Gümrük birliğine bir buçuk
iki asır sonra da olsa neden alındık? Çünkü İslâmi bir topluluk içinde değil de,ğayrı müslimlerin
topluluğundayız.
Tanzimatla birlikte batıya yönelerek bir çok değerlerimizi terk etmeye başladık. Osmanlının
devamı olmamıza rağmen,Osmanlı olmayışımızın batıya ve
batılıya vermiş olduğu bir rahatlama,emniyet ve teminattır.
Her ne kadar o korku bulunsa
da... Ya kalkarsa? Batı Türkiyeden;ya İslâm aleminin yani İslâmın
kucağına atılırsa korkusu içerisinde kalmamakta,ya İslâm alemini kucaklarsa,
ümidini taşımaktadır.
Yaptığı hareketlerin altında
bu düşünce yatmaktadır. Ne vazgeçmekte,ne de içine
almakta. İki arada bir derede. Biz ise meçhulde. Ne doğulu,ne de batılı...
Tanzimatla beraber bir buçuk asırdır
gübrelik de yetişen,bir güle benzedik ve de
benzemeye,benzetilmeye çalışmaktayız,her ne kadar bazıları istemese de...
Islahat yerine bu memleket,çok ifsâdatlara maruz
kalmıştır. Zira sürekli olarak bu millet zelzele ve deprem geçiriyorsa,demek
ki zelzele hattında,fay alanındayız. Ya fay hattı değiştirilecek,yada
bitiş ve tükenişe göz yumulacaktır.
Tanzimat;tıpkı cehalet asrının bir
peygamberi doğurması,içinden çıkarması,ihtiyacını hissettirmesi
kabilinden;hakikat erini ve erlerini çıkartmak için çekmiş olduğu bir doğum
sancısı içerisindedir. Abdullah Cevdet gibi batıdan damızlık getirmeyi tasarlayıp,ortaya koyarak,gayrı meşru evlatların doğmasını
netice veren bir echeliyet asrının bir
tüneli,kayıpların verildiği bir köprüdür.
Ancak her netice bir bedel
ister. Tanzimat bir yandan ölüm ve öldürmenin ve de öldürülmenin habercisi
olmakla beraber,doğumun ve filizlenmenin de bir
müjdecisidir.
Korku ile müjde,ölüm
ile doğum,düşüş ile yükseliş,iniş ile çıkış,kayıp ile kazancı beraberinde
getiren bir geçiş devresidir.
Hazmedilmesi güç;maddenin manaya,küfrün imana,dalalet ve sefâhetin İslâmiyete,geçici de olsa vahşiyâne zulmü,geçici,neticesiz bir
hakimiyetidir.
Yumurtadan çıkacak yavrunun
etrafındaki surların teker teker yıkılarak,sonunda
doğum anı geldiğinde cılız,pısırık,bitkin bir yavrunun dünyaya
gelmesiyle,başlangıçtaki bu durumun bazılarını sevindirirken,bazılarını da
üzüntüye boğmasının diğer bir adıdır Tanzimat...
İnsan zulmeder,kader
adalet eder.
Burada da insanın zulmü,kaderin de adaleti tecelli etmektedir. İrade-i ilâhiye
hakimdir.
Asırlardır bazı hakikatlar beklenilmektedir. Bunların tezahür etmesi
gerekmektedir. Allah ve rasulü hak söyler,hakkı
söyler,haklıya söyler,hakikatı söyler;
-Deccal gelecektir. Kusmuğunu
kusmak için,insanları zehirlemek amacıyla. Kendine
uygun bir zemini bulacak,o zeminde gelecektir. Ona rakib Mehdi de gelecek,panzehirini
sunmak üzere. O ise böyle bir zemini hazır bulmayıp,oluşturacak.
Hz. İsa (AS) gelip,Mehdi-nin
arkasında,İslâm bayrağını dikecek,el-hükmü lil-galib sırrınca,vel- âkibetü lil müttakin-hakikatınca,hükmünü,ilahi hükmünü hakkın ve haklının
tarafına vererek imtihan,sahne,piyes,oyun,her şey bu dünyada bitip,bu dünyada
kalarak,yeni bir sayfa,yeni bir kitab,yeni bir alem
açılacak. Her şey ahiret suretine dönüp,ebedi
aleme gidecek. Cennet ve cehennem olarak yeniden,her
yönüyle farklı bir şekilde başlayacaktır.
Tanzimatla;bizi biz yapan
değerlerden,maneviyattan,o derece kopmuş ve kopuk yaşamışız ki;karanlıktakiler
aydın geçinerek insanımızı aydınlatmaya? başlamış.
Kendi karanlık da olan başkasını nasıl aydınlatabilsin ki?
Hiç ölüden yani ölmüşten
dirilik çıkar mı? Aklı ve kalbi ölmüşten hayat beklenir mi?
Tanzimat uğruna;asırlarca
din namına,cihad uğruna mücadele ettiğimiz batıya
günah çıkarırcasına,zillet içerisinde,zilletli hayatı,izzetli ölüme tercih
halidir. Yeninin paçavralı modasını,eskinin antika
değerine tercihe verilen addır,sırf eskiye düşmanlık uğuruna...
Kör taklidi,gören
fikre tercihtir,tanzimat. Yani lokomotif değil,vagon olmayı hedeflemektir. At kuyruğu,bilmem ne
kuyruğu???
18-3-1996
MEHMET ÖZÇELİK