108,Maide.6,41,Enfal.11,Ahzab.33,53,Hac.26,Müddessir.4,A’raf.82,Neml.56,Furkan.48,İnsan.21,Hud.78, Mücadele.12,Nisa.57,Abese.14,Beyyine.2,Vakıa.79.

[15] Büyük Sevablar.C.Yıldırım.sh.35-36,Mu’cemul Müfehres Li Elfazil Kur’an-il Kerim. Muhammed Fuad Abdulbaki.sh.428-429.

[16] Yeni Lugat Abdullah Yeğin.sh342.

[17] Hak Dini Kur’an Dili.E.H.Yazır. 1 / 274.

[18] Muhammed.15,Daha geniş bilgi için .Ahiret Ahvali.Mehmet Özçelik (Tez)sh.94-101.

[19] Zariyat.48.

[20] İbadetin getirdikleri. Saffet Senih.sh.78-79.

[21] İmam Malik ve Şafii rivayeti. Bak.250. Hadis. sh.151.

[22] Müslüman İlim öncüleri ansiklopedisi. Ş.Döğen.sh.19.

[23] Bak.Zafer dergisi.sayı.167.sh.17.

[24] Sızıntı dergisi.1988.Kasım.sh.410-411.

[25] Zad-ul Mead.İbni Kayyım el-Cevziyye. Terc.M.Erdoğan. 5 / 123.

[26] Nahl.5,80-81,Taha.171,Nur.30,58,İnsan.12,21.

[27] Müddessir.4.

[28] A’raf.4,Yunus.68,İnsan.26.

[29] Bakara.57,Fatır.13,Tur.22.

[30] En’am.146-147,Hucurat.12.

[31] Bakara.61,En’am.100,Nahl.67,Tin.1.

[32] Bakara.249,Fatır.13,Muhammed.15,17,Hakka.37.

[33] Bakara.219,Maide.90-91.

[34] Nahl.68.

[35] Abese.21.

[36] Kur’an- Kerim ve modern ilimler.C.Kırca.sh.175-176,Bak.Kur’an-ı Kerim ve hadislerde tıb.M.Denizkuşları..sh.57.

[37] Maide.3.

[38] Nisa.43.

[39] Maide.6.

[40] Allah ve modern ilim.A.Nevfel. 2 / 194.

[41] En’am.151,İsra.17,32.

[42] Zafer dergisi.1990.sh.12-14,Dr.A. el Padah.Terc.Z.Örsdemir.

[43] Hz.Peygamberi sünnetinde terbiye.İ.Canan.235,Tirmizi.Müslim,İbni Mace,Davud.

[44] Altınoluk dergisi.Haziran.1987.sh.8. Buhari.Müslim.

[45] Bak.Allah ve Kainat.Dr.M.C.Fendi.Terc.A.Bingöl.sh.168.

[46] Tirmizi.Et’ıme.39,K.K.ve H. Tıb.age.sh.61.

[47] K.K.ve H.Tıb.age.sh.63.

[48] Age.45,23,66.

[49] Age.sh.68.

[50] Age.95.

[51] Kanser.Dr.H.Nurbaki.sh.50-51.

[52] Age.79-80.

[53] Dur ve Düşün.C.Suavi.sh.27.

[54] Age.sh.45,Bak.Harikalar ans.sh.195.

[55] Bak.zaman gaz.3-5-1999.

[56] Çevre Kirliliği.age.sh.sh.30.

[57] Age.53.90-92.

[58] Belgeler gerçekleri konuşuyor. Doç. Ahmet Akgündüz.

[59] Age.3, bak Türkiye gazt. M. Kemal Öke.24-Mart.1991.

[60] Zafer derg.1988.

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015