****yeni ümit.59.sayı.
Satanizm : Mahiyeti, Yayılma
Sebepleri ve Önleme Yolları
Prof.Dr. Nevzat TARHAN
Mü’min bir
insanın en büyük gayesi, Allah’ın rızasını tahsildir. Materyalist bir insanın
amacı ise, nefsini memnun etmek, satanist bir bireyin amacı da şeytanı memnun
etmektir.
Modern
Satanizm
1966 yılında
“Rosmary’nin Bebeği” isimli kitap ve film, modern satanizmin başlangıcı oldu.
Şeytan tarafından gebe bırakılan ve Deccali doğuran kadını anlatan filmin
yapımcısı bir yıl sonra öldürülüyordu.
Bu filmde “Kara
büyü danışmanı” rolündeki Kafkas kökenli Anton LaVey (1930), sonra şeytan
kilisesini kurdu ve baş rahip oldu.
Şeytanın kutsal
kitabında LaVey şunları söylüyor “Şeytanın çağıdır bu çağ, şeytan dünyayı
yönetiyor.”
Grubun amacı,
“Bireyselliğin bütünleştirilmiş enerjisini toplayıp, doğanın karanlık güçlerine
ulaşmak. Bu amaca ulaşmak için ilhamını büyü ve metafizik güçlerden almak.” 666
rakamını uğurlu sayarlar.
“Biz Buraya Ait Değiliz”
Geçen yıllarda
Ataköy’de 14. kattan kendilerini bırakan Alp ve Aslı yazdıkları mesajda, “Biz
buraya ait değiliz” diyorlardı. Biri 14 diğeri 17 yaşında derslerinde başarılı
olan bu iki gencin ekonomik sorunları yoktu. Geçen yıl, bir ritüel gereği kedi
yerine arkadaşlarından birini öldürdüler. Hepsinin ortak özellikleri satanizm
inancına bağlı olmaları. Kaliforniya’da Yüce Kaynak Tarikatı mensubu 39
satanistin toplu intiharında da “Biz buraya ait değiliz” notu vardı.
Satanistler,
yoğun olarak kullandıkları internet sitelerinde Türkiye’deki sayılarının elli
bin olduğunu söylüyorlar. Eğer bu rakam doğru ise, Türkiye’yi yönetenler
kafalarını ellerinin arasına alıp iyice düşünerek kendilerini sorgulamalı ve
çözüm üretmelidirler.
Satanizm
Nedir?
“İnsan bencil,
çirkin, habis ve korkulması gereken bir varlıktır, kötü olan şeytan değil aksine
insanın kendisidir. Amacımız şeytanı memnun etmektir.” Bu sözler, A.B.D’ de
Şeytan Kilisesinin kurucusu LaVey’e aittir.
Antik Satanizm’de
doğa üstü güçlerle ilişki kurma, büyüyü kullanma özelliği ön plandadır. Gizli
güçlerle bağlantısı olduklarna inanırlar.
Modern
Satanizm’de ise uyuşturucu, seks ve sert müziklerle dinlerdeki günah anlayışına
başkaldırma vardır. Hümanist felsefe ve bireysel yaratıcılık iddiası ile
gençleri etkileyen bir “kafa tutma akımı,” gençliği bir yerlere sürükleyip
götürmektedir.
Günümüzdeki
satanistler, ister A.B.D. ister Mısır ister Türkiye’de olsun, ortak bazı
ritüeller sergiliyorlar. Giyim kuşam, saç şekli, tapınma biçimleri, intihara
yürürken geride bıraktıkları aynı mesajlar, bunun ideolojik temelleri olan bir
akım olduğunu göstermektedir. Organize bir şekilde çalışmaktadırlar. İnternet
sitelerinde çok hareketliler. Web sayfalarını yoğun bir şekilde kullanıyorlar.
Satanist gençler,
14-22 yaşlarında birer satanizm uzmanıdırlar; kitaplar önerirler, fikir
tartışmaları yaparlar. Kendilerini bir sosyal hareket, alt kültür faaliyeti
olarak algılıyorlar.
Ölümsüzlük,
kıyamet, hayatın cehennem, ölümün ise gerçek boyuta geçiş olduğu gibi konular
üzerinde yoğunlaşmaktadırlar.
Şeytana tapar
görünürler ama, asıl amaç şeytanı da yok edip, dünyayı ele geçirmektir. Dini
kitapların üstünde aykırı eylemler yaparlar. Kendilerini üst düzey bir klan gibi
hisseder ve kendileri dışındaki insanları aptal birer mahluk olarak görürler.
Şeytan ve
Şeytanlık
Şeytan bizim
kültürümüzde gurur-kibir, bencillik gibi saplantıların esiri olmuş durumlar için
kullanılan bir kavramdır da.
Kelime olarak
şeytan, ”Şa-ta-ne” fiilinden türemiştir. Uzak olmak anlamına gelir. İnsanı,
Allah yolundan uzaklaştıran her şey, şeytanlık olarak tanımlanabilir.
Şeytanın
Yaptırım Gücü Var mı?
Kuran-ı Kerim’e
göre şeytan, vesvese vererek insanı kötülük yapmaya sevk eden varlıktır. İnsan
ruhunda çoraklaşma varsa, şeytan bunu işletir. Hedeflediği insanı, o insanın
kendi gücü ile vurur. Çirkin şeyleri güzel gösterir. Tuzak ve hilelerle hareket
eder. “Şehvet, nefret, intikam, hırs, sevgi, korku, öfke ve şiddet” gibi
duyguları değerlendirmede yanılgıya düşürtür. “Şeytanın hilesi cidden zayıftır”
âyeti, aslında şeytana karşı ve yerinde kullanabilen için insan akıl ve
iradesinin değerini ortaya koymaktadır.
İnsan nefsi,
sürekli kötü şeyleri emreder ve insanı onlara meylettirir. Kişinin vicdanında
neyin iyi, neyin kötü olduğunu söyleyecek bir bekçi yoksa; kötü şeylerin ve iyi
şeylerin arka planını görecek duygusal zekâya sahip değilse, içi isteklerine
meyleder. Bu meyil içerisindeki insana şeytan, kötülükleri süslü ve güzel
gösterir. Hırsızlığa, yalana, şiddete kılıf uydurarak onları sevimli gösterir
ama, insan, bütün bunlara rağmen iradesiyle kendini şeytanın tesirinden
koruyabilir.
Satanistlere göre
insan, öldükten sonra yok olmaz. Dünya hayatının cehennem olduğuna, ölümün
gerçek boyuta geçiş olduğuna inanırlar. Bu sebeple kolayca intihar ve
sevdiklerini kurban edebilmektedirler.
Ritüeller ve Çılgın Müzik
Kedi köpek
katletmek, ibadetlerle dalga geçmek, kutsal nesneleri aşağılamak, kurban seçilen
insanlara işkence ve tecavüz, grup seksi, uyuşturucu kullanımı, kara büyü ve
büyü ayinleri, satanistlerin başlıca özellikleridir. Vazgeçemedikleri şeyler
siyah, karanlık ve sert müziktir.
Black Metal,
Heavy Metal gibi müzikler, bu müzikte civciv çiğneyerek dans etmek (ozzyozbone),
onların orgazma benzer ritüelleridir.
Aslında sert
müzik, satanistlerin iç sıkıntılarının bir çığlığıdır. Orgazmı devam
ettirememenin öfkesi, şiddeti ve umutsuzluğudur.
Satanizm’e
Kapılma Sebepleri
“İnançta büyü
vardır” şeklinde bir söz vardır. Bir şeye inanma, insana çok aykırı şeyler de
yaptırabilir. Eğer inanç sisteminde ahlaki normlar yoksa veya kişi yanlış ahlaki
normlar taşıyorsa, ona göre hareket edecektir. Yaptığının doğru olduğuna inanan
genç, buna başkalarını da inandırmaya çalışacaktır.
Pastör, “tabiat,
boşluktan nefret eder” der. Bir toplumda inanç boşluğu varsa, bu boşluk aykırı
inançlarla doldurulacaktır.
Satanizm’de
semavi dinlerin amentüsü, satanizmin amentüsü ile yer değiştirmiştir.
Satanizm,
küreselleşmenin nimetlerinden yoğun bir şekilde faydalanan hayat standardı
yüksek çevrelerde yaygınlaşmaktadır. Özellikle çocuklarını kendi hallerine
bırakan, sevgi ve disiplini beraber veremeyen ailelerde acı satanist meyveler
alınmaktadır. Parçalanmış ailelerin çok bulunduğu, alkol ve benzeri maddeleri
kullanmanın yaygın olduğu topluluklarda satanizme kayma dana belirgindir. Gencin
azarlandığı, aşağılandığı ailelerde de topluma ve aileye karşı öfke olarak
satanizm gelişebilmektedir.
Satanizm’in
kendisine taraftar bulduğu ergenlik dönemi gençlerinin ortak özelliklerini
ailelerin bilmeleri ve onlarla ilişkilerini bunları göz önünde tutarak
sürdürmelerinde yarar vardır.
Çete Yaşı
Öncelikle aynı
yaştan olan çocuklar, bir arada bulunmak, aynı yiyecekleri paylaşmak, sır
ortaklığı yapmak, bazı eşyalara sahip olmaktan hoşlanırlar. Koleksiyon yaparlar,
dîni konular konuşurlar, yıldızlarla uğraşırlar. Bazı gençler de suç işlemeyi,
kurallara aykırı davranmayı âdeta amaç edinirler.
