SADECE SİZE AİT
“İnsan,kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
Oysa ki biz,parmak uçlarına varıncaya kadar onu bütün incelikleriyle yaratmaya kadiriz.”(Kıyamet.3-4)
“Dünyaca ünlü saat firması,bütün mamullerinden değişik olan tek bir adet saat yapmış ve:
-“Bu kol saatini taktığınızda,onun dünyada tek ve sadece size ait olduğunu bilmeniz,mutluluk kaynağınız olacaktır.”şeklinde bir reklam vermişti.
Reklam yazısının altındaki yüzmilyonluk fiyat da,bunun herhalde önemli bir farklılık olduğunu gösteriyordu.
Acaba sizlerde,şu anda sadece size ait olan bir şeyi görmek istemez misiniz?
“Evet”diyorsanız,elinizi kaldırıp parmaklarınıza bakmanız yeterlidir.Çünkü parmak uçlarınıza nakşedilen desenlerin bir benzeri,başka hiçbir canlıda mevcud değildir.Her insanın farklı simalarda olmasının yanı sıra parmak uçlarındaki desenlerinde birbirine benzememesi,Âdem aleyhisselam zamanından bu yana yaratılan milyarlarca insanın simasını ve parmak izlerini ilminde muhafaza eden bir zatın varlığına delildir.Çünkü gelmiş ve gelecek olanların farklılık taşıması,ancak o şekilde mümkündür.Ve ilâhi bir kudretin tezahürüdür.
Bugün sadece Amerika Birleşik devletlerinin polis arşivlerinde,300 milyondan fazla insanın parmak izi mevcuttur.Bunlardan herhangi birisi,bir başka şahsa ait olan parmak izine katiyen benzememekte ve bu özelliğinden dolayı,güvenlik ve emniyet teşkilatlarının vazgeçilmez yardımcısı olmaktadır.
Evet,parmak uçlarındaki çizgilerin varlığı ve mahiyeti,ancak 19.yüzyılda keşfedilmiş,yani bu buluşun üzerinden henüz 2 asır bile geçmemiştir.
Oysa ki,mukaddes kitabımız Kur’an,bu gerçeği 14 asır öncesinden haber vermiş ve bu çizgilerdeki inceliği,net bir şekilde gözler önüne sermiştir.
Kıyamet suresinin 3. ve 4. ayetlerinde,Cenâb-ı Hak âhireti inkâr edenlere hitaben şöyle buyurmaktadır:
“İnsan,kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
Oysa ki biz,parmak uçlarına varıncaya kadar onu bütün incelikleriyle yaratmaya kadiriz.”
İşte Kur’an-ın Allah kelamı olduğunu ispatlayan bir şahit daha.Parmak uçlarındaki inceliği kabul eden her insanın,bu hakikatı da kabul etmesi gerekmiyor mu?”(Onk.Dr.H.Nurbaki)