SULTAN BİNER:
1)Oğlum Taceddin daha doğmamıştı.Göksun ilçesinde babam gilllerin evinin önündeydik.Babamın dükkanına doğru gidiyorum.Eniştem dükkanın önünde kürsünün üzerine oturmuştu.Eniştem de bana Kur’an öğretmişti.
O sırada ileride bulunan bir kalabalığa doğru işaret ederek,bana bakmamı söyledi.Baktım ki;büyük bir kalabalık salavatlar getirerek ilerde kırmızı bir at üzerinde gelmekte olan Rasulullaha karşı salavat getirerek yürüyorlardı.Bizde onlara doğru gittik.Rasulullahın elinde de bir kırbaç vardı.Onların salavatlarına karşı mütebessim bir surette mübarek başlarını sallayarak selam veriyorlardı.
Kendilerinin simalarına baktığımda beyaz ve pembeli bir renkteydi.Sürekli salavatlara karşı tebessümle ve başlarını sallayarak mukabelede bulunuyorlardı.
2)Oğlum Taceddin dünyaya yeni gelmişti.Ben karyolada yatmakta idim.O arada dalmışım.O dalma esnasında görmüş olduğum rüyadan dolayı gülüyormuşum.Benim bu gülüşüme yanımda bulunan yakınlarımda sesli gülünce uyandım.
Uyandığımda şehadet parmağım kalkmış olarak rüyada söylediğim şehadeti söylüyordum.
Gülüşümde rüyamda rasulullahı o tatlı ve unutulmaz simalarını görmüş olmanın sevinciyledi.
3)Bir gün sonra yine görmüştüm.Rasulullah kar gibi bembeyaz bir giysi içerisinde idiler.Benimle bir şeyler konuşmuşlardı ancak onu görmenin vermiş olduğu o heyecandır ki,ona bakmaktan o mübarek sözleri hatırlıyamamıştım.
Herşey bu uzun zaman içerisinde unutulsa da ancak o sima hiçbir zaman gözümün önünden gitmemiş ve unutulmamıştı.
4) Beyim bir günde rasulullahı rüyasında görmüş,şöyle anlatmıştı;
Çöl gibi bir yerdeydik.Rasulullah mübarek parmağını gösteriyor.Mübarek parmağıyla elimin içerisine bir tarih yazıyordu.
O yazdığı tarihi bir türlü öğrenememiştim.Sürekli acaba o tarih ne idi,diye de düşündüm.
Acaba vefat tarihim miydi?
-Yine bir gün bir yerde oturuyorduk.Rasulullahı,onun o mübarek simalarını görüp ona doğru yürümeye başladım.Ona doğru gidiyordum ve yaklaştım.
Rasulullaha varınca,kendilerine sarıldım.
Kendileri bana;Taceddin nerede,onu da getirseydin?dediler.