Ergenlik
döneminde işlenen suçlarda, gençlerin dörtte üçü suçu yalnız işlememiştir. Çete
grupları mârifeti ile işlenen suçlar çoğunluktadır. Çocuk hırsızlıklarının %
89’unun grup hâlinde işlendiği bilinmektedir.
Bu durum,
gençlerdeki aidiyet duygusu ile ilgilidir. Bir gruba ait olma ve paylaşma,
gençliğin psikolojik tabiatında vardır.
Gencin önünde
olumlu, tatmin edici grup seçenekleri yoksa, sadece hoşuna giden gruba
katılacaktır.
Geçiş Yaşı
Çocukluktan
yetişkinliğe geçiş, ergenin çözmesi gereken önemli bir sorundur. Beden hızla
gelişirken, ruh ona uyum sağlamakta zorlanır. Bu sebeple psikolojik bir sarsıntı
yaşanır. Genç, fırtınaya tutulmuş bir gemi gibidir âdeta. İyi bir rehbere ve
doğru bir pusulaya ihtiyacı vardır.
O yaşa kadar
çocuk güvenliğini, anne-babanın her şeyi bildiği ve üstesinden geleceği
inancından alır. Ergenlik çağında ise bağımsızlık dürtüsü öne çıkar. Genç,
anne-babayı beğenmemeye başlar, hattâ acımasızca eleştirir. Anne-babanın yerine,
dayanacağı, aidiyet hissi duyacağı başka birilerini koymaya başlar. İşte bu
durum, gencin yanlış gruplaşmalara kurban olması için bir tehlike kaynağıdır.
Bu dönem iyi bir
anne-baba genç münasebeti ile atlatılabilirse, genç, daha sonra kendisi için
olumlu bir çizgi çizebilecektir.
Fırtınalı
dönemdeki genç, kimlik arayışı içerisindedir ve bunalım yaşamaktadır. Kimlik
bunalımı içerisinde olan gencin yalancı önderlere ve güç gösterilerine kapılması
çok kolaydır. Geçiş yaşında bulunan gencin gözünde anne-babanın geçici olarak
değerini yitirmesi, belli ölçülerde makul karşılanabilir.
Şaşkınlık Yaşı
Aruz edilen bir
benlik gelişimi için, çocukluk dönemlerinden beri yeterli iç denetim düzenekleri
kurulmuş, doğru-yanlış, faydalı-zararlı, iyi-kötü kavramlarının temeli atılmış
olmalıdır. Kendisine neyin iyi neyin kötü olduğu öğretilmeyen bir genç, ergenlik
döneminde şaşkınlık ve kimlik bunalımını daha şiddetli yaşayacaktır.
Yeterli benlik
gelişimi için cevaplanması gereken 3 soru vardır (Colemann 1972) :
1. Ben kimim?
2. Nereye
yönelmeliyim?
3. Neden
yönelmeliyim?
Ben Kimim?
Anne-baba,
gerekli ortamı hazırlamışsa kimlik karmaşası kolay aşılır. Eğer genç, kendisini
düşman olarak algıladığı bir dünya içinde eksik ve güçsüz buluyorsa, ruh sağlığı
bozulabilecek veya çetelere karışabilecektir.
İyi
yönlendirilemediği takdirde tehlike olabilecek bir diğer husus, gencin, aidiyet
duygusu içinde bağlanacağı bir yer aramasıdır. Bir gencin kendini
biçimlendirmesi yürek gerektirir. Onun, vereceği kararın yol açacağı sonucu ve
sorumluluğu üstlenme kararlılığını göstermek kolay değildir. Bir çok genç bu
durumda ana kuzusu olmayı tercih edebilir veya grup bağımlısı olmakta güven
arayabilir. Bir gençte toplumun bağımsız bir üyesi kimliğinin oluşması, ancak iç
fırtınalar sonucu gelişir.
Nereye
Yönelmeliyim?
Anne-baba, genci
zamanla değişmiş ve kendilerinden uzaklaşmış bulur. İki taraf da bu durumda
tedirgin olur. Gençler, psikolojik değişim süreci içindedirler. Kendini anlamak
için soru sorarlar, hırçın ve tepkilidirler. Sorunlarını paylaşmaz, kendilerine
saklarlar. Bazı gençler ise, ilgisiz kişilerle dostluk kurar, sonra da hayâl
kırıklığı yaşarlar. Pek çoğu da, bir çok maksada birden yönelmenin karmaşası
içinde saflık ve tecrübesizliğin çelişkilerini yaşar. Deneme -yanılma yolu ile
bir gayeye yönelirler.
Bazı gençler, bu
dönemde antisosyal olurlar. Yıkıcı davranışlar sergilerler. Evden–okuldan
kaçarlar; kavgalara karışırlar; çetelere girerler. Bazı araştırmacılar, ergenlik
dönemi için “Normal bir şizofreni dönemi” deyimini kullanmaktadırlar.
Ergenlik dönemini
başarılı bir biçimde çözümlemek, yapıcı ve üretken bir birey olmak hiç de kolay
değildir.
İsyan Duygusu
Ergenlik
döneminin kendisine has psikolojik güçlükleri nedeniyle genç, kendisinin
“isyancı” olarak nitelendirilmesinden hoşlanır.
İşte satanizm, bu
duyguyu kullanmaktadır.
“İnsanın Tanrı
karşısında âciz olmasından nefret ediyorum, ben dünyaya isteyerek gelmedim, ne
istiyorsam onu yaparım” gibi sözler, satanistlerin sık kullandıkları
cümlelerdir.
Mezarlık
bekçileri ile anlaşıp ilahiler okuyan genç, aidiyet duygusunu tatmin etmektedir.
Sevmediği insanları lanetlemek de yöntemlerinden birisidir. İntikam ve
lânetleme, projeksiyon savunma mekanizmasının yol açtığı bir tatmin şeklidir.
“Satanizm,
kendini sakınmayı değil istediğini yapma özgürlüğü sunar” felsefesi, gencin ego
doyumunu destekler.
Sorunlu Gençler Satanizm‘e Aday mı?
Zeki gençler,
ergenliği daha bunalımlı, sancılı ve fırtınalı geçiriyorlar. Varlıklı ailelerin
zeki çocukları sorularına cevap bulamazlarsa, kendilerini kaos içerisinde
bulmaktadırlar.
Psikolojisi
bozuk, zeki ve varlıklı aile çocukları, satanizm için en büyük risk grubudur.
Satanist gençler,
farklı arayışları olan, soyutlanmış hissini taşıyan, anlaşılmadığını düşünen,
hayatı anlamsız ve gayesiz gören düşünce biçimine sahip olan gençlerdir.
Depresif ruh
hali, üzüntü ve karamsarlık içerisindeki genç, bir çok ekonomik imkâna rağmen
mutlu olamadığını hissettiğinde, önüne çıkan kısa, anlık, hattâ normal dışı bir
zevk sebebi olanak satanizme yönelebilir.
Satanist grup
içerisindeki gençler, ailelerinden ve okuldan alamadıkları duygusal desteği
burada aramakta, üzüntüyü, sevinci ve zamanı paylaşma ihtiyacı duymaktadırlar.
Mum yakıp, çevrelerinde alkolle, seksle, saldırganlıkla normal dışı paylaşım
peşinde olmaktadırlar.
Belirli İlkeler
İntikam,
başkaldırı, istediğini yapmak, büyünün gücünü kabul etmek, gerçek insanlığın
şeytanı memnun etmekte yattığına inanmak, satanizmin ilkeleri arasındadır.
Aşağıdakiler ise, yasaklardır:
Sevgini
nankörlere harcama; istenmeden fikir belirtme; cinsellik sinyali almadan kimseye
yaklaşma; seninle ilgili olmayan şeyden şikayet etme; insan olmayan hayvanları
ihtiyacın olmadığı zaman öldürme; seni rahatsız edeni uyar, dinlemezse yok et;
sadece şeytanla ruhunu bütünleştirmek isteyeni öldür.
Heyecan dolu
özgürlük ve başkaldırıyı yöntem olarak benimseyen satanizm yapay bir hareket
olarak düşünülmemelidir. Satanizm, şu an örgütlü bir hareket değildir, fakat
örgütlü bir hareket olma ihtimali yüksektir.
Kübün Dışına
Sızanlar
Günümüzde
toplumlarda ve toplumumuzda manevi çoraklaşma, ahlâkî yozlaşma, ileri boyutlara
varmış bulunuyor. Satanizm, bu çoraklaşma ve yozlaşmanın acı sonuçlarından
biridir.
Burada dindar
bilinen insanların da büyük hatası var. Kuran-ı Kerim’de “Şeytanın orduları,
şeytanın evliyası” tanımları vardır. Bu tabirlerin kendileri için kullanıldığı
şeytanlaşmış kişilerin yanısıra, din adına hareket eden kimselerin dünyalık
peşinde koşmaları, ticari hayatta çıkar ilişkisinde acımasız bir kapitalist gibi
davranmaları, Allah’ı değil nefislerini memnun edenler gibi yaşamaları da,
gençlere kötü örnek oluşturmaktadır.
