ÜÇ   AYLAR   VE   REĞAİB   GECESİ

            Mübarek üç aylar ve onların içerisinde barındırdıkları Mübarek  Geceler; müslümanların aleminde manevi birer atmosfer oluşturmaktadırlar.

Sıkıcı bir atmosfer içerisine giren insan sıkılır. Bunun gibi de ferahlı ve rahat,Rahmet atmosferi altında bulunan kimse de o nisbette huzur bulur. İşte bu aylar (Receb-Şaban-Ramazan) huzur ayları,bu gecelerde huzur geceleridir.

Nasıl ki Cenâb-ı Hak;hararetle su bekleyen,suya susamış,susuzluktan çatlamış toprağa sünger gibi bulutlardan Rahmetini indirip,toprağın imdadına koşturuyorsa,bunun gibi de;maneviyata susamış,bunalmış bir milletin ve milletlerin her düzeydeki ferdine de manevi rahmet feyzini akıtmakta,onları teskin etmektedir. Fâsıkı da,kâfiri de o rahmetten istifade etmektedir. Her ne kadar sıkılmaya çalışsa ve istemese de... Yağmurdan rahatsız olan ve zarar gören tembel insanın kendisinden kaynaklanan bir eksikliğinden dolayı her ne kadar zarar görse de,dolaylı olarak o zarardan daha fazla fayda görmekte,bolluğa neden olmaktadır. O yağmur yine rahmettir..yine rahmettir..Ramazanda dolaylı her kes için bir rahmettir.

Yağmur rahmeti yanında yer yüzünü de pisliklerden ve çör-çöpten temizler. Bu rahmet ayı ve gecelerde insanları manen günah kirlerinden temizler ve arındırır. Mü’mini cennete ehil olacak hale getirir.

Rahmet ayı ve gecelerin cehennem ve azabından farkı;insanı eziyetsiz,cezasız,temiz ve pak kılmasıdır. neticede her ikisi de temizler.

Nitekim bir mü’mini bozuk yerlerin havası nasıl rahatsız eder,kaçmaya çalışırsa,o bozuk havaya alışmış ve kendini alıştırmış bir insanı da –manevi yönü kapalı olduğundan- rahatsız edici gibi olsa da,yine dolaylı olarak onun Rahmetinden istifade eder.

Yılın belirli zamanlarında fuarlar,haftanın belirli günlerinde pazarlar kurulur. İnsanların umumi istifadesine sunulur. İnsanlar senelik veya haftalık ihtiyaçlarını,bazen de ömürlük kazançlarını buradan temin ederler.

Üç aylar ve gecelerde böyledir. İnsanların ebedi hayatlarına lazım ihtiyaçlarını temin ettikleri bir fuar,bir Pazar ve bir sergidir. Zad-ı ahiret buralarda,bu zamanlarda tedarik edilir.

Kimini hayra teşvik eder,kimini kemâlâta uruç ettirip,çıkarır. Kiminin beraetine vesile olurken,kimine de seksen senelik bir ömür mahsulatı içerisinde kazanılacakları kazandırır.

O halde insan nerede çok kalacaksa yatırımının da çoğunu oraya yapmalıdır. anne karnında pek uzun müddet kalmayacağımızdan dolayı oraya yatırım yapmadık ve yaptırılmadı. El-ayak-gözler burası için verilmişti. Ora için değildi.

Bize verilen hayat ki;bu kısa dünya hayatı için değildir. İçerimize yerleştirilmiş olan bu manevi duygular ki;bu maddi,kesif ve dar olan alem için değildir. Belki baki ve ebedi bir alem içindir.

Teşbihte hata olmasın;Devlet ve iş adamları senenin belirli zamanlarında ve aylarında belli yerlere ve işlere yatırım yapar,işini kurar ve çalıştırır.

Bu mübarek aylar ve gecelerde manevi ticaret ve yatırımların yoğun olduğu aylardır. Geri kalmak hatadır. Böyle bir hataya düşmemek gerek. Yüzümüzü ve nazarlarımızı dünyadan ukbaya,ebedi ahiret hayatını netice verecek hakikatlara çevirmeliyiz.

 

                                   RECEB         AYI

Üç ayların İlk olan Receb ayı,aynı zamanda arabi ayların yedincisidir. Ta’zim ve Tebcil etmek anlamınadır.

Hadiste:”Receb şehrullahdır. Şaban benim ayımdır. Ramazan ise ümmetimin ayıdır.”buyurulmuştur.

İbni Abbas’dan nakledildiği üzere:”Rasulullah (SAM) Receb ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz,(galiba) hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak) derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz, (galiba) hiç tutmayacak,derdik.”der.Bununla bu ayda tutmanın mendub [1]  olduğunu söylemiş,emretmemiştir.[2]

Müşriklerce de haram ay olan Zilkade,Zilhicce,Muharrem ve Receb ayları kutsal sayılırdı.”Bu dört ayın haram edilmesi,İbrahim ve İsmail Aleyhim-us Selam’dan intikal etmiş adeti seniyyedir.

“Ey iman edenler! Bu dört ayda (nefsinize) zulmetmeyiniz. Çünkü,bu aylarda işlenecek güzel amellerin sevabı diğer aylardan fazladır. Ve bu aylarda işlenecek kötülüğün cezası da öteki aylardan daha büyüktür.”[3]

Peygamberimiz halası oğlu Abdullah bin Cahşı,Bedir savaşından iki ay önce bir müfrezeyle Kureyş kabilesinin kervanını gözlemek üzere gönderdiğinde,onlar Mekke ile Taif arasında bulunan Batn-ı Nahl denilen yere vardılar.

