Duanın makbul olduğu zamanlar:

1- Seher vakti.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, seher vakti, “İstiğfar eden yok mu, onu mağfiret edeyim. İsteyen yok mu, istediğini vereyim, duasını kabul edeyim” buyurur.) [Müslim]

Allahü teâlâ iyileri överken, (Onlar seher vaktinde istiğfar eder) buyuruyor. (Zariyat 18)

Seher vakti, gecenin son altıda biridir. Gecenin ikinci yarısından sonra da dualar kabul olur. [Gece, akşam ile imsak vaktinin arasıdır.]

 

TALA AL BEDRU ALEYNA

 

Ay dogdu üzerimize                         Ta la albedrü aleyna
Veda tepesinde                                Min seniyyetil veda                                        
Sükür gerekti bizlere                       Vecebessükrü aleyna
Allah'a davetinden                           Medea lillahida

Sen günessin, sen aysin                   Ente semsün, ente bedrün
Sen nur üstüne nursun                     Ente nurun ala nur
Sen süreyya isigisin                         Ente misba hüssüreyya
Ey sevgili ey rasûl                           Ya Habibi, ya rasûl

Ey bizden seçilen elçi                       Eyyühel mebu sufina
Yüce bir davetle geldin                    Ci'te bil emril muta
Sen bu sehre seref verdin               Ci'te serreftel medine
Ey sevigili hos geldin                       Mer haben ya hayreda

Ey rasûl sana söz verdik                  Ve teahedne cemia
Dogruluktan ayrilmayiz                    Yevme ahsennel yemin
Sen ey esenlik yildizi                        Ennehünel ahde yevme
Senin sevginle doluyuz                     Vettehaznesil gadir

BIZ DUNYADAN GIDER OLDUK

Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayir dûa
Kilanlara selam olsun

Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun

Tenim ortaya açila
Yakasiz gömlek biçile
Bizi bir âsâ vechile
Yuyanlara selam olsun

Selâ verile kasdimiza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun

Dervis Yunus söyler sözü
Yas dolmustur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun

 

 

SEHER VAKTI BÜLBÜLLER

Seher vakti bülbüller
Nede güzel öterler
Açinca tüm çiçekler
Birlikte zikr ederler

Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle sifa veren
La ilahe illallah

Aksam olur giderler
Boyun büker çiçekler
Kimbilir ne söylerler
Feryat eden bülbüller

Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle sifa veren
La ilahe illallah

Onlarda bütün dertler
Yinede sükrederler
Selat selam söylerler
Hep menzile ererler

Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle sifa veren
La ilahe illallah

Sen Allah'i seversen
Allah seni sevmezmi
Emrince hizmet etsen
Hak ecrini vermezmi


Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle sifa veren
La ilahe illallah

Sen riza kapisinda
Aman Allah'im desen
O alemler sultani
Lebbeyk kulum demezmi


Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle sifa veren
La ilahe illallah

Asik Dervis ne söyler
Söylerde kimler dinler
Bu yollar hakka gider
Gidenler rahat eder


Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle sifa veren
La ilahe illallah

 

 

 

 

Seher Vakti:

       Seher vakti, gecenin [ya’nî, şer’î gurûbdan imsâk vaktine kadar olan zemânın] son altıda biridir). (Şir’at-ül-islâm) şerhınde diyor ki, (Hadîs-i şerîfde, (Gece seher vaktinde ve nemâzlardan sonra yapılan düâ kabûl olunur) buyuruldu. Düâya hamd ve senâ ve salevât ile başlamak ve sonunda iki avucu yüze sürmek sünnetdir). Bu vaktlerde istigfar etmeği, ağlamağı, Allahü teâlâya yalvarmağı ganimet bilmelidir.