Gençlere
emretmeyen fakat örnek olan, dostça ve akıllı davranan, onlara zaman ayıran
bireyler olmalıyız. Eğitimdeki hatalarımızı düzeltmeliyiz.
Ne Yapmalı?
1. Satanist
eğilimli çocukların anne ve babaları sorun odaklı değil, çözüm odaklı
düşünmelidirler. Suçlu aramak yerine sorumluluk almaya çalışmalı; çocuklarından
önce kendilerini sorgulamalı; çocuklarını anlama çabası içinde olmalı;
çocuklarının kendilerini ifade için iletişim yollarını açık tutmalıdırlar.
Baskı, tenkit, korkutma, sindirme, küçümseme, azarlama gibi tepkiler genci
savunmaya iter. Genç, kendisine haksız bir saldırı yapıldığını düşünür. Anne ve
babaya karşı öç alma duyguları gelişir ve anne-babayı cezalandırmak için onların
hoşlanmadığı şeyleri yapmaya başlar.
2. Satanist
eğilimli genç ölümü daha mutlu bir dünyaya geçiş olarak görür. Onlar, “bu dünya
bir cehennem, ölüm daha güzel bir aleme geçiş” inancını benimsemişlerdir.
Bıraktıkları notlarda, “Biz buraya ait değiliz” inancı hep yazılır.
Anne-baba
satanizme inanan bir gençle düzeyli bir tartışma içine girmelidir. Satanistik
hayat felsefesini tartışma, onun alternatifi hayat felsefelerini ona anlatmak
gerekir..Öfke ile hareket eden ebeveyn, genci savunmaya sevk edecektir.
Satanistik hayat
felsefesinin alternatifi olan semavi hayat felsefesinin doğruları sevgi ve
şefkatle anlatılırsa, gençlerin inanmaları çok kolay olacaktır.
Cezalandırma,
bunun elinden telefonunu, arabasını alma, gençte kendisine haksız saldırı
yapıldığı düşüncesini pekiştirecektir.
3. Satanizm
eğiliminin bazı işaretleri:
- Müzik zevki,
sert müzikten hoşlanma;
- Özel simgeli
siyah kıyafetler;
- Karanlıktan
hoşlanma;
- Saldırgan
eğilimlerde artış;
- Arkadaş
gurubunun özellikleri.
4. Okulda ne
yapılmalı?
Kendilerinde
isyan ve dilediklerini diledikleri gibi yapma duyguları fazla olan bu gençleri
hemen dışlamak son derece yanlıştır.
Satanist
gençlerin pek çoğunda üreticilik özellikleri ve yeni şeyler yapabilme
kabiliyetleri vardır. Yanlış yerde kullanılan bu özellik ve kabiliyetler için
müsbet sahalar onlara gösterilmelidir.
Satanist gençle
oturup, onunla saatlerce konuşabilen inanmış okul psikologlarına ihtiyaç vardır.
Santanist gençle
oturup, onunla saatlerce konuşacak ebeveyne ihtiyaç vardır.
Satanist gencin
olumlu yönlerini görüp, bu yönlerini takdir edip, onunla diyaloga geçmeye
ihtiyaç vardır. Monologa değil diyaloga ihtiyaç vardır ve “sevgi dolu bir bakış,
güler yüz, birkaç güzel söz,” çok defa satanist bir gencin ruhunda da güzel
çiçekler açtıracaktır.
T A K D İ M
"İnsanlığın nefs-i emmaresi olan" Batı, insanlığı kendi değerlerinin tenkidiyle ilgilenmekten uzak tutacak ve milletlerin özlerine dönmelerini engelleyecek şeyleri dünden bugüne yapagelmiştir. Toplumları peşine takıp sürükleyen izmleri ve saman alevi gibi parlayıp kısa sürede sönen bazı cereyanları bu kategoriye dahil etmek mümkündür. Batı, zararlı bu akımları toplumlara musallat ederken bazen bilinçli hareket etmekte -mesela, komünizm, sosyalizm veya darvinizm örneğinde olduğu gibi- bazen de bu akımlar, yaşadıkları sapkın hayatın bir sonucu olarak ortaya çıkmakta ve revaç bulmaktadır. Sonuç olarak da, insanlık dalalete sürüklenmektedir.
Kitabımızın konusunu teşkil eden Satanizm, şeytana -güya- tapınmanın adıdır ve bu şekliyle ikinci kısım akımlara, vahim bir örnektir. Belki batıda bunun varlığından memnun bir azınlık vardır, ama biz eminiz ki, az da olsa insafı olan ebeveynlerin hiç birisi, bu zararlı akıma kapılan gözbebekleri çocuklarının gidişatından memnun değildir. Satanizm, şeytana tapma olarak tanımlanmaktadır. Halbuki, şeytan, Kur'ân'ın apaçık âyetleriyle pek çok yerde ifade buyurulduğu gibi, 'insanın en büyük düşmanı'dır. -Bu âyetlerin bir kısmını kitabımızda spot olarak sayfa kenarlarında bulacaksınız.- Kaldı ki, yine Kur'ân, şeytanın insanın kendine tapmasını istemediğini beyan buyurmuştur. Ne acıdır ki, bir eğitim eksikliği olarak ortaya çıkan satanizm, bize, gençlerin eğitiminde bir problem olduğunu ihtar etmektedir. Şimdiden tedbir alınmaz ve milletlerin gelecekleri olan gençlerin eğitimine önem verilmezse, daha sonra yapılacak şeyler fayda etmeyecektir.
Yeni Ümit, farkında olduğu bu vahim gidişatı halkımıza duyurmak gereğini hissetti ve konunun uzmanlarına ulaşarak, onlarla bir dosya hazırladı. Hem derginin muhafazasının kitaba göre zor olması, hem de dergiden haberdar olmayan insanımıza ulaşma kolaylığını düşünerek yayınevimiz, bu dosyayı kitaplaştırmaya karar verdi. Elinizde tuttuğunuz çalışma, böyle bir niyetin sonucunda ortaya çıkmıştır. Şimdi, bir iki cümle ile yazılarımızı özetleyerek sizleri eserle baş başa bırakalım.
Satanizm sapıklığı hakkında az sayıdaki uzmandan biri olan Prof. Dr. Ahmet Güç Bey, makalesinde bize satanizmi ana hatlarıyla tanıtıyor, bu zararlı akımın daha ziyade bize bakan yönünü öne çıkarıyor, gençlerimizin kimliklerini bulma konusunda ebeveynlere düşen görevi hatırlatıyor. Satanizme kapılan gençlerimizin hangi saiklerle bu akıma girdiklerini bir psikiyatr gözüyle değerlendirmesini Prof. Dr. Nevzat Tarhan Bey yapıyor. Satanizmin Yezidilik akımının bir uzantısı gibi olduğunu vurgulayan Prof. Tarhan, gençlerimizin şaşkınlığını ve onların elinden tutulmasının zaruretini vurguluyor. Son dönemlerde ortaya çıkan bu ve benzeri mistik akımların arka plânının ortaya çıkarılmasını Ali Ünal Bey üstleniyor. Günümüzde daha ziyade öne çıkan mistik arayışların bir sonucu ulaşılan yanlış hedef olarak satanizm hakkında doyurucu bilgiler veriyor.
İnsanın 'huzur'u araştırmasının fıtri olduğu gerçeğini vurgulayan Prof. Dr. Abdülhakim Yüce, insanın, maalesef gerçek huzuru bilmediği için, bulduğunun da huzur olmadığının altını çiziyor. Evet, insana 'kamil insan' olma ve ötelerle rezonansa geçme liyakati verilmiştir ama, bu, hiçbir zaman şeytana tapanların yaptığı ve dedikleri şekilde değildir. Öyleyse şeytan nedir veya kimdir? Bu önemli sualin cevabını araştırmalarını bu husus üzerinde yoğunlaştıran araştırmacı yazar Mehmet Şeker Bey cevaplıyor. Kur'ân-ı Kerim’de ve Resûl-i Ekrem'in (sav) hadîs-i şeriflerinde, şeytanın nasıl tanımlandığını, insanın can düşmanı şeytandan nasıl sakınması gerektiği hususlarındaki tespitlerini aktarıyor. Dr. Ahmet Ertuğrul Bey, kişisel gelişim denilerek bütün dünyada yaygınlaştırılan şeyin genelde Budizmin kavramları üzerinden konuşmak olduğu ve böylece 'Uzakdoğu inançlarının telkin edildiği' hususunun altını çiziyor. Dr. Ertuğrul Bey, söylediklerini, onların yayınlarından aldığı örneklerle ispatlıyor.
Kitaptaki son yazı, cinlerden, şeytanlardan ve
habis ruhların şerrinden korunma yolları ile alâkalı Muhterem Hocamız M.
Fethullah Gülen'in 'İnancın Gölgesinde' isimli kitabından alıntıladığımız
tavsiyeleri ihtiva ediyor. Bu çalışmamızı, insanımızın 'kendi dünyamıza doğru'
çıktığı yürüyüşte, Sırat-ı Müstakim'in dışındaki yollara sapmaması niyazıyla
takdim ediyoruz.
