SEYRANİ
KİMDİR?
SEYRANi'nin gözü gamla yaş imiş
Benim derdim her dertlere baş imiş
Ben bağrımı toprak sandım, taş imiş
Meğer taşa tohum ekilmez imiş
HAYATI |
|
Seyrani'nin
gözü gamla yaş imis
XIX. yüzyıl
gizemci halk şiirinin büyük ustası, kuşkusuz,
Seyrani'dir(1807-1866). Dahası, yergiciliği, taşlamacılığı, bir
bakıma, gizemciliğini bastıran, haksızlığa, rüşvete, kıyıcılığa,
toplumsal dengesizliklere, kaba sofuluğa, ahlaksızlığa karşı gözünü
budaktan esirgemeden, korkmadan, çekinmeden savaşım veren, bu arada
inancının gereklerini de bir yana itmeden, şiirsel yapıdan,
söyleyişten uzaklaşmadan, etkin, kalıcı şiirlerini sazıyla halk
içinde sôyleyen güçlü bir ozan Seyrani. Şiirlerinin çoğunun bugün de
güncelliğini yitirmemiş olması, halk katında büyük saygınlık
kazanması, Seyrani'nin gücünü belirlemesi bakımından ilginçtir. |
AGLAR GEZERIM
Askin derdine düseli
Mecnunum daglar gezerim
Katram kaynayip cosali
Sel oldum, çaglar gezerim
Pîr esigin bildim Kabe
Hatasi var ise tövbe
Derd ile erdim Eyyüb'e
Yarami baglar gezerim
Kimi baydir, kimi geda
Cümlesine yaran Hüda
Yusuf'umdan düstüm cüda
Yakub'um aglar gezerim
SEYRANI, askin Tur'unda
Tecelli gördüm nurunda
Gerçeklerin huzurunda
Çürügüm, saglar gezerim
Seyrani
ASKIN ÇILESI
Ben bu askin çilesini
Yanar çektim, tüter çektim
Yedim gonca sillesini
Bülbül gibi öter çektim
Dizgin etsem gönül atin
Geçer gögün yedi katin
Yalan dünya maslahatin
Kah bitmez, kah biter çektim
SEYRANI, bilmeme mert midir
Yoksa cana cömert midir
Eyyub'un derdi dert midir
Ben ondan besbeter çektim
Seyrani
ASKIN GÖNLÜ
Eski libas gibi asikin gönlü
Söküldükten sonra dikilmez imis
Güzel sever isen gerdani benli
Her güzelin kahri çekilmez imis
Bülbül daldan dala yapiyor sekis
O sebepten gülle ediyor çekis
Askin ignesiyle dikilen dikis
Kiyamete kadar sökülmez imis
Sevdigim degildin böylece ezel
Askinim bagina düsürdün gazel
Ibrisimden nazik saydigim güzel
Meger pulat gibi bükülmez imis
SEYRANI'nin gözü gamla yas imis
Benim derdim her dertlere bas imis
Ben bagrimi toprak sandim, tas imis
Meger tasa tohum ekilmez imis
Seyrani
Bin ikiyuz altmisbire tarih basinca
Pek ziyade oldu siklet bu sene
Eski adet bitip devir donunce
Kalkti insanlardan sefkat bu sene
Koymusum havana bu garip seri
Sefa mi surulur ah simden geri
Agniya olursan derler gel beri
Fukaraya yoktur ragbet bu sene
Fukaranin hali Mevla'ya belli
Merhamet yok agniyada ezeli
Bugdayin bir mutu oldu yuzelli
Muhtekire dustu firsat bu sene
Zengin artik kesmez oldu kurbani
Kalmadi dunyanin rengi elvani
Sultan Suleyman'a kalmadi fani
Bize Hak'tan oldu rahmet bu sene
Is boyle giderse kopacak fesat
Yaklasmadi gitti su vakt-i hasat
Sanatlar islemez ortalik kesat
Bosadir calismak gayret bu sene
Bu Seyrani sahih sohbet eylesin