       Resûl-i ekrem efendimiz buyuruyorlar ki: (Her kim Ramezân-ı şerîf gecesi seher vaktinde kalkıp nemâz kılmakla meşgûl olsa ve ibâdet etmeğe niyyet eylese, kirâmen kâtibîn melekleri derler ki, Hak teâlâ hazretleri sana rahmet eylesin, ömrünü bereketli kılsın! Döşeği dahî der ki, Hak teâlâ hazretleri senin ayağını sırat üzerinde muhkem eylesin ve selâmet ihsân buyursun. Abdest alınca, su dahî der ki, Hak teâlâ hazretleri, senin kalbini temiz eylesin! Nihâyet bu kul nemâz kılmağa başlayınca, Hak teâlâ hazretleri azamet-i şâniyle buyurur ki: “Ey benim kulum, ne istersen iste! Dileğini yerine getireceğim.”) [Geceleri ilmihâl öğrenmeli, kazâ nemâzlarını kılıp, bitirmeli, sonra bu nemâzı kılmalıdır.]

       (Dürer)de diyor ki: (Seher vaktinde yinilen yemeğe sahûr denir. Sahûru gecikdirmek belki insanın aczini gösterdiği için sünnet olmuşdur. İbâdet, acz ve ihtiyâcı göstermek demekdir.

Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ,
Gözyaşının seher vakti yapdığını.

Düşman kaçıran süngüleri, çok def’a,
Toz gibi yapar, bir mü’minin düâsı.

Yine Ebu Zer radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Her birinizin her bir eklemi (ve kemiği) için bir sadaka gerekir. Binaenaleyh her tesbih sadakadır, her hamd sadakadır, her tehlil sadakadır, her tekbir sadakadır, iyiliği tavsiye etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır. Kulun kuşluk vakti kılacağı iki rek'at namaz bütün bunları karşılar." [1]

Açıklamalar

İnsan vücudundaki her mafsal (eklem) için bir sadaka vardır. Bir başka hadise göre de vücutta 360 eklem bulunmaktadır. O halde herkesin hergün bu kadar sadaka vermesi gerekmektedir. İlk bakışta, çok yüklü gözüken bu sadaka borcu, hadisimizdeki açıklama ile oldukça kolaylaşmaktadır. Söylenecek her sübhanellah (tesbih), elhamdülillah (tahmid), La ilahe illallah (tehlil) ve Allahu ekber (tekbir) kelimeleri ayrı ayrı birer sadakadır. İyiliği emretmek, bir kötülükten nehyetmek, evet bunların her biri birer sadakadır. Görüldüğü üzere dinimizde hayır yolları pek çok olup sayılamayacak kadar sınırsızdır.

Hele böyle tek tek hayır ve iyilik olan konuların yanında bir de toptan hayır olanlar vardır ki, bunlar işi daha kolaylaştırmaktadır. Hadisimizde işte bunlardan biri, kuşluk (duha) vakti kılınan namaz olarak bildirilmiştir. Halkımızın "Kuşluk Namazı" dediği bu ibadet, iki rekat ile sekiz rekat arasında değişen nafile bir ibadettir. Bu namaz, hadiste sayılan sadakaları topluca ödeme imkanıdır. Çünkü namaz, bedenin bütün organlarıyla yapılan bir ibadettir. Namaz kılmakla her organ kendi şükrünü yerine getirmiş olur. Öte yandan her türlü tesbih ve tahmid, tehlil ve tekbir namazda bir arada bulunmaktadır. Namaz, nefse hayrı emretmek ve onu münkerden nehyetmektir. Nitekim bir ayet-i kerîmede, "Namaz her türlü kötülük (fahşa ve münkerden) alıkor" [2] buyurulmuştur.

Hadisimizde insan vücudundaki mafsalların sayılmaması, maksadın anatomi dersi vermek olmadığındandır. Öte yandan "sadakadır" diye belirtilenlerin tamamı, "maddî" yönü olmayan hususlardır. "Sadaka" deyince, akla hemen malî iyilikler gelir. Oysa hadisimiz her hayırlı işin sadaka olduğunu bize öğretmektedir. Oturup kalkarken, uzanıp yatarken bile insanın "sadaka" niteliğinde iyilikler yapabileceğini bildirmektedir.