Üç kişilik bir kervanla karşılaşıp,birini öldürüp,ikisini esir alarak peygamberimize getirdiler. Bunun üzerine müşrikler:”Muhammed haram ayları,içinde korkanların bile emin olduğu kutsal ayları helal sayıyor ve o ayda kan döküyor.”dediler. Peygamberimiz o sahabelere:”ben size haram aylarda savaşmanızı emretmedim.”buyurdu.

Abdullah bin Cahş ise:”Ya Rasulallah,biz İbnül Hadramiyi öldürdük. Sonra akşam olunca Receb ayının içinde mi Cumadel ahire ayı içinde mi öldürdüğümüzü anlayamadık.dedi. Cenâb-ı Hakkın hükmü beklenildi. Bunun üzerine inen ayette:

“Sana haram o ayı,ondaki muharebeyi sorarlar. De ki:”O ayda muharebe etmek büyük günahtır;Allah yolundan men etmek,onu inkar etmek,Mescid-i Harama gitmelerine mani olmak,onun halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyüktür. Fitne,katlden de beterdir. Kafirler,güçleri yetse,sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam edeceklerdir. İçinizden kim dinden dönerse,kafir olarak ölürse,o gibilerin yaptığı (iyi) işler dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar cehennem yaranıdırlar. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.”[4]

Ayeti ile müşriklerin yaptıklarının daha şiddetli olduğu ifade edilmektedir.

Ve bu ayet cumhuru ulemaya göre de:”O müşrikleri,onları nerede bulursanız öldürün.”[5] Ve “Müşrikler sizinle nasıl top yekun harb ederlerse sizde onlarla top yekün harb edin.”[6] ayetleriyle de neshedilmiştir.[7]

Ve”Haram ay,haram aya bedeldir. Hürmetler karşılıklıdır. Onun için kim sizin üzerinize saldırırsa sizde,tıpkı onların size saldırdıkları gibi,onlara saldırın.”[8] âyetiyle de müdafaanın caiz olduğu bildirilmiştir.[9]

Zira onlar ve onların devamı olanlar her an savaş ve fitne üzeredirler. Böylece:”Yahudi ve hristiyanlar,sen onların dinine girmedikçe senden razı olmazlar.”[10]hükmünce de,onların dinine girme söz konusu olmayınca da bu durum kıyamete kadar da geçerlidir,fitne de onlardan eksik olmaz.

 

                                               REĞAİB    GECESİ

Reğaib:”çok istenilecek şeyler,hediye,atiyye,çok rağbet olunan şeyler,bol bol ihsan etmek.”[11]anlamlarına gelir.

Bu gecede Allah’ın rahmet,bereket ve ihsanının kullarına bol bol verilip,böyle atiyye ve ihsanlara karşı da insanların bigane kalmayıp rağbet etmeleri gerektiği içindir ki,bu ad verilmiştir.

Yapılması Müstehab olup,Peygamberimizden rivayet edilen bir hadiste:”Kim ki Recebin ilk Perşembe günü oruç tutar sonra akşam ile yatsı veya yatsı ile gecenin üçte biri arasında ve her rekatta bir fatiha,üç Kadr suresini ve on iki İhlas okumak ve iki rekatta bir selam vermek üzere on iki rekat Namaz kılar,selamdan sonra yetmiş kere:”Allahümme Salli ala Muhammedinin Nebiyyil Ümmiyyi ve ala âlihi.”der,sonra secdeye kapanır ve secdesinde yetmiş kere:”Subbûhun Kuddûsun Rabbul melâiketi ver ruhi.”der;

Sonra başını kaldırır yetmiş kere:”Rabbiğfir ve erham ve tecâvez ammâ ta’lemu.”der,sonra tekrar secdeye kapanır ve birinci secdede okuduklarını aynı şekilde tekrar eder. Sonra secdede iken dilediğini isterse,bütün istekleri yerine gelir. Zira Peygamber Efendimiz devamla buyuruyor ki:”Bu namazı kılan kimsenin,deniz köpükleri,kumlar sayısı,dağlar ağırlığı kadar,ağaçlar yaprakları sayısınca günahı olsa da Allah-u Taala bütün günahlarını mağfiret eder ve akrabasından cehennemi hak etmiş yedi yüz kişiye şefaat eder.”[12]

Büyük müjde...Müjde-i kübrâ...

 

                                                                                              MEHMET    ÖZÇELİK


 

[1] Kütüb-ü Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi.Prof.İ.Canan. 10 / 466.

[2] Zad-ul  Mead. İbni Kayyım el-Cevzi. 2 / 83.

[3] Üç aylar ve faziletleri. Abdulkadiri Geylani. Hazr. M. Güner.sh.8.

[4] Bakara.217,Tefsir-i Kebir Tercümesi.(Heyet) 5 / 90, Ahkam Tefsiri.M. Sabuni. Terc. M.T. 1 / 215, (Arapçası) 1 / 190,Muhtasar Tefsir-i İbni Kesir.M. Sabuni.(Arapça) 1 / 260.

[5] Tevbe.5.

[6] Tevbe.36.

[7] Ahkam Tefsir-i Tercümesi.age. 1 / 257.

[8] Bakara.194.

[9] Tefsiri Kebir.age. 5 / 91,93.

[10] Bakara.120.

[11] Yeni lugat.A.Yeğin.579.

[12] İhyau  Ulumiddin. İmam Gazali. 1 / 555.