Işık Yayınları
Giriş
KISACA “ŞEYTANA TANRI diye tapınmak" şeklinde
tanımlanan Satanizm, özellikle 1880'li yıllardan itibaren başta Amerika olmak
üzere Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde, Hıristiyanlığa ve Hıristiyan
din adamlarının Orta Çağ ve sonrasında temsil etmiş oldukları din anlayışlarına
ve dinî tahakkümlerine karşı başlatılan bir reaksiyonun adı olmuştur. Daha sonra
bu hareket, Amerika'da dünyaya gelen Anton Szandor LaVey tarafından 1950'li
yıllardan itibaren sistemli bir hale getirilmiştir. Bugün geldiği nokta
itibariyle Satanizm, başta Hıristiyanlık olmak üzere, bütün dinlere ve dinlerin
ortaya koymuş olduğu kutsal değerlere karşı bir başkaldırıyı temsil etmektedir.
Dolayısıyla Satanizm, Şeytan'ın en önemli özelliği olan muhalefet ve
başkaldırıyı esas alarak, dinin ve dinî olan her şeyin karşısında; fakat
Şeytan'ın ve onun temsil ettiği şeyin yanında yer alma hareketidir. (Güç 1999,
47)
Aslında ortaya çıkış tarihi Orta Çağ'da Avrupa'daki büyü inancına kadar
dayandırılan Satanizm, son yıllarda İslam ülkelerinde de yayılma eğilimi
göstermektedir. Nitekim 22 Haziran 1998'de, Aslı ve Alp adındaki Alman Lisesi
öğrencilerinin Ataköy'deki intiharlarıyla ülkemiz gündemine de gelen Satanizm,
bilhassa liseli gençler arasında yayılma eğilimi göstermektedir. Bununla
birlikte, üniversiteli gençler arasında da yayıldığı; hatta bazı ilköğretim son
sınıf öğrencileri tarafından da rağbet edildiği bilinmektedir.
Yapılan tespitlere göre Satanizm'e meyleden gençlerin çoğunlukla gelir düzeyi
ortanın üzerinde veya çok iyi olan aile çocukları olmaları, pek çoğunun özel
yabancı okullarda okumaları ve Türkiye ortalamasına göre iyi eğitim almaları,
hiçbir maddi sıkıntılarının bulunmaması ve hiçbir sorumluluk taşımamaları, genel
olarak kültür seviyesi yüksek bir ortamda yetişmeleri gibi ortak özellikleri
bulunmaktadır. Bütün bunlar, nasıl oluyor da böyle bir hareket, yüzde doksan
dokuzunun Müslüman olduğu söylenen Türkiye gibi bir ülkede yayılma imkanı
bulabiliyor?"; "bu gençlerde eksik bırakılan ne ki, Satanizm gibi bir harekete
meylediyorlar?" veya "Batı'da proleter aile çocukları arasında ortaya çıkan bir
hareket nasıl oluyor da ülkemizde varlıklı aile çocukları arasında revaç
buluyor?"; "Satanizm ülkemiz gençleri arasında kimler tarafından ve nasıl
yayılıyor?"; hepsinden önemlisi de, "gençlerimiz bu uğurda neden intihar
ediyorlar?", "bunun arkasındaki gerçek sebep veya sebepler neler olabilir?" gibi
sorular sorulmaya başlandı. İşte bu makalede, bu tür sorulara olabildiğince
objektif, doğru ve sağlıklı cevaplar aranmaya çalışılacaktır.
Satanizm Türkiye'de Nasıl Yayılıyor?
Satanizm'in Türkiye'de yayılmasına yardımcı olan unsurların başında şüphesiz ki bilgisayar ve internet gelmektedir. Çünkü ülkemizde Satanizm'e ilgi duyan gençlerin çoğunluğunun üniversiteli ve bazı liseli gençler olduğu göze çarpmaktadır. Bunlar da, yabancı dil bildiklerinden, bilgisayar ve internet aracılığıyla Satanizm konusunda bilgi edinme imkânına sahip olabiliyorlar. Dolayısıyla, Satanizm'i yaymak isteyenler de, Satanizm hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler de öncelikle bilgisayar ve internete başvurmaktadırlar. Diğer taraftan, ülkemiz gençlerini Satanist olmaya bilinçli olarak teşvik eden art niyetli bazı kimselerin olduğu da bilinen bir gerçektir. Çünkü, Satanizm'le ilgili olarak yazılmış kitap ve belgelerde anlatılan bilgilerle bugün uygulananların birbirini doğrulamış olması bunu göstermektedir. Kanaatimizce Satanizm ülkemizde -Satanist olmayanlar tarafından da, Satanist olduklarını söyleyenler tarafından da- tam olarak bilinmiyor. Satanizm'in ne olduğunun herkes tarafından bilinmemesi normaldir. Fakat bilinmeyen bir konuda körü körüne maceraya sürüklenmek de kişiyi bazı beklenmedik sonuçlara götürebilir. Nitekim bir şekilde intihara sürüklenen, cinsel tecavüze uğrayan veya öldürülen gençlerin âkıbeti bunun en acı göstergesidir. Dolayısıyla Satanizm'in ülkemizde yayılmasının en önemli sebeplerinden birisi de bilgi eksikliği ve cehalettir. Bu noktada akla gelebilecek bir başka husus da, gençlerimizin niçin Satanist oldukları sorusudur.
Gençlerimiz Niçin Satanist Oluyorlar?
Satanist olduklarını söyleyen gençlerin bu
soruya verdikleri cevaplar arasında özellikle şunlar dikkat çekmektedir: "Beni
küçük yaşta öksüz ya da yetim bırakan Tanrı'ya kızdığım için Satanist oldum;
Satanist olmak için Satanist oldum; huzur aradığım için gidip Satanistlerin
arasına katıldım; bu dünyada daha fazla yaşamanın anlamsız olduğunu ve bu
dünyaya ait olmadığımı anladığım için ruhumu Şeytan'a sattım; daha fazla
özgürlük istiyorum vb.". Görüldüğü gibi bazı gençler, küçük yaşlarda
anne-babalarını kaybetmiş olmaktan dolayı Allah'a kızmakta; bazıları niçin
Satanist olduklarını dahi bilmemekte; bazıları âilede aradığı huzuru
bulamadıklarından öyle bir grubun arasında huzur aramakta; bazıları bu dünya
hayatının anlamsız olduğunu düşünmekte; bazıları da daha fazla özgürlük
istemektedirler. Bu gençlerin bir şeylere ve bir yerlere bazı isyan ve
tepkilerinin olduğu dikkat çekmektedir.
Yukarıda verilen cevaplara dikkat edilecek olursa, bütün bunların gerisinde her
şeyden önce manevî bir bilgi ve eğitim eksikliğinin olduğu göze çarpmaktadır.
Eğer gençlerimize, insanı şerefli bir varlık olarak yaratan ve bütün canlılardan
üstün kılan Yüce Allah hakkında doğru ve sağlıklı bilgiler verilmiş olsaydı, o
gençler Allah'a kızılmayacağını öğrenmiş olur ve Şeytan'ın yanında da yer
almazlardı. Aynı şekilde, eğer bu gençlere insanın boş yere yaratılmadığı,
hayatın ve yaratılışın bir gayesinin bulunduğu, insanın en aziz varlığı olan
canına kendisinin dahi kıyma hakkının bulunmadığı ve bunun büyük vebali
gerektireceği, bu dünyanın ötesinde bir de âhiret adı verilen hayatın olduğu vs.
öğretilseydi, bu dünyada daha fazla yaşamanın bir anlamının olmadığı
gerekçesiyle intiharı göze almazlardı.
Dikkat edilmesi gereken bir husus da, özellikle gençlerimiz günden güne bir
maneviyat boşluğu içerisine itilmekte ve bu yönde hiçbir ciddi tedbir de
alınmamaktadır. Açıkçası gençlerimiz bir arayış içerisine girmiş görünüyorlar.
Huzur arıyorlar. Bu huzuru âilede, okulda, çevrede, toplumda ve kısacası her
yerde arıyorlar; manevi yönden de tatmin edilmek istiyorlar. Burada Satanizm'e
daha çok kimlerin meylettiği sorusu akla gelmektedir.