"Kuşluk Namazı", güneşin doğuşundan yaklaşık kırk beş dakika sonra başlayıp zeval vaktine yarım saat kalıncaya kadar devam eden zaman içinde kılınır. Gündüzün dörtte biri geçtikten sonra kılınması daha uygundur. Bu namazın bu kadar faziletli oluşu, muhtemelen, bu zaman kesiminin herhangi bir namazın vakti olmaması dolayısıyla çoğu kişinin ibadeti düşünmemesindendir. Zira bizim gibi ılıman iklim kuşağında bulunan ülkelerde öğle öncesi yoğun iş saatleridir. Meşgale veya gaflet zamanında yapılan ibadetlerin fazileti daima farklıdır. Bu sebeple gecenin seher vakti de aynı üstünlüğe sahiptir (Kuşluk namazı hakkında geniş bilgi için bk. 1141-1145 numaralı hadisler).

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. İyilik ve hayır yapmaya gayret gösterilmeli, malî ve fiilî olarak yapılamazsa, tesbih, tekbir gibi sözlü olarak yapılmalıdır. Sadaka ve hayır yollarının çeşitli olduğu unutulmamalıdır.

2. "Kuşluk Namazı" önemli, şükür ve sadaka niteliği yüksek bir nafile ibadettir. Hz. Peygamber bu namazı hem kılmış hem de kılınmasını teşvik etmiştir. İki rek'at olarak kılınması da yeterli olmaktadır.


[1] Müslim, Müsafirîn 84, Zekat 56. Aynca bk. Buhari Sulh 11, Cihad 72, 128; Ebü Davüd, Tatavvu' 12, Edeb 160
[2] Ankebüt suresi (29), 45

Her seher vakti öten, cıvıldaşan kuşların neler söylediklerini sormak bunların akıllarına neden gelmez? Bunun nedenini, öğrenmek için, seher vaktinden önce uyanan inançlı kullara sorsalar ya! Onlara, bu minik canlıların ne yaptıklarını, neler söylediklerini sorup öğrenmenizin uykularınızı kaçıracağından mı korkarsınız yoksa? Onlar, ötüşleri, kanat çırpışlarıyla Yüce Hak’kı zikir ve tesbih ederler.

Akşemseddin

Buyururdu ki: “Her işe besmele ile başla. Temiz ol, daim iyiliği adet edin, tembel olma, namaza önem ver. Nimete şükür, belaya sabret. Dünyanın mutluluğuna mağrur olma. Ömrüm uzun olsun dersen, kimseye kızma, eziyet etme. Kimsenin nimetine haset etme. Senden üstün olan kimsenin önünden yürüme. Tırnağını asla dişinle kesme. Çok uyumak kazancın azalmasına sebeb olur. Akıllı isen yalnız yolculuğa çıkma. Gece uyanık ol, seher vakti Kur’an-ı kerim oku. Zikrin daima hamd-i Hüda (Allahü tealaya hamd etmek) olsun. Hem Cehennem azabından endişeli ol. Hasedi terk et, kendini başkalarına medh etme. Namahreme (harama) bakma, harama bakmak gaflet verir. Kimsenin kalbini kırma. Düşen şeyi alıp (temizleyerek) yersen fakirlikten kurtulursun. Edepli, mütevazı ve cömert ol. Cünüp kimse ile yemek yemek gam verir. Yalnız bir evde yatmaktan sakın. Çıplak yatmak fakirliğe sebep olur.”

İTİRAF
Anneleri öldükten sonra, üvey çocuklarım dokuz yaşındaki Michael ve altı yaşındaki Mimi ele avuca sığmayan çocuklardı, bu yüzden çok zor günler geçirdik.