Nacar olan fukaralar neylesin
Rica niyaz edin halas eylesin
Mevlamiz beladan millet bu sene
SEYRANi
GEÇER MI BILMEME
Muhabbet küpünün olsam sarabi
Yar beni doldurup içer mi bilmem
Mamur olmak için gönül harabi
Bir mimar eline geçer mi bilmem
Asikin olmaz mi çile çekmezi
Çilenin olmaz mi boyun bükmezi
Helal süte katan haram pekmezi
Seçmek murad etse, seçer mi bilmem
Bülbüle gül yarar,deveye diken
Çiledir asikin boynunu büken
Tarlasina haram tohumu eken
Helal mahsülünü biçer mi bilmem
Kimi meftasina kefen biçmiyor
Kimi helal rizik yiyip içmiyor
Yavrusundan köpek bile geçmiyor
Hak SEYRANI'sinden geçer mi bilmem
Seyrani
Hak yoluna gidenlerin asa olsam ellerine
Er pir vasfin edenlerin kurban olsam dillerine
Torunuyuz bir dedenin tohumuyuz bir bedenin
Münkir ile cenk edenin silüh olsam bellerine
Bir üstada olsam çirak bir olurdu yakin irak
Kemigimi yapsam tarak yar zülfünün tellerine
Vücudumu kavursalar yönüm yare çevirseler
Harman gibi savursalar muhabbetin sellerine
Vakit kalmadi durmagin kaldir SEYRANI parmagin
Deryaya akan irmagin katre olsam sellerine
Muhabbet küpünün olsam sarabi
Yar beni doldurup içermi bilmem
Mamur olmak için gönül harabi
Bir mimar eline geçer mi bilmem
Tutusunca yanar askin çirasi
Seyrani
KARA YÜZLÜYÜM
Gönül serden geçer, yardan geçmez
Baglanmis ikrara, kavî özlüyüm
Her sözüm dinleyen, özüm seçemez
Sirat köprüsünden ince sözlüyüm
Benim sözüm çürük degil, sag gibi
Çürük sözler erir, akar yag gibi
Üzerinden kervan geçer dag bibi
Yokusluyum sanma benidüzlüyüm
Yolcu ates yanmak ile yol yanmak
Erenlerin dokundugu gül yanmaz
Cehennemde günah yanar, kul yanmaz
Ben, günahtan sürmelenmis gözlüyüm
SEYRANI, aradin onu her yerde
Ask-i hakikatle düstüm bu derde
Tuttum günahimdan yüzüme perde
Rabbim, divaninda kara yüzlüyüm
Seyrani
KIMSESIZ SAHRALARDA
Su kimsesiz sahralarda
Diken oldu gülüm benim
Gizli gizli tenhalarda
Aglamaktir halim benim
Gülü dikene katali
Diken elime batali
Yar beni yardan atali
Bükülmüstür belim benim
Ari geçmez çiçeginden
Çiçek geçmez biteginden bitek: çiçegin dalda çiktigi yer
Erenlerin eteginden
Kesme Rabbim, elim benim
Yedim aci teresinden
Içtim kanli sirasindan
SEYRANI gam deresinden
Cüs eyledi selim benim cüs: cosmak, akmak
MUHABBET YELLERI
Hak yoluna gidenlerin
Asa olsam ellerine
Er, pîr vasfin edenlerin
Kurban olsam dillerine
Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Mûnkir ile cenk edenin
Silali olsam ellerine
Bir üstada olsam çirak
Bir olurdu yakin irak
Kemigimi yapsam tarak
Yar saçinin tellerine
Vücudumu kavursalar
Yönüm yare çevirseler
Harman edip savursalar
Muhabbetin yellerini
Vakit kalmadi dermagin
Kaldir SEYRANI parmagin
Deryaya akan irmagin
Katre olsam sellerine Katre:Damla, su damlasi
Seyrani
