Sinekteki Güc

 


Yunus Emre ;
Bir sineğin kanadını kırk kağnıya yüklemiş, kırkı da çekememiş. Şimdi kağnıların yerini otomobiller, uçaklar aldı ama sinek kanadı yenilmezliğini hâlâ koruyor.
Bir sineğin vücudunda 12 bin devirli motor halinde çalışan o incecik şeffaf kanatların gördüğü işi otomobiller de kendi boylarına uygun şekilde görebilselerdi, İstanbul-Ankara arası karayoluyla 6 dakikaya inerdi!

SAATTE 5 BİN KM
Sinek saniyede 200 defa kanat çırpar, acelesi yoksa saatte 7,5 kilometre hızla uçar. Bu, kendi boyuna nispet edildiğinde, bir otomobil için saatte 5 bin kilometre hız demektir. Uçmak için sıçramaya bile ihtiyaç duymaz. Kanatlar harekete geçer geçmez havada ve istediği yöne doğru harekettedir. Kanatların arkasına yerleştirilmiş iki tane halter, modern uçaklardaki en gelişmiş mikroskoplardan mükemmel şekilde hesap ve ayarlamalar yaparak sineğin dengesini sağlar. Bir de bakarsınız ki, gözünüzün önünde bu küçük uçaklar konduğu gibi kalkıyor, kalktığı gibi konuyor, yön değiştiriyor, dalışlar yapıyor, gözle takip edilemeyecek manevraları sessiz sadâsız gerçekleştirerek filolar halinde odanızı hava gösterileriyle şenlendiriyor.

UÇAĞA BENZEMEZ

Onu uçağa benzetmek, aslında sinek için haksızlıktır. Bütün maharetleri bir yana, temizlik için özel şekilde tanzim edilmiş tüylerle kaplı arka ayaklarıyla tâ kanatlarının üstüne kadar uzanıp boydan boya süpürmesi bile, bende uçaktan daha fazlası var demiyor mu? Hem bir uçağın sinekle yarışabilmesi için öncelikle iniş takımlarıyla sırtını kaşıyabilmesi gerekir!

Tavanda baş aşağı durmak, kaygan camın üzerinde dikine yürümek de, insan medeniyetinin harikalarıyla alay edercesine bir sineğin her gün binlerce defa tekrarladığı işlerdendir. Bu maharetin altında, sıvıdaki yüzey gerilimi hesaplarının mükemmelliği vardır. Ama gören kim?

Karışımızda başını elleri arasına alıp temizlerken yaylı bir parçanın hareketi gibi eğilip geri gelen o minik kafadaki dört bin tane petek göz, güneş ışığı altında renk renk desenler çizerken, her şeyi gören, işiten, her şeyi bilen ve dilediğini dilediği gibi yapan bir sanatkârı anlatır.
ALIŞKANLIK PERDESİ

Her bir sinek, Âlemlerin Rabbinin birçok ismini ve yedi sıfatını bize tarif eden bir minik kuştur. Onu bir kuş olarak gördüğümüz zaman, üzerindeki manalar da birer birer açığa çıkmaya başlar. Gerçekte, bu muhteşem sanat eserini bu kadar bolluğuna rağmen gözümüzden saklayan şey, ufkumuza kap kara bir bulut gibi çökmüş alışkanlık perdesinden başka bir şey değildir. O perdeyi bir yırtabilsek, her gün karada ve havada ücretsiz olarak sergiledikleri gösterileriyle, aralıksız faaliyetleriyle ve durup durup abdest alışlarıyla bu minik kuşların bize neler anlatmak istediğini çözmekte güçlük çekmeyiz