Gençlerin Satanist Yapılmasında Kullanılan Bazı Unsurlar
Satanizm'in yayılmasında bilgisayar ve
internet; bazı kitap, dergi, broşür, kaset, cd vb. teknik araçların dışında daha
başka unsurlar da kullanılmaktadır. Bunların başında da kadın, alkol, uyuşturucu
maddeler, müzikli toplantılar, arkadaş grupları, eğlence partileri ve belli
ölçüde para vs. gelmektedir. Modern Satanizm'in kurucusu sayılan ve önemli
ölçüde günümüz Satanist anlayışını temsil eden Anton Szandor LaVey de Satanist
düşüncelerini yayarken müziği kullanmış; müzikli eğlenceler tertipleyerek
etrafında oluşturduğu büyük kalabalıklara müzik vasıtasıyla şeytanî
düşüncelerini empoze etmiştir. Bu husus bilindiği için bugün de özellikle metal
ve rock müzik yoluyla bazı Satanist düşünce ve fikirler gençlerin körpe
beyinlerine işlenmeye çalışılmaktadır. Dolayısıyla, günümüzde bazı gençler
Satanizm'in tuzağına düşürülürken doğrudan doğruya "gel seni Satanist yapalım"
veya "biz Satanistiz, gel sen de Satanist ol" vs. denilmiyor; aksine, "Biz bir
grup arkadaşız. zaman zaman bir araya gelip eğleniyoruz. Eğlencemizde müzik de
var." veya "Gel sana gitar çalmayı öğretelim." vb. sözlerle bazı gençlerin bu
tür toplantılara katılması sağlanıyor. Bu arada genç kızlar devreye sokularak ve
erkeklerin istedikleri kızlarla arkadaşlık kurmalarına ve cinsel ilişkiye
girmelerine zemin hazırlanarak, bu tür toplantılar daha da cazip hale
getiriliyor. Bilindiği kadarıyla ülkemiz gençlerini Satanizm'in tuzağına
düşürmede kullanılan en etkili yöntem budur. Çünkü Satanizmde "serbest seks"
anlayışı vardır. Genç kızlar da bunu böyle kabul etmek durumundadır. Hatta
onların bu konuda seçme hakları dahi yoktur. Bu anlayışı ihdas eden ve Satanist
düşüncelerini yaymada kadın unsurunu birinci derecede kullanan ve bu manada
özellikle genç kızları istismar eden de yine LaVey'dir. Çünkü, LaVey'in genç
kızlara hitaben söylediği bir sözüne göre, "Satanist olmak demek isteyen her
erkekle cinsel ilişkiye girmeyi göze almak demektir". İşte bundan dolayı,
"Gençlerimizin çoğu Satanizm'in ne olduğunu bilmiyorlar." derken, bazı
gerçeklere de dikkat çekmek istiyoruz. Öyle inanıyoruz ki Satanist olmak isteyen
bir genç kız, sadece Satanizm'in seks anlayışını dahi bilse kolay kolay Satanist
olmak istemez. Maalesef bazı gençler bu konuda da tuzağa düşürülüyorlar. Kimseyi
rencide etmek ve bu konuda görüş belirtmek veya yorum yapmak istemiyorum ama,
bugüne kadar ülkemizde Satanizm uğrunda intihar eden veya öldürülen gençlerin
büyük çoğunluğunun niçin genç kızlar olduğu hususu üzerinde düşünülmesi
gerektiğine inanıyorum.
Gençlerin Satanist yapılması noktasında isteyenlere veya bağımlılığı olanlara
alkol ve uyuşturucu imkanı da sağlanıyor. Hatta bu tür gençler, uyuşturucu
satanlar için de bir pazar oluşturuyor. Gençlerin bu tür toplantılara katılması
sağlandıktan ve aradan belirli bir süre de geçtikten sonra gerçek kimliklerini
açıklıyor ve "Biz Satanistiz, artık sen de Satanist oldun." gibi sözler
söylüyorlar. Bazı gençler işin farkına vardıklarında ve gruptan ayrılmak
istediklerinde ise, "Yok öyle şey! Şimdiye kadar aramıza katıldın ve bazı
şeylerden de yararlandın. Şimdi ise ayrılmak istiyorsun. Bu, bize ve inancımıza
ihanettir!" diyerek, gerçek yüzlerini gösteriyorlar. İşte gençlerin pek çoğu bu
şekilde Satanist bir grubun içerisinde yer almış ve Satanizm'in tuzağına
düşürülmüş bulunuyorlar. Modern Satanizm'in kurucusu sayılan LaVey, "Satanizm
herkese göre değildir. İsteyen Satanist olur, istemeyen olmaz. Fakat bir defa
Satanist olduktan sonra artık Satanizm'den çıkmak mümkün değildir." şeklindeki
tehditvâri sözleriyle, aslında Satanizm'in çıkmaz bir yol olduğunu, elini
kaptıranın kolunu kolay kolay kurtaramayacağını açıkça ifade etmiştir.
Öyle anlaşılıyor ki, gençlerimizin büyük çoğunluğu Satanizm'in ne olduğunu
araştırıp incelemeden, bu konu ile ilgili olarak yazılıp çizilenleri okumadan
bir anda Satanist olduklarını söylüyorlar veya bir şekilde bir Satanist grubun
içerisinde yer alıyorlar. Satanist olmak, temelde bir tercih meselesidir; öyle
bir anda, "Ben Satanist oldum." denilerek Satanist olunacak kadar kolay bir
hâdise değildir. Dolayısıyla gençlerimizin, arkadaşlarını seçerken de çok
dikkatli olmaları gerekmektedir.
Satanistlerin Yayın Organları
Şüphesiz bugün Batı'da Satanizm'in yayılmasında
"Şeytanın Kilisesi" vs. isimler altında faaliyet gösteren Satanik gruplar ve
internet başta gelmektedir. Bunun yanında, LaVey gibi Satanizmin önde gelen
isimlerinin Satanizm'in inanç ve felsefesini oluşturan kitaplarının da
Satanizm'in yayılmasında önemli ölçüde rolü vardır. Ayrıca bazı Satanist
grupların, "Not ..., The Ra..., The Clo... ..., The Bl... ..., Dia..., Az...,
Canada's ..." gibi aylık ve yıllık olarak yayınladıkları dergilerinin olduğu
bilinmektedir. Diğer taraftan, müzik cd ve kasetleri de Satanizm'in
propagandasında kullanılmaktadır. Özellikle Satanik Black Metal orkestraları
tarafından yapılan müzik parçaları gençleri Satanizm'e çekmede birer tuzak
görevi yapmaktadırlar. Suicide Song ve Iyric gibi müzik türleri ile de şeytana
ve şeytânî güçlere dua edilmektedir.
Şeytanın Kilisesi'nin, dinlenmesini tavsiye ettiği pek çok müzik parçaları da
vardır ki, onların dergilerini yukarıda bütün isimleriyle vermediğimiz gibi, bu
müzik parçalarının isimlerini vererek, onların tanıtımını yapmak istemiyoruz.
Esasen, bâtılı tasvir ve tanıtım, bir manâda bâtıla hizmet etmektir. Satanizm
gibi cereyanların ve uyuşturucu gibi maddelerin yayılmasında, güya onlarla
mücadele adına onları, âdeta teşvik edercesine tanıtmanın tesirinin olmadığı
söylenemez.
Türkiye'deki Satanistlerin ciddi manada ve çok sayıda yayın organlarının
olduğunu söylemek zordur. Çünkü Satanizm, Türkiye açısından oldukça yeni bir
gelişmedir; Türkiye'deki Satanistler henüz tam organize olmuş da değillerdir.
Ayrıca, bilindiği kadarıyla sürekli kitap, dergi vs. çıkaracak derecede
birikimleri ve maddi imkânları da yoktur. Bununla beraber, İstanbul-Ortaköy'deki
öldürme ve tecavüz olayından sonra, Satanistlerin yoğun olarak bir araya
geldikleri yerlere yapılan polis baskınlarında bazı dükkanlarda satılan "Ş...",
"Ölüm ...", "Ma..." gibi dergi, kitapçık ve bazı kaset ve cd'lerin Satanistlerin
yayın organları olduğu ve bunlara el konulduğu basına yansımıştır.
Satanistler Niçin Kedi Kurban Ediyorlar?
Satanizm'in gündeme geldiği günlerde bazı tv
kanallarında bir kısım Satanist âyinler de görüntülenmişti. Bu arada bazı
Satanistlerin âyinlerinde kedi kurban ettikleri ve etini kavurup yedikleri ve
kanını içtikleri ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine, tabiî olarak, "Satanistler
niçin kedi kurban ediyorlar?" gibi sorular sorulmaya başlandı. Öncelikle şunu
belirtmek gerekir ki, Satanistler sadece kedi değil, horoz, tavşan gibi
hayvanları da kurban ediyorlar. Çünkü Satanist âyininde esas olan herhangi bir
hayvanın kanının akıtılmasıdır. Fakat ülkemizdeki Satanistler genellikle kediyi
tercih etmektedirler. Bunun da farklı sebepleri vardır: Bazılarına göre kedi
nankör bir hayvan olduğu için onu tercih etmektedirler. Bazıları da kediyi
şeytana benzetmektedir. Satanistlerin nihâî hedefi eninde sonunda şeytanı da
ortadan kaldırıp, onun yerine dünya üzerinde şeytanî düzen temelinde mutlak gücü
ve hâkimiyeti ele geçirmek olduğundan, kediyi kurban etmek suretiyle bunu
sembolik olarak gerçekleştirmiş oluyorlar. Aynı zamanda kedinin, kötülükle
ilişkisi bulunan hayvanlar arasında yer aldığına da inanılmaktadır. Sebeplerden
birisi de, kedinin kolay ele geçirilebilmesidir. Aynı zamanda kedi bazı kimseler
tarafından sevildiği ve evlerde beslendiğinden, insanların sevdiği ve değer
verdiği şeylere zarar vermek veya hakaret etmek Satanizm'in prensipleri arasında
yer almaktadır. Sebeplerden birisi de budur.
Bir diğer sebep de şudur: Nasıl ki Müslümanlar, etinin yenilmesi dinen helâl
sayılan koyun, keçi, sığır gibi hayvanları kurban ediyorlarsa, Satanistler de
eti yenilmesi helâl olmayan hayvanları tercih etmektedirler. Çünkü Satanizm'in
en önemli özelliklerinden birisi de, dâima muhalefeti temsil etmek, karşı
tarafta yer almak ve dinin yasak saydığı bir şeyi özellikle yapmaktır. Kedinin
kanını da, içene ölümsüzlük duygusu vereceği düşüncesiyle içmektedirler. Bunun
arkasındaki gerçek sebep ise, şeytanın aynı zamanda "kan içici" olarak
nitelendirilmiş olmasıdır. Ayrıca Satanizm'de helâl-haram, sevap-günah gibi dinî
kavramlara da yer yoktur.