Bir akşam işten döndüğümde, yerde kırık bir lamba, yanımdada gözleri kocaman açılmış bir çocuk duruyordu.
“Bunu kim yaptı?” diye sordum.
Ikiside suçu hemen reddetti.
“Bunu ikinizden biri yaptı ve bu konuda ne yapacağımı biliyorum” diye tehdit savurdum. “Odalarınıza gidin. Bu lambayı kıran yaptığını itiraf edene dek odanızda kalacaksınız. Ve unutmayın, birinizin yaptığı şey yüzünden öbürü de oda hapsinde kalacak.”
Yaklaşık beş dakika sonra Michael odasından çıktı, yanıma geldi ve “Seninle konuşabilir miyim?” diye sordu.
“Elbette Michael. Bana ne söyleyeceksin?”
İstemeye istemeye “İtiraf ediyorum” dedi. “Lambayı Mimi kırdı.”
Gülmeye başladım. Onları biraz azarlarım, sonra herşey unutuldu gitti.



GERALD R. WİNNER

 

SEHER VAKTİ:
Duâların kabûl olduğunun bildirildiği, gecenin (güneşin batmasından imsâk vaktine kadar olan zamânın) son altıda biri.
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Onlar, geceleri pek az (bir zaman) uyurlar, seher vakitlerinde hep istiğfâr (tövbe) ederlerdi. (Zâriyât sûresi: 17,18)
Üç ses vardır ki, onları, Allahü teâlâ sever. Zikredenin sesi, Kur'ân-ı kerîm okuyanın sesi ve seher vaktinde istiğfâr edenlerin sesi. (Hadîs-i şerîf-Sülûk-ul-Ulemâ)
Gece seher vaktinde ve namazlardan sonra yapılan duâ kabûl olunur. (Hadîs-i şerîf-Şir'at-ül-İslâm)
Seher vaktinde uyanık olmayı mümkün olduğu kadar elden bırakmamalı. Seher vakitlerinde ağlamayı ve istiğfâr etmeyi ganîmet bilip, en büyük iş saymalıdır. (Muhammed Ma'sûm Fârûkî)
Seher vaktinde ibâdet eyle ki, yarın Sırat'tan geçerken her tarafın aydınlık olsun. (Süleymân bin Cezâ) Binlerce top ve tüfek, yapamaz aslâ, Göz yaşının seher vakti yaptığını, Düşman kaçıran süngüleri çok defâ, Toz gibi yapar, bir mü'minin duâsı.
(Muhammed Rebhâmî)

 

Hz. Lokman der ki:

Seher vakti bir kısım câhil cühelalar uyurken, sen uyanık ol. Hakk’ı tesbih eden horoz, senden akıllı ve uyanık çıkıp da seni geride bırakmasın...

İkindi ve Sabah Namazlarının Fazileti

 

13) Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayetle Resûlullah (s.a.s.) şöyle bu­yurdu:

“Melekler peş peşe gelirler (Yeteâkabûn). Gece melekleri ile gündüz me­lekleri fecir vaktinde ve ikindi vaktinde karşılaşırlar. Sizinle beraber geceleyenler yerlerine çıkarlar. Allahu Azze ve Celle kullarının durumunu en iyi bilen olmakla beraber:

“Kullarımı ne hâlde bıraktınız?” diye sorar. Melekler de:

“Onları namaz kılar hâlde bıraktık, onlar namaz kılarlarken geldik.” derler.”[1]

v Yine kendisinden gelen (3223) bir rivayet lafzı şu şekil­dedir:

“Melekler peş peşe gelirler (Yeteâkabûn). Gece melekleri ile gündüz melekleri sabah ve ikindi namazlarında toplanıp karşılaşırlar. Sizlerle beraber geceleyenler yerlerine çı­karlar. Allahu Teâlâ da kullarının durumlarını en iyi bilici olduğu hâlde:

“Kullarımı ne hâlde bıraktınız?” diye sorar. Melekler de:

“Onları namaz kılar hâlde bıraktık ve onlar na­maz kılarken geldik.” derler.”

Hadiste geçen: “Yeteâkabûn” sözünden maksat; me­lekler grubunun birbirleri arkasında peş peşe gelmeleridir. Sonra yine ilk grubun öbürünün arkasına geçmesi, onu takip etmesi­dir.