Y A S A K !

Y A S A K !

Yıl 1976 idi.Daha gençti.Gençliğin verdiği hissiyat ile suç işlemiş ve hapse düşmüştü.Böyle güzel olan gençlik yıllarını da hapishanede geçirmek,hapisten daha ağır hapis ve bir ceza idi onun için…Bu düşünceler içerisinde geçen zorlu hapis yılları,askerlikten beter bir yılların geçmediği,adeta saniyelerin nabzının tutulduğu,dakikaların zorlu aktığı,saatlerin yıllar gibi geçtiği sanki asırlık geçmeyen bir cehennem hayatı.

İşlediği suç gibi bunda da tahammül edemedi.Herşeyi göze alarak kaçma yollarını denemeye başladı,asırları yıllara,yılları da günlere indirmek için…Başka türlü de geçmiyordu…

İzmir hapishanesinden kaçmak için tünel kazan bu genç,gençliğinin bu döneminde bir başarısızlık ile daha karşılaşmış adeta bir tokat daha yemişti.Yine boyun bükmekten başka çaresi yoktu.Çünki tek kurtuluş yolu olarak düşündüğü yol da tıkanmıştı.

Buradan başka bir hapishaneye,güneydoğuya sevkedilmişti.Burdaki hapishaneye hapsedilen bu genç,kendisiyle beraber getirmiş olduğu üç-beş tane de küçük dolar ve marklardan da bulundurmuştu.

Bu durum ise önceki işlediği suçlardan daha büyük bir suç olarak addedilmekte idi.Bir arama sonucu kendisinde bunların bulunmasıyla üstüne çullanılmış,iyice dövülmüştü.

Çünki mark ve dolar bulundurulması ve kullanılması yasak idi…Yasakları çiğnemişti.Suçuna karşı,kaçmasına karşı normal bir gözle değerlendirilse bile böyle bir dolar mark bulundurma suçu kolay afedilecek suçlardan değildi.Affı ğayrı kabil bir suçtu.

Çünki kendisini kabul ettiremiyenler,başarısını gösteremeyenler yasaklar ile kendilerini kabul ettirmiş veya öyle göstermişlerdi.Bu gibi yasaklar başarısızların başarı yolu idi.

Milletin yolunu açamayanlar,o yolda gitmeyi yasaklayarak çare bulmuşlardı çaresizliklerine ve beceriksizliklerine.

Milletin ekonomik pazarını oluşturamıyanlar,gelir kaynağını sağlıyamıyanlar kaçak sigaraya da yasak getirdiler.Bu mereti satma yasağına rağmen millet bu kapısını açık tutuyor ve cezalara aldırmadan gizli de olsa sürdürmeye çalışılıyordu.

Yasakların daha sonraki yıllarda kalkmasıyla insanlarda şu kanaat belirmeye başladı;Aaa yasaklamamakla devlet yıkılmıyormuş,tabiya çürük değilse…

Başörtüsüne getirilen yasaklarda devleti koruma adına yapılmış,insanlar mağdur edilerek daha büyük suç işlenerek tarihe gülünç bir sayfa daha eklenmiş oldu.

Burası kamusal alan denilerek baş örtüsüyle girilmesi yasaklanırken,o kamusal alanda mesela cumhurbaşkanlığı köşkünde o da ramazan da içkili kokteyler verilmiştir.

İşte yasakların mantık dışı mantığı…

Mantığa uymayan,hayata hayat katmayan,hayatı korumayan her yasak yasaklanmalı,çöplüğe atılmalıdır.

Hayatımızda bulunan bürokratik bir çok yasaklar hayatı frenleyip yavaşlatan kurallardır.Daha doğrusu kuralsızlıklardır.

Bu tip yasaklarda keyfilik ve menfaat yatmakta ve kokmaktadır.Çünki yapılan şeyin kokuşmuşluğu elbette bir gün etrafa saldığı kokularda kendisini gösterecek,gelecek nesillerle lanetle varılmaya kadar gidilecektir.

Yasaklar yolumuza gömülen mayınlardır.Hudutlara konulanlar fayda sağlayabilirken,emniyet için düşünülebilirken ki o bile zaman içerisinde önemini yitirip,devre dışı bırakılacak,ancak toplumun hayatına konulan mayınlar can almaya devam edecektir.

Yasaklar hayatın içine değil,hayatın dışına konulmalıdır.

Köpeklerin yeri evin içi değil,kapının önüdür.O bile ihtiyaç halindedir.

Konuşmaya getirilen yasaklar ruh ve kalbe vurulan zincirlerdir.Oysa atasözünü söylerken;İnsanlar konuşa konuşa,hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşırlar.

Bizler konuşmaya değil,koklaşmaya terkedilmişiz.Çünki konuşmak yasak.

Öyleki eğitim konusunda herkes konuşabilir,ancak bir eğitimci konuşup tenkid edemez çünki yasak…

Ağızlara,ellere,düşüncelere,kalblere bu kadar fazla pranga vurulan tek asır bizim asrımız.Tek memlekette bizim gibi birkaç memleket…

Düşünenler içeri,düşünmeyenler serbest…

Düşünmeye vergi,düşünmemeye ödül…

Ben senin ne düşündüğünü biliyorum!

Rejimi tehdit etti..ben senin öyle yapacağını biliyorum..yapabilme ihtimaline binaen üç yıldan altı yıla hapsi istenmiştir.

Keramet sahibleri tarafından…

Aklıma gelmişken,aslında mahkemelere gerek yokki,böylece keramet ile suç işleme düşüncesinde olanlar ihtimaller ile çarşıdan toplanıp,zaman kaybı olmadan doğrudan içeriye tıkılmış olur.

Gerçi ona da gerek yok,memleketi hapishane yaparsınız daha tasarruflu olmuş olur.Çünki gelecek olan faturaları da millete ödetmiş olursunuz.

Hayatımıza konulan yasaklar çileyi kaldırmak için değil,çileden çıkarmak içindir.

05-11-2003

Mehmet ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 2nd, 2015