Gençler Niçin İntihar Ediyorlar?
Aslında bu sorunun cevabına geçmeden önce, "Bir
insan niçin intihar eder?” sorusunu; sonra da, "15 veya 17 yaşındaki bir genç,
henüz gençliğinin baharında, hiçbir sorumluluk ve geçim endişesi taşımadığı,
hiçbir maddi sıkıntısının bulunmadığı, yaşama ve hayata bağlanma arzusuna sahip
olabileceği bir yaşta, hem de Şeytan uğruna nasıl ölümü göze alabilir?" sorusunu
sormak gerekmektedir.
Şüphesiz gençlerin şeytan uğruna intihar edişlerini tek bir sebebe bağlamak
doğru değildir. Bunun pek çok sebebi olabilir. Bununla beraber, Satanistlere
göre şeytan uğruna ölmek veya gerektiğinde ölümü göze almak en kutsal ölümlerden
birisidir. Bunu şöyle ifade etmek de mümkündür: Nasıl ki dinlerde Allah yolunda
ve mukaddesler uğruna şehid olmak çok yüce bir ölüm sayılıyorsa, aynı şekilde
Satanistlere göre Şeytan uğruna ölmek de o derecede önemlidir. Aynı zamanda
şeytan uğruna intihar etmek, ona olan bağlılık ve sadakatin de bir
göstergesidir. Dolayısıyla şeytan uğruna ölen genç, bu uğurdaki samimiyetini
göstermiş ve kendisini de ispatlamış demektir. Ayrıca, internette çet yaparken
bazı gençlerin kafaları birileri tarafından karıştırılıyor; "Şeytan seni kurban
olarak istiyor!" gibi ifadelerle ve bazı sorularla çıkmaza ve çözümsüzlüğe
itiliyorlar. Çıkmaza sokulan ve zihinleri iyice bulandırılan gençlerden bazısı
son çare olarak intiharı tercih ediyor. Bazıları da kötü niyetli kimseler
tarafından kurban olarak seçiliyor ve intihara teşvik ediliyor veya intihar
etmemeleri halinde kendileri tarafından öldürülecekleri tehdidinde
bulunuluyorlar. Bu şekilde güya şeytana da kurban vermiş oluyorlar.
Diğer taraftan, intihar eden gençlerin geride bırakmış oldukları notlara
bakıldığında, "Ruhumuzu şeytana sattık, şeytandan bize mesaj geldi ve ölmemizi
istedi; hayatın boş olduğunu ve bu dünyada daha fazla yaşamanın bir anlamı
olmadığını anladık." vb. gibi ifadelere rastlanmaktadır. Nitekim bir gazetede
yer alan habere göre, İstanbul Ortaköy'de Şehriban C'yi şeytana kurban etmek
amacıyla öldürdükleri öne sürülen üç sanığın, İstanbul 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki duruşmasında, sanıklardan birisi şeytandan bir yıldır mesaj
aldığını söylemiş ve bunu şöyle anlatmıştır: "Şeytanla benim aramda belli
anlaşmalar var. İlk zamanlar kulağıma sesler geliyordu. Uzun süre hayal olduğunu
düşündüm. Daha sonra şeytan benimle konuşmaya başladı. Bana talimatlar verdi.
Beni bir yıldır o yönlendiriyor. Şeytan, verdiği emri yapmadığım bir gün beni
cezalandırdı ve kolumda şişlikler oluştu. Dinî inancım yoktur. Şeytan, onun
elçisi olduğumu söyledi. Ben zaten bu dünyaya ait değilim. Bu hayattan bıktım.
Beni yanına al dedim. Şeytan bana, 'Kendini ispatla, ondan sonra olur.' dedi.
Bir gün benden, genç bir kızı kurban etmemi istedi. Şeytanın elçisi olmak için
kendimi kanıtlamak zorundaydım. Benden istediğini yaptım. Zinnur ve Ömer'le
birlikte yaptık. Şeytan daha sonra beni tebrik etti. Büyük sınavı başarmıştım
artık." (Mahkemenin sonucu için bkz. s. 22)
Görüldüğü gibi, basına yansıyan bu ifadede genç, dinî inancının olmadığını,
şeytandan emir aldığını, onun elçisi olabilmesi için kendisini ispatlamasını ve
bunun için de genç bir kızı kurban etmesini istediğini söylemiştir. Aslında bu
ifadeler, bu tür gençlerin bir inanç boşluğu içerisinde bulunduklarını; bazı
ruhî ve psikolojik rahatsızlıklarının olduğunu; toplum gerçeklerine ve manevi
değerlerimize göre yetiştirilmediklerini göstermektedir. Ayrıca burada,
"Gerçekten insana şeytandan mesaj gelir mi?" gibi bir soru da akla gelebilir.
Evet Şeytandan insana zaman zaman bazı telkinler gelebilir. Bazı telkinlerin
gelmesi için mutlaka Satanist olmak da gerekmez. Çünkü Peygamber Efendimiz: "Her
insanın bir şeytanı vardır..." (Tirmizî, Edeb, 78) buyurmuştur. Ancak, Kur'ân-ı
Kerim'de belirtildiğine göre Şeytanlar kendi dostlarına bazı telkinlerde
bulunurlar (6:121). Diğer taraftan, şeytanın insanlar üzerinde hiç bir yaptırım
gücü yoktur. Onun görevi sadece insanları kötülüğe ve Hakk'ı inkâra teşvik
etmektir (İbrahim, 14/22). Ayrıca, Allah'ın iyi kullarına da hiçbir şekilde
etkide bulunamaz. Ayrıca şeytana uyup uymamak da insanın tamamen kendi iradesi
dahilindeki bir şeydir. Ona uyanlar da ancak zayıf iradeli kimselerdir.
Dolayısıyla şeytandan sadece Satanistlere değil, herkese zaman zaman telkinler
gelebilir. Önemli olan şeytanın vesvese ve telkinlerine kulak asmamaktır.
Satanizm'e meyleden, bu uğurda intihar eden veya intihar teşebbüsünde bulunan
gençlerin genellikle varlıklı aile çocukları olmaları ve Türkiye şartlarına göre
oldukça iyi eğitim almaları, ister istemez, "Acaba eğitim sisteminde bir
çarpıklık veya boşluk mu var?" gibi soruları da akla getirmektedir. Galiba bu ve
benzeri soruların cevabını, intihara teşebbüs eden ve son anda kurtarılan, özel
bir yabancı okul mezunu gencin şu çarpıcı açıklamalarında bulmak mümkün
olacaktır:
"Okuduğumuz okulda, 'ben kimim? Hayattan ne bekliyorum? Yerim ne olacak? Hayatın
anlamı nedir?' gibi sorulara cevap vermekte zorlanıyorduk. Uyuşturucu
kullanmak...Anlamsız konuşmalar yapmak, yabancı pop dinleyip sözlerini
ezberlemek... Bu müziği, bu atmosferi gerçek hayat gibi yaşamak... Bizim için o
en önemli şeydi.” diyen genç, iki arkadaşının ölümünün gizlendiğini belirtiyor
ve okulda iken Avrupa'dan uzak, Türkiye'den kopuk, boşlukta yaşadıklarının
altını şöyle çiziyor: "Lisemiz bir adaydı âdeta! Öyle bir ada ki, her şeyi olan
çocukların samimiyeti, gerçek dostluğu çok az; ama belli bir jargonu, alt
kültürü, bu çerçevede tuhaf bir yabancılık içinde yaşardık. Politikayla henüz
ilgilenmezdik. Okulumuz, bize düşünmeyi öğretti halbuki. Almanca, İngilizce
derslerinde Kafka, Camus okuyarak hayatın anlamını tartışırdık. Ama yabancı
öğretmenlerimizin bizi götürdüğü bu dünya çok uzaktaydı. Biz Avrupa'da
yaşamıyorduk. Türkiye toplumundan ise müthiş kopuktuk. Eğer Almanya'da yaşıyor
olsaydık, ana okulundan itibaren bireyciliği, egoizmi, çıkarlarımızı korumayı
öğrenecektik. Halbuki bizim her şeyimiz ayağımıza gelirdi, kahvaltımız bile.
Türk öğretmenlerimiz hep alt statüde, eziklik içinde gelirdi bize. Yabancı
öğretmenler 4-5 yıllığına geliyor ve ne Türkiye'yi, ne Türk mantalitesini
biliyorlardı. Bu öğretmenler Türk gencine asla ulaşamıyor."
Bu açıklamalardan anlaşıldığına göre bazı gençler, Kafka ve Albert Camus gibi
kimselerin, varoluşçu felsefeyi esas alan; insanların bu dünyaya bir şekilde
düşüşünü anlatan ve hayatın anlamsızlığını savunan; dolayısıyla kişileri boşluğa
iten; onları toplumsal değerlere başkaldırmaya, hiçbir değer tanımamaya ve
isyana teşvik eden; hatta hayatın anlamsızlığından hareketle intihara sürükleyen
kitaplarını okumaktadırlar. Aynı zamanda bu gençler kendi toplumunun tarihinden,
kültüründen, milli ve manevi değerlerinden kopuk yetiştirilmekte ve kendi öz
benliklerine ters düşürülmektedirler. Bu ve benzeri durumlar bazı gençleri
boşluğa itmekte, çözümsüzlüğe sevk etmekte ve çözüm olarak intihara
sürüklemektedir. Şu halde gençlerin intihara teşebbüslerinin temel sebeplerinden
birisi de değerler eğitiminden uzak, sanal bir ortamda ve tamamen nihilist bir
anlayışla yetiştirilmiş olmalarıdır.
