AKINCILAR

 

Bin atli akinlarda cocuklar gibi sendik

Bin atli o gun dev gibi bir orduyu yendik

Haykirdi ak tolgali beylerbeyi "ilerle"

Bir yaz gunu gectik tunadan kafilelerle

Simsek gibi atildik bir semte yedi koldan

Simsek gibi Turk atlarinin gectigi yoldan

Bir gun yine doludizgin atlarimizla

Yerden yedi kat arsa kanatlandik o hizla

Cennette bu gun gulleri acmis goruruzde

Hala o kizil hatira gitmez gozumuzde

Bin atli akinlarda cocuklar gibi sendik

Bin atli o gun dev gibi bir orduyu yendik

 

                                     YAHYA KEMAL BEYATLI

 

 

Mohac Turkusu

.

Bizdik o hucumun butun askiyla kanatli;

Bizdik o sabah ilk atilan safta yuz atli.

Uctuk Mohac ufkunda gorunmek hevesiyle,

Canlandi omeshur ova at kisnemesiyle!

Fethin daha bir ulkeyi parlattigi gundu;

Biz ugruna can verdigimiz yerde gorundu.

Gul yuzlu bir afetti ki her pusesi lale;

Girdik zaferin koynuna ,kindik ovisale

Dunyaya veda ettik, atildik dolu dizgin;

En son kosumuzdur bu ! Asirlarca bilinsin!

Bir bir acilirken goge,son def'a yaristik;

Allaha giden yolda meleklerle karistik.

Gectik hepimiz dort nala cennet kapisindan;

Gorduk ebedi cedleri bir anda yakindan!

Bir bahcedeyiz simdi sehitlerle beraber;

Bizler gibi olmus o yigitlerle beraber

Lakin kalacak dogdugumuz topraga bizden

Simsek gibi bir hatira nal seslerimizden

                              Yahya Kemal Bayatli

 

 

                SESSIZ GEMI

 

     Artik demir almak gunu gelmisse zamandan

     Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan.

 

     Hic yolcusu yokmus gibi sessizce alir yol;

     Sallanmaz o kalkista ne mendil, ne de bir kol.

 

     Rihtimda kalanlar bu seyahetten elemli,

     Gunlerce siyah ufka bakar gozleri nemli,

 

     Bicare gonuller! Ne giden son gemidir bu!

     Hicranli hayatin ne de son matemidir bu.

 

     Dunyada sevilmis ve seven nafile bekler;

     Bilinmez ki giden sevgililer donmeyecekler.

 

     Bir cok gidenin her biri memnun ki yerinden,

     Bir cok seneler gecti; donen yok seferinden.

 

                                Yahya Kemal (Kendi gok kubbemizden)

 

              SULEYMANIYE'DE BAYRAM SABAHI

 

         Artarak gonlumun aydinligi her saniyede

         Bir mehabetli sabah oldu Suleymaniye'de

         Kendi gok kubbemiz altinda bu bayram saati,

         Dokuz asrinda butun halki, butun memleketi

         Yer yer aksettiriyor mavilesen manzaradan,

         Kalkiyor tozlu zaman perdesi her an aradan.

         Gecenin bitmege yuz tuttugu andan beridir,

         Duyulan gokte kanad, yerde ayak sesleridir.

         Bir gelis var!.. Ne mubarek, ne garib alem bu!..

         Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu...

         Her ufuktan bu gelis eski seferlerdendir;

         O seferlerle acilmis nice yerlerdendir.

         Bu sukunette karistikca karanlikla isik

         Yuruyor, durmadan, insan ve hayalet karisik;

         Kimi gokten, kimi yerden ususup her kapiya,

         Giriyor, birbiri ardinca, ilahi yapiya.

         Tanrinin mabedi her bir tarafindan doluyor,

         Bu saatlerde Suleymaniye tarih oluyor.

 

         Ordu-milletlerin en cok dogusen, en sarpi

         Adamis sevdigi Allah'ina bir boyle yapi.