NEDEN AGLAR
Ne hikmettir, su dünyaya
Gelen aglar, giden aglar
Soralim yolsula, baya
Asli nedir, neden aglar
Ömrümün defterin dürdüm
Hakipaye yüzüm sürdüm
Bir acayip kale gördüm
Burc-u baru, benden aglar
Bir deveci yeder deve
Yularindan seve seve
Birbirinden eve eve
Deve aglar, yeden aglar
SEYRANI'ye acap n'olmus
Derunu dert ile dolmus Derun: iç
Kimi etmis kimi bulmus
Bulan aglar, eden aglar
Seyrani
YOSMA BAKISIN
Ey sevdigim, artik yeter
Bana yosma bakisin var
Ateslerden daha beter
Asiklari yakisin var
Erdin güzellik çagina
Bagladin zülfün bagina
Bizi hüsnün ayagina
Nal mih gibi çakisin var
Sagliktir her isin basi
Sabirdir ekmegi, asi
Aferin ey gözüm yasi
Yar yoluna akisin var
Güzel, senin hüsnün sebep
Olup, gören eyler talep
Cennetten mi çiktin acep
Tavus gibi nakisin var
Güzellerin çok gencisin
SEYRANI'ye birincisin
Ask ipine zevk incisin
Güzel delip takisin var
Seyrani
Zulmunden vekili Al-i Resul'un
Hicabdan sikkenin kizili cikti
Serin ahkaminda zevil ukulun
Reylerinden alem usandi bikti
Varsa soyle zulmun boyun bukmezin
Bu ehil irfanin cile cekmezin
Adalet kupunun dokup pekmezin
Bu zulum sirkesi kupunu sikti
Seyrani mazlumun malin yiyenin
Mertebem Tanri'dan yuce diyenin
Dunyada Tanrilik tacin giyenin
Hak derya camurun agzina tikti
SEYRANi
Ara,
Bul, Şem'anı Yak Da
Ara, bul, şem'anı yak da
Su gibi engine ak da
Ne tırnak idim ayakta
Ne taç gibi serde idim
Ne martıyım bahre daldım
Ne dili ummana daldım
Ne er gibi avret aldım
Ne zen gibi erde idim
Mahremiyim hak razının
Makesiyim âvazının
Âlem-i ervâh sazının
Kolunda bir perde idim
Seyrânî kader göçünde
Ne bir iki ne üçünde
Âlem-i ervâh içinde
Himmetli bir pîrde idim
Ateş
Vapurunu İcat Edenler
Ateş vapurunu icat edenler
Yelken açıp yel kadrini ne bilsin
Süleyman'dır kuş dilini söyleyen
Her Süleyman dil kadrini ne bilsin
Hayvanlarda bir kaç çeşit fırkalar
Kimi düzden aşar kimi yorgalar
Necasete müştak olan kargalar
Has bahçede gül kadrini ne bilsin
Seyrani Baba'nın beli büküldü
Ağzının içinde dişi söküldü
Davut Nebi sadasından çekildi
Saz çalmayan tel kadrini ne bilsin
Ey
Sevdiğim, Artık Yeter
Ey sevdiğim, artık yeter
Bana yosma bakışın var
Ateşlerden daha beter
Âşıkları yakışın var
Erdin güzellik çağına
Bağladın zülfün bağına
Bizi hüsnün ayağına
Nal, mıh gibi çakışın var
Sağlıktır her işin başı
Sabırdır ekmeği aşı
Aferin ey çeşmim yaşı
Yâr yoluna akışın var
Güzel, senin hüsnün sebep
Olup gören eyler talep
Cennetten mi çıktın acep
Tavus gibi nakışın var
Güzellerin çok gencisin
Seyrânî'ye birincisin
Aşk ipine zevk incisin
Güzel delip takışın var
Bir
Aynaya Kılsam Nazar
Bir aynaya kılsam nazar
Sağ tarafım sol görünür
Padişahlar ferman yazar
Tatarlara yol görünür
Her ölüye olmaz tabut
Atlas eskir olur çaput
Olsa ak çuhadan kaput