Satanist Kime Denir veya Kimler Satanisttir?
Ülkemizde Satanizm söz konusu olduğunda çok
dikkatli olmak, ulu orta herkese Satanist damgasını vurmamak gerekir. "Berâeti
zimmet asıldır.", yani "Aksi ispat edilmediği sürece insanlar hakkında iyi
düşünmek esastır." kaidesi gereği, kimse Satanist olduğunu söylemedikçe veya bir
kimsenin Satanist olduğu kesin delillerle ortaya konulmadığı sürece, insanları
çeşitli isimler altında gruplara ayırmak veya bazı gençlere Satanist gözüyle
bakmak toplumda daha fazla huzursuzluk ve tepkilere sebep olabilir. Daha açık
söylemek gerekirse, ilgililer veya yetkililer tarafından yapılabilecek herhangi
bir yanlış tutum ve davranış, Satanist olmayanların da Satanist olmasına
sebebiyet verebilir. Daha önce de ifade edildiği gibi, Satanizm zaten bir "tepki
hareketi"dir. Bu noktada çok dikkatli olmak gerekmektedir.
Nitekim Satanizm'in yoğun olarak gündeme geldiği 1999 Eylül-Ekim aylarında bazı
tv kanallarında bu tür konular tartışmaya açıldı ve konu ile ilgili olarak:
"İnsanlar dinledikleri müziğe, giydikleri elbisenin rengine, saçlarının şekline
veya kulaklarına taktıkları küpeye göre gruplara ayrılmamalı veya onlara
Satanist gözüyle bakılmamalı" şeklinde bazı tepkiler dile getirildi. Evet,
"Rock, metal veya heavy metal müzik dinleyen herkes Satanist değildir. Yine,
siyah tişört ve siyah kot giyen herkes Satanist değildir. İnsanlar giyecekleri
elbisenin rengine kendileri karar vermelidirler. Şu da var ki, Satanist olduğunu
söyleyen gençlerin de özellikle rock, metal vb. müzik dinledikleri, "siyah renk"
karanlık güçleri ve şeytanı temsil ettiği için siyahı özellikle tercih ettikleri
de göz ardı edilmemelidir.
Gençlerin Satanizm'in Tuzağına Düşmemeleri İçin Neler Yapılmalıdır?
Gençlerin Satanizm'e yönelmelerini engellemede
en önemli görevin ailelere düştüğü konusunda hiç şüphe yoktur. Bir gencin
Satanizm'e meyletmesinde de meyletmemesinde de aileler birinci derecede rol
oynamaktadır. Bilindiği gibi, genellikle problemli ve parçalanmış aile
çocukları; evde, ailede gerekli ilgi, sevgi ve huzuru bulamayan gençler
Satanizm'e meyletmektedirler. Dolayısıyla, her şeyden önce anne-babaların
çocuklarını Allah'ın birer emaneti olarak görüp onlara sahip çıkmaları, kimlerle
arkadaşlık yaptıklarına, kimlerle düşüp kalktıklarına, nerelere girip
çıktıklarına, kötü alışkanlıklar edinip edinmediklerine, akşam olunca eve
düzenli olarak gelip gelmediklerine, okula düzenli gidip gitmediklerine, okuldan
çıkışta kimlerle nerelere takıldıklarına vs. dikkat etmeleri gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki, ülkemizde Satanizm daha ziyade gençler ve arkadaş grupları
vasıtasıyla yayılmaya çalışılmaktadır. Bu anlamda iyi arkadaş aynı zamanda iyi
bir örnek, kötü arkadaş da kötü örnektir. Ayrıca anne-babalar çocuklarına aşırı
baskı uygulamamalı, aşırı serbest de bırakmamalıdırlar. Yerine göre onlara
arkadaş gibi davranıp duygularını anlamaya çalışmalı; haklı isteklerini yerine
getirmeli, haklı olmadıkları konularda da niçin haklı olmadıkları hususunda
onları ikna etmelidirler. Onların maddi ihtiyaçları kadar manevi ihtiyaçlarının
da olduğunu unutmamalı ve çocuklarını manen de tatmin etmenin yollarını
araştırmalıdırlar.
Bugün gençlerin çoğu evlerinde, ailelerinde gerekli huzuru, ilgi ve sevgiyi
bulamadıklarından; bu huzuru aile dışında ve çoğunlukla da arkadaş grupları
arasında aradıklarından yakınmaktadırlar. Halbuki bir kimsenin ailesinde
bulamadığı huzur ve mutluluğu başka yerlerde bulması veya anne-babanın
gösteremediği şefkat ve sevgiyi başkalarının göstermesi çok zordur. Dolayısıyla,
gençlere sadece maddi imkân sağlamak da yetmiyor. Onların madde kadar sevgiye,
ilgiye ve şefkate de ihtiyaçları var. Ayrıca anne-babalar çocuklarının her
isteğini yerine getirmekle, onlara sınırsız maddi imkan sunmakla, tamamen kendi
hallerine bırakmakla onlara iyilik yapmış olmuyorlar. Yerine göre onlara bazı
konularda "hayır" demesini bilmeli, belirli konularda bazı yasaklar getirmeli,
hatta bazen yoksulluğu da tattırmalılar. Öyle görünüyor ki, bazı gençler hayatta
her istediklerini elde etmiş, her şeyi denemiş; bir denemedikleri Satanizm
kalmış onu da denemek istiyorlar. Bu da, gençlerin hayatın gerçeklerine göre
yetiştirilmelerini ve hayatın bazı sıkıntılarını göğüslemeyi öğrenmelerini
gerekli kılmaktadır. Yine çocukları Satanizmin tuzağına düşmüş bazı aileler,
çocuklarına her türlü maddi imkânı verdiklerinden söz ediyorlar, fakat
veremediklerinden hiç bahsetmiyorlar. Daha açık söylemek gerekirse, hiçbir
şeylerini esirgemedikleri çocuklarına meselâ bir din eğitimini çok görüyorlar.
Oysa Satanizm olgusunun arkasındaki gerçek sebep dinî eğitim eksikliğinde
yatmaktadır. Ayrıca, bu tür akımlara kapılanların daha çok lise çağındaki
gençler içinden çıktığı, bu kapılmada cinsel dürtü ve serbestliklerin de tesir
yaptığı, lise çağlarının şahsiyet teşekkülündeki önemi ve bu yaştaki gençlerde
bilhassa kendilerini kabul ettirme ve ispat-ı vücut etme temayüllerinin çok
güçlü olduğu düşünülürse, tedbirlerin de elbette bunlara göre alınması
gerekmektedir.
Gençlerimizin Satanizm vb. zararlı akımlara meyletmemeleri konusunda okul
yöneticilerine ve öğretmenlerimize de önemli görevler düşmektedir. Okula
gönderilen her öğrenciye birer emanet gözüyle bakılmalı ve onların öncelikle iyi
bir insan, iyi bir vatandaş olarak yetişmeleri için gayret gösterilmeli;
öğrenciler Satanizm vb. zararlı akımlar hakkında zaman zaman bilgilendirilmeli
ve bu tür akımların etkisinde kalmamaları konusunda uyarılmalı; zararlı akımlara
kapılanlara da sahip çıkılmalıdır. Ayrıca bu konularda öğrencilere sağlıklı
bilgiler verebilmek için konu ilgililer tarafından da iyi bilinmeli, fakat,
Satanizm'den kaçındırmaya çalışırken, konu onu câzip hale getirecek şekilde
anlatılmamalı, bu konuda azamî dikkat gösterilmelidir. Aynı zamanda okul-aile
işbirliğine önem verilmeli, karşılıklı diyalog içerisinde gençler hayata ve
geleceğe hazırlanmalıdır.
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin iyi yetişmeleri, sağlıklı ve faydalı
eğitim almaları konusunda şüphesiz ki daha üst makamlara da önemli görevler
düşmektedir. Devletimizin bu tür hareketleri marjinal birer vaka gibi görüp
ihmal etmemesi gerekir. Bir gencimiz dahi Satanizm'e meyletmiş olsa, onunla da
ilgilenmeye değer. Kaldı ki son zamanlarda Satanizmin gençler arasında hızla
yayılma eğiliminde olduğunu ve bu konuda hiçbir ciddi tedbirin alınmadığını
üzülerek müşaheade etmekteyiz. Ancak, bugün gençlerin bir kısmının içine
sürüklendiği zararlı akımlar sadece Satanizm'den ibaret de değildir. Evet
Satanizm'in tuzağına düşürülmüş olan bu gençler, bu ülkenin gençleridir. Fakat
sokaklarda, köşe başlarında, sur diplerinde vb. yerlerde tiner çeken veya bali
koklayan gençler de bu ülkenin gençleridir. O halde ülke gençlerinin tamamına
sahip çıkılmalı ve her türlü zararlı akıma karşı korunmalıdır. Zira bugün
tinerci veya balici deyip geçilen bir gencin yarın Satanist olmayacağını kimse
garanti edemez.
