A L T E R N A T İ F L E R

A L T E R N A T İ F L E R

A-dan Z-ye her şeyde alternatifin olması bu zamanda bir çıkış yolu olmaktadır. Şerrin revaç da olup,her yere girdiği şu zamanda ona bir alternatifin getirilmesi gerekir ki,nazarlar oraya saplanıp kalmasın. Şerre giden veya kendini mecbur addedenlere bir alternatif,bir çıkış yolu olsun.

Evlilik içerisinde olan bir insanın içkili ve haram yolla yapacağı evliliğinin karşısına,böyle de yapabilirsin alternatifi o insan için bir çıkış yolu olacaktır. Aksi takdirde ya evlenmeyecek veya harama göz yumacaktır.

Kendisiyle beraber öğretmenlik yaptığımız bir arkadaşımız nişanlanmıştı. Memnun olduk ve tebrik ettik. Ancak kısa bir süre sonra kendisini üzüntülü gördüğümüz arkadaşımıza sebebini sorduğumuzda ,bize samimi bir ifade ile;evlenmekten vaz geçeceğini,zira köylerinde bir kötü adet olarak kim olursa olsun içkili olarak kutlandığını,kendisinin de inancından dolayı buna müsaade etmeyeceğini,ailesinin ve çevreninde kendisininkine razı olmayacaklarını kesin olarak ifade eden arkadaşa bir alternatif olmak üzere kendimizin de geleceğimizi bildirerek kabul ettirdik ve köyde de çevresine kabul ettirerek bir alternatif sunmuş olduk. Kökünden kaldıramadık. Zira daha sonra duyduğumuzda bir kısım gizlice içmiş. Ancak fark,helalın gizliliği olmayıp,haramın gizliliği olmuş oldu.

Emir-komuta zinciri içerisinde tek şef dönemini yaşatırcasına,ancak ve ancak böyle yapabilirsin! başka türlü yapamazsın!inancının,aklının,geçmişinin,değerlerinin bir neticesi de olsa,ben dinlemem! ceberut devrinin cebbarlarını aratır derecede sultalar, furyalar,kuryeler,fail-i meçhul fiil ve cinayetler.

Hayra ve çalışmaya olan veya olacak olan alternatiflerin ortadan kalkması,asrımızı ve milletimizi kavgalı ve kavgacı bir asır yapmış.

Adeta kendisini mecbur hissederek;” Öküzün altında buzağı arar.” misali,iyilikler uzlaşma ve barışma noktaları değil de, kusur ve kavga noktaları aranmaktadır.

Bazen bununla da kalınmamaktadır. Şu misalde olduğu gibi;

Bir gün keçiyle koyun arkadaş olmuş gezmekteler. Önlerine küçük bir çay-ırmak çıkar. Karşıya geçmek için atlamak lazım. Keçi inat ile koyuna atlamasını söyler. Saf koyunda,siz önden buyursanız,atlasanız,der. Keçi sırf inadından direterek; Hayır,sen atlayacaksın,der ve koyun atlar. Ancak atlayınca sıçramadan dolayı kuyruğu kalkmış,arkası görünmüştür. Bunu fırsat bilen keçi,başlar kahkahalarla gülmeye. Ve bu noktadan devamlı koyunu tenkit eder. Ancak kendisinin ki devamlı açıktır,görmez! Belki de görmemezlikten gelen bir eksiklik ve inattan kaynaklanır.

Bizde millet olarak geçmişe doğru şöyle bir baktığımızda bir ve birkaç asırlık bir zaman süresi içinde,bazı eksiklik ve engellemeleriyle beraber,bir-iki atağın dışında üretilen bir projeye,münakaşanın neticesi olan yıkımdan tamir ve imara vakit bulamamışız!. Ne zaman ki kavgaya kısa bir ara verilmiş veya boşluktan istifade ile bir şeyler yapılmışsa;onun neticesini almaktayız. O kadar. Daha bir çok gururlanma yol ve imkanları var iken,yapılabilir iken,işletmeye hazır bir birikim söz konusu iken, geçmiş-deki sisli bir kaç şeyle övünülmekle,avunulmaktadır.

Davası olanların,kavgası olmaz,ideali olur,hesabı olur,gayreti ve hizmeti olur. Davası müsbet olur. Tahrip-de değil,tamirde,cehenneme göndermeyle değil,cennete adam kazanmayla meşgul olur. En büyük ma’rifet;kötü olanları cehenneme göndermek değil,onu cennete kazanmakta ve cehennemden kurtarmaktadır.

Mesele kolayda değil,zor-da ve zor olandadır.

Zira,cennet ucuz olmadığı gibi,cehennem dahi lüzumsuz değildir.

Birincisinde kıymet ve pahalılık söz konusu iken,diğerinde gereklilik,varlığında abesiyetin olmaması söz konusudur.

Üç çeşit kafa vardır;Taş kafa,boş kafa,hoş kafa.

Anlatsan da anlamaz,taş gibidir. Hiçbir şey yoktur. Boştur ve boşluktadır. Demeye gerek yok,hoştur. Hoş olmayan bir şey yoktur.

Şimdiki medeniyet ise,Bediüzzaman-ın ifadesiyle;” Biz de sizlerden soruyoruz. Ve sizi iğfal eden ve adliyeyi şaşırtan ve hükümeti bizimle vatana ve millete zararlı bir surette meşgul eyleyen muarızlarımız olan zındıklar ve münafıklar,istibdad-ı mutlaka ‘Cumhuriyet’ namı vermekle,irtidâd-ı mutlakı rejim altına almakla,sefâhet-i mutlaka ‘Medeniyet’ ismi vermekle,cebr-i keyfi-i küfriye ‘Kanun’ ismini takmakla hem sizi iğfal,hem hükümeti işğal,hem bizi perişan ederek,hakimiyeti İslâmiyeye ve millete ve vatana ecnebi hesabına darbeler vuruyorlar.”[1]

Harama yapılan müsaade,helâle yapılacak olsa;her şey çok kısa zamanda düzelir. Menfilikler ve müsbetler aynı denge ve sıklette değil.

Bir zamanlar müslümanlar okumuyor ve fakirler diye tenkit edilirken ,bu gün örtülerinden dolayı okullardan atılmakta ,batının sermayesini çekmek için her şey yapılırken,müslümanınkine ‘yeşil sermaye’ yaftasıyla kulp takılarak,reddedilmektedir.

MEHMET ÖZÇELİK

[1] Şualar.242.

Loading

No ResponsesOcak 1st, 2015