Cennetle müjdelenen on bahtiyardan biri olan Hazreti Ali (kerremallahü vechehu)
hurma bahçesinde akşama kadar çalışmış, akşam da devesinin üzerine bir çuval
hurma yükleyerek evinin yolunu tutmuştu.
Devenin yuları yardımcısı Kamberin elinde kendisi de önde gidiyordu. Medinenin
içine girdiklerinde yolun kenarından bir ses geldi. Yoksulun biri elini açmış
sızlanıyordu:
– Ne olur Allah rızası için!.. diyordu.
İşte bu sırada sesi duyan Hazreti Ali ile arkadan deveyi getiren Kamber arasında
şu konuşma geçiyor. Hazreti İmam soruyor:
– Kamber ne istiyor bu yoksul?
– Hurma istiyor Efendim!
– Ver öyleyse!...
– Hurma çuvalda Efendim!
– Çuvalla ver öyle ise!..
– Çuval da devenin üzerinde!...
– Deveyle ver öyle ise!..
Emri yerine getiren Kamber der ki:
– Devenin ipi de benim elimde, demekten korktum. Çünkü Hz. İmam beni de deveyle
birlikte yoksula vermekte tereddüt etmeyebilirdi.