Eskiyince çul görünür
Eğer Seyrânî'nin yâri
Olsa huri melek, peri
Gönül sevmedikten geri
Kız olsa da dul görünür
Destan
Asırda acaip işler çoğaldı
Bilmem bu işleri kimler ediyor
Dünyayı hep rezil köpekler aldı
Gelen ümeraya karşı gidiyor
Biraz bahsedeyim ehl-i zamandan
Yahşılar aşağı düştü yamandan
Aralık itleri olmuş kumandan
Uyuz it kurtlara kumand'ediyor
Buğday unu beğenmiyor enikler
İplikten aşağı düştü ipekler
Hep sedire geçti itler köpekler
Hanedan ayakta hizmet ediyor
Koltuk kılı fark olmuyor sakaldan
Tüccarlar aşağı indi bakkaldan
Aslanlara çoban düşmüş çakaldan
Şimdi aslanları çakal güdüyor
Mekteple medrese ortadan kalktı
Meyhana kerhana meydana çıktı
Ar namus denen şey ortadan kalktı
Şimdi kişi bildiğine gidiyor
Sarhoşlar çoğaldı kalmadı ayık
Bu asır böylece hallere layık
Müzevirin adı muhbir-i sadık
Şimdi kişi bildiğine gidiyor
Şahinler hurdunu tuttu yarasa
Baklava yerine geçti pırasa
Şimdi rağbet deyyus ile terese
Zamane bunlara rağbet ediyor
Bey kürkünü beğenmiyor köçekler
Babasına akl'öğretir çocuklar
Yumurtadan burnu çıkan cücükler
Horoz oldum diye cık cık ediyor
Küçükler büyüğe çorap geydirir
Tatlıyı insana acı yedirir
Seyrani zamane böyle dedirir
Şimdi kişi bildiğine gidiyor
Destgirlik Ummam Senden Bir Zaman
Destgirlik ummam senden bir zaman
Göster ağacında sağlam dal bana
Pervazıma dardır yedi kat gökler
Daima açıktır istikbâl bana
Mesnedim yok azlim kaygu çekeyim
Usta başı gibi ölçüp dökeyim
Evvel ahır bir kurbanlık tekeyim
Vakti gelsin bıçağını çal bana
Seyrânî'yim boş küp gibi inlemem
Üç sıfırla bir rakamın binlemem
Elimde çaldığım sazı dinlemem
Aşkım sazı verir türlü hal bana
Eğlen
Hocam Eğlen Bir Sualim Var
Eğlen hocam eğlen bir sualim var
İz'an nedir erkan nedir yol nedir
Seni bana gayet fazıl dediler
İçerimde bir yaram var bil nedir
Cennetin kapısın Sallallah açar
Şeriat işini Muhammed seçer
Seksen bin evliya yurdundan göçer
Onları bekleten mutlu kul nedir
Muhammed dinidir yaptığım tapı
Bozulmaz Mevla'nın yaptığı yapı
On iki bahçede kırk sekiz kapı
Eşiği bekleyen iki kul nedir
Kıldan ince derler Sırat'ın yolu
Önünde Devletlu ardında Ali
Üçyüz altmış birdir selvinin dalı
Dalında açılan iki gül nedir
Başına bağlamış al yeşil çember
Kokuyor ağzında misk ile amber
Seksen bin evliya yüzbin peygamber
Önünde gidiyor iki kul nedir
Seyrani der diyar diyar gezmedim
Kalem alıp kaşın gözün yazmadım
Elim ile bir gemicik düzmedim
Gemi nedir derya nedir yol nedir
Efendim
Almış Züğürtlük
Efendim almış züğürtlük
Kaşa beni göze beni
Sürükler yıl cepte dörtlük
Yaz bahar kış güze beni
Dedim: Züğürtlük çelebi
Nedir ezdiğin sebebi
Ben değilim yoğurt gibi
Yağım çıkar öze beni
Ateş belli yakışından
Günlük belli kokuşundan
Müflüslüğün yokuşundan
Kurtar çıkar düze beni
