Sür’atle giden ve sür’atle gidilen iki kafadar. El-ele,sırt-sırta
vermiş birbirlerini desteklemekteler.
Biri bir yandan doğururken,diğeri de onu doğruyor. Ne doğurma bitiyor,ne de doğrama...
Bitmeyen iki uzun şerid... Her şeyi alıyor,her şeyi
yutuyor. Elbet bir gün kendisini de yutan olur.
Evet. Hayat da bitmeyen bu
yollardan bir yoldur. Her kes bu yollardan geçmekte..
Bazen düz geçmekte,bazen de delerek...
Delik deşik yıllar ve
yollar. Gedikler açılmış insanlar. alınlarda ve vücuttaki izler,yılların
ve yolların açtığı birer iz-dir. Hatırlatmak için,hatırlanılmak için...
yılların yıllar boyu bitirip
tüketemediğini,yollar bitiriyor.
Evet. Hayat da bir yoldur.
Sen ise o yolda bir yolcusun.
Yollar,yıllar boyu varlıkların akıp gittiği
bir kanaldır. Yüzenler-yüzülenler,boğanlar-boğulanlar,sürekli
akıp giden varlıklar...
Yıldıran yollar,yıllandıran
yıllar..bir yanda varlıkları kendi çarkında üğüdürken,diğer yandan kendisi tükenmekte,tıpkı keskin
sirke sirke gibi...
İnsanın,dünyanın ve kainatın tarihi boyunca
bu akış süregelmektedir. Sürerek,sürgün vererek...
Her şeyimiz tarihte,tarih olmakta,tarihe akmaktadır. Orada
arşivlenmektedir.
Milletlerin hafızası olan
tarih hafızamızı yitirmiş,uyuşturmuş ve de
uyuşturulmasına göz yummuşuz.
Dağılan akıl,ne
zaman başa alınır ve toplanırsa;bu hafıza kaybı gidecek,uyuşmanın tesiri izale
olacaktır.
Yıllar gerçek tarihin ötesinde,tarihçilerimiz ve tarihçiliğimiz yamalı bir tarihin
tarihini sunmakta,yamalı bir bohçayı önümüze sermektedir.
Yıllardır aslından azade olarak,yamalı bir tarih millete yamalanmaktadır.
Tarihin hepsi bu mu? Bundan
ibaret mi? Ya gerisi? Ya gerçek tarih?
Unutmuşuz..unutturulmuşuz..uyutulmuşuz...
Yamalı tarihin,yamalı
Nesliyiz...
14-3-1997
MEHMET ÖZÇELİK