-YAKIN TARİHE İÇERİDEN BAKIŞ-
“1942
yılı, ekmeğin karneli satılmasıyla başlar. Ekmek, 750 gram olacaktı. 7 yaşından
büyük olanların günlük hakkı yarım, daha küçüklerin ise çeyrek ekmekti. Sadece
ağır işçiler bir ekmek alabiliyordu. Karnedeki fişler, üzerinde tarihi bulunan
gün için geçerliydi. Bir kaç ay sonra ekmeğin gramı 600’e indirildi.” Ülkedeki
yokluğun bir göstergesi olan bu bilgiler Altan Öymen’in ‘Bir Dönem Bir Çocuk’
kitabından.
Öykü, radyo çağı ile başlıyor. Öymenlerin evine üç yıl sonra (1936) giren radyo,
1970’lerde evlerin başköşesine oturan televizyon gibi büyük ilgi görür.
Özellikle ‘ajans’lar dikkatle dinlenir.
Tek parti iktidarı vardır. Ebedi Şef Atatürk’ün vefatıyla yerine Milli Şef İnönü
geçmiş, Hitler ve Mussolini’nin yayılmacı politikası 2. Dünya Savaşı’nı
getirmiştir. Babası Hıfzırahman Raşit, annesi Nezaket, ikisi de öğretmen olan
Altan Öymen, “Bugünkü birçok tartışma konumuz o yıllarda ortaya çıkmış” diyor.
Basına sansür yadırganmaz. Gerek Churchill ile İnönü’nün Adana’da trende yaptığı
görüşme gerekse Roosevelt, Churchill ve İnönü arasındaki Kahire konferansı gizli
tutulur. 36 milyon Avrupalının hayatını kaybettiği savaşa Türkiye, Birleşmiş
Milletler’e girebilmek için son iki ayda katılır ancak tek kurşun bile atmaz.
Buna rağmen savaşın bütün olumsuzluklarını hisseder. Kıtlık, karneli satışlar,
ağır vergiler, jandarma baskısı, sığınaklar, karartmalar ve şehir boşaltmalar...
“Türkiye, Alman tehdidine karşı Edirne ve Uzunköprü’deki tren köprülerini havaya
uçurmuştu. İstanbul’a gelince, şehrin en önemli merkezleri, sadece yangın
bombalarıyla bile yakılıp yıkılmaya müsaitti. Türk hükümeti İstanbul’un mümkün
olduğu kadar boşaltılmasını istiyordu. Yakınlarının yanına gitmek isteyenlerin
tren ve vapurla parasız seyahat edebilecekleri açıklandı.”
1944 yılı Türkçülük—komünistlik kavgalarının doğum yılıdır. Sabahattin Ali ile
Nihal Atsız birbirlerini ağır biçimde suçlar. Savaşın sona ermesi çok partili
süreci başlatır. Bayar, Menderes ve Köprülü DP’yi kurar. 1946 seçimleri şaibeli
olunca erkene alınan yerel seçimleri DP protesto eder. Bu arada Menderes’in
performansını gören İnönü partisinden kaçırdığına pişmandır; ‘Bu genci
atlamışız’ der. Çocukluğundaki merakı Öymen’i 18 yaşında gazeteciliğe yöneltir.
Yayın yönetmeni ve başyazar olarak mesleğin zirvesine çıkar. Babası da mebus
seçilen Öymen’in politikadaki serüveni ise 27 Mayıs darbesinden sonraki Kurucu
Meclis üyeliğiyle başlar, milletvekili, bakan ve CHP Genel Başkanı olur. 12
yıllık anısını 600 sayfaya sığdıran Öymen’in diğer iki kitabı 12 Mart 1971
muhtırası ile 12 Eylül 1980 sürecine ilişkin olacak. ‘İçeriden’ bir bakış pek
çok bilinmezi aydınlatabilir.”(
İbrahim Karayeğen | Sayı:
415 )