ÖLMEDEN EVVEL ÖLÜNÜZ…
Hadisde:”Ölmeden evvel ölünüz.”buyurulmaktadır.Yani;
1-Ölümden sonraki hayata hazırlanınız.
2- ölümden sonraki yeni başlayacak olan hayatı düşününüz.
3-Kendinizi fikren ve hayalen ölmüş olara düşünüp,kabre konuluyor,taşıyıcılar ve akrabalar geri dönüyor,siz onların peşinden gitmeye çalışıyorsunuz ve tek başına başlayan tek bir kişilik hayatla hayatınızı yani kabirde başlayan hayatınızı devam ettirmek mecburiyetinde kalıyorsunuz.Artık hiçbir şeyin geri dönüşü yok.Bütün filimler geriye değil ileriye dönük olarak sarılmaktadır.
Siz hiç öldünüz mü?
Bu yazıyı yazmama sebeb olan Emara girmemdir.Rahatsızlık sebebiyle ayağımdan emar çektirmem gerekti.Bir kefen dışında hiçbir şeyi kabul etmediler.Yüzüğüme varıncaya kadar dünyaya aid ne varsa hepsini çıkardım.Sadece kefene sarılı olarak tek kişilik,dar,pek havalı olmayan,içeriye girenin havasının sönüp kalmadığı adeta tek kişilik mezara girdim.
Görevli bayan bana 15 dakika kalacağımı,bazı sesler duyduğumda telaş etmememi,hiç daha önce girip girmediğimi sorarak adeta bana moral vermeye ve beni kabre hazır hale getirmeye çalıştı.
Ben ise onun 15 dakika dediğini 5 dakika anlamışım,daha önce de girmemiştim.Ve içeriye girdim.Bir müddet sonra bir ses,hava azaldı,terlemeye başladım,ayağımın sancısı devam ediyor,kımıldanamıyorum,zaten dar ve de kımıldanmamam söylenmişti.İş te böyle bir durumda;
Hayalen ve fikren şu anda kabirde olduğumu ve çıkan seslerin Münker-Nekir meleklerine aid sesler olup,kabir suallerinin başlamasını canlandırdım.Meleklerle dost olmak istedim çünki dünyada onlarla bir düşmanlığım yoktu ama yinede kendimi garentiye almak için Yasin de dahil bildiğim tüm duaları okumaya başladım.Adeta bana o beş dakika düşündüğüm ancak 15 dakika denilen zaman bir saatten daha çok geldi.Öyle ki;unutuldum mu acaba,diye düşünmeye bile başladım.Her ses kesildikçe kendi kendime teselli vermek için,her halde bitti,diyor,bayanın ayak seslerine kulak kabartıyordum.
Ama ne mümkün.Ne gelen ne de giden yoktu.Sürekli o dar yerde terlemeler devam ediyordu.Amelimle,imanımla,yaptıklarımla baş başaydım.
Makamın,mevkinin,paranın,şöhretin.rütbenin,malın,soyluluğun bittiği bir yerdeydim.Beni oraya tıkan bayan bile hala daha gelmemişti.Oysa o ki,kısa bir süre için orada kalacağımı söylemiş,bir türlü gelmemişti.
O anda inanın her şey gözümün önünden geçti.Bir anda sinema şeridi gibi çok şeyi düşündüm acaba borçlu olduğum yerler var mıydı?Allaha ve insanlara karşı sorumluluğum ne durumda idi?
Bazen rahatlıyorum,bazen terliyordum.Mutlaka bir yerlerde eksikliğim vardı?Olabilecekleri düşünüp,buradan çıkınca helalleşmeyi düşündüm.
Helalleşmeliydim..helalleşmeliydik..belki bir daha helalleşemezdik…
Şunu anlamıştım;Dünyada bulunan hiçbir şey hırlaşmaya,hırdalaşmaya değmiyor.Değmiyor alaka-i kalbe..helalleşmeli..kırmamalı..kızgın ve kindar olmamalı..sonu ölüm değil mi?Değer mi???
Herkes yahşi men yaman,
Herkes buğday,ben saman.
Ölümle hayat değiştiği gibi,ölüm düşüncesiyle hayat değişmeli,değiştirmeliydi…
Adamın biri,meczubca devamlı çarşıda gezer ve şunu söylermiş;
Ölüm var ölüm/Ölünde görün…
Ölüm hiç inkâr edilmeyecek ve kaçılmayacak bir gerçektir.
Bu ölümden korkarak değil,ölüm ötesini severek yapılmalı..tıpkı cehennem korkusunun kaçmaya değil,cennete koşmaya sebeb olması gibi…
Bir öğretmen arkadaşım vardı,düşüncesi farklı fakat tam bir insancıl kişiydi.Belkide buna sebeb anlattığı şu olay olsa gerek.
Satın aldıkları Arabayı almak için arkadaşıyla Gaziantebe giderler.Gelirken yolda arabaları uçurumdan aşağıya yuvarlanır.
O an ölüme çok yakındım diyor arkadaş.Bir anda gözümün önünden her şey geçti.Gitmeyle kalma arasında idik.
Birde baktık ki,arabamız maki ağacına benzer,bodur bir ağacın üzerine kuş gibi kondu,yere düşmemiştik.
Bu durum beni çok etkiledi,düşündürdü…
Şairin dediği gibi;
Gidenler gittikleri yerden memnunlar ki,dönmüyorlar geri…
Gideceğimiz yerden memnun olacak mıyız..Ölmeden evvel ölmeye hazır mıyız.
Hac ibadeti,zengin olan kişiye ömürde bir defa farzdır.Günde yüzlerce, milyonlara varan ölümler bizleri uyandırmıyor.Tavsiyem o ki;yılda bir defa E-mar-a girmeli..Ta ki,ölmeden evvel ölmeli…
Mehmet ÖZÇELİK
9-8-2005
ölmeden_evvel