Dedi: Dinlemem ben çene
Bakalım beş yüze bine
Al da nişangahı dene
Çeşmin süze süze beni
Değil şimdi sırayıla
Padişahlık parayıla
Sikke ile turayıla
Muhtaç sanma söze beni
Seyrani ye şöyle böyle
Ne suçu var ise söyle
Şanına düşeni eyle
Ayna etme yüze beni
Evvel
Giymez İken İpek Mintanı
Evvel giymez iken ipek mintanı
Geyersin eğnine çul yavaş yavaş
Feragat kıl bırak aşk ü sevdayı
Olma bir dilbere kul yavaş yavaş
Heder olsa bir pul için her demin
Muhannet babına basma kademin
Emsaliyle konuşmayan ademin
Altun ismi olur pul yavaş yavaş
Soyundum libasım oldum uryanı
Seyrettim köşeyi çarhı devranı
Bu dünyanın işi bitti Seyrani
Başına bir çare bul yavaş yavaş
Eyvah
Fukaranın Beli Büküldü
Eyvah fukaranın beli büküldü
Medet ticaretin gücüne kaldık
Eyiler alemden göçtü çekildi
Bizler zamanenin piçine kaldık
Rüşvet ile yarar hakim hücceti
Hüccet ile alır kadı rüşveti
Halk bilmiyor dini şer'i sünneti
Bozuldu sikkenin tuncuna kaldık
Sene bin iki yüz altmış beş tamam
Okunur ezanlar boş bekler imam
Seyrani bu nutkun sonu vesselam
İnanın dünyanın ucuna kaldık
Gönül
Serden Geçer Yardan Geçemez
Gönül serden geçer yardan geçemez
Bağlanmış ikrara kavi özlüyüm
Her sözüm dinleyen özüm seçemez
Sırat köprüsünden ince sözlüyüm
Benim sözüm çürük değil sağ gibi
Çürük sözler erir akar yağ gibi
Üzerinden kervan geçer dağ gibi
Yokuşluyum sanma beni düzlüyüm
Yolcu ateş yanmak ile yol yanmaz
Erenlerin dokuduğu çul yanmaz
Cehennemde günah yanar kul yanmaz
Ben günahtan sürmelenmiş gözlüyüm
Seyrani aradım onu her yerde
Aşk-ı hakikatle düştüm bu derde
Tuttum günahımdan yüzüme perde
Rabbim divanında kara yüzlüyüm
Hak
Yolunda Gidenlerin
Hak yolunda gidenlerin
Asa olsam ellerine
Er pir vasfın edenlerin
Kurban olsam dillerine
Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Münkir ile cenk edenin
Silah olsam ellerine
Bir üstada olsam çırak
Bir olurdu yakın ırak
Kemiğimi yapsam tarak
Yar saçının tellerine
Vücudumu kavursalar
Yönüm yare çevirseler
Harman edip savursalar
Muhabbetin yellerine
Vakit kalmadı durmağın
Kaldır Seyrani parmağın
Deryaya akan ırmağın
Katre olsam sellerine
Hüsne
Mağrur Olma Ey Mihri Mâhım
Hüsne mağrur olma ey mihri mâhım
Niceler yokuştan inişten geçti
Kâr etmedi sana feryâd ü ahım
Tîr-i âhım kûh-ı Keşiş'ten geçti
Seni bî-mürüvvet, seni bî-vefâ
Kim kime etmiştir ettiğin bana
Şimdi de yâr olmak istersin amma
N'ideyim sevdiğim iş işten geçti
Benden sana izin ey gözü âfet
Var kimi istersen eyle muhabbet
Şimdengeru sen sağ ben de selâmet
Seyrânî bu alış verişten geçti
Kahpe
Felek Benim Nerde
Kahpe felek benim nerde
Kara bahtım ak eyledi
Pervaneler gibi nârde
Vücudumu yak eyledi
Bir yâr bana dolap kurdu
Hicabımdan dilim durdu
Fincan gibi yere vurdu
Göğsüm' iki şak eyledi