Aynı şekilde bu konuyu medya mensupları da ciddiye almalı; tarafsız, ilkeli ve
objektif habercilik prensibinden hareketle ülkemiz insanına her konuda doğru
bilgiler vermeli; Satanizm vb. olayları sadece birer haber malzemesi olarak
görmemeli; gençlerin bu tür zararlı akımlara meyletmelerinin arkasındaki gerçek
sebep veya sebepleri açıklıkla ortaya koymaya çalışmalı; ayrıca her intihar
olayını hemen Satanizm'le irtibatlandırmamalı; meseleyi olduğundan fazla
göstererek işin reklamını yapar hale gelmemeli veya Satanizm'i her fırsatta
gündeme getirerek merak konusu da yapmamalıdırlar.
Diğer taraftan, Satanizm'in tuzağına düşürülmüş gençlere de yine başta
anne-babalar olmak üzere, bütün kurumlar olarak sahip çıkmamız gerekmektedir. Bu
gençler hiçbir zaman dışlanmamalı, onlara sapık bir hareketin mensubu tehlikeli
kimseler gözüyle değil de, sahip çıkılması gereken kişiler olarak bakılmalıdır.
Hatta bir şekilde mahkemeye intikal etmiş veya hapse düşmüş gençlere de sahip
çıkılmalıdır. Çünkü, gençlerimizin çoğu Satanizm'in ne olduğunu veya nasıl
tehlikeli ve maceralı bir yol olduğunu bilmiyorlar. Eğer bilselerdi pek çoğu
böyle bir harekete meyletmezdi. Yine anne-babalar, çocuklarında böyle bir
harekete eğilim sezdiklerinde, bunu gizlemeden, gerekirse konu ile
ilgilenenlerden veya tercihan inançlı bir psikolog ya da psikiyatristten yardım
talep etmelidir. Arkadaşlarında böyle bir eğilim fark eden öğrenciler de ona
sahip çıkmalı ve derhal konuyu anne-babasına veya öğretmenlerine bildirmeliler.
Eğer okul yöneticileri veya öğretmenler öğrencilerinde böyle bir eğilimin
olduğunu hissederlerse, derhal öğrencilerin aileleriyle işbirliği yaparak
gençlere sahip çıkmalı; okulumuzun adı kötüye çıkar vb. düşüncelerle bu hususu
kesinlikle gizleme cihetine gitmemelidirler. Çünkü hiçbir şey insan hayatından
daha değerli değildir.
Bu konu ile ilgili olarak yapılan araştırmalara göre, Satanizm'e meyleden veya
bu uğurda intihar eden gençlerin genellikle dinî inançlarının çok zayıf olduğu
veya hiç olmadığı; hiçbir dinî eğitim almadıkları tespit edilmiştir. Bu da,
insanın sadece maddeden ibaret olmayıp aynı zamanda manevi yönü de olan iki
kutuplu bir varlık olduğu gerçeğini hatırlatmaktadır. Dolayısıyla, bir kimseye
ne kadar maddi imkân sunulursa sunulsun, manevi yönden de tatmin edilmezse, bir
süre sonra tatmin arayışına yönelecektir. Bu arayış kişiyi bazen yanlış yollara
sevk edebilmektedir. Satanizm bunun en belirgin örneklerinden birisidir.
Üzülerek ifade edelim ki, bugün okullarımızda verilen eğitim gençlerdeki manevi
boşluğu dolduramadığı gibi, böyle bir amaç da güdülmemektedir. Son yıllarda
gençlerin Satanizm, uyuşturucu ve alkol kullanımı vb. zararlı akımlara hızlı bir
şekilde kayışı bunun en üzücü göstergelerinden birisidir. Yine son zamanlarda
yapılan tespitlere göre gençler arasında alkol kullanımı gibi kötü alışkanlıklar
13 yaş grubuna kadar yayılmış durumdadır. Bu husus gençlerimizin ve dolayısıyla
ülkemizin geleceği açısından oldukça tehlikeli görülmektedir. Dolayısıyla
gençlerin manevi boşluğunun doldurulması için yine başta aileler olmak üzere,
eğitimcilerimize, din görevlilerimize, ilahiyatçılarımıza, toplumumuza ve devlet
büyüklerine bazı görevlerin düştüğü kanaatindeyiz. Herhangi bir dinî inancımız
olsun veya olmasın, eğer ülkemiz insanının yüzde doksan dokuzunun Müslüman
olduğunu kabul ediyorsak, insanımızın dinî olarak bilgilendirilmeleri gerekir.
Bu da, sağlıklı din eğitimi vermekle mümkündür. Eğer bu konu ihmal edilirse
toplumda dinî yönden bir boşluk meydana gelir ve bu boşluğu da bir kısım
istismarcılar doldurmaya kalkışır veya Satanizm örneğinde olduğu gibi bir kısım
gençler tanrı diye şeytana tapınır, hatta bu uğurda ölümü dahi göze alır hale
gelirler.
Aslında bu durum insan fıtratına da terstir. Çünkü Şeytan, bütün dinler
tarafından "İnsanın en büyük düşmanı; bütün kötülüklerin baş temsilcisi ve
tahrikçisi.." olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla Şeytan bir tapınma objesi
olmadığı gibi tanrılık iddiasında da bulunmamış; hatta Allah'ı da inkâr
etmemiştir. Kendisinin Allah'a ortak koşulmasını da reddetmiştir (bkz. İbrahim,
14/22). Satanizm'in çelişki ve tutarsızlığının temelinde yatan asıl gerçek de
budur. Öte yandan, şeytan diye bir varlık vardır ve bir kısım genç bu varlığa
tanrı diye tapınmakta veya uğrunda ölümü göze almaktadır. Bu çok anormal ve
ciddi bir meseledir. Şayet biz gençlerimizi Allah, Peygamber ve şeytan hakkında
bilgilendirmiş olsaydık, hiç kimse şeytana tanrı diye tapınır hale gelmezdi.
Çünkü şeytan, sakınılması ve uzak durulması gereken bir varlıktır. Fakat ne acı
gerçektir ki bir kısım gencimiz, "insanın en büyük düşmanı" olarak tanıtılan
şeytana tapınır ve âdeta düşmanından medet umar hale gelmiştir.
Sonuç
Netice itibariyle söylemek gerekirse: Ülkemiz
gençlerini dinledikleri müziğe, giydikleri elbisenin rengine, saçlarının
uzunluğuna veya kulaklarındaki küpelerine göre gruplara ayırmayalım. Ancak,
Satanizm'i de müzik dinlemek, siyah elbise giymek, saç uzatmak veya küpe
takmaktan ibaret bir şeymiş gibi tamamen basite de indirgemeyelim. Eğer Satanizm
denen hâdise sadece müzik dinlemek, siyah elbise giymek, saçını uzatıp kulağına
küpe takmak vs’den ibaret olsaydı, o zaman, ölen veya öldürülen bu gençler niçin
ve ne uğruna öldüler, sorusuna cevap bulmak zor olurdu. Gelinen bu noktada
yapılması gereken şey, gençleri şu veya bu isimler altında gruplara ayırıp
onları suçlamak değil, "Gençlerin Satanizm'in tuzağına düşmemeleri için neler
yapılmalı?" veya "Satanizmin tuzağına düşmüş olan gençlere nasıl yardımcı
olunmalıdır?" sorularına cevap aramak, köklü ve kalıcı çözümler üretmektir.
Ayrıca Satanizm, sadece emniyet tedbirleriyle çözülecek bir mesele de değildir.
Çünkü bu, kabullenme veya kabullenmeme meselesidir.
Gençlerin Satanizme meyledişlerinin arkasında sosyal, psikolojik, ailevî veya
toplumsal pek çok sebep olabilir. Fakat bu tür zararlı akımlara yönelişlerinin
arkasındaki asıl sebep din eğitimi eksikliği ve maneviyat boşluğudur.Eğer bir
genç, şeytanı tapılacak bir varlık olarak görüyor ve bu uğurda ölümü bile göze
alabiliyorsa bunu başka türlü izah etmek mümkün değildir. Çünkü şeytan bir inanç
konusudur. İnanç konusuna giren yanlış bir davranışın telafisi de ancak
doğrusunun öğretilmesiyle mümkündür. Üzülerek ifade edelim ki, bugün bazı
aileler bir şekilde bir bedel ödemektedirler. Eğer ülke olarak daha büyük
bedeller ödemek istemiyorsak, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençliğimize sahip
çıkmamız gerekmektedir.
Kaynaklar
Barton, Blanche, The Church of Satan, USA 1990, s. 152-158.
Güç, Ahmet, Satanizm: Şeytana Tapınmanın Yeni Adı, İstanbul 1999.
Günay, Nasuh, "Şeytana Tapınmada Modern Yol Satanizm", Arayışlar, Isparta 1999.
Russell, Jeffrey Burton, Şeytan: Antikiteden İlkel Hıristiyanlığa Kötülük (çev.
Nuri Plümer), İstanbul 1999.
Yayınevinin notu:
Adı geçenlerin Eylül 1999’dan beri sürmekte olan mahkemeleri, 17.6. 2003
tarihinde sonuçlanmış olup sanıklar ‘müebbet hapse’ mahkum edilmişlerdir.
(18.6. 2003 tarihli gazeteler)