         En guzel mabedi olsun diye en son dinin

         Budur oz sekli hayal ettigi mimarinin.

         Gorebilsin diye sonsuzlugu her yerden iyi,

         Secmis Istanbul'un ufkunda bu kudsi tepeyi;

         Tasimis harcini gaazileri, serdariyle,

         Tasi yenmis nice bin iscisi, mimariyle.

         Hur ve engin vatanin hem gece, hem gunduzune,

         Uhrevi bir kapi acmis buradan gokyuzune,

         Taa ki gecsin ezeli rahmete ruh ordulari..

 

         Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari.

         Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anliyorum;

         Ben de bir varisin olmakla bugun magrurum;

         Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;

         Kubben altinda bu cumhura bakarken simdi,

         Senelerden beri ru'yada gorup ozledigim

         Cedlerin magfiret iklimine girmis gibiyim.

         Dili bir, gonlu bir, imani bir insan yigini

         Goruyor varliginin bir yere toplandigini;

         Buyuk Allah'i anarken bir agizdan herkes

         Nice bin dalgali Tekbir oluyor tek bir ses;

         Yukselen bir nakaratin buyuyen velvelesi,

         Nice tuglarla karismis nice bin at yelesi!

 

         Gordum on safta oturmus nefer esvapli biri

         Dinliyor vecd ile tekrar alinan Tekbir'i

         Ne kadar saf idi simasi bu mu'min neferin!

         Kimdi? Banisi mi, mimari mi ulvi eserin?

         Taa Malazgirt ovasindan yuruyen Turkoglu

         Bu nefer miydi? Derin gozleri yaslarla dolu,

         Yuzu dunyada yigit yuzlerinin en guzeli,

         Cok buyuk bir is gormekle yorulmus belli;

         Hem buyuk yurdu kuran hem koruyan kudretimiz

         Her zaman varligimiz, hem kanimiz hem etimiz;

         Vatanin hem yasiyan varisi hem sahibi o,

         Gorunur halka bu gunlerde teselli gibi o,

         Hem bu toprakta bugun, bizde kalan her yerde,

         Hem de coktan beri kaybettigimiz yerlerde.

 

         Karsi daglarda tutusmus gibi gul bahceleri,

         Koyu bir kirmizilik gokten ayirmakta yeri.

         Gokte top sesleri var, belli, derinden derine;

         Belki yuzlerce sehir sesleniyor birbirine.

         Cok yakindan mi bu sesler, cok uzaklardan mi?

         Uskudar'dan mi? Hisar'dan mi? Kavaklar'dan mi?

         Bursa'dan, Konya'dan, Izmir'den, uzaktan uzaga,

         Carpiyor birbiri ardinca o dagdan bu daga;

         Simdi her merhaleden, taa Beyazid'dan, Van'dan,

         Ayni top sesleri birbir geliyor her yandan.

         Ne kadar duygulu, engin ve mubarek bu seher!

         Kadin erkek ve cocuk, gonlu dolanlar, yer yer,

         Dinliyor hepsi buyuk hatiralar ruzgarini,

         Caldiran toplari ardinca Mohac toplarini.

 

         Gokte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?

         Mutlaka her biri bir baska zaferden geliyor:

         Kosva'dan, Nigbolu'dan, Varna'dan, Istanbul'dan..

         Aniyor her biri bir vak'ayi heybetle bu an;

         Belgrad'dan mi? Budin, Egri ve Uyvar'dan mi?

         Son hudutlarda yucelmis sira-daglardan mi?

 

         Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?

         Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..

         Adalar'dan mi? Tunus'dan mi, Cezayir'den mi?

         Hur ufuklarda donanmis iki yuz pare gemi

         Yeni dogmus aya baktiklari yerden geliyor;

         O mubarek gemiler hangi seherden geliyor?

 

         Ulu mabedde karistim vatanin birligine.

         Cok sukur Tanriya, gordum, bu saatlerde yine

         Yasiyanlarla beraber bulunan ervahi.

 

         Doludur gonlum isiklarla bu bayram sabahi.

 

                                   Yahya Kemal