Sikke olmaz bu turada
Ermedim ben hiç murada
Âşık Seyrânî burada
Ne söylerse hak eyledi
Mahkeme
Meclisi İcat Olduğu
Mahkeme meclisi icat olduğu
Çeşme-i rüşvetin akmaklığından
Kaza bela ile alem dolduğu
Kazların kadıya uçmaklığından
Selefin rüşvetle hüccet yazması
Halefin anlayıp hükmün bozması
Yıkılan binanın birden tozması
Asıl sermayenin topraklığından
Asıl sermaye-i niyabetleri
Emval-i eytamdır ticaretleri
Davet-i rüşvete icabetleri
Sıdk ile gönlünün alçaklığından
Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü
Çobanın südedir koyun güttüğü
Toprağın Habil'i kabul ettiği
Şüphesiz yüzünün yumşaklığından
Dünyadan ahrete gidip gelmemek
Olmasa iktiza eder ölmemek
Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyrani gafilin ahmaklığından
Ne
Hikmettir, Şu Dünyada
Ne hikmettir, şu dünyaya
Gelen ağlar giden ağlar
Soralım yoksula, baya
Aslı nedir neden ağlar
Ömrümün defterin dürdüm
Hâkipâye yüzüm sürdüm
Bir acayip kale gördüm
Burç ve baru, beden ağlar
Bir deveci yider deve
Yularından seve seve
Birbirinden ive ive
Deve ağlar, yiden ağlar
Seyrânî'ye acap n'olmuş
Deruni dert ile dolmuş
Kimi etmiş kimi bulmuş
Bulan ağlar, eden ağlar
Şu
Kimsesiz Sahralarda
Şu kimsesiz sahralarda
Diken oldu gülüm benim
Gizli gizli tenhalarda
Ağlamaktır halim benim
Gülü dikene katalı
Diken elime batalı
Yâr beni yardan atalı
Bükülmüştür belim benim
Arı geçmez çiçeğinden
Çiçek geçmez peteğinden
Pîr erenler eteğinden
Kesme rabbim elim benim
Yedim acı teresinden
İçtim kanlı şırasından
Seyrânî gam deresinden
Çûş eyledi selim benim
Pintinin Dik Kulaklısı
Pintinin dik kulaklısı
Boynu yoğun eşek olur
Pek mülayim yolaklısı
Sanma tunçtan gevşek olur
Yolda koşar ive ive
Çarığını geve geve
Top vaktinde olur deve
Yük vaktinde köşek olur
Dök Seyrani gözden yaşı
Sağlıktır her işin başı
Merdin eşiğinin taşı
Kuş tüyünden döşek olur
Sofu
Olmaz Bizim Ham Demirimiz
Sofu olmaz bizim ham demirimiz
Haddeden çekilmiş teli biliriz
Yürütmüştür cansız dıvar pirimiz
Temiz zevki temiz dili biliriz
Sofu bilmiş olsa hakkı rızayı
Sazdan sözden kaçıp vermez riyayı
Ay gün yıldız gibi vermez ziyayı
Kuru arktan akan seli biliriz
Bizde bu dünyanın bina temelin
Cismi canla bildik ilm-i amelin
Sanma bizi arap taze kız gelin
Öpüp tükürecek eli biliriz
Vakıfız bu aşkın biz manasına
Talip ol Seyrani dal deryasına
Hazret-i Mevla'nın ehibbasına
Aşina olmayan eli biliriz
Yumurtasın Kokutmağa
Yumurtasın kokutmağa
Yatar sanma gürke beni
Aşkın dersin okutmağa
Sanma korkup ürke beni
Ben aşıkın birisiyim
Ölü değil dirisiyim
Siyah tilki derisiyim
Kapla samur kürke beni
Canbazım ben aşk ipinde
Büyür meyve hep çöpünde
Temiz aşkın zevk küpünde
Sanma sulu sirke beni
Seyrani bir arı beyi
Çiçeği aşkın göbeği
Nazlıyım gözüm bebeği
Düşüremen çirke beni